16. Bölüm

16. Bölüm: Tek Kalp İki Beden

Mila
yildiztozu

 

NOT: Bildiğiniz üzere -Ya da bilmediğiniz üzere- Mahalle Abisi tamamlanmış bir hikaye. Ben sadece buraya yüklüyorum başkaları da okusun diye fakat her hafta bir bölüm atmak olmadığı çarşambaları bölümleri ikişer ikişer atacağım.

 

 

"Uzun bir yolda denizi görmek gibisin..."

 

- Sait Faik Abasıyanık

 

Gözümü Can'ın arkamdan sıkı sıkı sarılan kollarının arasında açmıştım. Dün gece hepimiz çok geç dönmüştük hatta, Emir'le Akgün sarhoş olmuşlardı. İkisinin sarhoşluğu hem çok komikti hem de çok kötüydü! Emir'in içtiğini biliyordum ama onu hiç sarhoş görmemiştim. Onları odaya getirebilmek için atlan karayı seçmiştik. Abimler, "Başlarım bunların sarhoşluğuna!" diye koridorda bırakmak isteselerde engel olmuştuk. Onları odasına giderken Can'la ben gitmemiştik odaya geçmiş ve üstümüzü değiştirmiştik. Elbisemde Can'ın kokusu vardı. Ne kadar çıkarmak istemesem de elbiseyle yatan ilk kafası ayık insan olacağım için elbiseyi çıkarmış ve pijamalarımı giymiştim. Elbiseyi alıp burnuma götürdüm ve gözlerimi kapatıp Can'ın kokusunu iyice içime çektim. Can'dan ayrıldıktan sonra onun keskin erkek kokusunu fark etmiştim, kendime hakim olmayarak elim sürekli elbisemin yakasına gidiyor ve sinen parfümü kokluyordu.

Normalde keskin parfümlerden nefret ederdim, astımımı tetikliyordu. Abimin birbirinden güzel olan o parfümlerini de sırf bu yüzden koklayamıyordum.

Astımım yine tetiklenmeden elbiseyi koklamayı bıraktım ve hızla yatağına yatıp gözlerimi kapattım. Çok geçmeden de uyuya kaldım.

Uykumda yarım yamalak hatırladığım şeyler vardı. Can'ın beni kollarının arasına almasını hatırlıyordum, yanağımdan öpmesini, yanağını tüy kadar hafifçe okşamasını..

Ne zamana böyle devam edecektik bilmiyordum.

Biz neydik onu bile bilmiyordum.

Birbirini seven iki kişi mi?

Yoksa flört eden iki kişi mi?

Gözlerimi perdelerin arasından sızan güneşin yüzüme gelmesiyle araladım. Hareket edemiyordum çünkü Can çok sıkı sarılıyordu. Onu rahatsız etmeden yataktan çıkmayı çalıştım ama başaramadım.

"Rahat dur Çilli!" Dedi uykulu uykulu.

"Karnım acıktı." Dedim masumca.

"Eee ne yapayım?" Dedi gözleri kapalı bir şekilde.

Gözlerimi devirdim, "Can! Sarılmışsın bana! Ahtapot gibi dolamışsın kollarını! Kalkamadım bırakta üstümü değiştireyim!" Deyince gözlerini aralayıp baktı.

"Bir kolunun nerede olduğuna bakar mısın?" Deyince gözlerimi kollarıma diktim. Bir kolum boşken diğer kolumla Can'ın beline sarılmıştı.

Hassiktir! Asıl çocuğa ahtapot gibi yapışan benmişim.

Hızla kolumu çektim.

"F-farkında değildim, özür dilerim." Deyip hızlıca ondan ayrıldım ve banyoya koştum. Can'ın arkamdan güldüğünü duydum ama önemsemedim. İşlerimi halledip banyodan çıktım. Can benden sonra banyoya girdi. Ben de eşyalarımı yerleştirdiğim dolaptan üstüme mavi ince askılı cropla beyaz şort alıp hızlıca giyindim. Saçlarımı tarayıp salık bıraktım ve sağ bileğime mavi bandanalarımdan birini taktım. Can'da üstünü değiştirince odanın kapısını açtık. Kapıyı açmamızla üstümüze bir kova su dökülmesi bir oldu!

Ne oluyor lan!

Kim lan bu?

"LAN!" Diye bağırdı Can.

Ben olayı anlamaya çalışırken bir kahkaha sesi yükseldi. Tek elimle yüzümü sıvazladım.

"Elhamdülillah." Dedim, kulağıma ilişen gülme sesleriyle gözlerimi araladığımda abimlerin böğürerek güldüğünü gördüm.

"Ne yapıyorsunuz siz ya!" Diye Çan’la aynı anda sorduk.

"Beğendiniz mi şakamızı?" Diye en önde konuştu Emir.

"Şaka. Beğenmek." Dedim tane tane.

"Evet tatlış! Şaka" deyince yüzüme gelen saçları geriye ittim.

"Kimin fikri bu?"

"Benim tabi ki." Dedi Emir göğsünü kabarta kabarta.

Emir sıçtım ağzına şimdi.

"Senin, öyle mi?"

"Hı hı," Ona nasıl baktıysam yüzündeki gülüş anında silindi, bir adım geriye kaçtı.

"Emir, KAÇ!" Diye bağırınca elindeki kovayı yere atıp var gücüyle koşmaya başladı.

"KAÇMA!" Diye bağırdım.

"Esra bir dur kızım ya!" Dedi koşarken.

"Lan durun!" Dedi abim arkamızdan.

"Geberteceğim seni!" Diye tüm hızımla koşmaya başladım. Bizi görenler şaşkınca bakıyordu. Bir süre sonra otelin bahçedeki havuzuna gelmiştik Emir arkasına bakayım derken suyu boyladı.

Arkasından kahkahaya atmaya başladım. "Noldu Emir!" Diye konuştum. Diğerleride arkamızdan geliyordu tam arkamı dönecektim ki sert bir bedene çarparak sendeledim. Biri düşmemem için tutmuştu. Bu kişi: Enes'di.

"Ananı sikeyim!"

"İyi misin?" Diye sorunca ondan uzaklaştım.

"Evet, iyiyim, teşekkür ederim."

Can'dan önce abim yanımıza hızlıca yaklaşmıştı ve Enes'e sertçe baktı.

''Esra ne oluyor?'' diye sordu.

''Bir şey yok abi, siz Emir'e bakın.'' dedim hızlıca. Abim bir süre daha bize baktıktan sonra havuza doğru adımladı. Can Enes'in yanından geçerken ona sert bir omuz attı. Enes yüzünü acıyla buruşturup omzunu sıvazladı.

"Kim bu?"

"Boş ver, arkadaşım." Aşık olduğum aday demeyi çok isterdim ama maaleseeef.

''Nasılsın?'' diye sordu

"İyiyim, sen nasılsın?" Diye cevapladım.

"İyiyim, teşekkür ederim." Dedi. "Bana kahvaltıda eşlik etmeye ne dersin?"

Waow! Arkadaş hızlı çıktı.

"Eeee şey bilemedim." Diye ağızımda gevelemiştim ta ki yanımda Can belirinceye kadar.

"Esra, hadi kahvaltıya." Dedi bana bakarak. Sesi soğuk ve sertti.

Hızlıca Enes'ten bu durumdan dolayı özür dileyip beni bekleme tenezzülünü bile görmeyen Can'ın arkasından gittim. Emir üstünü değiştirmeye gitmişti.

"Can! Can beklesene! Nefes nefese kaldım!" Diye seslendim. Attığı sert, hızlı adımlar yavaşladı. Hızla yetiştim.

"Can gerçekten onun teklifini reddedecektim yemin ede-" diye kendimi açıklamaya çalıştım.

"Açıklama yapmana gerek yok Esra, biliyordum reddedeceğini." Deyince hayretler içerisinde baktım.

"Eee peki o anki halin..." demiştim ki hemen konuştu.

"Alışık olmadığım bir şeydi o... Seni görünce otomatikman yükleniyor." Deyince güldüm.

Yüzümün yandığını hissediyordum. Ellerim terliyordu, kalbim çok hızlı atıyordu.

"İkimizde sırılsıklamız, ben gideyim üstümü değiştireyim. Sen de benden sonra değiştir üstünü." Diye uyardım.

"Tamam annecim!" Deyince gözlerimi devirip güldüm ve arkamda bırakıp odaya doğru gittim.

Odaya geldiğimde valizden üstüme tekrar beyaz crop altına gri kot şort aldım. Üstümdeki ıslak kıyafetlerden kurtulup şortla crop'u üstüme geçirdim. Krem renginde olan gömleğimi üstüme giydim, almam gereken şeyi valizden aldım ve odadan çıktım.

Hızlıca Can'ların yanına geldiğimde Can hariç herkesi gördüm. Nerdeydi bu ya?

İki dakika yalnız bıraktım sadece!

"Şu lobideki kızla konuşuyor..." diye fısıldadı kulağıma Mert. Anlık irkildim. Onun yanına oturduğumu bile fark etmemiştim. Hemen kendimi topladım.

"Bana bunu niye söylüyorsun?" Dedim anlamazdan gelerek. Lafıma kısık bir şekilde güldü.

"Esra, masaya ilk geldiğinde gözlerinle Can'ı aradın. Sen bile dikkat etmedin ama kaşlarını çattın." Deyince gözlerim kocaman açıldı.

Biri fark etmiş bile!

Lan bu fark ettiyse abimde etmiştir!

"Abim? O fark etmedi değil mi?"

"Hayır etmedi." Oh tamam etmemiş.

"Nerede peki?" Diye sordum.

"Lobidelerdi en son." Deyince ayağa kalktım ve hızlıca lobiye yöneldim.

Lobiye geldiğimde durdum. Can'la o kızın konuştuğunu gördüm. Can dirseklerini önündeki masaya dayamıştı. Kız Can'a sürekli gülümsüyordu.

Kıskan Esra kıskanma. Sakin ol.

Yok olamayacağım sakin makin!

Sinirle onlara bakmaya başladım. O sırada kız Can'a küçük bir kâğıt uzatınca öfkeden delirmek üzereydim. Numarasını vermişti Can'a! Can birinin onu izlediğini hissetmiş olacak ki başını benim olduğum tarafa doğru çevirince göz göze geldik. Hissetmese de arkasına dönüp baksa delice olan bakışlarımı fark ederdi.

Arkamı dönüp uzaklaşmaya başladım.

"Esra." Diye seslenimce duymazdan gelerek yürümeye devam ettim.

"Esra! Esra dursana be kızım!" Deyip hızlıca kolumu tuttu ve kendisine çevirdi.

"Bırak!"

"Nereye gidiyorsun?"

"Sana ne! bırak kolumu!" Dedim sitemle ve kolumu çekmeye çalıştım.

"Esra ne oluyor dedim! Adam gibi anlat, karın ağrın neymiş söyle!" Dedi sertçe. "Ne dellendin sen?"

"Ben böldüm galiba sizi! Kızla ne güzel konuşuyordunuz. Bekletme kızı hazır numarasınıda vermişken!" Deyip tekrar kolumu çekmeye çalıştım ama başaramadım.

"He sen buna takıldın..." deyince ters ters bakarken sinir bozukluğuyla kendimi tutamadım ve güldüm.

"Ne münasebet! Ne takılacağım! Hem bıraksana artık kolumu!" Deyip bir kez daha kolumu çekmeye çalıştım ama ben daha kendimi kurtaramadan o beni göğsüne çekmişti. Başımı kaldırıp sinirle baktım.

"Şöyle bakma," dedi, "Böyle bakınca çok seni öpesim geliyor!" Deyince kaşlarımı çatmayı bıraktım. Yanaklarımın yanmasıyla başımı yere doğru çevirdim.

"Gülünce, kızınca, utanınca, gözlerini kaçırınca mest oluyorum. Beni hayata bağlıyorsun Esra..." dedi yumuşak bir sesle.

"Ya!" Dedim utanarak, "Utandırmasana daha fazla!" Deyince başımı kaldırıp baktım gözleri kısılmış gülüyordu.

"Canını bu kağıtta yazan numara mı sıkıyor? Bak." Deyip kağıdı saniyeler içerisinde yırtıp küçük parçalara ayırdı ve çöp kutusuna attı.

Sırıtmadan duramadım.

Helal be aslanıma!

"Bitti, gitti." Dedi bu tavrı hoşuma gitmişti.

"Senin ben de bir şeyin var." Deyince anlamayarak kaşlarımı çattım. Elini arka cebine götürdü ve bir şey çıkardı.

Bu kaybettim sandığım kolyeydi!

"K-kolyem... Kaybettim diye çok üzülmüştüm, nasıl nasıl buldun?" Dedim sırayla.

"Senin üzüldüğünü görünce dayanamadım. Suyun içindeki iki taşın arasına sıkışmıştı. Aslında bara indiğimizde verecektim ama veremedim."

"Neden?"

"Çünkü sen kokuyordu." Dedi bir anda gözlerimi kolyeden çekip onun gözlerine baktım. Elaya kaçan gözlerine doya doya baktım. Kolyeyi ondan aldım.

"Benimde sana bir şey vermem gerekiyor."

"Ne?"

Arka cebimden paketi alıp ona verdim.

"Bu ne?" Deyip açtı. "Parfüm mü?"

"İlgini çektiğini görmüştüm sonra kendime parfüm bakarken sana da bunu almak istedim." Parfüm şişesine bakıp bana sımsıkı sarıldı.

Gözlerimi kapatıp ben de ona sıkıca sarıldım. Burnuma gelen o güzel kokusunu iyice içime çektim. Zamanın durmasını istedim. Şu an şu dakika zamanın durmasını istedim.

"Teşekkür ederim." Dedi kulağıma, istemeye istemeye ondan ayrıldım. Hızlıca kolyeyi boynuma takıp gülümsedim. O da bana gülümseyince içim sıcacık oldu. Ruhumda kurumuş çiçekler yeniden yeşerdi. Güneş açtı. Kara bulutlar yok oldu. Yağmur durdu. Biz tek kalp iki bedendik. Can'a sarılarak içimdeki kış son buldu…

 

Bölüm sonuuuuu :D

Onlar tek kalp iki beden oldulaaar!

Nasılsınız umarım iyisinizdir. Bir bölümün daha sonuna geldik.

Görüşürüüüüüz!

Bölüm : 25.12.2024 10:26 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...