Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5.BÖLÜM ÇALIŞMA

@ygitklc

15.30

Yurtta gelmiştim. Ata ve Sude’nin gelmesini bekliyordum. Okulum her zamanki gibi geçmişti bugünde. Ders, beden, ders, ödev ve okul çıkışı. Bugün ne izleyeceğimizi çok merak ediyordum. 20 Mart’tı. Bu haftanın bitmesine sadece iki gün kalmıştı. Ve bu iki gün tatildi. Ata ve Sude yaklaşık on dakika sonra gelmişlerdi. Hemen üstlerini değiştirdiler ve beraber çıktık. İlk defa okula gitmek dışında yurttan çıkacaktım. Kapıdaki güvenlikten geçtik ve markete doğru ilerlemeye başladık. Markete giderken geçtiğimiz sokağı inceliyordum. Sokakta bir tane okul, bir sürü apartman, eczane ve bakkal vardı. Apartmanda bir balkona baktım dikkatimi çok çekti. Balkonda bir sürü çiçek vardı. Sokağa aşırı güzel bir hava katmıştı sanki sokaktaki insanlara enerji vermek için dizayn edilmiş bir balkondu. Biraz daha ilerledikten sonra markete girdik. Bir tane sepet aldık ve abur cubur reyonuna gittik. Yanımızda yurttun her ay düzenli verdiği paradan sadece 250tl vardı. 250tl ile bir sürü abur cubur alabilirdik. Ata ve Sude tahminime göre çekineceğimi sandıkları için “Atakan istediğin her şeyi alabilirsin.” Demişlerdi. Gidip üç tane çikolata aldım. Sadece çikolata aldım. Sude ve Ata ise diğer şeyleri sepette eklediler. Sude, Ata’yı zorla ikna etti ve dedikodu geçeside yapmaya karar verdiler onun için çekirdek aldılar. Kasaya geçip aldıklarımızın parasını ödedik. Ata poşetleri aldı ve beraber yurtta geri döndük. İçeriye girip odamıza çıktık. Aldığımız

her şeyi poşetten çıkartıp masaya dizmeye başladık; cips, kola, meyve suyu, çekirdek, dondurma, jelibon, çubuk kraker. Hepsini masadan alıp dolaba koymaya başladılar ben ise izledim yardım etme teklifinde bulundum ama gerek olmadığını söyleyip oturmamı istediler. Sinema ve dedikodu gecesini yemekten bir saat sonra yapacaktık. Yemek saatine kadar Sude ve Ata ödevlerini yaptılar bende uyudum. Bugün ders çalıştırmayacaklardı beni ve hafta sonu da sınavlarına çalışmaya başlayacaklardı. Bu hafta sonu yapmak için bir şey bulmam lazımdı ondan dolayı ödevlerimi yapmak yerine uyudum.

Uyandığım zaman yemek saatinin de zamanı gelmişti Ata ile beraber gidip elimizi ve yüzümüzü yıkadık ardından berber aşağıya yemek yiyebilmek için indik. Yemeklerimizde et, pilav, çorba ve salat vardı. Bunları yedikten sonra hemen odamıza çıktık. Ve filim seçmeye başladık. Bir tane animasyon filmi izlemeye karar verdik. Zaten animasyon izleyecektik yaşım sadece buna uyuyordu. Animasyon filminin ekranını açıp atıştırmalıkların paketlerini açtık. Hepsini yatağa düzenli koyduk ve filmi açıp yemeye başladık. Filimin tam ortasında atıştırmalıklarımız yarılandı. Filmi zaten pek sevmediğimiz için doğrudan dedikodu gecesine geçiş yaptık. Sude ve Ata konuşurken ben atıştırmalıkları yiyordum. “Şu geçen günkü kavgayı hatırlıyor musun Ata”

“Hee hatırlıyorum”

“İşte o kavga eden kızlardan sarışın olan vardı ya o eski en yakın arkadaşının sevgilisiyle flörtken aynı zamanda diğer arkadaşının sevgilisi ile de sevgiliydi ve bomba geliyor sevgili ve flört olduğu erkekler yakın arkadaşlar ve birbirlerine hiçbir şey anlatmıyorlar bu olayda sanırım dün ortaya çıktı bana da bizim kızlar anlattı”

“Eee bize ne insanların sevgilisinden”

“Ata senle de hiç dedikodu yapılmıyor anlat hoşlandığın kişi kim?”

İkisi konuşurken ben izliyordum ve Ata bu soru ile birden dondu. Neden dondu bilmiyorum ama domates gibi kızarmaya başladı

“Söyleyemem sır”

“Off Ata”

“Atakan sen anlat böyle olay var mı sizin okulda”

“Hayır”

“Off bu dedikodu gecesi olmadı hiç neyse bunları yiyip yatalım yarın kütüphaneye gideriz, sende gelmek ister misin Atakan?”

“Olur bende gelirim yapmam gereken ödevler var zaten”

“O zaman harika bunları yiyip yatalım yarın çok işimiz var çok” dedi Sude. Beraber hepsini yedikten sonra uykuya daldık. Nefes nefese uyandım. Gece yarısıydı sadece havlama sesleri ve benim nefes alma sesim ışında bir ses yoktu. Çok kötü bir kâbus görmüştüm. Yeniden oraya gidiyordum o eve ve bu sefer daha kötü dövüyorlardı beni her saat başı. Ve en önemlisi ilk defa olan ailemi kaybediyordum Ata ve Sude’yi. İkisi ile olan hiçbir bağım kalmıyordu. Çok kötü bir rüyaydı. Masada duran şişeden bir yudum su içtikten sonra yatağıma geri döndüm ve uyudum.

🌑🌒🌓🌔🌕

Sabah uyanınca Ata ve Sude’nin hazırlandığını gördüm. İkisi çantalarını hazırlarken hızlıca yataktan kalkıp yatağımı düzelttim. Ardından hazırlanmaya başladım. Çantama ödevlerimi ve gereken eşyalarımı koydum. Çantam hazır olunca üstümü değiştirdim ve hep beraber aşağıya indik ilk önce elimi yüzümü yıkamaya Ata ile gittim ardından kahvaltı için aşağıya indik. Kahvaltımızı yaptıktan sonra çantamızla hemen dışarıya çıktık. Hava çok güzeldi, kuşlar uçuyor, hafif rüzgâr ve olmazsa olmaz Güneş’in yaydığı sıcaklık. Sanki Güneş veriyordu bu Dünya’daki her canlıya enerji. Her zaman bizi mutlu edendi. Güneşsiz havada şahsen insanın içi kapanır, mutsuz olur ve yataktan kalkmak istemez. Güneşli havada ise her yeri dolaşmayı sever, dışarı çıkmayı sever ve o yataktan hemen kalkmak ister. Güneş sadece binalarda kullanılan kaynak değildir, insana mutluluk hissini veren bir kaynaktır. Sadece yenilenebilir enerji kaynağı olarak kullanılmaz. Güneş bize mutluluk hissini verir. Bu yüzden ben hep Güneşli havaları severim hayatımın büyük bölümünü üzgün geçiririm. Güldüğüme bakmayın her gülüş gerçek değildir bazen gülmek bir maskedir.

🕛🕐🕑

Kütüphaneye gelmiştik. Saat iki olmuştu. Vakit kaybetmeden ders çalışmaya başladık. Ata ve Sude aynı okulda oldukları için aynı derslere çalışıyorlardı. Ben ise ödevlerimi yapıyordum. Yapamadığım ödevleri işaretliyordum sonradan Sude ve Ata’ya soracaktım. Birazcık ara vermeye karar verdim ve oturduğum masadan kitaplıkları ve insanları izlemeye başladım. Bir sürü kitaplar vardı. İnsanlar sessizdi neredeyse kimse konuşmuyordu. Bilgisayar ile uğraşanların tuşlara tıklama sesi geliyordu. Sessizlik çok güzeldi. Herkes dersine çalışıyordu ya da kitap okuyorlardı. Gözlerimi etrafta gezdirirken Ata ile göz göze geldik. Hafif bir şekilde gülümsedi ve dersine devam etti. Kendilerine yol üstünde kahve almışlardı bana da milkshake. İçeceklerimiz bittiği için Ata çöplerini çöpe atmak için kalktı ve çöpleri attı. O sırada Sude dersine devam ediyordu. Ata da gelip dersine başladı. Yaklaşık iki saat sonra her şeyimizi toplayıp yurtta gitmeye karar verdik.

“Ata öğle yemeğinin saati çoktan geçti bir şeyler alalım mı çok acıktım?”

“Olur Sude ileride çiğköfteci var oradan alırız” dedi Ata. Yolumuza devam ettik ve ileride Ata’nın söylediği çiğ köfteciyi gördük. İçeriye girdik;

“Selamün Aleyküm abi”

“Aleyküm selâm”

“Üç tane orta boy çiğ köfte alacaktık da”

“Tamam acı oranları ne olsun?”

Ata, Sude ve bana baktı “Orta acılı”, “Az acılı” dedik.

“Abi orta acılı, az acılı ve çok acılı olsun birde hepsine cips eklersen güzel olur”

“Hemen yapıyorum paket mi burada mı yiyeceksiniz”

“Paket abi” dedikten sonra çiğ köfteyi beklemeye başladık. Ata ve Sude telefonla oynuyordu ben ise abinin nasıl çiğ köfte yapığına bakıyordum. Çiğ köftelerimiz on dakika sonra bitti ve parasını ödeyip dükkân dan çıktık. Yurttun yoluna doğru devam ettik. Markete giderken ki yolları görmüştüm tekrardan ve ilerideki yol ayırımından sonra yurttu gördüm. İlerledik ve güvenlikten geçip hemen odamıza çıktık. Üstümüzü değişip elimizi ve yüzümüzü yıkamaya gittik. Hepimiz odada birleşince çiğ köfteleri paketinden çıkarıp yemeye başladık. Masada çiğköfte yerken aynı zamanda Sude ve Ata sınavlar hakkında konuşuyorlardı.

 

 

15.30

Yurtta gelmiştim. Ata ve Sude’nin gelmesini bekliyordum. Okulum her zamanki gibi geçmişti bugünde. Ders, beden, ders, ödev ve okul çıkışı. Bugün ne izleyeceğimizi çok merak ediyordum. 20 Mart’tı. Bu haftanın bitmesine sadece iki gün kalmıştı. Ve bu iki gün tatildi. Ata ve Sude yaklaşık on dakika sonra gelmişlerdi. Hemen üstlerini değiştirdiler ve beraber çıktık. İlk defa okula gitmek dışında yurttan çıkacaktım. Kapıdaki güvenlikten geçtik ve markete doğru ilerlemeye başladık. Markete giderken geçtiğimiz sokağı inceliyordum. Sokakta bir tane okul, bir sürü apartman, eczane ve bakkal vardı. Apartmanda bir balkona baktım dikkatimi çok çekti. Balkonda bir sürü çiçek vardı. Sokağa aşırı güzel bir hava katmıştı sanki sokaktaki insanlara enerji vermek için dizayn edilmiş bir balkondu. Biraz daha ilerledikten sonra markete girdik. Bir tane sepet aldık ve abur cubur reyonuna gittik. Yanımızda yurttun her ay düzenli verdiği paradan sadece 250tl vardı. 250tl ile bir sürü abur cubur alabilirdik. Ata ve Sude tahminime göre çekineceğimi sandıkları için “Atakan istediğin her şeyi alabilirsin.” Demişlerdi. Gidip üç tane çikolata aldım. Sadece çikolata aldım. Sude ve Ata ise diğer şeyleri sepette eklediler. Sude, Ata’yı zorla ikna etti ve dedikodu geçeside yapmaya karar verdiler onun için çekirdek aldılar. Kasaya geçip aldıklarımızın parasını ödedik. Ata poşetleri aldı ve beraber yurtta geri döndük. İçeriye girip odamıza çıktık. Aldığımız

her şeyi poşetten çıkartıp masaya dizmeye başladık; cips, kola, meyve suyu, çekirdek, dondurma, jelibon, çubuk kraker. Hepsini masadan alıp dolaba koymaya başladılar ben ise izledim yardım etme teklifinde bulundum ama gerek olmadığını söyleyip oturmamı istediler. Sinema ve dedikodu gecesini yemekten bir saat sonra yapacaktık. Yemek saatine kadar Sude ve Ata ödevlerini yaptılar bende uyudum. Bugün ders çalıştırmayacaklardı beni ve hafta sonu da sınavlarına çalışmaya başlayacaklardı. Bu hafta sonu yapmak için bir şey bulmam lazımdı ondan dolayı ödevlerimi yapmak yerine uyudum.

Uyandığım zaman yemek saatinin de zamanı gelmişti Ata ile beraber gidip elimizi ve yüzümüzü yıkadık ardından berber aşağıya yemek yiyebilmek için indik. Yemeklerimizde et, pilav, çorba ve salat vardı. Bunları yedikten sonra hemen odamıza çıktık. Ve filim seçmeye başladık. Bir tane animasyon filmi izlemeye karar verdik. Zaten animasyon izleyecektik yaşım sadece buna uyuyordu. Animasyon filminin ekranını açıp atıştırmalıkların paketlerini açtık. Hepsini yatağa düzenli koyduk ve filmi açıp yemeye başladık. Filimin tam ortasında atıştırmalıklarımız yarılandı. Filmi zaten pek sevmediğimiz için doğrudan dedikodu gecesine geçiş yaptık. Sude ve Ata konuşurken ben atıştırmalıkları yiyordum. “Şu geçen günkü kavgayı hatırlıyor musun Ata”

“Hee hatırlıyorum”

“İşte o kavga eden kızlardan sarışın olan vardı ya o eski en yakın arkadaşının sevgilisiyle flörtken aynı zamanda diğer arkadaşının sevgilisi ile de sevgiliydi ve bomba geliyor sevgili ve flört olduğu erkekler yakın arkadaşlar ve birbirlerine hiçbir şey anlatmıyorlar bu olayda sanırım dün ortaya çıktı bana da bizim kızlar anlattı”

“Eee bize ne insanların sevgilisinden”

“Ata senle de hiç dedikodu yapılmıyor anlat hoşlandığın kişi kim?”

İkisi konuşurken ben izliyordum ve Ata bu soru ile birden dondu. Neden dondu bilmiyorum ama domates gibi kızarmaya başladı

“Söyleyemem sır”

“Off Ata”

“Atakan sen anlat böyle olay var mı sizin okulda”

“Hayır”

“Off bu dedikodu gecesi olmadı hiç neyse bunları yiyip yatalım yarın kütüphaneye gideriz, sende gelmek ister misin Atakan?”

“Olur bende gelirim yapmam gereken ödevler var zaten”

“O zaman harika bunları yiyip yatalım yarın çok işimiz var çok” dedi Sude. Beraber hepsini yedikten sonra uykuya daldık. Nefes nefese uyandım. Gece yarısıydı sadece havlama sesleri ve benim nefes alma sesim ışında bir ses yoktu. Çok kötü bir kâbus görmüştüm. Yeniden oraya gidiyordum o eve ve bu sefer daha kötü dövüyorlardı beni her saat başı. Ve en önemlisi ilk defa olan ailemi kaybediyordum Ata ve Sude’yi. İkisi ile olan hiçbir bağım kalmıyordu. Çok kötü bir rüyaydı. Masada duran şişeden bir yudum su içtikten sonra yatağıma geri döndüm ve uyudum.

🌑🌒🌓🌔🌕

Sabah uyanınca Ata ve Sude’nin hazırlandığını gördüm. İkisi çantalarını hazırlarken hızlıca yataktan kalkıp yatağımı düzelttim. Ardından hazırlanmaya başladım. Çantama ödevlerimi ve gereken eşyalarımı koydum. Çantam hazır olunca üstümü değiştirdim ve hep beraber aşağıya indik ilk önce elimi yüzümü yıkamaya Ata ile gittim ardından kahvaltı için aşağıya indik. Kahvaltımızı yaptıktan sonra çantamızla hemen dışarıya çıktık. Hava çok güzeldi, kuşlar uçuyor, hafif rüzgâr ve olmazsa olmaz Güneş’in yaydığı sıcaklık. Sanki Güneş veriyordu bu Dünya’daki her canlıya enerji. Her zaman bizi mutlu edendi. Güneşsiz havada şahsen insanın içi kapanır, mutsuz olur ve yataktan kalkmak istemez. Güneşli havada ise her yeri dolaşmayı sever, dışarı çıkmayı sever ve o yataktan hemen kalkmak ister. Güneş sadece binalarda kullanılan kaynak değildir, insana mutluluk hissini veren bir kaynaktır. Sadece yenilenebilir enerji kaynağı olarak kullanılmaz. Güneş bize mutluluk hissini verir. Bu yüzden ben hep Güneşli havaları severim hayatımın büyük bölümünü üzgün geçiririm. Güldüğüme bakmayın her gülüş gerçek değildir bazen gülmek bir maskedir.

🕛🕐🕑

Kütüphaneye gelmiştik. Saat iki olmuştu. Vakit kaybetmeden ders çalışmaya başladık. Ata ve Sude aynı okulda oldukları için aynı derslere çalışıyorlardı. Ben ise ödevlerimi yapıyordum. Yapamadığım ödevleri işaretliyordum sonradan Sude ve Ata’ya soracaktım. Birazcık ara vermeye karar verdim ve oturduğum masadan kitaplıkları ve insanları izlemeye başladım. Bir sürü kitaplar vardı. İnsanlar sessizdi neredeyse kimse konuşmuyordu. Bilgisayar ile uğraşanların tuşlara tıklama sesi geliyordu. Sessizlik çok güzeldi. Herkes dersine çalışıyordu ya da kitap okuyorlardı. Gözlerimi etrafta gezdirirken Ata ile göz göze geldik. Hafif bir şekilde gülümsedi ve dersine devam etti. Kendilerine yol üstünde kahve almışlardı bana da milkshake. İçeceklerimiz bittiği için Ata çöplerini çöpe atmak için kalktı ve çöpleri attı. O sırada Sude dersine devam ediyordu. Ata da gelip dersine başladı. Yaklaşık iki saat sonra her şeyimizi toplayıp yurtta gitmeye karar verdik.

“Ata öğle yemeğinin saati çoktan geçti bir şeyler alalım mı çok acıktım?”

“Olur Sude ileride çiğköfteci var oradan alırız” dedi Ata. Yolumuza devam ettik ve ileride Ata’nın söylediği çiğ köfteciyi gördük. İçeriye girdik;

“Selamün Aleyküm abi”

“Aleyküm selâm”

“Üç tane orta boy çiğ köfte alacaktık da”

“Tamam acı oranları ne olsun?”

Ata, Sude ve bana baktı “Orta acılı”, “Az acılı” dedik.

“Abi orta acılı, az acılı ve çok acılı olsun birde hepsine cips eklersen güzel olur”

“Hemen yapıyorum paket mi burada mı yiyeceksiniz”

“Paket abi” dedikten sonra çiğ köfteyi beklemeye başladık. Ata ve Sude telefonla oynuyordu ben ise abinin nasıl çiğ köfte yapığına bakıyordum. Çiğ köftelerimiz on dakika sonra bitti ve parasını ödeyip dükkân dan çıktık. Yurttun yoluna doğru devam ettik. Markete giderken ki yolları görmüştüm tekrardan ve ilerideki yol ayırımından sonra yurttu gördüm. İlerledik ve güvenlikten geçip hemen odamıza çıktık. Üstümüzü değişip elimizi ve yüzümüzü yıkamaya gittik. Hepimiz odada birleşince çiğ köfteleri paketinden çıkarıp yemeye başladık. Masada çiğköfte yerken aynı zamanda Sude ve Ata sınavlar hakkında konuşuyorlardı.

 

 

 

Loading...
0%