@yazmakisteyenbiri0
|
Çalan alarmın sesiyle zorla gözlerimi açtım. Yatakta doğrulup oturdum. Komodin'in üstündeki telefonu elime alıp erkene kurduğum alarmı kapattım. Yataktan çıkıp lavaboya doğru ilerledim Tekrar odaya geldiğimde sırt çantamı alıp yatağın üstüne koydum. Kıyafet dolabına yöneldim ve kamp için bir kaç parça giysi aldım. Onları çantaya koyduktan sonra hazırlanmaya geçtim ... Okulun önüne geldiğimde sırada olan çocukların arkasındaki yerimi aldım. Ve yine kürsüdeki müdür yardımcısına kaydı gözlerim. "Çıkışta bizleri almaya gelecek olan üç servis olacak. Üstelik ailelerinizden de gelmek isteyen olursa gelebilir. Öğretmenleriniz sizlere kamp hakkında bilgiler verir. İyi dersler çocuklar" dediğinde içeriye doğru girmeye başlayan öğrencilerin peşinden bende ilerledim Sınıfa geldiğimde kamp için hazırladığım çantamı ve kitapların olduğu çantayı masaya bırakıp, ortaya geçtim. Bakışlarımı sınıfın üstünde gezdirdim. "Kamp için hazırladığınız çantalara neler koydunuz bakalım?" Dediğimde parmağını ilk kaldıran Berfin oldu. Yanına gittiğimde çantasını sıranın üstüne koydu ve fermuarı açtı "Güneş kremi..." Dedi elindeki güneş kremini havaya kaldırırken. Kremi masaya bırakıp bu kez de başka birşey çıkardı. "Tabiki olmazsa olmazım Güneş gözlüğüm" dediğinde sınıftan kıkırtı yükseldi. "Ve tabiki ojem" deyince gözlerim hafif açıldı. "Parfümümü de unutmadım tabiki" dediğinde "yiyecek birşeyler veya su almadın mı Berfinciğim?" Diye sordum. can arkadan söze atlayıp "Orda aç kalınca Güneş gözlüğünün üstüne oje sürüp yer öğretmenim" dediğinde Berfin çatık kaşlarla çantasından bir sürü yiyecek ve su çıkardı. "Olurda acıkırsan yiyecek diye yanıma gelme can. Yoksa güneş gözlüğünün üstüne oje sürüp veririm" Dediğinde can'ın kaşları çatıldı. "Tamam atışmak yok" dedim ve iki elini çenesine dayayıp mutsuzca yere bakan Erkan'a doğru ilerledim "Erkancığım neyin var? Sen neler koydun çantana?" Diye sorduğumda bakışlarını yerden çekmeden "hiçbir şey koymadım. Ayşen yoksa bende yokum" dedi. Önüne geçip beni görmesini sağladım. Dizlerimin üstüne çöktüm. "Bir gün Ayşenle de kamp yapacağız Erkancığım. Ama o gün bugün değil. Ama söz veriyorum bir dahakine Ayşen de olacak..." Dediğimde uzanıp masanın üstündeki çantamı aldım İçinden fotoğraf makinesini çıkarıp Erkan'a uzattım. "Hem bak gelirsen, Ayşen için bütün güzellikleri çekersin. Belki o zaman merak edip çıkma isteğini arttırır" dediğimde Erkan heyecana doğruldu. "Gerçekten mi?!.." fotoğraf makinesini eline aldı. "ben herşeyi çekerim onun için" Dediğinde gülümsedim. "Tamam ama senin gidip kendine bir çanta hazırlaman gerek. Neyseki eviniz yakın. Hemen fırla ve kendine bir çanta hazırla" dediğimde hızla ayağa kalktı "Dur tamam, teneffüste" Dediğimde aynı hızla geri yerine oturdu. Bu heyecanlı haline gülümsemeden edemedim. Ayağa kalktığımda bu kez de Nazlı'nın yanına doğru ilerledim. Ben sormadan bakışları beni bulduğunda "amcam tek gitmemi kabul etmediği için, gelirken getirecek çantamı öğretmenim" dedi. Kafamı sallayıp gülümsedim. Çalan zilin sesiyle Erkan hızla ayağa kalktı "öğretmenim ben iki dakikaya gelirim!" Dedi koşarak Bende gidip masaya geçtiğimde Çantadan kalem çıkardım, defteri önüme çektim ve doldurmaya başladım *** Bahçeye çıktığımızda, arabasına yaslanarak bekleyen karan Bey'i , ömeri ve kaya'yı görünce kaşlarım çatıldı. Yanlarına doğru ilerlediğimde üçünün de bakışları sanki nöbet tutan asker gibi ciddi ve tedirgindi. "Rahat asker!" Dediğimde kaya ve Ömer gerçekten de rahat konumuna geçtiler. "Ay noluyor acaba? Arabada korunması gereken birşey var da bizim mi haberimiz yok?" Diye sorduğumda ömer ve kaya aynı anda kafasını salladı Kaşlarım daha çok çatıldığında Ömer kimsenin duymasını istemiyormuşcasına bana doğru yaklaştı. "İçeride baygın bir şekilde yatan Ayşen var öğretmen Hanım" dediğinde gözlerim açıldı "Ne?!" Diye bağırdım"Rica ediyorum bağırmayalım öğretmen Hanım. Ayşen erkenden uyanacak, bütün plan suya düşecek" dedi. anlamayarak"ne planı ya? Ne bayıltması? Daha açık anlat şunu Ömer!" Dediğimde "valla, biz bayılttık. Korkusunu yenmesi için" dedi ve geriye doğru çekildi. "Ayşen uyanınca karan ağam 'korkma ben burdayım, kötü birşey olmayacak' diye teselli edecek" dediğinde bakışlarım Karan Bey'i buldu. "Siz o psikolog bozuntusuyla aynı ortamda çok mu kaldınız acaba? Bu nasıl plan be adam?!" Diye çıkıştım Karan Beyin de bakışları beni buldu"yok sizinle aynı ortamda çok kaldım..." bana doğru bir adım attı. "Hem siz demediniz mi? Korkularını ancak üstüne giderek aşabilir diye" "gidip çocuğu bayıltın, sonra da arabaya atın, uyanınca da kabus gibi çökün de demedim" "başka çarem yoktu. Gitmeyi çok istiyordu, ama çıkamıyordu da. Hem bu şekil olmazsa hiç aşamayacak " dediğinde huzursuzlukla nefesimi verdim "Tabi sizin de bizimle gelmeniz lazım" diyen karan beyin sesiyle, çoktan servise binen çocuklara baktım. Yol boyunca Başlarında bir öğretmen daha olacağı için karan beye tamam anlamında kafamı salladım. "Yanlız benim bir müdür yardımcısına, sizinle gideceğimi söylemem gerek" dediğimde bakışlarımla müdür yardımcısını aradım. Servislerin orda beklediğini görünce yanına gittim "Mehmet Bey ben karan Beygille gidecem. Yol boyunca Çocukların başında Esra Hanım da olucak zaten Sorun olur mu?" Dediğimde sağa sola kafasını salladı "yok Güneş Hanım, sorun değil. Gidebilirsiniz" dediğinde Gülümseyip tekrardan Karan Beygilin yanına gittim. "Buyrun öğretmen Hanım" diyen Karan Bey, binmem için kapıyı açmıştı. Bindiğimde Ayşen'in uzanmış olduğunu gördüm Başını ellerimin arasına alıp kucağıma koydum. "Ah güzelim benim ya! İnşallah çok kötü şeyler olmaz. Çok zeki abin var senin maşallah!" Dediğimde yanıma binen Karan Beyin sesini işittim. "Sizi örnek alıyorum öğretmen Hanım" dediğinde gözlerimi devirdim. Şoför koltuğuna oturan Ömer arabayı çalıştırıp hareket ettirdi Bahçeden çıkan servislerin peşinden bizde ilerledik *** Yaklaşık yarım saattir gidiyorduk ve Ayşen hâlâ aynı konumdaydı. "Neyle bayılttınız siz bu çocuğu ya?! Hâlâ uyanmadı" dedim panikle Ayşen'e bakarken. "Abisiyim ben onun öğretmen Hanım. Hafif dozda Eterle bayılttım. Birazdan kendine gelir " Diyen karan Bey'e "ya da kendinden geçer" diye karşılık verdim. Kucağımda yatan Ayşen, birden çığlık atarak doğrulduğunda, aynı anda bende çığlık attım. İkimizin çığlığıyla Ömer de korkuyla bağırdı ve araba bir sağ bir sol yapmaya başladı Ömer frene yüklendiğinde öne doğru savruluyordum ki karan Bey tuttu ve geriye çekti. "Ömer! Öldürecek misin oğlum bizi?! Düzgün kullan şu arabayı!" Diye çıkıştı. Ayşen etrafına bakındı ve bir kez daha çığlık attı. Karan Bey birden belimi kavrayıp kucağına otutturdu. Hemen sonra kendi oturduğu yere beni otutturdu ve Ayşen'in kendisine dönmesini sağladı "Ayşen, sakin ol abiciğim tamam mı? Birşey yok. Bak biz buradayız. Arkadaşların da seni görünce çok şaşıracak, çok sevinecek. Tamam mı sakin" derken Ayşen'in bakışları tuhaflaşmıştı. "Abi beni eve götür. U-uyandığımda evde olayım" dedi ve bayıldı. Gözlerim açılırken, öylece karan Bey'in kucağına bayılıp düşen kıza bakıyordum "Bu bir denemeydi, olmadı. Kısmet ikinciye artık. Sür Ömer sür, konağa sür" dedi karan Bey. "Ben çocukları yalnız bırakamam. Her sınıfın başında kendi öğretmeni olucak. Siz gidin, ben geri dönemem" Dediğimde karan Bey'in bakışları beni buldu. "Tek gidemezsiniz" dedi çatık kaşlarla. Bakışlarını Ömer'e çevirdi. "Kamp alanına sür. Önce öğretmen Hanım'ı bırakalım" Dediğinde Ömer anında arabayı çalıştırdı ve hareket etti *** Yaklaşık on beş dakikadır gidiyorduk ancak ne kamp alanı, ne de tek bir insana rastlamıştık. Arabayı durduran Ömer etrafına bakındı. ağaçlık ve toprak yoldan başka birşey yoktu. Ömerin bakışları yanındaki kaya'yı buldu "biz bu yoldan geçmiş miydik kardeşim? " Sesi oldukça kısık çıkmıştı. Kaya da tedirgin bakışlarla Ömer'e baktı. "Her yer birbirine benziyor ama galiba geçtik kardeşim" Dediğinde karan sinirle kucağındaki Ayşen'e dikkat ederek öne doğru çıktı "Oğlum kaç tane yol var burda da aynı yere geri geldik?!" Ömer ürkek bakışlarla karan Bey'e baktı. "Üç yol vardı abi. Galiba ben yanlış yola girdim" dediğinde "doğru yola girmiş olsan şu an burda olmazdık zaten ömer!" Dedi karan Bey. Ayşen yine birden kalktı ve çığlık attı. Bu kez karan Bey ve kaya dahil hepimiz ürkmüştük. O kadar irkilmiştim ki kafamı arabanın tavanına vurdum Ayşen geri bayıldığında elini kalbine koyan ömer "ay, ay ben bayılacam ama artık. Çatışmaya girsem daha az korkarım!" Dedi. Ardından "al benden de o kadar" dedi kaya. "tamam, biraz daha böyle beklersek Ayşenin psikolojisini ömür boyu toparlayamayacağız..." Diyen karan bey, bakışlarını kaya'ya çevirdi. "Kaya, arkamızda kalan yola doğru, yani en başta geldiğimiz yola gideceksiniz. Siz Ayşen'i konağa götürün. Öğretmen Hanımı biz sürükledik, biz bırakacağız" Dedi ve kucağındaki Ayşen'i koltuğa bıraktıktan sonra son kez kaya ve Ömer'e baktı. "Size güveniyorum. Ayşen'i sağ salim konağa götürürsünüz" dedi . Sesi yalvarır gibi çıkmıştı. Arabanın kapısını açtığında, tam inecekken kaya'nın sesi ile durdu. "Ayşen birden çığlık atıp kalkarsa napim abi?" "Bir tane yapıştır bayılsın kaya. Oğlum zaten kendiliğinden bayılıyor. Kendinizi her an çığlık duyacakmış gibi hazırlayın, o zaman korkmazsınız" diyen karan arabadan indi Bende kapıyı açıp indiğimde dönüp geldiğimiz yola doğru gittiler. Karan Bey ilerlediğinde yanına geçtim . "Planınız gerçekten mükemmel karan Bey. Bunun işe yarayacağını gerçekten düşündümüz mü?" Diye sorduğumda bakışlarını bana çevirdi "Düşündüm. Yani bir an öyle olsun istedim. Yanında olduğumu bilir, onu herşeyden koruyacağımı hissederse yapabilir sandım. Onun yeniden dışarıya çıkması için, yeniden yürüyebilmesi için her şeyimi veririm öğretmen Hanım" dedi ve iç çekti. "Çok küçük yaşta sandalyeye mahkum kaldı. O bunları yaşarken ben onun yanında değildim. Annem ölürken ben yanında değildim! İkisini de koruyamadım! Hem de bir hiç uğruna!" Diye bağırırken boynundaki damarlar dışarıya fırlayacak gibi olmuştu Dolan gözlerini kaçırıp önüne döndü. "Yani söz konusu Ayşen olunca, aklım beni terk ediyor" dediğinde "keşke siz de gitseydiniz. Aklınız Ayşende kalıcak" dediğim anda bakışlarını bana çevirdi. "Sizi yalnız bırakmak mı? Hemde ormanda. Ağa olabiliriz ama hödük de değiliz öğretmen Hanım. Hem Ayşene olanları unutturmak için fotoğraf çekerim. Ayşen doğa fotoğraflarına bayılır" dediğinde sırıttım. "O işi Erkan çoktan kaptı" dedim ve anında bana döndü. Kaşları çatılırken "Erkan mı? Bu çocuk çok hızlı ya! Daha ben kardeşime doyamadan elimden alıcak. Hayır işinide biliyor" Dedi Gülerek önüme döndüm Ömer'in yanlış girdiği üçlü yol ayrımı gelmiştik. Durdum ve işaret parmağımla en sağdaki yolu gösterdim. "burdan gitmeyeceğiz, onu gördük zaten..." Bu kez de ortadaki yolu gösterdim. "burdan gidebiliriz ama muhtemelen bu yol hiç bitmez..." Dedim ve bu kez de en solda, ormanın içinden geçen yolu gösterdim. "Burası ormanın içine gidiyor. Ucu kamp alanına çıkıyor gibi. Bence burdan" dedim ve bakışlarımı karan Bey'e çevirdim Gözlerini yere kitlemişti. "tekerlek izleri var" dedi ve o yöne doğru ilerlediğinde bende peşinden gittim *** Tek bir adım atacak halim dahi kalmadığında kendimi yere bıraktım Nefesimi düzenlemeye çalıştım. Gitmeye devam eden karan beye zorla seslendim. "On beş dakikadır yürüyoruz..." Dedim ve etrafa baktım. "ve hâlâ aynı yerde gibiyiz. Kamp alanı falan da yok. Ay biz galiba kaybolduk!" diye bağırdım. Birkaç adım uzağımdaki karan Bey , bana doğru döndü. Yerde oturduğumu görünce kaşları çatıldı. Bakışlarını arkama dikti ve yutkundu "Noluyor ya? Niye öyle bakıyorsunuz?" Diye sordum ve yavaşça arkama döndüm. Karşımda gördüğüm ayıyla gözlerim öyle bir açıldı ki yerinden çıkacak gibi oldu. "Allah'ım nolur gerçek olmasın. Nolur benim buraya gelirken bilinç altımda kurduğum ayı var mıdır acaba? diye düşündüğümün hayali olsun. Nolur lütfen!!!" Derken birden havalandığımı hissettim Karan Bey beni kucağına öyle bir pozisyonda almıştı ki düşmemiz an meselesiydi. Resmen oturur pozisyonda almıştı! Birden bıraktığında düşmemem için belimden tuttu. Dengemi bulunca bu kez de elimden tutup koşmaya başladı. "Ay ben bundan sonra hiç birşey düşünmeyeceğim! Kötü olarak düşündüğüm ne varsa çıkıyor!" Dedim ve arkaya baktım Ayının hâlâ peşimizden geldiğini görünce Kaşlarımı çatıp önüme döndüm. Ayağım birşeye takıldığında dizimin üstüne düştüm. Karan Bey söylenerek kucağına aldı. "Allah için bir kerede düşüp dizinizi yaralamayın!" Dedi ve ilerledi. Birden önümüze çıkan arabayla durduk. Viran Beyin arabasıydı. Ardı ardına kornaya bastı ve hızla arabadan indi. Silahını havaya doğrulttu ve havaya doğru birkaç ateş etti Ayı kaçıp gittiğinde kaşlarımı çatıp karan Bey'e baktım. "sizin de silahınız yok mu?" Diye sorduğumda gözlerime bakıp "var" dedi. "Niye sıkmadın o zaman be adam?! Bizi koşturuyorsun" "söz konusu siz olunca da akıl kalmıyor ki bende!" Diye bağırdı ve birden beni yere bıraktı. "İyi misiniz Güneş Hanım?" Diye soran viran beyi buldu bakışlarım "iyiyiz, teşekkür ederim" dedim. "rica ederim. Siz gelmeyince merak ettik. Bende aramaya çıktım. Çok az kalmış zaten kamp alanına. Gelmek üzereymişsiniz" dediğinde eliyle arabayı gösterdi "Buyrun gidelim. Çocuklar da sizi çok merak etti" dediğinde gülümseyip karan Bey'e baktım. Öldüresiye bakışlarının viran Bey'in üzerinde olduğunu gördüm. Birden uzanıp beni kendine çekti. Bunu yaparken viran Bey'e bakıyordu. "Madem az kalmış biz gideriz " dedi kendisiyle birlikte beni ilerletmeye başladı Kaşlarım çatılırken "niye binmiyoruz ya? Adam buraya kadar gelmiş. Hem benim tek bir adım dahi atacak halim kalmadı. Dizim ağrıyor" dediğimde birden kucağına aldı. "ben taşırım. Binmeyeceksin" dediğinde Kaşlarımı kaldırdım. "Benim adıma siz neden karar veriyorsunuz acaba?" Diye sorduğumda öfkesi dinmeyen bakışlarını bana çevirdi. Yedi saniye kadar gözlerime baktı ve tekrar önüne döndü *** Nihayet kamp alanına geldiğimizde, karan beni yavaşça yere bıraktı. Bana doğru koşarak gelen çocuklar bacağıma sarıldı. "Size birşey oldu sandık. Çok korktuk öğretmenim!" Diyen Nazlı ve Berfine eğilip sarıldım. "İyiyim, sadece yolu bulmakta biraz zorlandık" dedim. Geri çekildiklerinde, Nazlı kaşlarını kaldırdı. "Sizi almaya amcam gitmişti. Onunla gelmediniz mi? Amcam nerde?" Diye sorduğunda tam cevap verecekken alana giren arabaya kaydı gözlerim Viran Bey arabadan inip yanımıza doğru geldi. Ateş ile barut aynı yerde durur mu hiç ya? İnşallah katliam çıkmaz. "Öğretmenim, ben Ayşen için bir sürü fotoğraf çektim" diyen Erkan'a baktım. Elindeki fotoğraf makinesini bana doğru çevirmişti. Gülümsediğimde "eminim Ayşen bayılacaktır Erkancığım" dedim ve yerde açılmamış olan çadırlara baktım "Ooo daha çadırlar duruyor. Akşam olacak. Herkes kurmuş çadırını. Hadi bakalım ekip bizde işe koyuluyoruz" dedim elimi birbirine vurup alkış tutarak *** "Oh! Çadırlar bitti ama bizde bittik" dedim kurulan çadırlara bakarken. Erkan çadırların da fotoğrafını çekince gülümsemeden edemedim. "Herkesin eline sağlık..." Diyen müdür yardımcısının sesiyle ona doğru döndük. "Şimdi hem keşif amaçlı hemde ateş yakıp yemek yemek için gruplar halinde ormana dağılacağız" Dediğinde çocuklara baktım. "Hadi bakalım yavru kurtlar. Görelim hünerlerinizi" dedim ve ormana doğru ilerledim Yanımda beliren karan Beyle Kaşlarımı çattım. "Siz de mi geliceksiniz?" Diye sorduğumda "sizi yalnız bırakmayacağıma alışsanız iyi edersiniz öğretmen Hanım " diye karşılık verdi. Önüme döndüğümde adımlarımı hızlandırıp çocuklara yetiştim Erkan elindeki kırmızı, üstünde beyaz noktaları olan mantarı havaya kaldırıp heyecanla bağırdı. "Valla mantar buldum. İyi ki yanınızda benim gibi bir öğrenciniz var öğretmenim. Yiyecek bir sürü mantar buldum" dediğinde gülümsedim ve uzanıp elindeki mantarı aldım. "Keşke biraz da okuduğumuz kitaplara kulak versek Erkancığım. Kaç kere dedim bu mantar zehirli diye" dediğimde yüzü düştü "Aaa!!!" Diye çığlık atan Berfin'in sesiyle gözlerim açıldı. Bana doğru koşarak geldiğinde "öğretmenim! Arı!!! Ay ben istemiyorum ya! O kadar erkek var. Ben niye yapıyorum?! Karan abim yeter zaten" dedi ve gidip bir taşın üstüne oturdu. Karan kucağındaki çalılarla afallayarak Berfin'e bakıyordu. "Benim de kaslarım var" diyen can, öne atılıp kazağının kolunu kıvırdı. Elini yumruk yapıp kolunu sıktı. Aynı şeyi dönüp diğer kolunada yaptığında gülmeden edemedim Berfin belli belirsiz sırıttı. "hadi bakalım çok geç kalmadan gidelim" dedim ve ilerlemeye başladım *** "Hadi bakalım bugün çok geç oldu. Herkes yatağına" dediğimde oflayarak çadırlarına geçtiler. Yanıma gelen karan bey, "iyi geceler öğretmen Hanım " deyip hemen yanıma kurduğu çadıra geçti. "Sizede iyi geceler karan Bey" dedim ve bende çadıra geçtim *** Oflayarak birden yattığım yerde doğruldum. Normalde top atsalar uyanmayacağım uykumun, tutmayası gelmişti! Biraz hava almak için çadırın fermuarını açtım. Elimle iki yanından ittirip iyice hava gelmesini sağladım. Alana yanlızca Ay'ın loş ışıkları vuruyordu. İleriden bana doğru gelen bir karartı gördüğümde gözlerim açıldı. "Ay bu ne ya?! " hâlâ bana doğru gelen şeyi çözmeye çalışıyordum Panikle ayağa kalktığımda yerden taş aldım. Yutkundum. Ne yaptığımı bilmeyerek , gözüm hâlâ bana doğru gelen şeydeyken hemen yanımdaki karan Bey'in çadırına doğru yan yan ilerledim. Elimi sallayıp daha ne olduğunu seçecek kadar yakınımda olmayan şeye "kışt! Kışt! Git! Ay gelme valla yersin kafana taşı ha!" Diye kısık sesle bağırdım. Çadırın önüne gelince eğildim. "Karan Bey!.." diye seslendim ses gelmeyince çadıra vurup tekrar seslendim "Karan Bey! Ay uyanın! Kurtlara yem olucaz" derken iyice çadıra doğru sokuluyordum. Fermuar sesiyle birden arkaya doğru düştüm. karan beyin yüzüyle karşılaştım. Kucağına düşmüştüm! "Ne o, beni rüyanızda mı gördünüz öğretmen Hanım?" Diye sordu belli belirsiz sırıtırken. Kaşlarımı çatıp hızla doğruldum. "Gördüm! Böyle güzel güzel konuşurken kurtlara yem oluyorduk!" Dediğimde anlamayarak yüzüme baktı Parmağımla dışarıyı gösterdim. "Gezen bir karaltı var. Alanda dört dönüyor resmen! Kesin kurt!" Dediğimde dışarı çıktı. Ayağa kalktığımızda karan Bey'in arkasına geçtim. Karan Bey silahını çıkartacak gibi oldu , çocukların olduğunu hatırlamış olacakki geri vazgeçti. Birden hızlanan şeyle çığlık atıp koşmaya başladım. "Allah'ım! Ben bu hayvanlara ne yaptımda bana garezleri var acaba?!" Diye bağırırken arkama baktım Karan beyin de bana doğru koştuğunu gördüm. "Bu ne be?! Tuhaf tuhaf koşuyor! Hayvan değil bu yaratık yaratık!" Diye bağırarak koşarken resmen turboya bağlamıştı. Yanıma geldiğinde Başını çevirip arkasına baktı. "Hoşt! Lan silah da sıkamıyorum!" Derken koşan şey birden durdu. Bizde durduk. "Öğretmenim" diyen çocuk sesiyle Kaşlarım çatıldı. İyice yaklaştığında can olduğunu görünce sesli bir şekilde nefesimi bıraktım "Oğlum sen napıyorsun bu saatte dışarıda?" Diye sorduğumda "bende bilmiyorum ki. Yine uyurgezerliğim tutmuş" dedi. Kaşlarım kalktığında "uyurgezer mi?" Dedim. Kafasını sallayan can, "siz niye kan ter içindesiniz?" Diye sordu. "Senin katkın büyük Cancığım. Bizi biraz korkuttun" dedim ve can'ı omuzlarından tutup ilerlettim. "Hadi bakalım yatağına. Bilinç altını boşaltıyorsun. Hiç birşey düşünmeden uyu tamam mı?" Diye sorduğumda kafasını salladı Çadırına girdiğinde fermuarı kapattım ve doğruldum. Bana bakan karan Beye bakıp daha fazla kendimi tutamadan güldüm. Kaşları çatılan adam "neye gülüyorsunuz?" Diye sordu. "size " dediğimde kaşları daha çok çatıldı "olabilir yani ben de kaçabilirim. Her insan korkabilir" diye gevelemeye çalışınca ufak bir kahkaha attım. Aklıma gelen şeyle ciddileştim. "Yalnız iyi ki silah sıkmadınız. Çok şükür" dediğimde hızla kafasını salladı "iyi ki" "o zaman tekrardan iyi geceler karan Bey" deyip çadıra doğru ilerledim |
0% |