@yildiztozu
|
"Düştüğümüz kuyular sandığımız kadar dipsiz değil aslında, tutunmaya çalıştığımız ipler çok kısa."
-Charles Bukowski
Gözlerini gelen sesle araladı Can. Başını kaldırdı. Zaten zar zor uyumuştu üstünde bir de bu seslerin onu uyandırması sinirlendirmişti. "Ne oluyor ya!" Dedi öfkeyle ayaklanırken, ses açık camdan geliyordu. Dışarı baktığımda çatılı kaşları iyicene çatıldı. "Ne yapıyorsun sen Esra!" Dedi sertçe. Esra ona seslenildiğini duyunca irkilip başını kaldırdı. "Ne yapmışım?" Diye anlamayarak sordu. "Sabahın köründe ne bu sesler! Daha hava yeni aydınlanıyor!" Dedi öfkeli sesiyle Can. Uykusundan kendi istediğiyle uyanmadığı sürece öfkeli ve çekilmez birisi oluyordu. Esra bu tepkiyle cama yaklaştı, "Özür dilerim." Diye mahcup bir ifadeyle mırıldandı. "Özür dilenecek şeyler yapma o zaman!" Dedi Can aynı öfkeyle, bu dedikleri Esra'nın da kaşlarını çatmasına yol açmıştı. "Özür diledik ya!" Diye çıkıştı, "Bardağım düşüp kırıldı onun sesi uyandırmış seni!" Can'ın gözleri önce Esra'ya sonra da elinde tuttuğu cam parçalarına. "Elin kanıyor." Diye mırıldandı. Esra'nın parmağında kan damlaları camın taşına damlıyordu. Esra Can öyle söyleyince parmağına baktı, cam parmağın batmış kanatmıştı. "Bir şey olmaz." Diye soğuk bir sesle mırıldandı Esra. "Bant yapıştır." Dedi Can endişeyle. "Bir şey olmaz dedim! Hadi git o çok önemli uykuna geri dön!" Dedi sertçe ve geri çekilip camı yüksek sesle kapattı. Bu tepkisiyle Can yüzünü buruşturdu. "Dilimin ayarını sikeyim ben." Diye kendine öfkelenerek söylendi. Kendi camını kapatıp yatağına yattı ama uyuyamadı. Esra'ya yaptığı uyumasına engel oldu.
(Esra'nın anlattımıyla) Günlerden çarşamba saat çoktan 17:30 olmuştu okuldan az önce gelmiştim evde büyük bir kargaşa vardı. Neden mi? Çünkü annemlerin arkadaşları geliyordu. İki çocuklu bir aileydiler çocuklarının ismi Hayat ve Orhan. Hayat ne kadar sevecen, sıcak kanlıysa Orhan onun tam tersiydi. Çekilmez ve sevimsiz bir tipti.
Orhan'ın bana anlamsız bir ilgisi vardı ve bu beni ürkütüyordu. Yıllarımız birlikte geçmişti. Aynı okula gitmiş, aynı mahallelerde büyümüştük. Çocukken de tartışırdık ama unuturduk. Sonra birbirimizden uzaklaşmaya başladık. Bir süre sonra da kopmuştuk. Abim tüm gün bana "Orhan gelince yanımda ayrılma!" diye tekrar edip durmuştu, tırnağımla parmağımdaki yara bandıyla oynuyordum. Aklıma gelince sinirlendim. Salak Can! Sabah sabah beni azarlamıştı. Sakarlığım yüzünden bardağımı kırmıştım o da bana çıkışmıştı. Altta kalmayıp ben de ona çıkışmıştım. Küçük bir kavga etmiş sonra da gitmiştim. Düşünmemeye çalışarak annemlere görünmeden odama çıkıp içeriye girdim. Üstümdeki okul formasından kurtularak mavi şortla beyaz bir tişört giydim saçımı yukarıdan toplayıp dağınık bir topuz yaptım. Telefonumu hoparlöre bağlayıp hep dinlediğim şarkıyı açtım ve odamı toplamaya başladım bir yandan şarkıyı mırıldanıyorum. "Bir adım atsan bana doğru Görüversen sonra beni Ne hali varsa yalnızlığın O da bunu görse bari
Bir kere olsun n'olur n'olur! Göz göze gelsek senle sonra Dursa bir anda tüm yalanlar Unutsak neymiş dünya hali
Esas söylediğim Bak ben zır deliyim! Ya benimsin ya da ölüsün Budur tek söylediğim
N'olur, n'olur, n'olur! Bu suç belki af bulur N'olur, n'olur, n'olur! Kendini bana ver!
Gözden çıkardım yari Yalnız ölmesem bari! N'olur, n'olur, n'olur Kendini bana ver!" Şarkıyı hem söylüyorum, hem de temizlik yapıyordum. Kendimi resmen şarkıya kaptırmıştım! Abimin odasından bana bağırarak, "ESRA KAPAT ŞU ŞARKIYI!" dese de duymazdan gelmeye devam ettim. Kendi etrafımda dönüp delice şarkıyı söylüyordum. Halimi görseniz gülme krizine girersiniz! Ben kendimi iyice şarkıya kaptırmışken camdan dışarıya baktığımda sendeledim! Karşı evin camından Can beni izliyor ve gülüyordu. Tarihe not edelim! Can bir kez daha güldü kızlar! Hızla müziği durdurup cama gittim ve tül perdeyi açıp ona baktım o da camı iyice açıp bana baktı hala gülüyordu! Onu görünce gene sinirlendim. "Ne var?" Dedim ters halimle. "Neye bu kadar çok güldün?" "Sana." Dedi gülerek. "Niye bana güldün?" Diye sordum bu sefer de bunu dememle kendini tutamadı ve tekrar kahkahalarla gülmeye başladı onun bu haline göz devirmeden edemedim. Gülümsemesine dalarken bir şeye dikkat ettim. Can'ın gamzesi vardı ve şu an çok belirgindi. Can sen böyle gülsene? diye içimden geçirmeden edemedim. "Şarkıyı dinlerken kendini kaybediyorsun da ona çok güldüm." Dedi onun sesiyle kendime geldim kabul şarkı dinlerken kendimi kaybediyorum ama elimde bir şey değil! "Napayım!" Diye çemkirdim. "Müzik dinlerkenki ben ben değilim,kendimi kaybediyorum." Deyip iyice cama yaslandım ve devam ettim "Hem sen rahatsız olursun sesten! Ben en iyisi kısayım da sen rahatsız olma!" Yaptığım imayı anlamış bana ters bir bakış atmıştı, "Haklı olduğumu biliyorsun." "Bilmek umurumda değil, beni azarlayamazsın!" Dedim hemen. "Seni azarlamadım Esra." "Azarladın. Hiç inkar etme. Üstelik sen bana gülüyorsun ben olmasam gülecek miydin?" Dedim bunun dememle sanki güldüğünü unutmuş olacak ki durdu. "Her neyse görüşürüz." Dedi eski sert haline bürünerek. Camı kapatıp perdeyi çekti ama gitmedi bir süre. Ben de öylece camda onun yansımasına baktım. En sonunda perdeyi çektim ve temizliğe geri döndüm. "Huysuz çocuk!" Demeden edemedim. 🙄 Saat akşam 20:30'du annemle temizliği bitirmiş akşam yemeklerini çoktan hazırlamıştık odamın temizliği bitince hızla bir duşa girip çıktım ve üstüme sarı bir tişört altıma mavi kot pantolon giyip belime kadar gelen saçlarımı kurutup açık bıraktım yüzüme allık rimel ve ruj sürüp makyaj masamın önünde kalktım. Yeterli daha fazlasına gerek yoktu. "Esra! Geldiler kızım!" Diye aşağıdan annemin sesini duyunca odamdan çıktım ve aşağıya indim. Hayat'ı görür görmez de hemen sarıldım önce sendeledi sonra sarıldı. "Seni çoook özlediiim!" Dedim Hayat'a, gülüp yanağımdan öptü. "Ben de seni çook özlediim!" Dedi tıpkı benim gibi ondan ayrılıp bu sefer de Çisem teyzeye sarıldım. "Hoş geldiniz Çisem teyze." Dedim. O da bana "Hoş bulduk Esra'm." Diyerek içeriye geçtiler. Geriye bir tek Orhan kalmıştı ve bana bakıyordu. Nezaketen, "Hoş geldin Orhan." Dediğimde gülümsedi. "Hoş buldum Esra." Deyip içeriye geçti. Kapıyı kapatacaktım ki karşı duvara yaslanmış sigarasını içen Can'ı gördüm kaşları çatık bi şekilde bakıyordu. Ona daha fazla bakmayıp kapıyı suratına kapattım. "Esra! Hadi gelsene," diye içeriden abim seslenince salona yöneldim. "Geldim." Diyerek abimin yanına oturdum, Hayat ve Orhan tekli berjellere oturmuşlardı. "Eee sen napıyorsun Esra." Dedi Hayat, ona dönüp gülümsedim. "İyiyim sen nasılsın?" Dedim içtenlikle. "İyiyim ben de her zamanki gibi." "Eee Özgür sen nasılsın? Nasıl gidiyor?" Dedi bu sefer Hayat abime dönüp abim Hayat'ın saçlarını karıştırıp "Nasıl olsun be Hayat Esra ile uğraşıp duruyorum." "Kim kiminle uğraşıyor acaba!" Dedim asabice. "Ben seninle." "Hiçte bile!" "Didişmeyin! Hadi masaya geçelim acıkmışsınızdır." Diyen annemle beraber ayağa kalkıp masaya oturduk Orhan benim yanıma oturmuştu. "Esra sen buraya otur bana burası ters geldi." Dedi abim, o da yanıma oturmuştu. Ayaklanıp onun yerine geçtim. Bu sefer Orhan'la aramıza abim oturmuştu. Ben sağında kalmıştım. "Esra sen nasılsın? Hiç konuşamadık." Dedi Orhan. "İyiyim Orhan teşekkür ederim." Diyerek yemeğime geri döndüm. Ne konuşabilirdim ki onunla! "Ee Esra okul nasıl gidiyor?" Dedi Cihan amca hafifçe gülümsedim. "İyi gidiyor Cihan amca nasıl olsun zorluyor ama olsun." "İyi bakalım ne okumak istiyorsun?" Dedi bu sefer. "Mühendislik düşünüyorum." "Bizim şirkette çalışacak mühendisimiz şimdiden belli oldu desenize." Cihan amca öyle söyleyince masadaki herkes güldü. Cihan amcaların şirketleri vardı. "Neden olmasın çalışır belki." Dedi babam bana gülümseyerek ben de ona gülümseyip yemeğime döndüm. Masadaki sohbeti bölen şey kapı zilinin çalması oldu abim kapıyı açmaya gittikten bir kaç dakika sonra geri geldi. "Baba Semih'ler gelmiş dışarı çıkalım diyor gidebilir miyiz?" Diye sordu, abim öyle deyince babama baktım. "Doyduysanız gidin de hiçbir şey yemediniz." "Aç değildik zaten baba." Dedim. "E gidin tamam o zaman hatta Hayat ve Orhan'da gelsin sizinle." Dedi babam. Hayat neyse de Orhan ne alaka baba ya! "Peki tamam." Diye sevinçle ayağa kalktım, Hayat ve Orhan'da benimle bir kalktı. Hava esiyor olduğu için Hayat'la kendime çeket alıp geldim. Spor ayakkabılarımızı giyip çıktık. Hepsi buradaydı, Hilal, Ceren, Mert, Akgün, Semih Ve, Can... O da gelmişti. Hiç ona bakmayarak yüzümü Hilal'lere çevirdim. "Eee bizi tanıştırmayacak mısın Esra." Sessizliği Ceren'in bozmasıyla ona döndüm. "Bunlar İstanbuldan arkadaşlarım; Hayat ve Orhan, bunlarda mahallede arkadaşlarım Ceren, Hilal, Akgün, Mert, Semih ve Can." Diye kısaca tanıştırdım. "Merhaba!" Dedi Hayat gülümseyerek, Orhan diğerlerine hiç bakmamıştı. O sadece Can'a bakmıştı. Can da ona sert bakıyordu aralarında sessiz bir tartışma vardı. Bunlar daha önceden tanışıyor mu lan? Bu sessizliği Mert bozdu. "Hadi o zaman gidelim hep gittiğimiz dağ da otururuz." Diyerek ortalığı yumuşatmaya çalışınca başımı salladım. "E-evet! Hadi gidelim gel Hayat." Dedim ve Hayat'ı kızların olduğu yere çekip dağa yürümeye başladık. Hepimiz sessizce yürüyorduk Can abimlerle bir şeyler konuşuyordu. Ceren'ler de Hayat'ı sorguya çekmiş konuşuyorlardı. "Kızlar sıkmayın Hayat'ı!" Diye araya girdim. "Sıkılmıyorum ben kuşum gayet iyiyim." Dedi Hayat, onlara gülüp önüme döndüm En sonunda dağa gelmiştik. "Eee! Çekirdek kola yok." Dedi Ceren kendini çimenlere attı. "Esra, abicim sen ayaktasın iki dakika gidip alsana." Dedi, başımı sallayıp elimi açtım. "Ne?" Dedi abim, anlamamıştı! Gözlerimle elimi işaret edince en sonunda anladı ki istemeye istemeye elini cebine atıp elime 20 TL bıraktı. "Al iliğimi kemiğimi sömürdün canımı al da kurtul!" Dedi abartarak gülüp parayı cebime koydum. "Söylenme hadi gidiyorum ben başka bir şey isteyen var mı?" Dediğimde hayır demişlerdi başka bir şey demeyip bakkala doğru yol aldım. Bakkala gelince buzdolabından kola alıp içeriye geçtim. Çekirdeğin yanında da canım cips istediği için cips alıp kasaya gittim. "Merhaba." Değimde adam bana "Hoş geldin kızım başka bi şey istiyor musun?" Diye sordu başımı olumsuz anlamda salladım tam o ara içeriye biri girince adam ona baktı. "Ooo hoş geldin Can oğlum!" Diye adamın sesi bir anda yükseldi. Ne! Can mı gelmişti arkamdan! Ona dönüp baktım sonra önüme döndüm. Can bana yaklaşıp tam yanımda durdu. "Hoş bulduk Sabri amca, nasılsın?" Deyince adam gülümsedi. "İyiyim Can oğlum sen nasılsın?" "İyiyim Sabri amcam." Dedi, adam bi bana bi Can'a baktı daha sonra konuştu. "İyi olmana sevindim Can oğlum, kızım bunlar 16 TL tuttu." Dedi bana dönerek elimi cebime atıp abimin verdiği parayı çıkarıp adama uzattım. Adam da bana para üstünü verince poşeti aldım. "Kolay gelsin abi." Deyip hızla çıktım. "Can oğlum ne iş?" Dediğini duydum Sabri amcanın ama Can'ın dediğini duymadım tam bakkaldan çıkmıştım ki Orhan'ı görmemle durdum. "Orhan? Bir şey mi oldu?" Diye sordum. "Düşünüyordum." "Neyi?" "Niye bize bir şans vermediğini." Dedi. Ha bir de bu vardı! "Orhan bak bunu konuştuk ben sana istemediğimi söyledim üstelememini de! Hem beni seni arkadaşım olarak görüyorum. Uzatma artık." Dedim yanından geçmek için hareket ettim ama o gene önümü kapattı. "Ya ne istiyorsun!" Dedim sertçe. "Bize bi şans vermeni istiyorum!" "Ben de bir şans vermek istemiyorum!" "Seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun Esra ama şans vermiyorsun!" Dedi sertçe ondan bir iki adım uzaklaştım. "Sana kaç kere söyleyeceğim? Seni sevmiyorum ben Orhan! Sevmediğim birine neden şans vereyim ki!" Deyip devam ettim. "Bir daha bu konuyu açma!" "Bana bi şans verene kadar dibinden ayrılmayacağım Esra!" "Ne yapacaksın burada mı kalacaksın!" "Gerekirse evet!" Dedi, tam bir şey şöylecektim ki başka birinin konuşmasıyla sustum. "Kız istemiyor niye uzatıyorsun bu kadar?" Diyen kişiyle arkama bakınca bu kişinin Can olduğunu gördüm yanımıza gelip benimle Orhan'ın arasına girdi. "Kızı rahatsız etme." "Sen karışma biz konuşuyoruz aramızda değil mi Esra." Diye sorunca ama cevap vermedim. "Konuşmuyordunuz sen Esra'yı zorluyordun!" Dedi Can yüksek sesiyle, sesi yükselince anlamıştım tartışma büyüyecekti. "Sana ne lan sen niye karışıyorsun!" Dedi Orhan'da ona. "Ya tamam! Durun artık!" Dedim, korkudan soluk soluğa kalmıştım. "Yürü Esra gidiyoruz." Dedi Can kolumdan tutup yürütmeye başlayınca diğer kolumdan da Orhan tutmuştu. "Nereye götürüyorsun lan kızı! Rahat bırak!" Dedi ama Can onu dinlemeyip kolumu Orhan'dan kurtardı. "Esra'yı senin elinden kurtarıyorum birader benden bi tavsiye bir daha Esra'ya yaklaşma bence senin için iyi olmaz, yürü Esra." Deyip kolumdan tutarak yürütmeye başladı. Ona baktığımda burnundan soluyor gibiydi, kızmıştı iyi de neden bu kadar tepki gösterdi ki? "Peşini bırakmayacağım Esra!" Dedi arkamızdan Orhan. "Hala konuşuyor!" Dedim öfkeyle. "Ne konuşuyordun o sikikle!?" Diye tısladı. "Bir şey konuşmuyorduk, gitmek istedim izin vermedi." Dedim. "Herif şans diyordu Esra! Bize bi şans ver diyordu!" Dedi bu sefer de öfkeyle, bu durum beni şoka sokarken sinirlenmeme yol açıyordu. "Bir şey konuşmadık Can! İkidir bana ses yükseltir oldun sesinin ayarına dikkat et!" "Sen de gerçeği söyle o zaman!" "Gerçeği mi söylememi istiyorsun!? Tamam! Orhan'ın bana ilgisi var ve bu beni ürkütüyor! Benimle sevgili olmak istiyor ama ben istemediğim için yolumu kesti! Oldu mu!?" Dedim öfkeyle bu dediklerime iyice öfkelenmiş olacak ki sinirle yumruğunu sıktı ve gözlerini yumdu. Bir süre gözlerini açmadı orda öylece durduk daha sonra derin bi nefes alıp gözlerini açtı ve bana baktı onun bakmasıyla kalbim yerinden çıkacak gibi oldu bana baktıktan daha sonra arkasını dönüp yürümeye başladı. Ne yani bu kadar mı! "Bu kadar mı!" Diye bağırdım arkasından şaşkınca ama dönüp bakmadı daha fazla orada oyalanmayın abimlerin yanına doğru gittim. Onların yanına gittiğimde abimle Hilal'in konuştuklarını gördüm benim geldiğimi görmemişlerdi bile elimdekileri yere bırakıp oturdum aldığım şeyleri poşetten çıkarıp kolayı bardaklara boşaltıp herkese uzattım abim gözünü ayırınca benim geldiğimi gördü. "Heh Esra gelmişsin." Dedi başımı salladım ve Ceren'lerle konuşmaya başladım Orhan'da Can'da Burdaydı. Can Orhan'a sert bakıyordu aynı zamanda Orhan'da öyle bakıyordu. "Beşiktaşın yaptığını gördünüz mü?" Diye sessizliği Akgün bozdu abim ona dönüp. "Evet ya gördüm son maçta hiç gol atamadı!" Dedi, abim fanatik Beşiktaşlıydı hatta ne zaman maç izlese totem yapardı gol yiyince de kendini tutamayıp küfürleri sıralıyordu. "Baksanıza ne diyeceğim, yarın Beşiktaş Galatasaray maçı var sizde gelin beraber izleyelim?" Diye sordu. Herkes olur deyince ben de kızları çağırdım başka bir şey demeyip sohbet etmeye başladık. "Can!" Diye uzaktan bi kız sesi duydum,sesin geldiği yöne baktığımda Hilal'in bahsettiği Ada olduğunu gördüm Can'a baktığımda elindeki kolayı yere bırakıp ayağa kalktı ada hızla ona gelip sarıldı! Evet sarıldı! Ada denilen kız. Resmen. Can'ın. Boynuna. Atladı. Lan ben ne gördüm az önce. Herkes onlara bakarken Can Ada'nın kollarını kendinden uzaklaştırdı. "Noldu Ada? Niye geldin sen?" Dedi Ada gözlerini devirip Can'a baktı. "Uzun zamandır bizim mahalleye gelmez oldun. Seni görmedim merak ettim." Dedi Can'a yaklaşarak, Can ondan uzaklaşıp Ada'nın kolunu tuttu ve bizden uzaklaştırarak götürürdü, artık ne konuştuklarını duyamıyorduk. "Dedim ben değil mi? Bu kız yüzsüz dedim!" Dedi yanımda oturan Hilal ama ben ona bakmadım, ben hala Can'la o kıza bakıyordum. O kız kimdi de Can'a sarılıyordu! İçimde amansız bir kıskançlık belirmişti. Ada Can'a yaklaşmak için bir adım attı, nedense Ada'nın Can'a yaklaşmasını istemedim. Can ondan uzaklaşsın, onu geri itsin istedim, onunla arasına mesafe koymasını istedim. Ama Can yapmadı. Ada ona bir daha adım atıp yaklaştı resmen birbirine yapışık gibilerdi. Can Ada'ya bir şeyler söyleyince Ada sinirlenip bir iki adım geriledi. Can'ın ne söylediğini çok merak etmiştim, ne söylediyse Ada ondan iyice uzaklaştı ve bu benim gülümsememe neden oldu. Ceren'ler hala kendi arasında konuşuyorlardı Can bir şeyler söyleyerek bana baktı, aynı zamanda Ada da bana baktı ama bu normal bi bakış değildi. Benimle kavga edecek gibiydi. Kaşlarımı çattım, bir gözümü kapatıp başımı, "ne vardı?" der gibi salladım. Can bana bakınca çatmış olduğu kaşları düzeldi kendini toplamaya çalıştı. Ada'nın kaşları çatılmış "bana sen bittin!" der gibiydi. Can gözlerini benden ayırınca Ada'da ayırdı geri Can'a baktı, Can bir şeyler daha söyledi. Ada Can'ın söylediklerine baya şaşırdı ve iyice geriledi. Can'ı arkasında bırakarak ondan hızla uzaklaştı. Arkasından baktıktan sonra cebinden sigarasını çıkardı ve bir tane çıkarıp dudaklarının arasına yerleştirip çakmakla ucunu ateşledi, dumanı içine çekti ve havaya bıraktı. Sigara içtiğini yeni görmüş ve öğrenmiştim. Yavaşça arkasını döndü ve bizden uzaklaşmaya başladı. Nereye gittiğini çok merak ediyordum abimler Can'ın gittiğini farkına varmamıştı. Can'ın nereye gittiğini çok merak ediyordum önüme dönüp kolamdan bir yudum aldım. "Eee Esra kuş! Pek bir sessizsin?" Diye sordu Hayat, Akgün ona gülüp omzuma kolunu attı. "Hakikatten Esra'cık! Noldu?" Diye sordu ve saçlarımı karıştırdı. "Ya Akgün! Yapma!" Deyip ellerimle saçlarımı düzelttim Ceren halime kıkırdadı. "Kızdırmayın Esra'mı." Deyip kolasını içti tam o ara telefonum çaldı kimin aradığına bakınca gözlerim ışıldadı. Cansu kişisinden görüntülü arama. "Aaay! Cansu'lar arıyor!" Dedim ve hemen açtım. "Cansu'm!" Diye bağırdım! Bağırmamla Ceren elini kulağına götürdü. "Sanırım kulağımı kaybettim arkadaşlar!" Dedi sızlanarak kıkırdayken aramaya Emir'de gelince konuşmaya başladım. "Ooo! Emir bey! Bakıyorum tıraş olmuşsunuz?" Dedim. Eski okulum saç, makyaja erkeklerin sakallarına, saçlarına çok karıştığı için Emir sürekli sakallarını keserdi, sakallarını kesince yüzü resmen bebek yüzü oluyordu sürekli onunla dalga geçerdim. "Ya Esra Allah aşkına bari sen yapma! Cansu sabahtan beri dalga geçiyor zaten!" Dedi isyankar bir şekilde hepimiz güldük kamerayı kaldırıp herkesi gösterdim. "Baaak! Kim var yanımda!" Deyip Hayat'ı gösterdim Hayat kameraya el salladı. Cansu onu görünce gözleri büyüdü. "Hayat! Kız sen napıyorsun orada!?" Dedi, Hayat onun bu tavrına kıkırdadı. "Esra'yı özledim geldim hasretine dayanamadım." Deyip bana arkadan sarıldı. "Keşke beni de götürseydin!" Deyip gözlerini devirdi. "Valla Hayat! Çok kırıldım hadi bu zarganayı götürmedin ama beni nasıl götürmezsin!" Dedi Emir'de. "Emir.." dedi Hayat kıkırdayken. "Beni... Beni... Beni! Emir'ini!" Hemen de Aşk-ı Memnun Bihter Ziyagil repliğini söyledi. "Emir söz veriyorum bir daha gelirsem söz seni de getireceğim!" Dedi Hayat gülerek. "İyi o zaman." Dedi Emir. Hayat geri çekilince Akgün gene kolunu omzuma attı o ara Can geldi ve direk olarak bize baktı. Akgün'le bana. Bizi öyle görünce yerinde kaldı, gözleri bana döndüğünde elimdeki telefon alındı ve Cansularla diğerleri konuşmaya başladı Can orada hızla arkasını döndü ve dağdan inmeye başladı Semih kulağıma yaklaşıp kimsenin duymayacağı bir sesle sadece benim duyacağım bi sesle fısıldadı. "Hadi arkasından git. Yanlış anladı bizim çocuk." Dedi. "Yanlış anlaşılacak bir şey yok." "Akgün'le sizi yakın gördü. Hadi git!" Dedi ve Akgün'ü yanına çağırarak futbol hakkında konuşmaya başladılar bana hadi durma da git! der gibi baktı kimse anlamadan hızla yerimden kalktım ve Can'ın arkasından gitmeye başladım. "Can! Can bir durur musun! Can!" Diye arkasından seslendim ama durmadı. "Ya Can diyorum dur!" Yine durmadı. O ara sokağa girdi. Ben de onun arkasından girdim. Nereye gittiğimizi bile bilmiyordum sadece onun arkasından gidiyordum! Bir süre sonra durunca ıssız bi sokakta sadece ikimiz vardık. Derin bi nefes çekti ve bana bakmadı. Onun arkasında öylece kaldım en sonunda dudaklarımı aralayıp konuştum. "İyi misin?" Dedim ama kendi sesimi zor duymuştum bu dediğim sanki komikmiş gibi güldü. "Evet! Neden iyi olmayayım! Akgün'le baya yakındınız isterseniz aranızı yapayım?!" Dedi gür ve sert bi sesle bu dediği şeyle şok olmuştum. "Saçmalama Can! Akgün'le aramda ne olabilir ki!" Dedim onun gibi sert bi sesle. "Az önce öyle görünmüyordu ama! Yok yan yana olmalar yok Akgün'ün kolu omzundan olmalar!" Diye bağırıp aramızdaki mesafeyi kapattı. "Ne bu kıskançlık! Saçmalıyorsun! Akgün benim arkadaşım ve onunla aramda hiçbir şey olamaz!" Dedim bu sefer ben de bağırarak. Bir anda kollarını belime sardı ve beni duvarla arasına aldı, çok fazla yakındık. "Peki bizim aramızda ne var Esra? Biz neyiz?" Dedi, bunu demesini beklemiyordum o konuştukça nefesi benim dudaklarıma çarpıyordu! Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. "B-biz derken ne demek istiyorsun sen Can?" Dedim kekeleyerek,kekelemem hoşuna gitmiş olacak ki hafifçe güldü. "Sen neden bir anda benim hayatıma dahil oldun? Neden bir anda benim duvarlarıma girmeye başladın?" Dedi aniden hiçbir şey diyemedim o devam etti "Neden sen gelince benim rafa kaldırmış olduğum duygularım ortaya çıktı Esra? Benim duvarlarım var duygularımı dahi almadığım duvarlarıma sen girmeyi başardın nasıl becerdin?" Diyecek bir şey bulamıyordum. "Can.." dedim fısıldayarak benim hiç beklemediğim bir şeyi yaptı. Dudağımın kenarından öpüverdi!
Onun öpmesiyle gözlerim kendiliğinden kapandı bi eli belimi sararken bi eli elimi tuttu kafasını boynuma götürdü ve derin bi nefes aldı. "Neden bu kokun olmadan yaşamayacağımı düşünüyorum ben Esra?" Dedi, olduğum yerde titriyordum çenem titriyordu, dişlerim titriyordu, vücudum resmen titriyordu! Gözlerim kapalı bi şekilde dudaklarımı araladım. "Can, bu... Duygular..." dedim ağızımda geveleyerek. "Bunları demen için erken değil mi?" Elini dudaklarımın üstüne koydu. "Lütfen Esra.. Bu akşam konuşmayalım." Dedi son bi kez dudağımın kenarından öpüp geri çekildi. AHA İKİNCİ KEZ ÖPTÜ! Duvarın orda öylece kaldım, hareket edemedim o da gözlerini benden ayırmadı bir süre sessizce birbirimize baktık daha sonra arkasına döndü. "Gidelim artık." Dedi ona hiçbir şey söylemedim hava esmeye başlamıştı üstümdeki çeket olmasına rağmen üşüyordum ellerimi kollarıma götürdüm ve ısınmak için ellerimi kollarıma sürttüm Can bana dönüp baktı önce üstündeki çeketi çıkardı daha sonra siyah sweatshirt'ı çıkarıp bana uzattı. "Yok, istemiyorum." dedim ama resmen titriyordum. Gözlerini devirip dibime girdi ben ona bakarken o sweatshirt'ı kafamdan geçirdi. "Giy dediysem giy Esra." Diyerek geri çekilip kendi çeketini giydi ben de onun verdiği sweatshirt'ı giydim ama bana 3 beden büyüktü! İçinde kaybolmuştum resmen! Bu halime Can sırıttı. Çocuğun boyu uzun, az kalmış Allah'uekber dağına uzanmasına! "İçinde kayboldun Çilli!" Dedi ona göz devirdim. "Ha-ha! Ne komik!" Dedim onun taklidini yaparak arkasını döndü tam yürüyecekken konuştum. "Peki... Beni öpüşün?" Dedim bir anda bu dediğimle yerinde kaldı ve bana döndü. "Tek bi bildiğim var o da seni öptüğümden pişman olmadığım." Dedi, bu gülümsememe neden oldu. Neden gülümsemiştim bilmiyorum, sadece gülümsemek istemiştim. Bu dediği neden beni mutlu etmişti ki? "Sweatshirti yarın getiririm." Dediğimde başını salladı ardından beni beklemeden arkasını döndü ve yürümeye başladı. "İnsan bi bekler! Issız sokakta gencecik güzel mi güzel, herkesin onun kapısında köle olan kızı bırakıp gidiyorsun!" Dedim abarta abarta. Bana dönüp sus artık! temalı bakışını atınca sustum, sessizce arkasından yürüyordum ya da koşuyordum! Çünkü çok büyük adımlar atıyordu. "Ya bırakıyorsun bari koşma da yetişeyim sana!" Dedim tekrar sinirle. Bu sefer adımları yavaşladı paşamın! Nihayet dağa geldiğimizde herkesin ayaklandığını gördük. "Esra! Neredesin kızım sen!?" Dedi abim. "Bir baktım yoksun! Akşam akşam nereye kayboldun?" "Burdayım abi. Dolaşmak istemiştim farkında değildim çok uzaklaşmışım." "Hadi herkes geldiğine göre gidelim artık." Dedi Semih ona dönüp teşekkür ederim bakışı attım o da bana göz kırptı rica ederim anlamında abime dönüp konuştum. "Hadi gidelim o zaman." Dedim hepimiz dağdan inmeye başladık can ve ben gene arkadan geliyorduk ama konuşmuyorduk. Herkes evlere dağılınca hayatları uğurladık annemle babama çok yorgun olduğumu uyuyacağımı söyleyip odama çıktım ve yatağıma uzanıp bir iki saniye sonra uyuya kaldım.
Bölüm sonuuuu! :) Herkese merhaba umarım iyisinizdir. Ben ruhsal olarak çok yorgunum. Çünkü hayatımda bazı şeyler üst üste gelmeye başladı. Bundan da çok yoruldum. Haftaya yeni bölümümüzde görüşmek üzere kuşlarım sizleri çok seviyorum 🤍🕊️ |
0% |