@yeagereen
|
Yeni bölüm için oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfem [|━|]
Siz; Selam ArmoniGym; Merhabalar efendim. Bilgilerin gizliliğini korumak için mesajlar konuşmadan çıkıldığında siliniyor. Şikayetiniz nedir? Siz; Şikayetim yok... Birazdan arkadaşım gelecek, bıraktığı şeyi Aram beye ulaştırmanızı istiyorum. ArmoniGym; Kusura bakmayın efendim, biz kargo şirketi değiliz. Siz; Ulan Siz; Taşımasını biz yapacağız. Sen sadece çıkarken abi paket var diyeceksin. ArmoniGym; Şikayet veya öneriniz var mı efendim? Siz; Patronunu çağır bana Siz; Bu kez gerçek patronu çağır! Siz; Geçen sefer patron diye Aramla konuşmuşum ArmoniGym; Siz Gece Kuşu musunuz? Siz; Hasss buradan kendi adımla konuşuyorum, hay aklımı ya |Gönderilmedi| Siz; Ayrıca bu herif beni nasıl tanıyor? |Gönderilmedi| Siz; Gece Kuşu? O ne demek? ArmoniGym; Afedersiniz, kafam karıştı. ArmoniGym; İsminiz neydi? Siz; Talya Siz; Aram'a Talya derseniz o anlayacaktır. Siz; Lütfen paketimi ulaştırın Anında konuşmadan çıktığımda Asil'e bakıp "Koş" dedim. "Aram çıkmadan hemen bırak resepsiyona" Asil poşeti alıp çıktığında arkasından heyecanla bakıyordum. O günden sonra Aramla yüzyüze gelme ihtimalinden bile kaçıyordum. Kucağına atlamış, siyah tişörtüne makyajımın fotokopisini çıkarmıştım. Üç gün geçmişti ama hala çok utanç verici. Bu üç günü Asil'in burnundan kesinlikle getirmiştim. Aptal çocuk bizim konuştuğumuzu görünce duvara yaslanıp izlemeye başlamış sonra cebindeki kumanda duvarla sıkışınca araba çalışmış. Şaka gibi... Bir diğer konu ise Gece Kuşu yani anonim olmam. Ben ilk konuşmamızdan sonra bayağı bir umutsuzluğa kapılmıştım ama Aram birden açılmıştı. Öyle hoşuma gidiyordu onunla özgürce konuşabilmek. Lakin konuşmak kadar görmek de istiyordum. Bu üç günde Magentaya asla gitmemiştim ve çok özlemiştim. Onun o dumanlar içindeki puslu görüntüsüne kapılmayı deli gibi istiyordum. Aracın kapısı birden açıldığında daldığım yerden kurtularak Asile döndüm hemen. "Ne yaptın?" Bana kibirli bir gülüş sunduğunda "Sence" dedi. Tabiki yapmıştı. Bomba imha etmiş gibi büyütmeye gerek yoktu. Öyleyse neden kalbim pimi çekilmiş bir bomba gibi? Uzanıp kollarımı arkadaşımın boynuna sararken "Teşekkür ederiim." diye mırıldandım içtenlikle. Saatlerin ardından hava karardığında Magentaya gitmek için hazırdım. Üstüme her zamanki pileli etekli elbiselerimden askılı, uzun tül kollu, beyaz olanı seçmiştim. Minik beyaz çantama gerekli eşyaları sıkıştırırken Asil'in serzenişini duydum. "Talyaaaağ! Gitmeyeceğim ha, az kaldı." Yarım saattir beni bekliyor olması böyle böğürebileceği anlamına gelmiyordu. Çantamı alıp odamdan çıktığımda topuklu ayakkabımın tok sesleri eşliğinde salona girdim. Asil alışık olduğum yazlık ince gömleklerinden birini giymiş altına benzer kumaşta bir pantolon seçmişti. Beni gördüğünde ifadesi tek bir şey söylüyordu. Nihayet! "Sus ya, sanki senin işine gelmiyor. Ben Aram'ı süzerken sende garson kızlarla flörtleşiyorsun. Gelmeyecekmiş, gelmezsen gelme! Taxi tutarım!" diye trip moduna girdiğimde kesinlikle haklıydım. Aniden çantama sığdıramadığım için elimde tuttuğum telefon titreştiğinde ekranı açıp baktım. Gözlerimden kalpler fışkırabilirdi. Ağağağağağağağağağağağa Aram; Sesin soluğun çıkmıyor Gece Kuşu Aram; İyi misin? Yanaklarımı ağrıtacak genişlikte bir gülümsemeyle kafamı telefondan kaldırdığımda Asil'e attığım sevgi dolu bakışlar onun için beklenmedik olmuştu. Bir şekilde arabaya binip yola koyulduğumuzda Asil aracı kullanırken ben de sevdiceğim ile konuştum. Gece Kuşu; Baklavalı çöreğim bana yazmış ölümün ucunda olsam bile iyi olurum Aram; Bu iyisin mi yoksa kötüsün mü demek? Gece Kuşu; Süperim ve überim demek Aram; Sen bugün hiç yazmayınca merak ettim. İyiysen tamam. Gece Kuşu; Gözlerimden kalpler akacak yapma olum Gece Kuşu; Araaam ne dicem Gece Kuşu; Şu sıralar sosyal medyada karşıma sürekli bir şey çıkıyor ve acayip canım çekti Aram; Canın mı çekti? Neymiş o? Gece Kuşu; Böyle bir tane sporcu çift oluyor, sonra çubuğa tutunup sevgilisiyle hop yukarı hop aşşa yapıyorlar Aram; O ney lan |Silindi| Aram; Cümle mi fesat yoksa sikimsonik beyin kıvrımlarım mı? Bir daha oku Aram, bir daha. |Silindi| Aram; Barfiks mi diyorsun? Gece Kuşu; Heh ondan Aram; Onun için vücudunun güçlü olması gerek, aksi halde sakatlanabilirsin Gece Kuşu; Esnektir benim vücudum bişi olmaz Aram; Esneklik işe yaramaz, sen o zayıflıkla kendini kaldıramazsın Gece Kuşu; Nereden çıkardın benim zayıf olduğumu sen? Aram; Fotoğraf attın ya Gece Kuşu; Ah doğru unutmuşum, ama yine de esnekliğimi küçümseme "Dünyadan Talyaya, Dünya'dan Talyaya. O zatı muhterem ellerinizden telefonu bırakıp biraz da arkadaşınla mı ilgilensen?" diye anons geçen Asil ile harbiden kendime geldim. Dünyadan kopmuşum ya ben. Etrafa baktığımda gelmiş olduğumuzu gördüm. Telefon bildirimle titrediğinde hızlıca cevap yazıp konuşmayı bitirdim. Aram; Kendine ne kadar güveniyorsun öyle? Aram; Hangisini yapıyorsun? Pilates mi jimnastik mi? Gece Kuşu; Bilemedin Gece Kuşu; Biraz düşün bu konuyu sen Gece Kuşu; Bende o sırada biraz gezerim Gece Kuşu; Sana iyi gecelerrr Ekranı kapatıp çantamı alarak arabadan indiğimde Asil'in gıcık bakışlarına maruz kaldım. Lakin basit şeyler gerçek manada bir tartışmaya sürüklenmemize sebep değildi. Yani ciddi değildi. Beraber içeri girdiğimizde uzun bir süredir geldiğimiz için artık kendi yerimiz bellediğimiz köşedeki cam kenarına geçtik. Kıvırcık saçlı garson kız hemen dibimizde bittiğinde "Hoşgeldiniz, ne alırdınız?" demişti hemen. "Hoşbulduk. Nargile istiyoruz." diye Asil konuşurken telefon kamerasından makyajıma bakıyordum. Kız çekinerek "Şey, nargile ustamız henüz gelmedi onun yerine yiyecek içecek ister misiniz?" dediğinde bakışlarım keskin bir yavaşlıkla ona döndü. Ne demek yoktu? E ben onun için gelmiştim. Asil hemen arayı bulup efendi gülüşünün altında yatan o yüksek dozlu çapkınlıkla kız baktı. "O zaman sen bize güzel bir akşam yemeği ayarlayıver Fıstık." Kız utangaç bir gülümsemeyle masadan uzaklaştığında çantamı alıp ayağa kalktım. "Ben bir lavaboya gideyim." Asil boş boş suratıma baktığında ellerini kolçağa koyarak kalkar gibi yaptı. "E bende geleyim, bi rujumu falan tazelerim." "Salak" diye sinirle bir tepki verdiğimde arkamı dönüp hızlı hızlı yürümeye başladım. Topuz yaptığım uzun koyu kahve saçlarımın iki yanında bıraktığım uzun perçemlerime sinirli bir hava üflediğimde lavabo yazan tabelaya ilerliyordum. Mutfak girişiyle çapraz yöndeydi. Hızlıca lavaboya ilerlerken birden adımın seslenildiğini işittim. "Talya?" Bu ses... Ciddi olamazsın! Tam bir klişe! Gelir gelmez onunla karşılaşmak da ne bileyim yani. "Efend-" diye muntazam bir yavaşlıkla ona döndüğümde gördüğümle şaşkınca açılmıştı gözlerim. Gözlerim arsızca bedenine düştüğünde zerre utanmıyordum. Sadece benim aldığım bir kıyafetin ona bu kadar yakışmış olması beynimde panik alarmları öttürüyordu, o kadar. Ona aldığım kenarları beyaz şeritli siyah polo tişörte uyumlu beyaz bir pantolon giymişti ve dehşetül vahşet bir uyumla üzerinde taşıyordu bu giysileri. "Çok yakışmış" diye ilk defa düzgün bir cümle kurmuştum. Geniş kaslı kolları utançla kafasını kaşımak için yukarı çıktığında "Teşekkür ederi-" diyordu ki aramızdaki mesafeyi azaltmak adına attığım bir adımda basamağı unuttuğum için kendimi doğrudan yere düşmek üzre bulmuştum. Ya da kolları arasında. "Uh tuttum" diye bir soluk verdiğinde koltuk altımdan kavrayan elleriyle yukarı kaldırıp tam karşısına bıraktı. Sabiha Gökçen havalimanı bu adamın kolları. Şaşkın ve büyülenmiş ifadelerle badem gözlerine ilk kez bu kadar yakından bakarken onun çimen yeşilleri ayaklarımı buldu. "Topuklu ayakkabı da giymiyorsun, nasıl düşmeyi becerdin anlamadım. Ayrıca," Bedenimi tek kavrayışta kaldıran parmakları gevşekçe belimde dururken birden gülümsedi. "İkidir kollarıma atladığın gözümden kaçmıyor Talya hanım."
[|━|] (Aram'ın magentadaki kombini) (Talyanın elbisesi, fotoyu kırpmaya üşendim) |
0% |