Yeni Üyelik
2.
Bölüm

İlan

@yesil3

Bileklerime kadar gelen siyah düz bir elbise giydikten sonra siyah pelerinimi de üstüme gecirdim. Görüntümü tek bozan şey siyahların arasına karışmış yeşil gözlerimdi. Yani bana göre...

Yedek kılıcımı sırtıma sabitledikten sonra aynaya bakma ihtiyacı duymadan odamdan çıktım. Merdivenlerden inerken bağırış sesleri kulaklarımı tırmalıyordu.

"Ah..." sesim boş koridorda yankılandı. "Nasıl olmuşum babacığım?"

Ağzındaki bant kelimelerinin çıkmasına izin vermiyordu.

"Iıhm..." diye mırıldandığımda koridorda yankılanan sesim ürpermeme nedem olmuştu. Hafifçe eğildim, "Seni duyamıyorum." dedim kısık sesle.

Duruşumu dikleştirdim, "Yine de..." başlığımı gözlerimin önüne kadar indirdim. "İltifatların için saol." diyerek evdem çıktım ve arkamda boğuk bağırışmalar bıraktım.

Hemen karşıdaki evin duvarında beyaz bir ilan asılıydı, her yer karanlık olduğu için görünmüyordu bu yüzden yazıları okuyabilmek için yaklaştım.


KİM ZENGİN OLMAK İSTEMEZ?

Ölüm Meleği, Kanlı Kontes veya Beyaz Kuğu' dan en az birini yakalayıp krala getirene ödül olarak 50.000 moran verilecektir.

Dudaklarımı büzdüm " Elli bin moran mı? Hadi ordan." söylenerek sığınağa doğru ilerlemeye başladım.

Ben Layana Richardson, Morana krallığının en çok aranan üç katilinden birisiyim. Ve sanırım ilandaki ölüm meleği de benim...

Hedefim kaleyi içten fethetmek ve şuanda da bunun için sığınağa gidiyorum.


⚔️


Yaklaşık yarım saattir koltukta diğerlerinin gelmesini bekliyordum. Umarım birbirlerini yememişlerdir.

"Bak sana diyorum ki-" sonunda kapıyı açıp içeri girdiler.

"Beyaz Kuğu ben olamam değilmi?" Hera kızıl saçlarını gösterdi. Freya gözlerini devirip iç çektiğinde beni göstererek devam etti. "Peki dışarı çıksa kimsenin göremeyeceği Layana' da beyaz bir zerre görüyor musun?"

"Benim kuğuya benzer bir yanım var mı?" diye yanıtladı Freya.

Hera, Freyayı baştan aşağı süzdü. "Kuğu olmak kötü bir şey mi? İnsanlar seni zarif bulmuş. Ayrıca ben kuğuları çok severim, bembeyazlar böyle asil asil yüzüyorlar..."

"Çok konuşuyorsun."

"Size de iyi günler, nasıl yardımcı olabilirim?" diye girdim en sonunda konuya.

Freya kollarını birleştirip yanıma oturdu, Hera ise karşıma geçti.

"Freya sinirini anlıyorum ama söz veriyorum birgün kısa bir anda olsa saçların kırmızı olucak." diyerek elimi uzattım sıkması için.

"Ölüm Meleği sözü mü?" diyerek sırıttı ve elimi sıktı.

"Ölüm Meleği sözü." diyerek kahkaha attım. "Birdahakine hatırlatın kendimize lakap bulalım."

"Tamam, bırakın şu ölüm meleği, Beyaz Kuğu konusunu da plana geçelim."

"Plan basit..." masada duran elmalardan birini elime aldım, "Sabah bir at arabası yola çıkacak. Şansımıza biri şifacı ikisi aşçı..." elmayı Hera'ya fırlattım, hızlı bir refleks ile havada tuttu. "Ve bende şifacıyım öyle mi?"

"Evet, merak etme eldiven var."

"Güzel" elmadan bir ısırık alıp arkasına yaslandı. "Kan dökmeyin."

"O halde..." dedi Freya, "Gitmeden kralın kızlarını ve oğullarını gözden geçirelim."

"Sabrina ve Stella Williams" diye söze girdi Hera. "Sarışınlar ve kendilerinin fazla güzel oldupumu düşünüyorlar. Tek bir saç teli kopsa ağlayacak derecede baba kuzusular. Asla tahta geçemezler, günün yirmi dört saatini de ağlayarak geçirirler. Ah... Bir kere karıncadan korktukları için ağladıklarını-"

"Beatrice" diye sözünü kesti Freya, Hera gözlerini devirdi. "Pembe saçlı tatlı bir kız gibi görünüyor ama bence korkulması gerekir. Ayrıca abisi Stew ile araları çok iyi, Stew'in pazarda bazı kurnazlıklarını görmüştüm... Zeki denilebilir." sözlerini bitirdiğinde tırnaklarıyla oynamaya başladı. Konuşma sırası bendeydi.

"Albert kızlara düşkün ondan hiç bahsetmeyelim. Cyrus ise sessiz, daha önce birsey yaptığını görmedim."


⚔️ 


"Hera birsey görüyor musun?"

"Görsem bakmaya devam eder miyim Freya?"

"Sessiz olun, dinleyin." yaklaşan at arabasınjn sesi duyulmaya başlamıştı. "Arabacıyı öldürmeyin bizden."

Araba görüş açımıza girdiğinde durdu, arabacı birşeyler söyleyip atından indiğinde sıra bize gelmişti.

"Şimdi, sessizce." bastığımız otlardan bile ses çıkarmadan arabanın yanına geldik. Sırtımı arabanın kapısının hemen sağına yasladım. Freya hemen karşımda kaldı ve eldivenlerini giymeye koyuldu. Hera ise arabanın diğer kapısına yöneldi, zaten eldivenliydi.

Freya işaret yaptığında kapıyı açtım.

"Günaydınlar!" kafamı sağa yatırarak gülümsedim. "Ben ölüm meleği." çığlık atmalarıma fırsat bile kalmadan Hera kapıyı açıp dikkatleri üstüne çekti.

"Ve iyi geceler!" ellerini çenesinin altında birleştirdi. "Kanlı kontes."

Beklenmedik bir şekilde Freya' ya baktılar.

"Boş versenize" Freya bir adım atarak içeri girdi ve yakınındaki aşçının omuzlarından tutarak eğildi. "Siz beni kuğu olarak bilmeye devam edin." kollarını aşçıya dolayarak sarıldı. Diğerleri şaşkınlık içerisinde Freya' ya bakmaya devam ediyorlardı.

"Korkmayın canınızı yakmayacağız." dedim sakin bir sesle.

"O halde-" 

"Sizi bekleyen tehlikeden koruyoruz." Hera şifacının yanına oturarak kolunu boynuna doladı ve başını göğsüne yaslamasına sebep oldu.

"Şimdi!" bağırmamla kalan aşçıya da ben tekme attım ve üçünün de boynundan aynı anda aynı ses geldi.

Bir tık sesiyle bitti hersey. 

Kıyafetler üstümüze tam oturmuştu, ölüleri gömmüştük ve şimdi ise biz yoldaydık.


Loading...
0%