"Eğer bu ölümse, ölümden korkmamalı. Onun güzel yüzünde, ölüm bile güzeldi."
-Francesco Petrarca
Bölüm şarkısı: Eflatun feat. Burcu güneş- Çıkmaz sokaklar.
"Bir dakika, yanlış anladıysam beni düzeltin. Siz şimdi diyorsunuz ki bu gece otelin barına inelim. Doğru mu anlamışım?" Diye sordu Cansu. Hepimiz kahvaltımızı yapmış sohbet ediyorduk.
Bugün buradaki beşinci günümüzdü. Günler hızlı geçiyordu.
"Evet doğru anladın." Dedi Mert, onaylayarak.
"Nereden çıktı bu bar işi?" Diye sordu Hilal. "Esra kızım sen de bir şey desene." Diye dürtükledi beni, onun beni dürtüklemesiyle kendime geldim.
Aklım Can'la gece aynı yatakta uyumamızla meşguldü. Onu uyurken izledim. Yüzünden tek bir kusur yoktu.
"Hı? Ne dediniz?" Diye dalgınca sordum.
"Ohooo!" Dedi Ceren yüksek sesle, "Bu daha uyanamamış. Kalk annem kalk geldik." Göz devirdim.
"Yalnız kızlar," diye söze girdi Semih "Çok dağılmıyacaksınız efendi efendi eğleneceğiz anlaşıldı mı?" Dedi Kuzey Tekinoğluna rolüne girerek.
"Ay tamam Semih! Anladık!" Dedi Ceren gülerek.
"Benim bir sorum var, dahi arkadaşlar." Diye lafa girdim. "Biz nasıl girmeyi planlıyoruz? Çünkü aramızda reşit olmayanlar var. İçeri girerken muhakkak kimlik isteyecekler."
"Abin yanında kızım!" Dedi abim beni kendisine çekerken, "Dağ gibi abin var arkanda. Sorunsuz bir şekilde gireriz içeri." Güldüm.
"İyi sana güveniyorum." Tam başımı sağ tarafa doğru çevirmiştim ki bir çift gözle karşı karşıya geldim. Bu Enes'ti, gülümseyip göz kırptı başıyla selam verince ben de gülümsedim ve selam verdim, kafamı bu sefer bizimkilere doğru çevirdiğimde Can'ın bana baktığını fark ettim. Kaşları çatıktı gözlerinden ateş çıkacak gibiydi ona 'ne oldu' anlamında göz kırpıp başımı salladığımda 'bir şey yok' der gibi başını salladı.
Emir ani bir kalkışla, "Hadi Akyaka'ya gidelim. Orayı hep merak ediyordum." Deyince Cansu'yla ayaklandık.
"Evett! Lütfen gidelim." Dedik aynı anda.
"Tamam tamam! Sakin olun." Dedi abim gülerek, "Hazırlanın o zaman gidelim." Hepimiz odalara doğru koştuk.
✨
"Herkes hazır değil mi?" Diye sordu abim.
"Evettttt hazırız." Dedim heyecanla. Üstümde beyaz ince yazlık bir elbise vardı. Hepimiz yanımıza yedek kıyafet almıştık. Ve çok heyecanlıydık!
Yolu şarkılarla, bol sohbet ve kahkahalı geçirmiştik. Can'la gene beraber en arkada oturuyorduk. Başım Can'ın omzundaydı onun eli de saçlarımdaydı. Eli saçımın her zerresinde geziyordu.
Abim ilk başta sorun çıkarmıştı ama sonra susmuştu.
Tatilimizi mahvetmek istemiyordu. O yüzden istemeyerek de olsa susuyordu.
"Miden nasıl? Bulanıyor mu hala?" Diye mırıldandı.
"Hayır İyi, geçti."
"Miden yine bulanırsa söyle bak." Diye uyarıda bulundu.
Gülerek, "Tamam tamam söylerim." Dedim.
"Olmazdı dururuz biraz." Bu evhamlı halleri çok hoşuma gidiyordu.
Bir süre sonra gelmiştik. Çantamdan güneş gözlüğümü çıkarıp taktım herkes arabadan inince gezmeye başlamıştık. Can'ın bana ikide bir baktığında durdum.
"Niye bana bakıp duruyorsun?" Dedim gülerek, güneş gözlüğünü çıkardı.
Of tam slowmotion çekimlik!
Gözümdeki gözlüğü çıkardı, "Gözlerini görmeme izin vermiyor bu gözlük takma." Deyince tebessümüm derinleşti.
"Hop! Ne yapıyorsunuz siz orda!" Diye bir anda ses yükseldi, başımı çevirdiğimde abimin bize sinirli baktığını gördüm.
En güzel anlarımın katilisin abi!
"Geldik tamam." Diye cevapladım ve hızlıca onlara yürüdüm. Abim bir kolunu benim omzuma attı.
"Yanımda ayrılma." Diye ikazda bulundu.
"Tamam."
Açık alana doğru geldiğimizde gene bizi standlar karşıladı. Aralarından biri çok ilgimi çekmişti. Küçük güzel bir stanttı. Stantta yaklaştığımda orta yaşlı bir kadın karşıladı beni..
"Merhaba kolay gelsin." Diye selam verdim.
"Hoş geldin kızım." Deyince stantta göz gezdirdim bir kolyeye takılı kaldım, kadın neye baktığımı anlamış olacak ki gülümseyerek aldı.
"Onu daha bugün getirdim. Ametrin taşı. Pozitif enerji getirdiği, iyimserliğe teşvik ettiği, engellerin üstesinden gelmeye yardımcı olduğu da rivâyetler içerisindedir." Diye açıklama yaptı kolye çok güzeldi. Mor ile sarının mükemmel uyumu bu taşta kendini tüm çekiciliğiyle gösteriyordu.
"Çok güzelmiş... Ben bunu almak istiyorum ne kadar?" Deyip elimi çantama götürüp cüzdanımı çıkardım.
"50 TL kızım. Takacak mısın yoksa paketleyeyim mi?" Diye sordu.
"Hayır hayır, paketlemeyin takmak istiyorum yardımcı olur musunuz?" Deyince kadın elimden kolyeyi aldı arkama geçip kolyeyi boynuma taktı.
"Sana da çok yakıştı inşallah bu taş sana pozitif enerji getirir." Dedi, kadına parayı uzattım ve kolay gelsin deyip ayrıldım.
"Heh Esra'da geldiğine göre tamamız." Dedi Emir.
"Evet şimdi ne yapıyoruz?" Diye sordum.
"Buralarda bir şelale varmış oraya gidelim diyoruz." Dedi Akgün.
"Olur gidelim." Dedim heyecanla.
Bir süre yürüdükten sonra şelaleye varmıştık içeriye girdik. Çok güzeldi.
"Burası bildiğin cennet!" Dedi Ceren.
"Evet cennet." Dedi Cansu.
"Hadi ne duruyoruz? Girelim suya." Dedi Hilal, eşyalarımızı kenara bıraktık üstümüzü çıkarıp suya girdik.
"Su çok soğukkkk!" Dedi Hilal, abim onu bir anda suya itti.
"YA ÖZGÜR! SU BUZ GİBİ DİYORUM SEN BENİ SUYA İTİYORSUN!" Diye cırladı Hilal.
"Bu çocuğun şu sulu şakalarını anlamıyorum." Dedi Cansu.
"Siz bekledikçe akşama kadar suya giremezdiniz! Hadi kız sen de gir!" Dedi bu seferde beni suya itti arkamdan Ceren'le Cansu'yu.
Vücudumun suya alışması için hızla nefesimi tutup suyun içine girdim.
Yüz üstüne çıktıktan sonra etrafıma baktım ama Can'ı göremedim tam o sıra arkamda bir gölge belirince o olduğunu anladım. Kokusunu duydum. Önüme geldi.
"Beni mi arıyorsun?" Dedi muzipçe.
"Yoo nereden çıkardın?" Tabii ki seni arıyordum!
"Dışarıdan hiç öyle görünmüyor ama." Deyince gülmeden edemedim.
"Ellerini boynuma koy dalıyoruz." Deyince şaşırdım.
"Ne bir dakika hazır değilim!"
"Neye hazır değilsin Esra? Hadi koy ellerini boynuma." Deyince ellerimi boynuna doladım o da ellerini benim belime koydu.
"Derin bir nefes al, dalıyoruz." Deyince derin bir nefes alıp suyun altına girdik.
Sıkıca yumduğum gözlerimi araladım ve gözlerime değen gözlere baktım. Can'ın gözlerine baktım. Onun gözleri çok güzeldi. Gözlerim onun gözlerinde kayboluyordu.
Bir süre sonra suyun altından çıktık boynumda boşluk hissedince elimle boynumu yokladım yoktu!
"Hayır ya Allah kahretsin!" Diye söylendim suya dalıp bakınmaya başladım, ama bulamayınca suyun üstüne çıktım.
"Esra ne oluyor?" Diye sordu Can anlamayarak.
"Kolyem! Kolyem kayboldu Can. Suda düşmüş olmalı ama yok." Dedim sesim titriyordu.
"Dur buluruz şimdi." Deyip o da bakmaya başladı.
Bir süre daha bakındık ama kolyeyi bulamadık. Yoktu gitmişti.
"Yok işte kayboldu." Diye burukça mırıldandım Can'ı beklemeden sudan çıkıp havluyla kurulanıp elbisemi geri giydim.
"Esra? Noldu sana?" Diye yanıma oturdu Hilal.
"Kolyem suda kayboldu ya." Dedim can sıkkınlıkla.
"Hadi yaa. İyice baktın mı?" Diye sorunca başımı salladım.
"Evet ama yok neyse boşver ya." Deyip konuyu kapattım.
Bir süre sonra abimler de gelmişti şelaleden istemeye istemeye ayrıldık. Abim bana bir iki kere ne oldu diye sormuştu ama bir şey yok deyip geçiştirdim. Sessiz sedasız diğerlerine katılmadan öylece yürüyordum. Abim yanıma gelip bir külah dondurma verdi.
"Karameli ve çilekli.. Sen seversin." Deyince gülümsedim, heyecanla dondurmayı alıp yemeye başladım. Moralimi ne yerine getireceğini biliyordu.
✨
"Esra hazır mısın?" Diye içeriden bağıran Can'a cevap vermeden üstümdeki elbiseye bir kez daha baktım. Siyah balon kollu kısa güzel bir elbise giymiştim. Uzun kumral saçlarımı dalga yapıp salık bırakmıştım. Hafif bir makyajla hazırlanmayı bitirmiştim siyah tek bantlı topuklu ayakkabı giymiştim. Banyodan çıktım ve homurdanarak beni bekleyen Can'a baktım. Beni görmesiyle donup kalmıştı. Onu baştan aşağıya süzdüğümde şaşırtıcı bir şekilde siyah gömlek değil aksine lacivert bir gömlek giymişti. Altında bacaklarını saran siyah pantolon vardı.
"Olmuş mu?" Diye sordum heyecanla.
"Siktir!" Dedi bir anda. Şaşkınlıkla ona baktım.
"Ne?" Dediğimde kendine çeki düzen verdi.
"Kızım! Bu ne! Birden karşıma çıkılır mı!" Güldüm.
"Olmuş mu?"
"Çok... Öhö! Çok güzel olmuşsun." Diye ağzına geveledi.
"Teşekkür ederim, sen de çok yakışıklı olmuşsun." Dedim utanarak.
Sırıtarak, "Teşekkür ederim Çilli." Deyince gülmeden edemedim daha fazla diğerlerini bekletmemek adına odadan çıktık ve asansöre binip barın olduğu kata bastım. İçimde garip bir heyecan vardı. Bu heyecanı yanımda Can'ın olmasına bağlıyordum. Klübün kapısından girip yürümeye başladık. Bir anda Can elimi tutmuştu.
"Yanımda ayrılma, burası fazla kalabalık." Diye uyarınca başımı salladım. Abimler ileride oturuyordu.
"Bak! Oradalar."
"Gel gidelim yanlarına." Deyince o tarafa doğru yürüdük.
İnsanlar deli gibi içip dans ediyorlardı. Bizde birazdan bu kıvama geleceğiz zaten. İnsanları deli gibi eğlendiren bir DJ vardı. Herkes müziğin akışına kapılmıştı çoktan. Abimlerin yanına yaklaştığımızda elimi çekip oturdum.
"Esra bu ne?" Diye eliyle elbisemi gösterdi.
Duruma Hilal el attı, "Karışma kıza Özgür. Bırak." Deyince abim hoşnutsuzca başını salladı.
İleriden elindeki tepsiyle gelen Emir'i görünce ona doğru döndüm.
"Kızlara hafif alkollü kokteyl bize de bira." Diyerek içecekleri dağıttı.
Gecenin ilerleyen saatlerinde tuvalete gideceğimi söyleyip masadan kalktım insanların arasından geçmeye başladım. Tuvalete girecekken birini beni izlediğini gördüm. Elindeki bardağı bana doğru hafifçe kaldırınca tepki vermeden tuvalete girdim. Tuvalete işlerimi halledip çıkınca birine çarpmamla geriye sendeledim.
"Merhaba."
Cevap vermeyip yanından geçip gidecekken gene önümü kapattı.
"Çekilir misiniz?" Dedim.
"Buraya bir melek düşmüş dediler, ben de göreyim dedim." Deyince gözlerimi devirdim.
O taktik eskimedi mi ya?
"Son kez tekrarlıyorum, önümden çekilin!" Dedim bu sefer sertçe.
"Hadi ama! Sadece tanışmak istiyorum." Dedi eğlenerek.
"Lan istemiyorum git başımdan!" Diye ittirdim tam bir şey diyecekti ki omzuna konan el ile arkasına döndü.
"Hayırdır birader? Sıkıntı varsa söyle çözelim." Dedi Can, ortalığın gerilmesini istemiyordum.
"Bir şey yok." Dedim hızlıca, "Beyefendi bir arkadaşına benzetmiş." Deyince Can adama bakmaya devam etti.
"İyi hadi birader siktir git!" Deyince adam yanımızdan ayrıldı.
"Ne dedi o sikik sana!" Diye sordu.
"Bir şey demedi, bir tanıdığına benzetmiş dedim ya." Deyince sinirden güldü.
"Esra doğruyu söyle."
"Tanışmak istedi, ben de gerekli cevabı verdim tam geliyordum sen geldin." Dediğimde sessiz kaldı. Çevik bir hareketle bileğimden tutup kalabalığın içine çekti beni. Ellerini belime sarıp kendine doğru çekince şaşkınca ellerimi nereye koyacağımı şaşırdım.
"Ellerini..." dedi yardım ederek, "Ellerini boynuma doğru at.." Verdiği komuta uyup ellerimi usulca boynuna doladım. Slow bir müzik çalıyordu.
Biz ne yapıyorduk? Ayık olmama rağmen Can beni sarhoş etmişti. Onun yanında bambaşka birine dönüşüyordum. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu, ellerim titriyor ve terliyordu. Ölecek gibi oluyordum. Heyecandan nefesimi bile tutuyordum. Şuan tek duam abimin bizi görmemesiydi.
"Görmüyor..." diye mırıldandı Can.
"Hı?"
"Abin... Bizi görmüyor merak etme." Dedi yumuşak sesiyle. Ellerim boynunda daha da sıkılaştı.
"Abime baktığımı nerden biliyorsun?" Diye sordum.
"Anlarım ben..." deyince gözlerimi ona çevirdim. Kafasını bana doğru eğip burnunu benim burnuma sürtünce gözlerimi kapayıp kendimi müziğe ve ona bıraktım.
"Kokun..." diye mırıldandı, "Kokun bana yaşadığımı hissettiriyor Esra..."
"Can... Neden bir adım atmıyorsun..." diye sordum. "Neden bir yola başlamıyoruz?"
"Esra bu gece sadece susalım olur bu gece konuşmayalım..." deyince sessiz kaldım.
O gece ikimizde sustuk ve sadece dans ettik. Aramızdaki o çekim çok kuvvetliydi. Onun ellerini daha fazla olurmuş gibi belimi sıkı sıkı sardı sarmaldı. Ellerimi onun boynunda daha da sıkılaştırdım. Bu gecenin hiç bitmesini istemedim. Onun kollarında huzurluydum... Hiç olmadığım kadar üstelik.
"Başımı döndürüyorsun..." diye mırıldanınca derin bir nefes alıp deli cesaretiyle kafamı onun göğsüne yasladım.
Bölüm sonuuuu :D
Merhabaaaaaa! Umarım iyisinizdir. Diğer bölümde görüşmek üzere. 😘
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
8.4k Okunma |
576 Oy |
0 Takip |
31 Bölümlü Kitap |