@yesilcadi
|
Bölüm 8: Fazla yakın
Gözlerimi karanlık bir odada açtım. Başım biraz ağrıyordu ve en son neler yaşadığım aklıma getirdim. Yine bayıldım ben ya hem de Altay’ın üzerine bayıldım. Utanıyordum düştüğüm için değil tabi salon da poz verecektim şimdi ise evine gelip bayılan muhtaç pozu vererek rezil olmuştum. Karanlıktan dolayı hiçbir halt göremeyerek yattığım yataktan popomun üstünde sürüne sürüne kalktım. Etrafta ellerimi öne alıp bir şeye çarpmamak için geziyordum. Birkaç yere çarpmıştım bile son olarak sephaya çarparak otantik küfürler savurmuştum. Savurmam bitince bir kıkırtı duymuş gibiydim. Etrafı iyice dinlemeye başladım sağıma doğru nefes alışverişi duyar gibiydim. Kesinlikle biri beni izliyordu. Allah’ım yoksa üç harfliler mi diye sesli bir şekilde fark etmeyerek konuştum. Ne yaptığımı birden fark edince korku ile ağzıma kapayınca oraya iyice yaklaşmıştım. Yakınımdan gelen gülme sesi ile hemen tabana kuvvet kaçmaya yeltenmiştim. Sadece yeltenmekle kaldım bir şey kolumu tutmuştu ve ani hareketler ile beni tutan şeyin her yerine ellerimle vurmuştum. Yüzüne vurduğum için diğer eli ile de diğer elimi tutarken çığlık atmaya başladım.
“İmdaaat, imdaaat, imdaaaaa….” Sözümü eliyle ağzımı kapatarak kesmişti kaçmaya çalışırken bir elime ağzımda diğer eli de kollarımı ve belimi sararak durdurmaya çalışırken üstüne düşmüştüm.
“Şşşşt sakin ol benim Altay. Herkesi başımıza toplayacaksın.” Tek eliyle gece lambasını açarken loş ve göt kadar yeri aydınlatan turuncu bir ışık ile onu görmüştüm. Kafamı oturduğum tarafa doğru eğince gözlerimi baykuş gibi açarak bu sefer başka bir çığlık atmıştım.
“Sapık herif, bırak beni sapık, sapık heriiiii……” debelenirken tekrar eli ile ağzımı kapatıp kollarımı ve beni sadece bir koluna hapsetmişti.
“Sapık değilim sus seni bırakacağım.” Debelenmeye devam Asil. Ben debelendikçe o sıkıyordu. Artık birbirimize çok yapışıktık sardığı kolu ile göğsüm göğsüne ara ara değiyordu. Bunun etkisiyle vücudum sakinlemişti ama o daha çok sıkmaya başlamıştı. Yüzüne doğru bakınca keşke bakmasaydım. Gözleri benim üzerime kilitlenmiş bir şekilde yüzümü tarayıp gözlerime çıkmıştı. İskeletim sakinleşse de artık çığlık atan başka bir yer vardı, bu kadar yakınlık nefesimi kesmiş göğsüm ise kafesini parçalayacak şekilde düzensiz bir ritim keşfetmişti. Elini yavaşça ağzımdan çekmeye başladı tekrar bağırmayacağımdan emin olmak için elini ağzına götürüp sus işareti yaparken gözlerim gözlerinden sus işaretinin ardında ki dudağa kaymıştı. Güzel kirazımsı ibr renk ve biçimliydi. Sonra ona uyarak bende aniden elimi ağzıma götürüp tıp işareti yaparken onun da gözleri dudağımda takılı kalmıştı. Gözlerim ve dudaklarım arasında giderken ben de aynı durumdaydım. Ne oluyordu bana böyle midem sanırım halay çekmeyi bile öğrenmişti. Sanki birbirimize doğru çekilirken daha çok yakınlaşmıştık hiç uygun değildi nedense sadece yakın olmak istiyordum. Ben zaten uygun olmayan şeyleri yapmaya bayılırdım. Yakınlığımız sadece bir nefes arasındaydı ve nefesi dudağıma çarpıyordu. Gözlerim sadece oradaydı ve kapadığımda birden kapı tıklama sesi gelince kapıldığımız illüzyon sona ermişti hemen toparlanıp ayağa kalkmıştık.
“Abi içeri girebilir miyim?” Kapının dışından gelen soru ile bana döndü.
“Hayır Can ne söyleyeceksen oradan söyle.” İçeriye almamıştı.
“İzmir de festival erkene alındı.” Altay bir küfür savurmuştu.
“Ne zaman?”
“Abi yarın.” Bir küfür daha savurdu. Bu kadar önemli olan kesinlikle festival değildi. Her yaz festivaller olurdu.
“Jeti yarım saate hazırlayın geliyorum.”
“Peki abi.” Kapıdan ses uzaklaşmıştı. Altay bana dönüp konuştu.
“Hemen çıkıyoruz.”
“Yanımda hiçbir şeyim yok. Hazırlanmadım bile.”
“Orada hallederiz acil gitmemiz gerek.”
“Ne bu kadar önemli olan.” Hızlıca birkaç rahat kıyafet alıp duşa doğru ilerledi. “Hey sana diyorum.”
“Çok konuşuyorsun Asil ağzın başka işlere yaramalı.” Duşun kapısını sertçe kapatıp girmişti. Son cümlesi bana az önceki illüzyonu hatırlattığında utançtan yerin dibine girebilirdim. O duştan çıkana kadar yatak ta oturdum. Kapı açılma sesi geldiği an arkamı ışık hızından bile daha hızlı dönmüştüm. Hafif kıkırdamıştı. “Merak etme giyiniğim.” Oh şükür rahatlamıştım. “Hadi çıkıyoruz.” Hızlıca inmişti bende arkasından takip ettim ve araba ile havalimanına gideceğimizi düşünürken evin yakınındaki başka binanın kocaman düz çatısına çıkınca gördüğüm jet ile ağzım açıldı. Egemen ise karşımızdan yanımıza doğru gelmişti.
“Asil ağzını kapat sinek yerine jet kaçacak.” Bu adam sinir bozucuydu. Yanımda ki adam da fakirliğimden zevk alır gibi gülümsemişti. Ne olacak zengin egoist. Sen şimdi görürsün o dalgacı güzel gülümsemeyi. Ne güzeli ya ne diyorum ben of Allahım.”
“Ağzıma jet yerine başka şeyler kaçabilir.” Yanımda ki birden öksürmeye başlamış Egemen ise iyi misin diye ona soruyordu. Bana ettiği laf böyle ona geri dönerdi işte jete doğru yürürken o ikisini arkamda bırakmayı umdum çünkü bende çok utanıyordum ve ne kadar yalancı olsam da bazı yüz ifadelerime çarem yoktu.
“Altay ne dedi bu kız sen iyi misin ne oldu lan?” Arkamı dönüp en sahte rolüme büründüm. Masumca gülümseyip
“Yok bir şey sadece ağzımın çok işe yaradığını söylemek istedim. Konu ile alakası yoktu.” Altay yüzüme bakıp dona kalmıştı. İçimden cadı kahkahaları atıyordum ama prenses utangaçlığı da vardı. Rolüm prensesliği saklıyordu.” Yine arkamı dönüp ilerleyip yolculuğa başladık.
Egemen beni neden işe aldığını bir tahtamın eksik olduğunu daha birçok iftirayı Altay’a söylüyordu. En sonunda ikisi de sakince karşımdaki yerlerini almıştı.
“Bizimkilere haber vermedim.”
“Oraya gidince haber verirsin.”
“Onlar hep yanımda olacak bilginiz olsun Barış Bey.” Barış dememe şaşırmış olmalıydı. Hemen toparlanıp konuştu.
“Farkındayım onlar içinde birkaç pozisyon ayarladım.”
“Nasıl?”
“Onlarsız isteksiz olacaksın isteksizlik verimsizlik getirir. Arda hariç diğer ikisinin kendi mesleklerini seçtim. Arda sana kalmış.” Biraz düşündüm.
“Arda korumam olur.” Yüzü bir an kasılmıştı.
“Hayır olamaz.”
“Pardon neden olamazmış?” Susmuştu.
“Başka bir şey bul bulamazsan Arda yok.”
“Nedenini söylemezsen Hiçbir halt kabul etmem. Arda olmazsa ucunda para olan hiçbir şeyi kabul etmem.” Sinirlice birbirimiz bakıyorduk. Ben de ki Asiliğe takılı kalmıştı.
“Koruman olamaz.”
“Neden neden?” Bağırdım.
“Asil çok Asisin.” O da bağırmıştı ve ondan bir an ürkmüştüm. Ürktüğüm için mi bilmem bir an şaşırmıştı beklemiyor gibiydi. Sakince “Koruman dışında başka bir şey bul.” Konuştu. Korku ile kafamı sallamıştım.
Kabul ettim yanımda daha fazla kalmayarak gitti ve bir saat sonra tekrar gelip sözleşmeleri tek tek imzalattı arkadaşlarım için olan sözleşmeleri de kontrol etmiştim. Sadece Arda’ya bulacağım iş kalmıştı.
“Buldum.”
“Neyi buldun Asil?”
“Arda benim değil senin koruman olsun.”
“Kızım benle dalga mı geçiyorsun?” Öfkesi az öncekinden daha büyüktü. Gururuna yedirememiş olmalıydı. Onun gibi güçlü birinin kendini başkasının koruması. O zaman neden bu kadar çok adam vardı ki bunların dünyaları ve hikayeleri çok değişik. Daha fazla öfkelenmemesi için hemen dalgacı bir şekilde güldüm.
“Evet dalga geçiyorum. Arkadaşım Arda diye demiyorum salaklığı tutarsa kendisini bile koruyamaz.” Sakince devam ettim. “Hem zaten sen kendini koruyabilirsin.” Ciddiydim ve bu son dediğim sinirini yatıştırmıştı. Bütün belgeleri alıp giderken arkasından seslendi.
“Arda’nı şoför belgesini hazırlatırım Asil Asi.” Sevinecekken kursağında kalmıştı son iki kelimeyi bastırmıştı. Bana taktığı isim içime işlemişti. Nedense kendimi para havuzunda yüzerken nefessiz kalmama rağmen keyifli bir şekilde boğulmak gibi hissettirmişti. Ne edeyim felsefe yapamıyorum para da para.
Barış Altay’dan: Jetin başka bir kısmına geçerek bugünü düşündüm. Tüm günümü sadece Asil doldurmuştu. Bir an aklıma karanlıkta ki hareketleri ve beni üç harfli sanarak kaçması çok komikti. Sonra olanlar ise şu an bile nefesimi kesti. Çok yakındık ve o güzel dudaklarını bir anlığına yakınlıktan dolayı istemiştim. Anın bozulması yüzünden duşa girip çıkana kadar küfür etmiştim. O jete binerken ki sözleri ile ise tekrar heyecanlandım. Bu yaptıklarım yanlıştı. O kız ile sadece iş yapacaktım.
Arda ise sebepsiz bir şekilde sinirimi bozuyordu. Asili o koruyacaktı peh. Onun Asil yerde iken nasıl dona kaldığına şahit olmuştum nah izin verirdim. Ben Asil’i işim bitene kadar korurdum. Arda’nın korumasına gerek yoktu o gitsin kendini korusun.
Yine sinirlenmiştim ve bunun sebebi Asildi.Asiliği, herkesi ve özellikle kendisini de yakabilirdi. Onu çizgilerle bastıracaktım kendime gelecek olursam beni asiliği yerine asilliği yakabilirdi buna da ayrı bir çizgi çekmem gerekiyordu. |
0% |