Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm: Soğuk Rüzgarlar

@yildiztozu

 

 

 

"Kaç yaşında olursan ol, uyuyunca geçecekmiş gibi gelecek. Kaç yaşında olursan ol, uyuyunca geçmeyecek."

-Cesare Pavese

 

Sabah gözlerimi karın ağrısı çekerek açmıştım ve öyle kalkmıştım. Günlerden cumartesiydi iki gün boyunca Ceren ve Hilal'le projeyi çalışmıştık, dün bitirmiştik. Yorgunluktan ölmek üzereydim. Tuvalete gidip elimi yüzümü yıkadım ve odaya geri döndüm dolaptan temiz çarşaf aldım, pis çarşafı çıkarıp yenisi serdim tam doğrulacakken karnıma giren sancı ile iki büklüm oldum.

"Yapma bunu bana ya.. Yapma!" Dedim kısık bir sesle. Bizler her ay aynı acıyı çekmek zorunda mıydık?

"Allah'ım! Bize neden bu acıyı reva görüyorsun, ne yaptık biz!" Dedim sızlanarak. Doğrulup elimi karnıma koydum, saate baktığımda 10.45 olduğunu gördüm ardından pis çarşafı de alarak odadan çıktım. Önce pis çarşafı kirliler sepetine attım daha sonra aşağıya annemin yanına doğru inmeye başladım. Annemin mutfaktan gelen sesiyle mutfağa yöneldim.

"Günaydın anne," diyerek mutfağa girdim.

"Günaydın annecim." Dedi bana dönerek.

"Anne ağrı kesici var mı?" Diye sordum elim hala karnımdaydı, annem kaşlarını çattı.

"Neyin var kızım?" Diye sordu.

"Karnım ağrıyor." Dedim acıyla. Giren sancıyla yüzümü buruşturdum. Annem anlamış olacak ki çekmeceden ağrı kesiciyle bir bardak suya bana uzattı. Hapı alıp ağzıma attım ve bir iki yudum su içerek yuttum.

"Tamam kızım sen git uzan, dinlen bir şey olursa yanıma gelirsin." Deyince başımı salladım. Bardağı tezgaha bırakarak mutfaktan çıktım. Tek istediğim yatağıma girip yorganı kafama kadar çekmek ve gün boyunca çıkmamaktı. Odama gelince yorganın altına girip gözlerimi kapattım. Telefonum titreyince gözlerimi geri açıp yastığımın altındaki telefonu aldım.

Cansu kişisinden görüntülü arama..

Cansu'nun aradığını görünce yorganın altından çıktım, saçıma dahi bakmadan hızla doğruldum ve aramayı açtım.

"Esra napıyo- bu halin ne!" Telefonda Cansu'yu beklerken Emir'i görmüştüm halime gülüyordu. Gülünmeyecek gibi de değildim. Saçlarım savaştan çıkmış gibiydi. Karışık ve kabarıktı tek elimle düzetmeye çalıştım.

"Ne varmış halimde daha yeni uyandım!" Dedim çemkirerek. Cansu sesimi duymuş olacak ki kadraj da göründü.

"Kız noldu sana böyle? Savaştan çıkmış gibi!" Deyip o da halime gülmeye başladı gözlerimi devirdim.

"Dalga geçecekseniz kapatıyorum!" Dedim somurtarak.

"Tamam tamam gülmüyoruz. N'aber aşkım?" Dedi Cansu, gülümseyip konuşmaya başladım.

"İyiyim kuzum yeni uyandım siz? Siz uyanalı olmuş galiba." Dedim Emir bana başını salladı.

"Evet erken kalktık Cansu sağ olsun sabahın köründe evime gelip uyandırdı!" Dedi somurtarak.

Bu hallerini çok özlemiştim.

Gözlerimin yandığını hissediyordum burnumu çekince Cansu ile tartışan Emir bana baktı.

"Esra noldu? Ağlıyor musun sen?" Dedi Emir şaşkınca, başımı hayır anlamında salladım.

"Hayır hayır burnum akıyor ondan çektim burnumu." Dedim yalan söyleyerek.

Emir tam konuşacakken Cansu araya girdi.

"Esra! Yiğit beni aradı! Biliyor musun!" Dedi Yiğit kim diyeceksiniz? Yiğit Cansu'nun üç yıldır platonik olduğu çocuktu. Cansu onun için ölüp bitiyordu.

Tipsizdi ama Cansu seviyordu.

Hayır keşke içi de güzel olsa. Aptalın teki!

"Şaka yapıyorsun! Anlat çabuk!" Dedim yerime iyice yerleşerek Emir bu halimize somurttu.

"Şu tipsizde ne buluyorsun anlamış değilim aptalın teki." Dedi ters ters. Cansu durup Emir'in kafasına vurdu.

"Eniştenle doğru konuş! Üstelik hiçte tipsiz değil çok yakışıklı bir kere."

"He he yakışıklı ben bile ondan daha yakışıklıyım lan, öyle değil mi Esra? Ben mi daha yakışıklıyım yoksa o sümsük mü?" Diye sorunca kıkırdamadan edemedim.

"Tabi ki sen Emir sen varken o kim." Dedim Cansu bu dediğime kaşlarını çatmıştı.

"Esra!" Dedi sertçe bana.

"Tamam tamam bir şey demedim.. Ya ben sizi gerçekten çok özlemişim." Dedim moralim bir anda yerle bir olurken.

"Üzülme hayatım ara tatil de gelirsin." Dedi Cansu.

"Her neyse! Esra bak sana ne anlatacağım. 12/D sınıfındaki Alara var ya dün yanına geldi." Dedi gözlerim fal taşı gibi açılmıştı.

"Ne! Yanına mı geldi ne dedi?" Emir'in dediğine Cansu'da şaşırmıştı.

"Lan!" Diyerek Emir'in kafasına bir kez daha vurdu Cansu. "Bundan benim neden haberim yok?"

"Unutmuşum kızım söylemeyi! Vurup durma kafama!" Diye yükseldi Emir. "Senin yüzünden beyin hücrelerim ölüyor."

"Var mıydı zaten?"

Onlar didişirken beni, Cansu'yu, hatta! Emir'i! Korkutacak bir şey oldu.

Abim elinde nerden bulduğunu bilmediğim konfetiyle içeriye girdi ve patlattı!

Kırk yıl düşünsem abimin bunu yapacağı aklıma gelmezdi!

"ANANI SİKEYİM! NOLUYOR LAN! BOMBA MI PATLADI! NEYDİ O?!" Diye bağırdı Emir. Korkudan koltuktan düşmüştü.

"O PATLAYAN ŞEY NEYDİ! ESRA?" Diye arkasından bağırdı Cansu ama korkudan konuşamıyordum.

"ESRA! KIZIM İYİ MİSİN! SES VER!" Diye tekrar bağırdı Emir, abim yüz ifademe daha fazla dayanamayarak koca bir kahkaha attı.

"Yüzünü gör-görmen lazım! Ay öleceğim!" Dedi böğürerek Emir'le Cansu hala olayı kavrayamamıştı.

Kafamı kameraya çevirince yüzümün bembeyaz olduğunu gördüm. Bayılmama ramak kalmıştı!

"O Özgür'ün sesi mi? Niye anırıyor o?" Diye sordu Cansu, hala konuşamıyordum abim eğilip kadraj da göründü. Hala anırıyordu!

"Ben yaptım! Ama iyi ki de ya-yapmışım!" Abim gülmesini durduramadan yüksek sesli bir kahkaha daha attı.

"Ağızına sıçayım senin Özgür! Ödüm b*kuma karıştı burada! Hala anırıyorsun!" Diye söylendi Emir en sonunda kendime geldim.

"LAN ÖYLE ŞAKA YAPILIR MI! GEBERDİK LAN BURDA! HALA HAYVAN GİBİ ANIRIYORSUN SALAK!" Diye bağırdım benim bağırışımla Cansu ve Emir yerinden sıçradı.

"Ne oldu? Korktun mu? Kıyamam ödün mü koptu abicim? Dur arayalım nerdeymiş ödün acaba." Diyerek dalga geçti.

"Odamı terk etmen için üç saniyen var!"

"Bir!"

"Allahhh! Yandı Özgür!" Dedi Cansu dehşetle.

"İki!"

"Rahmetliyi iyi bilirdik." dedi Emir.

"ÜÇ!" Deyip telefonu yatağa attığım gibi abimi kovalamaya başladım.

Elimde terlikle kovalıyorum!

Şaka gibi!

"LAN GELME! ANNEE! AL ŞU KIZINI BAŞIMDAN!" Abim resmen merdivenleri zıplaya zıplaya inmişti direk annemin yanına, mutfağa kaçmıştı!

"Noluyor yine Özgür!" Diye sordu arkasında saklanan abime.

"ANNE! ÇEKİL ONUN ÖNÜNDEN AZ DAHA ÖLÜYORDUM ONUN YÜZÜNDEN! ODAMA GELİP KONFETİ PATLATTI!" Diye bağırdım annemin gözleri fal taşı gibi açıldı.

"Ne!" Dedi abim hala annemin arkasında saklanıyordu. "Oğlum öyle şaka olur mu? Kızın yüzüne bak bembeyaz olmuş."

Abim sadece omuz silkti, sabır diler gibi yüksek bir sesle "OF!" Dedim ve arkamı döndüğümde abim annemin arkasından çıkmıştı hızla tekrar annemin arkasına saklanmasına izin vermeden ona dönüp terliği fırlattım. Terlik iki kaşının ortasına denk geldi.

Abim terliğin şiddetiyle geriye sendeledi.

Bunu ben bile beklemiyordum lan!

"İçimde kalırdı yapmasaydım!" Diyerek mutfaktan çıkıp odama geçtim.

"Gelmedi mi hala?"

"Yok gelmedi, Özgür'ü doğramaya gitti."

"Yazık oldu Özgür'e."

"Aman boş ver, iyi oldu Özgür'e."

Cansu'yla Emir kendi aralarına konuşurken ben odama gelmiş telefonu alıp yatağıma geri uzanmıştım.

"Heh geldi noldu Özgür öldü mü?" Diye sordu Emir merakla.

"Hayır annemin arkasına kaçtı tam arkamı dönmüş gidecektim ki annemin arkasından çıktığında terliği ona fırlattım." Deyince Cansu güldü.

"Nereye denk geldi?"

"İki kaşının arasına." Daha fazla güldü.

"Ona az bile korkudan ruhumu teslim ettim burada!" Dedi Emir.

"Al benden de o kadar." Diye onayladı Cansu.

"Neyse boşverin abimi şimdi nerede kalmıştık en son?"

"Alara diyorduk, yanıma geldi." Dedi tekrardan Emir.

"Heh, tamam. Ee ne dedi?" Diye sordum merakla.

"Benden hoşlandığını söyledi, işte yarın bir şeyler yapalım mı diye sordu. Ben de kabul ettim yarın onla kafede buluşacağım." Dedi yarım ağız sırıtırken.

"Bu kızın takılmadığı bir erkek Emir vardı o da oldu artık!" Dedi Cansu, "Bu geri zekalı da kız öyle söyleyince inandı, seviyor sanıyor kız onu." Alara denilen kız doğallıktan yana yüzünde asla makyaj olmayan (!) birisidir.

Okula yüzü full makyajlı gelirdi, hani okullarda her erkekle takılan sevimsiz, itici, gıcık bir kız olur ya hah bizim okulunda o kızı Alara'ydı. Cansu onunla kavga bile etmişti.

"Hala makyaj yapıyor mu?" Diye sordum.

"Sorman saçma hocalar o kadar uyarıyor ama bana mısın demiyor. Hala itici, hala sevimsiz." Dedi Cansu yüzünü ekşiterek.

"Hiçte bile." Dedi Emir karşı çıkarak.

"Mal kız seni parmağında oynatıyor!" Dedim tersçe.

"Geri zekalı arkadaşlarım benim. Ben bilmiyor muyum o kızı? Amacım onunla takılmak. Sevmiyorum ki ben onu." Deyince şaşırdım.

"Nasıl?" Dedik Cansu'yla aynı anda.

"O kızın ne mal olduğunu biliyorum, sevdiğimi sansın diye buluşacağım hepsi bu." Deyince Cansu Emir'in sırtına patlattı.

"Helal olsun arkadaşıma!" Dedi tebrik ederek.

"Ayy neyse ne kapatalım artık bu konuyu siz nasılsınız? Okul nasıl gidiyor?" Dedim başka bir konu açarak.

"Bizim iyi nasıl olsun senin?"

"Aynı benim de." Dedim.

"Sen olmayınca sıkıcı geçiyor okul günleri." Dedi Emir.

"Evet ya sen yokken okul çok sıkıcı keşke burda olsan.." dedi Cansu.

"Keşke." Dedim özlemle.

"Neyse artık biz kapatıyoruz daha sonra tekrar konuşuruz olur mu kuşum?" Diyen Cansu'ya başımı sallayıp gülümsemeye çalıştım.

"Tamam görüşürüz." Deyip el salladım.

"Görüşürüzzz." Ve telefon kapandı.

Bir süre öylece durdum gözlerim dolu dolu odayı

izledim daha sonra telefonu yastığımın altına geri koyup yattım. Karnımın ağrısı artmadan uyumak istiyordum ve öyle de olmuştu kafamı yastığa koyduktan bir süre sonra uyuya kaldım.

Gözlerimi odanın zifiri karanlık olmasıyla açtım saat kaç olmuştu ki?

Bir kişi de başıma gelmedi mi?

Karın ağrım geçmişti yataktan kalkıp odamdan çıktığımda abimle karşılaştık.

"Heh bende seni uyandırmaya geliyordum hadi yemek yiyelim." Dedi.

"Tamam banyoya girip geliyorum." Dediğimde başını salladı ve aşağıya indi.

Banyoya girip yüzümü yıkadım yoksa ayılamıyacaktım tuvaletten çıkıp abimin yanına indim annemler nerdeydi ki?

"Abi." Diye seslendim.

"Mutfaktayım!" Diye konuştu.

Abimin yanına mutfağa gittiğimde annem orda da yoktu.

"Annemler nerede?" Diye sordum.

"Babamın patronu onları yemeğe çağırdı sen uyuyordun ben de seninle kaldım."

"He iyi o zaman ee ne yiyoruz?" Diye sordum abim buzdolabını açıp içine bakındı.

"Annem mercimek yemeği yapmış yanına da makarna yapın demişti." Deyince kıkırdayıp konuştum.

"Olur." Dedim, abim yemeği dolaptan çıkarırken ben de ısıtıcıya su koyup kaynamasını beklemeye başladım.

Makarnayı yaptığımda tabaklara çekip masaya oturduk.

Yemeği yedikten sonra biraz daha oturduk ve diğerlerini çağırmaya karar verdik abim Mert'leri ararken ben de Hilal'leri aradım.

"Alo? Efendim aşko?" Dedi Hilal.

"Hilal işiniz yoksa bize gelsenize Ceren'i de ara oturur film izleriz." Dedim.

"Tamam canım Ceren'i arayıp geliyoruz." Dedi ve telefonu kapattı odama gidip üstümdeki pijamaları çıkardım ve siyah şortla mavi tişört giyip abimin yanına gittim.

O ara kapı çalmıştı kapıyı açınca Mert, Akgün, Semih ve Can gelmişti onlara gülümsedim.

"Hoş geldinizz." Dedim Mert'lere.

"Hoşbulduk Esra'cık." Deyip içeriye geçtiler geriye bir tek ben ve Can kalmıştık ona hafifçe gülümsedim.

"Hoş geldin." Dedim tekrar, bana yine gülümsemedi.

"Hoş buldum." Deyip içeriye geçti onun geçmesiyle kapıyı kapattım.

"Ee ne yapıyoruz şimdi?" Diye söze girdi Akgün tam konuşacaktım ki kapı çaldı açmak için gidecektim ki abimin sesini işittim.

"Sen dur. Ben açarım." Diyerek hızla kapıya gidip açtı.

"Hoş geldiniz!" Dediğini duydum gülümsemeden edemedim.

"Hoş bulduk Özgür." Dedi Hilal onun da sesi baya neşeli çıkmıştı.

Bunlar olmak üzere he.

"Selam! Biz geldik. Napıyorsunuz?" Diye girdi Ceren ona sarıldım.

"Ne yapalım yeni geldik madem hepimiz buradayız planımız ne?" Diye konuştu Akgün.

"Film izleriz, siz filmi isterseniz seçin ben de mısır falan patlatayım, atıştırmalık getireyim." Dedim.

"Dur biz de sana yardım edelim Mert'ler de filmi seçsin." Dedi Ceren başımı sallayarak mutfağa yönelecekken Can'ın bana baktığını gördüm. Onunla göz göze gelince kalbimin ritmi değişti sanki, hızla gözlerimi kaçırdım ve mutfağa gittim abimin arkamdan "N'oldu şimdi?" Dediğini duydum. Dönüp bakmadan mutfağın fayansına yaslanıp elimi kalbimin üzerine koydum. Yerinden çıkacakmış gibi atıyordu!

Ne oluyordu lan bana son bir aydır?

Bir süre öyle durduktan sonra mısırı çıkarıp tencere koydum ve altını açtım Ceren'le Hilal yanıma geldi.

"Kız, Can sana nasıl baktı öyle!" Dedi Hilal, işte beklediğim konu açılmıştı!

"Nasıl bakmış?" Dedim anlamazdan gelerek.

"Bak bak!" Dedi Ceren bana gülerek, "Nasıl anlamazlıktan geliyor!"

"Neyi?"

"Anlamamazlıktan gelme! Bak bu çocukta bir şey var sen geldiğinden beri bazen gülümsüyor." Dedi, şok olmuştum kaşlarımı çatarak Hilal'e baktım.

Bir dakika?! Gülümsüyor mu dedi o?

"Bir dakika! nasıl gülümsedi?" Dedim bir anda.

"Şöyle söyleyeyim Can gülmez, gülümsemez. Sürekli sert, katı, sinirli birisidir ama siz daha doğrusu sen geldikten sonra değişti." Duyduklarıma inanamıyordum.

Can bana hiç gülmem diyordu ama şimdi Hilal'in dedikleri.

"T-tamam bu konuyu kapatalım artık bizi bekliyorlar." Diyerek dolaptan içecekleri çıkarıp bardaklara boşalttım.

"İyi şimdilik kapatalım." Dedi Ceren sırıtarak. Onun bu dediğini yok sayarak ocağı kapattın patlamış olan mısırları kaselere koydum. Ceren içecekleri alırken Hilal ve ben de patlamış mısır tabaklarını alarak mutfaktan çıktık.

Can ile aramızda soğuk rüzgarlar vardı. O kendini kapatmıştı hiç kimse onun rüzgarında savrulmadan duramıyordu. Açılamayan kutu gibiydi benim gözümde. Ama ben o kutuyu açacaktım.

Ne olursa olsun.

Gerekirse kilit'i kıracaktım.

Ama açacaktım.

"Esra! Aloo! Duymuyor musun beni?" Düşüncelerin içinde kaybolurken abimin sesi ile irkildim ve düşüncelerimden ayrıldım.

"Efendim? Bana mı seslendin?" Dedim dalgınlıkla.

"Evet sana seslendim ne oldu? Neye dalıp gittin?" Diye sordu. Omzumu silktim.

"Sadece Emir'le Cansu'yu özledim."

"Onlar kim?" Diye sordu Semih.

"İstanbul'daki bebeklik arkadaşlarım." Diye cevapladım.

"Evet herkes yerleşsin filmi açıyorum." Oturacak yer yoktu.

"Esra burası boş sadece." Diyen Can'a baktım. Bir tek onun yanı boştu başka seçeneğim yoktu mecburen oturacaktım.

"Oraya ben oturacaktım ama Can görmezsin dedi." Dedi Akgün.

Oturayım diye yanında yer tutmuş! Yavaşça Can'ın yanına oturdum.

🌕

Aradan bir saat geçti, ben filme bakarken o bana bakıyordu biliyordum. Hissediyordum. Diğer herkes filme odaklanmıştı o bana baktıkça kalp atışlarım hızlanıyordu, kalbim yerinden çıkacak gibiydi!

Atma işte şu kadar hızlı sayın kalp!

"Benden uzak durmalısın Esra, beni çözmeye çalışma,benim denizim de boğulursun.." diye kulağıma yaklaşıp fısıldadı şu an tek temennim kimsenin bizi böyle görmemesi özellikle abimin!

"Neden herkesi kendinden uzaklaştırıyorsun Can? Neden seni çözmemizi istemiyorsun?" Bu sefer ben onun kulağına yaklaşıp konuştum.

"Beni kimse çözemez. Açılamayan bir kutu gibiyim. Ne kadar uğraşırsan uğraş ama açamazsın." Dedi net bir sesle.

"Ya ben açabilirsem?" Dedim bir anda dediğime güldü.

"Açabilirsen bana da söyle." Diye dalga geçti.

"Eğer açarsam beni tebrik edeceksin." Yavaşça ondan uzaklaşıp filme geri döndüm.

Daha sonra bir şey olmamıştı, film bitince Can işinin olduğunu söyleyip gitmişti. Giderken kimse fark etmeden bana baktı. Onun bakması benim içimi ısıtmıştı daha fazla durmayıp gitti, ardından herkes yavaş yavaş dağılmıştı tabakları ve bardakları mutfağa götürdüm abime uyuyacağım söyleyip odama çıktım. Üstüme pijamalarımı geçirip yanı başımdaki tuz lambasını yakıp tavana bakmaya başladım. Can'ın dedikleri aklımdaydı onları düşünerek kendimi uykunun kollarına bıraktım.

 

Bölüm sonu:D

Herkese merhabaaa tekrardan burada olmak güzel. Sanırım en çok bu bölümü sevdim sjsjsjsj. Diğer bölümde görüşürüüüz

Loading...
0%