Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Başlangıç

@yelizinizimiste

​​​​Kusursuz hiçbir şey yoktur

Tıpkı kusursuz insan

Olmadığı gibi


💚

Sabahın ilk saatleriydi ve yorgunluktan ölüyordum. Gece boyu ayaktaydım. Ellerimdeki deri eldivenleri çıkartıp banyoya doğru adımlıyordum ki kapım çalmaya başlamıştı. Umursamadan banyoya girdim nede olsa çalar çalar gider. Elimi yüzümü yıkarken kapı hâlâ çalıyordu. Banyodan çıkıp kapıya ilerlediğimde duyduğum homurtular ile gülümsedim. Kapıyı açtığım gibi üzerime düşen bir adet dağ ayısı Ozanla karşılaştım. Hep böyle yapıyordu kapıya yaslanıp çalıyor sonra üzerime düşüyor bir türlü zamanlamayı tutturamadı ve sadece bana yapıyor bunu.

"Dağ ayısısın kalk lan üzerimden rahat geldi herhalde."

"Kusura bakma ama alışman gerekiyor ben zamanlamayı tutturana kadar ha ayrıca çok rahat" dedi göz kırparak.

"Düşmene alıştım zaten ama 80 kiloyu ne yazıkkı kaldıramıyorum üzerimden, nefeste alamıyorum."

Birkaç saniye yüzüme baktı ve aniden üzerimden kalktı. Derin nefesler alıp verdikten sonra yumruğumu koluna geçirmiştim.

"Acıdı, elin ağır diye kaç kere söyleyeceğim daha Dilara."

"Abartma be içeriye geç hadi bende çay koyup geleyim."

" Çay yerine kahve alsam olmazmı?" Tatlı tatlı söylüyordu ki kabul edeyim diye.

"Hayır, bu evdeysen çay içmek zorundasın bilmiyormuş gibi davranma Ozan."

"İyi tamam be çay içelim. Kafayı çayla bozmuşsun sen."

O içeriye giderken bende mutfağa geçtim. Daha temizlemem gereken şeyler var ve Ozan da saatlerce gitmez kokacak ya. Çay için suyu koyduktan sonra yanında atıştırmak için çerezleri ve cipsleri tabaklara koydum. Sonra hızlıca odaya çıkıp eşyaları makinaya attım ne olur ne olmaz diye. İçeriye girdiğimde Ozan'ı kanapede yatarken buldum hayır yatması önemli değil ama nasıl bir yatış ayaklarını kanepenin üzerine atmış kollarınıda açmış öylece yatıyordu. Bende karşısındaki koltuğa oturdum

"Bu saatte ne için geldin. Umarım önemli birşeydir."

Gözleri kapalı bir şekilde cevap verdi.

"2 saat önce bir ceset bulundu ve tahmin et kim?"

"Kurşun"

"Bingo, doğru tahmin bu dosyayıda bize verdiler. Amına koyayım ya çözemedikleri dosyalara bizim bakmamızı istiyorlar sanki çözebilecekmişiz gibi. Özelliklede Kurşunun dosyalarını daha cinsiyetini bile bilmiyoruz ki adamın."

"Hadi ama sızlanmada bana dosyayı ver bir bakalım yine ne yapmış Kurşun hazretleri."

Yerinden bir santim bile oynamadan dosyayı kucağıma fırlattı. Sabır yaRabbim sabır.

"Yavaş olsana be. Fırlatmak yerine o çok önemli götünü kaldırıp vereydin ya."

"Susta uyuyayım biraz sende dosyaya bak hadi."

Bunu nasıl polis yapmışlardı anlamıyordum. Rahatına düşkün ve ayıydı. Neyse bunuda böyle kabul ettik yapacak birşey yok. Dosyanın kapağını açtığımda maktülün ölmeden önceki bir fotoğrafı ve cesedi ile olay yerinin birkaç fotoğrafları vardı. Sırayla fotoğrafları incelemeye başladım.

Maktül sandalyeye oturtulmuş bir vaziyetteydi. Yüzünün birçok yerinde yaralar, morluklar görünüyordu. Vücudunun birkaç yerinde kurşun yarası birkaç yerinde ise bıçakla yapıldığı belli olan derin ve yüzeysel kesikler vardı.

Olay yerinin fotoğraflarıdada kanlar, mermi kovanları gibi şeyler vardı. Tabi maktülün dizinin üzerindede din duran bir kurşun vardı. Asla unutmaz koyardı kurşunu. Bunun için olay yerine gidip bakmak gerekiyordu. Fotoğrafları bir kenara koyup dosyada yazanları okumaya başladım.

.... Otopsi raporunun değerlendirilmesinde Orhan Ş. ölümünün 08.05.2024 tarihinde darp edilme, silahlı yaralama ve bıçaklanma sonucu meydana geldiği, olay yerinde sadece Orhan Ş.'nin parmak izi olduğu belirlenmiştir. Olay yerinde ikiden fazla ayak izi olduğuda belirtilmiştir....

Gibi gibi şeyler yazıyordu. Aslında olay basitti ama katili bulamadığımız için dosya meçhul bir şekilde kapanıyordu. Kurşun işini iyi yapan biriydi arkasından iz bırakmazdı. Dosyanın geri kalanını okumadan ayağa kalktım. Fotoğrafları geri dosyanın içine koyarken Ozan'a baktım hâlâ yatıyordu ya. Doğrulup yanına yaklaştım ve kulağının dibinde bağırdım.

"OZAN KALK."

Ozan saniyesinde ayağa kalktı ama ne olduğunu anlamak için etrafında bakıyordu ki kahkaha atmaktan ağlama raddesine gelen beni buldu. Kaşlarını çattı.

"Ne bağırıyorsun be kulağımın dibinde insan gibi uyandırsana."

Bunu derken omzuma vurmuştu.

"Aaaa, sen insanmıydın ben seni ayı zannediyordum." Dediğim an üzerime yürümeye başladı.

Geri geri giderken elimdeki dosyayı havaya kaldırıp

"Olay yerine gitmeliyiz geç kalırsak savcıyla uğraşamam direk seni öne atarım haberin olsun."

Durdu ve gözlerimin içine baktı ciddimiyim diye ciddi olduğumu anlamış olmalı ki kapıya doğru yürüyordu. Daha önce yapmışlığım vardı o yüzden bu kadar çabuk inanmıştı. Ona yaklaştığımda konuşmaya başladım.

"Pişt, Ozan kırıldın mı bana, özür dilerim. Biliyorsun söylediklerimde ciddi değildim son dediğim hariç tabi."

Omzunun üzerinden bana bakıp gülümsedi sonra kolunu omzuma atıp kendine çekmişti. Vakit kaybetmeden bende ona sarılmıştım.

"Kırılmadım ki sadece ne yapacağına bakmak istedim."

Dudaklarımdan hafif bir kıkırtı çıkmıştı ondan ayrılırken.

"Tamam yeter bu kadar geç kalacağız." Diyip ayakkabımı giymeye başladım. Son anda aklıma gelenle ağzımdan 'hih' gibi bir ses çıktı.

Ayyakkabı giymek için eğildiği yerden bana 'ne oldu ' der gibi baktı. Ben ise ayakkabılarımı çıkartırken

"Üzerimi değişmeyi unuttum. Bekle burda 10 dakikaya geliyorum. Sende savcıyı ara geç kalacağımızı söyle ve bir bahane bul hemen."

Hızlı hızlı konuşup onun konuş.asına izin vermeden odaya gittim. Allah kahretsin bunlarla gidecektim az kalsın. Dolabı açıp içinden siyah bir tişört, deri ceket ve siyah kot çıkardım.

Ben üzerimi değiştirirken içerden konuşma sesi geliyordu savcıyı aramıştı. Tam dediğim gibi 8 dakikada giyinip Ozan'ın yanına gittim. Tekrar ayakkabıyı giymeye başladım.

"Ne vardıki üzerinde değiştirme gereği duydun zaten eşofmandı birşey değişmezdi."

"Ozan saçmalama uyuduğum kıyafetle gidecek değilim işe. Asıl sen savcıya ne dedin."

Kapıyı kapatmış kilitliyordum bu sırada.

"Geç kalacağımızı söyledim doğal olarak o da nedenini sordu bende ya söylemeyeyim kızarsın hadi daha fazla geç kalmadan gidelim."

"Sende ne s9yledin? Kızmayacağım söyle."

"Off iyi tamam. Bu saatte Dilara'yı zor kaldırdım kız haklı sabahın 5 buçuğu dedim oda tamam o zaman dedi ve kapattı bak bu savcının sana karşı hisleri var ki ben yapsam ceza verir burnumdan getirirdi."

Cümlesi biter bitmez göz devirmişti.

"Bu muydu cidden kızmadım aksine iyi yapmışsın. Bu kadar güzel ve çekici olmak benim suçummu yani?"

"İyi tamam birşey demedim. Bin arabaya hadi."

"Hayır ben motorla gideceğim sende beni takip et." Diyip motoruma doğru ilerledim.

Canım motorum gözbebeğimdir kendisi. Kaskımı takmıştım ve yüzümde istemsizce oluşan bir sırıtma vardı her motora bindiğimde oluyordu. Ozan da kendi arabasına binip çalıştırdığında bende gaza yüklendim. Hız yapmayı seviyordum ne kadar ceza yesemde. Yarım saatlik yolu 20 dakikada gelmiştik üstelik 15 dakika kadar geç kalmıştık.

Ben motordan Ozan da arabasından intikten sonra savcının yanına gittik kıl ölüyordum bu adama ya asılıp duruyordu zaten ama bu durum bazen işime yarıyordu. Örnek verecek olursak bu günü verebilirim.

"Sayın Savcım merhaba." Diye söze girdim.

"Merhaba, Dilara. 15 dakika geciktiniz. Bu seferlik birşey demiyorum ama bir daha olmasın."

"Tabi savcım bir daha olmaz."

Hayır olucaktı ama bunu bilmesine gerek yok.

"İzninizle, bir bakalım Ozanla."

Bir bana birde Ozan'a baktı tabi kendinden yakışıklıydı Ozan. Yüzü düşer gibi oldu ama kendini çabuk toparladı.

"Tabi, bakın bakalım."

Ozan'a işaret ettiğimde birlikte olay yerine giriyordum.

"Dedim sana senden hoşlanıyor sen Ozanla diyince nasıl bozuldu. Hem sen şimdiye kadar başından atmıştın onu niye atmadın yoksa sendemi ondan hoşlanıyorsun."

Gözlerini ve azını açmış bana bakıyordu.

"Yok daha neler Ozan işime yarıyor diye birşey demiyorum. Yoksa şimdiye tozunu bula.azdın burda. Hem ben o kıl kuyruğuna mı kaldım Allah aşkına, o kadar düşmedim herhalde."

"Anlamalıydım. Sen çıkarın olmadan hiç birşey yapmazsın."

Sadece göz kırpmakla yetindim. Yaklaşık bir saattir etrafı inceliyorduk ama ayak izlerinden başka birşey yoktu birde maktülün sürüklendiğine dair izler vardı. Ayak izleri bilerek çıkartılmış gibi duruyordu ve bunlardan hiçbir kanıt olmazdı. Nasıl bir çalışma yapmışsa artık Kurşun saatlerdir incelediğimiz hâlde birşey çıkmamıştı. Ayrıca kanıt olarak bulmuştuk ki buda yıllar önce ölen bir adama aitti.

"Dilara Yılmaz, birşey bulabildin mi?"

"Hayır, savcım hiçbir iz yok."

Geldiğimden beri peşindeydi aynı soruyu bininci kez soruyordu ve diğerlerinin yanına hiç uğramıyordu bile.

Ayağa kalkıp üzerini çırptım bugün bitmeliydi çok yoruldum yaklaşık 24 saattir uykusuzum be. Ozanla göz göze geldiğimizde aynı anda kafamızı iki yana salladık buda demek oluyor ki faili meçhul bir dosya daha ekleniyordu raflara.

Savcıyla beraber son işlemler için asaişe gittik.


Yaklaşık bir saat önce eve gelmiştik, tık diyorum çünkü Ozan da geldi benimle ve ben yarım saattir Ozan'ın susmasını bekliyorum uyumak için. Hayır yani tepemdeki tekli koltuk yerine karşıdaki kanepeye oturmuyor.

Tam gözümü kapatıyorum uyuyacağım dürtüp uyandırıyor manyak. En son dayanamayarak

"Sabah konuşmak bilmez şimdi susmak bilmiyorsun git karşıdaki kanepeye yat uyu zaten sabah demlediğim çayı içmedim sinirliyim şuanda yapamıyorum yorgunluktan ve sen susmuyorsun. Git karşı kanepeye uyuyalım, lütfen."

Lütfen derken dirseğimin üzerinde doğrulup yavru kurt bakışı atıyordum.

"İyi tamam, şöyle bakmayı kez. Dışardan biri görse inanmaz şu hallerini. Dışarda aslan kesilip istediğini yaptırıyorsun ama şimdi şu hallere bak."

Söylenerek gidip yattı ve birkaç dakika sonra en sevdiğim şey olan karanlığa kavuştum.


Loading...
0%