Yeni Üyelik
5.
Bölüm

4.Bölüm"Nikâh"

@yesimevreniii

Bakışlarım odamın tavanında ki yıldızların üzerinde dolanıp dururken derin bir nefes alıp vererek ellerimle yüzümü avuçladım. Cihangir ile görüşmemizin üzerinden online iki gün geçmişti. Ve bugün bizim nikah törenimiz vardı. Saçma olduğu kadar gerçekti de. Onunla bugün gerçekten evlencektim. Bunu istememe rağmen ağabeyim için yapıyordum.


O istiyorsa vardır bir bildigi desem de aslında Cahangir'in en son ki görüşmemizde söylediği sözler aklımdan çıkmıyordu. Bedenin, kaderin, aşkın benim demişti. Sakinliğinin altında yatan bir delilik vardı ve bu beni korkutuyordu. O söz konusu ben olduğumda kafayı sıyırıyordu. Bu ürkütücü gözüküyordu.


Haftasonu Cihangir, ben ve Sinem beraber nikah elbisesi bakmak için dışarı çıkmıştık. Sinem'in yoğun ısrarı üzerine nikâha uygun bir elbise seçtim. Ne çok abartı ne de çok sade. Tam istediğim gibiydi elbisem. Ufak tefek dokunuşlarla çok daha güzel olacaktı. Cihangir ise bizi butike bıraktıktan sonra bir süre dışarıda beklemişti.


Ta ki biz işlerimizi halledene dek. Işlerimiz biter bitmez beraber bir kafeye geçmiş hep birlikte kahve içmiştik. Sinem arada bir sohbet ortamı açsa da Cihangir pek oralı olmamıştı. Kısa cevaplar verdikten sonra bakışlarını üzerime salıyor sonra da telefonuna bakıyordu. Ben ise tek bir kelime dahi etmemiştim. Çünkü sarf ettiği sözleri unutmuş değildim.


Şu an ise kalkıp düğünüm için hazırlancak, sonra da onunla beraber yaşayacağımız yeni evime geçecektim. Evimden ayrılacağım için üzgündüm ancak ağabeyim mutlu olacak diye de kendimi iyi hissediyordum. Sonuçta her şey onun içindi öyle değil mi?


"Ay hâlâ uyuyor musun sen?" Odanın kapısı bir anda açıldı ve içeriye Sinem daldı." Görende benim düğünüm. Kalkar mısın artık? Daha hazırlancaksın."


Oflayıp," daha çok erken." Diye mırıldandım." Ne acelen var sanki?"


"Nikâha iki saatin kalmış ve sen ne acelemiz var mı diyorsun?" Diye sordu tatlı tatlı Sinem.


Uzandığım yerden doğrulup, " annem olsaydı herhalde o da senin gibi bugün benimle konuşurdu öyle değil mi Sinem?" Diye sordum.


"Bu da nereden çıktı?"


"Bilmem." Omuz silktim." Bir an yokluğunu çektim."


Sinem'in kaşları catıldı." Bugün evleniyorsun ve aynı zamanda da yeni bir hayat için ilk adımını atıyorsun. Bu yüzden eksik hissediyor olabilirsin."


"Olabilir." Kafamı salladım." Geçti zaten."


Sinem yanıma yaklaşıp bana sıkıca sarıldı." Rüvü sen gittiğinde ne yapacağım ben?"


"Evlenmemi istemiyorsan kalabilirim." Dedim muzip bir sesle." Biliyorsun asla gitmem."


Sinem gülerek geri çekildi." Olmaz öyle şey. Bugün senin en mutlu günün olacak."


"Sanmıyorum." Deyip ona baktım." Sonuçta sevdiğim bir adam değil Cihangir. Ona aşık da değilim. Neden en mutlu günün olsun ki?"


Düz bir sesle, " her şey zamanla yoluna girecek." Dedi Sinem." Ama önce kalbinde ki kini bir köşeye bırakman lazım yoksa bu öfke ve kin seni yer bitirir."


"Bunu nasıl yapacağım Sinem?"


"Onu sevmeye çalış." Dedi Sinem ciddi bir üslupla." Her şey bir insanı sevmek ile başlar. Ki Cihangir sevilmeyecek bir adam değil. Neredeyse tüm kızlar onun peşinde."


Kafamı iki yana salladım." Sanırım bana karşı duyguları var."


"Kimin? Cahangir'in mi?"


"Evet."


"Biliyordum." Dedi Sinem mutlulukla." Asla yanlış hissetmem Rüvü. O mu bunu sana söyledi?"


Ağzımda bir şeyler geveledim." Yani...O söyledi ama üstü kapalı bir şekilde."


"Sen ne tepki verdin peki?" Diye sordu tatlı bir tedirginlikle. " Umarım çocuğa kızmamışsındır."


Alt dudağımı dişleyerek," onu istemediğimi ve sevmediğimi dile getirdim." Dedim." Ama korkma Sinem o bunu hiç umursamadı."


"Of," Sinem nefes alıp verdi." Iyi ki ciddiye almamış seni."


Dudaklarımı konuşmak için tam aralamıştım ki sokak kapısı çaldı ve Sinem ile göz göze geldik. Sonra Sinem koşarak pencereden gelen kişiye baktı. Ardından bana bakıp konuştu.


"Cihangir gelmiş."


Hızlıca ayaklanıp yanına gittim." Nerede? Niye bu kadar erken?"


Pencereden dışarıya baktığımda, " ben gidip bakayım." Dedi Sinem." Sende yavaştan hazırlansan iyi olur."


Ona bir cevap vermedim. Pencerenin önündeki perdeyi hafiften çekip dışarıya baktım. Cihangir jilet gibi görünen bir takımla bahçede ağabeyim ile beraber ayaküstü sohbet ediyordu. Hafif dağınık saçları, keskın yüz hatları ve dolgun dudakları istemsizce beni bir anlığına etkiledi. Ancak bu çok uzun sürmedi. Ağabeyim Cihangir ile gülerek konuşurken o benim olduğum yöne doğru baktı ansızın.


Ve onunla göz göze gelmemle elektrik çarpmış gibi pencereden uzaklaşmam bir olmuştu. Onu izlediğimi görmesi pek iyi olmamıştı. Kafasında kurup duracaktı. Lakin olan olmuştu. Önemli olan başka potlar kırmamaktı. Derin bir nefes alıp vererek ellerimle yüzümü avuçladım, sonra da banyoya koştum. Öncelikle güzel bir duş aldım. Ilık suyun altında çok fazla kalamasam da elimden geldiğince zevk almaya çalıştım.


Bir süre sonra duştan çıkıp nikâh için hazırlanmaya başladım. Elbisem, takılarım, saçım hepsi bir uyum halinde olmalıydı. Ve bu yüzden çok özenerek hazırlanmaya çalıştım. Isteyerek evlenmemiş olsam da bu benim nikâhımdı ve bugünün gerçekten güzel geçmesini istiyordum. Hazırlığım bitmek üzereyken odamın kapısı yavaşça tıklatıldı içeriye çok sürmeden ağabeyim girdi.


Bakışları beni bulduğu an afalladı." Lan benim kardeşim nerede?"


"Ağabey ya," güldüm." Buradayım. Manyak mısın sen?"


Gözleri doldu." Çok güzel olmuşsun."


Ayaklanıp ona baktım." Sakin şimdi ağlama. Daha yeni makyajımı yaptım. Yoksa hepsi akar."


Ağabeyim," ne ağlaması be?" Dedi." Zaten gözüme toz kaçtı benim."


Gülümsedim." Iyi o zaman."


"Neyse," dedi duygusal bir sesle." Ben gideyim"


Bir şey söylememe izin vermeden koşar adımlarla odamdan çıkan ağabeyimin ardında öylece beklerken içeriye bir anda Cihangir girdi ve beni gördüğü an yıldırım çarpmış gibi olduğu yerde kaldı. Hem de kapı eşiğinde. Beğeni dolu bakışları baştan aşağı beni süzerken uzun bir nefes almak istedim ancak o bana yoğun bir şekilde bakarken hiçbir şey yapamadım. Nutkum tutuldu. Sadece onunla bakıştık. Zaten çok sürmedi kendini toparlayıp ağır adımlarla yanıma yaklaşıp aramızdaki mesafeyi kapattı. Bunu yaparken de kapıyı ardından kapatmayı ihmal etmedi.


Az olan mesafe bittiginde Cihangir gözlerini gözlerimden ayırmadan," gerçek misin sen?" Diye sordu." Bu an gerçek mi Rüveyda?"


"Gerçek." Diye karşılık verirken buldum kendimi." Bu an gerçek Cihangir."


Dudakları hafif kıvrılırken bana doğru bir adım attı. Istemsizce geriledim ve sırtım soğuk olan duvara yaslandı. Bunu umursamadı. Bedenlerimiz birbirine temas edene dek dibime girdi, parmak uçlarıyla yanağımı narince okşadı. Gözlerim kapandı. Geri çekilmek için herhangi bir şey yapmadım. Hem Sinem ne demişti. Sevmeye çalış. Belki de bunu artık yapmam gerekiyordu. Çünkü biz bugünden sonra birbirimizin hayat eşi olacaktık.


Sıcak nefesini yüzümde hissettiğim de ," çok güzel olmuşsun Rüveyda." Diye fısıldadı kulağıma doğru." Hayal ettigimden çok daha güzel olmuşsun."


Kapalı olan gözlerimi açtığımda titrek bir sesle ismini mırıldandım." Cihangir-"


Sözümü kesen sözleri değil dudakları olmuştu. Duraklarım aralandığı gibi parmaklarının az önce değmiş olduğu yerde bir an dolgun dudaklarını hissettim. Donup kaldım. Yanağıma kondurduğu küçük buse neredeyse kalbimi ateşe vermişti. Şu an alev alev yanıyordu.


Sonu ✖


Loading...
0%