Yarı WhatsApp yarı normal bölüm olan bir bölüm aşklarım. Keyifli okumalar dilerim.
AMELE YANIĞI GRUBUNDAN BİR YENİ MESAJ!
Akgün: Bu grup ölmüş. (10:00)
Akgün: Canlanın lan!
Mert: Yine ne diyon Akgün?
Akgün: Ölmüşsünüz diyorum! Ölmüşüz ve üzerimize toprak atan yok. Canlanın biraz.
Semih: Akgün saatin kaç olduğunu farkında mısın?!
Akgün: Evet.
Ceren: Akgün senin yüzünden bir daha telefonumu sesini açıp uyumayacağım.
Esra: Akgün mesajların yüzünden uykumdan oldum! Ne bu sabah sabah mesajlar ya!
Ceren: Günaydın kuzuuuu.
Esra: Günaydııınn
Semih: Can neredesin oğlum!
Mert: Cemal amcayla kahvaltı ediyordur o.
Akgün: @Cantökez @Cantökez
Emir: Ya bir şey diyeceğim, hava güzelken basket oynasak ya?
"Mert: İyi fikir.
Akgün:@Cantökez @Cantökez @Cantökez @Cantökez @Cantökez @Cantökez
Can: Ne var lan Akgün! Sabahtan beri bildirim gelip duruyor! Yemek yiyemedim lan senin yüzünden şerefsiz!
Akgün: Neredesin sen abi ya
Can: Senden kaçmak için ülke değiştirdim Akgün.
Akgün: Aha, hangi ülke abi? Rusya mı? Oranın kızları çok güzeldir, git takıl onlarla.
Can: Akgün seni döndüre döndüre döver sonra durdurup üzerine bir kere daha döverim.
Akgün: Güzel kız bulursan benden bahset.
Can: Adını duysalar kaçacaklar senden bence bu kötülüğü onlara yapmayayım.
Can: Annen baban seni çok mu düşürdü merak ediyorum.
Mert: İnsanların hiç günahı yok, bu küçükken kafasına yedi toplar ve kafa üstü düşmesinden dolayı böyle oldu.
Semih: Keşke o topları bunun kafasına bilerek atmasaydım.
Akgün: Hainler, kardeş dedik kalleşsiniz hepiniz!
Esra: Ellerinize sağlık. Helal olsun.
Akgün: Sen de mi Esra.
Esra: Kes uykumu böldün zaten.
Can: Ne diyecekseniz deyin sonra gideceğim.
Semih: Basketbol oynamaya çıkacağız abi, sen de gelirsen. Kızlar da gelir.
Esra yazıyor…
Can yazıyor...
Esra: Ben gelemem. (10:32)
Can: Ben gelemem. (10:32)
Akgün; Aha! İkiside aynı anda yazdı!
Esra: Akgün kes sesini! (10:34)
Can: Akgün kes sesini! (10:34)
Akgün: AHA YİNE AYNI ANDA! HAHA!
Esra: Akgün senin bana garezin mi var?
Semih kişisi Akgün kişisini gruptan çıkardı
Mert; Oh be!
Mert: Başımı burada bile şişirdi!
Emir: Gerçekten.
Semih: Özelden yazıyor 'niye çıkardın lan' diyor.
Hilal: Ay konumuza dönelim. Ya hadi Esra, sen de gel ne olurrrrrr.
Ceren: Evet Esra Cansu'lar da gelsin.
Mert: Dünkü maçı izlediniz mi? Trabzon Fenerbahçe’yle oynuyordu.
Can: Trabzon yendi maçı. 2-1.
Mert: Fenerbahçe'nin kazanması için artık bir şeyler yapılmalı.
Semih: Özgür nerede?
Emir: Ne oluyor lan herkes ayrı telden çalıyor.
Esra: O uyuyor Semih.
Hilal: Hasta mı?
Ceren: Hayırdır Hilal sjsjsjsjsjsj
Hilal: Ceren parçalarım seni!
Esra: evet biraz hasta, benden bulaştı onada.
Hilal: Anladım. Annem çağırdı ben kaçar.
Hilal kişisi çevrimdışı oldu.
Semih: Nereye gitti bu ya?
Esra: Abime çorba yapmaya gitti kesin sjsjsjsjsjs
Mert: Ahahahahahahha
Emir: Neyse ne zaman çıkacağız ona göre kızlar da hazırlansın.
Ceren: Birazdan çıkarız olmadı.
Cansu: Tamam o zaman görüşürüz.
Esra: Görüşürüzzzzz
Esra kişisi çevrimdışı oldu.
Cansu kişisi çevrimdışı oldu.
(Esra'nın anlatımıyla)
Oflayarak yataktan kalktım ve ilk işim dışarıya bakmak oldu. Emir'in dediği gibiydi. Hava yağmursuz, günlük güneşlikti. Kasım aylarının ortasındaydık. Havalara pek güvenilmiyordu. Önüme gelen saçlarımı geriye attım ve banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Odama geri geldiğimde dolaptan düz siyah tayt ve mavi, bol sweatshirt alıp giydim.
Saçlarımı toplasam mı toplamasam mı karar verememiştim, en iyisi daha sonra taplamaktı diyip telefonumu alıp odadan çıktım. Aşağıya inmeden önce abime baktım ama odasında yoktu. Aşağıya indiğimde Emir, Cansu ve abimin koltukta oturduğunu gördüm. Cansu benim aksime siyah bir kapüşonlu ve aynı renk tayt giymişti. Saçlarını sıkı bir şekilde at kuyruğu yapmıştı ve bu yüzünün gerilmesine sebep olmuştu. Emir ise düz eşofman takımı giymişti. Hepsi telefonuyla ilgileniyordu.
"Çıkalım mı?" Diye konuştum, Cansu kafasını kaldırmadan cevapladı.
"Mert haber verecek bize."
Onu onaylayarak tekli berjerlerden birine oturdum. Annem elinde kaşık ve şurupla mutfaktan çıktı.
"Özgür al oğlum iç şu keçi boynuzu özünü." Diyerek ağızına uzattı.
Abim kafasını geriye çekerek, "Anne hayır istemiyorum."
"Oğlum iç! Sözümü ikiletme bir kerede!"
"Ya istemiyorum onun tadı çok kö-" diyordu ki annem abimin ağızına kaşığı soktu.
"Heh! Aferin! Ne inatçısın!" Dedi abim elinin tersiyle ağzını sildi.
"Öf bu ne ya! Tadı bok gibi!" Diye homurdandı. Annem onu duymazdan gelerek bu sefer bana yaklaştı.
"Esra sen de iç kızım bir kaşık,"
"Annem, güzel annem, canım annem,sultanım, ben iç-" diyordum ki ağzıma kaşığı sokmasıyla lafım yarıda kaldı mecburen içtim. Emir annemin arkasından kaçacaktı ki annem konuştu.
"Emir hiç kaçmayı deneme, sende çok çabuk hastalanırsın." Deyip arkasına dönüp Emir'e de bir kaşık içirdi. Cansu'da kaçamayacağını anlayınca el mecbur içti.
Cansu Mert'in yazdığını söyleyince abim hariç hepimiz ayaklanıp evden çıktık. Basket sahasına doğru yürümeye başladık. Cansu heyecanla sahaya doğru yürürken ben onun aksine sessiz sedasız yürüyordum.
Beş dakika sonra basket sahasına vardığımızda Hilal hariç herkesin orada olduğunu gördüm.
O da gelmişti...
"Bakma kızım ona! Bakma! O yokmuş gibi davran!" Diye iç sesim beni uyarırken ona uyup gözlerimi o taraftan çektim. Demir kapıyı itip Ceren'lerin yanına vardık.
"Hilal nerede?" Diye sorduğumda Ceren kıkırdadı.
"Annesi izin vermemiş evde ona yardım etmesi gerekiyormuş (!)" deyince güldük.
Hepimiz biliyorduk ki Hilal annesine yardım etmeyecekti, sırf abime çorba yapabilmek için gelmemişti. Siz de biliyorsunuz şimdi dürüst olalım.
"Eee kim kim oynuyoruz," diye sorduğumda Akgün elindeki topu bana doğru attı. Zorlanmadan topu tutup kolumun altıma yerleştirdim.
"İki takım başkanı seçerek başlıyoruz, kim olmak ister." Dedi Semih.
Elimi kaldırdım, "Ben bir takımın başkanı olurum."
Ben elimi kaldırınca bir anda o da elini kaldırdı.
"Diğer takımın başkanında ben olurum." Deyince hızla elimi indirdim.
"O zaman ben vazgeçiyorum başkası olsun."
"Olmaz öyle, bir kere elini kaldırdın, bir takımın başkanı sensin." Dedi Akgün sırıtarak.
"Olmak istemiyorum kardeşim? Zorla mı!" Dedim ona sitemle.
"Biz de ilk elini kaldıran başkan olur Esracık, kusura bakma oluvereceksin artık." Diye Akgün'e katıldı Semih.
Lanet olsun! Niye el kaldırdım ki!
"Tamam! Öyle olsun!" Diyerek onlara meydan okudum. Sırıtıp yumruklarını tokuşturdular. İkimizde takımımızı oluşturduk. Benim takımımda Mert, Cansu, Emir ve Ceren vardı onun takımında Semih, Akgün ve tanımadığım iki kişi daha vardı Ceren'e sorduğumda bu kişilerin Mustafa ve Yaman olduğunu söyledi. Akgün topu ikimizin ortasına getirdi.
"Adil bir oyun olsun o zaman." Dedi her ikimizde başını sallayınca topu havaya attı havaya doğru topu tutmak için zıpladık. Hızla topu tutup onların potasına doğru sürmeye başladım. Semih topu alacakken topu Mert'e attım Semih bu sefer Mert'e yönelince Mert topu gene bana attı hızla topu potaya fırlattığımda potanın içine girdi.
İlk sayıyı biz almıştık.
"HELAL BE!" Diye bağırdı Emir. Cansu'yla yumruklarımızı tokuşturduk.
Topu tekrar sürmeye başladığımda bir anda Can topu elimden aldı ve bizim potamıza doğru sürmeye başladı. Ben daha engelleyemeden topu potaya attı. Top potanın içine girdi.
"BRAVO YİĞİDİM!" Diye bağırdı Akgün ve koşarak gelip Can'a sarıldı.
"Oğlum dur!" Diye ittirdi Akgün'ü, sinirle önüme gelen saçları geriye iteledim ve bileğimdeki lastik toka ile saçlarımı topladım.
"Merak etme, diğer sayılar bize olacak." Dedi Cansu.
🏀
Maç beraberiydi, son basketi kim atarsa kazanan oydu. Ben tam topu Semih'ten alacaktım ki bir anda yüksek sesle demir kapı açıldı. Hepimiz oraya baktığımızda Gelenlerin Umut'lar olduğunu gördük.
"Selamlarrrr." Dedi Umut, Mert'ler Umut'lara çatık kaşlarla bakmaya başlamıştı.
"Naber prenses?" Diye bana selam verince Semih topu sert bir şekilde yere bıraktı. Ses sahayı inletti arkaya döndüğümde Mert'le Semih'in Can'ı tuttuğunu gördüm. Can yumruklarını sıkıyordu.
"İyilik senden n'aber?" Diye karşılık verdim.
"İyiyim ben de," Can'lara baktı, "Eee beraber oynasak ya, kazanan kaybedene istediğini yaptırsın."
"Oyun bozancılık yapmayın ama!" Dedi Umut'un yanındaki çocuk.
"Tamam, kaybeden kazanın istediğin yapacak." Dedi Can ve bir adım öne çıktı, aynı hizada Umut'ta bir adım öne çıktı.
"Adil bir maç olsun o zaman." Dedi Umut.
"Olacak olacak merak etme sen." Dedi Can.
Bölüm sonu :)
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
8.4k Okunma |
576 Oy |
0 Takip |
31 Bölümlü Kitap |