@yesilkoy
|
Ateş Evvela Yüreğe Düşer "Zaman önüne kattığı her şeyi süpürür. MUSTAFA KUTLU ~🖤~ Kötü günler dolu gibi yağıp zarar veriyor, geçidi olmayan yollar oluşturuyor ve cesaret edip o yolu geçeni çığ altında bırakıyordu. Kötü günler yağmur gibi üzerlerine yağarak hayatlarını talan ediyordu. Kötü günler kara bulut gibi evlerinin üzerine çökerek aydın günleri gerilerinde bırakıyordu. Günlerin aydınlığa kavuşması imkansız görünüyordu. Evdeki, bahçedeki hatta dışarıdaki kalabalık genç kızı korkutuyordu. Her şeyi göze alarak, ardında bıraktıkları insanları düşünmeden kaçan iki sevdalının hatası aileleri üzmekle beraber sinir komasına sokmuştu. En çok da kız tarafını... Fitilleri ateşlenmiş bomba gibilerdi. "Rezan Şahmaran!" Bu ismin dilinden dökülmesini bırakın beyninde yankılanınca bile saç diplerinden tırnak uçlarına kadar titriyordu Mizgin Zuxari. Elinde olmayan ve olmasını istemediği sebeplerden ötürü... "Kıza yazık oldu. Kaçarken ailesinin namusunu düşünmedi mi hiç?" Sıkıntıdan kendi kendine söylenen büyük ablası Zerya'ya terslenerek baktı. "Seviyor işte, abla." Önüne dönerek iç çeke çeke perdesini hafif araladığı pencerenin önünde dışarıda ve bahçede dolanan adamları izlemeye kaldığı yerden devam etti. "Gittik istedik; daha kızımız küçük, dediler. Kardeşin bir yıl daha bekleyebilirdi." Büyük ağabeyi Cengiz'in karısı Zişan çayından bir yudum almadan evvel görümcelerine gerçeği nakletti. "Cengiz ağabeyim sana gelseydi sen de kaçardın, Zişan. Yan çizme istersen." Mizgin, ablası yerine yengesini cevaplamaktan pek pişman değildi. Elinden geldikçe kaçan o iki âşığı koruyacaktı. Elbette yaptıkları doğru olmadığı gibi kabul edilir değildi. Ağabeyi Berdan bir yıl daha bekleseydı güzel, ihtişamlı bir düğünle Rojin'e kavuşabilirdi. Ne yazık ki ikisi beklemek yerine kaçmayı tercih etmişti. Bu kaçış canlarına mal olacaktı. Tüm Şanlıurfa, Rezan Şahmaran'ın deli öfkesini bilirdi. Ki bundan kendisi de nasibini almıştı. Neyse, konu bu değildi. Tasasına düşeceği bu da değildi. Daha önemlisi Berdan ve Rojin neredeydi? Akıbetleri ne olacaktı ?Bulunabilecekler miydi? Kafasında dolanan deli soruları kenara itti Mizgin. Ayaklarının dibinde oturan ablasının eteğinin ucundan çekiştirmesiyle oflayarak kalçalarının üzerine geri oturdu. "Cengiz seni o camın önünde görürse parçalayacak." Uyan dolu sesiyle kız kardeşini payladı Zerya. "Delala min..."(Güzelim) Kızan ablasını sakinleştirmek için tatlı tatlı gülümseverek yanına oturdu. "Kızma, oturdum bak." Zerya'nın gülüp omzunu dürtmesini beklerken aksi gibi ablası acı acı bakmıştı. Gülümseyen dudakları düz bir çizgi halini aldı. "Ne oldu?" "Hiç, delala min. Hiçbir şey..." Bir şey olmadığını iddia ederek ayağa kalktı. Kardeşinin şüpheli bakışlarından habersiz odadan çıkmıştı. Gelip gidenlerden dolayı pek odadan çıkamıyordu Mizgin. Babasının kesin emri; aşağıya, mutfağa bile inmeyeceğiydi. Babasının tepkisini merak ederken annesinin ağzını sıkıca kapatmasını tembih etmesi Mizgin'in şüphelerini fitillemişti. Neler döndüğünü gerçekten merak ediyordu. Bu evde ondan gizli şeyler dönüyordu. Yatıştıklarında annesini sıkıştıracaktı. Benan kucağındaki oğlunu doyurmaya çalışıyordu. İnatçı oğlu kaşığı almamak için sürekli direniyordu. "Bir haftadır bulamıyorlar onları, nereye gitmiş olabilirler ki?" Zişan eltisine imayla baktı. "Berdan kaçımayı göze almışsa her şeyi önceden ayarlamıştır, Benan. Uzun bir sürede bulunmayabilirler." "Allah onları korusun, Zişan. Ne diyelim..." Kaşığı almadıkca ağlayan oğluna sinirleniyordu Benan. Mizgin ağlayan yeğeninin yanına giderek Benan'a yardımcı oldu. "Halacım hadi ye yemeğini." Yengesinin elinden kaşığı kapıp küçük oğlana patates püresini yedirmeye çalıştı. "Rezan çok sinirli. Evimize silahla saldırdı." Eltisiyle konuşurken neler olacağı merakı kadar korkusunu da yaşıyordu Zişan. Ölümün asla olmayacağı bir sonuca varmak istiyorlardı. Hata kendilerinde olarak görülüyordu ve Rezan Ağa durdurulacak adam değildi. Kız kardeşi Berdan tarafından kaçırılmıştı. Eğer Mizgin kaçmış olsaydı kocası Cengiz de durmazdı. Kaçıran adamın ailesini suçlar, evlerini de silahla basardı. Kendi başına da bu vahim durum gelmiş olabilirdi. Daha kötüsü kız kardeşlerinin de başına gelmiş olabilirdi. Ne olursa olsun sancıyı en çok kız tarafı çekiyordu. Akşam olduğunda hâlâ odasından gelen giden adamların sebebiyle çıkamadığı için sinir harbi yaşamıştı. Gelişmeleri büyük ablası Zerya'dan yahut küçük ablası Berfe'den alıyordu. Roni mutfakta iş yaptığı için yanına bir kere bile gelememişti. Aldığı son haberlere göre yarın akşam babası ve aile büyükleri Şahmaran konağına gidecek ve olaya el atarak çözüm bulmak için konuşacaklardı. Rojin'i, Berdan'ın kaçırdığını Rezan Ağa ikinci gün öğrenmişti. Üçüncü günü Diyarbakır'dan Urfa'ya geri dönmüş, nefes almadan evlerine silahla saldırıp kız kardeşini aramıştı. Ama ne kız kardeşi ne de Berdan evdeydi. Onlar çoktan planladıkları her neresiyse oraya kaçmışlardı. Kaçışlarından iki gece sonra ağabeyleri Cengiz ile Mesut'un konuşmalarına şans eseri tanık olmuştu. Berdan ve Rojin, Şırnak'a kaçmış, bir aşiretin evlerine sığınmışlardı. Onları kabul eden aşiret korumaları altına almıştı. Sözünü veren aşiret ağası bu iş hallolana kadar Berdan ve Rojin onun koruması altında olacaktı. Bu duydukları bir nebze herkesi rahatlatsa da Rezan Ağanın sıkı çalışmaları herkesi korkutuyordu. Söz vermişti; onları buldukları an öldürecekti. Hiç düşünmeden hem de! Gecenin geç saatlerinde iki ablası da kocalarının kalkmasıyla evlerine dönmüş yalnız kalmanın verdiği sıkıntıyla annesi Naze Xanim'in yanına gitmişti Mizgin. Yade (Anne) Feyruz ile oturmuş sessizce konuşuyorlardı. "Dayê?" diye kapı eşiğinden annesine seslendi. "Keçamin?" (Kızım) "Bir gelişme var mı?" "Na keçamin." (Hayır) Kapı önünde bekleyen genç kız babaannesine gülümseyerek, "İlaçlarını aldın mı, Yadě Feyruz?" diye sordu. Bir yandan elindeki tespihle dualarını sıralarken, diğer yandan kızına cevap veriyordu. "Zişan verdi, keçamin." "İyi o zaman şew baş, (iyi geceler) " diyerek kendi odasına yeniden döndü. Bu akşam da gözüne girmeyecek bir gram uyku için kendini yatağına atarken yarın için ne olacağını büyük bir sabırsızlıkla bekliyordu. Babasının verdiği kararı gerçekten merak ediyordu. Rojin'i kendi ailesi kabul etmişlerdi. Hemen şimdi gelse annesi hiç düşünmeden elini öptürür, diğer gelinleri gibi onu da kabul ederlerdi. Ama Rezan? En büyük sorun oydu ki kız kardeşine ne yapardı? Gerçi imam nikahı kıyılmıştı. Ağabeyinin dediğine göre Şırnak'a gittikleri an imam nikâhları kıyılmıştı. Belki de resmi nikâhı bile yapmışlardı. Bunu yapmalarını diledi Mizgin. Eğer yapmışlarsa çok iyi olacaktı ikisi için de. 'Umanm iyisindir Berdan.' Yorganına sıkıca sarılırken ağabeylerini düşündü. Dört ağabeyi, iki ablası vardı. En büyükleri Cengiz idi. Otuz dört yaşında, yakışıklı bir adamdı. Karısı Zişan'ı severek almış, üç çocuk sahibi olmuşlardı. Mesut ise ikinci ağabeyiydi. O da Benan'ı severek almıştı. Sırasıyla ablaları Zerya ve Berfe, ağabeyleri Berdan ve Rüzgâr idi. Rüzgâr okumuş, Berdan işe kızı kaçırarak hayatlarını mahvetmişti. En küçüğü Mizgin yarın bir davaya kurban gidecekti ve hâlâ haberi yoktu. Yarın elim haberi öğrenecek; ya üzülecek ya sevinecekti! *** Atın üzerinde rüzgârla çatışan genç adam, havaya bile meydan okuyordu. Alabildiğine sert yüz hatları haşin rüzgâra inat çehresini bozmuyor, keskin bakışları ileriyi hedef alıyordu. Atını mahmuzladı Rezan Şahmaran. Eyerin üzerinde azametiyle öyle bir inmişti ki atı ileriye kaçmaya yer aradı. 'Sakin ol, Rezan. Öfke, bir adamın en çevik düşmanıdır!' Nafile çabalara girdi, kendini sakinleştirmeye baktı. Belindeki silahı çekip çıkardı ve rastgele havaya ardı ardına ateş açtı. Birilerini vurmak yerine, havaya öfkesini kurşunlarla sıkıyordu. Yumruğu arasındaki kabza parçalanamıyordu. Tıpkı Rezan Şahmaran'ın öfkesi kadar sert ve güçlüydü. Alabildiğine ihtişamlıydı. "Sen ağabeyinin hayatını mahvettin Rojin!" Kendi hayatı gibi ağabeyinin de ailesinin de hayatını mahvetmişti. Silahında kurşun bırakmayana kadar sıkmak istedi. Son kurşunu bırakıp kendi beynine sıksa yeriydi. "Rezan ağabey sakinleş!" Duyduğu tanıdık sesin uyarısı bile etki etmiyordu ne yazık ki. Arkasına usulca döndü ve atın üzerinde duran kardeşini gördü. Delici toprak gözlerin içine baktı. O da ağabeyi kadar öfkeli, ancak gizlemeyi başaran bir iradeye sahipti. "Aslan..." Hırıltılı nefesini verdi. "Öfkem dinmiyor, bıremin (erkek kardeş)." "Mecbursun, ağabey. Kız kardeşin gitti, kaçtı ya da kaçırıldı. Senin öfken sana zarar veriyor, önce kendini dizginle!" Rezan burun kemerini sıktı. Bir elinde silahı, bir eli burun kermerinde kardeşinin dediğini yapmaya çalıştı. "O küçük kızla evleneceğim, Aslan. Daha kaç yaşında olduğunu bile bilmediğim bir kızla evleneceğim." Çok nadir gördüğü kıza hiçbir vakit o gözle bakmamıştı. O kız küçüktü onun için. Karşısında atının üstünde asaletiyle duran kardeşi tebessüm etti. "On dokuz yaşında Mizgin. Evleniyorsunuz yakında. Bir delilik yapma gözünü seveyim. Kızı yan yolda bırakırsan kan dökülür. Kan dökülmesin, aileler birbirine girmesin." Olağanüstü bir haldi kan davası. Kimsenin yanaşımadığı,yanaşımak istemediği bir acıydı. Dostluk varken, düşmanlık reddedilirdi. Rezan Şahmaran kan davasını istemiyordu, evlenmeyi istemediği kadar! "On dokuz yaşında küçük bir kızla evlilik geçireceğim ha? Gel, Rezan Şahmaran küçük bir kızla bir ömür mutlu bir evlilik geçir. Berdel yüzünden!" Etraf kayınordu evliliğiyle. Yade Piroz'un başı altından çıkıyordu bütün bunlar. Kardeşine parmağını salladı. "Hepsi Yade Piroz yüzünden. Ben senin o kız kardeşini öldürmeyeyim diye, beni berdele mecbur bırakıyor. Kimse kan dökülmesin diye de kabul eder!" Havaya çevirdi silahını. İki kez daha ateş açtı. Aslan bu öfke nasıl dindirilecekti, bilmiyordu. Rojin'i bulmadığı yetmezmiş gibi, ağabeyi berdel yoluyla evliliğe mecbur bırakılıyordu. Fakat bu gerekliydi. Kan dökülmemesi için Mizgin Zuxari'nin bu eve gelin gelmesi şarttı. Kardeşlikleri bozulmaz, ancak eskisi gibi de olmazlardı. Rezan o kızı sevmek bir tarafa tanımıyordu bile. Bir gün olsun o gözle bakmamış, kız kardeşi Rojin'den farklı görmemişti. Niye bugün istemediği kızla evliliğe mecbur bırakılıyordu? Kimse değil, kardeşini kaçıran şerefsizin kız kardeşiyle evleniyordu. Mizgin Zuxari. Adından ibaret bildiği genç kız. Öfkesi dinecek gibi değildi, hayır. "Böyle olması gerekmiyordu. Ama olduysa biz çaresine bakacağız," dedi Aslan sakin bir ses tonuyla. Rezan atının yelelerini okşadı. Silahı beline takımış, ürküttüğü hayvanı sakinleştirmeye çalışıyordu. Kimi kandırıyordu ki! Hayvanın yelelerini okşayıp kendi öfkesini dizginliyordu. "Çaresi benim evlenmem mi, bıremin? Sevmediğim bir kız, küçük bir kız. Sabır Allah'ım, sabır." Sabretmediği sürece baş edemeyecekti. Aslan atın üzerinden atladı. Bu çaresizlik karşısında kendisi de öfkeliydi. İçinde dalgalanmış patlamaya hazır volkanlar sıralanmıştı. Bir dokunuşta patlayacaktı. Bir dokunuşta lavları ateşini fırlatacaktı. Dokunuşları yasakladı kendine. O da öfkeyle kalkarsa kimse Şahmaran konağında çıkacak kaosa engel olamayacaktı. "Çaremiz buysa elimizden başka bir şey gelmiyor. Gözünü seveyim kan çıkmasın. İstemiyorum deme." Yumruk halini aldı elleri. Bir yerlere inmeyi uygun gördü. Bir yerlere inmek istedi. Kararlı gözleri kardeşine kilitlenip kaldı. "Evlenmeyeceğim, Aslan. O kızla evlenmeme gerek kalmadan o iki insanın canını alacağım!" Şüphesiz yapardı. Rezan Şahmaran sırf evlenmemek için bile onları öldürürdü. Kaçışlarının ona mal edilmesi ve bu kaçış yüzünden evlendirilmesi... Kuşkusuz derilerini kazırdı! *** Çıkmaz yollar karşılarına inatla çıkıyor, rotayı çevirip yeni bir yol haritası çizdiklerinde bile yine aynı çıkmaza uğruyorlardı. Hüküm bugün bilmeyen tarafa bildirilecekti. Zerya sabah yeniden babasının evine gelmişti. Berfe misafirleri olduğu için öğleden sonra gelebilecekti. Zerya'nın artık Mizgin ile konuşması gerekti. Kimseden bir şey duymadan ablası söylemeliydi. Ne annesi, ne babası, ne ağabeyleri anlatmaya yüreklerinin yetmeyeceğini söyleyerek elim görevi ablasına bırakmışlardı. "Sizlerde bir şey var, Zerya. Benden bir şeyler saklıyorsunuz; babam aşağıya inmeme izin vermiyor, Cengiz ve Mesut ağabey benimle konuşmuyor. Dışarıda bir hengame var. Kime sorsam kurcalama, diyor." Kahverengi gözlerini suçlu gibi kız kardeşinden kaçırdı Zerya. Zuxari ailesinin acısı da bu yüzdendi. Berdan'ın hatası kız kardeşine mâl olmuştu. Cengiz ve Mesut'un kızgınlığı Berdan'a idi. Mizgin onun yüzünden evlendirilecekti. Derin iç çekişi içler acısıydı. "Delala min..." Kız kardeşinin elinden sıkıca tuttu. Devamını nasıl getirecekti? "Sana haberlerim var ama sakin kalman gerek. Tamam mı?" Mizgin sonunda olacakları öğreneceği için heyecanlıydı. İyi "Berdan, Rojin'i kaçırdı ya..." Bunun bedelini sen de ödeyeceksin diyecekti. "Evet..." Devam etmesini isteyen kardeşinin çocuksu yüzüne dolu dolu gözleriyle baktı. "Kan dökülmesin diye..." Yutkundu Zerya, cümlesini toparlamaya çalıştı. "Berdel yapacaklar, Mizgin." Mizgin son sözleri idrak etmek için bir süre sessizce bekledi. Ablasını izleyen bakışları belirsizdi. İşin aslı anlamsızlık yüklüydü. Keza son sözleri anlamsız geliyordu. "Berdel mi?" Anlamsızca çıkan sesi ablasını hayli zorladı. "Evet, delala min, berdel!" Berdel olursa onu Şahmaran erkeklerinden biriyle evlendireceklerdi. Gözleri korku içinde gelecek ismi bekledi. Ya o olacaktı ya da... "Seni ve Rezan'ı evlendirecekler." Duyduğu isim içini ürpertiyordu. İrkildi genç kız. Yüreğine çöken düğümü çözemedi. Sevinsin mi şimdi üzülsün mü bilemedi. Rezan Şahmaran ile berdel evliliği yapacaktı! Yıllardır ciğerinde kanaya kanaya yara olan aşk, bugün bir bıçağa kurban gidiyordu. Bugün Mizgin Zuxari yarasıyla, aşkıyla, sanrılarıyla sahibine varıyordu. "Rezan Ağa istemiyormuş..." Zerya, şaşkınlığını atlatamayan kardeşine beter kısmı ürkerek anlattı. "Seninle evlenmeyi de istemiyor, onları yaşatmayı da! Nasıl olacak bilmi..." Bir bütün cümlenin en önemli ayrıntısını alıp ablasına alayla baktı Mizgin. "İstemiyor muymuş?" Hayır, Rezan Şahmaran kendini Hollywood'un Tom Cruise'u sanıyordu da havasına mı batıyordu? Angelina Jolie'den farksız, hatta daha güzel bir Mizgin varken! Elbette bir Hollywood'dan daha maceralı, daha aksiyonlu, daha müstesna, daha darbeli, daha heyecanlı bir hayat yaşıyorlardı. Öfkeden doğup büyümüş bir Rezan Şahmaran, hırstan filiz açmış bir Mizgin Zuxari senaryosu yazılıyordu. "İstenmediğim halde o eve gelin mi gideceğim? Verin elime bir silah, Rezan Şahmaran'ın canına ben okuyacağım." Bu senaryoda o adamın burnundan fitil fitil getirecek, istemiyorum dediği her anın cezasını çektirecekti. Tabii Rezan Ağa, Berdan'a öfkesinden Mizgin Zuxari'yi öldürmezse! ____________________________ Kitap bana ait değil!!! Yazar kitabı Wattpad'tan kaldırdığı- bölümlerini yani. İçinde hiç bir şey olmadığı- için ben böyle paylaşmak istedim...🦋🕊️ Kitap hakkında düşünceleriniz nelerdir merak ediyorum) Sizce devam etmeli miyim? Yıldıza basmayı unutmayın❤️ Bölüm : 18.12.2024 04:57 tarihinde eklendi |