@yeairems
|
Bay B. aslında sadece yorgundu,çok yorgundu ama bu yorgunluk sıcak bir duş ve uyumak ile geçmezdi biliyordu ama yine de denedi. Sevdiği bir aktivite yapmak istedi, yapamadı çünkü artık sevdiği bir şey kalmamıştı. Hiçbir şey ona zevk vermiyordu. Sonra salona girdi ve o yıllanmış kahverengi deri koltuğa oturdu ve kısa bir gıcırdama sesi ile oda sessizliğe boğuldu. Dakikacalarca belki de saatlerce oturdu o koltukta. Zaman kavramı artık onun için bir hiçti. Düşünüyordu bundan yıllar önce ki Bay B ile şuan ki bay B aynı kişi miydi? Şuan ki bay B neden böyle hissediyordu? Cevap yoktu... O eski kahverengi koltukta saatlerce otururken bile aklı bomboştu. Ve bir anda durdu mırıldandı "Bana ne oldu böyle? Bu hâlim de ne böyle?" Ve o andan itibaren anlamsız gelen zaman kavramı bi anlam kazandı. Çünkü fark etti ki zaman ondan herşeyini tam anlamı ile herşeyini almıştı.
Bay B ayağa kalktı ve gıcırdayan parkelerin üzerinde çıplak ayakları ile ilerledi ve kocaman pencerenin önüne geldi ve uzun perdeyi iki yana iterek açtı ve durgun bir ifade ile gökyüzünde parlayan ayı gördü, sahi ne zamandır orada oturuyordu? Bir anda herşey aklından silindi ya da o öyle istedi.
Gökyüzüne bakarken fısıltı ile yakardı. "Tanrım...beni bu duygulardan-şayet bir duygum kalmışsa- kurtaracak tek şey unutmak değil mi? Tanrım,bunu mümkün kıl..." Ama biliyordu ki bu mümkünsüzdü,tüm bu düşünceleri bir kenara iterek kendini o yıllanmış koltuğa bıraktı ve uykunun bedenini ve zihnini ele geçirmesine izin verdi. -Hazır bay B uyumuşken kısa bir bilgi vereyim size, bay B aslında çok saygın bir adamdı ama şuan ki yaşı olan 45 yaş ona pek uğurlu gelmedi ve kendini hissiz bir adam olarak görmeye başladı. Aslında çok hayat dolu olan adam son bir aydır bu hâlde melankolinin can bulmuş hâliydi. O uyanmadan gitsem iyi olur.-
Bay B gözlerini açtığında kulağına dolan martı seslerini dinledi ve etrafa bakınca çocukluğunu geçirdiği o ufak denizci kasabasında ki odasında buldu kendini. Şaşkınlık ile aynaya baktı ve gördüğü şey ile içi sızladı.Bay B bundan tam 28 yıl önceye yani 17 yaşına dönmüştü. Şaşkınlık ile genç ve sağlıklı cildine, uzun saçlarına ve kömür karası paslarlak gözlerine baktı ve mırıldandı "Tanrım, bu gerçek mi? Ne olmuş bana böyle?" O an pişmanlık kapladı içini. Bay B'nin şuan gördüğü gözleri parlayan çocuğun gözünde ki ışığı çaldığı için kendisinden nefret etti. Bu hisler ve düşünceler onu ele geçirirken içeriden bir ses duyuldu. Bu ses... kulaklarına inanamadı bu ses biricik annesinin sesiydi ona uyanması gerektiğini söylüyordu. Bay B bunun bir halüsinasyon olup olmadığını anlamak için temkinli adımlar ile mutfağa ilerledi. Kapı pervasızında durdu ve annesini gördü bir an bile düşünmeden annesine sıkıca sarıldı annesi ilk başta şaşırsa da oğluna kucak açtı ve kıkırdadı " Ah deli oğlan, noldu sabah sabah?" Bay B annesinin al al yanaklarını öpereken "Hiç annecim" dese de içinden ne kadar pişman olduğu geçiyordu. Annesi oğluna güldü ve "Hadi oğlum kahvaltına başla, geç kalma dersine" der ve Bay B kahvaltı masasına otururken aklından geçenler şunlardı: Eğer 17 yaşına döndüysem...her şeyi telafi edebilirim.
Bu sırada jilet gibi bir takım elbise ve yoğun parfüm kokusu ile babası içeriye girdi. Önce karısını öptü ardından oğlunun saçlarını okşadı içini şefkat kaplayan bay B sırttı. Babası bu gülüşün altında ne olduğunu bilse de oğluna sordu " Hayrola bu bakış de ne oluyor evladım?" Bay B omuz silkti "Hiç,çok şık olmuşsun babam" babası güldü ve oğluna büyük bir öpücük verdi ve işe gitmeden önce oğluna biraz harçlık vererek arabasına binerek gözden kayboldu. Babasının ardından bakan Bay B bir anda şiddetli bir baş ağrısı duydu sanki bir rüyadan uyanır gibi irkildi ama hâlâ aynı yerde duruyordu. Bir an düşündü " peki ya bunların hepsi bir rüya ise, ben yeniden aynı hataları yaparsam? Bu sefer hayatım yeniden aynı mı olacak? " Bu sorular ile boğulurken çalan korna sesi ile hızla arkasını döndü. |
0% |