Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@yeliz_.esan

Alessandro’nun kaybının üzerinden altı ay geçmişti, ancak Elif için acı hala ilk günkü gibi tazeydi. Günler geçse de, içindeki boşluk hiç dolmamıştı. Bu kayıp, Elif’i hem yıpratmış hem de olgunlaştırmıştı. Zihni bu ağır yükün altında ezilirken, ruhu da derin yaralar almıştı. O altı ay boyunca neredeyse hiç gülümsememişti; eski enerjik, hayat dolu halinden eser yoktu. Uzun bir süre antidepresanlar ve terapi seansları eşliğinde hayata tutunmaya çalışmıştı. Okula gitmemiş, bir zamanlar büyük bir tutkuyla yaptığı aktivitelerden uzaklaşmıştı. En sevdiği kitapları bile eline alamamış, penceresinden dışarı bakmaktan başka bir şey yapmamıştı.

Annesi ve babası, kızlarının bu durumu karşısında çaresizdi. Elif'in acısını dindirmek için ellerinden gelen her şeyi yapmışlar, ama hiçbir şey işe yaramamıştı. Onun ruhundaki boşluğu doldurmanın bir yolu yok gibiydi. Ancak zaman, her ne kadar yavaş da olsa, Elif’in yaralarını sarıyordu. Aylar geçtikçe, küçük de olsa bir değişim başladı. Elif, okula dönmeye karar verdi. Hayata yeniden adım atmak için cesaret buldu ve yavaş yavaş eski rutinlerine geri dönmeye başladı. Artık akşam yemeklerinde ailesiyle birlikte oturuyor, babasının zaman zaman yaptığı kötü esprilere ufak tepkiler veriyordu. Bu küçük adımlar bile ailesi için büyük mutluluk kaynağıydı. Elif’in toparlandığını görmek, herkese umut veriyordu.

Elif, acısını hafifletmek için yeni bir alışkanlık geliştirmişti. Ne zaman Alessandro için ağlamak istese, gökyüzüne bir balon bırakıyordu. Her balon, içinde bir anı ya da duygu taşıyor gibiydi. Gökyüzüne yükselen her balon, Elif için küçük bir teselli ve hüzünle karışık bir gülümseme getiriyordu. Bu ritüel, ona Alessandro’ya veda edemediği anıların yerini bir tür kapatma fırsatı sunmuştu.

Yıllar hızla geçti ve Elif üniversiteden mezun oldu. Başarıyla tamamladığı bu yolculuğun ardından artık asıl planını uygulama zamanı gelmişti: Milano’ya taşınmak. Uzun süredir hayalini kurduğu bu yeni başlangıç için hazır hissediyordu. Ailesine bu kararından henüz bahsetmemişti, ama içten içe onların itiraz etmeyeceğini umuyordu. Hoş, itiraz etseler bile Elif kararından vazgeçmeye niyetli değildi. İçindeki ses, artık yeni bir hayatın zamanı geldiğini söylüyordu.

Bir akşam, yemek masasında bu konuyu açmaya karar verdi. Kalbinde hafif bir heyecan vardı, ama aynı zamanda ailesinin tepkisini merak ediyordu. Masadaki sessizliği bozmak için boğazını temizledi ve derin bir nefes alarak konuşmaya başladı:

“Ben Milano’ya taşınmaya karar verdim.”

Babası, şaşkınlıkla çatalını bıraktı ve kaşlarını çatıp sordu: “Ne? Neden? Bu karar da nereden çıktı?”

Elif, başını biraz eğip babasına baktı. Gözlerinde kararlı bir ifade vardı, ama konuşurken sesindeki duygular netti.

“Orada yeni bir hayata başlamak istiyorum. Bir kafe açıp işletmek hayalimdi. Orada olmak beni mutlu eder, baba.”

Babası, bu durumdan memnun değildi. Kızının bir anda böyle radikal bir karar alması onu huzursuz etmişti. Ancak onu kırmak da istemiyordu. Kaşlarını çatıp derin bir nefes aldı ve daha sakin bir tonla konuştu:

“Bunu daha detaylı uygun bir zamanda tekrar konuşuruz,” dedi.

Elif’in yüzü ciddileşti. Artık beklemeye niyeti yoktu. Kararını çoktan vermişti ve hafta sonu için biletini bile almıştı. Başını hafifçe yana eğerek babasının gözlerine baktı.

“Bu hafta sonu biletim var. Siz ne derseniz deyin, gitmeye kararlıyım.”

Annesi devreye girdi, sesinde bir endişe tonu vardı. “Elif, bu tür kararlar o kadar basit değil, kızım. Orası başka bir ülke. Kendine ve bize biraz daha zaman ver. Biraz daha düşün.”

Elif, annesinin bu sözlerini duyunca derin bir nefes aldı ve içindeki bütün duyguları bastırarak konuşmaya devam etti: “Anne, kendime ve size beş yıl verdim. Beş yıl boyunca bu acıyla yaşadım, her şeyi sindirmeye çalıştım. Lütfen beni durdurmaya çalışmayın. Orada, Milano’da, kendimi daha iyi hissedeceğim.”

Babası bir süre sessiz kaldı. Kızının kararlılığını görüyordu, bu yüzden onu daha fazla zorlamak istemedi. Ancak babası olarak Elif’in güvende olduğundan emin olmak istiyordu.

“Pekâlâ, Elif,” dedi sonunda. “Sana karşı çıkmayacağım. Ama bazı şartlarım var. Nerede yaşayacağını ve kafenin nerede olacağını ben belirleyeceğim. Ayrıca, kafeden gelir elde etsen bile sana her ay düzenli para göndereceğim. Bu şekilde güvenliğini garanti altına almak istiyorum. Eğer bu şartları kabul etmezsen, gitmene katiyen izin vermem. Anlaştık mı?”

Elif, babasının gözlerine bakarak bir süre sessiz kaldı. İçinde büyük bir minnet duygusu vardı. Babasının endişelerini anlıyordu, ama aynı zamanda özgürlüğüne adım atmasına izin verdiği için de mutluydu. Sonunda gülümseyerek yerinden kalktı, babasına ve annesine sarıldı.

“İyi ki benim ailemsiniz,” dedi Elif, gözyaşlarını tutmaya çalışarak. “Sizi çok seviyorum.”

Ailesiyle geçirdiği bu sıcak an, Elif’in yeni bir hayata adım atma yolculuğunda ona büyük bir güç veriyordu. Her ne kadar ayrılık zor olsa da, Elif artık geleceğe umutla bakıyordu. Geçmişin acılarını ardında bırakmak ve Alessandro’nun anılarını yaşatmak için harekete geçme zamanı gelmişti. Milano’da yeni bir hayata başlamanın heyecanı içini kaplamıştı.

Günler hızla geçerken Elif, yeni yaşamı için hazırlıklara başlamıştı. Bavullarını toplamış, gerekli evrakları tamamlamıştı. Yarın bu saatlerde Milano’da olacağını düşünmek bile onu heyecanlandırıyordu. Nihayet Alessandro’yu onurlandıracağı, onun anılarını yaşatacağı kafesini açması için hiçbir engel kalmamıştı. Milano, ona Alessandro’nun hayalini gerçekleştirmek için bir sahne sunuyordu.

O gece Elif, odasında sessizce otururken telefonunu eline aldı. Alessandro’ya bir e-posta yazmak, ona bir şeyler anlatmak artık onun için bir alışkanlık haline gelmişti. Alessandro'nun ölümünden sonra, e-postalar adeta bir günlük gibi olmuştu. Tüm sevinçlerini, hüzünlerini, planlarını hep ona anlatıyordu. Bu, Elif için Alessandro ile bağını sürdürmenin bir yoluydu.

Derin bir nefes alarak yazmaya başladı:

“Yarın akşam saatlerinde Milano’da olacağım, ama sen olmayacaksın… Sonunda seninle birlikte hayalini kurduğumuz o kafe projesini gerçekleştireceğim. Şu an çok heyecanlıyım, umarım sen de bir yerlerde bu heyecanımı paylaşıyorsundur. Her şeyi seninle planladığımız gibi yapmak istiyorum. Kafede canlı renkler kullanacağım, tıpkı senin enerjik ruhun gibi. En sevdiğimiz sanatçıların plaklarını toplayacağım ve bir müzik köşesi yapacağım, böylece herkes bizim sevdiğimiz melodilerle buluşacak. En sevdiğimiz çiçeklerle kafe çok ferah ve huzurlu olacak. Ve en önemlisi, kafenin ismi: "DOLCE MEMORİA" Bu isim, seninle paylaştığımız tatlı anıları yaşatacak. Herkes bizim kafenin içinde tatlı anılar biriktirecek. Çok mutluyum Alessandro… Seni çok özlüyorum. İyi geceler sevgilim, seni hep seveceğim.”

Elif, mesajını bitirip telefonunu kapattı. Bu e-postaları yazmak ona hem hüzün hem de hafif bir teselli veriyordu. Alessandro’nun artık yanında olmadığını biliyordu, ama ona bir şeyler anlatmak hâlâ içini rahatlatıyordu. Elif, gözlerini kapatmadan önce yatakta derin bir nefes aldı. Milano’ya gitmeden önceki son gecesiydi ve hayatının yeni sayfası yarın başlayacaktı.

Tam uykuya dalmaya hazırlanırken odasına hafif bir rüzgar girdi. Elif, saçlarının arasında dolaşan bu yumuşak esintiyi hissetti. İçi ısındı. O kadar tanıdık ve huzur verici bir his vardı ki sanki Alessandro, uzaklardan gelip saçlarını okşuyordu. Kalbinde bir sıcaklık, bir teselli hissetti. Bu his, Alessandro’nun mutluluğunu göstermek için dokunduğunu düşündürdü. Elif, içi huzurla dolarak yavaşça uykuya daldı, gülümsemesi dudaklarında kaldı.

Loading...
0%