Yeni Üyelik
2.
Bölüm

1. Bölüm: "Kör Gece"

@yesimevreniii

1. Bölüm: "Kör Gece"


Dudaklarımdan küçük çaplı bir hıçkırık koptuğunda bakışlarım aynada görünen yansımama kaydı. Başımda anneme ait olduğunu bildiğim ve saçlarımı zar zor saklayan siyah bir fular ve yüzümün belli belirsiz yerlerinde hafif şişkinlikler vardı. Tenime kazınan her iz bana yaşadığım kötü anıları hatırlatırken omzuma dokunan naif elle birlikte korkuyla irkildim. Gözlerim irice açılmadan hemen önce omzumun üstünden ağırca dönerek yere kapaklanmış olan bedenimi dakikalardır gölgesiyle beni sarmalayan adama, ağabeyime doğru çevirdim.


Agabeyim yaşının vermiş olduğu yorgunluğunu saklamayan bir adamdı. Şimdi olduğu gibi. Otuz yaşında olmasına rağmen kırlaşmış saçları, mavi hareleri ve yüzünün her ayrıntısında kendini belli eden kırışıklıklarıyla beni izliyordu. Her şeye rağmen hala sevmeye devam ettiği küçük kardeşini sarıp sarmalamak istiyordu.


"Ağabey." Diye konuştum aramızdaki sessizliği bozmak istercesine. Oturduğum yerden kalkmadan nemlenmiş kirpiklerimin altından ona baktım. "Ne zaman geldin sen?"


Sorduğum soruyu duymazlıktan gelerek bedenini hafifçe öne doğru eğdi ve tek eliyle soğuk zemine bastırdığım avuç içimi yavaşça kaldırıp bana ayağa kalk dercesine bir bakış attı. Kemikli parmaklarım ellerine istemsizce tutunurken oturduğum yerden itiraz etmeden ayaklanıp karşısında durdum. Ona olan itaatimle birlikte dudaklarında keyiften yoksun bir tebessüm yer edinirken beni kendine doğru çekip başımın göğsüne yaslanmasına neden oldu. Ağabeyim, yüreğimin incisi.


Çatallaşmış bir sesle," az önce geldim." Dedi. "Seni böyle görünce de ağabeyin ile konuşmak istersin belki diye düşündüm."


Kafamı göğsüne mümkünmüş gibi daha bastırdım. Ellerim benden bağımsız ona sıkıca sarılırken," konuşmak istemiyorum." Diye mırıldandım etrafa ürkekçe bakan gözlerimi açıp kapatırken." Zaten konuşsam da beni duymuyorsunuz."


"Benim canım." Derken sesindeki acıyı iliklerime kadar hissedebilmiştim." Senden ayrılmak çok mu kolay sanıyorsun? Sen olmadan ne yapacağım inan hiç bilmiyorum. Kalbim acıyor Rüveyda'm."


Gözümden bir damla yaş kirpik uçlarımdan süzülürken," yapma, ağabey." Diye yalvardım titrek çıkan bir sesle. Sonunda acının bir dili olduğunu fütursuzca dudaklarımdan çıkan kelimelerle birlikte öğrenmiştim. Sesim ise ağladığım için boğuk çıkmıştı. Buna engel olamamıştım. "Lütfen beni gözden çıkartma."


"Canım, " dedi pürüzlü bir sesle. " Seni nasıl gözden çıkartırım? Sen benim diger yarımsın."


Yutkunarak, " evlenmek istemiyorum." Diye mırıldandım." Hele o kendini beğenmişle hiç istemiyorum."


"Bak, her şey bir anda gelişti. Biliyorum ama bu topraklarda kızlar belli bir yaşa gelince evlenirler ve kendi yuvalarını kurarlar."


Gözlerim buğulandı." Küçükken anlattığın masaldaki o kuş gibi mi?"


"Evet canım." Diyerek yavaşça omuzlarıma tutundu." Sende yavru kuş gibi bir hafta sonra göçüp gideceksin."


Ağlamak istedim." Ben senden ayrılmak istemiyorum. Senden uzak durmak benim için bir işkence ağabey. Benim senden başka kimsem yok."


"Benimde senden başka kimsem yok ama senin artık her anında yanında olacak bir arkadaşın olacak. Hem de hayat arkadaşın."


Dudaklarımı birbirine bastırırken," ben bir hayat arkadaşı istemiyorum." Demekle yetindim." Ki onu hiç tanımıyorum. Nasıl biri ya da iyi mi kötü mü bilmiyorum. Belki de bana zarar verecek. Nasıl olurda ona bu denli güvenebiliyorsun anlamıyorum."


"Çünkü o benim dostum Rüveyda'm." Diye karşılık verdi ağabeyim." İnan onun tek bir kötülüğünü görseydim bu evliliğe asla ama asla müsaade etmezdim. O seni mutlu edecek. Ben buna yürekten inanıyorum."


Ciğerlerimdeki nefes bana yetmezken yavaşça onun kollarından sıyrıldım ve kısık bir sesle, " umarım dediğin gibi olur ağabey." Diye mırıldandım. " Aksi taktirde olacakları düşünmek dahi istemiyorum."


Ağabeyim gözümdeki yaşları parmak uçları ile silerek, " artık ağlama." Diye uyardı beni." Ne yapıyorsam her şey senin mutluluğun için canımın içi. Yüreğimin incisi."


Gülümsemeye zorladım kendimi." Bilmiyorum içimde bir sıkıntı var ağabey. Ne yaparsan yap bu hiç geçmeyecek gibi."


Ağabeyim tam dudaklarını aralamıştı ki," ne oluyor orada?" Diyen Sinem'in sesini işittik. "Bakıyorum da yine muslukları açmışsınız."


Sinem benim yakın arkadaşımdı. Aynı zamanda da ağabeyimin eşiydi. Onları ben bir araya getirmiştim. Sinem'in de kimsesi yoktu. Biz onunla beraber büyümüş, beraber okumuştuk. Ağabeyim beni yetiştirme yurdundan alana dek onu aile bilmiştim. Sonrası malum ağabeyim onu gördüğü gibi ondan hoşlanmıştı. Ve bana düşen şey de onların arasını yapmak olmuştu. Şu an ise bir çocukları vardı.


Buket. Tek yeğenimdi. O kadar tatlı ve bir o kadar da annesinin kopyasıydı. Bir zamanlar onların arasını yaparken aynı şeyin başıma gelebileceğini hiç düşünmemiştim. Bugün aynı şeyi ağabeyim arkadaşı ve kardeşi için yapıyordu. Ona göre benim için en hayırlısı Cihangir idi. Ondan başkası bana yasak ve haramdı. Ancak ben onu istemiyordum. Çirkin ya da tipsiz olduğu için değil aksine Cihangir herkesin ilk görüşte aşık olabileceği bir adamdı.


Hem yakışıklı hem de oldukça iyiydi. Ancak ben ona hiç o gözle bakmamıştım. Benim için ağabeyimin en yakın arkadaşıydı. Fakat şu an onunla evlilik yolundaydım. Bu nasıl oldu bilmiyorum ama Cihangir'in bana karşı bir duygusu olduğunu sanmıyordum. O bana bakmazdı. En azından ben öyle düşünüyordum. Neden şimdi benimle bu yola girdi aklım almıyor. Sanki bir oyun dönüyordu.


Cihangir ve ben çok zıt insanlar ve kutuplardık. O zengin bir ailenin tek çocuğu olmasa da tek erkek çocuğuydu. Yokluk ,yoksulluk hiç görmemiştiler. Kendini beğenmiş bir adamdı. Ancak ben onun aksine yurtda büyümüş, yokluk ve yoksulluk içinde bugüne gelmiş genç bir kızdım. O ve ailesi nasıl olurda beni kabul edebilmiştiler anlamıyordum. Cihangir'in etrafı genç ve güzel kadınlarla doluyken o beni seçmişti. Oysa her gün yatağından farklı kadınlar çıkardı onun. Şimdi ise tek bir kadına bağlı olmak istiyordu. Bu hiç normal değildi. Ne akla ne de mantığa sığmıyordu.


"Gel Sinem," dedi ağabeyim ben düşüncelerimde takılırken." Rüveyda'm yine ağlıyor."


Sinem gülerek, " ağlayacak tabii." Dedi. " Gelin oluyor kolay mı?"


Ağabeyim gözlerini devirdi." Bu aralar çok mu video izliyoruz ne?"


"Biraz," diye mırıldandı Sinem. Ardından ekledi." Sende ağlama bebişim. Cihangir gibi bir adamla evleneceksin. Ben ona güveniyorum. O seni asla hayal kırıklığına ugratmayacak."


Kurumuş boğazımın acısını yok sayarak, " bilmiyorum." Diye karşılık verdim ona. " Bunu zaman gösterecek. Hem sizde ne çok meraklıymışsınız beni evlendirmeye. Bir hafta sonra bu evden gideceğim ve sizde benden kurtulacaksınız.


"Saçmalama," dedi Sinem bana çatık kaşlarla bakarken." Burası her zaman senin evin. Senden kurtulmayı bırak sensiz ne yapacağız biz?"


"Aynen öyle." Diyerek eşine hak verdi ağabeyim." Sen olmadan bu evin tadı tuzu olmayacak."


Hevesle konuştum." O zaman bu evlilik fikrine bir son verelim."


"Olmaz canım olmaz." Diyen ağabeyim olmuştu." Biz seninle bunları çoğu kez konuştuk. Tekrar konuşmayalım lütfen."


Sinem," hem akşam Cihangir gelecek." Dediğinde kaşlarım çatıldı. " Düğün tarihi için konuşacaklar."


"O ne zaman geldi?" Diye sordum bir anda. "Şehir dışında değil miydi?"


Ağabeyim, " bu sabah geldi." Dediğinde duraksadım." Akşam da seni ve bizi görmek için gelecek."


"Onu görmek istemiyorum." Diye mırıldandım. " Niye geliyor ki?"


Sinem," Rüveyda." Diyerek bana baktı. " O senin eşin olacak ve onu sevmeyi denemelisin canım."


"Yengen haklı." Diyen ağabeyim oldu. Eşinin saçlarına tatlı bir buse koydu. " Hep haklı olmayı nasıl başarıyorsun?"


Sinem kıkırdadı." Abartma Selim."


Onları izlemek her ne kadar güzel olsa da ayakta duracak gücüm olmadığı için, " ben biraz dinlensem iyi olacak." Dedim ve Sinem'e baktım. " Sonra akşam için beraber hazırlık yaparız."


Sinem kafasını salladı." Olur canım."


Onları ardımda bırakıp gittiğimde ağabeyimin sesini duydum. Sinem'i odaya götürmek için çabalıyordu ancak Sinem onun aksine gündüz vakti herkes evdeyken bir şeyler yaşamak istemediğini söyleyip mutfağa geçti. Onların bu hallerine gülüp geçtim. Eskiden olsa alay konusu olurdular benim için. Dalga geçip dururdum. Şu an o eski halimden eser yoktu.


Cihangir gelmeden önce dinlenmek, kendime gelmek istiyordum. Beni bu halde görmesi umurumda değildi lakin bir şeyleri çok yanlış anlayabilirdi. Zaten sinirli bir yapısı vardı. En ufak sorunda parladı. Buna engel olmak için yatağıma uzanıp odamın tavanına baktım. Uzun uzun tavanda ki yıldızları izledim. Ağabeyim seviyorum diye odamın tavanlarına yıldızlar asmıştı. Her ağladığımda onları izler uyuyakalırdım.


Şimdi olduğu gibi. Gözlerim ağırca kapanırken ıslak kirpiklerim titreyerek birbirine değdi. Gerisi mi? Uzun, kabuslarla dolu rahatsız edici bir uyku.


Bölüm Sonu ✖️


Buraya diğer bölüm için küçük minnacık kalpler alabilir miyim?



Loading...
0%