Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm

@yeliz_.esan

Victor, korkusunu yenip bir adım ileri attı. Babası, onun bu hareketini fark ettiğinde, gözyaşlarını eliyle silmeye çalıştı, ama alkolün etkisiyle hareketleri koordinasyondan uzaktı.

Annen..” dedi, sesi kırık ve boğuktu. Ama ardından gelen kelimeleri söyleyemedi. Belli ki bir şeyler anlatmaya çalışıyordu ama kelimeler boğazında düğümlenmişti. Bunun yerine, öfkeyle bir sigara daha yaktı ve Victor’a doğru baktı.

Victor” dedi sert ama kırılgan bir tonda. “Annen bizi terk etti, tamam mı? Şimdi artık sadece sen ve ben varız. Bunu anlamalısın.”

Victor, içindeki karmaşık duygularla ne diyeceğini bilemedi. Babasının yüzüne bakmaya cesaret edemedi. Gözleri yerde, elleri yumruk olmuştu. Ancak babasının cümleleri, annesiyle ilgili gerçeği saklamaya çalışan beceriksiz bir yalandan ibaretti. Ve Victor, her kelimenin arkasındaki ağırlığı hissedebiliyordu.

Babası, tekrar koltuğa yaslanıp bir nefes aldıktan sonra, derin bir kahkaha patlattı. Bu kahkaha, alkol ve acıyla karışmış, ürkütücü bir tondaydı. Victor’un vücudu istemsizce titredi. Kahkahalar bir süre sürdükten sonra babası, elindeki bira şişesini duvara fırlattı. Şişe, yüksek bir gürültüyle parçalandı ve odanın dört bir yanına cam kırıkları yayıldı.

“Bu dünya zayıflar için değil, Victor! Annen bunu anlayamadı,” dedi, parmağıyla oğlunu işaret ederek. “Ama sen... Sen güçlü olacaksın. Seni güçlü bir adam yapacağım. Tıpkı benim gibi.”

Babası, bu sözlerin ardından bir an duraksadı, Victor’a dik dik bakarak bir şeyler anlamasını bekler gibiydi. Ama Victor, sadece olduğu yerde donup kalmıştı. Olan biteni anlamaya çalışıyor, ancak korkusu ve üzüntüsü her şeyin önüne geçiyordu. Babası tekrar gözlerini oğlundan kaçırdı, eline başka bir şişe aldı ve içmeye devam etti.

“Sana bunu öğretmek benim görevim,” diye mırıldandı alkolle bulanıklaşan sesiyle. “Hayatta kalmak için güçlü olman lazım. Kimse sana acımaz, Victor. Herkes sadece kendi çıkarını düşünür.”

Victor, babasının sözlerini zihnine kazıdı. Ama bu kazınan sözler, bir ders değil, zihninde yankılanan bir lanet gibiydi. Annesini özlüyordu, korkuyordu, ama aynı zamanda babasının söylediklerine karşı derin bir nefret büyüyordu içinde. Ona bakarak sadece bir kelime fısıldadı:

“Neden?”

Babası, Victor’un bu sorusuna yanıt vermedi. Belki de veremezdi. Bunun yerine, içki şişesini bitirip koltuğa çöktü. Victor, babasının bir süre sonra mırıldanmaya başladığını duydu. Kelimeler anlaşılmazdı, ama arada bir “annen” ve “ben istemedim” gibi parçalar duyabiliyordu.

Victor, babasının sarhoş hıçkırıklarıyla dolu odadan yavaşça uzaklaşarak kendi odasına döndü. Kafasında bir karmaşa vardı. İçindeki henüz on iki yaşında ki çocuk, annesinin sıcak kollarını ve güvenliğini özlüyor; ama büyümekte olan bir başka yanı, babasına karşı koyacak kadar güçlü olmayı düşlüyordu.

Defterine tekrar dönecek cesareti bulamıyordu. Rafın arkasına attığı yerden bir süre çıkarmamaya karar verdi. Ama o gece, gözlerini kapattığında sadece bir görüntü vardı zihninde: annesinin yerdeki cansız bedeni ve babasının boş, donuk kahkahaları.

O gece, Victor bir daha asla eskisi gibi olmayacağını hissetti. Bir karar vermesi gerektiğini de. Ama bu karar, onun neye dönüşeceğini belirleyecekti.

******

Layla, okuduklarının etkisiyle ne yapacağını bilemez haldeydi. Victor’un defteri, içinde bir kasırga koparmıştı. Hem devamını okumak istiyor hem de korkuyla duraksıyordu. Kalbini sakinleştirmek için bir süre odasında dolandı, ama bu sessizlik dayanılmaz bir hal alınca bir karar verdi. Bugün çöp konteynerına attığı kutuları geri almak ve Victor’a dair daha fazlasını bulmak istiyordu.

Fenerini kaptığı gibi dışarı çıktı. Gecenin serin rüzgarı, tenini ürpertiyor, karanlık içinde adımları yankılanıyordu. Çöp konteynerının yanına geldiğinde, attığı kutuları buldu ve her birini evine taşımaya başladı. Kutuların ağır olmasına aldırmadan içindeki merak onu harekete geçiriyordu. Taşımayı bitirdiğinde, kutuları yatağının üzerine yığdı ve birer birer incelemeye başladı.

İlk kutunun içinde eski kitaplar, kırılmış bir masa saati ve bir çerçeve buldu. Çerçevenin içindeki fotoğraf dikkatini çekti. Üç kişilik bir aileydi bu. Bir adam, bir kadın ve onların küçük çocukları. Üçünün de yüzünde aynı ifadesizlik, aynı ağırlık vardı. Fotoğrafta hiçbir mutluluk belirtisi yok gibiydi, ama çocuğun -muhtemelen Victor’un- elinde tuttuğu eski bir oyuncak ayı dikkat çekiyordu. Oyuncak ayı, çocuğun yüzündeki o silik tebessüm dışında fotoğraftaki tek sıcak detaydı.

Layla fotoğrafı bir kenara koydu ve kutuları karıştırmaya devam etti. Eski kağıt parçaları, yıpranmış bir takvim ve birkaç solmuş mektup buldu. Bunların arasında Victor’a ait bir şeyler olabileceğini düşündü, ama içini okumaya henüz cesaret edemedi. Kutular bittiğinde ise bir boşluk hissetti. O defterde yazılanların arka planını anlamak için daha fazlasını öğrenmeye ihtiyacı vardı.

Bu hisle evin içinde dolaşmaya başladı. Victor’un anlattığı her detay zihninde yankılanıyordu. Sanki duvarlar bile bu hikayeyi biliyor ve Layla’nın bunu çözmesini bekliyordu. Adımları, evin sessizliğinde yankılanırken, Layla bir şeylerin farklı olduğunu hissetti. Evin karanlığı içinde bir şeyler gizleniyor gibiydi; sanki sırlar yüzeye çıkmak istiyordu.

Tam o sırada, giriş kapısının açılmaya çalışıldığını fark etti. Kapı kolu hafifçe ve defalarca döndü ve Layla’nın içi ürpertiyle doldu. Bu saatte kim gelmiş olabilirdi ki? Hızla etrafına bakındı ve yakındaki eski bir vazoyu eline aldı. Sessizce kapının arkasına geçti ve kapının açılmasını bekledi.

Kapı aralandığında, gelen kişiyi tam göremiyordu. İçeri giren ilk gölgeyle birlikte elindeki vazoyu kaldırdı, ama tam saldıracakken birden durdu. Gözleri tanıdık bir yüzle buluştu.

“Bayan Harper?”

 

Loading...
0%