Yeni Üyelik
3.
Bölüm

DİŞLİ RAKİP

@yesilcadi

Bölüm 3: Dişli Rakip

 

 

 

Arda ile Yırtıcı herif birbirine girerken saldım onları eninde sonunda hak etmişti. Arda onu fena benzetecekti. Ben ve Ceren ayırmak yerine onları izlerken kavga iyice büyümesin diye yanımda ki adam aralarına girdi. Bizimde artık girme zamanımız gelmişti. İkisi de ayrılınca adam yırtıcının önündeydi. Onun arkadaşı mıydı? Arda hıncını çıkarmadığı için öfkesi kat be kat artıyordu ne de olsa kardeşi sayılan bana yumruk kaldırmışlardı. Onun omzuna dokunup sakinleştirmeye çalıştık. Masumca suratına bana bir şey olmadı dercesine gülümsedim. Öfkesi hafif yatıştıktan sonra konuşan diğer iki adama döndük.

 

“Ama patron.” Demek Yırtıcının patronuydu.

 

“Kes sesini bir daha karşıma çıkma. Tazminatını halledin şu herifin.” Şimdi fark ettik de yanında birkaç adam daha vardı. Benimle tanışmak isteyen bu muydu?” Arda patronun yanındaki diğer adama döndü.

 

“Biz kazandık paramızı isteriz.” Hala sinirliydi.

 

“Arabamızı pert ettiniz. Mevzu bahis para olamaz artık.” Sinirlenme sırası bendeydi fakat sakin kalmayı seçtim. Ardayı ise Ceren ve Özgür herhangi bir harekete karşı tutmak için yanındalardı.

 

“Asile zarar gelseydi arabayı size çok güzel monte ettirirdim. Hakkımız olanı istiyoruz.” Adam tam konuşacakken patron onu durdurdu.

 

“Haklılar, anlaşamaya uyacağız.” Hı böyle adam olun. “Egemen.” Adam anlayıp gitmişti. “Asil kız düşündüğümden de iyisin.” Arabaları göstererek. Hiç bozuntuya vermedim benimle tanışmak isteyen bir sapıktı.

 

“Neden benimle tanışmak istediniz. Hem kazandığıma göre benimle tanışamazsınız.”

 

“Yemekte tanışarak size sunduğum teklifi kabul etmek olacaktı.” Ne teklifi? Ardaya baktım haberi var mıydı?

 

“Haberin var mı?”

 

“Yoktu.” Kötü kötü baktım. “Teklif falan anlaşmada yoktu.”

 

“Emin misiniz? Sözleşmeyi okudunuz mu?” Adam sözleşmeyi çıkarmıştı. Elimize uzatınca dördümüz de kağıta bakmak için eğilince üçünü de ters ters baktım. Halla halla avukat olan bendim. Kafalarını korkuyla kaldırıp bakmamış gibi yana döndüler elbette yan yan bakmaya çalışıyorlardı. İncelediğim de Arda’nın tuzağa geldiğini anladım. Kafamı kağıt’tan kaldırıp dik dik adama baktım.

 

“Maddeleri normal bir insanın anlamayacağı şeklinde hazırlamışsın.”

 

“Demek boşuna hukuk okumamışsın.” Yan yan sırıtıp Egemenin gelmesi ile onla konuşmaya başladı. Yanımdakilere dönüp Arda’ya öldürecekmiş gibi baktım. Ellerini havaya kaldırdı.

 

“Yeminle sözleşmede öyle yazmıyordu.” Sessizce konuşuyorduk. Omuz omuza tutunup dördümüzde kafamızı yaklaştırıp daire oluşturmuştuk.

 

“Tamam tamam madde içeriklerini gizli tutmuşlar anlamaman normal.” Uzun bir nefes verdi. Kafasına bir tane geçirdim. “O yüzden bir daha benden habersiz sözleşme falan yok.” Baskıladım. “Hepiniz.” Mallarımı tanırdım. “Bu sefer kıl payı kurtulduk.” Omuzumda bir baskı vardı. Oralı olmadım. “Neyse en azından paramız var.” Mutluca sırıttım.

 

“Daha fazla da olsun ister misin?” omzumda ki yeni baskıya döndüm. Adam da kolunu omuzuma atmış bizi dinliyordu. Hemen sinirli bir şekilde daireyi bozduk.

 

“Ne demek istiyorsun?” Daha çok para mı evetttttt?

 

“Bir milyon dolar.”

 

“Nee!!!” Hepimiz aynı anda bağırmıştık. Egemen bize tiksinir gibi bakıyordu. “Olur.” Dedim hemen. Ceren’in kolumdaki eti çevirmesi ile hemen kendimi toplayıp “ıhım ıhım ne karşılığında?”

 

“Teklifi yemekte kabul etmen şartı ile.”

 

“Teklif ne?”

 

“Kabul edersen öğrenirsin. Teklifim içinde para alacağına emin olabilirisin.”

 

“Etmiyorum.” Bizimkilere işaret edip bugün kazandığımız parayı alıp dönüyorduk.

 

“2 katı.” Bu adam çıldırmış. “Bir yarışı daha kazanırsan 2 katı.”

 

“Ya kazanamazsam.”

 

“Kazanamazsan yine baştaki teklif senin olur fakat teklifi kabul etmek zorundasın. Kabul edinceye kadar öğrenemeyeceksin ne olduğunu?”

 

“Neden ben?”

 

“Her şeyi kabul ettiğinde anlayacaksın.” Çok tehlikeli ve makul bir teklifti.

 

Ya teklif sapıkça bir şey ise.” Yüzü bir an değişti.

 

“Saçmalama istersen.”

 

“Neden inanayım sana.” Sinirlice ofladı.

 

“Sözleşmeye ekleyeceğim, inanırsın.” Bizimkilere döndüm. Yine bir işaretle aynı pozisyona geçtik.

 

“Para çok gençlik ne yapalım?”

 

“Kabul” Dediler hemen Arda ve Ceren soruma. Bu sefer de Özgür onlara şaplağı yapıştırdı.

 

“Sözleşmeye ve Asilin kazanmasına bağlı. Sözleşmeden anlarsın demi gizli bir halt varsa kabul etmeyeceksin.” Kafam ile onayladım. “Bende bu adamı araştıracağım.”

 

“Tamam sözleşmede sorun yoksa ne yapacak abi.”

 

“Asil kendine güveniyor musun yarış için.”

 

“Sence?” Tabi ki güveniyordum ama bugün zorlayıcı geçmişti. “Tabi ki, halledebilirim, sanırım.” Yine omzumda kol hissedince sinirle yine aynı olan adama döndüm biz konulurken etrafın farkına varmıyorduk. Elimle kolunu omzumdan atıp karnına elimi koydum uzak tutmak için. Kaslar mükemmeldi. “İyi araştır sen.” Hepimiz ayrılıp tekrar adama döndük.

 

“Kararımızı verince sizinle iletişime geçeriz.”

 

“Fazla zamanınız yok. Yarın yarış için burada olacağız. Kararı siz değil sen vereceksin.” Bize konuşma fırsatı bile tanımadan gittiler.

 

“Onlar olmazsa bende yokum.” Arkasından bağırmıştım duyup duymadığını bilmiyordum.

 

Eve dönerken kimse evde yoktu. Aradık fakat iletişime geçememiştik. Birden nereye kayboldular. Evi kontrol etmiştik. Koltuklara geçip nerede olduklarına dair fikir yorduk. Hepimiz iyice kuşkuya kapılmıştık. Özgür telefonlarını inceledi hiçbiri ortalıkta yoktu. Kafayı sıyırmaya gelmiştik. Ceren su içip mutfaktan geri döndüğünde elinle bir zarf ile döndü. Halamdandı. Patron oydu. Açıp Ceren okumaya başladı.

 

“Çocuklar öncellikle sizi apar topar terk ettiğimiz için bizi affedin. Bir süredir büyük bir belanın içindeyiz. Sizi bundan uzak tutmak için size söylemedik. Kısaca açıklayacak olursam Arda’nın ailesinin ölümü için bir araştırmaya koyulduk. Ölümleri bizim için hep şüpheliydi. Haklı olmamıza haklıydık fakat boyumuzdan büyük işlere karıştık. Fena faka bastık. Sizin bu işle alakanız olmadığınız konusunda inandırdık fakat yine tehlikedesiniz. Bu işe son koymak için uzak bir yere gittik. Bir nevi kaçtık. ASLA ama asla bu işi incelemeyeceksiniz. O evi de terk edin kısa bir süreliğine tatile çıkın. Sizi uyarıyorum kendinizden başka kimseye güvenmek yok sürekli bir arada olun. Garip herhangi bir durumda oradan uzayın. Sizi izliyor olacağız. Korunuyorsunuz fakat ne olacağı belli olmaz kendinizi özellikle birbirinizi koruyun. Özgür herhangi bir şekilde bize ulaşmayacaksın tenezzül bile etme gerektiğinde biz sizinle iletişime geçeceğiz. Arda sinirlenme bu işin sonunda cezalarını sen keseceksin emin ol ASLA BULAŞMAYACAKSIN. Bulaştığını anlarsam ceza fırsatını da elinden alırım kızma bana senin iyiliğin için oğlum. Ceren onlara annelik yapacağını ve hep toplayacağını biliyorum. Kendini hiçbir zaman kaybetme en iradelileri sensin onlara göz kulak ol. Asil asilik yapma.”

 

Bir anda başka bir dertten başka bir derde atlamıştık. Arda sinirli, Özgür kısıtlanmış, Ceren sorumlu, ben asi duygulara kapılmıştık. Sessizce bir süre oturduk. Arda çok kötüydü. Yanına geçip oturdum. Kafasını bir an bana çevirip tekrar önüne döndü ne yapacağına karar veriyordu. Sarıldım ona kokumu içine çektikten sonra hemen beni kendinden uzak tuttu. Yine yalnızlığa gömülecekti. O hala toplanamamışken bu durum daha da imkansızlaştırıyordu. Kardeşimin daha da yalnızlaşmasına izin veremezdim.

 

“Arda ne yapalım?”

 

“Hiçbir halt yapmayacaksınız Asil.” Kesindi.

 

“Sen yapacaksın yani.”

 

“Evet.” Güldüm.

 

“EE biz de yapacağız o zaman.”

 

“Saçmalamayın ikinizde bir halt yapmayacaksınız. Onu duydunuz kendileri bile baş edememiş biz nasıl yapacağız.”

 

“Ceren siz yapmayacaksınız sizi tehlikeye atmam zaten.”

 

“Arda bey Arda bey siz tehlikeye kendinizi atarsanız mecbur bizde atacağız.”

 

“Saçmalama Asil. Karışmayacaksınız ve tatile gideceksiniz size bir halt olmayacak.” Ellerimi göğsümde birleştirdim.

 

“Arda biz neyiniz?”

 

“Ailemsiniz.”

 

“Ee peki o zaman seni asla yalnız bırakmam.”

 

“Asil sus artık son sözümü söyledim.” Odadan çıkacakken Özgüre işaret ettim önünü kesti. Ne var diyerekten Özgürü itti.

 

“Tamam hadi git o zaman.” Sinirlenmiştim. “Hatta ne yap biliyor musun?” Bu sefer önüne ben geçtim. “Öl. Bizi bırakıp şimdi git ve öl. Ailenin seni bıraktığı gibi bizi bırak.” Kırıcı konuşacaktım ona engel olmak için.

 

“Asil.” Sinirli bir şekilde bağırdı.

 

“NE.” Bende sinirli bir şekilde bağırdım. Ceren ve Özgür sakin olmamızı belirtseler de dinlemedik. “Sende onlar gibi gittiğinde ne olacak?” Sinirle güldüm. “Bende denin şu an yaptığın gibi arkandan geleceğim.” Durumu anlamış gibi baktı kendi acısını benim de yaşamamı istemezdi.

 

“Asil bak durum öyle değil. Sizi tek ailemi tehlikeye atamam.” Sesini kısmıştı.

 

“Durum öyle dediğin gibi aileysek sen ölürken ben de senin arkandan ölürüm.” Ağlamaya başlayınca sıkıca bana sarılmıştı.

 

“şşş kardeşimin canımın ölmesine asla izin vermem.”

 

“Bir terk edilmeyi daha kaldıramam. Annemin bende açtığını mı kanatacaksın.” Ceren de ağlıyordu. Ona da sarıldı. Özgürü de ben çektim. Onlar da Arda ne yaparsa arkasında duracaktı.

 

“Ah ah tamam şu anlık karışmayacağım.” Ayrıldık birbirimizden.

 

“Emin ol onlar çözeceklerdir ve intikamını alacaksın.”

 

“Umarım Asil.”

 

“Eğer çözemeyeceklerini hissedersem emin ol senin ateşini ben körükleyeceğim.” Gülümsedi. “Beraber hepsinin canını acıtacağız. Ee hepiniz benimle misiniz?”

 

“Seninleyiz.” Hepsi kabul etmişti.

 

“Şimdi ne yapacağız buradan gitmemiz lazım.” Haklıydı Ceren tehlike biz ona gitmeden bize gelebilirdi.

 

“Yarın yarıştan sonra defolup başka bir yere gideceğiz. Araştırmaları bir süre oradan yürüteceğiz.”

 

“Lan az önce bana o kadar dil döktün karışma diye.”

 

“Sanki beni dinleyeceksin de seni tek yollamam. Şu an sadece araştırma yapacağız. Düşmanımızın her şeyini tüm zaaflarını, sevmediklerini öğrenip seni üzerlerine salacağız.”

 

“Hani bizimkileri bekleyecektik.”

 

“Özgür bebeğim asi kız iş başında hem onlardan daha önce çözeceğiz bizde onlarda olmayan bir şey var. Sen varsın Özgür.”

 

“Ben ne alaka lan?”

 

“Hakikaten abim ne alaka?”

 

“Karda yürürken izini belli etmeyecek tek insan o. Boşuna mı bir sürü bilgisayar bilmem ne aldık?”

 

“Doğru söylüyorsun da ya bize bir şey olursa.”

 

“En azından tek tek öleceğimize beraber ölürüz.”

 

“Bir daha ölüm demeyin. Halledeceğiz.” Kabul etmişti sonunda beraber olmayı. “Bizimkilerin haberi olmadan halledelim.”

 

“Öyle yapacağız değil mi Özgür?” Kafasını sallayarak onayladı. En büyük kozumuz hep Özgür olacaktı. O gerçek bir dahi yazılımcıydı yani hacker. “Tamam şimdi başka bir meselemiz daha var. Şu yarış.”

 

“Parası güzel şartları da kontrol et ve yarış.” Arda para deyince gözü dönüyor ve acısını unutuyor demiş miydim? Ceren ile aynı anda ona bir şaplak patlattık. “Ee tamam siz söyleyin ne yapacağımızı halla halla.” Hemen burun kıvırıp triplere girdi.

 

“Yani bende kabul ediyorum. Asil yarışı alırsa gelsin paracıklar.” Bu az önce Arda’ya şapla atan Ceren arkadaşımız.

 

“Ya kazanmazsa?”

 

“Özgür hayırdır sen kardeş bana güvenmiyor musun?”

 

“Asil bugün zor bir yarıştı azıcık hile ile seni geçebilirdi. Hem sen bana diyeceğine kendine bak sen de kendine güvenmiyorsun. Bir gariplik olduğunun farkındasın.”

 

“Evet bana sapıkça bir teklif yapmayacaksa ne teklifi yapacak?” Aslında sırf teklifi duymak için bilerek yenilebilirdim. Her türlü para alacaktım. Teklif çok tehlikeli ve gizli olmalıydı. Acaba mitten falan mı? Ya da mafya lan o zaman beni ne yapacaklar? “Şey ben katılacağım yenilsem de yenilmesem de ucunda para ver. Kazanırsam 2 milyon dolar kaybedersem bir milyon dolar ve teklif. İşin aslı teklifi çok merak ediyorum.”

 

“Bizde, abi araştırdın mı adamı?”

 

“Evet, ünlü iş adamı, Barış Altay Yıldırım. Karanlık işlerde olduğuna dair birkaç soruşturması var fazla bilgi yok sadece kendi istedikleri bilgiler. Çok güçlü olmalı. Kayda değer tek şey bir soruşturma tek var yakın zamanda içeri alınabilir.”

 

“O neden?”

 

“Ortaklarından biri ile bir husumet çıkmış ne hakkında bilgi yok. Büyük bir bilinmezlik.”

 

“Çözmek istemem garip mi?”

 

“Hayır değil bende istiyorum. O yüzden bende kabul edeceğim yarışa girmeni ne tür yöntemleri kullanıp benim onlara erişimime izin vermiyorlar çözmem gerek.”

 

“Delisin biliyorsun değil mi? Meraktan Asili tehlikeye atacağız.”

 

“Beni korursun Arda.”

 

“Evet ama.” Sözünü kestim.

 

“Yarışa katılıp kazanacağım merak etme sınırları zorlayacağım. Araba bul sen arabam pert.” Ağlıyormuş gibi burun çektim. Herkes onayladıktan sonra odalarımıza gidip dinlenip uyuduk.

 

Gecenin bir vakti kalkıp su içmeye gittiğimde Arda tek başına balkondaydı. Yalnızlığı bu sefer seçtirtmeyecektim. Beni fark edince buruk bir gülümseme bana verdi. Yanına gidip kafasını omzuma dayadım. Hiç konuşmadan öylece bekledik. Sonra uykuya daldım. Yarış sabahına uyandığımda yatağımdaydım. Gece ben uyurken yatağa koymuştu. Odasına gizlice girip baktığım da hala uyuyordu.

 

 

 

Yarış yerine geç gitmemize rağmen orada yoklardı. Geç geldiğimiz için red ettiğimizi düşündüklerini sandık fakat bir süre sonra iki adam ve birkaç kişi gelmişti. Sanki red etmeyeceğimizi biliyorlarmış gibi kendilerine güvenip bizden sonra gelmişlerdi. Bizden biraz uzakta tablete bakıp konuşuyorlardı. Zenginlerin de plan yapması bile modern. Adam bir düre sonra oradan gitmişti. Ya başka bir yerden izleyecekti ya da gitmişti. Acaba dün yarışı izlemiş miydi?

 

“EE ben kim ile yarışacağım?” Egemene sormuştum. Kafasını yanımıza doğru gelen beyaz Silvia S15 ile oraya döndüm. Araç mükemmeldi. Sürücüsü ise görünmüyordu. İşte şimdi tırsmaya başlamıştım.

 

“Fırtına ile?” Bizimkiler bahsetmişlerdi. Yüzünü kimsenin görmediği belliydi arabanın içinde kim vardı görünmüyordu.

 

“İçinde insan var mı?” Saçma bir soru sormuştum. Ardından bir el camdan onaylama işareti yaparken Ardanın bana bulduğu yeni Supra’ya geçtim. Yarış çizgisindeydik. Tedirginliğe girmiştim. Ben Asil, hiçbir yarışta tedirgin olmazken yüzünü görmediğim biri yüzünden tedirgin olmuştum.

 

Derin nefesler alıp verirken işaret ile birlikte başladık. Gerçekten çok iyiydi. Dün göstermediğim her şeyi Fırtına da kullanmak zorunda kalacağım belliydi. Dönüşlerde benim kadar iyiydi. Tüm maharetlerimi gösterirken bir o öne geçerek bir ben geçerken hizalarımızda sadece santimler vardı. Acaba o da tüm maharetlerini kullanıyor muydu? Ben bunu düşünürken polis sirenleri çalmaya başlamıştı. Peşimize takılan polisle yolumuzdan aynı yönde sapmıştık.

 

Polisler bize yaklaşırken yan arabamda ki adam camdan sola girmemizi işaret ediyordu. Girdim. Kendi aracını saklarken arabasından inip yanıma gelmişti. Yüzünde ki maske ile korkutucuydu. Arabamın kapısını açarak elimden tutup arabaların yanından koşarak kaçtık. Gizlice bir sokağa girmiştik. Saklandığım yerden kafamı eğip baktığım da o da üstümden kafasını eğip sokağa bakıyordu. Hafif kafamı arkaya doğru çektiğim de göğsüne çarpmıştım. Kalbim garip bir şekilde çok heyecanlanmıştı. Biraz bekledikten sonra tam yerimizden çıkarken arkamızda olan gölge seslendi.

 

“Teslim olun Polis!” şimdi ayvayı yemiştim işte yanımda ki maskeli adama korkuyla baktım. Karanlıktan dolayı maskeli hali bile görünmüyordu. Adam birden beni kendine çekip kafama silah dayamıştı.

 

“At silahı yoksa kız ölür.” Sesi tanıdık gibiydi. Fakat değiştirmeye çalıştığı belliydi.

 

“İkiniz de bana canlı lazımısınız Asil ve Fırtına. Başka bir zaman öldürürsün onu.” Ne biçim polis bu be rehin alınmış birine başka zaman öldür diyor. “Seni bulacağımı biliyordum Fırtına sayende bir taş ile iki kuş oldunuz. Yine de kızı öldürmek sana kalmış. Eninde sonunda buradan çıkamayacaksın.” Aha b.k yolunda ölecektim. Adam beni arkasına alarak ani bir hareketle silah sıktı. Duvarın arkasına tekrar girmiştik. Birbirlerine silah sıkmaya devam ediyorlardı. Polis ise benim silahsız olduğumu unutmuştu. Duvarın üstüne atlayıp diğer tarafa geçerken maskeli adamın silah sesi susmuştu. “Şimdi elime düştün işte.” Polis elinde silahla ile ona doğru giderken arkamı dönüp koşacakken vicdanıma yenik düşüp Polisin boynuna dirseğimi geçirip sersemlettiğim an tam yüzüme bakacakken maskeli de yerinde çıkıp adama bir tane daha geçirip yere yığmıştı. Sonra nabzını kontrol etti.

 

“Yürü diğerleri gelmeden gidelim.” Elime yapışmıştı. Elimi sertçe çekip ondan kurtardım.

 

“Yaşıyor mu?”

 

“Evet hadi gel.” Sesi bir an daha tanıdık gelmişti. Polisin nabzını kendim de kontrol ederken o gitmişti. Bende edip peşinden gitmiştim. Etraf da başka siren sesi yoktu. Sadece bir sivil polis arabası vardı demek ki polis tek başına gelmişti. Ben arabama doğru koşarken önümde ki adam çoktan binip çalıştırmıştı. “Bitiş de görüşürüz Asil kız.”

 

Hemen arabaya binip peşine takıldım fakat bana fark atmıştı. Yanına yaklaşsam da önüne geçemiyordum. Eyvahlar olsun. Beklenen kötü son olmuştu bitiş çizgisini benden önce geçmişti.

 

Kafamı direksiyona yaslayıp bizimkileri bekledim. Arabasına baktığımda durmadan gitmişti. Bizimkiler beni alıp eve geçerken hiçbir şey sormadılar eve geçince dayanamayıp her şeyi anlattım. Yanımda her zaman olacaklarını belirttiler sonra da odalarımıza geçtik. Yatağıma yatarken yarın ki yemekteki tekliften çok aklım maskelideydi. Fırtınadaydı.

Loading...
0%