@yesilcadi
|
7. BÖLÜM: İntikam Ateşi
Uyandığım da Arda’nın arabasında Ceren’in bacaklarına uzanmış bir şekilde yatıyordum. Doğruldum. Kendime geldiğimde Ceren’in ıslak gözlerine baktım.
“Ne oldu?”
“Asil asıl sana ne oldu? Çatışmada seni yerde baygın olarak bulduk. Yaralandığını sanıp çok korktuk.” Bana hemen sarıldı. Benim için endişelenmişti. “Senin nerede olduğun bilgisi geldiği zaman seni ve Egemeni alıp hastaneye götürdük.” Ağlamaya devam etti. Onu teselli ederken nasıl bayıldığım aklıma gelmişti. Fırtına denen herif beni bayıltmıştı. Onun Altay olduğunu düşünüyordum. Ben o zaman Fırtına ile mi dans etmiştim. Üstüne üstlük beni o kargaşa da pislik beni bayıltmıştı.
“Beni nasıl buldunuz peki neden Egemeni de hastaneye götürdünüz?” O kargaşa da yararlanmış olmalıydı. Ceren bir an suspus olmuştu. Ona ne oldu gözleriyle bakarken önden Özgür kızgın kızgın ona bakıyordu. “Lan neler oldu her şeyi tek tek anlatın.” Elimi onlara doğrulturken elimdeki iğne izine baktım. Kendime geleyim takmış olmalılardı.
“Benim zebani kardeşim oraya geldiği adam tarafından vuruluyordu Egemen de fark edip önüne atladı. Kızım sen niye bize haber vermeden geliyorsun?” Özgür baya sinirliydi. Ceren ağlamaya devam ediyordu. Abisi haklı olarak kardeşi için endişeliydi. “Egemen sana siper olmasaydı zebani değil zebani odunu olacaktın.” Egemene bak sen. Onun hakkındaki şerefsiz olduğu fikrim ufaktan değişmişti. Kız kardeşimi kurtarmıştı.
“Tamam sakin olun. Önemli olan Ceren’e bir şey olmaması hepimiz başımıza buyruğuz.” Ben devam edecekken Arda bana kızgın bakıyordu.
“Ya sen Asil Hanım milletin arkasından niye gidiyorsun? Altay olmasaydı ölecektin?” Nasıl ölecektim zaten beni o bayılttı.
“Ne demek istiyorsun?”
“Kızım sana zehir vermişler. Boynun da darbe yemişsin.” Anlamsızca baktım. “Hiçbir şey hatırlamıyor musun?”
“Yani en son Fırtına beni bayıltmıştı. Sonrası yok.” Arda ve Özgür sinirle küfrediyorlardı. İki kız kardeş gibi bizi azarlıyorlardı.
“Bana biriniz olayı baştan anlatın yoksa kendimi arabadan atacağım.” Yapardım biliyorlardı. Ceren tam anlatacakken abisi araya girdi.
“Sümüklü Ağlak Zebani anlatmak için önce ağlamanı durdur.” Özgürü tanıyorsam kardeşinin ağlamasını istemediği için böyle konuşuyordu. Ceren çabuk toparlanıp sinirlice arka koltuktan Özgüre doğru saldırdı saçlarını çekerken ikisini salıp Ceren’in sırtının üstünden Arda’ya baktım. Sabır dilemekten kaza yapacaktı. Kaza yaptı. Tabi bilerek arabayı direğe yavaşça çarpınca hepimiz yerimizde savrulduk. Ona üçümüz de kızgın bakarken daha da sinirlenmeye başladı. Sonra ona masumca bakarken öfkesi yatışmıştı. Arda bana herkesten daha çok katlanırdı. Ben onun ailesiydim. Hepimiz sakince yerimizi alırken Arda’dan korkuyorduk. Arabayı çalıştırıp anlatmaya başladı.
“Senin peşinde gelecekken elektrikler tekrar gitti ve silah sesleri geldi ortalık bir anda kargaşa haline dönmüştü. Önemli misafirlerin hepsi oradan kaçarken geri de sadece adamları ve birkaçı kaldı. Işıklar geri gelince herkese sıkmaya başladılar. Ceren’in yanındaki it de Ceren’e sıkacakken Egemen önüne geçip göğsü ile omzu arasından vuruldu.” Gururuna yediremeyen abi gibi konuşmuştu kendisi koruyamadığı içindi sonuçta o hepimizin abisiydi. “Ona borçluyuz, Özgür ve ben onu alıp Ceren ile birlikte güvenli yere koyarken Altay yanımızda damladı.” Beni bayıltıp yani zehirleyip oraya gitmiş olmalıydı. Sinirlenmiştim intikam duygusu içimi deşmeye başlamıştı.
“Ortalık daha da karışmaya başlarken Altay Egemeni götürecekken adamlarından biri yanımıza gelip senin girişin yakınlarında maskeli biri tarafından sürüklendiğini söyledi.” Uzun bir nefes alıp verdi. Kafam allak bullak oldu. Beni Fırtınanın bayılttığını ve onun da Altay olduğunu düşünüyordum. Maskeli biri beni sürüklüyorsa o Fırtına olmalıydı. Fırtına Altay değildi. Fırtına beni sürüklemiş miydi? İçimde ufak bir kırgınlık vardı.
Arda Fırtına’ya küfürler ediyordu. Ona devam etmesini söyledim. “Direk yanına geldim. Maskeli herif bana sıkmaya başladı. Ben yapamıyordum çünkü elinde sen vardın.” Bir an sesi çaresiz çıkmıştı. Eğilip yanağından öperek geri çekildim. Gülümseyerek ona baktığımda o da çaresiz insanlar gibi ufak bir gülümseme verdi. “Sonra Altay yanıma geldi ve adam onu görmenin korkusu ile seni yere aniden setçe bıraktı. İkimiz de küfür savurduk çünkü zemin sen ile birlikte yankılandı.” Bu kadarını ben de beklemiyordum. Kardeşlerimin hepsi mutsuzluğa gömülmüştü.
“Şu an iyiyim merak etmeyin. Ee sonra nasıl aldınız beni?” Olmamasını umdum benden daha çok üzüleceklerdi.
“Çok şükür hiçbir şeyin yok fakat iki gün boyunca yatmayacaksın herhangi bir beyin garipliği yaşama diye.” Güldüm travma demek istemiyordu. Gülmeme bozulmuştu aniden elim ile gülüşümü kapattım. Gözlerini devirerek devam etti. “Altay ses ile birlikte yerinden çıkıp maskeli büyük ihtimalle Fırtına denen herife saldırdı. Maskeli karnından yaralanarak kaçtı. Altay da omzundan vuruldu.” Beni kurtarmıştı ona borçluydum. Arda’nın sesindeki sitemi fark etmişti. “O koşarken ben yerimde dona kaldım. Seni de kaybettiğimi sandım.” Travmaları aklına geldiğini anlamıştım. Öldüğümü sanmak bile onu hayattan koparabilirdi. “Altay nabzını kontrol ettiğinde seni kaldırıp seni yaralı kolu ile kucaklamış yanıma getirirken yaşıyor olduğunu söyledi. Seni alıp hastaneye götürdü. Beni de Özgür alınca arkanızdan geldik.” Onunda iğne izi vardı. Hastane de ilaç vermiş olmalıydılar. “Gözlerime bakamayarak arabayı sürmeye devam etti. “Onlara iki can borçluyuz.” Evet borçluyduk. Fırtına sandığım kişi Altay değildi. Altay’dan korkup kaçan ve bana ve abime yaşattıkları için düşmanlığımı kazanmış biriydi.
“Hastanede iyi ki bırakmadınız beni deli olurdum.” Arda deli olurdu. Bende o yüzden nefret ederdim. Bizimkiler bu yüzden çıkarmışlardı beni Arda benim için olduğunu düşünse de ben de onun için nefret ediyordum asla hastanelere katlanamazdık.
Sakince yeni bir eve geçtik. Ailemizden dolayı ev değiştirmek zorunda kaldık kim bilir nerelerde ne halt ediyorlardı? Beni uyutmamak için filmler falan izledik ilk gün uyumamıştık kime söylesem uyumasını kabul etmedi kimse tek ben değil kendileri de diğerlerine yatmalarını söylüyor benim başımda kalacağını dile getiriyordu buna rağmen hepimiz uykusuz bir halde kalmıştık. Gün başlarken onlara kahvaltı hazırlarken çaylarına uyku hapı attım. Salona geçince oturdukları yerde sızıp kaldılar. Yorgundular ve benim yüzümden daha fazla uyanık kalmalarına müsaade edemezdim.
Onlar uyuyunca sıkılıp evden çıkıp Altay’ın evine doğru yola çıktım. Özgürden aldığım bilgiye göre evlerinde tedavi oluyorlardı. Evlerinin adresini öğrenip hasta ziyaretine ve teşekkür etmeye gidecektik. Ben ise onlardan erken davranıp sıkıntıdan ziyarete gitmeye karar verdim. Hem de şu avukatlık sözleşmesini kabul edip aklımdaki soruları öğrenmeliydim.
Adrese geldiğimde kocaman ev ile ağzımı boyum kadar açtım. Güvenliğe adımı verdim fakat beni peki iplemiyordu. Beni içeriye bırakmıyordu. Onu zorlayıp tehdit ettiğimde herkesi başıma toplayınca sahte timsah gözyaşları dökmüştüm. İşe yaramıştı en azından evi arayıp bilgi vermişlerdi fakat beni Altay Beyin müsait olmadığını ve müsait olunca benimle görüşebileceğimi söylemişti. Altay söylettirmişti. Evde olduğunu biliyordum buna rağmen beni eve almamıştı. Misafir eve gelince geri çevrilir mi pis öküz? Arkamı dönerken sinirli sinirli küfür ve beddua ede ede yoluma devam ettim. Gururuma yediremeyip arkamı dönüp tekrar eve baktığımda içeriye gizlice girmek için tüm olanakları gözden geçirdim. Tüm olanakların içinden doğru olanı bulduğumda yere kendimi atıp bayılma taklidi yapmıştım. Yanıma gelen güvenlikler eve durumu bildirince bu sefer de hastaneye götürün emri gelmişti. Hay si.eyim. Uyanınca su istedim ve güvenlik kulübesinde oturdum. Herif beni ölsem de eve almayacak gibiydi.
Güvenliği beklerken içerdeki korumalara baktım. En müsait yeri seçip ağaçlara doğru yöneldim. En uygun duvarı seçip duvarı tırmandım. Başım hafiften dönüyordu. Diğer tarafa geçince kendimi gelen koruma ile çalılıklara attım. Ayağım hafif burkulmuştu. Korumalar atlatıp mutfak kapısından içeri daldım. Evin içi kocamandı. Sessiz sessiz tüm açık kapılardan içeri bakınıyordum. Salonu arayıp koltuğa oturup siz mi beni eve almazsınız ben kendim gelirim pozu verecektim. Odaları geçerken gelen ses ile durdum. Zafer Yıldırım.
Odaya doğru bakındığım da korumlar ile konuşuyordu.
“Efendim lütfen çıkın Altay Bey sizi görmek istemiyor.”
“Yeğenimin evine kadar gelmişim ve beni eve almak istemiyor girince de görüşmek istemiyor. Üsttekiler bu durumdan hoşlanmayacak.” Bir an bir orta yaşlarda bir kadın koridorda belirince gizlendim. Sertçe kapıyı açıp içeri girdi. Başım dönmeye devam ediyordu.
“Üsttekiler dün çıkardığın kargaşayı duyunca sence hangi Yıldırım için hiç hoş olmayacak?” Çok zarif ve güçlü bir kadın gibiydi. Karşısında ki adamı korkutmuştu.
“Derya, yeğenim vurulmuş sadece ziyarete geldim.”
“Kimin yüzünden acaba?” Kadının çok sakin bir siniri vardı. Çok Asli bir sinir. Sakin ve muazzam. “Egemenden dolayı bile seni öldürebilir. Elinde ki hiçbir koz işe yaramaz.” Ne kozu vardı? “Hatta yeni avukatını bile öldürmeye çalıştın. Bunun için ayrı sinirli onuruna saldırı olarak algıladı ve bende sinirliyim avukatlar gözümde dokunulmazdır bilirsin?” Avukatlar neden dokunulmaz? Altay benim için sinirliydi benim yaralanmam resmen onuruna savaştı. “Büyük bir savaş başlatacaksın farkında değil misin Zafer?” Kadın beni bile ürkütüyordu.
“Amacım o değildi Derya o kızın Asil olduğunu düşünüyordum. Bana ait olan birini benden alması da savaş demek.” Ürkekliği geçmiş kendine güveni gelmişti onun ne kadar güçlü olduğunu biliyordum. “Fakat ona zarar gelmesini ummamıştım mekan’dan çıkmasını bekledim. Bilirsin aile bizde her şeydir o da ailemden.” Kadın tabi öyledir dercesine gülmüştü.
“Şimdi bana yeğenimi kimin vurduğunu söyleyeceksin ve buradan tıpış tıpış gideceksin?”
“Yoksa Altay’ın teyzesi ne yaparsın?” Altay’ın teyzesi mi? Adamın yakasına yapıştı. Zaferin korumaları silahlarına yeltenseler de ürkek tavırlılardı.
“Yoksa üsttekilere bildirme görevini Altay değil ben yaparım. Yeğenim ne derse onu yaparım Zafer.”
“Yapamazsın. İnanmazlar.” Adam korkmuştu. Bu üsttekiler kimdi? Ben ne işlere bulaştım böyle.
“Öyle bir yaparım ki kime inanacaklarını tahmin edebiliyor olmalısın şimdi söyle kim?”
“Fırtına.” İçimden bir ses o değil dese de artık o olduğuna emindim içimdeki heyecan sönmüş yerini ateşe çevirmişti. Başım dönerken duvara tutundum.
“O kimseye çalışmaz yalan söyleme.”
“Kim olduğunu bilmiyorum yemin ederim bilmiyorum sadece araba konusunda anlaştık. Onu bulursam bende yeğenime yaptığının cezasını ödeteceğim.”
“Hangi araba?” Kadın dişlerinin arasından konuşuyordu.
“Kırmızı değil merak etme. Artık istediği de olmayacak çünkü Altay’ı vurup anlaşmayı bozdu.” Kadın adamı fırlatınca adamları onu kaldırıp evden götürdüler. Kadın yine odadan çıkınca tekrar saklandım. Kimse kalmadığını sanıyordum ta ki başımın dönmesi artıp yeri boylayacağımı zannedip birinin kolları ile beni tutup kafam birinin karnına değinceye kadar. Gözlerim gidince beni tutan kollar hemen beni kucağına almıştı. Fırtına olmamasını umuyordum. Ona borçlu kalmamalıydım çünkü intikam ateşi beni çoktan sarmaya başlamıştı. Gözlerimi azıcık açtığımda rahat bir nefes aldım. Fırtına değil Barış Altay Yıldırımdı.
Barış Altay’dan: Asil sırtı bana dönük bir şekilde kafasını karnıma çarpmıştı. Kendini kaybettiğini anlayınca kucağıma ani bir hareket ile alınca yaralı omzum ağrımıştı. Gözlerini kısa bir süre açarak beni gördüğünde derin bir nefes vermişti. Onu alarak odama kadar taşıdım zaten hafif bir şeydi onu taşırken yaramda pek bir etkisi yoktu. Dikkatlice yatağıma indirip doktoru odaya çağırttırdım. Egemenin yanından gelmiş ve Asili kontrol etmişti. Teyzem ise Zafer’den sonra evden çıkmıştı. Asil ise konuşmaların hepsine şahit olmuştu.
Doktor odadan çıkarken koltuğuma oturup kendimi yasladım. Yatağımda uzanan kıza bakınca içimde bir ateş türemeye başlamıştı. Daha sözleşmenin üstüne canına bir şey olmayacağı konusunda bu kıza verirken hemen ardından canından olacaktı. Başından beri her şey onun içindi onu bulmak çok zordu. Adı dünyamıza amcam ile beraber girmişti. Amcamdan alacağım intikam için gerekli biriydi.
Amcama üstlerin bile yapamayacağı bir şekilde inine girebilmişti. Amcamın onu tanıdığını fakat bulamadığını sanıyordum fakat tanımıyordu. Adı ve lakabı aynı olmasına rağmen amcama aradığı Asil olmadığını yutturmuşlardı. Halasının ve Özgür Ozanın yaptığına emindim. O kadın tam bir tilkiydi çocuk ise tam bir yazılım kurduydu.
Aramızda bazen ailesi ile işler olmuştu. Kimse bu kızdan adına rağmen şüphelense de şüpheleri boşa çıkmıştı. Bende babası ile bir turnuvada ilgilenirken araştırmaya başlayıp kızı görmüştüm. Adından şüphelenip kızı takip ettirsem de bir yıl boyunca yarışlar ile ilgili hiçbir olayda yoktu. Yine de ailesine ve arkadaşı Özgüre rağmen onun olma ihtimali yüksekti. Ancak ilerleyen zamanlarda araştırmalarımın hiçbiri sonuç vermedi sadece teoride bu kız olmasını umdum fakat kızın adı ile kişiliği hiç uyuşmuyordu. Uyuşmadığı için teori de bile kabul etmeyip bu kızı araştırmayı bıraktım. Şu an ise kişilik olarak hala Asil yerine Asi olsa da görünüşü ve bazı tavırları ben Asil bir kadınım diye bağırıyordu.
Araştırmayı bırakınca Asili bulmak yerine onun bana gelmesi için eski kimliğimi kullandım. Başta pek işe yaramsa da onlara yarış hazırlayan biri iletişime geçmiştim. O kişi ile onlar gibilere ait bir mekana giderken Asil’i ilk defa orada canlı görmüştüm. Şu en yakın arkadaşı ile dans ediyordu. Dansın hızlı ritmine kargaşasına rağmen bazı hareketlerinde ki zariflik ondan gözümü alamama sebep olmuştu. Tıpkı dün ki dansımız da olduğu gibi arada ki tek fark ise Arda denen herif ile değil benim ile dans etmiş olmasıydı. Benimle dans edişinin bende yarattığı heyecan kadar onda da aynı etkiyi yaratmasını umdum. O an aklıma tekrar gelince Arda ile dans ederken mi yoksa dün benle olan dansı mı daha zevkliydi onu bilmek isterdim. Tabi Arda ile bağı çok kuvvetli olduğu belliydi. Ama bu bağ sayesinde Asili bulmuştum. O gece ki mekan da iletişime geçtiğim herif Asil ile yarışmak istiyorsak Arda ile konuşmamızı belirtti. O gece yine onda ki şüphelerim tekrar yerine dönmüştü. Egemen ile Arda anlaşınca onları kendi ayağıma getirttim.
Asil o gece tüm insanların adını seslenmesi arasında arabasına gizlice binince onu arabamdan izliyordum. Kendini sonunda ele vermişti. Yarışı izleyenlerin çoğu gerçek Asili hep uzaktan görürken yarıştığı insanlar onu tanıyordu. Buna rağmen yine de bulunmamıştı. Yarışın başında berabere gitse de kazanacağı dönüşlerde ki muhteşem zarif geçişlerden belliydi. Yırtıcının ona saldırması ise sinirimi bozmuştu kaybetmek uğruna da olsa olaya el atacakken Asil ona daha fena saldırmıştı. Bana gerek kalmadan kendi yapmıştı yarışı ilk hareketi ile kolayca kazanabilirdi fakat intikam duygusu onu avdan avcı konumuna getirmişti. İntikamını aldıktan sonra sevinirken onun sevinmesin öfkelenen Yırtıcı ya doğru öfke ile giderken yumruğunu son anda durdurmuştum. O an elini kırmak istemiştim. Yarışı kaybetmeye bu kadar sevineceğimi bilemezdim çünkü gerçek Asili görmüştüm. Ona olan teklifi mi de para için kabul etmişti. Parayı çok seviyordu.
Teklif için yarış gecesi az kalsın yine kaybediyordum. Siren seslerine kadar Fırtına’nın peşinde olan bir polis sayesinde kurtulmuştum. Eski Fırtına’nın tekrar sahalara dönmesi tüm gözleri ona çevirmişti. O gece de bunlardan biriydi. Asil ise ilk defa orada karnıma yaslanmıştı çok yakındık ve kokusu çok güzeldi. Hala peşimde olan o polisi kendimden uzak tutmak için Asili rehin alırmış gibi yaptım. Polisin bana takıklığı ise masum bir insanın canından fazla olduğunu anladığımda hemen Asili arkama almıştım. Sonra olaylar yarışı kazanmam ile gerçekleşmişti. Fırtına’nın yani benim kazanmam ile bitti. Fırtına hep bendim. Dün gece ki kargaşa da peşimden geldiğini anladığımda Fırtına olarak onu bayıltıp güvenli bir yere koymuş ve o gece restoran da bulunan bir adamı rehin almıştım. Altay olarak tekrar geldiğimde ise Egemen yani en yakın arkadaşım yaralanmıştı. O Asilin arkadaşı Ceren’e siper olmuştu ve Asilin arkadaşları da onları güvenli bir yere çekmişti. Onu adamlarla hastaneye yollama emri verirken ben kargaşayı durduracaktım. Adamlarımdan biri Asil hakkına bilgi verince olduğum yere mıhlandım. Onu güvenli bir yere bırakmıştım ama adımı kullanan maskeli bir puşt onu zehirleyip götürüyordu. Adımı ne için ve neden kullandı bilmiyorum Asile canı için söz vermemin hemen üstüne canı elimden gidiyordu. Onu yere sertçe attığında gözüm dönmüştü koluma sıkılmasına aldırış etmeyip maskeliyi karnından vurmuştum. Ben Asile yönelirken kaçmıştı. Peşinden gitseydim yetişirdim fakat Asil daha önemliydi. Onu bulmak için ve benim için bu kadar önemli bir kozken onu bırakamazdım çünkü arkadaşı Arda olduğu yerde donmuş birden fenalaşmıştı.
Yerde yatan kıza aklını kaybedecek kadar çok değer veriyordu. Değer vermesi onu yerden almasına müsaade etmemişti hikayesini merak edip öğrenmiştim. Benimkine benzerdi. Asilin hafif bedenini alıp hastaneye gitmiştik. Asilin Arda için hastane de kalmayacağını Özgür ve Ceren’in konuşmalarında duymuştum. Kız hastane de kalmalıydı neden Arda için gitmek zorundaydı ki?
Evime gelince onu almadım çünkü Zafer ile karşılaşmasını istemedim. Asil ondan korkuyordu gözlerinden anlamıştım. Kim bilir rezil soysuz amcam ne yapmıştı. Neler yaptığını düşünmek sinirime dokunuyordu. Asile yapmış olması ise daha çok sinirime dokunuyordu. Neden bilmiyorum ama bu kızı kaybedemezdim. En kısa zaman da aralarında ne geçti öğrenmeliydim.
. O ise gitmemiş pes etmeyerek içeriye gizlice girerken sadece onu izledim. Birkaç kez düşer gibi olmuştu. Ama onu izlemeye devam ediyordum. O kadar adamı sadece o geçmişti hem de ben hariç kimsenin ruhu duymadan teyzem ve amcamın konuşmasını dinlerken onu durdurmak için kamera odasından çıkıp yanına giderken duvara tutunmuştu. İyi görünmüyordu endişelenip yanına giderken teyzem odadan çıktığında beni hasta yatağımdan çıktığını görmesin diye saklanmıştım. O gidince Asile yaklaştım ve üzerime düşerken kollarından yakaladım kafası yine karnıma denk gelmişti. Kafası karnımda çok iyi hissettirse de bayılacağını anlayıp kucağıma almıştım.
Şu an baygın yatmasının sebebi dün ki zehirden dolayıydı buna neden olan ise Fırtına adımı kullanan biriydi. Ona bunu yaptığı ve adımı lekelediği için onu bulup hayatını mahvedecektim. O taklitçiye olan öfkem yatağımda yatan asi kıza baktığımda ateşim körükleniyordu. İntikam ateşi ile yanıp tutuşuyordum. Kıza asi demek istiyordum. Yatak ta zarif bir hareketle döndüğünde tüm düşüncelerim zihnimi terk etmişti. Bu kız asi bir asildi. ASİL ASİ. |
0% |