2. Bölüm

1. Yine Yeni Yeniden

Yeliz Denetmiş
yelizden

1. Yine Yeni Yeniden

Aynanın karşısına geçtim. Elime tarağımı alıp saçlarımı taradım. Saçlarımı toparlayıp sıkı bir atkuyruğu yaptım. Saçlarımda tıpkı gözlerim gibi koyu kahverengiydi. Kahverenginin en koyusu olan gözlerime baktım. Kirpiklerimi düzelttim. Babam beni Ceylan Gözlüm diye severdi. Gözlerim iri ve kahverengiydi. Kirpiklerim uzun ve kıvrıktı. Babamın küçük güzel hatıraları gözlerimi daha değerli kılıyordu benim için. Vücudumda beğendiğim şeylerin başında gözlerim gelirdi. Daha sonra ise saçlarım. Uzun sayılabilecek bir boyuttaydılar ve düz olmaları hayatımı çok kolaylaştırıyordu.

Saçlarım ile işim bitince aynadan son kez kendime baktım. Ben Ceylan Kınalı. 18 yaşında lise son sınıf öğrencisiyim. Annem Nur polis memuruydu. Ben 10 yaşındayken kardeşime hamileydi. Altı aylık hamile iken bir magandanın araba ile çarpması sonucu hem annemi hem de henüz doğmamış kardeşimi kaybetmiştim. Babam Ferhat işinde başarılı yeni rütbe atlamış bir yüzbaşıydı. Babamı da 13 yaşında iken gittiği Hendek Operasyonları denilen bir görevde kaybetmiştim.

Baba tarafımdan akrabam yoktu. Bu yüzden bana dedem bakıyordu. Annemin babası. Annem öldükten sonra bir gecede saçları beyazlamıştı dedemin. Babam annemin yasını çok fazla tutamamıştı. Hemen göreve gitmişti. Ondan sonra aylarca dedem ile kalmıştım. Sonra babamı da kaybetmiştim yine dedeme kalmıştım. O nereye giderse onunlaydım. Hala da onunla yaşıyordum.

Akşam yemeği için Ecrinlere davetliydik. Ecrin benim son bir senedir yakın arkadaşım sayılırdı. Aslında kendisi en uzun süreli arkadaşlık yaptığım tek kişiydi. Devlet memuru bir aileniz varsa taşınma, tayin, yeni şehir, yeni insanlar gibi birçok şeye de alışmış olmanız gerekir. Ecrin ile en büyük ortak noktamız da budur. Sanırım ikimiz arasında bağdaştırabildiğim tek ortak noktamızda devlet memuru çocukları olmamız. Bu nedenle de bir birimizi daha iyi anlayabilmemiz.

Bu akşam da bir nevi bu yüzden onlara gidiyor sayılırdık. Ecrin'in babası Engin abinin tayini büyük şehire çıkmıştı. Engin abi polis memuru eşi Ayşe abla öğretmendi. Toparlandıktan sonra en yakın tarihte gideceklerdi. Engin abi ve Ayşe abla bu tayin işine seviniyorlardı. Çünkü bu seferki tayinden sonra bir daha tayin çıkma durumu ile karşı kaşıya kalmayacaklardı. Son tayini olacaktı. Böyle söylemişlerdi. Fakat Ecrin'in bu işe canı çok sıkılıyordu. Başka bir yere taşınmak istemiyordu. Düzenini bozmak ve yeni insanlarla tanışmak istemiyordu. Aslında yıllardır bu duruma alışması gerekirdi.

''Ceylan.''

Dedemin beni çağırması ile düşüncelerime ara verdim.

''Efendim dede.''

''Hadi kızım. Hazırsan çıkalım.''

''Hazırım dede. Geliyorum.''

Üzerime baktım. Koyu renklerde kot ve tişört. İdare eder bence. Hem uzun zamandır iç içe sayılırız. Bir akşam yemeği için süslenmeye gerek yoktu.

Odamdan çıktım ve dedemin yanına gittim. Yaşı ilerlemiş olsa da hala daha delikanlılara taş çıkartacak harika bir dedem vardı. Yakışıklı, efendi, düşünceli.. Yılların birikimi ve deneyimine sahip muhteşem bir insandı. Anne ve babamı kaybettikten sonra beni o yanına almak istemişti. Doğrusu bana kendimi hiçbir zaman yük olarak hissettirmemişti. Kız çocuklarını çok severdi benim pamuk dedem. Anneme de çok düşkündü. Ölüm haberini alınca ciddi bir rahatsızlık geçirmişti. Uzun bir süre ölümünü kabullenememişti. Fiziksel olarak anneme benzediğimi ama huyumu büyükannemden aldığımı söylerdi. Dedem bazen yanına çağırır uzun uzun sarılır koklaya şaçlarımı öper. O zaman anlarım ki benim tontişim hayatındaki diğer değerlilerinden birini özlemiş. Ya da ikisini birden özlemiş. Annemi ve büyükannemi.

İnsan hayatından birilerini kaybettikçe daha sıkı sarılıyor geride kalanlarına. Gözünün içi gibi bakıyor. Bu durum dedem içinde benim içinde böyleydi. Biz geride kalan ve birbirimize yetmeye çalışan iki kişiydik.

Dedem Ecrinlerin evine yaklaşınca arabayı yavaşlattı ve ustalıkla park etti. Arabadan indim ve dedemi takip ettim. Kapıyı dedem çaldı. Bir süre sonra Ayşe abla kapıyı açtı. İçeri girdik. Dedem salona doğru yol alırken Ayşe abla bana seslendi.

''Ceylan.''

''Efendim.''

''Sen bir Ecrin' e baksan. Bütün gün çıkaramadım odasından. Taşınıyoruz diye morali çok bozuk.''

''Tamam Ayşe teyze ben bakarım ona. Sıkma sen canını.''

'' Sağolasın kızım.''

Ayşe ablaya gülümsedim ve Ecrin'in odasının yolunu tuttum. Kapıyı tıkladım. Gel sesini duyunca içeri girdim. Beni gören Ecrin ayağa kalktı ve hemen kollarını bana doladı.

''Ceylan, hoş geldin!''

''Hoş buldum.''

''Seni gördüm yine aklıma geldi bak ağlayacağım şimdi.''

''Beni gördüğün için mi? O zaman ben gideyim Ecrin.''

''Öff kızım ya. Bari sen anla beni. Çıldıracağım şimdi.''

Kolundan tutup yatağa çektim. Sonrada omuzlarından tutarak bana bakmasını sağladım.

''Anlat o zaman Ecrin. Bende seni anlamaya çalışayım.''

''Bıktım usandım artık Ceylan. Gitmek istemiyorum. Ne yeni bir yer ne de abuk subuk insanlarla tanışmak istiyorum. Daha buraya geleli iki sene olmadı. Tam oldu bu sefer diyorum hop bir şey çıkıyor.''

''Bu tayin mevzularını biliyorum Ecrin. Ama yapılabilecek ve çözüm bulanabilecek bir durum yok maalesef ki. Biliyorsun. Çalışan insanlar ve biz bu çalışanların çocukları olarak bu kısır döngünün etrafında dolaşacağız.''

''Edebiyat yapma bana kızım. Çözüm bulamayacaksan da sus bari. Tabi senin tuzun kuru. Derbeder olan benim burada. Oy anam ben nerelere gideem.''

''E gidiyorsun işte.''

''Bir rahat ver bari de acımı yaşayayım vicdansız kız. Acımla dalga geçmesene kızım.''

''Dalga denizde olur canım.''

''Öf be bu hayat beni yeterince baydı zaten birde sen çelimsiz esprilerinle bayma Ceylan.''

''Bayılma bayılma. Hadi kalk bizimkilerin yanına gidelim. Açıktım ben.''

''Bende acıktım. Ama sızlanıyor muyum? Burada protestoma devam ediyorum. Aç, susuz, sevgisiz... Halimi görüp de derdime derman olmayacaksan gölge etme başka ihsan istemem.''

Baktım olacak gibi değil dayanamadığı yerden girdim bu sefer.

''Ayşe teyze da bir biber dolması yapmış ki sorma.''

Kadıncağız yapmış mı onu da bilmiyorum ama neyse.

''Mercimek çorbası da var..''

Ecrin'e baktım. Kaşlarını çatmış düşünmeye başlamıştı. Karar vermeye çalışıyor gibi bir hali vardı. Kızım Ceylan, bu yoldan devam.

''Yanına da kaymaklı yoğurt. Ohh miiss.''

''Ceylan seni şu yastıkla boğsam ne olur?''

İşte bu en nefret ettiği şeydi. Ben sırtarmaya başlarken o yaptığı hatanın farkına vardı. Tam konuşacaktı ki ondan önce davrandım.

''Yastıkla boğmuş olursuun.''

Vazgeçmişliğin ifadesi oturdu yüzüne ve bağırdı.

''Ceylan!''

Bağırmasının ardından hiç acımayıp bana bahsettiği yastıkla girişeceğini biliyordum. O yüzden topuklarıma vura vura en acilinden odayı terk ettim. Salona sıvıştım ve acilen dedemin yamacına girdim. İşte şimdi korunaklı bölgedeydim.

Ecrin dedemden çekinirdi. Bana ne kadar yumuşak ve sevecen davranırsa benden başka herkese de mesafeli ve soğuktu. Bu yüzden Ecrin dedeme yaklaşmaya cesaret edemezdi. Solana giren Ecrin beni dedemin yanında görünce bir harekette bulunamadı. Ama gözleri ile zaten demişti diyeceğini. Bu yanıma kalmayacaktı. Bense sadece gülmekle yetindim.

Ayşe ablanın seslenmesi ile yemek masasına oturduk. Masadaki olan yemekleri görünce şans mı yoksa Ayşe abla bilerek mi bu yemekleri yapmıştı anlamak ta güçlük çekiyordum. Tamam çorba ezogelin çorbasıydı ama ana yemekte biber dolması, yanında da kaymaklı yoğurt vardı.

Onlar besmelelerini çekip yemeğe başlamışlardı. Fakat biz halen daha Ecrin ile birbirimize bakıyorduk.

''Kızlar neden yemiyorsunuz?''

''Anne biber dolması yapmışsın?''

''Evet yaptım. Yapmasa mıydım? Sen seviyorsun diye yaptım.''

''İyi ki yapmışsın anne.''

Yemeğin ilerleyen saatleri sessiz sakin geçmişti. Çay faslına geldiğimizde muhabbet koyulaşmıştı. Karadenizli olan dedemin çayı demli olduğu vakit muhabbeti de koyu olurdu. Engin abinin yeni görev yeri ile ilgili planlarını dinlerken Ecrin'in yüksek sesle bana seslenmesi ile benim gibi herkes susmuş ona dönmüştü. O ise gözlerindeki parıltılar ile bana bakıyordu.

''Efendim.''

''Sende benimle gelsene. Yani bizimle gelir misin?''

''Ne?''

Hem şaşkınım hem de bu kadar hevesli iken ona ne demem gerektiğini bilemiyorum.

''Biliyorum ani bir teklif oldu. Aklıma da ani geldi zaten. Güzel fikir ama değil mi?''

''Şey Ecrin.. Ben..''

Dedeme ve Engin abilere baktım. Onlarda şaşkınlıkla bakıyorlardı.

''Kızım biraz sakin olur musun? Senin de dediğin gibi ani hareket ediyorsun.''

''Ama baba uzun zamandır beraber yaşıyor sayılırız. Hep iç içeydik. Ben yeni arkadaşlar falan istemiyorum. Hem Ceylan da benden sonra yeni birisi ile tanışmak zorunda kalmaz.''

''Uzakta olsanız da iletişim halinde olabilirsiniz biliyorsun. Üstelik Ceylan'ın da bir hayatı var. Ona sormadan onun hakkında bir karara varamayız öyle değil mi?''

''E soruyoruz ya şimdi?''

''Ecrin kızım lütfen. Üzgün olduğunun hepimiz farkındayız ama bu doğru bir davranış değil.''

''Baba lütfen.''

Engin abi Ecrini bakışları ile taradı. Ciddi olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Ama bence Ecrin gayet ciddiydi. Sonra bana döndü bakışları. Aklına bir şey gelmiş olacak ki bende hemen sonra dedeme baktı. Ne düşündüğünü anlayamasam da bakışları bir farklıydı. Dedemin ifadesi de donuklaşmıştı. Bir şeyler düşünüyordu.

''Kızım bu acele karar verilecek bir konu değil. Daha sonra düşünür ve konuşuruz. Tamam mı?''

Mutsuzlukla başını eğen Ecrin ''Tamam .'' demekten ileri gidememişti.

Ecrin'lerdeki akşam yemeğinin üzerinden nerdeyse üç gün geçmişti. Dedemi o geceden sonra pek faz görememiştim. Sürekli ya odasında çalışıyordu ya da dışarıya çıkıyordu. Bende kendi kendime takılıyor arada Ecrin'in baskılarına maruz kalıyordum. Onlarla gitmem konusunda ısrarcıydı.

O geceden sonra bu fikre hiç olumlu gözle bakmamıştım. Yıllardır dedem ile yaşıyordum. Onsuz bir yere gitmekte istemiyordum. Bu hayatta benim için yaşayan sayılı insanlardandı. Belki de tek insandı. Onu bırakıp da gidemezdim. Zaten dedemin de beni bir yere göndereceğini sanmıyordum.

Elimdeki okuma kitabını incelerken kapım çalındı.

''Gel.''

''Ceylan kızım müsait misin?''

''Evet dede. Gelebilirsin.''

Ders çalışma masamın yanındaki sandalyeyi aldı. Yatağımın tam karşısına koydu ve oturdu.

''Seninle konuşmak istediğim bir mevzu vardı.''

Dedemin tam karşısına yatağıma oturdum. Benimle konuşacağı bir konu olmalı ki bu kadar ciddi bir giriş yaptı.''

''Seni dinliyorum dede.''

''Ceylan gözlüm sen bana yavrumun hediyesisin. Ben evlendikten kısa bir süre sonra arkadaşlarım 'Baba olmak gibisi yok' derlerdi. Kısa bir süre sonra Eftelya'nın Nur'a halime olduğunu öğrenince dünyalar benim olmuştu. Çocukları severdim. Yaptığım işten midir bilmem kız çocuklarını ayrı bir severdim. Nur'um baba bir hediyeydi. Sevimli, küçük ve korunmasızdı ilk elime aldığımda. Onun saçının teline zarar gelse dünyayı yakıp yıkabilecek güçte görürdüm kendimi.''

Dedemden annemi dinlemeyeli uzun zaman olmuştu. O yüzden bölmeden hatta hareket bile etmeden onu dinlemeye devam ettim.

''Doğumdan bir kaç ay sonra Etelya'mı kaybettim. Ondan bana kalan tek hatıraydı Nur. Biz birbirimize yetiyorduk.''

Ölüm denilen gerçek her zaman vardı. İlk defa dedemin sevdiklerinin ölümünü yaşayışı gözlerinden çıkıp ruhumu eziyordu. Belki de bu hayatta en çok da o kaybetmişti.

''Arada işe yanıma gelir, oturur vakit geçirirdik. Doğudaki son görev yerimdi. Nur o zamanlar on dokuz yaşlarında ancaydı. Okulundan izin almış gelmişti. Bir gün odamda yeni gelen üsteğmen ve yüzbaşılarla toplantı yapıyorduk. Annen bana evden yiyecek bir şeyler getirmişti. Toplantı bitene kadar bekledi. Toplantı bittikten sonra arkadaşlarla çıkarken Nur'u elleri dolu görünce yeni gelenlerle oturduk yedik.''

''O günden sonra tatili bitene kadar Nur daha çok gelmeye başladı karakola. Hatta bazen iki kap getirir birini bana verirdi. Diğerinin kime olduğunu sorduğumda 'karakolun bitişiğinde yaşlı Nurcan teyze var baba ona götürüyorum yesin diye' derdi.''

Hüzünlü yaşlı gözlerine buruk bir tebessüm eşlik etti dedeme.

''Zaman sonra bizim yaramaz sık sık gelmekle kalmamış birde yeni gelen bir teğmen ile konuşuyorken yakalardım. Nur bana uzun zaman bir şey söylememişti ama Ferhat yanıma gelip konuştu. Kızımı sevdiğini ve evlenmek istediğini söyledi. Beynimden vuruldum. Benim kızımı bir başkası nasıl severdi?''

''İlk zamanlar izin vermedim. Sonra Nur'da Ferhat'ı sevdiğini söyleyince yalan yok üzüldüm. Sonra oturdum düşündüm. Bende Eftelya ile severek evlenmiştim. Nur'umun da bir hayatı vardı ve yaşamak hakkıydı. İzin verdim bende onlara. Ama Teğmen Ferhat'a ne kök söktürdüm. Gerçekten söktürdüm Ceylan Gözlüm. Karakolun bir kilometre çevresinde canlı cansız ne varsa ezbere bilirdi artık. Ne zahmetler çektirdim ama gıkını çıkarmadan yaptı.''

''Nur'um evlendi. Başka şehire taşındılar. Gözümün önünden ayıramadığım değerlimi yaban ellere göndermek çok gücüme gitmişti. Ama alışıyorsun kızım. Sağlığı sıhhati yerinde olsun da nerede olduğunun bir önemi yok diyorsun.''

''Nur'un doğum yaptığını duyunca soluğu yanında aldım. Nur doğduğu vakit Eftelya bana uzatmıştı. O kadar küçüktü ki bir şey olacak diye korkudan tutamamıştım. Şimdi ise avucuma sığdıramadığım dünyam bana minicik bir can veriyordu. Kız çocuğu başka bir tat ama o vakit anladım ki torun daha bir başkaymış.''

Dedemin sesi hüzünlü çıkıyordu. O'na gözlerim dolu dolu baktım.

''Ceylan kızım sana diyeceklerim var. Ben buradaki işlerimi toparlamaya çalışıyorum. Kapatmam gereken birkaç önemli işim var. Eve sık gelemiyorum. Bu çok önemli benim için ve çok zor. Senin Enginler ile Ankara'ya gitmeni istiyorum.''

''Sen gelmeyecek misin?''

''Tabi geleceğim ama önce işlerimi bitirmem gerekiyor. Bu süre ne kadar uzar bilmiyorum. Ben gelene kadar en azından bir hafta kadar onlarla kalırsın. Sonrası iççin lojman ayarlayacağım.''

''Dede sensiz bir yerde yaşamak istemiyorum. Seni bırakmak istemiyorum. Hem alıştım buraya okulum ne olacak?''

''İkimizde senin girdiğin ortama hızlı uyum sağlayabildiğini ve ne kadar başarılı olduğunu biliyoruz.''

''Hiç de bile. Unuttun mu bir sene sınıfta kaldığımı.''

''Sen sınıfta başarısızlığın yüzünden kalmadın ki kızım. Hayat çok yorucu. Bazen durup soluklanmak gerekir. Nefes almak gerekir. Sen biraz kendine zaman verdin. Tabi benim de payım var bunda seninle çok ilgilenemedim.''

''Dede.. Sen daha benimle ne kadar ilgilenilecekse fazlası ile ilgileniyorsun zaten, böyle düşünme. Hakkını ödeyemem.''

''Hızlı büyüyorsun Ceylan kız. Bu hayat sana bunu mecbur kıldı. Diğer arkadaşların gibi olamadın. Onlar gibi sıradan genç bir kız gibi dertlerin olmadı senin. Omuzundaki kayıplarının yükü bazen eziyor seni biliyorum. Bu yüzden sende son sınıfını diğerleri gibi normal geçir istiyorum.''

''Ama dede ben seni görmeden nasıl dururum. Önce annem sonra babam bıraktı beni. Belki onlar mecburdu. Ama sen beni göndermeye çalışıyorsun yanından. Ben birinin daha beni bırakmasını istemiyorum ki. Sıkıldın mı benden? Yoruyor muyum artık seni?''

Kalbim acıyor, gözlerim sulanıyordu.

''Gel buraya Ceylan kızım.''

Ayağa kalktım ve yanına gittim. Beni kollarının arasına aldı. Sıkıca sarıldı, başımın üzerinden öptü.

''Yaşlı olabilirim. Saçlarıma aklar düşmüş olabilir. Hatta yorgun da olabilirim. Lakin beni yaşlandıran, yoran sen değilsin. Doğan her canlı gibi büyüdüm ve yaşlanıyorum. Bir gün öleceğimde. Doğanın kanunu bu. Buna neden olan sen değilsin.''

''senden sıkılmadım. Sen benim Nur'dan sonraki küçük yavrumsun. Uyuz babana rağmen.''

Kıkırdadım. Babamla beni paylaşmakta hep zorlanırdı.

''Gitmeni istiyorum. Çünkü hiç genç olamadım yanımda. Seni nereye gidersem yanımda sürükledim. Benimle bu zor hayatı yaşadın. Bir kere öf demedin. Biraz kendin gibi yaşa istiyorum. Arkadaşlarınla gez, pasta ye istiyorum. Genç bir kız gibi yaşa istiyorum Ceylan.''

''Dede ben yaşamaya çalışıyorum zaten.''

''Hayır efendim! Ben görüyorum, biliyorum. Lütfen kendin için bir şeyler yap istiyorum kızım. Çok mu şey istiyorum senden.''

''Hayır dede. Ama bir sen varsın benim için. Ben ailemden sonra seninle yaşadım. Ben başka nasıl yaşanır bilmiyorum ki. Ne yapacağım ki nasıl yapacağım?''

''Ben senin cesur yüreğine kefilim kızım. Yapacağını biliyorum. Zaten bu çok uzun bir ayrılık olmayacak. Bir hafta kadar Ecrin ile olacaksınız. Biraz alışırsın oraya. Sonra lojmana geçeriz. Ben o zamana kadar işlerimi toparlarım ve yanına gelirim..''

''Tamam.''

 

Bölüm : 29.11.2024 22:10 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...