@yeagereen
|
Ben önceki bölümü bitirdiğimde bu bölümü çok eğlenceli ve komik hayal etmiştim birazcık şey oldu... Hot🔥 ama çok azıcık 🤏🏻 Bölümü kontrol etmedim ama zaten kitap bittiğinde düzenleyeceğim Neys basla hadi [|━|]
Pek saygıdeğer Müslüm bey çalgı çengisiyle telefonumda bir döngüye girmişken oturduğum kaldırım taşında ona eşlik etmeye çalışıyordum ama adam beni beklemiyor kıçına motor takmış gibi söylüyordu. Elimde tuttuğum şişeyi dudaklarıma götürdüğümde büyük bir yudum alıp ucunu mikrofon gibi ağzıma tuttum. "Kaç geceğ ağladıığm böyle gizliceeeğğğhhııı hıığğğğ" Görüşüm körleştiğinde kıyafetimin kolluğuna gözlerimi sildim. Ellerime baktığımda bembeyaz kumaşta tek leke yoktu. Paramın her kuruşu helal olsun, maskaram zerre akmamıştı. Kim bilir kimler var şimdi kalbinde Sen beni unuttun çoktan belki de Şarkının can alıcı kısmı girdiğinde an'a geri döndüm. Beni o güzel sözleriyle kandırmıştı. Şimdi gecelere akıyor pezevenk. Sallana sallana şarkıyı söylerken biraz dilim sürşüyordu ama şuan dert edeceğim son şey bile değildi. "Kaç kadeh kırıldığğğıı sarhoş gönlümdeee, bir tüllü kendimi avutamadığğıımm" İnsanlar deli görmüş gibi bana bakarken omzumda hissettiğim bir baskıyla umursamazca başımı çevirdim. Ve nefes nefese, yüzü kan ter içinde kalmış bir Aram ile karşılaştım. "Talya..." diyerek rahatlamış bir ifadeyle gözlerini kapattığında soluklanıyordu. O anda arkadan bir genç koştura koştura geldiğinde "Abi müziği açabilir miyiz? Müşteriler şikayet ediyor, patron bir sor dedi." diye sormuştu. Aram çocuğa ters bir bakış attığında pek kibar bir cümle etti. "Ne halt yapacaksanız yapın" Baklavalı çöreğimin güzelim gözlerine bakarken içimde şelaleler aktığını hissediyordum sanki. Sonra aklıma bizi aldattığı geldi birden. Şelaleler gözlerime taştı. Gülümser ifadem düştüğünde kollarımı dizlerime dolayıp çenemi de üstünü yaslamıştım. Aram anlamaz ifadelerle yanıma oturduğunda ilgiyle yüzümü izliyordu. "Bak ya, yine mi ağlıyorsun sen?" Bakmadım ondan yana. Ağlardım. Ona ne! Yüzünü görebileceğim şekilde karşıma getirdiğinde "Talya ağlama öyle boncuk boncuk, ne yapacağım ben? Dayanamıyorum." dedi. Büyük nasırlı ellerini yanağıma koyduğunda buz gibi parmaklarına göz yaşım düşmüştü. "Hem bunlar nasıl göz yaşı, koca koca?" Ha benim göz yaşım da çirkin yani. "Sanane. Ayrıca niye buradasın sen? Git o aldattığın karılara." dediğimde son cümlem trip amaçlı olsa bile içimi yakmıştı. Yanımda tuttuğum şişeye büyük yudumların hayalini kurarak uzandığımda benden önce birisi aldı, Aram. Sinirle yüzüne baktığımda "Ne aldatması ne karısından bahsediyorsun acaba? Yok öyle bir şey." dedi. Nasıl yoktu görmüştüm ben. "Gördüm, senin gibi yeşil gözlü biriyd-Aram?" "Hııı" diye bir ses çıkardı ilgiyle yüzümü izlerken. "Gözlerim yeşil değil diye mi sevmiyorsun beni? Bakıp nefesini kesecek yeşil gözlerim yok diye mi?" Ağlayabilirdim. Benim gözlerim neden yeşil değildi amk! Genetiğime sıçayım. "Kardeşimdi Talya, kaç saat bunun için mi akıttın o yaşlarını?" Neymiş? Kardeşim dedi. Kardeş. O zaman onunla sevişmemişti. Iyy, düşününce bile iğrenç. Dudaklarım bir gülüşle taçlandığında heyecanla parmak uçlarımı dudaklarıma bastırdım. "Hiii, o zaman hâlâ kimseyle sevişmedin mi sen?" Aram birden başını eğip göz temasımızı bozduğunda "Talya şöyle şeyler sormasana" diye utanır gibi söylenmişti. Niye utandı ki? Utanılacak şeyler mi yapmıştı yoksa? Bir anda öfkeyle dolduğumda çattığım kaşlarımın altından sordum. "Kiminle seviştin Aram?" Ses tonumdan dolayı olmalı, bakışları yüzüme çıktığında "Ciddisin sen.. pes yani" demişti. "Öyleyim. Cevap?" "Kimseyle birlikte olmadım" diyerek doğrulduğunda elini kalkmam için uzattı. Yerden telefonumu ve çantamı alıp ona tutunduğumda ayağa kalkıyordum derken dengemi sağlayamayıp düşecektim, eğer Aram olmasaydı. Tıpkı Magentadaki gibi kollarımdan tutarak dolaptan çıkmışcasına soğuk avuçlarını omzuma destek ettiğinde tüylerim ürpermişti. Yalan söylemiş, hani ılıktı elleri? Başımı sola çevirip yüzüne baktığımda benim sarsak adımlarım desteğiyle ona ayak uyduruyordu. "Aram?" "Efendim, Talya." "Gerçekten bakir misin?" Birden durduğunda suratıma bakmadan geldiğimiz aracın kapısını aralayıp bedenimi nazikçe sağ koltuğa oturttuğunda sertçe kapıyı çarptı. Sanırım biraz kızmıştı. Saniyeler sonra Aram da yanıma oturduğunda direkt bakmaya çekindiğim için yandan yandan izledim. Lakin boynunda fark ettiğim kızarıklık dikkatimi çekmişti. Telaşla ona döndüğümde "Boynuna ne oldu senin?" diye sordum. Refleksif bir şekilde elini oraya götürürken "Yok bir şey" dedi içine içine. Bir kaç dakika geçmeden kızarıklık geniş, tişörtünden görünen kürek kemiklerine ulaştığında "Aram-" diyordum ki avucunu boynundan çekip dudaklarıma bastırdı. "Talya... Sus ne olursun? Kapat şu konuyu." Çok istiyorsa. Kafamı başlığa yaslayıp sola döndüğümde sessizce izledim, hâlâ namuslu olan sevdiceğimi. Kıvır kıvır bukleli saçlarını, hafif kemikli ama ucu fındık gibi olan burnunun altından genişçe sus çizgisiyle birleşen dudaklarını izledim. Birbirine bastırdığı için düz bir hal almıştı. Bedemlerinin içine yerleşmiş araziler dolusu çimenleri, yola odaklanmış vaziyetteydi. Nedenini sormamı istemediği kızarmış boynunun biraz aşağısından kürek kemikleri gözükecek şekilde giydiği asker yeşili tişörtünü bedenini salaş bir şekilde saklıyordu. Bakışlarım biraz daha aşağılara indiğinde aralık bıraktığı bacakları arasında kendini belli eden pantolonunun ön kısmı sıkışmış görünüyordu. Bekareti hâlâ bizimle. Kendi halimde düşünürken gülümsediğimi hissettim. "Şöyle bakmaz mısın? Geriliyorum." Sözleriyle bakışlarım bademlerine çıktığında "Nasıl?" dedim. "Nasılını boşver, yüzüme bakıver bakacaksan." dediğinde nedense boynunun daha bir kızarıp yandığını hissettim. Kirpiklerimi saniyelik kapattığımda orayı öptüğümü görüyordum. Bu his beni de gererken sadece çimenlerine bakmayı karar kıldım kendime. Gözleri kuş cıvıltılarıyla aydınlanan bir ormanı anımsatıyordu. Uykum gelirken Aram'ın göz ucuyla beni kontrol ettiğini görmek tekrar gülümsememe sebebiyet vermişti. "Gözlerin o kadar yeşil ki Aram," diye mırıldandım. "Bir kere öpsem dudaklarımda koca bir orman filizlenir" Aramın kıkırdama terimine uymayacak bir şekilde sesli gülümsemesi içimi ısıttığında "Neydi bu şimdi? Bir şeyden mi alıntı?" diye sordu. Bilmiyor muydu? Öyleyse bilmesine gerek yoktu. "Gözlerine baka baka şair olurum ben." "Sen uydurdun yani?" "Uydurma değil, öpsem ormanlar çıkacak gibi gerçekten." Aram hafifçe nefesini vererek güldüğünde "Peki, öyle diyorsan." diye söylemiş kalbimi hoplatmıştı. Bir süre sonra Talya uyuyakaldığında rüyalar aleminde pek iyi şeyler göremiyordu. Aram çoktan aracı evlerinin önüne çekmiş koltukta mışıl mışıl uyuyan güzel kadını nasıl içeri taşıyacağını düşünüyordu. Neden böylesine kısa bir etek giymiştiyse! Gel de uğraş şimdi. Arka koltuktan aldığı hırkayı kapıya taktığında eğilip parmaklarını Talya'nın sırtına değdirdiği an incecik kollar sıkıca boynuna dolanmış, korktuğu başına gelmişti. Biraz doğrularak mecbur kızın kalçalarından kavradığında kendini kötü hissediyordu. Sanki uykusundan ve sarhoşluğundan faydalanır gibi. Aksi şekilde bir de Talya bacaklarını Aram'ın beline kenetlediğinde soğuk elleri, terleten bir sıcaklıktaki çıplak bacaklarındaydı. Tek eliyle kapıya astığı hırkanın kapşonunu Talya'nın kafaya geçirdiğinde nihayet kalçası kapanmıştı. Derin bir soluk alarak dış kapıya ulaştığında tek eliyle zili çalmıştı, bir kaç dakika sonra kapıyı açan hizmetli zar zor araladığı gözleriyle gelene bakıyordu. "Özür dilerim Ada abla, vaziyeti görüyorsun." "Yok oğlum, geçin hemen." Ada hanım uyku sersemliğiyle Talya'yı Miray sanmış durumu gayet normal karşılamıştı. Aram hızlı hızlı üst kata çıkarken Talya'nın kucağında kıpraşmasıyla rahatsız olduğunu düşünmüştü lakin beklemediği bir şey oldu. Talya yüzünü Aram'ın köprücük kemiğinin üstüne bastırdıktan sonra dudaklarını hafif aralayarak dilini sürtmüş ardından da tadını almışcasına ağzını bastırarak bir bebek gibi emmeye başlamıştı. Kucağında taşıdığı kadın arsızlaştıkça her yeni adım daha bir zorlaşıyordu. En başta çok fena uyarılıyordu. Hızla karşıdaki ilk odaya girdiğinde boynundaki hareketler ilkel bir şekilde vahşileşmişti. Isırıyordu... Aram nefesi götünden alırken yatağın sağ tarafına geçtiğinde Talya'nın sırtını yatağa bırakmıştı lakin elini çekmesine rağmen kız onu bırakmıyordu. "Şşşih Talya" diye adını seslendiğinde kızın elleri ve bacakları gevşemiş zarif bedeni yatağa serilmişti. Kıç kadar elbisesiyle açılan alt bedenini hırkanın fermuarını çekerek örttüğünde tam rahatlayacağını düşünen Aram belinde ve göğsünde gezinen parmakları hissetti. O eller ne ara girmişti oraya Allah aşkına? Talya ellerinin altındaki kasları sayarken epey eğleniyordu, parmakları yavaşça aşağılara kaydığında usulca gözlerini aralayıp "Sen ilkini kaptırmadan benim almam gerek" sözlerini söyleyerek birden Aram'ın kemerine asıldı. Aram dehşet bir tahrik olunmuşlukla dişlerini sıktığında kartal kanatlarını açmış uçuşa hazırdı. Kontrol elden gitti gidecekti amk. Ellerini ön kısmına götürdüğünde yavaşça kızın elini kavrayıp bedeninin iki yanına bıraktı. Ardından kaçarcasına odadan çıkacakken "Aram" diye seslenişini duydu. İlk defa kız görmüş ergen veletler gibi boşalacaktı biraz daha durursa, acil gitmesi gerekiyordu. "Hım" "Sevişmemiz lazım" "Uyu Talya" "Sevişmeliyiz diyorum sana" "Uyuu" "Ya Ara-" "Yav kızım ne aciliyeti var, hem sarhoş sarhoş olmaz öyle şeyler. Ayık kafa isterim ben." Aram birden yükseldiğinde söylediği sözler şu haldeyken bile utandırmıştı onu, cinsel sohbetlerde çoğu zaman utanırdı. "İlle de söyletin yani he" diye ağzının içine homurdanmıştı. "Uyanacağım çünkü, ben uyanmadan yapmalıyız." Rüya sanıyordu. Aram duyduğuyla bir nebze rahatladığında Talya sabah bu olanları hatırlayacak olursa nasıl suratına bakacağını düşünüyordu. "Sen önce bir uyu da, uyanmasının derdi kalsın." "Uyandığımda sevişelim o zaman Baklavalı Çöreğim"
[|━|] Bölümün özeti; Aram seviselim Talya'm askim bebekim bu gecenin bir de ayık bir sabahı olcak bilion de mi Bunlar artık sevisse de rahatlasak mı kine? (Olmaz) Ayrıca "Gözlerin o kadar yeşil ki..." kısmını bilen çıkar mı İSMSLEKEIAMSLAŞZM Sonraki bölüm için oy ve yorum yapınısss lütfem
|
0% |