Arkadaşlarım, servetimdir.
-Emily Dickinson
"Şaka yapıyorsunnn." Dedi Cansu, harfleri uzata uzata bileğimi yakalayıp havaya kaldırıp tekrar ve tekrar dikkatlice baktı. "İkinizde birbirinize aynı bilekliği mi aldınız, kızım bu çok güzel!" Kader mi tesadüf mü ya da şans mı denirdi bilmiyordum.
Bence tesadüftü.
Gülerek bileğimi ondan kurtardım, "Evet tesadüf işte." Bugün annem evde değildi. Halam ve babaannem Eskişehir'de yaşadıkları için onlara gitmişti. Biz gitmek istemediğimiz için dördümüz de evdeydik.
"Ayy ne güzel, bizim daha Mert'le ne olduğumuz belli değil." Dedi asık suratla.
"Sıkma canını, o da açılır sana. Utanıyordur."
"Umarım." Aşağıdan patlama sesi gelince korkarak yerimizden sıçardık.
"Kesin bir şey yaptılar biz deki kabahat zaten onları mutfağa sokarak hata ettik!" Dedi hızla odadan çıktık.
"Abi napıyorsunuz!" Dedim mutfağa girerken.
"Tavaya biraz yağ koyalım dedik, o patladı." Diye açıklama yaptı, abim son zamanlarda mutfağa girip annemden bir şeyler öğreniyordu. Bugün sabah bize akıtma yapmak için mutfağa girmişti Emir'i de yanına alarak. İkisinin de üzerinde mutfak önlükleri vardı.
"Neden patlar acaba? Çünkü kızmış olan tavaya yağ koymuşsunuz da ondan!" Dedim göz devirerek.
"Hay Allah'ım! Ödümüz patladı." Dedi Cansu.
"Neyse hadi şu kahvaltılıkları alın götürün ben de şu son krep'i bitireyim geleceğim." Dediğinde abim, başımı sallayıp kahvaltılıkları aldım. Masaya gidip yerleştirip oturdum. Soğumuş olan kreplerden bir iki tane tabağıma aldım. Emir sandalyeye oturunca ona gülmeye başladım. Önlüğü çıkarmamıştı.
"Ne oldu?" Diye sordu, "Niye bana bakıp gülüyorsun?"
"Önlükle mi kahvaltı edeceksin?" Dediğimde üzerine baktı. Aklına yeni gelmişti.
"Mor önlük sana yakışmış Emir." Dedi Cansu gülerek, "Baya açmış seni."
"Off! Kafamı kaldı ben de!" Deyip ayağa kalktı önlüğü çıkardı, mutfağa götürüp geri geldi."
"Evet, sıcacık kreplerle geldim!" Dedi abim m harfini uzatarak krepleri tabağa koyup yerine oturdu.
"Abi bir şey diyeceğim." Dedim merakla, "Sen niye birden mutfağa girer oldun?"
"Bilmem, öğrenmek istedim." Dedi omuz silkerek.
"Şuna Hilal ile evde tek kalırlarsa kıza rezil olmamak içim bir şeyler öğrenmek istiyorum desene." Dedi Emir, söylediği şeyle kahkaha attım.
"Sen bizi şimdi evden de kovarsın." Dedi Cansu.
"Ne var? Sevgilimle yalnız kalmak için her şeyi yaparım. Ayrıca çok doğru bir noktaya parmak bastın. Yemeğinizi yiyin ve defolup gidin."
"Şaka mı yapıyorsun?" Dedim inanmayarak. Başını olumsuz anlamda salladı.
"Resmen kovuyorsun bizi." Dedi Cansu.
"Evet, kovuyorum."
"Alındım, gücendim abi." Dedim ayıplar bir şekilde. Beni umursamadan kahvaltısını yapmaya devam etti.
Kahvaltıdan sonra abim gerçekten bizi evden kovalamıştı! Sevgilisi gelecekmiş, başabaşa olmak istiyormuş! Muş muş muş!
"Eee nereye gideceğiz?" Diye sordu Emir.
"Eskiden yaptıklarımızı yapalım?" Diye konuştu Cansu.
Eskiden ne zaman canımız sıkılsa AVM'ye gider deli gibi eğlenirdik. Gülümseyerek Cansu'yla Emir'e döndüm.
"Yürüyün gidiyoruz." Dedim, benimle beraber onlarda yürümeye başladı.
YARIM SAAT SONRA:
"Bu mu yani?" Dedi Emir bir bana bir önümüzde ki büyük tabelaya bakıyordu.
"Ne o? Beğenemedin mi? Eskiden çok eğlenirdik." Dedim yandan ona bakarken.
"Eskiden dediğin on beş yaşındaydık be Esra'cık, nerede görülmüş AVM'nin oyuncak katında da küçük çocuklarla oynadığımız." Dediğinde, Cansu hafifçe ensesine silleyi çaktı.
"Sus be ne çok dırdır ettin, iki dakika sonra bizi yenmek için uğraşacaksın."
"Haklı." Küçüklüğümüzden beri yapacak bir şey bulamayınca annemden rica ederdik bizi AVM'ye götürleri için. Oyun katında saatlerce oynardık. Yıllar geçmişti yapacak bir şey bulamayınca AVM'ye gelir eski günlerdeki gibi oyun oynardık.
"Hadi o zaman." Dedi Cansu, sesi heyecanlıydı. Çok severdi böyle şeyleri. "Bir an önce başlayalım."
"Buyurun o zaman, ben oynamayacağım için." Dedi Emir.
Durup, "Kesin kararın mı?" Dedim, başını salladı.
"Kesin."
"İyi sen bilirsin." Dedim, Cansu ile kol kola içeri girdik ve jeton almak için sıraya girdik. Jetonlarımızı alıp bir an önce oynamaya başladık.
"Hazır mısın?" Dedi Cansu, oyunun ortasındaydık, Emir arkada bizi izliyordu.
"Bir… İki… Üç..." diyordum ki lafım kesildi.
"O top öyle mi atılır potaya! Ver şunu." Dedi ve elimden topu aldı. Gülerek topları potaya atmaya başladık.
"Ne oldu Emir? Hani oynamayacaktın?" Diye sordu Cansu.
"Sıkıldım ondan oynuyorum." Diye cevap verince kahkaha attım.
Bütün gün deli gibi eğlenmiştik. Bir süre sonra karnımız acıkmıştı eski konuları konuşarak yemek bölümüne geldik yemek sipariş verip beklemeye başladık.
"Yoruldum ya." Dedi Cansu boynunu çıtlatırken.
"Valla ben de." Dedim ona katılarak.
Yemeklerimiz hazır olunca alıp bir masaya oturduk ve yemeye başladık. Telefonum çalınca arayan kişiye baktım.
🖤 arıyor..
Arayan Can'dı sevgili olduktan sonra numarasına küçük bir kalp eklemiş öyle kaydetmiştim. En sevdiği renk siyah olduğu için siyah kalple kaydetmiştim. Açıp kulağıma götürdüm.
"Efendim."
"Sesini özlemişim..." dediğinde kıkırdadım. AVM'ye gelirken karşılaşmıştık.
"Daha AVM'ye gelirken karşılaştık ya."
"Olsun sevgilimi özleyemez miyim." Dediğinde gülümsedim.
"Özlersin tabii."
"Ne yapıyorsunuz?"
"İyiyiz, yemek yiyoruz. Sen?"
"Bara gidiyorum, Yaman'a yardım edeceğim."
Meyhaneler sokağı tekin yer değildi, sokak karanlıktı o gün yanımda Emir'lerin olmasına rağmen korkmuştum.
"Esra? Orada mısın güzelim?"
"Hı? Evet, buradayım dalmışım."
"Mahalleye yeni biri taşınmış." Dediğinde kaşlarımı kaldırdım.
"Kimmiş ki?"
"Tanımıyorum, işim bitsin bakacağım."
"Tamam o zaman."
"Akşama çıkar mıyız?" Diye sorduğunda kısa bir süre düşündüm.
"Bilmiyorum ki. Abimle konuşayım haber veririm."
"Tamam güzelim."
Bir süre sonra kapattık, AVM'de biraz daha zaman geçirdikten sonra eve geldik. Cansu ile biraz alışveriş yapmıştık. İkimizde aynı şeyleri almayı seviyorduk. Pijama takımlarımız aynıydı sadece renkleri değişikti ben mor bir takım almıştım Cansu ise sarı almıştı. Yatağımda uzanırken birden kapım açıldı. Gelen Cansu'ydu. Sarı saçları omuzlarına dökülüyordu.
Elinde tutmuş olduğu kağıt maskeleri salladı, diğer elinde de bakım kremleri vardı. "Bakım günüüüü." Diye şakıdı.
Gülerek doğruldum, "Hadi bakalım." Dedim. Kapımı kapatıp koşarak yanıma geldi. Bir kağıt maskesini bana uzattı. Boy aynasından ikimizde maskelerimizi yaptık.
"Can akşama çıkalım diyor. Ha bir mahalleye yeni biri taşınmış." Dediğimde sorgular gibi baktı.
"Kim? Tanıyor musun?" Diye sordu.
"Hayır, ne ben ne de Can tanıyor."
"Bakarsın akşama görürüz tanışırız." Dediğinde başımı salladım. Kâğıt maskenin zamanı dolunca yüzümüzden çıkardık.
Bakımlarımızı yaptıktan sonra aşağıya indik, babam gelmişti. Annemde sofrayı hazırlamıştı. Hepimiz sofraya oturduk ve yemeğimizi yemeye başladık.
İzin alma sırası bu sefer abimdeydi. Ben konuşmadan abim konuşmaya başlamıştı. Mert'lerle dışarı çıkacağımızı söylemişti, babam izin verince yemeğimize geri döndük.
Ufak sohbetlerle geçen yemeğin ardından hepimiz ayaklandık hazırlanmak için. Anneme yardım edip masayı topladık. Ardından odaya geçtik.
Dolabımdan yeşil sweat aldım, altıma siyah kargo pantolonumu alıp giydim. Günlük makyajımı yaptım.
Saçımı arkadan bir topuz yaptım. Perçemlerim alnıma dökülmüştü. Hazır olunca odadan çıkıp aşağıya indim. Sweat kalın olduğu için montumu almayacaktım. Abimleri beklerken telefonumu çıkardım ve gruba mesaj attım.
Siz: Pişt! Biz birazdan çıkıyoruz. (20.30)
Ceren: dağda oturuyoruz, sizi bekliyoruz.
Hilal: Yeni dedikodular vaaarr.
Semih: Akgün nerede? Ulaşamadım.
Mert: O Can'dan korunmak için gelmeyecekmiş, geçen kızdırmış Can'ın olduğu yerlerden götün götün kaçıyor.
Diye yazınca Mert gülmeye başladım. Cansu mesajı okumuş olacak ki gülerek merdivenlerden iniyordu. Abimler gelince gülmeyi kestik. Telefonu arka cebine koydum. Annemlere seslenip evden çıktık.
Ellerimi sweat'imin ceplerine soktum. Sessiz geçen on dakikanın sonunda gelmiştik. Hilal yanımıza geldi.
"Hoş geldiniz." Dedi gülümseyerek, tam cevap verecektim ki abim Hilal'in kolundan çekip kendi sarıldı.
"Hoş buldum sevgilim." Dedi. Görmemiş gibi bir sevgilisi olmuş, ha bire kıza yapışıyor.
Diğerlerine baktığımda Akgün'ün de geldiğini gördüm.
Ama Can yoktu.
Nerede bu çocuk ya? Ben onun için süslenmiştim.
Büyük çember haline gelip oturduk ve sohbet etmeye başladık. Hilal öğrendiği dedikoduları bize anlatıyordu. Abimler de maçlarla ilgili sohbet ediyorlardı.
"Ha, Can'da geliyor." Dediğinde yokuşu çıkan Can'ı gördüm. Tüm karizmatik haliyle yanımıza geliyordu.
Beni görünce gözleri ışıldadı. Ona gülümseyip Cansu'lara geri döndüm. Can yanımıza gelip selam verdi. Abimlerle erkeklere has erkek tokalaşmasını yaptıktan sonra oturduk. Tam karşıma oturdu.
"Eee, Akgün nasılsın kanka?" Dediğinde Can Akgün duraksadı ve Can'a baktı.
"İ-iyi kanka sen?" Dediğinde Can ona kaşları çatık bakıyordu.
"İyi,"
"Semih birader gel biz seninle yer değiştirelim." Dediğinde Akgün, kıkırdadım. Semih'le yer değiştirdiler. Sohbete başladık.
Aradan iki saat geçmişti ve artık dağılacaktık.
"Hadi bakalım iyi geceler herkeseeee." Dedim harfleri uzatarak. Yokuştan hepimiz indik, mahalleye geldiğimizde bir arabanın yanaştığını gördüm.
"Bu yeni taşınanlar sanırım." Dediğimde Can dikkatle arabaya bakmaya başladı.
Arabanın kapısı açıldığında tanıdık bir yüz bizi karşıladı.
"Enes!" Dedim birden.
"Enes mi?" Dedi Can bir bana bir ona bakarken.
"Kanka bu otelde tanıştığın çocuk mu?" Dedi yanımdaki Ceren başımı salladım. Enes gülümseyerek yanımıza geldi.
"Merhaba Esra." Dedi, direk bana bakıyordu.
Bana. Gülümseyerek. Bakıyordu.
Sıçtık..
Bölüm sonuu :D
Diğer bölüm de görüşürüz :)
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
8.4k Okunma |
576 Oy |
0 Takip |
31 Bölümlü Kitap |