@yeagereen
|
Bölüm genel olarak yetişkin içerikli ve ayrıntılı anlatımı olduğundan mütevellit rahatsız hissedenlerin ve yaşı tutmayanların okumamasını tavsiye ederim [|━|]
Gecenin sert rüzgarı kaldırım dibindeki sıska ağacı titrettiğinde duyduklarım yanaklarıma bir kan akışıyla ateş topları yollamıştı. Arabanın ağırlaşmış havası için yavaşça soluma döndüğümde tamamıyla göz göze ve yüz yüzeydik. Elimi doğal bir hareketle omzuna koyarken parmaklarım aşağılara süzülmüştü bile. Dokunuşum sırtından koltuğa kaydığında alt kısmını yoklamaya başladım ve isteğim çıkıntıyı bulduğum an çektiğimde "Ebesini-" diye refleksle tepki veren Aram birden arkaya yapışmıştı. Doğrulmak için söylenirken ağzının içinde mırıldanıyordu ki tek dizimin üstünde yükselip diğer bacağımı onun üstüne atarak kucağına oturmamla ağız dolusu edepsiz bir küfür etmişti. Altında gerilerek sertleşen kaslar tenimde karıncalanmalar yaparken kollarımı kaldırıp baklavalı çöreğimin göğsüne yaslanıp yüzlerimizi yakınlaştırdığımda sert avuçlarını boynuma dayamıştı. "Şifanı vermek lazım öyleyse" diyerek dudaklarımı uzattığımda karşılığını almak uzun sürmemişti hiç. Dili ve dişlerini tüm işleviyle kullanarak dudaklarımı emerken gözlerimi bir süreliğine açtığımda kıvrık siyah kirpikleri göz altlarına değiyordu, kaşlarını hafifçe çatmıştı. Birden kalçalarımı kaldırıp indirerek kasıklarına sürtünmeye başladığımda ayrılıp çimenlerini araladı şaşkınca. Bu ayrılmadan faydalanıp tişörtünün eteklerinden tutup çektiğimde kolları ve boğazından da çıkarmıştım. Dudaklarım şuh bir tebessümle aydınlanırken göz kontağımızı bozmadan dizlerine doğru kayıp direksiyona yaslandığımda bir aceleyle fermuarını çekmeye çalıştım. Takılmıştı. Açılmıyordu. Of bir anımız da normal, sorunsuz geçseydi ne olurdu? "Ben bunu üretenin-" diye sövmeye hazırlandığımda ellerimin üstüne bir soğuk örtüldü. "Talya," "İkinci tur sendeydi Aram. Şuan kaçamazsın. Duydun mu? Sakın bir bahane bulma. Kafanı kırarım senin." diye kızmaya başladım hemen. Ama beklediğimin aksine Aram fermuarı aşağı çektiğinde yüzüne baktım. Ok gibi bakışları beni seyrediyordu. Soğuk avuçları uzandığı yerden yanağımı bulduğunda yüzümü iki yandan sıkıştırıp dudaklarımın büzülmesine neden oldu. Ardından mekik çeker gibi doğrulup ona kıyasla küçük kalan dudaklarıma kalbimi hoplatacak soluksuz bir öpücük bıraktı ve arkasına yaslandı. "Emrine amadeyim sevgilim." Sevgilim, sevgilisi, ben yani. Ayy ilk kez ondan duymak çok garip hissettirmişti. Mesajdaki gibi değildi. İlk önce geriye kayarak aralık bacaklarının arasına girdim. Zor bela ayak dibine çöktüğümde uzun bacaklarım epey sıkışmıştı. Ama şuan bunu önemseyecek durumda değildim, göğsümdeki organ dört nala koşuyordu anlamadığım duygularla. Başımı kaldırıp halen üzerimde olan badem bakışlarla buluşturdum kahvelerimi. Ellerimi gevşeyen pantolonunun uçlarına attığımda usulca kendime çektim. Ortada gri boxerın altından şişliğini belli eden erkekliği kaldığında onun yanan tenine karşı soğuk avuçlarımı adonis kasının üstüne bastırdım yoklar gibi. Tüm bunları yaparken ki gibi göz temasımızı bozmadan ellerimi iki yana kaydırıp çamaşırına asıldım. Göğsü derin nefeslerle inip kalkarken anlık gözlerim alt kısmına kaydı. Ben dün ona küçük mü demiştim? Aram ona ideal mi diyordu? Yalancı Aram. Bu nasıl ideal çük amk? Buna çük demek de olmaz hakaret gibi. Sayın Çük Hazretleri demek lazımdı. Hazreti kolum kadar olan çük. İster istemez karnına uzanan erkeliğinin yanına elimi uzattığımda bileğim ve onu karşılaştırmıştım. Tamam zayıflıktan dolayı bileklerim bir tık inceydi ama... Bunun içime girdiğini düşünemiyorum ben. "Isırmaz" Aramın alaylı konuşmasını duyduğumda yüzümü ona kaldırdım. Dudaklarını birbirine bastırıyordu, gülmemek için. "Ya üf Aram. Gülmesene. Cinsel aktiveteler ciddi bir müessesedir." diye toparlamaya çalıştığımda kaşlarımı çatarak ciddi görünmeyi denedim. "Nasıl istersen..." diyerek geri adım attı. Ellerimi omzuma dağılan saçlarıma götürdüğümde toparlayıp rastgele bir topuz oluşturup kafamdaki çıtçıtlı tokayla tuttturdum. Omuzlarımı dikleştirip vücut rengine göre bir tık koyu olan erkekliğini iki elimle tuttum. Sıcaktı. Ellerine kıyasla ateşti. Ve muhtemelen ereksiyon olduğu için epey sertti. Üst kısmını kendime doğru çektiğimde nefes seslerini işitmiştim Aramın, bir eliyle sağ koltuk başını tutuyor diğeriyle üstteki tutamacı sıkıyordu. Ucunun pembe görüntüsü bana şapkalı mantarları anımsatırken gözlerimi kaldırıp yapacağım şeye tepkisi için bekledim. Ve yeşillerinin içine içine bakarak dudaklarımı ileri büzdüğümde hissedeceği hafiflikte üfledim. Ardından ucunun hizasına yüzümü getirdiğimde ağzımda biriktirdiğim tükürüğümün dudaklarımdan sızmasına izin verdim. Gözlerimiz birbirine bağlıyken dudaklarımı tam ucundaki o küçük deliğe bastırdığımda parmak uçlarımla tükürüğü altlara yayarak diğer elimle sıvazlıyordum. Tam o anda Aramın kirpikleri birbirini örttüğünde "¡Oh mierda!" diye inler bir sesle boğazından konuşmasını işittim. O neydi lan? Neyse nerede kalmıştık? Ağzımdan akan sıvıları parmaklarım hızlı hareketlerle tüysüz, temiz erkekliğinin damarlı gövdesine yaydı. Dilimle mantarının ucuna vurduğumda kalınca boğazından bir ses çıkardığında yanımdaki koltuğu öyle sıkmıştı ki, söküp atacak sandım bi an. Ağzımı aralayıp onu içime almaya çalıştığımda bir öğürme gelmişti, zorlukla bastırdım. Dilimi ucunda döndürüp tekrar kendimi zorladığımda "Joder, estamos apenas al principio!" diye inlemesini duymuştum. *Siktir et, daha başındayız!* Noluyo la? Noluyo? Adam dil kanalı değiştirdi. Random atıyor. Bir çat sesinin ardından kafamda bir baskı hissederken ne olduğunu anlayamadan Aram tozumun dibinden kavrayarak çektiğinde boğazıma kadar girmişti. "¡oh mierda! voy a morir!" *Oh mierda! öleceğim!* Aram kavradığı saçlarımdan itip çekerek ileri geri yaparken boğuluyor gibiydim. Acıtmamak adına dişlerimi sürtmemeye çabalıyordum ama diğer türlü nasıl sığacaktı, ağzım mı yırtılsaydı? Ayrıca nefes alamadığım için şuan önceliğim biraz oksijendi. Dayanamayıp başımdaki elini itip geri çekildiğimde ağzımın boşluğuyla rahatlarken boğazımda bir yangı vardı. Bir kaç soluk aldığımda nemlenmiş gözlerim hızlı soluklar alan sevgilimi bulduğunda göğsünde ve alnındaki ter parıltıları yaşadığı zevki anlatıyordu. Yavaşça yapış yapış ve patlamak üzre duran erkekliğine baktım. Onu bir daha alamazdım. Ama Aramı da yarım bırakamayacağım için bir nefes alarak yine ucuna yaklaştığımda ellerimle hafifçe sıkıyordum gövdesini. Dipten uca doğru parmaklarımı kaydırırken mantarını dudaklarım arasına alıp emmeye başladım. "Joder!" diye inleyen Aram kalçasını kaldırdığında dişlerimin sürtmesiyle ağzıma kıvamlı bir sıvının ansızın hücum etmesiyle geri çekilip parmaklarımla yukarı aşağı masaj yapmaya devam ettim. Bu sırada Aram "Talya, mi amor... Of sikeyim! Sikeyim Talya, eras tan bueno!" diye araya random atarak kendi kendine küfür ediyordu. *sevgilim... Çok iyiydin!* Araya beni katmasaydın daha mı iyi olurdu ben sevgilim? Aramın six packlerine ve etrafa saçtığı sperm tohumlarına bakarken sağ koltuğun üstündeki o küçük kafa kısmının ayak dibine uçmuş olduğunu görmemle gözlerim irice açıldı. Lan koltuğun kafası mı kırılmış? Çüş Aram. Hayretle arkasına yaslanıp gözlerini kapatarak nefeslerini düzenlemeye çalışan baklava deposu sevgilime baktım. İyi miydi o? Bi kendinden geçti sanki. Ansızın yeşillerini aralayıp mekik çeker gibi bana uzandığında elinden bir şey attı. Tutamaç. Arabanın nesi var nesi yok sökmüş herif. Ben şaşkınca ellerine bakarken kollarımın altından kavrayarak bedenimi çektiğinde kendini geriye attı, üzerine serilen bir benle tabi. Of ayaklarım uyuşmuş lan. Boynuna gömülen yüzüm sıcaklığından yanmaya başladığında koltuktan destek alarak doğrulmak istedim lakin çıplak erkekliğinin varlığını bir anlığına unutmuş olmalıydım. Aramla yüz yüzeyken bacaklarımın uyuşukluğu tatlı bir karıncalanmaya geçiyor, iç bacağıma değen sıcaklık bir kalp gibi atıyordu. Onu yok saymaya çalışarak elimi onun kapalı kirpiklerine götürmek istedim lakin pek yüze değecek bir halde değildi. Bu kez dudaklarımı götürmek istedim ama orası da çok farklı değildi. Benim yerime o ellerini yanaklarıma çıkarttığında "Koskoca adamı getirdiğin hale bak sevgilim." dedi. Sevgilisi, ben yani. Ardından "me volviste loco." diye bir random daha attı. "Hem de o diminuto ağzınla." *Çıldırttın beni* *Minik-küçücük* Anlamayarak tabiri caizse mal gibi suratına baktığımda "neminodu mu?" diye sordum gülümseyerek. "Aram ne anlatıyorsun sevgilim sen? Az önce de beni övdün sövdün mü anlamadım zaten." Aram dediğime bir keyifle kahkaha attığında gülüşüyle dişleri görünmüştü. "Ya İspanyolca o." Lan. "Nasıl? Sen İspanyolca mı biliyorsun?" Ayrıca neden bildiğini bilmiyordum? Dudaklarını yüzüme yaklaştırıp minik minik dokunuşlar yaparken "Evet, annem öğretmişti." diye açıkladı. "Miray da biliyor. Ve kelebek de bizim kadar olmasa o da biliyor bir şeyler." Bu evde İngilizce+Türkçe konuşan ebeveynler gibi miydi? Ama İsp. ne alaka ya? "İngilizce olmaz mı o normalde?" "Hıhım" dedi kulağıma doğru. "Benim ingilizce A1 bile değil, hiç sevmem. Türkçe yetiyor, mis gibi dil. İspanyolcayı ana dilim diye biliyorum, kullanmam genelde ama arada kaçıyor." Ne demek ana dili? Lan benim sevgilim yarı İspanyolmuş. Pardon babası Ozan değildi. Sevgilim tam İspanyolmuş ve ben onunla sevişirken mi öğreniyorum bunu? Şaka gibi. Tabi dışarıya bu çok normalmiş gibi "Nasıl arada kaçıyor? Ayrıca annenin ismi Mehsa değil mi nasıl İspanyol o?" diye sordum. Konusu açılmamıştı. Olurdu böyle şeyler. Normal ya (!) "Asıl ismi Maite, Türkiye'de Mehsa kullanıyor kolaylık olsun diye." "Yaa," diye tepki verdiğimde başımı sıcacık omzuna yasladım. Uykum geliyordu. Birazcıkta yorulmuştum. "Peki az önce ne dedin?" "Küfrettim" dedi açıkça. "Yalancı." "Yoo, bilemezsin" "Mi amor'un aşkım demek olduğunu bilmeyen yoktur Aram." dediğimde göğsünden gülüşünü hissetmiştim. Kendi kendimize bir süre konuşurken uyku iyice bastırmaya başlamıştı, Aramın göğsünde keyfim iyiydi lakin önce bir temizlenip sonra eve gitmem gerekiyordu. Bu yüzden dakikalar sürse de ayrılmış ıslak mendillerle kabaca temizlenmiştik. Daha sonra telefonuma gelen 2953538292 sayılı bildirimi görmezden gelip Asil'in mesajlarına Aramın evinde olacağıma dair bir yanıt vermiştim. . . . Asiletta 5 cevapsız çağrı Asiletta; Beni niye uyandırmadın Talya Asiletta; Ulaşamayınca korktum gecenin bir yarısı. Biliyon sokakların halini Asiletta; Aram laymıssın Asiletta; Çük kafalı yiğit yüzünden kafayı yiyecektim Asiletta; Nerede diyorum mervelerde diyo kodumun malı Asiletta; Sen bu gece evin yolunu bulamazsın sanırım , bende evden çıkayımda ananlar çakmasın Asiletta; Senin yüzünden bu kaçıncı sokaklarda yatışım be kızım Anam 3 cevapsız çağrı Babam 1 cevapsız çağrı Aziz(e)👸🏿; Talya telefondan konuşmak istememiştim ama bu akşam fırsat olmadı Aziz(e)👸🏿; Önümüzdeki ay Acar'ın doğum günü Aziz(e)👸🏿; Önceki senelerde Asille konuştuğumuz bir konu vardı Aziz(e)👸🏿; Ondan bir tasarım istemiştim hatırlıyor musun bayağı bir heveslenmiştik Aziz(e)👸🏿; O tasarımın temeli bitti ve sıra iç dizaynına geldi Aziz(e)👸🏿; Bir balerin ve sevgilimin arkadaşı olarak yardımcı olmanı isteyeceğim Aziz(e)👸🏿; Kabul edersen haftaiçi bir gün buluşup konuşalım olur mu? Aziz(e)👸🏿; (Olmak zorunda🔪) ŞSMÖNOSMS Aziz(e)👸🏿; neys bak haber bekliyorm Aziz(e)👸🏿; Ulan Talya yarım saat oldu Aziz(e)👸🏿; Ne yapıyonuz o dıngılla Aziz(e)👸🏿; Yoksa ayip seyler mi Aziz(e)👸🏿; Baksana şu telefona Asil beynimi sikti sabhtan beri
[|━|] yargıcı kitle gelmeden söyleyeyim bölümde geçen hazreti kelimesi herhangi bir dini aşağılamak veya hakaret etmek anlamında kullanılmamıştır. Türkçe anlamıyla kullandım. yani espirisini anlamayacak çocuklar da okumasın zaten bunu da ne bileyim. (kendimi ifade etmek için bi götümü yırtmıom evt) Oh mierda *İngilizce'de 'oh shit' ile benzerler. Tam olrak Türkçesini ulaşamadım ama hay sikeyim de denebilir. Ambiyansı bozmamak için Türkçesini yazmadım :) Bu arada çeviriler Google'dan yanlis da çikabilir yane |
0% |