"Bir bozuk saattir yüreğim hep sende durur."
-Turgut Uyar
Yılbaşı... Yeni bir yıla girmemize saatler kaldı.
Yeni bir yıl ve yeni bir yaş.
"Eee Can yazdı mı?" Diye sordu Cansu, ona olup biten her şeyi anlatmıştım, şaşkınlıktan dili tutulmuştu. Anca anca kendine geliyordu.
"Hayır, konuşmadık, sabah günaydın yazmış cevap verdim ama başka yazmadı." Dedim telefona bakarken.
"Aaaa!" Dedi sitemle, "Ne bu surat! Yılbaşı kızım bugün! Yeni bir yıla giriyoruz, yüzün gülsün biraz!"
Ona bakıp kıkırdadım. Hava kararmıştı Cansu'nun ve Emir'in aileleri gelmişti bize. Akşam hep beraber yemek yiyecektik.
"Hadi aşağıya inelim, bakalım annelerimiz neler yapıyor." Dedi, başımı sallayıp odadan çıktık. Mutfağa geldiğimizde çok güzel kokular geliyordu. Masanın üstü doluydu. Dolmalar, börekler, tatlılar, çerezler, mercimek köftesi. Her şeyden vardı. Yaprak sarmadan alıp bir tane ağzıma attım.
"Esra! Yeme! Akşam yersin!" Diye uyardı annem beni dinlemedim. Bir tane daha attım ağzıma.
"Yapılacak bir şey var mı?" Diye sordum.
"Yok kuzum, hallettik her şeyi biz." Dedi Emir'in annesi Gülay teyze.
"Gülay teyze şu senin peynirliği böreğinden de yaptın mı?" Diye sordu Cansu.
"Yaptım tabi kız! Yapmaz olur muyum." Dedi Gülay teyze gülerek.
"Oley be!"
"Hadi siz geçin bakam içeriye ayak altında dolaşmayın." Dedi Canan teyze, gülerek mutfaktan çıktık.
Cansu'yla beraber aynı pijamaları giymiştik, dışarıya çıktığımızda çok beğenmiş ve almıştık.
Sarı renk, Bugs Bunny'liydi pijamalarımız.
Babam, Emir ve Cansu'nun babalarıyla sohbet ediyordu, abim ve Emir de playstation oynuyordu.
"Abi şut hangisiydi ya." Dedi Emir. Abim tek kaşını kaldırdı.
"Oğlum sen bunca zaman şutun hangi olduğunu bilmeden mi oynadın?"
"Yok abi ben sen biliyor musun diye sordum. Çünkü skor 12-5 oldu da." Dedi gülerek Emir.
"Siktir lan! Çok konuşma, oyna oyununu." Dedi abim somurtarak. Koltuğa oturup onları izlemeye başladım. Cansu'da yanıma oturmuştu.
"Bu playstationu niye bu kadar abarttıyorlar anlamıyorum." Diye mırıldandı Cansu.
"Ben de."
"Duygularımız karşılıklı kızlar biz de sizin bazı şeylerinizi anlamıyoruz." Dedi Emir.
"Gerçekten sizi anlamak çok zor." Dedi abim de.
Onlara gülüp arkama yaslandım ve cebime sokuşturduğum telefonu çıkardım. Mesaj yoktu. Şaşırdık mı? Hayır.
Siz: Napıyorsun? (20.30)
Mesajı attıktan bir süre sonra bakmıştı.
Can: İyi güzelim sen?
Siz: İyiyim, evde misin?"
Can yazıyor...
Can çevrimiçi...
Can yazıyor...
Can: Yok çalışıyorum, bir şey mi oldu?
Siz: Ama bugün yılbaşı? Kalabalık mı?
Can: Evet, yılbaşı ama Hasan abi gelmemi rica etti Akgün'ler de burada.
Siz: Anladım sonra konuşuruz o zaman
Can: Tamam Çilli'm.
Can kişisi çevrimdışı oldu.
"Ne oldu?" Diye fısıldadı Cansu.
"Çalışıyormuş, Mert'ler yanındaymış." dedim telefonu bırakarak.
"Ama bugün yılbaşı?" Dedi benim gibi.
"Ben de sordum barın sahibi rica etmiş." Diye cevapladım.
"Anladım."
Cansu'ya biraz daha yaklaştım, "Gece olsun senin ifadeni alacağım."
"Ne ifadesi?"
"Mert ifadesi canım." Dedim gülerek.
"Öf sus! Babam duyacak." Deyip kolumu itekledi. Gülerek geri çekildim.
"Aman tamam be."
"Kızlar, hadi gelin sofra kuralım." Dedi Canan teyze. Ona tamam deyip ayağa kalktık mutfağa geçtik. Elimize tabakları alıp masaya götürdük, sofra kurulduktan sonra yerlerimize oturduk.
Neşeyle geçen bir yemeğin ardından birden ışıklar kapandı.
"A-a elektrikler mi kesildi." Dedi Cansu, tam o sırada.
"İYİ Kİ DOĞDUN ESRAA İYİ Kİ DOĞDUN ESRA İYİ Kİ DOĞDUN İYİ Kİ DOĞDUN MUTLU YILLAR SANAA." Diye ses yükseldi. Işıklar açıldı.
"Ama bugün değil kiiii." Dedim şaşkınlıkla. 6 Ocak'tı doğum günüm.
"Evet ama Canan teyzeler burada olamayacak o yüzden erken kutlayalım dedik." Diye açıkladı Emir.
Mutluluktan gözlerim dolmuştu Cansu yanıma gelip boynuma sarıldı.
"İyi ki doğdun aşkımm." Deyip yanağıma sulu bir öpücük kondurdu, onun arkasından Emir sarıldı sonra abimle bakıştık. Yanıma gelip yavaşça sarıldı.
"İyi ki doğdun cimcimem. İyi ki doğdun." Sıkıca sarıldım.
Abimden sonra annemle babamla sarıldık.
"Dilek tut dilek!" Dedi Cansu, telefonunu çıkarmış beni çekiyordu.
Dileğimi tuttuktan sonra mumları üfledim. Bir alkış koptu.
"İlk benim hediyem!" Dedi Emir vitrinin üzerindeki hediye paketini alıp uzattı.
"Teşekkür ederim." Deyip paketi açtım. İçinden mavi bir gömlek ve hediye çeki çıktı.
"Teşekkür ederim." Deyip sarıldım.
Onun arkasından Cansu, abim en sona annemler hediyelerini verdi.
"Yeni yaşın uğurlu gelsin sana kuzum." Dedi Gülay teyze.
"Teşekkür ederim Gülay teyzem." Dedim. Pastayı kestikten sonra herkes birer dilim aldı.
"Ya ben yiyeceğim son dilimi!" Dedi Emir.
"Bana ne lan! Benim pastam bu ben yicem!" Büyük bir pastaydı ama bize yetmemişti işte.
"Ben dedim işte iki tane büyük alınsın ye!" Dedi Cansu.
"Allah Allah senin pastan benim pastam mı var! Hani senin olan benim, benim olan senindi!" dedi Emir.
"Pastamı kastetmemiştim ben!"
"Yok ya, aldım işte!" Deyip pastayı aldı.
"Aman be al!" Dedim gülerek. Telefonum titreyince gelen bildirime baktım.
Can: Çilli bana bir iyilik yapıp bahçeye çıkarabilir misin? (23:45)
Siz: Çıkarım çıkmasına da, bir sorun mu var?
Can: Hayır güzelim, çık sen.
Telefonu kapatıp Cansu'yu yanıma çektim kulağına fısıldadım.
"Can gelmiş, bahçeye çıkmamı istiyor. Benimle gel." Dediğimde başını salladı. Sohbet baya bir koyuydu o yüzden kalktığımızı kimse fark etmemişti. Montumu giyip ayağımdaki terlikler dışarıya çıktım.
Ve görmek istediğim manzara karşımdaydı.
Siyah siyah giyinmişti, siyah gömlek baklavalarını gösteriyordu.
Oy maşallah!
Beni görünce dikleşti, hızla yanına yaklaştığımda sarıldı.
"Bir insan hemen özler mi?" Dedi, gülerek ayrıldım.
"Abartma, daha akşam üzeri beraberdik."
"Ee özlemem normal." Dediğinde beraber güldük. "Abin görmedi değil mi?" Bir yandan saçımı arkaya atıyordu.
"Hayır, sohbet baya bir koyuydu o yüzden kimse kalktığımızı fark etmedi."
"Tamam, ya bak aslında erken ama dayanamadım vermek istedim."
"Ne oldu?" Dediğimde bir iki adım uzaklaştı ve montunun cebinden bir hediye paketi çıkardı.
"Doğum günün kutlu olsun." Dedi, hediye paketini aldım.
"Ne gerek vardı, teşekkür ederim." Paketi açtığımda beni kırmızı renkte lotus çiçeği kolyesi karşıladı.
"Lotus çiçeği!"
"Lotus çiçeği..." dedi tekrar ederek.
"Çok güzel, teşekkür ederim." Deyip sarılıp yanağından öptüm. "Mutlu yıllar..." dedim gülümseyerek.
"Mutlu yıllar Çilli'm.." dedi kolyeyi alıp arkama geçti ve kolyeyi boynuma taktı. "Çok yakıştı." Dedi, "Kırmızı lotus sevgi ve tutkuyu temsil edermiş. Öyle okumuştum."
"Çok güzel bir kolye,"
"Esra! Saat 00:00'ye geldi! Annenler fark edecek!" Diye bağırdı Cansu. Hızla Can'ın yanağından öpüp içeriye koşturdum. İçeriye girerken el salladım o da bana gülerek el sallayınca içeriye girdik, kapıyı kapattım.
00:00'ye dakikalar kalmıştı.
"Evet sevgili sayın seyirciler! Ondan geriye sayıyoruz! On, dokuz, sekiz, yedi!" Dedi spiker kadın.
"Altı, beş, dört, üç, iki, bir!" Dediğimiz sırada Emir ben Cansu aynı anda konfeti patlattık.
Abim korkudan yerinden sıçradı, "Allah sizi kahretsin altıma sıçtım burada!" Ona bakıp kahkaha attım.
"İNTİKAMMMM bana yapmıştın!" Dedim gülerek.
"Ödüm koptu Esra!"
"Ayy kıyamam." Dedim abimi taklit ederek, "Ödün mü koptu, gel arayalım buluruz." Abim göz devirip annemlere döndü.
"Görüyorsun değil mi anne? Ben yapar mıyım böyle bir şey? Ha anne ha baba?"
"Yapmazsın tabi oğlum." Dedi annem gülerek.
"Yoo yapar, senin oğlun bu her şeyi yapar." Dedi babam, annem kaşlarını çatıp babama döndü.
"Öyle mi Oğuz? İyi bir şey olduğunda senin oğlum kötü bir şey olduğunda benim oğlum!" Dedi sitemle.
"Herhalde öyle,"
"Yeme o böreği!" Deyip babamın önündeki böreği aldı, "Zararlı bu sana, git büyük baş hayvanlar gibi yeşillik ye."
Babam bıkkınlıkla Cansu'nun babasına baktı.
"Görüyorsun değil mi Fatih, bir şey denmeye gelmiyor."
Fatih amca babama gülüp elini omzuna koydu, "Geçmiş olsun birader."
"Sağ ol sağ ol."
"Oğuz amca aynı cümlenin içinde iki hakaret var, belirtmek istedim." Diyen Emir'le babam ona ters baktı.
"Fark ettim oğlum!"
Eğlenceli geçen bir gecenin sonuna geldiğimizde annemle beraber yatakları hazırladık. Cansu'yla Emir benim odamda yer yatağında yatacaktı, abim salonda, Gülay teyze ve Serkan amca abimin odasında Canan teyze ve Fatih amca da misafir odasında kalacaktı.
Herkes odasına geçince Cansu odaya geldi.
"Kimle konuşuyorsun?"
"Hiç, öyle." Deyip telefonu kapattım. Yatağına yatınca "Evetttt, gelelim konumuza." Dedim.
"Konumuz?"
"Konumuz Mert'le sen." Dediğimde gözlerinin kaçırdı.
"Siz yemeğe çıkmıştınız nasıl geçmişti?" Diye sordum.
"Güzeldi, iyi geçmişti." Dedi, "Daha sonra bizi köpek kovaladı."
"Köpek mi?" Diye sordum.
"Evet köpek." Deyip baştan aşağıya her şeyi anlattı.
"OHA!" Dedim bağırarak.
"Bağırmasana kızım!" Deyip ağzımı kapatarak.
"Lon oğzomo borok olocom!" Dedim sesim boğuk çıkmıştı.
"He pardon."
Bir süre sonra Emir odaya geldi hiç komik olmayan şakalar yaparak ikimizide hayattan bezdirdikten sonra ışığı kapattı.
Telefonuma bildirim geldiğinde baktım.
Can: Napıyorsun?
Siz: İyi uyuyacağız birazdan.
Can: Gördüm ışığın kapalı.
Siz: Baban nasıl?
Babası sürekli hastaneye gidiyordu. Genel rutin olduğunu söylemişti Can.
Can: İyi aynı, hastaneye gidiyor hastaneye yatmak istemedi doktorda her gün gelmen gerekiyor dedi.
Siz: Anladım.
Can: Hadi daha fazla uykun açılmasın, yat uyu.
Siz: Peki, iyi geceler :)
Can: İyi geceler güzelim.
Can kişisi çevrimdışı oldu..
Telefonu kapatıp kafamı yastığıma koydum. Bugün huzurlu güzel bir uyku çekecektim. Sevdiklerim yanımdaydı. Mutluydum.
Gözlerim ağır ağır kapanınca direnmeyerek uykunun beni içine çekmesine izin verdim..
Bölüm sonuuuu :D
Kitap artık 2022'de geçiyor. Onu da söyleyeyim.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
8.4k Okunma |
576 Oy |
0 Takip |
32 Bölümlü Kitap |