Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Suç ile Dans

@yesilcadi

5. BÖLÜM: SUÇ ile DANS

 

Hayatın her anında her zorluk ve her mutlulukta dans partnerimiz olan hayatımız tutku barındıran iradeli kader midir yoksa kaderin bir parçası olan tesadüf ile gerçekleşen ihtişamlı dans mıdır?

 

 

Ceren koluna birini takmış yemek masalarından birine oturmuştu. Yanımıza yakın masalardan birine otururken Altay da görünce biraz şaşırmıştı. Altay bizi çok iyi araştırmış olmalıydı. Hala neden beni seçtiğini bilmesem de bizi bildiği aşikardı. Ceren’e gelirsek bacımdır diye demiyorum bu kız gerçek bir deliydi. Ne ara gidip de rezervasyonda ki birini ayarladın. Özgür ve Arda’ya kesin inme inmiştir. Az önce tepsiyi onlar düşürmüştü. Bizimkiler yanımızda erkek görünce deliye dönerdi. Bende genel de olmazdı Ceren’in yanından bile geçemezdim gerçi Ceren’in yanından kimse geçemezdi. Bana gelirsek hoşlandığım biri olunca babam onları ringe alırdı. Ağız burun kırardı. Tabiri caiz değil normal dümdüz kırardı.

Ceren yakın bir masaya otururken Arda’nın Özgürü zorla götürdüğünü fark etmiştim. Ceren bana dönüp gülümserken ona göz kırptım.

“Gayet başarılısınız Ailece.” Nispet yapar gibi aile kelimesini bastırmıştı. “Özellikle her türlü suçta.” Bizden bir anlığına tiksinti ile mi bahsetti yoksa hayranlık mıydı çözemedim.

 

“Ailece başarılıyız.” Gıcık bir şekilde “Özellikle her türlü işte.” Bende nispet yapar gibi konuştum.

 

“Artık konuya dönsek Altay bey bu iş baydı.” Altay bey dememe şaşırmış olmalıydı. “Yemek ve imza da tamam olduğuna göre beni neden seçtiniz ve görevlerim ne?” Ciddi bir hale bürünmüştü. Onun ciddi haline karşılık ağzıma bir lokma daha attım midem inadım uğruna patlayacaktı. İçinden ne salak kız buna teklif getirmekle iyi mi yaptım diyordur.

 

“Dönelim bakalım. Öncelikle Zafer Yıldırımı tanıyor musun?” Konunun ne alakası vardı bilmiyordum fakat isim bana aşırı tanıdıktı. Zaten Altay’ın soy ismini ilk duyduğumda da tanıdık gelmişti. Ne yazık ki balık hafızalıydım. Beynimin en ücra köşelerini sherlockluk yaparken bir halt anlamadım. “Şekilden şekle girdin tanıdığını biliyorum.” Ben hatırlamıyorum ki tanıyayım.

 

“Aslında bakarsan bir yersen çok tanıdık geliyor fakat hatırlayamadım.” Ciddi misin der gibi bakıyordu. Küçümseyici bakışlarını bana yollarken az önce emin değildim fakat şu an kesinlikle bu kız ile mi anlaşma yaptım diyordur. “Ciddi olamazsın Asil olduğuna emin misin?” Sabahtan beri olan duygusuz hali hafif öfke tohumunu almıştı. “Benim aradığım Asil gibi değilsin. Asil bir kız yerine…” devamını getirmeyip uzun bir soluk aldı. Kırılmış ve sinirlenmiştim.

 

“Aptal gibi mi davranıyorum?” Alaycı bir şekilde güldüm. “Aradığın Asil nasıl biri bilmiyorum ama Asil olduğuma eminim.” Ayağa kalkıp yanına doğru eğilirken “Asil ile tanışmazsan iyi edersin senin için iyi olmaz Barış Altay Yıldırım.”

 

“Nedenmiş o?” Bu davranışım hoşuna gitmişti. Öfkemi ve benliğimi hissettirmiştim. Asil’in benliğini hissetti ve bu hoşuna gitti.

 

“Çünkü Asil,” yüzüne daha çok yaklaşarak bir anda yerimde dikleşip “yani ben senden hiç hoşlanmadı.” Arkamı döndüm. Güzel bir müzik çalmaya başlamıştı. “Asil’in nefretini alırsan onunla tanışmak en büyük hatan olur.” Konuşmam bitmişti. Yürümeye başlarken arkamda elimi tutan adam ile sinirle ona dönüp “Ne yapıyorsun? Seni adi…” Diyemeden sözümü kesti.

 

“Bu dansı bana lütfeder misiniz?” Elimi ondan kurtarmaya çalışırken Ceren bir anlığına baktım ayağa hışımla kalkmış eline de bıçağı almıştı. Gözü dönerse buradan bok çıkardık. “Lütuf değil aslında bu bir emir ilk görevin benimle şu an dans etmek.”

 

“Ne hani sapıkça bir şey yoktu? Seni…” Yine küfrümü engellemişti.

 

“Dans etmek sapıklık olmuyor.” Beni kendine doğru çekerken Ceren’e sakin ol işareti yapmıştım. Elleri belimde yerini alırken benim de ellerim kendi yerini bulmuştu. “Emin ol tehlikeleri severim. Hataları ise kabul etmem ve yapmam.” Dansın ritmine kapılırken kalbim de hafif heyecandan ufak bir alarm vermişti. Benden tehlike diye bahsetmesi hoşuma gitmişti. Tehlikeli olduğumu az önce ki tavrımdan anlamış olmalı ki demişti. Aslında tavrımın anlaşılması hoşuma gitmişti bir erkeğin iltifatından neden hoşlanayım ki yoksa bir dakika bir dakika zihnim durur musun artık kadınım ben tabi erkeklerden hoşlanacağım bunun iltifatı değilse başka birinin iltifatı hoşuma giderdi. Bence Fırtına söyleseydi hoşuma çok giderdi. İyici beni lezbiyen yaptın. Bir saniye daha dur zihnim ya Fırtına aklıma şimdi nereden geldi. Hiç çıkmadı diyen kendimle bir an boşluğa baktım. “Dalgınsın.” Sesi naif ve meraklı çıkmıştı. Bir elim ile uzaklaşırken tekrar kendine doğru çektiğinde devam etti. “Benim yerime başkasını tercih edemediğin için bir şey hissetmiyorum.” Böyle bir durumda insan nezaket için bile olsa üzgünüm der. Dans figürlerine sert bir şekilde devam ediyorduk. Birbirimizden neyin hıncını çıkarıyorduk bilmiyordum. Ona her yaklaştığımda güzel koku daha da tanıdık oluyordu.

 

“Kimseyi düşündüğüm yok Fırtına denen herif küfür ediyordum. Kaybetmeseydim şu an burada senin kollarında dans etmezdim.” Sadece bir gülüş atmıştı. “Peki konuşalım Zafer Yıldırım neyiniz oluyor?”

 

“HImm soy isim laneti amcam olur kendisi.”

 

“Peki ben onu nereden tanıyorum.”

 

“Gerçekten hatırlamıyorsun.” İnanamaz gözlerle bakmıştı. Hareketleri bir an yavaşladıktan sonra ondan uzaklaştığım an tekrar dans figürünü sert yapmaya devam ediyordu. Aynı şekilde bende öyleydim. “Kırmızı Lamborghini.” Bir şey anlamamı ister gibi imalı imalı baktı. Anlamadım. Sabır dielr gibiydi. “Aventador SVJ.” Gözlerim bir an parlamıştı. “Sonunda.” Gözümdeki parıltıdan anladığımı anlaması ürkütücüydü. Tüm olay gözümün önünden geçmiş karnımda ki yara izi sanki sızlamıştı. Yüzümü ekşitmiştim. “Kötü şeyler başına getirmiş olmalı amcam.” Yine anlamıştı. Sinirlenmiştim. Duygularımı saklamalıydım. Düz bir ifadeye büründüm. Ben iyi rol yapardım.

 

“Amcanın yarım bıraktığı işi mi yapacaksın? Hani canıma zarar gelemeyecekti?”

 

“Amcam sana ne yaptı ki?” Bilmiyordu. Sessizce öfkeli bir şekilde dansa devam ettim. Düz tavrım anca bu kadardı. “O piç neyse?” Bir an o da sinirlenmişti. “Neyse devam edeyim.” Kafamı salladım. “O arabaya el sürebilen tek kişisin. Hatta bir günlüğüne ona sahip bile olmuştun. Çalarak.” Son kelimeyi bastırarak söyledi gibime geldi. O araba canıma mal oluyordu. Ama hala onu istiyordum. Benim olacaktı. Nedense fırsat doğmuş gibi hissediyordum.

 

“Evet onu çalarak aldım.” Bende sivri konuşuyordum. “Bunun konumuz ile ne alakası var. Amcanın kısa bir anlığına düşmüş onurunun intikamını benden mi alacaksın?” Dediğime yine gülmüştü. Birbirimize çok yakınken gülmüştü. Bu kısa bir an nefesinin yüzüme çarpmasına ve kokusunun burnuma dolmasını sağladı. Bu koku kesin tanıdıktı. Yine hatırlamıyordum kime aitti.

 

“Ondan nefret etmen hoşuma gitti. Bazı şeyleri yaparken aynı tarafta olacağımız iyi oldu.” Amcasına olan nefretini iliklerime kadar hissetmiştim.

 

“Peki o araba ile ne işimiz var?”

 

“O arabayı tekrar ele geçireceksin ve birkaç şey daha gerisini bilmene gerek yok.”

 

“Şu araba da ki hazine mevzusu olmalı.” Şaşkındı.

 

“Nereden biliyorsun?

 

“O arabayı görmek istememin sebebi oydu. Fakat ben hazine falan bulamadım.” Anlamsızca bakmaya devam etti. “Bu kadar şaşırma tüm suç dünyası o arabanın peşine düşmüştü bu hazine mevzusu için fakat amcan suç dünyası kadar tehlikeliydi.”

 

“Tehlikeli olmasını bilmene rağmen sende istedin.” Utanmış gibi yaptım.

 

“Suç dünyasının delileri tehlike sever.” Heyecanlı bir şekilde küçük bir çocuk gibi konuştum. Sanki hiç şapşal insan taklidi yapan görmemiş gibi yüzümü incelemesi beni rahatsız etmişti. “Asilleri de sever.” Müzik sona yaklaşırken dansı daha keyifli yapmaya başlamıştım. O arabayı tekrar görecektim onun yüzünden kaybettiğim şeye karşılık o araba. “Sanırım şu an başka bir şey bilmeyeceğim.” Kafasını olumlu anlamda salladı. “Bu işi sanırım seveceğim.” Hızlıca beni çevirip tekrar kendine çektiğinde belimden yakalayıp bacağımdan tutarak yere doğru beni eğerken kendisi de üzerime eğilmişti. Aşırı derece yakınlığın verdiği durum ile nefesim kesilmişti. Beni tekrar kendine doğru çekerken göğsüm göğsünün alt kısmına çarpmıştı. Yutkunarak nefes verdi. Etrafa bize bakan insanlar ile bende nefesimi vermiştim.

 

“Görünüşün ve davranışın da adın ve kişiliğin kadar çelişkili Asil Asi.” Görenler bizim suç dansımız yerine tutkulu dansımızı görmüştü.

 

Ona tam cevap verecekken ışıkların bir an sönmesi ve etraftaki silah patlama sesleri ile söze başlayamamıştım.

Loading...
0%