@yesimevreniii
|
Odanın içinde gezinirken derin bir nefes alıp vererek boş olan kanepeye baktım. Sabah uyandığımda onu görmemiştim. Erkenden kalkıp gitmişti. Açıkçası bu pek umrumda olmamıştı. Nereye gitmek istiyorsa gitsin yeter ki benden uzak dursun diye temenniler ediyordum kendi kendime. Ancak Cihangir ile kurmuş olduğum bu bağ beni daha şimdiden rahatsız etmeye başlamıştı. Evlilik bana göre değildi. Odamı, küçük ailemi özlemiştim. Onların yanına gitmek istiyordum. Fakat bu şu an için biraz zor görünüyordu. Düşüncelerimle boğuşurken Sinem'in kıyafetlerimi yerleştirmiş oldugu dolaba doğru ilerleyip rahat edeceğim bir elbise çıkarttım. Ardından banyoya yönelip hızlıca giyindim. Cihangir evde olmadığı için fazlası ile rahattım. Kapıyı kilitleme gereği duymamıştım. Elbise bedenime cuk diye oturduğunda aynadan görünen aksime baktım. Hiç yeni gelin gibi görüşmediğimi düşünüp elimi sırtıma doğru uzatıp fermuarı kapatmaya çalıştım. Lakin yapamadım. Ne kadar zorlarsam zorlayayım fermuar bir türlü kapanmamış adeta sinirlerim gerilmişti. En son öfke ile oflayıp başımı yere doğru eğdigimde sırtımda ateş gibi yanan bir elin varlığını hissettim ve korkuyla irkildim. Yüzümü örten saçlarım korkmamla birlikte geriye doğru çekilir çekilmez elin sahibine baktım. Cihangir. Bakışları aynada görünen yansımama kaymış, ateş gibi cayır cayır yanan parmakları sırtımın üzerinde kıpırdamadan duruyordu. İstemsizce iç çektim ve bakışlarımı kaçırdım. Cahangir sırtımda duran parmaklarını yavaşça oynattığında bir yangının ortasında tek başıma kalmışım gibi hissettim. Midemin için de bir şeyler hareket etti. Sanki parmak uçlarında bir sihir vardı ve bana her dokunduğunda etkisi altına alıyordu. Bu normal bir durum mu? Yoksa anormal olan ben miydim? Zihnim benimle oyunlar oynadığında bakışlarımı bakışlarına doğru kaldırdım. Göz göze geldik. Fermuarı yavaşça çekip elbisenin üzerime güzel bir şekilde oturmasını sağladı. Bedenim büyük bir rahatlıkla gevşerken parmaklarını çekti, seri bir hareketle vücudumu ona doğru çevirdim. Aramızda ki olmayan mesafe tamamen kapandı, dudaklarımı kanatmak istercesine birbirine bastırdım. Dilimin ucuna dolanan harfleri bir araya getirip, " teşekkür ederim." Diye mırıldandım." Ama yinede bana dokunmadan önce fikrimi sor olur mu?" "Amacım seni rahatsız etmek değildi Rüveyda. Yardım etmekti." Cihangir kelimeleri sonlara doğru bastırdı." Ki bir yabancıya değil karıma dokunuyorum. Bunun nesi yanlış?" Gözlerimi irice açtım." Ben senin karın değilim." "Sen istesende istemesende benim karımsın. Kimse bu gerçeği değiştiremez, Rüveyda." Yakınlığın verdiği mayhoşlukla," bak." Dedim." Ben seninle isteyerek evlenmedin..." "O zaman neden kabul ettin bu evliliği?" Diye sordu sözümü keserek." Neden Rüveyda? Bir cevap ver?" "Çünkü ağabeyim istedi. Onu kırmak istemedim." Yanıtımı beğenmedi." Sadece ağabeyin istediği için değil sende istediğin için kabul ettin." Güler gibi oldum." Sacmalama istersen." Cihangir başını yavaşça egdiğinde yüzlerimiz arasında ki temas kaçınılmaz oldu. Neredeyse öpüşecek gibi olduk. Duraksadı ve," beni istemediğini inkar eden her ne kadar dilin olsa da bedenin küçük bir çocuk gibi her zaman bana itiaat ediyor." Dedi pürüzlü bir sesle." Bunu uzun bir süredir görüyorum Rüveyda." Hafifçe başımı kaldırdığımda, " yok öyle bir şey." Dedim titrek bir sesle." Uydurma." Son sözlerimden sonra," artık inkar edip durma." Diyerek dudaklarını yakın mesafenin verdiği rahatlıkla elmacık kemiğime sürttü." Sende en az benim kadar her şeyin farkındasın." Ne diyeceğimi bilemedim." Cihangir-" "Sende beni seviyorsun Rüveyda." Dedi çatallı bir sesle." Neden bunu bana yapıyorsun?" "Sana ne yapıyorum ki?" Diye sordum korkuyla. Tenime değen dudakları istemsizce gerilmeme neden olduğunda," ne yapmıyorsun ki?" Diye sordu. Sonra ekledi." Kalbimi acıtıyorsun." Ruhumda kopan fırtına içime işlerken," sen sadece beni sevdiğini düşünüyorsun." Diye konuştum." Bu hissettiğin şey geçici." "Geçseydi şimdiye kadar geçerdi." Dedi bir anda. Ona baktım refleksle. Dudakları elmacık kemiğimden dudaklarıma doğru bir yol aldı. Titredim baştan aşağı devam ettti." Duygularım, hislerim geçici değil. Seni o yurtdan çıkarttığımız günden beri bu his geçmedi, Rüveyda. Şimdi nasıl geçsin?" Afalladım." O zaman daha küçüktüm ben." "On sekiz yaşındaydın,Rüveyda." Deyip beni düzeltti." Çok da küçük değildin." Yutkunamadım." Sana o gözle hiç bakmadım." "O yüzden mi yol boyunca gözlerini benden ayırmadın?" "Uydurma Cihangir." Kessinlikle ona yalan söyledim. Onu ilk gördüğümde çok yakışıklı olduğunu söylemiştim Sinem'e ve onunla eve gidene dek yol boyunca uzun uzun bakışmıştık ama o günden sonra onu her defasında bir başka kadınla görmüştüm. Öyle ya da böyle vazgeçmem gerektiğini hissederek ona karşı olan hislerimi, beklentilerimi yok saymıştım. Meğersem onunda bana karşı hisleri varmış. "Daha o gün ağabeyine söyledim Rüveyda." Dediğinde küçük bir buse çeneme kondurdu. Bayılacak gibi hissettim." Neyi söyledin?" "Seninle evleneceğimi." Durdum." Ağabeyim de hemen tamam mı dedi?" "Yok." Dedi." Ama sana olan sevgimin karşısında fazla duramadı." Hafifçe geri çekilerek," aynen sevgi Cihangir." Dedim." O yüzden her gün farklı kadınları yatağına alıyordun?" "Ne?" Güldü." Bu da nereden çıktı?" Onun yanından geçip yatak odasına geçtim. Yatağın örtüsünü düzeltirken," ne yaptığın beni ilgilendirmez." Diye mırıldandım." Senin hayatın senin kararların." Cihangir'in," sen o zaman hayatımda yoktun ve yüzüme dahi bakmıyordun Rüveyda." Dediğini duydum." Hayatıma bakmak, seni unutmak istedim. Ama olmadı." İç çekerek," seni daha fazla dinlemek istemiyorum." Diye homurdandım. Ona doğru döndüm." Ayrıca izin verirsen bir şeyler yemek istiyorum. Uyandığımdan beri hiçbir şey yemedim." "Burası senin evin." Diyerek bana yoğun bakışlarla baktı." Benden izin istememe gerek yok." Kafamı salladım." İyi o zaman." Cihangir öylece kalırken onu odada bırakıp mutfağa geçtim. Kendime güzel bir kahvaltı masası hazırladım. Çay kaynayana dek uzun uzun düşündüm. Cihangir'i sevmediğimi söylüyor ancak günün sonunda onunla yüz göz oluyordum. Fakat en kötüsü de Cihangir'in teması beni rahatsız etmiyordu. Bu çok can sıkıcı bir durumdu. Açıkçası ne yapacağımı bilmiyordum. Elim kolum bağlanmış gibi hissediyordum. Oysa böyle bir. O beni öptüğü gibi midem bulunmalı, ona okallı bir tokat atmalıyım. Tüm bunların aksine utanmasam ben onun dudaklarına yapışacaktım. Cidden kendimi artık zerre anlamıyordum. Ocağın üzerinde kaynayan suyu demledikten hemen sonra güzel bir kahvaltı yaptım. Çok geçmedi Cihangir de geldi. Ama bir şeyler yemedi. Onu davet etsem de kabul etmedi. Onu umursamak istemesemde aklım onda kalmıştı. Bahçeye çıktığını en son gördüm. Ondan sonra hiç göremedim. Bana haber vermeden gidecek biri değildi. Lakin yinede onu fazlası ile merak etmiştim. Aradan yarım saat geçtiğinde kahvaltımı yapmış, etrafı yavaştan toplamıştım. İşlerim biter bitmez merakıma yenik düşüp bahçeye çıktım. Cihangir'i bahçede sigara içerken görmek beklemediğim bir şey olduğu için afalladım. Yanına ağır adımlarla yaklaşıp karşısında duran koltuğa oturdum. Bakışları yavaşça beni buldu." Bir şey mi oldu?" Ona düz bir bakış atarak konuştum." Bir şey olmadı. Hava almak istedim sadece." Sigarasını dudaklarına doğru götürdü. " iyi yapmışsın. Bugün için bir planın var mı?" "Yok." Diyerek karşılık verdim." Neden sordun?" Kısık bir sesle, " annem çağırdı." Diye mırıldandı." Senin için sorun olmayacak ise oraya gidelim." "Olur." Diye bir cevap çıktı dudaklarımdan." Gidelim." Bölüm sonu✖ ♡♡♡ |
0% |