Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Kitap ve Kulaklık

@yesim16

Sabah uyandığımda hareket edemedim belime bir şey saplanmış hissini veren duygularla yerimden kalakalmıştım üzerimdeki pike kaymış ve göbeğimin altında toplanmıştı haliyle sırtımı biraz daha yukarı kalktığı için tutulmuştu ve bu pozisyondan kurtulamıyordum kendi kendime ah belim diye söylendikten sonra canımı acıtmadan ve kendimi ister istemez belimi kavramak zorunda kalmıştım sanki baskı yapınca acı gidecekmiş gibi yine yavaşça oturduğum yerden kalkıp banyoya doğru ilerledim adım attıkça bile belime sızı doluyordu saçma sapan rüyalar görmemde bu yüzdenmiş demek ki bir tarafım açık kalınca öyle oldu kapının arkasında asılı olan havluları kontrol ettim ve orada olduklarından emin olduktan sonra kapıyı kitledim üstündeki geceliklerimi duş kabinin yanındaki kirli sepetine basket atmaya çalışarak tek seferde bütün kıyafetlerimi attım böylece beynimde hayali olarak kerest koruma yenisini daha ekleyip duş kabininin kapaklarını birleştirdim soğuk su saç diplerime de dondurucu bir etki bıraksa da şampuanımla saçlarıma masaj yapmaya devam ettim havluyu sağ koltuk altında içe doğru tıkıştırdım ve saçımı küçük havlu ile doladım kulaklarımın üzerinde fırlayan birkaç telden damlayan su damlacıklarını ayağımın üstüne düşüyordu rahatsız olup tekrar daha sıkı bir şekilde topladım ve odama girdim üzerimi siyah bir tişört altına da kot pantolonunu keserek oluşturduğum kaprimi kurma astım odamın kapısını kitleyip hızlıca ayırdım kıyafetlerimi üzerime geçirdim kıyafetlerimi giymeye çalışırken kolumu kaldırdığım için belimin ağrısı daha da artmıştım sabahki kadar olmasa da geçmesi için dualar ediyordum siyah küçük sırt çantama kitabımı ve güneş kremimi attıktan sonra ne yapacağımı düşünmeye başlamıştım her sene olduğu gibi annem bu sene de buraya geldiğimiz 2 gün oturma odasını temizlerdi bu sene de böyle olacağı için evden kaçmak en iyisiydi çekmeceden geri doğru sarkan kulaklığını görünce onu da çantamın içine attım ve saati göz attım 8'e geliyordu henüz kimse uyanmadığından sessizliğimi koruyarak aşağı kata indim beyaz ayakkabılarımı ayağıma geçirerek tek omzumdaki çantayla evden çıktım

Bu sefer o iğrenç sıfatlı adamın evinin olduğu kısma doğru yürümeyecektim onun mahkeme duvarı suratını görme ihtimalini bile düşünmek istemiyordum bu yüzden onun evinin ters yönüne doğru gitmeye yürümeye başladım farklı yere gitmeyi planlıyordum kumun üzerinde beyaz ayakkabılarımla yürümeye devam ederken kolumdaki saatte gözüm takıldı yarım saattir yürüyordum ve hala kafama göre bir yer bulamamıştım biraz daha yürüyüp etrafa göz atınca ileride yere devrilmiş bir ağaç kütüğü gördüm sırt çantamı yere atarak yüzümü güneşin kavurabileceği tarafa döndüğünde kollarımı açıp gözlerimi kapadım ve birkaç dakika o şekilde durup sırtımı kutuya yaslayarak oturdum küçük sırt çantamdan kitabımı çıkarıp kulaklığımı taktım ve kitabın satırlarının arasındaki hayalleri keşfetmeye başladım her satırda genç katile daha da yaklaşıyordu fakat tatilde onun her adımını izliyordu kulağındaki müzikle daha fazla gerilmişken üzerime düşen gölge dikkatimi dağıttım kitabı okumayı bırakıp kafamı yukarı kaldırmaya korkar Bir hale bürünmüştüm

Ya katil geldiyse ya beni öldürürse ya kitap lanetli ise
Kitaptan başımı kaldıramıyordum üzerimdeki gölge de gitmiyordu zaten kulağımdaki müziği kapatmayı akıl edememiştim kolum sıkı bir şekilde kavranıp yukarı doğru çekildiğinde artık ayaktaydı ve bağırmaya başladım

Katil Uzak dur benden!

Kulaklığım kulaklığım kopartırcasına çekildiğinde karşımdaki o mahkeme duvarlı suratlı adama bakmaya başladım bana küçümser halde baktı ve tükürür gibi konuşmasıyla

Derdin ne lan senin?!!?

Bi-bir derdim yok benim dedim kekeleyen ağzımla içimden binlerce küfür savurarak

Niye peşimdesin diye tekrar bağırınca sakinliğimi korumaya çalıştım

Ben senin burada olduğunu bile bilmiyordum dedim ona göre gayet sakin çıkan sesimle şu katilli hikayeden sonra bu mahkeme suratlı adamla kafamda hiç iyi hayaller oluşmuyordu ona ters gitmek istemiyordum zorla getirildiğim sıkıcı ve iğrenç tatili yapıp geri dönecektim bu kadar aksiyon hiç gerek yoktu

Kolumu daha da sıkmaya başlayınca ayaklarımın üzerinde yükseldim ve bağırmamak için kendimi zor tuttum artık sınır noktalarıma gelince süratle kolumu elimden çekip bağırmaya başladım

Sen bana baksana! FBI ajanı değilim ben!! Hem sen kimsin de seni takip etsinler Allah aşkına atraksiyon yaratmada git başımdan dedim ve sırtımı kütüğe yaslayarak eski pozisyonumu geri döndüm hala başımda put gibi dikilirken yüzü başka bir renk almıştı ve bana bakıyordu

Devam edicek

Loading...
0%