@yenibiryazar__
|
Annem öldüğünden beri benim mutlu anılarım kalmamıştı. Huzurum kalmamıştı. Babam ve kardeşimle aynı evde yaşıyorduk. Buna mecburduk çünkü babam ayrı eve çıkmama izin vermiyordu. Kardeşimi ve kendimi kurtarmama iznim yoktu. Ama ben burada yaşamak istemiyordum çünkü içindeki kötüydü. Kafamdaki derin düşüncelerle evimin kapısını açtım . İçerisi aydınlıktı. Yani bu demek oluyordu ki babam evdeydi. Yine beni büyük bir kavga bekliyordu. Akşamları ek iş olarak bir barda barmenlik yapıyordum ve babam buna karşıydı. Çünkü çalıştığım bu işten tek kuruş dahi alamıyordu. Gündüzleri çalıştığım işimde de bir kafede garsondum ve bu işten tüm parayı babam alıyordu. Ama barda kazandıklarımın kuruşunu dahi vermiyordum çünkü o paraya ihtiyacım vardı. İçeri girip kapıyı kapattım. Babam geldiğimi anlamış olacak ki içerden bana seslendi."Sen mi geldin Yaren?" Ah! Sanki bu eve anahtarla girebilecek başka biri varmış gibi. Gözlerimi devirdim. "Evet ,baba." Onunla olabildiğince az iletişim kurmaya çalışıyordum çünkü hiç sağlıklı bir ilişkimiz yoktu. Montumu çıkarıp astım ve babamla daha falza konuşmamayı umarak odamın yolunu tuttum. Gitmem gereken bir işim vardı. Hazırlanmalıydım. Tam oturma odasının önünden geçiyordum ki babamın cümlesi beni durdurdu. "Yine mi gideceksin o or*spuların mekânına? " Gözlerimi kapatıp sabır diledim çünkü artık kalmamıştı. Tam onu boş verip tekrar yürümeye başlamıştım ki yine seslendi. " Sana diyorum hayırsız! Çabuk buraya gelip bana cevap ver!" Artık cidden olmayan sabrımı zorluyordu. Alışıktım onunla sürekli kavga etmeye ama sırf bu yüzden kavga etmek canıma tak etmişti. Yine son sabır kalıntılarımı kullanarak tekrar adımlıyordum ki kolumda bir el hissettim. Hem de fazlasıyla sıkan bir el. Kafamı çevirince babamın öfkeli yüzüyle karşılaştım. "Beni duymadın mı? Kime diyorum ben?" Diye bağırdı. Kavga istiyorsa alabilirdi. Kolumu hışımla çektim . Ona döndüğümde artık benimde öfkem yüzümden net bir şekilde anlaşılıyordu. "Öncelikle orası sadece öyle insanların gittiği bir yer değil, düzgün konuş ve evet, gideceğim! Sanane benim nereye gidip kiminle ne yaptığımdan! Karışmasana artık!" Dayanamayıp ben de bağırmıştım. O iyi bir baba olabilseydi ben de böyle davranmak zorunda kalmazdım.Ona bağırmam öfkesini daha da alevlendirdi. "Bana bak,bana bağırma! Ayrıca ne demek sanane? Babanım lan ben senin. Bana hesap vereceksin. O ne olduğu belirsiz tiplerin olduğu yere gidiyorsan ve orada benim adımı lekeleyecek bir şey yapıyorsan tabi ki ilgilendirir. Zaten bana tek kuruş verdiğin yok. Ne bok yapıyorsan o parayı." " Ne demek ne yapıyorsun o parayı? Bilmiyor musun sanki ne yaptığımı. Kardeşim için biriktiriyorum ben o parayı. O ölmesin diye!" " Banane lan senin kardeşinden. Gitmeseydi okula ,ben mi dedim gitsin diye. Sonu da böyle olur işte." "Yeter!" Diye avazım çıktığı kadar bağırmıştım. Haddini çok aşmıştı artık. O, onun evladıydı.Sinir seviyem son düzeydeydi artık. Kardeşim benim kırmızı çizgimdi. Onun için böyle sözler söyleyemezdi. " Onu hakkında düzgün konuşacaksın tamam mı ? Yeter artık ! Bıktım senin bencilliğinden. Evladınız ya biz senin. Çocuğun o senin çocuğun! O hastanede can çekişirken sen burda bunları söyleyemezsin! Hiçbir bok yaptığın yok madem,o zaman buna bari karışma! Tekrar söylüyorum,ne yapıp yapmadığım asla seni ilgilendirmez. Ben yetişkin bir kadınım ve sen de bunu o kafana sokacaksın!" Diye bağırarak hışımla arkamı döndüm ve bu sefer beni durdurmasına izin vermeden odama gidip kapımı kilitledim. Hâlâ adımı bağırıp bir şeyler söylüyordu ama umurumda değildi. Hemen bir duş alıp üzerimi değiştirdim.Hazır olunca kendimi evden dışarı attım. Temiz hava bana çok iyi gelmişti. Derin bir nefes alarak otobüs durağına doğru yürümeye başladım. İlk önce kardeşimi görmem lazımdı. Babam onun başında beklemiyordu ve ben de çalıştığım için duramıyordum. Sadece bara gitmeden önce uğrayabiliyordum o kadar. Durağa gelince otobüs beklemeye başladım. O sürede ise kardeşimi düşündüm. Kardeşim. Benim canım kardeşim Ömer. Okula giderken,okul otobüsünün yaptığı kazada , büyük bir hasar almıştı. 1 aydır komada yatıyordu. Dört gün önce gözünü açmıştı ama o hayat enerjisi olan çocuk gitmişti. Üstelik daha uyanmasının üstünden geçen şu kısacık sürede.Ölüm korkusunun yaşın kaç olursa olsun insanda büyük bir etkisi oluyordu. Otobüs gelince hemen bindim ve hastanenin yolunu tuttuk. Yol boyunca derin düşünceler beni yalnız bırakmadı. Otobüs , hastanenin önünde durduğunda indim ve kardeşimin odasına doğru adımlamaya başladım. Onu orada yalnız bırakıyorduk.O daha altı yaşındaydı. Her şeyle tek başına mücadele ediyordu. Ben ,sabah akşam çalıştığım için onunla kalamıyordum ama babam kalabilirdi. O emekliydi . Bir işi yoktu. Ama kalmıyordu. Bir baba nasıl böyle bir şey yapar , hâlâ aklım almıyordu. Kendimi toparlamaya çalıştım. Ömer,beni böyle görmemeliydi. Genelde düşündüklerimi ya da hissettiklerimi pek içimde yaşayamazdım. O da beni çok iyi tanırdı . Anlardı bir şey olduğunu. Kapıyı tıklatıp, yüzüme en sahici gülümsemelerimden birini yerleştirmeye çalıştım ve içeri girdim. Onu televizyon izlerken buldum. Zaten ayağa kalkamadığı için yapacak da pek bir şeyi yoktu. Ya uyur, ya da televizyon izlerdi. Onu bir an önce kurtarmak için bir mucize olsa çok güzel olurdu. Beni görünce yüzünde bir gülümseme belirdi. Annem öldükten sonra benden başkası kalmamıştı. Babamı saymıyordum çünkü bize hiçbir faydası yoktu. Kapıyı kapatıp yanına adımladım. Neşeli çıktığını umduğum bir ses tonu ve yüzümde kocaman bir gülümsemeyle, "Ben geldim." Dedim. " Bugün nasılsın bakalım?" Yanındaki koltuğa oturdum ve elini tuttum. " İyi olmaya çalışıyorum abla. Seni daha çok görmek istiyorum. Neden daha sık gelmiyorsun? Seni özlüyorum. Burda çok yalnızım." Cılız sesiyle söyledikleri beni bin parçaya bölmüştü. Sonlara doğru yüz ifadesi düşmüştü. " Ablacım,çok özür dilerim.Ama biliyorsun ,ameliyat olacaksın. Bunun için de biraz para gerekli. Çalışmam lazım." Annemden sonra beni de kaybetmek istemiyordu. Aynı şeyi ben de düşünüyordum. Ama bunu bilmiyordu. Elini biraz daha sıktım ve devam ettim. "Hem ,sen burdan çıktıktan sonra her şey daha güzel olacak. Babamı bırakıp birlikte yaşayacağız. Sadece ikimiz.Mutlu olacağız, tamam mı?" Ciddiydim. Böyle bir karar almıştım bugün. Bu sefer pes etmeyecek, babamın bana engel olmasına izin vermeyecektim. Bana inanmak istiyor ama inananamıyor gibiydi. Daha önce babamla bu konu hakkında konuşmamıza şahit olmuştu. Elbette pek sağlıklı bir iletişim değildi. Babamdan korkuyordu. Ama ben de çok kararlıydım. Onun da bunu görmesini istiyordum. " Babam izin vermez ki bizim gitmemize." Endişeliydi .Babamın yapacaklarından korkuyordu. Kardeşimin elini güven verircesine sıktım.Ona biraz daha yaklaştım. "Ablacım, anlıyorum seni. Ama bu sefer diğerleri gibi olmayacak.Onsuz bir hayat bizi bekliyor bir tanem. " Dediğimde gözlerinden umut geçti. Gülümsemem geri gelmişti, onunkiyle birlikte. Çok da büyük değildi ama yine de gülümsemeydi. Bu bana inandığını gösteriyordu. İkinci dileğim, onu hayal kırıklığına uğratmamaktı. İlki ise tabi ki iyileşmesiydi. " Sen bir iyileş.Seni okullara göndereyim, büyüteyim ,hepsini ben yapayım istiyorum. Sen sadece benden gitme yeter . Anlaştık mı?" Tebessüm eşliğinde dediklerim onun da yüzünde bir tebessüm oluşturdu. Onun gülümsemesine neden olmak çok güzel bir histi. Kafasını boyunluktan dolayı pek oynatamasa da hafifçe salladı."Merak etme abla, bırakmam seni. Annem gidince biz yalnız kaldık. Eğer ben gidersem sen daha çok yalnız kalırsın,o yüzden gitmem ama sen de gitme olur mu? Sen gidersen de ben yalnız kalırım. Sen koruyorsun beni babamdan. Lütfen sen de gitme tamam mı ? Daha sık gel yanıma. Bileyim gitmediğini. Olur mu abla?" Gözünden bir damla yaş aktı. Bense hıçkırarak ağlama eşiğindeydim. Sorusu beni paramparça etmişti. Küçücük bir çocuğun böyle cümleler kurmaması gerekirdi. Gözlerimin dolmasını engelleyemedim. Hemen uzanıp kardeşimin gözyaşını yavaşça sildim. Ne yapıp edip şu parayı bulmam lazımdı artık. Tefeciye bile gidebilirdim, o kadar kötü durumdaydım. Derin bir nefes aldım.Tekrar elini tuttum. Yüzüme hafif bir gülümseme yerleştirdim . " Merak etme canım benim. Ben seni asla bırakmayacağım. Sen yalnız olmayacaksın. Evet,belki her zaman burada değilim ve kendini yalnız hissediyorsun , haklısın da. Ama her gün muhakkak az bir zaman da olsa yanına geleceğimi bil. Bir daha böyle şeyler duymayacağım senden tamam mı ablacım? " Dediğimde yine yapabildiği kadar başını salladı. Kardeşimle biraz daha vakit geçirdikten sonra ayaklandım. Artık gitme vaktim gelmişti. Onu öpüp vedalaştıktan sonra , yine otobüse binmek için durağa gittim. Otobüs barın önünde durmuyordu ama yakın bir yerde indiriyordu. Gerisini yürüyerek gidiyordum. Bara geldiğimde çok da fazla kişinin olmadığını gördüm. İki, üç saat sona dolardı buralar. Hemen işimin başına geçtim. Bu sırada bar yavaş yavaş dolmaya başlamıştı.İş de yoğunlaşmıştı tabi. Bir o tarafa bir bu tarafa koşturup duruyordum. Birden en yakın arkadaşım İrem, beni dürtüp heyecanla konuşmaya başladı. Yüzündeki sırtışa bakılırsa söyleyeceği şey benim ilgimi çeken bir şey değildi. O gülümsemeyi tanırdım. "Kızım ,gelen adama bak. Analar insan değil, taş doğuruyor, taş." Koluma yapışıp söylediği şeye göz devirdim.Tam tahmin ettiğim gibi. Kesinlikle ilgimi çekmeyen bir şeydi.O da yanımda barmenlik yapıyordu. Tek arkadaşım oydu. Artık beni sarsmaya başladığında kolumu ondan kurtardım ." Kızım, deli misin napıyorsun ya? Kolumu koparacaksın. Alt üstü bir adam, bu kadar çok tepki vermene gerek yok." Gözleri dehşet ve şaşkınlıkla irileşmişti. " Kızım ,asıl sen deli misin? Hatta arttırıyorum ayrıca manyak mısın? Ona nasıl alt üstü bir adam dersin? Bir bak şu boya ,şu endama, yakışıklılığa, kaslara. Allah sahibine bağışlasın, böylesi bize bakmaz. Ama tabi ki bu gözlerimin bayram etmeyeceği anlamına gelmiyor." Dediği adamı görmek için kafamı girişe doğru çevirdim. Ne vardı yani ? Kas her insanda vardı. Ben de de vardı mesela. Tamam, erkeklerinki biraz fazla ve kişiye göre de etkileyici oluyordu ama yine de o da bir insan evladıydı, ne kadar olabilirdi ki? He... İrem' in bahsettiği adamı görünce içimden söylediklerim yarıda kaldı. Gözlerim haifif irileşti.Hakikaten İrem' in dediği kadar vardı. Uzun boylu,kirli sakallı,kapkara saçları ışıktan bile belli oluyordu. Bir an sanki ilk kez erkek görüyormuş gibi adama baktım. Erkekler ilgimi çekmezdi normalde ama bu adam çekmişti çünkü çok farklıydı. Ona resmen hayran hayran baktığımı fark ederek kendimi toparlaya çalıştım ve açık kaldığını dahi fark etmediğim ağzımı kapattım. Ne?Resmen ağzım açık kalmıştı. Bu asla benden beklenmedik bir şeydi. İrem' in görmemiş olmasını umuyordum. Ben onu süzerken o çoktan bize yaklaşmış ve yanındaki adamla oturmuştu. Yanında başka bir adam olduğunu dahi görmemiştim. Bu kesinlikle ben değildim. Kendimi toparlamalıydım. Bu tepkim ilk kez böyle bir adam gördüğüm için olmuştu. Evet ,başka bir sebebi yoktu. İrem yine heyecanla yanıma geldi. Bu kız hep böyleydi.Koluma girdi ve az önceki adamın oturduğu yeri çenesitle işaret etti. "Şuna bak kızım ,ne kadar şanslısın ya. Onunla sen ilgileneceksin. Neyse artık bir dahaki gelişinde yerini değiştirmesini ummaktan başka çarem yok maalesef. Neyse hadi sen git al siparişini" diyerek haififçe ittirdi. Bazen sipariş alırken karışıklık oluyordu. Benim aldığım bir siparişi İrem tekrar alıyordu ya da ben onunkini. Bu yüzden ikiye ayrılmıştık, o sol, ben ise sağ tarafa bakıyordum ve o adam benim baktığım kısma oturmuştu. Derin bir nefes aldım ve yüzüme bir gülümseme yerleştirip adamın önünde durdum. Kibar bir sesle,"Hoş geldiniz,ne vereyim size?" Diye sordum. Yanındaki adam ile konuştuğu şeye ara verip dikkatini bana verdi. Adamın gözleri de koyu bir renkti.Tam anlaşılmıyordu ama koyu olduğu kesindi.Üstündeki takım elbisenin nasıl durduğunu anlatmama kelimeler yetmezdi. Bedenini mükemmel bir şekilde sarıyordu. Siyah bir takım vardı üstünde, gömleği dahi siyahtı ve ona çok yakışmıştı. Otururken bile bir duruşu vardı ve itiraf etmek gerekirse etkileyiciydi.Onun hakkındaki düşüncelerime artık bir son vererek verecek cevabı bekledim. " İki viski lütfen,bol buzlu olsun." Dediğinde,sesinin ne kadar kalın ve erkeksi olduğunu ve üstümdeki etkisini düşünmemeye çalıştım. Ben asla bir erkek için böyle şeyler düşünmezdim. Bir kere bile sevgilim olmamıştı benim. Ama sesi çok güzledi. Her gece saatlerce masal anlatsa bıkmadan dinlerdim. Siparişlerini hazırlamaya koyuldum. Sürekli ona bakma isteği uyanıyordu içimde. Neyseki bunu yapmamıştım. Siparişlerini hazırlayınca yanlarına gittim ve bardakları önlerine koydum. Yine yüzümden eksik etmediğim gülümsemeyle," afiyet olsun." Diyerek geri çekildim. Arkamı dönünce İrem' le göz göze geldik. Bana gel işareti yapıyordu. Yanına gittim. " Efendim İrem." " Eee,nasıl bir adam?Eli eline deydi mi? Sana beğeni bakışları falan attı mı? Ay kızım çıldırtma insanı söyle işte." " Tabi ki hayır İrem , saçmalama. Ben bardakları koyup gidiyorum,onlar sonra alıyor biliyorsun. Fiziksel temasa geçmem müşterilerle." Sonra çok yanlış şeyler anlayabiliyorlardı." Hem biraz sakin olsana sen.O da normal bir insan işte." Evet, Yaren. O yüzden adama bakarken ağzın açık kaldı değil mi? Bu sesi duymazdan geldim. " Ayrıca hayır,bana beğeni bakışları atmadı ." Dedim.Bana o şekilde bakmasını isteyen bir yanım vardı. " Daha dur bakalım Yaren hanım. Henüz sarhoş değil . Belki bakar sana o şekilde , bilemeyiz. Ay kızım ben senin yerinde olsam adamı kesinlikle kaçırmam,sende kaçırma. Kaç yaşına geldin hâlâ bir şey yaşamadın Yaren. Değiş artık kızım. Seninde hayatın var. Arada onu da yaşa. " Benim de bir hayatım vardı ama onu kardeşim iyileşmeden yaşayamazdım. İrem' le biz ortaokuldan beri arkadaştık yani benim hayatımı biliyordu. Ve resmen benim derdimi kendi derdi edinmişti. İlk seferimin bir yabancıyla değil ,daha özel biriyle olmasını isterdim ve o özel kişi de olmadığı için bu mümkün değildi. Hem böyle bir şey yaparak babamı asla haklı çıkartamazdım. " Benim şuan önceliğim Ömer,bunu sen de biliyorsun. O iyileşmeden kendi zevklerimi düşünemem." Dediğimde ağlama isteği gelmişti. Kendimi çok çaresiz hissediyordum. Kimi kandırıyordum ki? Burada çalışıp aldığım iki kuruş parayla kardeşimi asla ameliyat ettiremezdim. Hemen lavaboya koşturdum.Kapıyı açıp içeri girdim ve hemen kapattım. Kabinlere baktım, şanslıydım ki kimse yoktu. Hemen biri gelmesin diye kapıyı kilitleyecektim ki kapı açıldı ve İrem içeri girdi. Daha falza dayanamadım ve gözümden bir damla yaş aktı. Silmekle uğraşmadım. Kapıyı kilitleyip hemen bana sarıldı. Sırtımı sıvazlamaya başladı. Bir eli ise saçlarıma gitti. Babamın ellerinin olması gerektiği yerde onun elleri vardı. Bu beni daha da ağlattı. "Şşşş! Tamam canım, geçecek. Nasıl olacak inan bilmiyorum ama geçecek. Özür dilerim. Bir an aklımdan çıktı ve konuştum işte öyle." Sesinden onun da ağladığını anladım. " Senin suçun yok ki. Haklısın aslında. Daha önceden babama karşı çıkabilseydim şimdi böyle olmazdı.Ama bu son olacak. Nasıl bilmiyorum ama o parayı bir şekilde bulacağım ve kurtulacağız o adamdan.Ben onsuz bir hayatı hayal dahi edemiyorum. Onsuz gülemezmişim gibi geliyor, yaşayamazmışım gibi. Bugün onu ziyarete gittiğimde bana 'abla, neden daha sık gelmiyorsun, ben burada çok yalnız kalıyorum' dedi. O an içim parçalandı İrem. O orada ben burada . Çok yanlış hissettiriyor.O parayı bulmak için tefeciye bile giderim. Yeter ki o iyi olsun." Artık ikimizde hıçkırarak ağlıyorduk. İrem ,kendini geri çekip yüzüme baktı. Elleriyle hemen gözlerini sildi ve dik durdu.Benim de gözlerimi sildi ve kararlı bir ses tonuyla konuşmaya başladı. " Bana bak Yaren, güçlü olman lazım tamam mı ? Anlıyorum, üzgünsün ve ağlayabilirsin ama şuan değil. Dediğin gibi yapacağız, gerekirse tefeciye de gideriz ve o parayı alıp önce Ömer'i ,sonra da ikinizi kurarırız ve sen o zaman mutluluk gözyaşları dökeceksin, anlaştık mı?" Haklıydı. Toparlanmam lazımdı. Ben de elimi yüzüme götürdüm ve sildim. Daha dik durmaya çalıştım. "Haklısın,tamam. Ağlamak yok. Onun için her şeyi yapacağım ve buna ağlamak dahil değil. " Sesimin güçlü çıkmasına özen göstermiştim. İrem ,bana taktir dolu bir bakış fırlattı. "Aferin sana. İşte böyle olacaksın. Kusura bakma ama böyle onun bir işine yaramazsın. " " Tamam, güçlü olacağım. Ama şöyle bir sorun var, tefeci bana o kadar parayı verecek mi?Az para da değil ki , 1 milyon TL İrem." Bir süre düşündü. " Halledeceğiz. Hiçbir şey Ömer'den önemli değil nasılsa. Buraya gelen adamlardan bazıları illaki tanıyordur öyle adamları. Bir araştırıp sormak lazım. Hatta ben hemen başlıyorum tamam mı? Şimdi gidip barda oturanlara üstü kapalı soracağım." Diyerek arkasını döndü ve kapıyı açıp aceleyle çıktı. Ben de çıksam iyi olacaktı. Yüzümü yıkadıktan sonra aynaya bakıp kendi kendime mırıldandım. "Allah'ım lütfen,lütfen bir yol çıkar karşıma. Kardeşim ölmesin.Ondan başka kimsem kalmadı. Ben onsuz yapamam, lütfen." Son kez yüzümü yıkadım ve arkamı dönüp kapıyı açtım. Kapıyı açmamla sert bir göğüse çarpmam bir oldu. Acıyla elimi alnıma koydum ve ovalama başladım. Bu göğüs bir erkekten başkasına ait olamazdı.Kafamı kaldırıp kadınlar tuvaletinin önünde ne yaptığını sormak için başımı kaldırdım ve adama baktım. Hayır,sadece adama değil,o adama baktım. Burada ne yapıyordu.? Birini bekleyemezdi çünkü içerisi boştu. Adını bilmediğim adama aval aval bakmaya başladım.Adam, ona bakmak dışında bir şey yapmayacağımı anlamış olacak ki konuşmaya başladı." Merhaba, Yaren hanım. " Ne? Adımı mı biliyordu? Buna şaşırmıştım çünkü isim etiketim falan yoktu."Konuşmalıyız." Sonunda sesimi de bulmamla cevap verdim. Önce boğazımı temizledim." Ne konuşacağız acaba?Ben sizi tanımıyorum da." Ama benimle konuşmasını istiyordum. Kahretsin! Sesi çok etkileyiciydi. Ayrıca boyu ne kadar da uzundu böyle. İlk gördüğümde uzak olduğu için bu kadar da uzun olduğunu fark etmemiştim. Sanırım 1:90 vardı, belki daha falza. Yine hiçbir tepki vermeden konuşmasına devam etti. "Tanışacağız merak etmeyin. Ama önce konuşmamız gerek."Ah ,tabi ya! Kesin sarhoş olmuştu - artık ben yokken ne kadar içtiyse?- ve şimdi de İrem' in dediğine mi geliyordu? Öyle olduğundan emindim çünkü böyle bir adamın benimle konuşacağı ne olabilirdi? " Beyfendi, sanırım sarhoşsunuz ve..." Sözümü yarıda kesti. " Hayır ,sarhoş falan değilim ve sizinle cidden konuşmam gerek." " Peki,madem sarhoş değilsiniz buyrun o zaman ,sizi dinliyorum." " Burada konuşmayalım,lütfen yarın benimle buluşun." Kafayı mı yemişti bu? Ne söyleyecekse pekâlâ burada da söyleyebilirdi. Bunu ona da söyledim. " Üzgünüm ama dediğim gibi sizi tanımıyorum ve hâliyle güvenmiyorum da. Lütfen ne söyleyecekseniz burada söyleyin. Acele etseniz iyi olur çünkü işimin başına dönmezsem kovulabilirim." Kollarımı göğsümde birleştirdim. Kafamı dik tutmaya çalıştım. Yüzünde minik oynamıyordu. Robot muydu bu adam? Bir insan nasıl bu kadar mimiksiz kalabilirdi? Sanırım cevabı karşımda dikiliyordu. Derin bir nefes aldı. Aha! Verdiği ilk tepkiydi . " Lütfen, bakın lütfen diyorum. Sizin vaktinizi almak gibi bir amacım yok o yüzden bir an önce tamam deyin ,ben gideyim ve sizde işinizin başına dönün." Birde inatçıydı. " Hayır.Son kez söylüyorum,ya burda söylersiniz ya da ben giderim." Bana bakmaya devam etti. Ben de ona karşılık verdim. Sanırım bundan daha ilerisine gidemeyecektik. Gözlerime sanki oralardan bir şey tutup çıkaracakmış gibi bakıyordu. Kararlıydım ve bunu görsün istedim. Bakışlarıma yansıtabildiğimi umuyordum. Bakışmaktan fazlasını yapmadığımız için tam kollarımı çözüp gitmek için arkamı dönmüştüm ki söylediği şey beni durdurdu. " Size bir anlaşma teklif edeceğim. Kardeşinizin hayatını kurtaracak parayı vermem karşılığında sizden bir şey isteyeceğim." Derin bir nefes aldıktan sonra söyledikleri beni çok kötü sarsmıştı. Bu adam kimdi ve kardeşimi nereden biliyordu?
Merhabalar. Umarım kitabımı seversiniz. Daha ilk bölümdeyiz ve bu benim ilk kitabım. O yüzden hatam ya da yanlışım varsa lütfen mazur görün. İkinci bölümün yarısı ya da tamamı, tamamen duruma bağlı olarak Dağhan'ın ağzından olacak. Ve lütfen kitabıma oy verip yorum yapın. Desteğinize ihtiyacım var. |
0% |