@ygitklc
|
Sabah bağırış sesleri ile uyandım. Yatağımdan kalktım ve yatağın üstünde oturma pozisyonuna girdim. Yatakta otururken bağırma sesleri devam ediyordu. En sonunda sesler kesilmişti ve odama yaklaşan adım seslerini duydum. Odamın kapısı açıldı ve babamın öfkeli bir şekilde bana yaklaştığını gördüm. Korktuğum için gözümü hemen kapadım ve elimi kulağıma tıkadım. Dolabımın açılıp kapanma seslerini duyuyordum ve birden bir el benim kolumu tutarak hızlı adımlarla yürüyordu. Gözümü açtığım anda kendimi evin kapısının önünde buldum. Bir elimde de çanta vardı beni evden atıklarını anladım. Nereye gideceğimi bilmiyordum. Binadan çıktım ve yürümeye başladım. Sokakları boş boş geziyordum belki birisi beni evine alır diye. Birden yanıma koyu kahverengi saçları arasında beyaz saçları olan, ela göz rengi olan bir kadın geldi. “Merhaba ufaklık bu saate neden dışarıdasın gel seni evime götüreyim yemek yer uykunu alırsın” Bu teklifi kaçıramazdım ama tanımadığım bir insana neden güveniyim ki? Ama güvenmekten başka bir çarem yoktu kadına kafa salladım. Yaklaşık beş dakika sonra evine vardık. Evde bir tane benimle yaşıt olan erkek çocuğu vardı. Bana ucubeymişim gibi bakıyordu ve benden korkuyordu. İnsanların neredeyse hepsi aynı, üstün yırtık olursa, temiz olmasa direkt yargılamaya başlıyorlar hiç karşı tarafın duygularını düşünmede, çocukta beni yargıladı annesine baya sorular sordu. En çok sorduğu soruda ne zaman evden gidecekti. Kalbimde bir ağrı hissetim. Ve çok mutsuzdum şu anda beni neden evden atılar ki? Her dediklerini yaptım. Kadın bana elini uzatarak “Selma adım” dedi bende elimi uzatım ve elini sıkarken “Atakan” dedim. Selma teyze bana iki gün boyunca çok iyi baktı, çocuğu Ahmet bana ön yargılı davransa da sonradan benimle çok iyi anlaştı. En mutlu olduğum zamanlardan birisindeydim şu anda. Üçüncü gün Selma teyze beni bir binaya getirdi. İçeride çok fazla çocuk vardı hepsi bana bakıyordu. Ve bir odaya girdik Selma teyze beni nasıl bulduğunu ve bakamayacağını söyledi. Masada oturan kadın Selma teyzeyi gönderdi giderken bana sarılarak “Özür dilerim benimde maddi durumum ortada çok özür dilerim” diyerek ağlıyordu. Artık dayanamayıp “Lütfen ağlama” dedim. Bu Selma teyzeye kurduğum beşinci cümleydi. Selma teyze ağlayarak odadan çıktı ben sadece arkadan baka kaldım. Ağlamadım babam ve annem bana her ağladığımda ‘Erkek adam ağlamaz’ diyorlardı. Ama babam evde bazen ağlıyordu. Bunu soramıyordum çünkü beni dövecek korkusu vardı içimde hem de çok fazla o yüzden sürekli susan taraf oldum. Selma teyze gittikten bir dakika sonra karşımdaki masada oturan kadın bana “Merhaba Atakan ben bu yurttun müdürü Gökçe tanıştığımıza memnun oldum” demişti elini uzattı bende uzatım ardından beni alarak yurttu gezdirmeye başladı her yer çok güzeldi sadece üç çocuk bana kötü kötü bakıyorlardı. Nedenini anlamış değildim ama pek takmadım sonra yurttaki odama geldim ve odada toplamda iki kişi kalıyordu bende üçüncü kişiydim. Odada bir tane kız ve bir tane erkek vardı ben odaya gelince konuşmalarını kesip bana sıcak bir gülüşle baktılar. Erkek olan çocuğun adı Ata’ydı, kız olan ise Sude’ydi. İkisi de çok yakın arkadaşlar gibi duruyorlar hiç arkadaşım olmadığı için nasıl yakın arkadaşlar çözmeye çalıştım. Aklımı daha fazla yormadım yurt müdürü Gökçe hanım bizi odada tek bırakarak odadan çıktı. Odada sadece üçümüz kaldık. Sude ayağa kalktı ve benimle tanıştı sonrada Ata, ikisi de çok samimi insanlardı. Buradan her insanın kötü olmayacağını bir kez daha çıkartım. Sohbet ettikten sonra bana burayı ve okulu anlattılar. Okula gitmek çok istiyorum hem de çok bir sürü arkadaşım olsun onlarla konuşmak istiyorum oyunlar oynamak istiyorum. Acaba dersler çok mu zor? Aşırı derecede merak ediyorum. SONRAKİ GÜN Sabah uyandım ilk defa bu kadar yumuşak yatakta yatıyordum. Yataktan kalktım ve yatağı toplayıp elimi yüzümü yıkadım ben uyanınca odadaki herkes uyanmıştı. Ata ve Sude elini yüzünü yıkayıp beraber yemekhaneye indik. Yemekhaneye inerken bir sürü çocuk görmüştüm. Bazıları hariç hepsi iyi kalpli bir insana benziyordu. Yemekhaneye indik kahvaltımızı yaptık ve dışarıya çıktık. Dışarısı çok güzeldi ama güneş birazcık gözümü yakmıştı. Yurtta geri gitmek istesem de gitmedim. İleride yakan top oynayan çocuklar vardı yanlarına gitmek istedim ama kendimi tanıtamazdım konuşmayı bile doğru düzgün yapamıyordum yanlarına gitmeyi vazgeçtim. Beraber bir çardağa oturduk ve Sude’yle, Ata konuşmaya başladı. “Bugün hava aşırı sıcak değil mi?” “Dimi Ata aşırı sıcak hava hadi gelin içeriye geçelim yoksa vücudum yanacak bu havada” Beraber içeriye geçtik ve odamıza çıktık odaya gelince hemen yatağıma geçtim ve oturdum. Uykum geldi ama yurttan bir ses geldi. Sanki birisi her yeri kırmaya çalışıyor. Beraber aşağıya indik ve onu gördüm babamı gözü dönmüş beni arıyordu acaba benim burada olduğumu nerden biliyor ve en önemlisi beni evden attığı halde neden hâlâ beni arıyordu? Ve göz göze geldik birden benim üstüme yürümeye başladı tam bana vuracakken arkadan bir el elini tutu ve ters çevirip kırdı bu sanırım yurttan bir kızdı on altı yaşında duruyordu. Babamın yeniden ağladığına şahit oldum Ata hemen beni alıp odama götürdü. Odada tepki vermeden oturuyordum. Sadece oturuyordum hareket bile etmiyordum. İçimden hiçbir duygu yok sadece boşluktaymışım gibiyim. Benim için korktuklarına eminim hatta Ata ve Sude’nin kendi aralarında fısıltıyla konuştuklarını duydum. “Neden tepki vermiyor Ata” diyordu Sude. Ata omuz silkti. Birden odanın kapısı çaldı ve içeriye Gökçe hanım girdi. “Atakan iyi misin, bir şey oldu mu sana?” diyordu. Ben sadece “İyiyim” dedim ve yeniden sessizliğe büründüm. Gökçe hanım odadan çıktı, Ata ve Sude beni zorla dışarıya çıkardılar. Bahçede otururken bana kötü bakan üç çocuk geldi en önden gelen hemen yanım gelip “Babasından dayak yiyordu salak konuşmuyor bile baksana, herkes sana vuruyorsa bende bir vurayım” dedi ve elini kaldırarak bana tam vuracakken Ata çocuğun bileğini tutup “Bu çocuğun yanında birinizi dahi görürsem ölürsünüz hepiniz” dediği saniyede çocuklar hızlıca koşarak gitti. Ata bana döndü ve “Sen iyi misin Atakan ne vurmasından diyor bu çocuklar açıkla hemen” “Adlarını bilmediğim iki çocuk geldi ve beni tehdit etiler bana size zarar vereceklerini söylediler ama bir şartla zarar vermeyeceklerdi size oda bana zarar vermeleriydi bende kabul ettim” dedim. Ata ve Sude bana şok olmuş biçimde bakıyorlardı hemen Sude her yerimi kontrol etti ve bir hasarın olmadığını öğrenince derin nefes alıp bıraktı. “Atakan bunu gelip neden bize anlatmadın bize zarar veremezler bir dahasına böyle bir şey yapmıyorsun o çocuklarla ben konuşacağım bekleyin burada.” Ben kafamı salladım ve anında Sude lafa girdi “Ata, çocuklara zarar verme sözlü bir konuşma yapıp gel biz Atakan ile odaya çıkıyoruz yeterince nefes aldık bence” “Tamam Sude siz çıkın ben arkanızdan gelirim on dakikaya” dedi ve Sude ile merdivenlere yöneldik. Yukarı çıkarken Sude bana Ata’nın nasıl birisi olduğunu özetledi “Ata sinirli birisi gibi gözükse de çok samimi ve koruyucu bir insandır ve sevdiği insanlara bir şey olmaması için her şeyi yapar.” Dedikten sonra bana samimi bir şekilde gülümsedi ve beraber odaya çıktık. Odaya geldikten neredeyse on ya da yirmi dakika sonra Ata içeriye girmişti. “Çocukları uyardım bir dahasına Atakan’a yaklaşmayacaklar” dedi. Sude bunu duyunca Ata’ya sarıldı Ata’nın yanakları birden kızardı ve afalladı. Ardından hemen Ata’da Sude’ye sarıldı. Birazcık konuştular bende dinledim ardından yemek saatinin geldiğini söyleyince beraber yemek alanına indik. Bugün yemekte patlıcan yemeği, pirinç pilavı ve mercimek çorbası vardı. Ata ve Sude ile beraber yemekleri aldıktan sonra bir masaya geçip oturdu. Yemeklerimizi yerken bana okul hakkında birkaç şeyler daha anlattılar. Yemeğimiz bittikten sonra beraber odaya çıktık ve hemen pijamamı giyinip uyudum çünkü yarın ilk defa okula gidecektim. 🌑🌒🌓🌔🌕🌖🌗🌘🌑 Sabah olduğunu odama giren güneş ışınlarıyla anladım. Yatağımdan kalkıp yatağımı düzelttim. Ata ve Sude çoktan kalkmıştı sanırım çünkü hazır görünüyorlardı beni beklemişlerdi. Sude bana dolaptan okul için uygun kıyafetleri çıkarıp verdi daha bana okul kıyafeti alınmamıştı. Altıma ve üstüme siyah eşofman takımı giyindikten sonra beraber kahvaltı yapmak için aşağıya indik. Kahvaltıda zeytin, peynir ve yumurta yedim. Bunları yedikten sonra dişimi fırçalamaya gittim. Dişimi fırçalayınca odama dönüp çantamı aldım Ata ve Sude beni aşağıda bekliyordu. Aşağı inince beraber servislere yürümeye başladık burada maalesef ayrıldık onlar lise ben ilkokuldum. Servise bindikten sonra sadece cama bakarak okuluma gitti. Cebimde Ata’nın bana vermiş olduğu para bulunuyordu. Okula gelince servisten indim. Bir kişi yanıma geldi “Merhaba ufaklık sen Atakan olmalısın sanırım doğrumu?” “Evet adım Atakan” “Ben senin kaldığın yurttun okul görevlisi gibi bir şeyim gel beraber sınıfına gidip öğretmeninle tanışalım” Kadınla beraber okula girdik ve uzun bir koridordan sonra sınıfları gördüm beraber bir sınıfa girdik ve beni boş bir yere oturttu. İçeriye öğretmen gelene kadar bekledi ve öğretmen gelince öğretmen ile konuştu. Sınıfa öğretmen gelince herkes ayağı kalktı. Öğretmen “Günaydın çocuklar buyurun oturabilirsiniz” dedi. Herkes “Günaydın öğretmenim” dedikten sonra herkes yerlerine oturdular. Öğretmen yanıma gelip “Merhaba ufaklık kendini tanıttır mısın?” “Merhaba adım Atakan, soyadım Çelik” “Merhaba Atakan ben bu sınıfın sınıf öğretmeniyim hoş geldin sınıfına çok iyi dört yılın olacağına eminim ve arkadaşlarının sana okulu tanıtıp arkadaş olma konusunda yardımcı olacağına eminim” dedikten sonra sadece başımı salladım. Öğretmen bir şeyler anlatmaya başladı bunlar sanırım alfabeydi evimde olan bir kitapta buna benzer harf vardı hatta direkt aynısı olanda vardı. Öğretmen dersi anlattıktan sonra bizi serbest bıraktı ve beni yanına çağırdı. “Atakan sınıfta harfler olarak baya ilerideyiz sana böyle boş zamanlarda alfabeyi öğreteceğim eğer yurtta sana yardımcı olacak bir büyüğün varsa onlardan da destek almalısın bu şekilde çok daha kolay öğrenirsin.” “Tamam öğretenim şimdimi çalıştırmaya başlayacaksınız?” “Bugün ilk günün olduğu için hayır sen birileriyle tanışmaya bak eğer bir sorun olursa direkt yanıma gel beni bir anne ya da abla olarak görebilirsin her zaman yardım ederim maddi ya da manevi fark etmez” “Tamam öğretmenim” dedikten sonra sırama geldim. Yanımda oturan erkek çocuk bana “Merhaba adım Caner, Atakan arkadaş olalım mı?” “Olur” “O zaman teneffüste ilk başta beraber okulu gezelim ondan sonrada baya bir şey konuşuruz hatta gel seni diğerleriyle de tanıştırayım” dedikten sonra beni arka sıralara götürdü. Sınıftakilerle tanıştıktan yaklaşık iki dakika sonra zil çaldı. Caner ile beraber sınıftan çıktık. Bana okulu gezdirdi tanıttı. Okul bana birazcık karışık geldi ama zamanla alışırım diye tahmin ettim. Sınıfa geldik ve yeniden zil çaldı ama bu sefer öğretmen sınıfa gelip hadi bedene çıkalım dedi. Dışarı çıktık ve öğretmen voleybol ile futbol topu verdi. Caner ile ben de bir yere oturduk ve konuşmaya başladık. “Kaç kardeşsin Atakan nerede yaşıyorsun?” Hiç kardeşim yoktu ve yurtta yaşadığımı nasıl söyleyecektim? Biraz düşündükten sonra “Toplamda üç kardeşiz abim, ablam ve ben. Yurtta kalıyorum” “Peki en çok kimi seviyorsun abini mi, ablanı mı, babanı mı, anneni mi?” Anne ve babam evden attı bugüne kadar bana şiddet uyguladılar demedim ve cevap olarak “Abim ve ablamı seviyorum aşırı derecede” “Benim hiç abim ya da ablam yok tek kardeşim küçük kardeşimde yok abim olmasını çok isterdim” “Abi dünyanın en iyi şeyi bence sürekli beni koruyor oyun oynuyoruz ablamın olması da güzel sürekli benimle ilgileniyor konuşuyor.” “Aşırı güzelmiş” dedi ve birazcık daha sohbet ettik. Biz konuşmaya dalarken zil çaldı sınıfa gittik ders matematikti ama ben sanırım muaftım bundan da hiçbir şey bilmiyordum. Gün böyle geçti ve çıkış zili çaldı servisime binip yurtta geri döndüm. Odama gidince Sude ve Ata’nın daha gelmediğini sessiz odadan anladım. Üstümü değişip tuvalete gittim elimi yüzümü yıkadıktan sonra odama döndüm. Çantamdan defter çıkarıp kendi kendime alfabe öğrenmeye çalıştım. Yazı yazarken içeriye Ata ve Sude girdi gelip bana sarıldıktan sonra üstlerini değiştirdiler. Bana gelip günümün nasıl geçtiğini anlattırdılar. Anlattıktan sonra bana gülümseyip sarıldılar. Sarılışları bana bir aile gibi geliyordu huzur doluydu sanki tüm sorunlarım çözülüp gitmiş gibiydi. Ata birden çantasından almış olduğu abur cuburları çıkardı. Sude ile beraber çalışma masasına hazırladıktan sonra beraber yemeye başladık. Yerken Ata bir şeyler anlatıyordu Sude ise gülmekten karnını tutuyordu. Ata beni bile güldürmeyi başarmıştı bunun için Ata’ya her zaman minnettar olacağım en son ne zaman bu kadar güldüğümü hatırlamıyordum. Abur cuburlar bittikten sonra ders çalışmaya başladık. Sude ilk önce kendi ödevini yapıp bana yardım etti. Alfabeyi öğretmeye başladı Ata ise soru çözüyordu ama soru çözmek yerine atom ayıklıyor gibi bir halli vardı. Sude bana A, B, C ve Ç harflerini öğrettikten sonra güzel yazı defterime bu harfleri birer sayfa yazmamı istedi ben yazarken kendisi kitap çıkarıp kumaya başladı. Ata ise hâlâ soru çözüyordu. Soru çözümü bitince bana matematikte yardım edecekti sayıları öğretecekti. Yaklaşık bir saat sonra Ata ile ben ödevlerimizi bitirdik. Ata bana matematik anlatmaya başladı. Sude kitabını okumayı bırakıp bizi izlemeye başladı birazcık izledikten sonra harflerimi kontrol etti. Hayatım bir anda değişmişti ama bu değişim beni mutlu etti. İlk defa bir ailem varmış gibi hissetim bana vurmuyorlardı ve en önemlisi benden nefret etmiyorlardı. Bu hayatımdaki değişimi çok sevmişim eğer bu bir rüya ise asla uyanmak istemiyordum. İyi ki Selma teyze beni buraya getirdi kendisine sonsuza kadar minnettar olacağım. Ata ile Sude’nin hayatlarına gireli daha bir hafta bile olmadı ama beni aralarına aldılar ve korumaya, sevgilerini vermeye başladılar hayatımdaki en iyi zaman bu zamandı ve ilk defa seviliyordum. |
0% |