@yazmakisteyenbiri0
|
Derinden duyduğum sesle zorla gözlerimi açtım. Elimi uzatıp komodin'in üstündeki telefonu aldım. Hâlâ çalmaya devam eden alarmı kapatıp, telefonu tekrar komodin'in üstünde koydum. Elimle destek alıp doğruldum ve belimi yatağın başlığına yasladım. Bacaklarım hâlâ sızlıyordu. Hayatımda ilk defa böyle oynamıştım. Pardon oynamaya çalışmıştım Yeniden gözümün önüne gelen şeyle kaşlarım çatıldı. Dün geceden beri aklımdan çıkmayan şey yüzünden zaten zar zor uyumuştum. Uyandım hâlâ benimle! Karan beni öpmüştü ve ben, beni öpmesine izin vermiştim! Üstelik karşılık vermiştim! Üstüne birde benden cevap beklediğinde olmaz dememiştim! Ne yani istiyor muydum??? "Ay!!!" Diye bağırdım pikeyi üstümden attırırken "Duygularımı birbirine kattı bu adam benim ya! Aklım karman çorman oldu! Dengesiz herif, dengemi bozdu!" Diye söylenirken yataktan çıkıp lavaboya doğru ilerledim *** Okula geldiğimde sınıfın yolunu tuttum Sınıfa girdiğimde ayağa kalkan çocuklara "günaydın" deyip oturmalarını işaret ettim. Çantamı masaya bıraktıktan sonra bende oturdum ve defteri önüme çektim "Öğretmenim" diyen Erkan'ın Sesiyle kafamı kaldırdım. "Biz Ayşen' in yanına ne zaman gideceğiz? Çektiğim fotoğraflar hâlâ duruyor. Gösteremedim bir türlü" dediğinde "bugün olmayabilir ama söz yarın gideriz" dedim "Tamam" dedi otuz iki diş sırıtırken. Heyecanlanan Erkan'ın haline gülümseyip defteri doldurmaya koyuldum *** Konağa yaklaşırken yanaklarımın yandığını, hatta giderek bütün vücudumun yanmaya başladığını hissettim. Kapının önüne gelince durdum. Elimi kapının koluna attım. Derin nefesler alıp vermeye başladım. Yarım dakika bekledikten sonra kapıyı açıp, yavaşça ittirdim Bahçede kimse olmadığını görünce, rahat bir nefes verip merdivenlere yöneldim. Ayşen' in odasının önüne gelince art arda üç kez tıkladım. Yaklaşık bir dakika sonra kapı, Ayşen tarafından açıldı. "Hoşgeldiniz öğretmenim. Balkona çıkalım mı? Abimgil yok. Bahçeye inmemiz zor olur" dediğinde gülümseyip kafamı salladım ve anında arkasına geçtim Sandalyesinden tutup balkona doğru ilerlettim Sandalyeyi çekip oturduğumda, omzumda takılı olan çantayı çıkarıp masaya bıraktım. "Abim dikkatli olun diye uyardı çıkarken. Konakta yalnızca babaannem, siz ve ben varız. Sanırım bunun için dedi" diyen Ayşen'in sesiyle Kaşlarım çatıldı. "Abin nereye gitti ki?" Diye sordum Ayşen'e bakarak. "Bilmiyorum. Kaya ve Ömer abimi alıp aceleyle çıktı" diye yanıtladı Noldu ki acaba? Niye öyle apar topar çıktılar? "Ayşen! Korkma kızım! Kurtaracağım seni o haydutun elinden!" Diye bağıran ses düşüncelerimden sıyrılmama sebep olurken olduğum yerde irkildim. Sultan nine elindeki silahı bana doğrultmuştu! "Ne haydutu babaanne??? Öğretmenim o benim. İndir şu silahı!" Diye bağırdı Ayşen babaannesinin yanına doğru ilerlerken. "Ha şöyle, şimdi hedefimdesin. Seni düşman hatlarından gönderilen haydut seniii! Sonunda silahımın ucuna düştün" Diyen kadın namluyu üzerimde gezdirdi. "Nerden vursam acaba?" Derken birden ayağa kalktım. "Ay durun! Valla öğretmenim ben ya. Sürekli haydut muamelesi yapıyorsunuz. Acaba psikolog bozuntusuyla falan mı Karıştırıyorsunuz?" Dediğimde kaşları çatılan kadın elindeki silahı salladı "Sus seni haydut bozuntusu öğretmen! Karan oğlum 'dikkat et babaanne' dedi. Demekki senin gibi hayduttan bahsetmiş. Şimdi vuracağım seni!" Dedi ve elindeki silahın namlusunu kalbime hizaladı. "Babaanne hayır! Ya valla öğretmenim! Bana ders vermeye geliyor!" Diye bağıran Ayşen'i sanki duymuyormuş gibi eli tetiğe gitti. "Ay bu kadın vurucak beni! Hiç birşey hatırlamayan bir kadına ne desem vazgeçerki vurmaktan???" Diye mırıldanırken kadın işaret parmağını tetiğe koydu Ay! Valla vuracak! Havada yankılanan sesle gözlerimi kapattım ve sıkabildiğim kadar gözlerimi sıktım. Adeta olduğum yere mıhlanmıştım. Zorla yutkundum. Nefes dahi almıyor gibi hissediyordum. "Babaanne! Nerden buldun sen bu silahı?! Ulan Ömer iyi sakla demiştim sana! " Diyen karan'ın sesiyle sıktığım gözlerimi açtım. Karan babaannesinin elini tutup havaya kaldırmıştı. Tam ateş ettiği sırada yetişmişti Sesli bir şekilde nefesimi bıraktım. Babaannesinin elindeki silahı alan karan'ın bakışları beni buldu. "Zaten daha yeni buldum. Allah korusun kaybettiriyordun bana babaanne" dedi ve Ömer'e ters bakış atıp elindeki silahı kaya'ya uzattı. "Kimsenin, özellikle babaannnemin bulamayacağı bir yere kaldır" dediğinde kaya hızla elindeki silahı alıp gitti Ömer'e döndü ve Kaşıyla babaannesini işaret etti. Ömer anında gidip sultan nineyi kollarından tuttu ve odasına doğru ilerletti. Kadın'ın keskin bakışları ise hâlâ üzerimdeydi. Yanıma gelen adam, bakışlarını gözüme kitledi. "İyi misin?" Diye sorduğunda, aşağı yukarı kafamı salladım. Adımlarını bana doğru attı "O panikle babaannemi görünce çenem düştü. Aklı sürekli gelip giden kadına dikkatli olun dedim. Bütün hata benim" Dediğinde Kaşlarım çatıldı "sahi, siz neden apar topar çıktınız?" Sorduğum soru rahatsız etmiş olacakki yüzü gerildi. "önemli birşey değil" diye geçiştirmeye çalıştı. Üsteleyecek durumda olmadığım için sustum. Sandaleyeyi çekip oturdum ve Ayşen'e baktım. "Hadi Ayşenciğim, derse geçelim artık. Bu kadar aksiyon bize yeterde artar bile" dedim ve kitapta olduğumuz sayfayı açtım. Ayşen de yanıma gelince derse başladım ... ekmekleri tost makinesine koyarken googleye düşen manşetin başlıyla Kaşlarım çatıldı."Dünyaca tanınıp zekası ve cesaretiyle ün salan savcı Uraz Giray ve Dünyaca tanınan prof.dr. Aylin Giray'ın kızı Güneş Giray hakkında babası Uraz Giray'ın söylediği sözler herkesi şaşkına uğrattı!!!" Anında haberin üstüne tıklayıp devamını okudum "Güneş Giray'ı ben ve annesi gibi olması için okuttum. Ancak o sınıf öğretmeni olmayı tercih etti. Sözlerimi ve ona vadettiğim şeyleri dinlemedi. Elinin tersiyle itti. Şu an nerde ne yapıyor bilmiyorum" dedi ve ardından uzak zamanda kaybettikleri ikinci çocukları hakkında sorduğumuz soruya karşılık bakın nasıl cevap verdi?! "Kardeşinin ölümüne sebep olan yine Güneş. Bu yüzden bizden uzak olmayı seçti" diyen Uraz Giray, o günden sonra artık bir kızının olmadığını da dile getirmeyi ihmal etmedi Yanağımdan süzülen yaş dudaklarımı ıslattığında, dizlerimin artık bedenimi taşıyacak gücü kalmamıştı. Kendimi birden yerde bulduğumda daha da hızlanan göz yaşımla görüşüm bulanıklaştı. Dudaklarımdan çıkan hıçkırık sesiyle, içimdeki bağırışları durdurmak istercesine dudaklarımı birbirine bastırdım Hâlâ kardeşimin ölümünü benden biliyordu. Kardeşim ölmüştü evet. Peki ya ben? Beni her gün öldürdüğünün neden farkında değildi? Artık bir kızı olmadığını dile getirmişti. Onun hiç bir zaman bir kızı olmamıştı ki. Varsa yoksa ün'ü. Varsa yoksa dillerden düşmemesini istediği başarıları... hiç bir kızı olduğunu hatırlamış mıydı da artık bir kızının olmadığından bahsediyordu?! Nerde olduğumu bilmediğini söylemişti. Adı kadar biliyordu nerde olduğumu. Hangi okulda çalıştığımı, nerde oturduğumu, ne yediğimi , içtiğimi, kaç kere nefes alıp verdiğimi bile biliyordu. Ün'üne Zarar verecek davranışlar yapmayayım diye biliyordu bunları, umrunda olduğum için değil. Evet okumuştu. Evet çok şey bilen bir adamdı. Ama aynı zamanda bir o kadarda cahildi Ünleri için küçücük çocuklarına suçlarını yükleyecek kadar cahil... burnumu çekip elimle tezgahın kenarından destek alıp ayağa kalktım. Birkaç saniye aynı pozisyonda kalıp nefes alış verişlerimi düzenlemeye çalıştım. Burnuma gelen yanık kokusuyla Kaşlarımı çattım. Ekmek! Hızla tost makinesinin ağzını açtım. Sıcak olmasını umursamadan kenarları hafiften yanan ve aşırı gevreyen ekmeği aldım ve aynı hızla tezgahın üstüne bıraktım "Kahvaltı keyfimde kaçtığına göre..." bakışlarım kolumdaki saate kaydı. "hazırlanmaya geçebilirim" dedim ve odama doğru yöneldim *** Birden önüme durup yolumu kesen arabayla kaşlarım çatıldı. Hızla kapısı açılan arabadan iki tane adam indiğinde aynı hızla yanıma gelip kollarımdan tuttular. "Noluyor be?!" Diye bağırdım kaşlarım çatılırken. Adamlar kolumdan tutup arabaya doğru sürüklemeye başladıklarında, şaşkınlığımı atarak avazım çıktığı kadar bağırdım "Kimsiniz siz ya?! İmdaaaatt!!! Ay kız kaçıyorlar!!! A-" ağzımı kapatan sesle bağırmalarım yarıda kaldı. Nefes alış verişlerim yavaşladı ve Vücudum yavaş yavaş etkisizleşmeye başladı. Görüşüm yerini karanlığa bırakırken mırıldandım. "Uyanınca benden çekeceğiniz var" ... Bedenimin sarsılmasıyla gözlerimi açtım. İlk Başta gelen görüntü bulanık olsada bir müddet sonra görüş açım netleşti. Ayak ucumda bir adam olduğunu görünce Kaşlarım çatıldı. "Bu kız niye hâlâ uyanmadı. Normal bir insanın şimdiye üç kere uyanması lazımdı" diyen başka bir adamın sesiyle hızla gözlerimi kapattım. "Yok hâlâ kapalı gözleri. Birşey olmuş olmasın sakın. Valla karan Kandemir yaşatmaz bizi" Dediğinde boynumda el hissettim. Muhtemelen nabzımı yoklamıştı. "Çok şükür yaşıyor" dedi nefesini sesli bir şekilde verirken. "Bu kadar iyimser olma" diyen soğuk sesle ürperdim. "Yıllardır Karan Ağa'nın kardeşinden sonra, hassas noktasını yakaladık. İntikam almak için harika bir nokta hemde" derken sesindeki haz duygusu sinirlenirimi bozmuştu Seni lanet adam. Sen daha beni tanımıyorsun. Beni kaçırmak neymiş gösteririm ben sana! Nefesimi düzenledim ve birden, en yüksek haliyle çığlık atarak doğruldum. Araba sağ sol yapmaya başladığında yanımdaki adama baktım. Yüzünde oluşan o korku ve arabaya sıkı sıkı tutunuşuna gülmemek için direndim. Tabi ben bu konuda tecrübeli olduğum için rahatım Arabayı kullanan Kişi fevri bir şekilde toparlayıp yola devam edince Kaşlarım çatıldı. Durması lazımdı. Bakışlarımı arabayı kullanan, kirli sakallı, sert yüz hatlarına sahip ve çenesinden yanağına doğru uzanan bıçak iziyle oldukça korkunç görünen adama çevirdim "Durman lazımdı pislik adam! Hem sen ne hakla beni kaçırıyorsun ya?! Kimsin lan sen?!" Diye sorduğumda, aynadaki simsiyah, sert ve intikam ateşinin kızıllığıyla harmanlanan Bakışlarını bana çevirdi. Aklına gelen her neyse iğrenç bir şekilde sırıttı. "Sonunda intikam almamın hazzıyla yanıp tutuşan bir adamım" dediğinde tiksinircesine yüzümü buruşturdum "Seni pislik! O kadar kolay değil canım bana dokunmak! Bana bak şimdiden uyarıyorum. Beni kaçırdığına pişman olucaksın. En iyisi sen beni sağda bırak" dediğimde ufak bir kahkaha attı. "Kaç tane adam kaçırıp haşat ettim ben. Senin gibi bir kadın mı gözümü korkutacak?" Dediğinde "Karan geldiğinde, gelen pişmanlık hissiyle ah etme sonra" dedim Anında ciddileşen yüzü yerini yine o sert bakışlara bıraktı Ormanda olduğumuzu araba bir dağ evinin önünde durunca anlamıştım. Yanımdaki adam kapıyı açtığında elini uzatıp kolumu tutmaya çalıştı. Hızla kolumu kendime çekip tutmasına engel oldum. "Çekil ben inerim. Korkak şey!" Dedim adama bakıp arabadan inerken Kaşları çatılan adam kapıyı kapattı. Sertçe kolumu kavradığında hızla kolumu adamın elinden kurtardım. Adama ters bakış atıp ilerlemeye başladım. İnşallah yokluğumu çabuk fark ederler. O kadar hava attım adama. Evin girişine doğru yürürken yanağında iz bulunan adamla, onun yanındaki adam da arkamızdan geliyordu.Şimdi bir çılgınlık yapmazsam geri dönüşü olmaz bu işin Ayağımı burktum ve yanımdaki adama tutundum. Yalancıktan acıyla yüzümü buruşturdum. "Ah ayağım!" Diye bağırırken elimi yavaş yavaş adamın belindeki silaha doğru götürüyordum. Nihayet silahı tuttuğumda hızla çektim ve aynı hızla uzaklaşıp silahı üzerilerine doğrulttum Afallama ve öfkeyle karışık bakan gözleriyle birden durdular. "Beni kaçırdığınıza pişman olucaksınız demiştim! " bakışlarımı ele başları olan soğuk ve korkunç adama çevirdim. "Seni pis adam. Şeytan diyor önce senden başla! Dua et ki ben şeytana uymayacağım" dediğimde en başta duran silahı aldığım adam bana doğru adım attı. Hızla silahımı adama çevirip "sakın!" Diye bağırdım Küfür savurup durduğunda bakışlarımı tek tek üzerlerinde gezdirdim. "Tek bir adım dahi atmaya kalkmayın! Valla acımam vururum!" Diye bağırdım. Soğuk adam sinirle kahkaha patlattı. Gülen kendisi değilmiş gibi eski korkunç haline geri döndü. Yemin ederim adam şizofreni. "Sıktı artık şu kız! Alın şunun elinden silahı!" Kaşlarım çatıldığında, silahın ucunu bana doğru adım atan adamların ayağının dibine çevirdim Yüzümü buruşturup tetiğe bastım. Ateş etmemle hafif geriye sendelediğimde soğuk adamın küfür savurduğunu duydum. "Yeter lan!" Diyen korkunç adam üzerime doğru gelmeye başladı. "Gelme be! Bak gelme diyorum! Lan silah var elimde manyak! Birde kullanmayı bilmiyorum. Ne yapacağım belli olmaz" derken adımlarım geri geri gidiyordu "Lan benden manyakları da varmış. İyi benden günah gitti. Allah'ım sen günah yazma yarabbim!" Dedim ve bir kez daha tetiğe bastım. Duyduğum tık sesiyle okkalı bir küfür savurmak istedim. Bakışlarımı sırıtarak bana doğru gelen adama çevirdim. "Allah için peşimden gelme ya" dedim ve ne dediğimi anlamaya çalışan adamın yüzüne hızla elimdeki silahı fırlattım ve koşmaya başladım "Ah" diye bağıran sesini duyduğumda daha da hızlandım. "Yakalayın şunu!!! Diye öfkeyle bağıran adamın sesiyle nerdeyse ışık hızıyla koşturmaya başladım. "Ay! Allah'ım sen beni şu haydutlardan koru yarabbim! Kesin Sultan Nine'nin bakışlarıyla ettiği beddular tuttu!" Diye bağırdım ormanın içine doğru koşarken Bakışlarım kolumda öten saatime kaydı. "Ay! Saat iki olmuş! İnşaallah bulmak üzeresindir karan!" Diye söylenirken havada yankılanan silah sesiyle duraksar gibi oldum. Bir müddet bedenimde acı hissediyor muyum diye anlamaya çalıştım. Hâlâ koşmaya devam ederken elimi vücudumun üstünde gezdirdim. "Ayyy! Sıcağı sıcağına da hissedilmez ki!" "Dur!!! Bak sonu Kötü olsun istemeyiz!" Diye bağıran adamın sesiyle kafamı çevirip peşimdeki adama baktım. "Manyak! Madem kötü birşey olsun istemiyorsun peşimi bırak da gideyim!" Dememle yere kapaklanmam bir oldu. Ağzımdan çıkan küfüre engel olmadan , okkalı bir küfür savurdum ve düştüğüm çukura baktım "Bu çukur'un burda ne işi var ya?! Yemin ederim üstüme oynanıyor şu an!" Diye söylendim hafif acıyan ayak bileğimi elimle tutarken. Kahkaha atan adam sesiyle Kaşlarımı çatıp kafamı kaldırdım. Peşimde koşturan pislik adam, iğrenç gülüşünün arasından konuştu. "Şu ormanda bizden kaçmaya çalışıp da şu çukura düşen bir sürü insan gördüm ama senin gibi düşeni görmedim. Birincilik sende, helal" dediğinde yüzümü buruşturdum "Pislik adam! Madem elinize kaldım. Gel de çıkar beni şurdan! Ayağım acıyor!" Diye bağırdım. Yanıma gelen adam koluma girip kalkmamı sağladı. Zorla çukurdan çıktığımızda, ilerlemeye başladık Evin yakınlarına geldiğimizde bakışlarımı yanımdaki adama çevirdim. "Sen böyle iyi , kafa adama benziyorsun ha. Gel senle sadece ikimizin arasında olan bir anlaşma yapalım" dediğimde adamın bakışları beni buldu. "Sen beni sal, ben kaçayım gideyim. O soğuk, korkunç adam sorarsada ben hayatımda öyle kız görmedim. Manyağın önde gideni. Kaçtı gitti dersin. Bak zaten kafasına silah attım. Muhtemelen şu an kaşı açılmıştır. Valla bulaşılmaz o adama. Yer o beni yer. Yok eder! Ayı!.. hadi sen beni bırak... hı... olmaz mı?" Dedim adamın gözlerine bakarken. "Sus ve devam et" Dediğinde gözlerimi kısıp önüme döndüm. "Pis herif. İnsanlık ölmüş ölmüş, bitmiş!" Diye söylendim evin avlusuna giriş yaparken. Arabaya yaslanarak bekleyen Korkunç adam , kaşına yapıştırdığı sargı beziyle yaslandığı arabadan çekilip bana doğru gelmeye başladı Beni tutan adam, birden omuzlarıma baskı yapınca dizlerimin üstüne düştüm. "Ah! Salak adam! Zaten ayağım ağrıyor! Pis herif!" Diye söylendim. Karşımda duran korkunç adam, eliyle çenemi tutup başımı kaldırdı. Siyah, soğuk bakışlarını gözüme sabitledi "Çok sevdiğin biricik sevgilinin sanırım senin yokluğundan bile haberi yok. Benim tanıdığım karan şimdiye elli kere gelmişti. Belkide yolu bulamamıştır. İyimser düşünelim değil mi? Biraz işini kolaylaştıralım da, sevenler çabuk kavuşsun bari" dedi ve birden eğilip beni kucağına aldı Kaşlarım çatıldığında, tam konuşacakken bahçeye giren arabaya kaydı bakışlarım. Hızla arabadan inen karan, kükreyerek üzerimize doğru geliyordu. "Hemen kucağında tuttuğun sevgilimi yere indir Bozan!" Derken ben bile ürkmüştüm. Karan yaklaşmak üzereyken Bozan denen pis herif'in korumaları öne çıkıp silahını karan'a doğrulttu Kaya ve Ömer de aynı hızla Karan'ın yanına geçip silahlarını adamlara doğrulttular. "Hoşgeldin karan. Gözümüz yollarda kaldı. Bizde tam sana mesaj çekmeye gidiyorduk" kucağında olduğum adamın sesiyle Kaşlarım çatıldı. "Güneş'in saçının teline zarar verdiğini görürsem sana yemin olsun bu kez ıskalamam" dedi karan dişlerinin arasından "Yok valla birşey yapmama henüz fırsat vermedi. Hatta o benim kaşımı patlattı " diyen Bozan'ın söylediğine Ömer atladı. "Helal be! Kimin yengesi?!" Dedi ve ardından kaya ekledi. "Ellerin dert görmesin yengem" dediğinde hafiften sırıttım. "Eyvallah, eyvallah gardaşlarım ne demek her zaman" diye karşılık verdiğimde karanın sesi duyuldu "Senin derdin Güneşle değil Bozan. Güneş 'i bırak teke tek konuşalım" diyen karan Sabrı kalmamış gibi dişlerinin arasından konuşuyordu. "Yoo..." dedi bozan. "Benim asıl derdim senin zayıf noktanla. Yıllardır bu anı bekledim ben. Ne zaman bir kadına aşık olacaksın diye bekledim hep. Ve sonunda istediğim şeye bu kadar yaklaşmışken acı çektiğini görmemek olmaz" dediğinde karan daha fazla dayanamayıp adamların üstüne doğru gitti ve yumruğunu adamın birinin yüzüne geçirdi Ardından kaya ve Ömer de kavgaya girince ortalık karıştı. İlerlediğimizi fark ettiğimde kaşlarım çatıldı. Hızla kafamı çevirip dişlerimi adamın koluna geçirdim. Adam beklenmedik acıyla bağırdı. "Bırak beni seni pislik adam!" Diye bağırdım bu kezde göğsüne vurarak. Adam hâlâ ilerlemeye devam ederken kaşları çatıldı "Eee! Yeter be!" Dedi ve birden beni tek omzunun üstüne, baş aşağı gelecek şekilde aldı. Belindeki silahı görünce sırıttım. Elimi uzatıp silahı aldım ve poposuna dayadım. "Valla münasip yerinden vurur, oturamaz ederim seni! Hemen bırak beni!" Diye bağırdığımda Savurduğu küfürle birden beni yere bıraktı. Tam elimdeki Silahı alacakken geri çekildim ve silahı adama doğrulttum "Sakın kıpırdama. Kaldır ellerini!" Dediğimde bakışlarım bir anlığına küfür savuran kaya'ya kaydı. Adamların sayısı artmıştı ve kavga giderek büyüyordu. Kaya iki tane adamı birden yere sererken Karşıdan gelen adam yumruğunu kaya'nın yüzüne geçirdi. Kaya sendelediğinde Ömer, başka bir adamın üstüne atladı ve ağır yara almasına sebep oldu. Karan ise bir adamı tutmuş bütün öfkesini çıkarmak istercesine yumruklarını adamın karnına geçiriyordu Karan tuttuğu adamı hızla geriye doğru ittirdiğinde, bakışları sürü gibi gelmeye devam eden adamları buldu ve Oklalı bir küfür savurdu. Anında bakışlarımı karşımdaki adama çevirdim. "Hemen söyle adamlarına çekilsinler! Bu ne lan! Kurduttuğun cümleye bak. Film çekiyoruz sanki! Mafya mısın sen?! Otur derdin neyse adam gibi konuş!" Diye bağırdığımda yüzsüzce kafasını aşağı yukarı salladı "Mafyayım" dedi ve üstüme doğru gelmeye başladı. Parmağımı tetiğe götürdüm ve bacağını nişan alıp sıktım. Adam acıyla bağırıp bacağını tuttu. Gözlerim açılırken adamın kanayan bacağına baktım. Neyseki kurşun tamamen sıyırmıştı. Ama adamın şu anlık yürüyebileceğini sanmıyordum. Bana doğru koşarak gelen karan, kaya ve Ömer üçlüsünü görünce kaşlarım çatıldı Karan elimden tuttuğunda, gidecek gibi oldu sonra durup Bozan denen adama döndü. Elimi Bırakıp Bozan'ın üstüne doğru gitti ve yumruğunu yüzüne geçirdi. "Bu Güneş'e dokunduğun içindi" dedi ve dönüp tekrar elimden tutup koşmaya başladı. Araba'nın yakınlarına geldiğimizde havada yankılanan kurşun sesiyle dudaklarımdan çığlık sesi çıktı ve hepimiz arabanın farklı yerlerine dağıldık Kendimi şoför koltuğunda bulduğumda ellerimle direksiyonu tutarken Kaşlarım çatıldı. "Benim ne işim var burda?! Ben araba kullanmayı bilmem ki!" Dedim ve inmeye kalkıştım. "Güneş olan oldu! Vaktimiz yok! Adamlar gelmek üzere! Üstelik lastiğe sıkmadan gitmemiz lazım!" Dedi ve anahtarı takıp çevirdi ve araba çalıştı Ardından hızla el frenini çekti ve "bas!" Diye bağırdı. Birden gaza yüklendiğimde Ömer'in bağırdığını duydum. Direksiyonu sağa kırdığımda adamlar son anda ezilmekten kurtulup kenarlara dağıldılar. Öyle çok basıyordum ki geçip gittiğim yol toz dumana boğulmuştu. "Allah'ım! Silahlı çatışmadan sağ kurtulduk ama burdan biraz zor gibi! Yengeciğim özür dilerim de insen mi acaba?! Zaten baya bir geride kaldılar!" Diye bağıran Ömer'e aynadan bakış attım "Bilmiyorum ki zaten kullanmayı! Birkaç hareketten ibaret sadece" dedim ve bakışlarımı tekrar Toprak yola çevirdim. "Sağ çıkarsak söz öğretecem! Allah için dur!" Diye bağırdı Kaya. "Nasıl duruluyor!" Diye bağırdığımda "ayağını gazdan çek!" Dedi karan . Hızla ayağımı gazdan çektim. "Şimdi fren ve debriyaj'a bas" diye bağırdında dediklerini yaptım ve araba durdu Herkes sesli bir şekilde nefesini verdiğinde kapıyı açıp indim ve yerime Ömer geçti. Kaya'da Karan'ın yerine geçtiğinde Ömer arabayı çalıştırıp hareket ettirdi. Karan birden belimden tutup kucağına otutturduğunda kaşlarım çatıldı. Ellerini uzatıp yüzüme düşen saçları kulağımın arkasına sıkıştırdı ve hâlâ dinmeyen öfkesiyle gözlerime baktı "Sana zarar verdi mi?" Diye sordu dişlerinin arasından. "Canını yaktı mı?" Diye ekledi ardından. Kafamı hayır anlamında iki yana salladım. Bakışları bir anlığına dudaklarıma kaydı ama hemen sonra tekrar gözlerime baktı "Kısa sürede tanımış olsam da, sen benim hayatım oldun kadın. Benden hiç gitme. İhtimali bile delirmeme yetiyor çünkü" dedi ve beni kendine çekip sarıldı. Hayatımda ilk defa birinin beni gerçekten merak etmesinin verdiği mutlulukla bende sarıldım |
0% |