Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@yenibiryazar__

Bir yağmur damlası düştü camıma gökyüzündeki kapkara bulutlardan. Derin düşüncelerimin esiri etti beni bu kara gökyüzü. Gözlerimi bulutlardan alamazken içimin de karardığındı hissettim ve gözlerimi kapatıp yağmurun sesiyle rahatlamaya çalıştım. İçim de kararmıştı. Kötü düşünmeye itiyordu beni ama düşünemezdim. Her şey iyi olmak zorundaydı. Benim hayatımda olan şeyler her ne kadar az iyi olsa da bu parti iyi olmak zorundaydı. Onca masumun canı söz konusuydu.


2 gün sonra yapılacak olan partinin nasıl gideceğini bir kez daha düşündüm. Çok düşünmekten başıma ağrı girmişti. Her yaştan insan gelecekti Partiye. Yaşlısından tut çocuklara kadar bir sürü insan olacaktı. Ve ben onların can güvenliğini nasıl sağlayacağımı bilmiyordum. Güvenlikleri arttırmıştım ama ne kadar iyi olmuştu bilemiyordum. Ben bu işlerden pek anlamazdım.


Babamın mirasını bana bırakmasında sorun yoktu ama yaptığı mesleğin de varisi ilan etmesini de istememiştim. Başıma büyük işler açmıştı. Babam düşmanı çok olan bir mafyaydı. Şu an benim başında olduğum şirketin eski sahibiydi ve o şirket üzerinden kara para aklıyordu. Babam öldükten sonra yaptığı işi benim sürdürmem lazımdı ama yapmadım. Ben hiçbir zaman istememiştim bu hayatı. Rahat ve masum bir hayat istemiştim ama ne yazık ki annem öldükten sonra babam beni bunun için eğitmişti. Hatta öyle bir eğitmişti ki yaralarını hala hem bedenen hem de ruhen taşıyordum. Annem ölünce başka bir varisi olmayacağı için beni kurban seçmişti. Başkasıyla evlenmemişti ama keşke evlenseydi de bir çocuğu daha olsaydı da başıma bunlar gelmeseydi diyordum. Ama artık iş işten çoktan geçmişti.


Kabullemem gerekiyordu bu hayatı, sonuçta içinde doğup büyümüştüm,alışık olmalıydım,kabullenmeliydim kaçışım olmadığını ama yapamıyordum,kabullenemiyordum bir türlü. Bir kaçış kapısı aramaktan vazgeçemiyordum.


Babamdan bana kalan şirketi normal bir şekilde yönetiyordum. Bu da babamın ortaklarının işine gelmiyordu. Babam işinde çok iyiydi ve çok para kazanıyordu . Herkes onun şirketini almak için çabalamıştı ama babam izin vermemişti. O ölünce de benden almak istemişlerdi. Vermemiştim.Bunun mümkün olmayacağını ,bu şirketin benim olduğunu ve bu işlere bulaşmayacağımı söylemiştim ve sonuç; çok kızmışlardı. Böyle bir şeyin mümkün olmadığını eğer babamın yerini almayı kabul etmezsem şirketi elimden alacaklarını söylemişlerdi. Tek gelir kaynağım oydu. Bana bir ömür yetecek kadar para vardı tabi ama hepsi babamın kirli paralarıydı ve ben onlara dokunmak dahi istemiyordum. Kendi paramı temiz bir şekilde kazanmak istiyordum. Kendime uzun yıllar bakabilecek parayı kazanmam için de zaman gerekiyordu.


Onlara istediklerini vermem konusunda ısrarcıydılar. Canımı yakıp sevdiklerime zarar vermek konusunda birçok kez tehdit edilmiştim. Onlara para vermeyi teklif etmiştim ama onlar kabul etmeyip direk olarak benden şirketi istemişlerdir. Çünkü harika bir paravandı. Babam çok ünlüydü bu konuda ve herkes onunla iş yapmıştı. Onlarda şirketi istiyorlardı. Hem de karşılığında hiçbir şey vermeden! Kabul edemezdim böyle bir şeyi. Yediremezdim kendime.


Direniyordum ama ne kadar dayanırdım bilemiyordum. Parti yapmak falan istemiyordum ama zorundaydım. Bu çok önemli ve işle ilgili bir partiydi. Şirket kutlaması yapılıyordu ve güvenli olması için benim evimin bahçesini seçmiştim. Çalışanlar, çalışandan çok arkadaşımdı. Bana güveniyorlardı ve ben onların güvenlerini boşa çıkartmaktan deli gibi korkuyordum. Yapmak istememiştim bu partiyi ama çok ısrar etmişlerdi. Babam gibi kötü bir insan ve patron olmak istemediğim için kabul etmiştim.


Evimdeki çalışma odamın kapısı tıklatıldı. "Gel" dediğimde kapı açıldı ve korumalarımdan biri içeri girdi. Önümde durup ellerini önünde birleştirdi ve konuştu.


" Lara hanım güvenlik en üst düzeye çıkartıldı. İstediğiniz her şey ayarlandı . Başka bir isteğiniz var mı ?"


" Hayır yok teşekkürler. Sadece işinizi iyi yapın yeterli. "


" Merak etmeyin efendim." Dedi. Baş selamı verip odadan çıktı .


İçim biraz da olsa rahatlamıştı ama parti günü gelip de bitene kadar rahatlayamazdım. Omuzumdaki yükler çok fazlaydı. Ve ben daha ne kadar taşıyabilirdim bilmiyordum.


💧


Parti günü gelmişti ve bu 2 günde neredeyse hiç uyuyamamaştım. İnanılmaz yorgundum ve her an düşüp bayılabilirdim. İnsanlar yavaş yavaş gelmeye başlamıştı. Bahçe kalabalıklaştıkça biraz daha geriliyordum. Güvenlik seviyesi gayet iyiydi ama yeterli olur muydu hâlâ emin değildim. Zaten bu saatten sonra da girişte gelenleri karşılamaktan başka yapabileceğim bir şey yoktu.


Neredeyse tüm şirket gelmişti. Hatta bebekleriyle, çocuklarıyla gelenler de olmuştu. Stresim biraz daha arttı. Rahat olmalıydım. Çalışanlarımın gözünde tuhaf bir patron imajı çizmek istemezdim. En azından rahat görünmeye çalışmalıydım. Rahat olmaya gayret ederek bahçenin ortasındaki Kürsü ye çıktım ve herkes susup bana bakıncaya kadar bekledim. Sonra konuşmaya başladım.


" Öncelikle hepiniz hoş geldiniz. Bu gün şirketimizin bir başarısını daha kutlamak için toplandık. Eminim ki bu günü babam görse gurur duyardı. Mirasına nasıl baktığımı görse çok sevinirdi. Ama ne yazık ki 10 ay önce kendisini toprağa verdik. Ben de bana kalan bu güzel mirasa elimden geldiğince layık olmaya çalıştım. Umarım başarmışımdır. Yolumuz daha uzun. Daha yapacağımız çok şey var. Kelimelerimin hepsini bu gün tüketmek istemiyorum. Herkese başarıları için içten tebriklerimi sunuyorum. Eğlenmenize bakanı ." Dedim ve alkışlar eşliğinde Kürsiden indim. O kadar gergindim ki bu kadar cümle kurabilmem bile mucizeydi. Babam için söylediklerim elbette gerçek değildi. Babam hayattayken hep birbirimize ne kadar düşkün olduğumuzu söylerdi. Birbirimizden başka kimsemizin kalmadığını ve birbirimizin en değerlisi olduğumuzu. Tabii ki de hepsi yalandı. Bu akşamın sorunsuz geçmesi için dua ederek insanların yanına gittim.Neyseki her şey yolunda gidiyordu. Herkes çok mutluydu. Geyet güzel eğleniyorlardı. Ben de onlara eşlik etmeye çalıştım ama ne kadar başarılıydım orası tartışılırdı. Herkes derin bir sohbet içindeydi. Bazen ben de katılıyordum ama aklım daha başka şeylerdeydi. Bir an önce bu Parti'nin bitmesini istiyordum. Gülen yüzler solmasın istiyordum. Heleki benim yüzümden,


Asla!


Artık korkum en üst seviyeye çıkmıştı ve daha fazla dayanamadım. Saat 10' du ve bir an önce bitmesi gerekiyordu. Daha fazla bu düşüncelere yapılırsam,gecenin sonunda kafayı yerdim. Önce müziği durdurdum. Herkesten memnuniyetsiz mırıltılar dökülüyordu.Kürsüye tekrar çıktım ve herkesin dikkati bana döndü. Sakin kalmaya çalışarak konuşmaya başladım.


" Herkese geldiği için teşekkür ederim ve herkesin başarısını tekrar kutlarım. Çok yorgunum ve ne yazık ki partiyi biraz erken bitireceğiz. Lütfen anlayış gösterin. Söz veriyorum telafi edeceğim. Herkese iyi akşamlar diliyorum ve bu akşam için çok özür diliyorum." Dedim ve korumalara , onları dışarı çıkarmaları için işaret verdim. Hemen hareketlenip kalabalığı dağıtmaya başlamışlardı ki duyduğum seslerle, artık çok geç olduğunu anladım. Etrafı çığlıklar eşliğinde silah sesleri kaplamıştı. Sesler geceyi bir bıçak gibi yarıyordu. Herkes bir o tarafa bir bu tarafa koştururken,ne yapacağımı şaşırmıştım. Hemen Kürsüden inip etrfataki yardım isteyen insanlara yardım etmeye çalıştım. Kimisi çocuğunu kimis ise karısını korumaya çalışıyordu. Hem karısını hem de çocuğunu korumaya çalışanlar ise çok daha beterdi. Çünkü açık alandaydık ve içeri girmek gibi bir imkan yoktu. Kapının olduğu yere de ateş ediyorlardı. Korktuğum başıma gelmişti. Ve ben artık bayılıp bir daha ayılmayacak duruma gelmiştim artık. İnsanları hâlâ bir o yana bir bu yana koşturuyordu. Güvenliklerden birinin yanına zorla gittim ve adamı sarsarak yüzüne öfkemi kustum.


" Hani her şey yolundaydı!? Hani tüm güvenlik üst düzeydeydi!? Yapacağınız işi sikeyim sizin!." Ben bağırırken o,bir yandan da ateş etmeye devam ediyordu. Şaşkın bakışlarla bana baktı ve panik halinde konuştu.


" Yemin ederim her şeyi üst düzeye çıkarmıştık efendim. Nasıl oldu biz de bilmiyoruz. Bunu yapacağımızı tahmin etmiş olmalılar. Merak etmeyin,en kısa sürede hallederiz. Kurtaracağız kalanları." Nefes nefese dediği şeyle sinirlerimi biraz daha fırladı.


" Lan gerizekalı! Bir de merak etmeyin diyor. Bir sürü insan öldü farkında mısınız siz! Çocuklar,bebekler var lan burda ! Ölen öldü zaten! Daha kimi,neyi kurtaracaksınız ? " Diye bağırıp hızla ayağa kalktım ve kalabalığın yanına tekrar gittim. İnsanlara masaların altına girmelerini söyledikten sonra, içeriye nasıl girebiliriz onu düşünmeye başladım. Zaten migrenin tutmuştu. Düşünüp beynimi zorlayınca da ,daha kötü bir ağrı şimşek gibi kafama indi. Dişlerimi sıkarak dayanmaya çalıştım. Düşünmem lazımdı. Ama buna gerek kalmadan birden silah sesleri sustu. Ortama ölüm sessizliği çöktü bu sefer. Etrafa bakmaya korkuyordum. Az önce panikten pek bakmamıştım insanların haline. Ama şimdi deli gibi korkuyordum. Gözlerimi sıkı sıkı yumdum. Açmaya pek niyetim yoktu. Ortamdaki sessizlik , yakınını ya da sevdiğini kaybedenlerin feryadıyla bölündü. Birden falza insanın haykırış sesi doldu kulaklarıma. Kulaklarımı da kapatmak ,bu dünyadan tamamen soyutlanmak istiyordum.


Yoksa bu feryatlara, bu vicdan azabına dayanamazdım.


Tüm cesaretimi toplayıp,yavaşça gözlerimi aralayıp baktım. Manzara içler acısıydı. Bir sürü ölü, onların başında feryad figan ağlayan yakınları vardı. Bakamadım. Kafamı çevirdim. Bu sefer de bir yaralı gördüm. Ölen karısı ve çocuğunun başında ağlayan bir baba ve eş. Her an ölebilirdim. Keşke ölseydim de bunları görmeseydim hatta. Kendi kafama sıkmama az kalmıştı. Hatta bu fikir baya cazip gelmişti. Tam etrafta silah ararken kulaklarıma bir ses ilişti. Çok ince ve içli bir sesti. Bir yetişkinden gelemeyecek kadar ince, cinsiyetini bilemeyeceğim bir ses. Sanki dünyadaki her varlığın sesi aynıymış gibi gelen o ses.


Bebek sesi!


Hemen kafamı sağa,sola çevirip sesin geldiği yeri bulmaya çalıştım. Böyle olmayacağını anlayınca koşar adımlarla bahçeyi gezip bulmaya çalıştım. Tam yere yatık bir masanın önünden geçiyorum ki sesin çoğaldığını far ettim. Çok çoğalmıştı hem de. Çünkü ses yanımdaki masadan geliyordu. Hemen kafamı çevirip bir adım atıyordum ki gördüğüm görüntüyle durdum. Bir bebek,hem de küçücük bir bebek annesinin kollarında yerde yatıyordu. Hem de annesinin ölü bedeninin kolunda! Gözümden bir yaş firar etti. Bu manzara içimi yakmıştı. Bebek kendini yırtarcasına ağlıyordu. Bu kadınla bebeği tanımıyordum. Bir erkek çalışanımızın ailesi olmalıydı. Ama o da ortada yoktu. Put kesmiş bedenim çözülmeye başlayınca hemen bebeğin yanına gidip diz çöktüm. Kucağıma alıp piş piş lemeye başladım. Bir yandan da ağlıyordum. Bebek bağırdıkça benim de bağırsağım, ağladıkça benim de ağlayasım geliyordu. Çok güzel bir bebekti. Ve benim yüzümden annesiz ,hatta belki de babasız da kalmıştı. Babası şimdiye kadar gelmiş ya da onu arıyor olmalıydı. Gelmiyorsa o da ölmüş demekti. Daha çok ağladım. Ortalık kan revan içindeydi. Çoğu kişi ölmüştü ve ben bunun vebaliyle nasıl yaşardım bilmiyordum. Bebeği biraz daha bastırdım kendime. Onun da üstüne kan sıçramıştı.


Hem de annesinin kanı!


Ne yapacağımı bilemez halde, kucağımda bebek, öylece oturuyordum. Fazla kişi kalmamıştı ama kalanlara da bakmaya korkuyordum. Beni öldürseler yeriydi. Hiç şikayet etmezdim. Edemezdim. Haklılardı. Hem de fazlasıyla. Yapmamalıdım bu partiyi biliyordum. Ama kıyamamıştım işte. Masum insanlardı. Benden ilk defa bir şey istemişlerdi. Böyle olacağını nereden bilebilirlerdi? Bir kez daha bebeğe çevirdim kafamı. Hâlâ çok ağlıyordu. Anne ve babasının öldüğünü hissetmişmiydi? Bebekler hisseder miydi böyle şeyleri? Çok korkmuş olmalıydı. Kendime daha çok bastırdım küçük bedenini. Kafasını boyun girintime koydum ve elimden gelen tek şeyi yaptım. Sakinleştirmeye çalıştım.


" Şşşş! Lütfen sus . Bak ben daha da kötü oluyorum. Seni kimsesiz bırakmam ben merak etme tamam mı. Gerekirse ben büyütürüm. Sen çok güzel bir çocuk olacaksın. Harika bir geleceğin olacak. Böyle ağlarsan kötü çocuk olursun ama. Ağlama lütfen . Bak beni de ağlatıyorsun!" Ne dediğimi bilmiyordum. Sanki onu kimsesiz bırakan ben değilmişim,benim yüzümden olmamış gibi,kelimler öylece ağzımdan çıkıveriyordu. Ve bebek de söylediklerimin yarısının saçma olduğunu kanaat getirmiş olmalı ki susmamıştı. Bu kara gecede, gökyüzünün altında bir sürü can yitirilmişti. Annesini, babasını, eşini, çocuğunu,dostunu, kardeşini kaybeden bir sürü insan olmuştu. Ve hepsi tek birinin suçuydu. Benim!


Toprak yalnızca masumların kanıyla değil , masum bir bebek ve bir kadının gözyaşları ile de sulanmıştı. Ve içimden bir ses bu son olmayacak diyordu.


Merhabalar herkese. Yeni bir kitapla geldim. Falza bölüm atamam bu kitaba en azından sık sık atamam çünkü çok zor bir kitap. Yazarken zorlandığım bir kitap. O yüzden hafta da 1 bölüm atabilirsem atarım.


Ve lütfen okuyup geçmeyin. Oy verin. Yazar olmak gibi büyük bir hayalim var. Kitapları basılı bir yazar olmak istiyorum. Sizler yardım etmezseniz bunu başaramam. En azından zor olur .


Lütfen destekleriniz esirgemeyin. Bu kitapta bolca göz yaşı olacak bilginize. Eğer görmediyseniz , Bir Dilek adında bir kitabım daha var. 2 bölüm yayınlandı o kitapta. Ona da göz atarsanız sevinirim. Kendinize iyi bakın ve desteğinizi esirgemeyin lütfen.


Loading...
0%