23. Bölüm

23. Bölüm: Rekabet

Mila
yildiztozu

 

 

"Her daim kendin ol.

Sen, seni anlayana mucizesin."

-Nazım Hikmet

 

"Adil bir oyun olsun. Birbirinize çalışmayın." Diyerek her iki takıma sa uyarısını yaptı Semih, Umut'la karşı karşıyayız ve bu beni korkutuyordu.

"Kural var mı?" Dedi Umut'un takımından biri.

"Kuralın olduğu ne zaman gördün?" Dedi Mert. Eyvah!

Bu demek oluyor ki bunlar maç yapmayacak, birbirlerini sakatlayabilmek için her şeyi yapacak!

"Kızlara en ufak bir zarar gelmeyecek." Dedi Can uyararak.

Umut bana baktı, "Merak etme, onların kılına dokumayacağız." Kaşlarım çatıldı.

Saçlarımı açıp daha sıkı topladım Umut bana baktıktan sonra gözlerini Çan’a çevirdi. Aynı zamanda Can'da gözlerini Umut'tan çekmiyordu.

"Göreceğiz bakalım adil bir oyun mu olacak." Dedi Umut sırıtarak.

"Merak etme, adil bir oyun olmasını sağlayacağım." Dedi Can.

"Göreceğiz." Bana döndü, "Bol şans sana da prenses."

Başımı salladım, Semih ortaya gelip topu her iki takımın ortasına getirdi ve havaya fırlattı. Umut ve Can aynı anda zıpladılar ama topu Umut tuttu ve hızlıca bizim potamıza doğru sürmeye başladı. Önüne çıkan herkesi atlattı. Çevik bir hareketle topu umuttan aldım ve bana yakın olan Can'a attım.

"Helal be Esra!" Diye bağırdı Akgün.

"Sert oynuyoruz o zaman Esra." Dedi Umut sırıtarak.

"Oyun bu Umut, sert oynanır." Dedim ve yanından ayrıldım Can topu potaya atacak gibi olunca engellediler topu potaya atmak yerine bana atınca topu potaya soktum.

"İşte bu!" Dedi Mert.

Can elini kaldırınca sırıtarak eline vurdum.

"Sevinmek için erken daha." Dedi Semih. "En az bizim kadar iyiler bunlar da."

"İyi olsalar ne olacak geçen sene bizi yenemediler." Dediğinde Can baktım.

"Nasıl yani?"

"Geçen sene iddiaya girdik ve kazandık." Diye kısaca açıkladı Semih.

"Hadi abi! Ne konuştunuz ya!" Diye bağırdı Akgün.

"Öf bağırma be geldik!" Dedi Can, yerlerimize geçtik.

Topu hızla sürmeye başladım bir anda karşı takımdan biri çelme takınca yere kapaklandım.

"OHA! FUAL YA BU" diye bağırdı Emir. Cansu koşarak yanıma gelip elimden tutarak kaldırdı.

"Ne faulü ya ben bir şey yapmadım ki." Dedi bana çelme takan çocuk sırıtarak. "Kural yoktu."

"Kızlara dokunmak yok demiştik!" Dedi abim öfkeyle.

"İyi misin?" Diye sordu Cansu diz kapaklarımdaki tozları temizledim.

"İyiyim, dizim acıyor sadece." Dedim.

"Oyun bu sert oynanacak. İstemiyorsan oynama." Yanımıza Ceren'de geldi.

"Esra iyi misin?"

"Evet, iyiyim devam edelim." Sert oynamayı gösterelim.

Oyuna geri döndüğümüzde bir şey fark ettim.

Can daha sert oynuyordu. Bana çelme takan çocuk topla tam bizim potaya gidecekken Can onun ayağına vurarak yere düşürdü ve topu alıp potaya attı. Uzakta olsa top potaya girdi.

"NAPTIĞINI SANIYORSUN SEN BE!" Diye bağırdı çocuk.

Can oldukça sakin bir şekilde, "Oynuyorum?" Diye cevap verdi.

"Fual yaptın!" Dedi çocuk.

"Ne faulü ya ben bir şey yapmadım ki." Diye taklit etti Can bana çelme takan çocuğa, Mert'ler dayanamamış olacak ki kahkaha atmaya başladılar.

"Kural yoktu." Dedi abim çocuğun bana dediğini ona diyerek.

"Göreceğiz maçın sonunda!" Dedi Umut.

"Görürüz Umut görürüz." Dedi Can yarım bi gülüşle.

 

 

✨🍂

 

Maçın bitmesine son on dakikaydı iki sayı gerideydik. Yorulmuştum ve nefes nefese kalmıştım ellerimi diz kapaklarıma koyup eğildim ve nefes almaya başladım.

Her iki takımda oyun oynamıyor, birbirlerini sakatlamak için elinden geleni yapıyordu.

Ve bu büyüdü de büyüdü.

"Esra iyi misin?" Diye yanıma gelip sordu Emir.

Başımı salladım, "Evet iyiyim biraz tıkandım sadece."

"Sen geç otur artık ilacın yanında mı? Dur benim cebimdeydi."

"Yok yok ilaca gerek yok o kadar tıkanık değilim devam edelim hadi." Dedim ve eğildiğim yerden doğruldum.

Maç hız kaybetmeden devam ediyordu aradaki boşluğu kapatıyorduk. Bana çelme takan çocuğa çelmeyi takıp topu aldım ve potaya attım.

"Çelme öyle değil, böyle takılır aslan parçası." Deyip Emir'in yanına doğru yürüdüm. Top Can'a geçmişti. Hızlıca Umut'ların potasına doğru sürmeye başladı. Umut tam topu alacaktı ki Can topu Mert'e attı. Mert'te topu potaya attı. Top potanın içine girdi.

Maç bitmişti, biz kazanmıştık. Sevinçle havaya zıpladım. Ceren yanıma gelince ona sarıldım. Sahanın içinde yüksek bir ses çıkınca o tarafa doğru baktım. Umut elindeki topu sertçe yere atmıştı.

Can'ın karşısına geçip işaret parmağını sallamaya başladı, "Bu maçı kazanmış olabilirsiniz Can ama oyun devam ediyor. Unutma canımı yakanı canını yakarım hem de çok kötü!" Derken Can ise sadece güldü.

"Bir söz vardır bilir misin umut.. neydi o. Heh! Elinden geleni ardına koyma."

"Boş ver kanka havlayan köpek ısırmaz. Az ötede havla Umut." Dedi Semih. Umut Semih'le Can'a kısa bir süre baktı daha sonra arkadaşlarına gidelim anlamında kafa salladığında sahayı terk ettiler.

"Oh be! Kazandık." Deyince Akgün kıkırdadım.

Can hemen yanındaydı kalbim yine çok hızlı çarpıyordu...

Derinden gelen bir ses artık affetmemi söylüyordu..

Ne yapmam lazım?

Cansu usulca yanıma yaklaşınca ona baktım.

"Çocuğu ne zaman affedeceksin? Sana gözleri ışıldayarak bakıyor Esra… Sen de o da acı çekiyorsunuz yapmayın." Diye fısıldadığında Can'a baktım.

Bana bakıyordu...

Ben bakınca gözlerinde bir ışıltı belirdi.

"Affetmeyeceğim Cansu." Dediğimde göz devirdi, "Hadi artık yavaştan gidelim hava karardı." Herkes beni onaylayınca evlere dağıldık.

Ben, Emir, Mert, Cansu ve Can yürüyorduk… Cansu Mert ve Emir kendi arasında sohbet ediyorlardı ben ve Can sessizdik.

Eve gelince onlarla vedalaşıp eve girdik. Abim mutfaktan bir tabakla çıktı.

"Abi o ne?"

"He, Hilal yapmış tavuk suyu çorbası." Dediğinde güldüm.

"Afiyet olsun." Dedi Cansu'da gülerek.

"Sağ ol." Deyip tekrar mutfağa gitti. Masaya oturduğumuzda babamın gelmediğini fark ettim.

"Anne babam nerede? Ne zaman gelecek?"

"Geç gelecekmiş kızım, siz beni beklemeyin dedi." Deyince annem başımı salladım. Yemeğimizi yiyip odama çekildim. Üstümü değiştirdim ve toplu saçlarımı açtım. Saç diplerim acımıştı. Işığımı kapatıp gece lambasını açtım ve yatağıma yattım.

Telefonuma gelen mesajla gözlerimi araladım ve telefona baktım.

Can: İyi oynadın.

Mesajı görür görmez doğruldum… Cevap vermeli miyim?

"Sakin olsana kızım, sende iyi geceler de geç!" Diye kendime söylendim.

 

 

Siz: Sağ ol sen de iyiydin.

Kapı tıklanınca kapıya "Girr" diye konuştum. İçeriye Cansu girdi gülümsedim.

"Hayırdır? Niye uyumadın?" Diye sordu.

"Sen niye uyumadın?"

"Mert'le konuşuyordum." Deyince sırıttım.

"Ay sırıtma sen de Can'la konuşuyorsun belli ki." Dediğinde bir şey demedim doğru söze ne denir ki?

"Affetin miii?" Diye heyecanla sorunca hayır anlamında başımı salladım.

"Hayır affetmedim, bilmiyorum. Kafam karışık." Dedim. Cansu anlayışla başını salladı.

"Anlıyorum... Neyse ben banyoya gireceğim." Dedi ve yanağıma öpücük kondurup odamdan çıktı.

 

 

✨🍂

"Emin misin Esra?" Diye sordu Cansu.

"Evet?"

"Kızım Umut'la buluşmak nereden çıktı!"

"Çağırdı ben de kabul ettim! Uzatma!"

"Can'a inat yapıyorsun değil mi?" Durdum, birazcık öyleydi.

"Hayır, neyse ben çıkıyorum." Deyip evden çıktım. Umut'un söylediği kafeye doğru yürümeye başladım.

Kafeye geldiğimde Umut'u gördüm, gülümsedim.

"Merhaba." Diyerek yanına vardım.

"Hoş geldin prenses."

"Hoş buldum, nasılsın?" Diyerek oturdum.

"İyiyim ben de, ne yersin ya da içersin?" Diye sordu.

"Ben, americano alayım. Yanına da kruvasan." Diye sipariş verdim. Umut'ta siparişini verince garson yanımızdan ayrıldı.

"Basket iyi oynuyorsun." Dedi Umut.

"Teşekkür ederim, sen de iyiydin." Havadan sudan konuşurken siparişlerimiz gelmişti.

Konuşmaya devam ederken birden kafeye birileri girdi. Kimin geldiğine bakınca gözlerim irileşti. Can'ların ne işin vardı!

Bizim masaya geldiler, "Kalk Esra." Dedi Can başımda dikilerek.

"Ne kalkması Can,"

"Kalk!" Deyip kaldırdı.

"Kızın canını yakma!" Diyerek kalktı Umut.

"Sana ne lan!"

"Can sakinleş!" Dedi Semih.

"Kolumu bırak! Bana karışamazsın!" Dedim öfkeyle.

"Bal gibi de karışırım! Bu herifle görüşmeyeceksin! Yürü!"

"Mert! Al şu arkadaşını!" Diyerek kolumu çektim.

"Can bırak-" demişti ki Mert Can ona, "Karışma!" Dedi uyararak.

"Umut bu olan için özür dilerim, telafi edeceğim." Deyip kafeden çıktım. Can'lar da arkamda geliyordu.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun be!" Dedim tüm öfkemle.

"Ondan uzak dedim! Dinlemedin!" Dedi öfkeyle.

"Ya sana ne! Kim veriyor sana bu hakkı!"

"Ben veriyorum kendime o hakkı! Sen de görüşmeyeceksin!"

"Bana sakın karışma Can! Üzerimde öyle bir hakkın yok! Kim haber verdi!?"

"Kafeye çıkmıştık, içeri girdiğimizde gördük. Can'ı tutamadık." Dedi Akgün.

Can'a döndüm, "Bir daha böyle bir şeye kalkışma! Aksi taktirde daha büyük tepki gösteririm!" Deyip hızla uzaklaşmaya başladım.

Rezillikti bu yaşanılanlar! Rezillik!

Can'ın arkamdan, "Esra!" Diye seslendiğini duydum. Umursamadan yürümeye devam ettim.

 

 

🍂😜

"Ya Cansu! Hadi ama geç kaldık!" Diye bağırdı Emir. Sabah olmuştu hazırlanmış okula gidecektik ama Cansu bir türlü gelemiyordu!

"Ay patladın be! Geldim işte!" Diye sonunda geldi Cansu.

Çok şükür hanımefendi gelebildi.

"Hadi çıkalım artık." Dedikten sonra evden çıktık iyice montuma sarındım. Hala Can'a öfkeliydim.

Abim gelince arabaya bindik hemen klimayı açtı. Ellerimi klimaya doğru uzatıp birbirine sürttüm.

"Hava ne kadar soğudu ya." Dedi Cansu o ben aksime soğuk havaları sevmezdi. Soğuk havaları sevmemin sebebi belki de kış ayında doğmamdı.

Ocak ayının bir sabahında doğmuşum. Kar yağıyormuş normalde doğmam için daha iki haftaya yakın varmış ama erken doğum olmuş. Annem abim de olduğu gibi değilmiş aksine daha heyecanlıymış, gebelik boyunca bana zarar verecek her şeyden uzak durmuş.

Ee tabi aileye bir prenses geliyordu!

Uzak durmasının nedeni benden önce düşük yapmış bebekleri yetirince gelişmediği için kalbi durmuş ben annemlere sürpriz gibi bir şey olmuşum. O kötü günleri adeta güneş gibi doğmuşum.

Annem bana hep anlatırdı babam ben doğduğumda bana mucize bir bebeksin bile demiş daha sonra ismimin Esra olmasını istemişler.

Benim hikayemde böyle sizin nasıl?

Okula geldiğimizde abime veda edip sınıfa gittik. Sıkıcı bir hafta bizi bekliyordu...

 

 

🍂😵‍💫

 

Okul bitmişti dışarıya çıktığımızda bizi Can ve Mert karşılamıştı. Cansu heyecanla Mert'in yanına gitmişti bile. Mert'e selam verip yürümeye başladım.

"Esra beklesene!" Diye seslendi Cansu. Durup beklemeye başladım. Can yanıma gelince diğer tarafa geçtim. Yürümeye başladık.

Dikkat ettiğim bir şey vardı. Can eve gelene kadar sigara içmemişti.

Dikkat ettiğim şeye bak!

Eve geldiğimizde Mert'le Cansu birdenbire ortadan kaybolunca sadece ikimiz kaldık.

"Görüşürüz Çilli," Cevap vermedim.

"Esra, özür dilerim." Diye mırıldandı arkasından.

"Hangisi için?" Dedim ve ekledim. "Dileme Can," Eve girdim. Kızgındım, kırgındım.

 

Bölüm sonuuuu :)

Herkese merhabaaa! Bir sonra ki bölümde görüşmek dileğiyle aşklarım 🤍🕊️

Bölüm : 15.01.2025 09:54 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...