@yikizima
|
MERHABALAR BEN GELDİM. YENİ BÖLÜM İLE GELMİŞ BULUNMAKTAYIM. BUGÜN ASİL'İ KENDİ AĞZINDAN TANIYACAKSINIZ. BEN ÇOK HEYECANLI ŞEKİL DE YAZDIM. OKUMAK SİZE DÜŞTÜ. BÖLÜM ŞARKISI: NİLİPEK - GÖZLERİ AŞKA GÜLEN GÜNÜN SÖZÜ: İNSANIN İHTİYACI OLAN ŞEY MÜKEMMEL BİRİ DEĞİL, KENDİSİNE AYNA OLACAK O KİŞİDİR... ( H.ANIL ÖZTEKİN ) ------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Çiğ köfte serüvenimiz bitmişti. Ama ben de bitmiştim. Çok eğlenceli vakit geçirmiştim en son horon tepmiştik. Baya kopmuştuk. Bu grup gerçekten insana değişik ortam ve eğlenceli zaman sunuyordu. Neyse ki bir toplantını da sonuna gelmiştik. Derya ve ben atölyeden çıkıp otobüs durağına doğru gittik. Otobüs geldiğin de kartımı okutup yine en arkaya geçtim. Derya da yanıma geldi. Tam kulaklığımı takacakken telefonum çaldı. Arayan Selim idi. " Efendim canım " " Bir arayım ne yapıyormuş benim sevgilim diye sorasım geldi." " Anca çıktık. Grubun yanından otobüse bindim. Yurda geri dönüyorum." " Saat sekiz olmuş anca mı? Çıktınız?" " Evet, anca çıktık baya eğlendim." " Sen eğlendiysen sorun yok canım " " Yani ben eğlendim." " Neyse yarın gel de buluşalım hem gezeriz az." " Tamam, yarın buluşuruz, hadi görüşürüz." Telefonu kapattım. Kampüse gelmişiz bile yurdun önün de indik. Yurdun içine girdik. Derya " Hadi görüşürüz, canım " " Görüşürüz " hemen odama geçtim. Üstümü değiştirip yemekhaneye çıktım. Yemek alıp masaya geçtim. Telefonumu alıp babamı aradım. " Babiş nasılsın ne yapıyorsun." " Ne yapım çalışıyorum boncuğum. Bildiğin gibi buralar." " İyi ol babam hepiniz iyi olun." " Neyse kızım hadi görüşürüz." " Görüşürüz babam." Telefonu kapattıktan sonra hemen yemeğimi yiyip. Odama bindim yatış o yatış hemen uyudum. Bir hafta geçmişti. Bugün günlerden yine grup günüydü. Alya beni kandırmıştı. Bugün aslın da yatıp uyumayı düşünüyordum ya günlerden cumartesi idi. Yine Derya ve Alya beraber otobüse binip yolu koyulduk. Bu sefer avm tarafına gidiyorduk. Avm önünde indiğimizde grubun başkanı vardı. Yeni bir arkadaş daha gelmişti. Eğitimi vermek için araba da vardı. Gördüğüm kadarı ile Asil'in arabası idi. Başkan eğitimci arkadaş ve birkaç arkadaş araba ile gitsin dedi. Alya arabaya binmişti. Ben arabaya binmedim. Yürümeyi tercih ettim. Başkan ve birkaç arkadaş yürümeye devam ettik. Gideceğimiz yere varınca yeminle Sivas'ın resmen çıkışı idi ( bu arada gerçekten oradaki gençlik merkezi Sivas'ın çıkışın da ilk gittiğim de çok yakın canım buraya bir sürü öğrenci gelir diye gülmüştüm. :) :) ) sanki başka yer yok memlekette. Neyse artık idare edeceğiz. İçeri girip bir yer bulup oturdum. Eğitimciyi dinlemeye koyuldum. Güzel de anlatıyordu. Sivas'tan güzel ekip çıkmıştı ve bu güzeldi. Öğlen olmuştu. Artık acıkmıştık ve millet isyana bağlamıştı. Yemek için mecbur avmye gidecekti. Dışarı çıktığım da tam avmye doğru gidecekken Alya " Yaprak gel Asil'in arabası ile gidelim." " Yok, Alya ne gerek var ben yürürüm." Alya ısrar edip " Ya hadi gel kız " Derya da gidiyordu. Dobloya resmen on üç kişi binmiştik ve herkes gülmekten çatlıyordu. Neyse ki araba ile avm beş dakika falandı. Başkan " Yaprak nereye hızlı hızlı " kafamı çevirip " Şey hemen gitmek istedim." Başkan " E beklesene Asil bizi götürecek sen de yorulmamış olursun." " Yok ya zahmet olmasın." " Yok, ne zahmeti " o sıra Asil gelmişti. Hep beraber arabaya doğru yürüdük. Araba da arkaya binip beklemiştim. Asil arabayı sürmeye başlamıştı. Beş dakika için de varmıştık. Ne kadar onlar konuşsa da ben konuşmamıştım. Arabadan inip Asil'e dönüp " Teşekkür ederim." Dedim. Asil tebessüm ederek " Ne demek " ben de tebessüm edip beraber içeri girmiştik. Ben yine aynı yerime oturmuştum. Akşama kadar eğitim sürmüştü. Eğitimden sonra ben hemen çıkıp yurda gitmeye koyuldum. Derya'nın işi vardı. Ben tek başıma yurda gitmiştim. Yurda gelir gelmez yatmıştım. Bugün baya yorulmuştum yarın da vardı. Sabah yine aynı saatte kalkıp üstümü giyinip aynı yere yine gitmiştim. İçeri girip herkese Merhaba demiştim. Güzel bir gün daha eğitimle son buluştu. Herkese dönüp " Haydin hoşça kalın görüşmek dileğiyle " deyip kaçmayı planlarken başkan kolumdan tutup " Durun bakalım Yaprak hanım kafeye gelin bizimle akşam dokuz da gidecek eğitimci sizde bizimle olun. " Başkan öyle bakınca kıyamadım. Artık Selim'in yanından erken kalkar giderdim. " Tamam, siz gidin ben birkaç işim var ben gelirim kafeye bu arda gruba konum atın oraya ben gelirim." "Tamam, o zaman bak bekliyorum." Çantamı alıp çıkmıştım. Selim'i arayıp " Canım ne yapıyorsun." " Ne yapım seni bekliyordum." " Neredesin ben otobüsteyim." "İ ş yerinin karşısında ki kafedeyim." " Tamam, geliyorum canım." Ben telefonla konuşmayı bitirene kadar otobüs istasyon caddesine gelmişti. Az ilerdeki durakta inecektim düğmeye bastım. Otobüs durmuştu. Bende arka kapıdan inmiştim. Karşıya geçip kafeye girdim. Az ilerde cam kenarında Selim oturuyordu. Yanına koşup elimi gözlerine koyup " Bil bakalım ben kimim? " Selim ellerimi tutup bu " Tabi ki de canım sevgilim gelmiş." Dedi. Ben gülüp karşısına oturdum. Selim " E nasıl gitti bugünkü eğitim." " Nasıl olsun baya eğlenceli geçmişti. Ortam şahane ya" " Ne güzel vakit geçirirsin işte canım." "Biraz öyle oluyor." "Bu akşam da kafede olacaklar beni çağırdılar sende gelsene hem ortamı görmüş olursun." " Yok, canım ya sen git ben bugün ek çalıştım ya yoruldum baya." " Tamam, canım" sonrası gülüp sohbet etmiştik. Saat sekiz olmuştu. İkimiz de kalktık. Montları giyip istasyon başına kadar yürüdük. Selim'e sarılıp " Hadi görüşürüz. Canım eve gitti biraz dinlen." Selim " Görüşürüz kendine dikkat et canım." Ben yukarı çıktım. Kafeler caddesinden diğer araya geçtim. Kafeye girmiştim. Konum doğru ise bu kafe olması lazım üst kattayız demişlerdi. Üst kata çıktığım da bir on kişi buradaydı. " Nabersiniz gençler " başkan beni görür görmez " O Yaprak Hanım geldiniz." " Eğer söz vermişsem gelirim." Deyip montumu çıkartıp sandalyeye oturdum. Karşıma Asil düşmüştü. Onu görünce tebessüm ettim. Tavla oynuyorlardı. Tavla çok severdim babamla da çok oynardık. Hüseyin ile konuşmaya başladım. Matrak bir çocuktu. Araya Asil girmişti. O da tavla bilmiyormuş. Bende ona tavla öğretmeye çalışmıştım. Ama o kadar zorlanıyordu ki. Gülmemek elde değil bir anda sohbeti ilerletmiştik. Tavlayı kapatmıştık ve Asil'e dönüp " Bizimle yaşıtsın. Okumuyor musun? " " Okuyordum Erzurum da bazı sebeplerden dolayı gelmek zorun da kaldım. Şimdi yine üniversiteye hazırlanıyorum." Biraz üzülmüştüm onun adına " Neyse ki pes etmemişsin ya senin adına sevindim " Asil yarım tebessüm ile " Evet pes etmedim. Başladık bitirmek lazım." " Bence de" deyip arkadaşlara döndüm. " Millet hiç kalkasınız yok herhalde hani yurttayız hani yurt en son on bir de alıyor ya bizi otobüse yetişmek lazım." Dediğim de herkes ayaklandı. Hepimiz kalkıp otobüs durağına geçtik. Asil herkesle vedalaşıp evine geçti. Bizler de otobüse bindik. Bu deli halimizi fotoğraflamıştık. Herkes yurtlarına dağılmıştı. ASİL'İN BAKIŞ AÇISI Erzurum'dan gelmiştim. Ama yıkık bir şekil de buradan bu şehirden kaçmak isterken yine bu şehre düşmüştüm. Tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkânı imiş. Ama yine bu evde durmamaya inat etmiştim. Hazırlanıp yine bir hocamın önerisini dinleyip bir gruba katılmıştım. Bugün ona gidecektim. Çanta yapılacaktı. Eğlenceli olurdu. Umarım. Saçlarımı tarayıp pantolonumu giyip üstüme kazağımı montumu giyip telefonumu cüzdanımı cebime koyup evdekiler güle güle deyip botumu giyip. Apartmandan çıkıp yürüyerek kafeye gittim. İçeri girip üst kata çıktım. Gruptakilerle tanışıp. Çanta yapmaya koyuldum. Gerçi ben bunu nasıl yapacağım hiçbir fikrim yok. Aman vakit geçsin. Ben çanta ile uğraşırken bir kız içeri girdi. Yanıma oturdu. Ama farkında bile değildi. Karşıdaki kızdan iğne iplik alıp o da çanta yapmaya koyuldu. Ya of olmuyor ki. Tabi ben bunu dışardan söylemişim. Yanımdaki kız " İstersen yardım edeyim." Dedi. Bende çantayı iğne ipliği eline verdim. O da bana öğretip bir andan da yapmaya başladı. Tam o sıra kıza bakıp teşekkür edecekken aklımdan vurulmuştum resmen gözlerini görmüştüm. Gülerken bir çift göz gözüme ilişti aman Allah'ım o ne güzel gülüştü öyle göz kapakları kısılmış ki göz görünmüyor. Resmen ama nasıl güzel gülüyor. Gözleri o şekil de milimlik aradan ya görüyor ya görmüyor ama böle bir manzara yok otur bir ömür izle kısılmış gülen gözleri. Hayat bazen o milim kadardır ya. İşte benim hayatımın milimi o gülen gözlerin kısılışı kadar oraya kalbimi, gönlümü kendimi bıraktım, o an öyle gülen gözlerini göreceğimi bilsem daha gülünecek şekilde diker direk karşına geçer sadece ona odaklanırdım o an tabi öküz gibi bakamadım. Böyle o an kalbime kazıdım gülüşünü içim böle kıpır kıpır ve böyle yanardağlar patladı kalbim hızlandı içimde rüzgârlar esiyordu. Kalbim bağımsızlığını ilan etmiş sadece o ana kilitlenmiş beynim ne yaptığının farkında değildi. Vücudumu yönetiyor ama nasıl hiçbir fikri yok. Çekik gözlerin benim olsa ya. Silkelenip kendime geldim.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Bölüm sonuna gelmiş bulunmaktayız. Kalplerinizden kocaman öpüyorum.
LÜTFEN!! OYLAMAYI VE YORUMLAMAYA UNUTMAYALIM. Hoşça kalın görüşmek dileğiyle.... 😊 😊 😊 |
0% |