Yeni Üyelik
6.
Bölüm

4.BÖLÜM

@yikizima

 

 

MERHABALAR BEN GELDİM. YENİ BÖLÜM İLE KARŞINIZDAYIM.

 

 

BÖLÜM ŞARKISI: GÖKÇE KIRGIZ - KALBİME GÖMERİM O ZAMAN

 

 

GÜNÜN SÖZÜ: "ŞURAMA" DEDİ. KALBİNİN ÜSTÜNÜ TUTARAK "ŞURAMA BİR KERE GİRDİN. ARTIK İSTESEN DE ÇIKAMAZSIN"

 

 

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 

 

Etkinlik bitmişti ve ben az da olsa rahatlamıştım. Akşam sekiz olmuştu. Bu grup baya eğlenceli ve komik idi. Tanıdığım az ve öz insan olduğundan dolayı gerçekten çok iyilerdi.

 

 

Alya'ya dönüp " Alya ben artık gideyim baya yorucu bir gün oldu benim için."

 

 

"T amam, canım sen bilirsin " o sıra grup da bazı kişiler

 

 

" Yaprak seni yine bekleriz. Çok eğlenceli bir gün oldu." Herkese tebessüm edip

 

 

" Derslerden vakit ayırabilirsem neden olmasın ki " içlerinden bir kız lafa girip

 

 

" Tamamdır, o zaman seni yine bekliyoruz."

 

 

" Tamam, hadi görüşürüz." diye oradan çıktım.

 

 

Hava baya soğuktu. Kafeler caddesinden aşağı iniyordum. Telefonum çaldı. Şu soğukta olacak iş mi? Beyefendinin yeni aklına gelmişiz.

 

 

"Efendim Selim"

 

 

" Aradığını yeni gördüm canım"

 

 

"Çok erken görmüşsün Selim ölsem mezarıma gelirdin herhalde diye düşünüyorum."

 

 

" Neredesin sen ayrıca işim vardı benim "

 

 

" Kafeler caddesindeyim. Otobüs durağına geçiyorum. Yurda gideceğim."

 

 

" Bu saatte "

 

 

" Neyi varmış bu saattin kafede oturdum ve şimdi de yurda gidiyorum."

 

 

" Kimle oturuyorsun ayrıca bekle bende geliyorum."

 

 

" Gelme Selim ben yurda geçiyorum. Ayrıca kimlerle olduğum seni hiç ilgilendirmez."

 

 

" Yaprak beni sinir etme"

 

 

" İyi sinir olmaya devam et sen " deyip telefonu suratına kapatmıştım.

 

 

Beyefendiye bak ya nerede olurum ki ben sanki başka kişilerle başka yerde oturamam diye bir şey mi? Var da acaba benim mi? Haberim yok. O sinirle hızlı bir şekilde otobüse bindim. Kartımı okutup en son koltuğa oturup kafamı cama yasladım. Kulaklıklığımı takıp son ses müzik açıp yurda doğru gittim. Yurda geldiğim de başım çok fena ağrıyordu. Telefonu kapatıp. Kendimi yatağa atıp uyudum.

 

 

Bugün günlerden Cuma idi. Sabah on da kalktım. Bugün öğlen bir den akşam beşe kadar dersim vardı. Üstüme hırkamı giyip asansöre binip yukarı çıktım. En önemlisi bir çay alıp hafif atıştırmalık bir şeyler aldım. Cama yakın bir masaya oturdum. Yemekleri dağıtan ablalar eski şarkılardan çalıyorlardı. Kalbime gömerim o zaman şarkısı çalıyordu. Cama kafamı yaslayıp çayımı yudumlayıp. Düşüncelere daldım.

 

 

Telefonum çalmaya başladı. Bir anda korktum. Arayan Emel idi.

 

 

" Efendim kuzum "

 

 

" Kuzum bir de dersimiz vardı ya on iki de buluşalım mı diyecektim."

 

 

" Olur, kuzum benim "

 

 

" Hadi görüşürüz canım "

 

 

" Bay bay " deyip telefonu kapattım.

 

 

Saat on bir olmuştu. Odama inmem lazım. Anca hazırlanırdım.

 

 

Odama girip banyoya girdim, elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Bugün hiç yapmadığım şeyi yapmak istedim. Azıcık makyaj yaptım. Kalın siyah pileli etiğimi giydim üstüne beyaz kazağımı siyah beyaz şalımı taktım. Topuklu siyah potumu giydim. Artık hazır idim. Çantamı da alıp. Odadan çıktım. Güvenlikte parmağı basıp yola koyuldum. Emel'i arayıp

 

 

" Kuzucuğum neredesin "

 

 

" Şimdi fakültenin binasına girdim canım. Kantine gelirsin."

 

 

" Tamam, canım ben de hastanenin önündeyim. On dakikaya oradayım."

 

 

Emel " Hadi görüşürüz " resmen soğuğunun da soğuğunu görüyoruz şu canını sevdiğimin memleketin de...

 

 

Bayırı çıkıp bizim binaya gelmiştim. Kartımı okutup içeri girdim. Az ilerde sağ da kantin vardı. Orta da bir masa da Emel oturuyordu. Gidip arkadan sarıldım.

 

 

Emel " Ay ay birileri sanki beni özlemiş."

 

 

"Oy kurban olduğum özlemiş olabilirim." Karşısına oturup

 

 

" E anlat bakalım Yaprak Hanım ne oldu. Ben azıcık arkadaşımı çözmüş isim bir şey olmuş."

 

 

"Oldu dün yurtta sıcak su yüzüne tartıştım gıcık memurun biri ile o da yetmedi, Selim ile bir güzel kavga ettim." ve olayı anlatmaya koyuldum. Emel elimi tutup

 

 

" Bu konu da tam kimin tarafında olacağımı bilemedim ama bu kadar dengesizlikte ne bilim ama bu adamı gözüm tutmuyor be balım"

 

 

"Aman Emel gideceği yere kadar gitsin." Emel kolundaki saate bakıp

 

 

" Kız saat gelmiş hadi dersliğe gidelim ve evet en önemlisi de akşam beşe kadar beynimiz yansın." bir kahkaha atıp.

 

 

Emel'in koluna girip haydin dersliğe ilk hedefimiz beynimiz yanana kadar ders göreceğiz.

 

 

Dersler bitmişti ama bizim beynimiz kesin yanmıştı. Kesin yani

 

 

" Emel beynimi bana geri ver. " Bunu dediğim de tüm sınıf duydu ve herkes kahkaha attı. Emel

 

 

" Kuzum oy sana kıyamam gel kahve alayım."

 

 

"Hayatta hayır demem kalpsin sen kalp" kantine inip bir kahve içmiştik. Kafam yavaş yavaş yerine geliyordu. Allah'ım bu kahve var ya mükemmel bir şey yani kesinlikle.

 

 

Emel " Hadi kuzum ben kalkar benim ki geldi."

 

 

"Tamam, kuzum selam ilet enişte beye"

 

 

"Tamam kocaman öptüm Yaprak Hanım" Emel'e öpücük atıp el sallamıştım. Emel gitmişti.

 

 

Ben de buradan yurda gideyim. Yurdun önüne geldiğin de telefonum çaldı. Kim ki şimdi bu ya bakmadan telefonu açmıştım.

 

 

" Buyurun benim " arayan Selim idi.

 

 

" Neredesin Yaprak sen "

 

 

" Emir kipi kullanmadan konuş benimle derste idim nerede olacağım."

 

 

" Kampüs içindeyim ben Akropol kafedeyim sende gel yanıma "

 

 

" Hayır Selim yurdun önündeyim. Bir daha oraya dönemem hiç kusura bakma "

 

 

" O yurda girmeden buraya geliyorsun Yaprak"

 

 

" Tamam ya tamam geliyorum." Gerisin geri dönüp kafeye gittim.

 

 

Kafeye girdim, Selim tek başına oturuyordu. Karşısına geçip oturdum.

 

 

Selim " Hoş geldin canım "

 

 

" Hoş buldum buyur beni aradın çağırdın ne diyeceksin."

 

 

"Dünü soracaktım."

 

 

"Her şeyi geçtim de dünü mü merak ediyorsun aradım ulaşamadım en lazım olduğun zamandı bir arkadaşım sayesinde bir grup yanına gidip çalıştım. Bir nevi kafa dağıttım oldu mu? Rahatladın mı?" Selim kafasını yan yatırıp bana daha dikkatli bakıp

 

 

"Evet rahatladım da sen bana bu sekil de mi davranacaksın."

 

 

"Nasıl muamele gösterirsin. Öyle muamele görürsün Selim"

 

 

"Yaprak bir şey yaptığım yok işte idim. Nasıl açacaktım telefonu."

 

 

"Tamam, senle tartışamam hiç Selim bu olay böyle kalsın."

 

 

O anda masaya Mesut abi geldi.

 

 

"Naber siniz? Gençler yüzleri biraz düşük gördüm." Ben tebessüm ederek

 

 

" Ben kendi adıma konuşayım. İyiyi şükür."

 

 

Selim " İyiyiz abi sen "

 

 

" İyiyim koçum şükür " abi bana dönüp

 

 

" E Yaprak Hanım nasıl gidiyor okul falan "

 

 

" Olması gerektiği gibi abi okuyoruz işte şükür ki "

 

 

" İyi bari cadı, e hep bu arada mı? Oturacaksınız "

 

 

" Vallahi ben yurda gitmeyi düşünüyorum. Yoruldum baya." Mesut Abi kolumu tutup

 

 

" Kalk kız ne yurdu hep beraber gezelim. Sinemaya falan da gidebiliriz hem."

 

 

" Hım sinemaya hiç hayır diyemem."

 

 

Mesut Abi "Hadi o zaman kalkın avmye gidiyoruz." Deyip montumu giyinip kalktım. Selim kolunu omzuma atıp

 

 

" Seviyorum kız seni " demişti gülsem mi? Ağlasam mı? Bilemedim ki.

 

 

Arabaya binip avmye gitmek için yola koyulduk. Kısa sürede avmye varmıştık. Arabayı park edip, avm de en üst kata çıktık. Film olarak Bir Aşk İki Hayat onu izlemeye karar verdik. Hemen bileti alarak salona geçip oturduk. İki saate yakın bir film idi. Azıcık kafayı toparlamıştım. Salondan çıkmıştık saat dokuz buçuk olmuştu. Selim'e dönüp

 

 

" Ben artık gideyim bugün çok yoruldum."

 

 

" Tamam, canım " Mesut Abi'ye dönüp

 

 

"Abi ben gider baya yoruldum hem otobüse de yetişim."

 

 

" Kız nereye seni buraya ben getirdim arabayla ben bırakırım."

 

 

" Zahmet olmasın abi benim şimdi gitmem gerek."

 

 

" Hadi hadi bırakırım ben merak etme." Deyip araba doğru gittik.

 

 

Yurdun önüne geldiğim de arabadan indim. Her ikisine de el sallayıp. Güvenlikte parmağımı okutup içeri girdim. Odama girdim. Tam üstümü çıkartacağım. Kapım çaldı. Alya gelmişti

 

 

" Girebilir miyim? "

 

 

" Tabi ki canım."

 

 

" Yarın bizim grup toplanacakta öyle sohbet muhabbet falan filan takılacağız. Gelmek ister misin? Diye soracaktım. Birkaç eğitim de olacak." Yine kapı çaldı. Bu sefer Ülkü ve Derya gelmişti. Buyurun kızlar, Alya lafa atlayıp

 

 

" Kızlar bizim bir grubumuz var siz de gelsenize hep beraber eğlenmiş oluruz."

 

 

Ülkü " Ben gelemem Alya ya işlerim var." Derya

 

 

" Ben gelirim vallahi vakit öldürürüz hem eğlenceli de olur." Araya ben girip

 

 

" Kızlar vallahi ben yorgunum ya yarın gideriz. İşte Alya, Derya ve ben bu arada saat kaçta gidilecek."

 

 

Alya " Tamadır, yarın öğlen bir de başlayacak. Biz çıkalım Yaprak uyusun."

 

 

" Tamam, yarın on bir buçukta bulaşalım benim odam da haydin görüşürüz." Kızlar odadan çıkar çıkmaz. Üstümü değiştirip yatağıma yattım.

 

 

Telefonum çaldı. Baktım sabah on arayan kim ya Selim mi? Hemen açıp

 

 

" Efendim Selim "

 

 

" Ne yapıyorsun demek için aramıştım."

 

 

"Şimdi sen uyandırdın. Sabah kahvaltısı yapıp hazırlanıp bir grup var oraya gideceğim arkadaşlarla."

 

 

"Ne grubu imiş bu benim neden haberim yok."

 

 

"Ya Selim şimdi haberin oldu işte benim de dün akşam haberim oldu. Kıramadım kızları gideceğim."

 

 

"Tamam, git bakalım."

 

 

"Neyse ben kapatıyorum kahvaltı yapıp hazırlanacağım hadi görüşürüz." Telefonu kapattım. Elimi yüzümü yıkayıp üstüme hırkamı atıp yemekhaneye çıktım.

 

 

Kahvaltımı yapıp etmem on buçuğu bulmuştu. Hemen aşağı inip bir andan da ne giysem diye düşünüyordum. Elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Dolabımın kapağını açtım. Bol kot pantolon renkli çizgili boğazlı tuniğimi üstüne hafif gülkurusu kalın eşarp bağladım. Botlarımı ayağımı geçirdiğim de kapım çaldı. İçeri Derya ve Alya girdi. Hazırsan hadi gidelim anca gideriz hemen yurttan çıkıp otobüse bindik. En arkaya yine cam kenarına oturduk. Alya'ya kafamı çevirip

 

 

" Alya bugün ne yapacağız ona göre bir bilgimiz olsun."

 

 

" Bugün arkadaşlar bir ilimizi tanıtacak bu da Adıyaman ve çiğ köfte yapacaklar."

 

 

" Hadi be çiğ köfteye bayılıyorum ya sırf bunun için bile gelinebilir."

 

 

Derya da " Aynen çiğ köfte için gerçekten gelinebilir." Dedi.

 

 

Otobüsten İstasyon Caddesin de indik ve kafeler caddesine doğru çıktık. İleride bir kafenin altın da bir yer atölye gibi bir alan vardı orada takılacaktık. Kafeye gelip aşağı indim. Sırayla herkes bir yerlere oturdular ben de Hüseyin diye bir çocuğun yanına oturdum. Bu arada baya komik bir çocuk idi ya. Muhabbet baya sarmıştı ki. İçlerinden biri Adıyaman'ı anlatmaya başlamıştı. Bir anda da çiğ köfte yapılıyordu. Bende dinliyordum. Değişik şeyler duymuştum. Benim için de değişiklik olmuştu.

 

 

Kısa bir mola verilmişti. O anda sola dönüp Hüseyin'e bir şey soracaktım ki yanıma Asil oturmuş. Bir an ona dönünce bana güldü. Bende ona tebessüm ettim.

 

 

" Nasılsın Yaprak " deyip sorunca ne cevap vereceğimi şaşırdım bir an

 

 

" İyiyim sen nasılsın Asil doğru dedim demi Asil'di adın " bana tebessüm edip

 

 

" Evet doğru dedin. Bende iyiyim." Dedi. Bende tebessüm edip sustum.

 

 

Bizim kızlara baktım onlar da bana " Hadi Yaprak çiğ köfte yiyeceğiz." Ayran istemiştim ayranla bir güzel çiğ köfte gömmüştüm...

 

 

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 

 

Yine bir bölümün daha sonuna geldim. Hepinizin kocaman kalbinden öpüyorum. Bir daha ki bölüm de ASİL'in ağzından dinleyeceğiz bakalım o neler söyleyecek.

 

 

 

Yorumlarınızı , oylarınızı bekliyorum...

 

 

Hoşça kalın görüşmek dileğiyle...

 

 

😊 😊 😊

 

Loading...
0%