@yazmakisteyenbiri0
|
"Orman'ın içinde, belirli yerlere minik kağıtlara sorular yazdık ve sakladık. O soruları bulup çözerek sakladığımız anahtarı bulucaksınız. İlk bulan sınıf kazanmış olacak ve ödülü almaya hak kazanacak" diyen müdür yardımcısı' nın söyledikleriyle çocukların heyecanı arttı. Boynunda asılı olan düdüğü eline alan müdür yardımcısı, dudaklarına götürmeden hemen önce "o halde, yarış başlasın" dedi ve düdüğe üfledi Dağılmaya başlayan sınıflarla birlikte çocuklara baktım. "Haydi bakayım yavru kurtlarım. Göreyim sizi" dedim ve orman'a doğru ilerledik Yaklaşık üç dakika sonra Berfin, "Buldum! Buldum! Buldum! Diye bağırarak parmağıyla karşıdaki ağacı gösterdi. "Üstünde çarpı işareti var!" Dedi ve hızla ağacın yanına doğru ilerledi. Önce yere bakındı gözleri, aradığını bulamamış olacak ki bu kezde yukarıya baktı. Bakışlarını karan Bey'e çevirdi. "Karan abi, orda yukarıda. Sen alır mısın? Senin boyun uzun" dediğinde can hemen öne atıldı "Çekilin ben alırım. Benim de boyum uzun" dedi minicik boyuyla. Ağaca sarıldı. Bir ayağını kendisinin asla yetişemeyeceği, oldukça yukarıda olan dala atmaya çalıştı. Başaramayınca kaşları çatıldı. Bir kez daha denedi ve bir kez daha yapamayınca Berfin'e baktı. "Normalde çıkarım ama bu kez ağaç baya büyük. Ağaç normal değil yani" dediğinde sırıttım Karan Bey gidip kağıdı aldığında içini açıp okudu. "Arıların evlerine verilen isim?" Nazlı, Berfin, Erkan üçlüsü anında "kovan!" Diye yanıtladı. "Aferin doğru" dedim ve havaya bakındım. "Demekki buralarda bir yerlerde arı kovanı olacak" "Of! Yeter! Ödül falan istemiyorum. Çok yoruldum!" Diye söylenen can, belini sertçe ağaca yasladı. Ardından gidip aynısı Berfin yaptı. "Valla bencede" diyen Erkan da gidip sertçe kendini ağaca yasladı. "Bulamadık da zaten" dedi Erkan. Duyduğum vızıltı sesiyle kaşlarımı çatıp başımı yukarıya kaldırdım. Arı kovanı sallanıyordu ve içinden arı sürüsü çıkıyordu. Kağıtla birlikte arı kovanı yere düştüğünde, Ağaca yaslanan çocuklar çığlık atıp kaçıştı Arılar etrafımızı sarmaya başladığında ayrı ayrı yerlere dağılan çocuklara baktım. "çocuklar Kaybolucaksınız!" Nazlının sesi doldurmuştu etrafı "Ay buraya kadar geldik. Hayatta bırakmam bu kağıdı burda" dedi ve eğilip kovanın altında kalan kağıdı almaya çalıştı. "gel şuraya deli kız" diyen Viran Bey yeğenini kucağına alıp koşmaya başladı Ellerini havada sallayarak orman'ın derinliklerine doğru koşan Erkan'ın peşinden gittim. "Erkan dur! Yanlış yöne gidiyorsun" diye bağırdım koşmaya devam ederken. "Öğretmenim!!! Allah!!! Bunların sayısı git gide artıyor!" Diyerekten hâlâ koşmaya devam ediyordu. Nihayet yetişip kolundan tuttum ve kendime çevirdim. "Oğlum bu tarafa koşucaksın!" Dedim parmağımla gittiği yönün tersini gösterirken "Tamam öğretmenim. Tutmayın beni!!!" Dedi ve gösterdiğim yöne doğru koşmaya başladı. "Ayyy! Tamam yani biliyorum bal gibi bir kız olduğumu ama uzak durun benden be!!!! Aradığınız şey yok bende" diye bağırarak koşuşturuyordu Berfin. Biri hafifçe koluma vurduğunda kaşlarım çatıldı. "çocuklara bakim derken, arılara yem olucaksın öğretmen Hanım" diyen karan Bey, kolumdaki arıyı attırmıştı Etrafımızı saran arılarla koşmaya başladık. Erkan'ın çığlık sesini duyduğumda gözlerim açıldı. Birden duran çocuğun yanına doğru gittim. Dudağını tuttuğunu gördüğümde acıyla bir kez daha bağırdı. "Öğretmenim dudağım!!!" Dediğinde elini tutup dudağından çekmesini sağladım. Şişmeye başlayan dudağı oldukça komik görünüyordu. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. "Ya! Namusumu kirletti! Dudağımdan öptü!" Diye bağıran Erkan nerdeyse ağlayacaktı. "Tamam hadi gidelim, buz koyarız" elinden tutup ilerlettim *** Kamp alanına geldiğimizde, savaştan çıkmış gibi görünen bizi gören müdür yardımcısı yanımıza geldi. "Güneş Hanım, bu ne hâl? Noldu size?" Diye sordu Erkan'a bakarken. "Arılarla uğraştık da biraz. Buz torbası var mı acaba?" Diye sorduğumda hızla kafasını sallayıp gitti. "Erkan, noldu sana?" Diye sordu can Erkan'ın dudağına bakarken. "Arı şoktu" diyen Erkan'ın kaşları çatıldı "Olamaz! Konuşmam değistiii!!!" Diye bağırdığında "ben bu şekil Aysen'in karşısuna nasıl çıkacağım?" Dedi. "Aaa. Erkan botoks mu yaptırdın? Ay büyüyünce bende düşünüyorum" diyen Berfin dudağını öne çıkartmıştı ve aynı Erkan gibi konuşmuştu. "Ne botokşu ya dağın başında?! Arı şoktu!" Dediğinde Berfin'in yüzü düştü. "Ya keşke benim de dudağımdan soksaydı. Nasıl duruyor diye bakardım" dediğinde afallayarak Berfin'e bakıyordum Buz torbasını getiren müdür yardımcısının elinden aldım ve Erkan'ın dudağının üstüne koydum. "Bunu böyle tut Erkancığım" dediğimde elini uzatıp buz torbasını tuttu. "Bir yandan da toparlanmaya başlayalım Güneş Hanım" diyen müdür yardımcısına, aşağı yukarı başımı salladım. "Hadi bakalım ekip, toparlanma vakti" Dedim ve bakışlarımı Erkan'a çevirdim. "Sen bir yere otur ve dinlen" dediğimde kafasını sallayıp gitti. Çocuklara doğru döndüm ve toparlanmaya koyulduk *** "Servisler birazdan burda olur" dedi müdür yardımcısı. "Güneş Hanım" diyen sesle bakışlarımı sesin geldiği yöne doğru çevirdim. Viran Bey, Yanında Nazlı ile bana doğru geliyordu. "Ben Nazlıyı alıp gidecem. Gelmek isterseniz götürebilirim" dediğinde "teşekkür ederim viran Bey. Çocukları yalnız bırakmiyim. Size iyi yolculuklar" dedim ve gülümsedim. Arkasını dönüp gittiğinde bende önüme döndüm. Birden yanımda beliren karan Bey'in kaşları çatıktı "Öğretmenim" diyen Erkan, hâlâ dudağında tuttuğu buz torbasıyla yanıma geldi. "Bu daha ne kadar duracak? Bir de ben dudağımı hissetmiyorum normal mi?" Diye sorduğunda hızla buzu elinden aldım. Bakışlarımı şişliği biraz inen dudağına çevirdim. "Biraz fazla kaldı buz. O yüzden uyuşmuştur. Geçer birazdan. Hem Şişliği de inmiş. Birazdan tamamen geçer" dediğimde gözleri açıldı "Ayşen'in yanına gidene kadar geçer mi?" "Ayşen'in yanına şimdi gitmeyeceğiz. Müsait değilmiş" dedim. Yüzü düşen Erkan isteksizce "ne zaman gideceğiz?" Diye sordu. "Belki birkaç gün sonra" dediğimde ofladı. Ayaklarını sürüye sürüye geri yerine gitti. Servisler alana giriş yaptığında, eşyaları alıp servise doğru ilerledik ... Zorla servisten indiğimde, bahçede bizi bekleyen Ömer'in yanına doğru ilerledim. Servisteyken karan Bey Ömer' i arayıp okuldan bizi almasını söylemişti. Ayşen'i çok merak ettiğim için yanına uğramak istemiştim. Ömer hızla yanıma gelip elimdekileri aldı ve arabaya götürdü. Kapıyı açıp bindiğimde, karan Bey de geldi. Şoför koltuğuna geçen Ömer, arabayı çalıştırıp hareket etti *** Arabadan indiğimizde, bize doğru gelen kaya'nın yüzü oldukça gergin duruyordu. "Hoşgeldiniz abi. Ayşen odasında. Size küs. Daha doğrusu hepimize küs ama bizimle mecbur konuşuyor" dediğinde, Karan Bey kaya'nın omzuna dokunup merdivenlere yöneldi. "Siz de gitseniz iyi olucak öğretmen hanım. Size küs değil" diyen kaya'nın sesiyle bakışlarım kaya'yı buldu. Aşağı yukarı kafamı sallayıp merdivenlere yöneldim Odanın önünde durduğumda, aralık olan kapıyı tıklattım. "Gel" sesini duymamla kapıyı ittirip içeriye girdim. Yönünü dışarıya dönen Ayşen ve karşısında yatağa oturup kendini affettirmeye çalışan karan Bey'in yanına doğru ilerledim. "Benim tek isteğim senin yeniden dışarıya çıkabilmen. Arkadaşınlarla okula gitmen. Gezmen, eğlenmen... tekrar dışarıya çıkabilmen için herşeyi yaparım! Hemde düşünmeden. Öyle de oldu zaten... düşünmeden hareket ettim. Özür dilerim" Diyen karan Bey, elini uzatıp Ayşen'in sandalyesini kendine çevirdi. Gözleri dolan minik kızın yüzünü ellerinin arasına aldı. Baş parmağıyla akan gözyaşlarını sildi. "Ağlama. Ağlarsan dayanamam ağlama" dedi ve kardeşini kendine çekip sarıldı. Geri çekildiklerinde, Ayşen'in bakışları beni buldu. Elleriyle sandalyesinin tekerleklerinden ittirip yanıma doğru ilerletti Başını kaldırıp gözlerime bakmaya çalıştı. "Dışarıya çıkmaya çalışacağım. Sizin desteğiniz bana iyi geliyor. Yanımda olur musunuz?" Diye sorduğunda dolan gözlerime engel olamadım. Gözümden bir damla yaş akıp yanağımdan süzülürken kafamı salladım. Dizlerimin üstüne çöktüm. "Tabiki olurum. Hatta ilk ben tutarım elinden. Birlikte çıkarız o Kapıdan" dedim gözyaşlarım arasında. "Şey..." dedi Ayşen. "Erkan da olsa olur mu?" Diye sordu çekenerek Bu kez de en içten gülümsedim. "Uçarak geleceğine eminim" dediğimde utanarak gülümsedi. Birden ayağa kalkan karan Bey, yanımıza geldi. "Ben de varım" dedi sitem edercesine. "Tabiki abiciğim. Sen olmazsan çıkma cesaretini bulamam ki zaten" diyen Ayşen'in sesiyle karan Bey'in adeta gözlerinin içi güldü Bu adam kardeşini gerçekten seviyor. "Ben artık gideyim. Sonra görüşürüz Ayşenciğim" dedim ayağa kalkarken. Arkamı dönüp kapıya doğru ilerledim Bahçeye geldiğimde, kapımı açan kaya'ya gülümsedim. O da aynı şekilde karşılık verdiğinde, benim için açtığı kapıdan çıktım ... Yeni yeni içeriye doğru giren çocukların peşinden bende içeriye girdim. Sınıfa geçtiğimde, çantamı çıkarıp masa'nın üstüne bıraktım. "Öğretmenim" diye seslenen sesle bakışlarımı sınıfın üstünde gezdirdim. Ayağa kalkan Ahmet "bugün abimin düğünü var. Bütün herkes davetli. Annem sizin de gelmenizi istiyor" dediğinde bana bakan çocuğa gülümsedim. "Teşekkür ederim Ahmetciğim. Gelmeye çalışacağım" dedim ve önüme döndüm *** Çalan zilin sesiyle toparlanmaya koyuldum. Gitmek üzere olan Erkan'a seslendim. "Erkancığım" dediğimde anında durdu. Bana doğru döndü. "Efendim öğretmenim" çantamı omzuma takıp yanına doğru ilerledim. "Sana çok güzel bir haberim var" dediğimde gözleri açıldı "Ayşen'e mi gidiyoruz?!" Diye sordu heyecanla. "Yok... ona daha sonra gidecez" dediğimde aynı hızla geri yüzü düştü "Ama bu da Ayşenle alakalı ve tam olarak seni ilgilendiriyor" dediğimde merakla kaşları kalktı. "Ayşen dışarıya çıkmaya çalışırken yanında seni de görmek istiyor" "ne?! Valla mı?!" Diye bağırdı. Gülümsediğimde "tamam sakin ol" dedim. "Heyecanlandım" dedi ve koşarak kapıdan çıktı. Umarım evin yolunu bulabilir *** Konağın önüne geldiğimde, aralık olan kapıyı ittirip içeriye girdim. Bahçedeki masada oturan kaya ve Ömer beni görünce hızla ayağa kalktı. Yanlarına gittiğimde Ömer "Hoşgeldin yenge" dedi. Kaşlarım çatılırken ömer dudağını dişledi. Elini ağzına götürüp , dudaklarına şaplak attı. "Hay senin ağzına...çapsız Ömer" diye mırıldandı kaya. "Şey... dedim ben şey..." diye gevelemeye çalıştı Ömer . kaşları kalktı "yeni geldiniz, geç kaldınız niye geç kaldınız?" dediğinde "yok geç kalmadım. Aynı saatte geldim" dedim ve Ömer'e doğru bir adım attım "Sen çıkar bakim şu dudaklarının ardındaki kelimeleri" dediğimde Ömer bilmiyormuş gibi kaşlarını kaldırdı. "Hangi kelimeleri? Ne kelimesi? Yok ki dudak. Aman kelime! Saklamıyorum birşey yani" Dediğinde bir adım daha attım. "Şu an yalan söylediğini ikimiz de biliyoruz biliyorsun değil mi?" Dediğimde "aşk olsun öğretmen Hanım. Ben hiç size yalan söyler miyim? Ayıp ediyorsunuz. Kalbimi kırıyorsunuz. Dilim sürçtü" diye karşılık verdi "Yeni geldinizi, yenge diye mi dilin sürçtü?" Diye sorduğumda hızla kafasını salladı. "Kayayla yengelerimizden bahsediyorduk da. Ondan aklımda kalmış " dediğinde '"tamam. Öyle olsun" dedim ve geriye çekildim. Gözlerimi kısıp son kez Ömer'e baktım. Bakışlarını kaçırdığında önüme dönüp merdivenlere doğru yöneldim Ayşen'in odasının önüne geldiğimde, yeni duş aldığı nemli saçlarından belli olan karan Beyin, karşıdan geldiğini gördüm. "Hoşgeldiniz öğretmen Hanım" diyen adam karşımda durdu. "Hoşbulduk karan Bey" dediğimde dönüp Ayşen'in kapısını tıklattım. Kapı açılma sesiyle Ayşen gülümseyerek dışarıya çıktı. "Dersimizi dışarıda yapacağız değil mi öğretmenim?" Diye sorduğunda "Sen nasıl istersen" diye yanıtladım Eliyle tekerlekli sandalyesini ittirmeye çalıştığında anında arkasına geçtim ve ilerlettim Merdive'nin başına gelince karan Bey , sandalyeyle birlikte Ayşen'i kucağına alıp aşağıya indirdi. Masa'ya geçtiğimizde çantadan kitapları çıkarıp masa'nın üstüne koydum. Çantayı sandalyeye astıktan sonra çekip oturdum ve derse geçtim ... Elimdeki incili, çıtçıtlı tokayı, açık bıraktığım saçımın bir kenarına vurdum. Geriye çekildim ve aynadaki yansımama baktım. Astarlı şifon kumaş , uzun kollu, kırmızı , sırt dekoltesi olan bir elbise giymiştim  Eğilip yerdeki topukluyu aldım ve yatağa oturdum. Topuklu ayakkabıları giyip ayağa kalktım. Komodin'in üstündeki çantayı alıp odadan çıktım *** Düğünün olduğu yere geldiğimde, girişte bekleyen Ahmet ve ailesinin yanına doğru ilerledim. "Hayırlı olsun" dedim bana bakan kadına gülümseyerek. "Sağ ol öğretmen kızım. Hoşgeldin" diyen kadın eliyle geçmem için işaret etti. "Buyrun geçin" dediğinde Gülümseyip ilerledim Oldukça kalabalık olan alana, oturacak yer için göz gezdirdim. Yoğun Bakışlarını üzerime kitleyen karan Bey'i gördüğümde kaşlarım çatıldı. Elini gömleğine götüren adam,en üstteki düğmesini açtı. Nefes almaya çalışırcasına kaşları kalktı. "Güneş Hanım" diyen sesle arkama döndüm. Viran bey olduğunu görünce hafiften gülümsedim. "Sanırım oturacak yer arıyorsunuz. Masa boş, Nazlı ve ben varım. Eşlik etmek ister misiniz?" Diye sorduğunda etrafa bakındım. Harbiden oturacak yer yoktu. Maşallah bu ne kalabalık bir düğündü böyle? Bakışlarım viran Beyi bulduğunda çekinerek"olabilir" dedim. Nazlı'nın olduğu masaya doğru ilerlediğimizde, nazlı 'nın yanındaki sandalyeyi çekip oturdum. "Merhaba Nazlıcığım" dediğimde "merhaba öğretmenim. Sizi ayakta görünce gelmenizi ben istedim" dediğinde elimi uzatıp yanaklarını sıktım. Müzik sesi duyuldu ve ardından alkış sesleri yükseldiğinde, gelin ve damat piste giriş yapmıştı Bakışlarım karan Beyi bulduğunda, gözlerinden alev çıkacakmış gibi öfkeli bakıyordu. Alnında beliren damardan bahsetmiyordum bile. Bakışlarımı kaçırdığımda, Nazlı'nın sesini işittim. "Amca, öğretmenimi dansa kaldırsana. Adamların Bakışları hiç hoşuma gitmedi" dedi kaşlarını çatıp etrafına bakarken. "Benimde gitmedi" diye ağzının içinde mırıldanan adam ayağa kalktı Bakışlarını gözüme çevirdi ve elini uzattı. Kaşıyla uzattığı elini işaret ettiğinde, birden biri bileğimi tuttu. İrkilerek bakışlarımı bileğimi tutan kişiye çevirdim. "Tamam bu kadar yeter. Daha fazla dayanamayacağım" diyen karan Bey, kalkmamı sağlayıp çekiştirmeye başladı. "Ya dursanıza!" Diye bağırsamda fayda etmedi. Sanki beni duymuyordu! Piste geldiğimizde ortada durdu. Boştaki eliyle belimi kavradı ve kendine çekti Dahada alevlenen öfkeli bakışlarını gözüme sabitledi. "Önce sizin, sonra bütün Mardin'in bilmesi gereken bir konu var" dedi ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Bakışları bir anlığına dudaklarıma kaydı. "S! ktiğimin erkekleri sizi bakışlarıyla yemeden ve ben hapishaneye girmeden önce şu işe son vermem lazım" dedi ve bir eliyle ensemi tuttu. Belimdeki eliyle beni iyice kendine çekti ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı Omzundaki Elim ensesine gittiğinde, belimdeki elini sıktı ve kendine hapsetmek istercesine beni biraz daha kendine çekti. Geri çekilip nefes aldığında gözlerim kapalı olduğu için nereye baktığını bilmiyordum ama Aşırı ihtimalle bana bakıyordu ve yanaklarım yanmaya başlamıştı "Utanınca ayrı tatlı oluyormuşsun" diyen adamın Sesiyle yavaşça gözlerimi açtım. Gözleriyle buluştuğumda, kaşlarım çatıldı. Ay napmıştı bu adam??? Ben neden izin vermiştim ki??? Hemde herkesin içinde!!! "Ay şu an utancımdan yerin dibine girip, dünyadan yok olmak falan istiyorum!" Dedim ve etrafıma bakındım Işıklar kapatılmış, yalnızca spot ışıklar kalmıştı. Üstelik herkes dans ediyordu. Viran bey'in bakışlarının üzerimizde olduğunu görünce Bakışlarımı kaçırdım. Bana bakan diğer erkeklerde ortadan kaybolmuşlardı. "Hâlâ bir cevap bekliyorum öğretmen Hanım " diyen karan bey'in sesiyle, bakışlarımı gözlerine çevirdim "Ne cevabı?" Diye sorduğumda "sizi öptüm farkında mısınız? Binevi size ilan-ı aşk ettim yani. Sizden de herhangi bir tokat ya da tekme gelmediğine göre bu evet demek" dedi . "Evet. Yaptınız öyle birşey. Ve nasılsa etkisinde kaldım" diye mırıldandığımda , dudaklarını kulağıma yaklaştırdı. "Etkisinde kaldığınız şeylerin aynısını yaşayarak atabilirsiniz belki" dedi ve geri çekildi Bu durumdan haz duyarcasına sırıttı. "Seni pislik adam!" Dedim ve omzuna yumruğumu geçirdim. "Tamam. Şu işi doğru düzgün yapayım öğretmen Hanım. Ben sizi ilk gördüğüm gün aşık oldum. Bana kafa tuttuğunuzda gözüme çarpmıştınız. Sonrası size teslim oluş zaten. Anlarsınız diye düşündüm ama anlamadınız" dediğinde birden sahnenin ışıkları yandı Elimden tutup ilerlemeye başladığında otuz iki diş sırıtan kaya ve Ömer'in yanına geldik. Gözlerimi kısıp Ömer'e baktım. "Hiç öyle bakmayın öğretmen Hanım. Tamam yengeciyim ama canımı da sokakta bulmadım" Dediğinde bu kez de kaya'ya baktım. "Valla ben zaten bulmadım" Dedi ellerini teslim oluyormuş gibi havaya kaldırırken. "Geliyor s!ktiğimin çocuğu" diyen Ömer'in Bakışları anında beni buldu "Pardon yenge" "Yenge deme bana" dediğimde kafasını salladı "Tamam yenge" Dediğinde sinirle cıkladım. Karan Bey yanındaki yerini aldığında sert bakışlarını viran Bey'in gözlerine dikti. "Çantanızı unutmuşsunuz Güneş Hanım" diyen viran Bey'in uzattığı çantayı tam alıyordum ki benden önce davranan karan sertçe elinden çekti. "Seni uyardığımı sanıyordum viran asrınoğlu. Hayatımdan bir kadın daha almana izin vermeyeceğim. Güneş'ten uzak dur" Dediğinde dişlerini sıkan viran Bey, arkasına dönüp gitti. "İşin dışında şu herifle muhattap olmanı istemiyorum. Onu her gördüğümde canım yanıyor. Seni onunla gördüğümdeyse gözüm dönüyor" dediğinde uzanıp elindeki çantayı aldım. "Aranızdaki mesele aklımı oldukça kurcalamaya başladı artık" dediğimde "zamanı gelince onu da öğrenirsin" dedi . Gidip arkadaki sandalyeye oturduğumda çalan hareketli halayla oynayanları izledim "Ay karan ağam ilk defa birine aşık olmuş. Valla ben buna göbek atarım" diyen Ömer olduğu yerde oynamaya başladığında Kaya da gidip Ömer'in yanına geçti ve elini tuttu. "ay zılgıt bile çekilir!" Dedi ve ikisi aynı anda zılgıt çektikler. Bu hallerine kahkaha attığımda gelip beni oturduğum yerden kaldırdılar ve aralarına alıp halay çekmeye başladılar "Ya ben anlamam halay çekmekten" dediğimde "ay olmaz!" Diye bağırdı Ömer. "Valla sultanım almaz seni karan Ağam'a. Ama dert etme yengeciğim. Biz sana öğretiriz" dediğinde beni sürüklemeye başladılar. "Harbiden güzel öğretiyorsunuz" dediğimde biraz yavaşladılar *** "Ay! Ay çok mu tepindik kardeşim" dedi Ömer bacağını arabaya atmaya çalışırken. "biraz öyle oldu. Bacaklarımı hissetmiyorum" dedi kaya Ömer'in bacağını arabaya atmasına yardım ederken. "Bin bakalım öğretmen Hanım" diyen karan, binmem için ön kapıyı açmıştı. Bende çıkmakta güçlük çektiğimde yüzümü buruşturdum. "Ay ben birde alışık değilim. Yürümeyecek hale getirdiniz beni" diye söylendiğimde , birden havalandığımı hissettim Beni koltuğa oturtan adam uzanıp kemerimi taktı. "Daha alışman gereken çok şey var" dedi ve göz kırpıp geri çekildi. Kapıyı kapattığında şoför koltuğuna geçti. Arabayı çalıştırıp hareket etti Bu bölüm sürpriz olsun istedim. umarım beğenmişsinizdir:) Bölümleri yine bir haftada atmaya çalışacağım. Yinede birkaç gün gecikme olabilir. Okullar açıldı biliyorsunuz. Artı dershane de olunca pek vakit bulamıyorum. Ama devam:) beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın;) |
0% |