Yeni Üyelik
4.
Bölüm

2.BÖLÜM

@yikizima

MERHABALAR BEN GELDİM. EĞLENCELİ BİR BÖLÜM SİZİ BEKLİYOR.
BÖLÜM DE GEÇEN ŞARKILAR

1) AYAZ AYDIN - BİR SİVASLI UĞRUNA

2) MUSTAFA TAŞ - EDALIDA MODALI YAR

3) CİMİLLİ İBO - ÖP BENİ

GÜNÜN SÖZÜ: BİRİKTİRİR BİRİKTİRİR DURURDUM İÇİMDE, SANKİ BİR GÜN BİRİ GELİP TAMAMLAYACAK GİBİ...

( H. ANIL ÖZTEKİN )

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 

Okula başlayalı bir hafta olmuş bizim bina gayet güzel çoğunluğu kız olan bir sınıftayım ama eğlenceli bir yere benziyor hemen whatsapp grupları havalandı. Sınıfta tek bir kız ile çok iyi anlaştım. Adı Emel çok güzel bir kız tam bir Ankara kızı ya o kara kaş o kara göz falan mükemmel bir kız hisselerim beni yanıltmaz ise kesinlikle daha çok anlaşacağız.

Yurtta ise başka odadan iki arkadaş daha edindik.

Şule " Yaprak yat yat nereye kadar kalk kız azıcık oynayalım ya göbek atak ya ne olur." Şuleye dönüp bir kahkaha attım.

"Delisin kız Çorumlu, oynayalım ne biliyorsun ki" Şule bana bakıp

" Balım öbür odada ki arkadaşları da çağıralım hep beraber oynayalım."

"Olur, vallahi değişiklik olur hem bizim için de sen mi ben mi çağırayım." Şule bana gülüp

"Dur kız ben çağıracağım hem değişiklik olsun." Koşarak gitti. Deli kız yurdun ve odamızın tam bir maskotu idi.

Şule kızları iki koluna takmış ve odaya zorla getirmişti.

"E şimdi ne oynayacağız"

Şule "Tabi ki bir çiftetelli oynayacağız. Ay kız göbek atacağız." Etrafında dönerek. Bu küçük oda da bile biz oyun havası oynayacaksak kopacağız demektir. Gerdan atarak kıvırarak Şule'ye dönüp kolumu açık oh oh deyip oynuyordum.

"Şule gel buraya karşılıklı göbek atacağız" deyip gülerek kıvırtmaya devam.

Derya ve Ülkü de bize katıldı dört kız oynamaya devam ettik. Tabi ki ben bir Laz kızı olduğumdan dolayı horon olmadan olur mu? Dördümüz birden horon tepmeye başladık. Deli gibi oynadık yurdu biraz ayağa kaldırmış olabiliriz. Ama çok eğlendik. Bu iş benim duşa girmemle son bulmuştu.

Sabah yedi de kalktım. Dokuz da dersim vardı. Dolabı açıp bir baktım neler var diye bir pantolon uzun beyaz gömlek kahverengi şal takıp okul çantamı koluma takıp en son da biraz parfüm sıkıp. Yemekhaneye çıktım. Milföy, zeytin, sosis, soğan halkası alıp masaya geçtim. Bir güzel kahvaltı yapıp asansöre binip aşağı indim. Çıkarken parmak izimi okutup fakülteye doğru yürümeye başladım. Allah'tan yurduma okul çok yakındı da hemen geldim.

Binanın önüne gelip kapıdan içeri girdim. Kartımı okutup dersliğe girdim ikinci sıraya oturdum. Kızları görüp selam verdim. Kitabı açıp biraz tekrar etmeye başladım o sıra yanıma Emel geldi. "Yaprak bakıyorum da tekrara başlamışsın."

Emel'e dönüp "Evet, kuzum ya anca biraz ağır konular var toparlamak lazım diye düşünüyorum."

" Bence de doğru düşünmüşsün bende başlayayım." Emel de kitabı açıp tekrar etmeye başladı.

Artık dersten çıkmıştık beynim var ya resmen alev topu ya bu dersi sabahın dokuzuna koymak nedir. Emelle kol kola girip fakülteden çıktık.

Emel'e bakıp " Emel hadi merkezi kafeteryaya gidelim. Beni anca bir kahve açar yemin ederim."

Emel "Kuzum çok mantıklı hadi gidelim bizi anca kahve paklar." Kafeteryaya gelmiştik. Giriş katta yer arayışına girmiştik. Koltuklara oturup birer neskafe aldık.

"Kuzum sana bir şey göstereceğim bak şimdi" deyip elimdeki neskafe poşeti alıp Emel'e gösterdim.

" İyi oku ne yazıyor "

Emel " Kanka burada yetmiş beş kuruş yazıyor da e ne var bunda onu düşünüyorum." Emel'e gözlerimi kısıp baktım ve

" E zaten bunda var bir şey bir teleye aldım ben bu neskafeleri ya içime oturdu şuan " emel bir kahkaha attı ki o gülünce ben de gülmeye başladım şuan yirmi beş kuruş zarardayım ben ya.

Emel " Kanka git yirmi beş kuruşunu iste sizin yüzünüzden zarara uğradım de kalk kız " deyip benle dalga geçmeye başladı. Sinirle kafamı çevirip ayaklarımı yere vurup ama ben gerçekten zarar uğramıştım.

Okullar başlayalı 2 ay geçmişti. Kasım ayının ortasındayız ve Sivas'a kar yağmıştı dereceyi -5 bile gördük nerede yürüsek her yer buzdan çıtçıt ediyor. Bu duruma artık alışmıştık. Yine de değişiklik olsun diye bugün kızlarla çarşıya gidecektik. Hava buz gibi de olsa o çarşıya gidilecek.

Dolabımı açtım. Kalın haki yeşili gömleğimi üstüne kahverengi hırkamı altına bol kot pantolon yeşil kahverengi karışımı şalımı örttüm. Ayağımı da siyah potlarımı giydim. İşte hazırdım boy aynasına bakıp azıcık kendimi sevdim. O sıra Şuleye baktım. Oda benim gibiydi tek farkla o sade kırmızı renk giyinmişti. Diğer kızları da çağırmıştık ve onlar da hazırdı. Odanın ışığını kapatıp çıktık.

Dört kız güvenlikte parmak izi okutup yurttan çıkmıştık. Otobüs durağı 5 dakika mesafe de idi. Otobüse binip öğrenci kartımı basıp içeri geçtim. Sanki herkes merkeze gidiyordu ya bu ne kalabalık hey Allah'ım ya. Meydan da inmiştik. Boynumda ki atkıma biraz daha sarıldım baya soğuk vardı. Şuleye dönüp "Kuzum istasyon caddesine gidelim de mağazaya girelim ya bir şeyler bakalım." Kızlarda bize onay verip iki kişi grup hali ile ilk mağazaya girdik.

Ülkü'ye dönüp "Ülkü koş eteğe bak bayıldım ya çok güzle değil mi?" ülkü eteğe bakıp öyle beğenmişti ki mağazanın bir ucundan bir ucuna koştu resmen. Hepimiz kahkaha attık. Bu alışverişin sonun da ben karlı çıktım. Bir kalın pileli siyah etek üstüne de kalın beyaz kazak almıştım. Uygun şallarım zaten vardı. Kızlara dönüp

"Kızlar Şifaiye Medresesi'ne gidip bir çay mı içsek bayadır gelmiyoruz oranın huzuru bize yetiyor ne olur gidelim."

Kızlar hep bir ağızdan "Evet, hadi gidelim" meydana geri dönüp medreseye geçtik.

Havuzun kenarında yer bulmuştuk çok mutlu olmuştum. Hemen oturup

"Pardon bakar mısınız? Biz dört tane çay alabilir miyiz?" Garson

"Tabi ki de başka isteyiniz var mı?"

"Hayır, teşekkürler" biraz sonra çaylarımız gelmişti. Buranın huzuru çok ayrı idi. O kadar güzeldi ki havuzun sesi çalan kısık sesteki ney sesi resmen ruhumuzu rahatlatıyordu.

Ülkü " Yaprak neye daldın bu kadar sesin soluğun çıkmıyor "

" Burayı düşünüyorum. Çok başka bir havası yok mu? "

Şule " Evet çok farklı bir havası var çayı bile fark katıyor sanki "

Derya " Al benden de o kadar huzuru bir başka güzel " dedi. Kendi aralarında kızlar konuşmaya devam etti. Şule o ara bana dönüp

" Yaprak kampüse gittiğimiz de yürüyelim mi? "

" Olur ben varım " her akşam kampüs turlamamız vardı. O kadar soğukta olsa yürümekten hiç vazgeçmiyoruz.

Medreseden kalkıp kampüse gelmiştik. Bir tur atıp yurda geri döndük. Odaya girdiğim de yorulduğumu hissettim tam açım ben açım diyecekken telefonum çaldı. Babam arıyordu.

"Babam ne yapıyorsun"

"Ne yapayım kızım bildiğin gibi çalışıyorum. Asıl sen ne yapıyorsun nasıl gidiyor"

"Bildiğin gibi babacığım takılıyoruz. Arkadaşlarla merkeze gittik bugün kıyafet aldım kendimi şimdi yemek yemeğe çıkacaktım."

"Hım anladım boncuğum neyse hadi sen yemeğini ye hava soğuk kendine çok dikkat et."

"Tamam, babacığım ederim sende dikkat et anneme selam söyle görüşürüz çok öptüm seni" telefonu cebime koyup.

"Şule hadi açım yemek yiyelim."

"Tamam geliyorum."
Yemek yemiş ve artık yatağıma geçmiştim. Bugünüme de şükür...

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bir bölümün daha sonuna geldik. Bir daha ki bölüm de ay atlayıp artık Asil ile tanışacağız.

Bakalım Asil Bey nasılmış...

Hoşça kalın görüşmek dileğiyle...

😊 😊 😊

Loading...
0%