Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm: Hayal Et

@yildiztozu

 

"El olduk efendim
Velhasıl ziyan olduk

Ziyadesiyle..."

-Turgut Uyar

(1ay sonra)

(Çarşamba, saat 14:30)

Sıkıcı geçen bir dersin sonunda zil çalar çalmaz kendimi bahçeye atmıştım. Temiz havayı içime çekebildiğim kadar çektim. Fizik neden bu kadar sıkıcıydı ki? Zaten bir bok anlamıyordum. Artık okullar tamamen açılmıştı. Telefonum titreyince gelen bildirime baktım. Mesajı görür görmez kendimi tutamayarak kahkaha atmaya başladım.

Amele Yanığı mı?

 

 

AMELE YANIĞI GRUBUNA EKLENDİNİZ.

 

AMELE YANIĞI GRUBUNA CEREN KİŞİSİ EKLENDİ.

 

AMELE YANIĞI GRUBUNA ABİM 💆‍♀️ KİŞİSİ EKLENDİ

 

AMELE YANIĞI GRUBUNA MERT KİŞİSİ EKLENDİ

 

AMELE YANIĞI GRUBUNA CAN KİŞİSİ EKLENDİ

 

YANIĞI GRUBUNA HİLAL KİŞİSİ EKLENDİ

 

AMELE YANIĞI GRUBUNA SEMİH KİŞİSİ EKLENDİ.

 

Klavyeyi açıp yazmaya başladım.

 


Siz: Bu grubu kim açtı? (14:30)

Akgün: ben açtım tatlım! Bir grubumuz olmalıydı. (14:30)

Ceren: Onu anladık da niye grubun ismi 'Amele yanığı?' (14:30)

Akgün: Değişik bir şey olsun dedim çokta güzel oldu bence! (14:31)

Mert: Akgün boş yapmada üstüne tanımam! (14:32)

Akgün: Teşekkür ederim Mertciğim! (14:33)

Akgün'e ve Mert'in didişmesine gülerken zil çalmıştı, göz devirdim. On dakika ne ara geçti! Merak ederek Can'ın profiline girip fotoğrafına tıkladım ve fotoğrafa bakmaya başladım. Kendimi fazla kaptırmışım ki öğretmen zili çalmış nöbetçi öğretmen dışarıda kalan öğrencilere bağırıyordu hızla kalkıp binaya girdim ve sınıfa doğru gitmeye başladım bir yandan gruba yazıyordum.

 

Siz: Ben derse giriyorum görüşürüz. (14:34)

Deyip hızlıca sınıfa çıkıp yerime oturdum. Bir süre sonra hoca gelip derse başladık. Hoca tahtaya bir şeyler yazmıştı herkes onu not alıyordu. Hoca masasında kağıtlar alıp dağıtmaya başladı.

"Hocam onlar ne?" Diye sınıftan biri sordu.

Hoca, "Bir dersten proje almanız gerekiyor arkadaşlar. Hangi dersten proje almak istiyorsanız o dersi işaretleyin ve bana verin." Dedi ve kağıtları dağıtıp yerine oturdu.

"Hocam zorunlu mu?" Dedi başka birisi.

"Evet arkadaşlar zorunlu, projeyi teslim etme tarihiniz iki ay sonra ona göre. Eğer bir dersten proje almazsınız o dersin notu sıfır girilecek." Dedi. Sınıfta uğultular başlayınca hoca elini masaya vurarak sınıfı susturdu.

"Pişt! Esra, sen hangi dersi seçeceksin." Diye fısıldadı Ceren.

"Bilmiyorum, sen?" Dedim fısıltıyla, omuz silkti.

"Bilmiyorum, galiba kimyadan alacağım, sen?" Dedi. Kağıda bakıp hangi dersi seçsem diye baktım.

"Ben de edebiyattan alacağım." Dedim.

"Beraber yapalım mı ben de edebiyattan alayım lütfen." Dedi sessizce kıkırdayıp başımı salladım.

"Tamam yaparız." Deyip edebiyat dersini işaretledim.

"Evet bittiyse biriniz toplasın." Dedi hoca, bir kızı seçti, kız kağıtları toplayıp hocanın masasına bırakıp yerine oturdu hoca tam konuşacakken zil çaldı.

Sınıfı susturacağım, kağıtları alayım derken ders çoktan bitmişti.

Hoca, "Haftaya görüşürüz arkadaşlar ödevlerinizi eksiksiz istiyorum." Deyip sınıftan çıktı. Telefonumu sıranın altından çıkarıp bildirim var mı diye baktım.

Mert: Bu akşam mahallede yemek yenecekmiş, biz napacağız?" (15:15)

Hilal: otururuz vakit geçiririz ya da gezeriz. (15:15)

Mesajları okurken kaşlarımı çattım, daha önce böyle bir şeye katılmadığım için bilmiyordum. Başımı telefondan kaldırıp Ceren'e baktım.

"Senin haberin var mıydı?" Diye sorduğumda bana başını salladı.

"Evet her yıl yapılıyor bayılacaksın." Dedi ona başımı sallayıp mesajlara baktım.

Akgün: Bu akşam karşı mahalle ile maç yapacağız. (15:16)

Semih: Öff şimdi gelip canımızı sıkacaklar. (15:16)

Mert: katlanacağız artık iki üç saat. İnsanca oyunumuzu oynayalım tatsızlık çıkmasın. (15:16)

 

Siz: Siz neyden bahsediyorsunuz? Mahallede toplanılınca ne yapıyorsunuz? (15:17)

Hilal: Her yıl bütün mahalleli toplanıp yemekler yeriz, oyunlar oynarız, sohbetler ederiz, çaylar içilir çekirdekler çitlenir güzel vakit geçiririz yani. (15:18)

 

Siz: Hee anladım tamamm. (15:19)

Deyip mesajı yolladım ve telefonu kapattım bir süre sonra zil çalınca herkes yerlerine geçti hoca gelip ders anlatmaya başladı. Sıkıca bir okul günü daha geçmişti annemle konuşmuştum ve yemekten haberi olduğunu söylemişti mahalleye gelince kızlarla vedalaşıp eve girdim ve mutfağa annemin yanına gittim.

"Kolay gelsin annem." Dedim, yemeği karıştırdıktan sonra bana döndü.

"Sağ ol annecim hadi üstünü değiştirir gel bana yardım et yemekleri tek başıma yetiştiremem." Dedi ona başımı sallayıp odama geçtim ve mavi şortlu pijama takımı giydim saçımı toplayıp annemin yanına geldim.

"Geldim ne yapacağız?" Diye sordum.

"Sen ıslak kek yap ben de mercimek köftesi yapayım." Dedi başımı sallayıp buzdolabını açtım ve yumurta,süt çıkardım. Dolaptan çırpmak için kap çıkardım ve yumurtayı kırıp şekerle çırpmaya başladım. Sonra süt, sıvı yağ, kakao ekleyerek iyice çırptım. Diğer malzemeleride ekleyip tepsiye döktüm ve fırına koydum. Bir süre sonra keki fırından çıkardım ve kalan malzemeleri ekledim.

"Eline sağlık annecim saat 19:30 oldu hadi sen git üstünü değiştir birazdan çıkarız." Dedi başımı salladım ve ellerimi yıkayıp odama gittim üstümü çıkarıp kendimi duşa attım. Bir süre sonra duştan çıkıp üstüme mavi bir tişört beyaz bir şort giyip saçımın suyunu havlu ile alıp odadan çıktım ve annemin yanına geldim.

"Sen mercimek köftesini al kızım ben diğer yemekleri alayım çıkalım." Dedi mercimek köftesini alıp evden çıktım Mert'ler mahallede oturmuş sohbet ediyorlardı Akgün beni görünce ayaklanıp koşarak yanıma geldi.

"Ooo mercimek köftesi! Alayım bir tane." Demiş elini uzatmıştı ki tepsiyi ondan uzaklaştırdım.

"Hayır Akgün! Yiceksin zaten masada elleşme!" Dedim ama Akgün inatla elini tepsiye uzatıyordu.

"Yaa! Bir tane ver canım çekti." Dedi tepsiyi ondan tekrar uzaklaştırdım.

"Hayır dedim! Dokunduğunu görmeyeceğim Akgün!" Mert verdiğim savaşı görmüş olacak ki uzaktan bağırdı.

"Akgün! Pis boğazlık yapma! Yiceksin zaten akşam gel buraya rahat bırak kızı da!"

"Ayyy Mert valla sağ ol ya!" Diye gülerek bağırdım. Akgün somurturken abim yanımıza geldi o da tam mercimek köftesine elini uzatmıştı ki eline vurdum.

"Ya kime diyorum ben! Tut şu boğazını be!" Diye yükseldim.

"Ne vuruyorsun elime!"

"Ellerin kirli!"

"Değil! Anne kızın elime vurdu."

"Esra eline koluna hakim ol!" Dedi annem kızarak.

"O da mıncıklamasın!" Dedim.

"Özgür, sen de eline koluna hakim ol!" Dedi annem bu sefer ona da kızarak.

"Bir tane alacağım, anne. Acıktım çok." Dedi sızlanarak, "Söyle şu kızına versin bir tane!" Diye beni şikayet etti.

"Özgür oğlum kaç yaşına geldiniz hala çocuk gibisiniz! Yoruyorsunuz beni! Yeme işte akşama yiyeceksin!" Diyerek tekrar abime kızdı annem. Abim göz devirdiğinde çevik bir hareketle iki tane mercimek köftesini aldı birini Akgün'e verirken diğerini kendisi yedi.

"KAPAK OLSUN ESRA!" Dedi Akgün gülerek. Kapak işareti yaptı bana.

"Ya ben ne dedim!" Diye bağırıp tabağı masaya bıraktım ve abimi kovalamaya başladım. Akgün hızla kenara çekildi.

"Lan gelme!" Diye kaçarken bağırdı. Masanın öbür ucuna geçti.

"Bana bulaşmasında," dediğini duydum Akgün'ün masadaki başka yemeklerden tırtıklıyordu.

Masada maşallah krallar sofradı gibi! Upuzun!

Ben sola hamle yaparken abim sağa hamle yaptı ve tekrar kaçtı.

"Gel buraya öldüreceğim seni! Show habere çıkacağım, manşetlerde 'Kız kardeş delirdi abisini öldürdü!' yazacak! GEL BURAYA!"

"Akşama show haberi izliyoruz millet." Dedi Ceren.

"Esra ünlü oluyor." Dedi Mert.

"ANNNEEE! OĞLUNU ÖLDÜRECEKLER!" Annem bize bıktım sizden temalı bakışını atarken mahallede bizim koştuğumuzu gören herkes gülüyordu.

"Esra koşma!" Dedi annem ama umursamadım. "Esra dedim!"

"Kaçma diyorum! Yakalayacağım seni! Kaçma!" Diye arkasından bir kez daha bağırdım. Nihayet masanın diğer tarafına geçip arkasından koşmaya başladım.

"Esra git lan! Psikopat!"

"Ayy Nuran sizin işiniz var valla bunlarla." Dedi Banu teyze anneme gülerek, annem yılmış bir şekilde ona başını salladı. Babam gelince abim hızla onun arkasına saklandı.

"Ne oluyor! Esra! Özgür! Esra niye abini kovalıyorsun?" Diye sorunca gözlerimi abimden ayırıp babama baktım.

"Ya yaptığımız yemekleri parmakladı baba! Yapma dedim o kadar! Elleri pis bir de! Çekil önümüzden!" Dediğimde Mert'ler gülmekten ölecekti. Kahkahaları mahallede yankılanıyordu.

"Yeter bu kadar didişme hadi düşün önüme." Diye gülerek söylendi babam, abim babamın arkasından çıkınca bana sırıttı.

"Biz Mert'lerin yanındayız." Dedi abim hızla benden uzaklaşarak Mert'lerin yanına gidince arkasından gittim.

"Seni illa kuytu köşede yakalayacağım nereye kadar kaçacaksın!" Diye söyledim.

"Yakalarsın tabi canım." Deyip oturdu.

"Ergen!"

"Psikopat!" Dedi tam başka bir diyecekken yanımıza Can geldi.

"O koşan Esra ve Özgür müydü?" Diye sordu.

"Şenlik vardı Can! Kaçırdın maalesef." Dedi Semih.

"Tüh be kötü olmuş." Dedi Can'da, ona bakmayarak taşa doğru o da benim yanıma oturdu.

"İyiyiz çok geç kaldın abi!" Akgün ağızı dolu bir şekilde konuşunca göz devirdim.

"Önce yut ağızındaki hayvan! Öyle konuş!" Dedi Semih Akgün'e.

"Yuttum! Az önce ne izledik lan biz? Esra Özgür'ü az kalsın öldürecekti babası gelmese ölmüştü."

"Abart abart!" Diye söylendi abim arkasına yaslandı.

"Bir mercimek köftesi için Esra bizi öldürecekti. Sadece bir mercimek köftesi lan! Bu yaşımda canımdan olacaktı az kalsın." Dedi Akgün kendini göstererek.

"Şu yakışıklı çocuğa nasıl kıyacaktın Esra? Hiç mi vicdanın sızlamayacaktı? Hiç mi!?"

"Valla inanır mısın hiç üzülmezdim arkandan." Dedim Mert ve Semih dayanamayıp kahkaha atmaya başladılar.

"Öyle olsun Esra.. Yazdım bunu bir yere.." deyip önüne döndü.

🌕

Herkes yemeğini yemişti, çocuklar oyun oynarken büyükler sohbet ediyordu. Canım iyice sıkılmıştı abimlere baktığımda Hilal ile konuşuyordu. Hilal gülümseyerek bir şeyler anlatıyordu onu böyle görünce bir kez daha anlamış oldum. Abimden hoşlanıyordu.

Meğer bunca zaman benim ergen abimi beklemiş kızcağız.

"Hadi artık gidelim geç kalacağız." Semih öyle deyince Mert'ler de ayağa kalktı.

"Nereye gidiyorsunuz ki?" Diye merakla sordum.

"Diğer mahalleyle basketbol maçı yapacağız." Diye cevapladı Mert.

Akgün uzakta konuşan Hilal ve abime doğru dönüp seslendi.

"Özgür! Hadi başka bir zaman flörtleşirsiniz! Geç kalacağız." Deyince kahkaha atmamak için kendimi çok zor tuttum.

"Akgün! Sus!" Diye bize doğru gelen Hilal Akgün'e çıkıştı ve bana baktı hızla yüzümü ellerimle kapatıp gülmemi sakladım.

"Biz de gelelim hem canımız sıkıldı burada." Dedi Ceren.

"Evet gelelim." Dedim.

"Hayır kızım saçmalamayın! Oturun oturduğunuz yerde." Dedi Semih karşı çıkarak.

"Gelelim ya! Niye gelemiyoruz!"

"Evet gelelim işte! Sizi izleriz." diye ısrar etti Hilal.

"Alt mahalleyi bilmiyormuş gibi konuşma Hilal, hepsi yavşak." Dedi Mert.

"Bir şey olmaz, biz muhattap olmayacağız onlarla,"

"Of! Tamam gelin ama oradan ayrılmayacaksınız." Dediğine Can gülümsedim.

"Hadi gidelim o zaman, dur! Annemlere söyleyelim." Deyip annemlerin yanına gittim.

"Anne biz abimlerle biraz dolanacağız, karşı mahalleyle basketbol maçı yapacaklarmış onların yanında olacağız." Diye söyledim, annem bana başını sallayınca abimlerin yanına geri döndüm.

"Hadi gidelim." Dediğimde yürümeye başladık abimler önden yürürken Can'la ben arkalarındaydık.

"Mahalleye artık alıştın değil mi?" Diye sordu.

"Hı hı alıştım,"

"Sahaya gittiğimizde o çocuklardan uzak dur." Deyince birden ona baktım.

"Neden?" Diye sordum.

"Mert'in dediği gibiler, hepsi yavşak."

"Muhattap olacağımı sanmıyorum zaten." Dediğimde basket sahasına gelmiştik. Sahanın içinde 6 tane dergilerden sıçramış çocuk vardı.

Oy maşallah onlar ne gıs.

"Hoş geldiniz gözümüz yollarda kaldı." Diye aralarında biri konuştu Can'a bakarak. "Nerede kaldınız ya?"

"Boş yapma Murat." Diye söyledi Mert. "Geldik işte. Hadi artık başlayalım." Karşı takımdan biri bana bakmaya başlamıştı. Bakışlarından rahatsız olup abime iyice sokuldum.

"Bu sefer Hilal'leri de getirmişsiniz." Dedi başka biri.

"Sakin sakin oyunumuzu oynayalım, kimse sorun çıkarmasın." Dedi Semih lafa girerek. "Biz yerine sabırlarımız oynamasın!"

"Merhaba, seni daha önce görmemiştim." Dedi bana bakan çocuk. Cevap vermedim.

"Niye konuşmuyorsun ki? Merak ettim sesini şimdi." Diye devam etti, yine konuşmadım. Kafamı çevirdim.

Abim bana döndü "Abicim siz şurada ki banka oturun." Deyince başımı sallayıp hızla banka yöneldim Ceren, Hilal de arkamdan gelip oturdular.

Abim rahatsız olduğumu anlamış olacak ki çocuğa tersçe başladı sadece o ters bakmıyordu. Can da öyle bakıyordu ama başka birine ona bakarken abimin konuşmasıyla başımı çevirdim.

"Başlayalım artık, bitsin şu saçmalık." Dediğinde karşı takımdan bana bakan çocuk güldü.

"Bu kadar çok mu korkuyorsunuz bizden?"

Dedi Can kafasını çevirip çocuğa baktı.

"Korkmak? Korkacağımız son kişisiniz Umut." Dedi elindeki basket topunu çocuğa attı.

😶

Maç başlamıştı, abimler çok sert oynarken karşı takımda öyleydi. Abimler iki puan öndeydi. Karşı takımdan biri tam potaya topu atacakken Can hızla çocuğa ilerledi çocuğa omuz atarak düşmesine sebep oldu. Can öyle yapınca hepimiz ayağa kalkmıştık.

"Napıyorsun sen be!" Diye bağırdı karşı taraftaki çocuk hızla kalkıp üstünü silkeledi Can'ın üzerine yürüdü Can da onun üstüne yürüdü.

"Ne yapmışım?" Deyince çocuk Can'ın omzumlarından geriye doğru itti.

"Fual yaptın! Bilerek omuz attın! Dedi ama Can'ın umurunda değildi.

"Bilerek yapmadım Ege ufak bir yere düştün abartma hemen." Dedi düz bir ifadeyle.

"Tamam yeter!" Devam edelim bitsin artık." Diye araya girdi abim çocuk Can'a sertçe bakmayı kesip arkadaşlarının yanına gitti.

Oyun devam ediyordu ama bu sefer karşı taraf daha da sert oynamaya başladı. Semih düdüğü çalınca herkes durdu.

Maç bitmişti.

Abimler yenmişti.

Ceren ve Hilal sevinçle çığlık atıp ayağa kalktılar ve birbirlerine sarıldı onlar ayrılınca oturduğumuz yerden kalkıp abimlerin yanına doğru gittik.

"Ne oldu Umut? Hani yeniyordunuz bizi?" Dedi Mert sırıtarak, Umut tam cevap verecekken bizim geldiğimizi gördü.

"İki puan Mert.." diye konuştu Umut. "İki puan ile yendiniz bir dahakine yenemeyeceksiniz, zaferin tadını çıkarın." Dedi bana bakarak.

"Sen bi kardeşimin üstünden çek o bakışlarını! Yoksa ağızın ile gözlerinin yerini değiştireceğim!" Diye kükredi abim.

"Sakin koca adam, sakin. Dedi. "Kardeşini yemedik."

"Tamam! Yeter bu kadar kargaşa, oyun bitti biz kazandık. Herkes evlere dağılsın! Hadi Özgür!" Diye araya girdi Mert abimi kolunu tuttum.

"Abi hadi gidelim artık, saat geç oldu." Dediğimde başını sallayıp Umut'a baktı.

"Kardeşime baktığını bir daha görmeyeceğim!"

"Hadi gidelim!" Dedi Semih, hızla sahadan çıktık ve yürümeye başladık.

Biz yürürken Can gelmiyordu arkamı dönüp baktığımda gözlerim büyüdü.

Can Umut denilen çocuğa yumruk atmıştı!

"Ah!" Diye inledi Umut. O öyle bağırınca herkes durup onlara döndü.

"CAN!" Diye bağırdı Mert Can'ın yanına gittiler.

"Bir daha yaparsan o zaman daha ağır olur senin için umut efendi!" Diye bağırdı Can.

"Ne yaptı?" Diye sordu Akgün.

"Aklınca beni kışkırtacaktı." Dedi Can.

"Tamam! Yeter gidelim hadi!" Dedi Mert Can'ı çekiştirerek yanımıza getirdi.

"Niye yaptın oğlum?!" Dedi Semih.

"Kışkırtmaya çalıştı beni, asabımı da bozdu ben de dayanamayıp geçirdim." Diye açıkladı.

"İyi yaptın sen yapmasan ben yapacaktım." Dedi abim "Piç! Kardeşime asıldı."

"Tamam abi! Boş ver o yavşağı." Dedi Semih daha fazla konuşmadık, mahalleye geldiğimizde annemler eve doğru gidiyordu Ceren'lere döndüm.

"Yarın okulda görüşürüz, okuldan sonra bize gelirsiniz ödevi yaparız." Dedim Ceren ve Hilal başını salladı.

"Tamam canım görüşürüz iyi geceler herkeseeee." Dedi Hilal ve evine doğru gitti.

"İyi geceler bro yarın konuşuruz." Dedi Semih abim başını salladı.

"Tamam iyi akşamlar herkese." Dedi abim.

"Görüşürüz Can." Dedi Akgün.

Can, "Görüşürüz, iyi geceler herkese." Diyerek evine doğru gitmeye başladı. Biz de annelerin arkasından eve girdik.

"Hadi kızım uya artık yarın okul var." Diyen anneme başımı salladım.

"Tamam, iyi geceler abi iyi geceler baba."

"İyi geceler güzelim."

"İyi geceler kızım."

Onların yanından ayrılıp odama geçtim ve üstümdekilerden kurtulup pijamalarımı giyerek yatağıma yerleştim.

Bölüm sonuuu :D

Herkese merhaba ballarım umarım iyisinizdir kalp atmayı ve yorum yapmayı unutmayın görüşürmek üzere ❤️

Loading...
0%