@yildiztozu
|
"Geceyi uzatan karanlığın süresi değil. Yaranın sızısıdır.." -Tarık Tufan-
Bölüm Şarkısı: Sezen Aksu: Vazgeçtim. Derin bi nefes aldım. Sonra bir kez daha aldım. Ve bir daha. Son yaşadığım olayın etkisinden hala çıkamamış toparlanamamıştım. Kazanın üstünden bir hafta geçmişti. Dikişlerimi aldırmış, bileğimdeki bandaj çıkmıştı. Doktor bileğimi açmak için erken olduğunu söylemişti, eğer sızlar ya da acırsa verdiği kremi sürüp bandajlı tekrar sarmam gerekiyordu. Onun dışında iyiydim. Aklım Can'ın yazdıklarındaydı. Kapımın iki kez çalınmasıyla başımı kapıya çevirdim ve "Gel" dedim e'yi uzatarak. Kapı açılınca Cansu olduğunu gördüm, hafifçe gülümsedim. O da bana gülümseyince içeriye girdi. Kapıyı kapattı. Usulca yanıma yaklaşıp yatağıma oturdu. Boğazını temizledi. Bir süre ikimizde konuşmadık. En sonunda Cansu dayanamadı. "Ay Esra! senin neyin var? Ne bu yüzünün hali?" Diye carlayınca yüzümü buruşturdum. "Carlama kulağımın dibinde Cansu!" Diye ters ters konuştum. "Bir şeyim yok." Bana ben de yedim bakışını attı. "Aynen Esra. Hadi anlat." Deyip yatağıma iyice yerleşti. Usulca kafamı kaldırıp ona baktım. Alt dudağımı dişledim. "Sorun Can..." deyip anlatmaya başladım. O ise beni sessiz ve şok içinde dinledi. "Böyle işte..." dedim. Cansu beni ağzı açık bir şekilde dinliyordu. "Cansu kendine gel!" Kolunu sarsınca kendine geldi. "Ohaaaa!" Diyerek elini ağızına götürüp kapattı. "Olaya bak! Ciddi misin sen?" Baş sallamakla yetindim. "Vay be..." Bir anda öfke patlamasıyla gözlerim ışıldadı. "Hayvan! Öküz!" Deyip yumruk yaptığım elimi yastığa geçirdim. İrkildi. "Tam diyorum! Bir şeyleri yerine koyuyoruz tamam diyorum oldu! Başardık! Beyefendi eski can oluyor herşeyi mahvediyor!" Diye, resmen öfke kusuyordum. Cansu ise beni sessizce dinliyordu. Tutmakta zorluk çektiğim göz yaşları usulca akmaya başlamıştı çoktan! Güçlü bir şekilde burnumu çektim. Ben ağlak bir insan değildim! Ama Can'la tanışınca böyle olmuştum. Dengemi bozmuştu! Bir göz yaşım düşmeden bir diğeri geliyordu. "Cansu ben ne yapacağım?" Dedim güçlükle tutmaya çalıştığım sesimle. Cansu önce saçımı okşadı daha sonra kendine çekip sarıldı bana. "İçindeki sesi dinleyeceksin Esra... O derinden gelen ses seni doğru yola götürecek. O sesi dinle." Dedi, sessizce dinleyip ağlıyordum. Geri çekilip telefonumu aldım, rehbere girdim. Birini aramam gerekiyordu. Can'ın numarasını es geçerek bir alttakine tıklayıp kulağıma koyup açılmasını beklemeye başladım. Dııt sesi geldi önce. Sonra dıııtt. Sonra dıııtt. "Alo? Efendim Esra?" Diye Mert'in sesi geldiğinde bir süre ne diyeceğimi bilemedim. "Iıı, alo Mert nasılsın?" Dedim en sonunda. "İyiyim sen nasıl oldun?" Diye sordu ilgiyle. "İyiyim. Teşekkür ederim ben sana bir şey soracaktım." "Sor ne soracaktın?" "B... Ben... Şey... Eee." Diye ağızımda geveledim. "Ya ben sana Can'ın bu akşam gideceği yeri soracaktım!" Diye bir anda söyledim. Can her gece bir yere gidiyordu, bunu da bir gece uyanıkken görmüştüm. Geç saate kadar gelmemişti. Ertesi gece de böyle olmuştu. Merak etmiştim gittiği yeri. Pat diye bir anda Can'ın bu akşam gideceği yeri sormuştum! Cansu gözlerini pörtleterek bana bakıyordu. Peki bu delilik miydi? Evet kesinlikle delilikti. Mert uzun bir süre konuşmadı. O konuşmayınca ben de konuşmadım. O sustu. Ben sustum. "Meyhaneler sokağı..." deyince kaşlarımı çattım. "Ne?" "Meyhaneler sokağı. Can orada çalışıyor," Meyhaneler sokağı mı! "Hep oraya gidiyor. Barmenlik yapıyor. Bu akşamda gidecek." Diye söyleyince ani refleksle yerimden kalktım. "T-tamam çok sağ ol ben orayı bulacağım." "Hayır Esra!" Dedi hemen, "Beraber gideceğiz! Sakın tek başına gitmeye kalkma. Sen bir iki saate hazır ol tamam mı?" "Mer-" "Lafımı ikiletme Esra, beraber gideceğiz dediysem beraber gideceğiz! Bilmediğin sokağa tek başına girip ne halt edeceksin!?" Dediğinde sinirle burnumdan soludum. "Tamam! Seninle beraber gidelim." Diye en sonunda pes ettim. "Tamam görüşürüz." Deyince "Görüşürüz ve Mert teşekkür ederim." Deyip kapattım Cansu hala bana bakıyordu. "Akşam meyhaneler sokağı diye bir yere gidiyorum Mert'le." "Meyhaneler sokağı mı." Diye anlamayarak sorunca başımı salladım. "Ben de geliyorum hatta Emir'de gelecek." Dedi aniden. "Hayır Cansu gelmenize gerek yok." Diye karşı çıktım. "Hayır dedim. Geliyoruz." "Ya gelip ne yapacaksın!" "Sen gidip ne yapacaksın! Hem abinle baban seni tek başına bırakır mı? Hayır, o yüzden biz de geleceğiz." Deyince mecburen kabul ettim. Saate baktığımda saat akşam 20:00 olmuştu birazdan yemek yiyecektik. Babam çoktan gelmiştir. "Hadi aşağıya inelim. Oğuz amca gelmiştir." Diyen Cansu'yla ayaklandım, odadan çıktık. Aşağıya indiğimizde Babamın, Abimin ve Emir'in maç izlediğini gördük. Babam sakin sakin izlerken abim ve Emir sinirli görünüyorlardı. "YA OĞLUM O TOPU NASIL ATAMAZSIN! LAN KALE YANINDA LAN YANINDA! BECERİKSİZ! FUTBOLCU DİYE OYNATTIKLARINA BAK!" Diye bir anda abim ayağa fırlayıp bağırmaya başlayınca Cansu ile yerimizden sıçradık. "LAN ADAM DA BİR ŞEY YOK! NASIL FAUL OLUR!" Diye bu sefer Emir ayağa kalktı. "Ağız tadıyla maç izletmiyorlar ya!" Deyip yerine oturdu babam. "Bir susmadınız oğlum! Kapatın çenenizi!" "Kusura bakma Oğuz amca." Dedi Emir yerine oturarak. "Bu erkeklerin maç sevdasını bir türlü anlamıyorum anlamayacağım!" Diye lafa girdi Cansu, kıkırdadım. "Al benden de o kadar." Diye onayladım. "Hadi yemek hazır sofraya gelin!" Diye mutfaktan annemin sesini duyunca mutfağa yöneldik abim, Emir ve babam arkamızdan geliyordu. "Ulan beşiktaşın durumu harap harap! Kadro desen bok gibi!" Diyen Emir'e bakıp göz devirdim. En sonunda hepsi masaya oturmuştu ve yemek yemeğe başlamıştık. Annemler kendi arasında sohbet ederken ben ve Cansu sessizce yemeğimizi yiyorduk. Bakışlarımız sessiz değildi. Cansu ile bir kez daha göz göze gelince daha fazla dayanamamış olacak ki konuşmaya başladı. "Oğuz amca sana bir şey sorabilir miyim." "Tabi, söyle kızım ne oldu?" Diye sordu babam. "Ceren ve Hilal bizi çağırdı da onlara gidebilir miyiz?" Diye sordu, ancak böyle çıkabilirdik dışarıya hele ki abim meyhaneler sokağı diye bir yere gideceğimizi öğrense kıyamet kopardı. "Gidin kızım ama çok geç kalmayın." Dedi babam ona gülümseyip yerimden ayağa kalktım. Cansu da benimle beraber kalktı. "Biz doyduk hadi Emir." Dediğimde Emir anlamayarak baktı. "Ne? Ben de mi geleyim?" Deyince başımı salladım. "Ben niye geliyorum ya!" "Cidden Emir niye geliyor sizinle?" Diye sorunca abim ne yalan söyleyeceğimi düşünüyordum. "Ceren'in bi arkadaşı varmış emirde onunla tanışsın dedi!" Dedim. Cansu Emir'in kolundan çekiştiriyordu. "Hadi Emir!" "Ya daha doymadım!" "Gelince yersin! Kalk!" "Off! Tamam kalktım." Deyip kalktı. "Geç kalmayın dediğim gibi!" Diye tekrarladı babam, başımı salladım. Hızla odama çıkıp dolabımı açtım ve giyebileceğim bir şeyler baktım. Nasıl bir yer bilmiyordum e haliyle nasıl giyineceğimi de! Gözüme çarpan ilk şey siyah eteğimdi. Onu aldım üstüne mavi ince askılı bir bluz aldım. Üstümdekileri çıkarıp eteğimle bluzumu giydim. Saçımı salık bıraktım ve boy aynasından kendime baktım. Çok mu abartmıştım? Yok ya, gayet iyiydim. Üstüme son bir kez daha bakıp ve sandalyedeki kot ceketimi aldım. Hızla giyip odamdan çıktım. Cansu'nun hazır olduğunu gördüm. Üstüne siyah şort ve siyah kısa kollu tişört giymişti. O benim aksime sade giyinmişti. "Hadi gidelim. Mert gelmiştir." Dedim ve kapıdan çıktık. Mert gelmişti çoktan. "Mert ne alaka?" Diye sordu Emir. "Sorgulama." Dedi Cansu. "Selam." Dedim Mert'e. "Merhaba hoşgeldiniz." Dedi, Mert'te ama bana bakmıyordu. Doğrudan Cansu'ya bakıyordu. Cansu utanmış olacak ki gözlerini kaçırdı. "Oğlum ne oluyo lan? Ne dönüyor burada?" Diye sordu emir anlamayarak. "Biriniz bir açıklama yapın!" "Hadi gidelim. Can çıktı çoktan evden." Deyince başımı salladım ve ön koltuğa oturdum. Emir'in "Can nereye gidiyor amına koyayım!" Dedi ana cevap alamadı. Mert sürücü koltuğuna oturunca emir ile Cansu'da oturdu. Mert arabayı çalıştırdı. "Gideceğimiz yerde dikkat etmen gerekiyor. Meyhaneler sokağı korkutucu olabilir." Dedi. "Bir dakika! Meyhaneler sokağı mı!" Diye sordu Emir Cansu, "Emir bir sus! Ben sana anlatırım birazdan!" Diye tersleyince Emir bir şeyler homurdanıp sustu. Bir süre sonra gelmiş olacaz ki mert arabayı durdurdu onun durdurmasıyla etrafa baktım. Mert'in dediği kadar vardı. Sokak ürkütücü ve oldukça tenhayı. "Dikkatli olman lazım Esra. Can şu ilerdeki barda." Dedi Mert ona başımı salladım. "Ya biz niye bara geldik!" Diye sordu Emir. Cevap gene alamadı. Cansu'lara döndüm. "Siz burada bekleyin olur mu bir yere ayrılmayın sakın," deyip arabadan indim Mert çoktan inmiş beni bekliyordu. "Gel..." deyince bir yere doğru yürümeye başladı. "Şurdan gireceğiz." Deyip bir kapıyı açıp benim geçmem için yol verdi. İçeriye girince gözlerimi pörtlettin. İçerisi dışarısından daha kötüydü! İnsanlar içip dans ediyordu. Can böyle yerde mi çalışıyordu! Yok artık! Hızla içeriye adım girip etrafta Can'ı aramaya başladım. Mert arkamdan bir şeyler söylüyordu ama müzik sesinden duymuyordum. "Nerede bu ya!" Söylene söylene piste kadar gelmiştim. Birinin çarpmasıyla sağa sendeleyip birine çarptım. "Çok özür dilerim." Dedim hemen. Adam sendeledi. "Ooo sen de kimsin güzellik?" Dedi adam. Ağızını yaya yaya konuşması sarhoş olduğunu gösteriyordu. Cevap vermedim. Yanından geçip gitmek istedim ama kolumu tutarak engelledi. "YA BIRAK!" Diye bağırdım. Kolumu çekmeye çalıştım. "Dur ya ne güzel konuşuyorduk." Deyip beni kendine çekmeye çalıştı. "BIRAK DEDİM! BIRAAK!!" Diye bağırıyordum ve kolumu kurtarmaya çalışıyordum lakin adam çok sıkı tutuyordu. Göğsünden ittirmeye çalışsam da başarılı olamadım. "Amma nazlı çıktın sen de!" Dedi adam öfkeyle ben ondan kurtulmaya çalışırken bir şey oldu. Adam birden benden uzaklaştı. Biri gelip beni o adamdan kurtararak kendine çekmişti. Bu Can'dı! "İyi misin!?" Diye sorunca başımı güçlükle salladım. Can'ın burada ne işim vardı! Ya da benim! Can beni bırakıp adama doğru yürüdü ve adama çok sert bir yumruk geçirdi. Adam atılan yumrukla yere düşüp yığıldı. "NE YAPIYORSUN ULAN SEN!" Diye bağırdı. Can yerde yatan adamın karnına bir tekme geçirdi. "Onu korkutmanın bedelini ödettim!" Bana döndü. "Yürü gidiyoruz." Kolumu tutarak. Kendime gelince, "Bana açıklama yapmak zorundasın!" Deyip kolumu ondan kurtardım. "Ne açıklaması! Niye geldin buraya! Yürü gidiyoruz!" "Buraya senin için geldim ben!" "Esra yürü diyorsam yürü!" Diye öfkeyle konuştu ve gene kolumu tuttu ama bu sefer sert tutmuştu acıyla yüzümü buruşturdum. "Canım yanıyor!" Desemde duymadı beni. "Kim getirdi seni buraya! Hangi beyinsiz!" "Ben kendim geldim! Seni takip ettim!" Mert'i söyleyemezdim. "Mert'in getirdiğini görmedim mi sanıyorsun! Ona da soracağım bunun hesabını!" "Madem biliyorsun niye soruyorsun!" Cevap vermedi, ben de öfkeyle saçımı geriye attırdım nereye gittiğimizi bile bilmiyordum. Can bir kapıyı açıp benim geçmem için bekledi. Hızla içeriye girdim. Boş, tenha bir sokaktı. Bu geldiğimiz sokaktı. "Sen buraya niye geldin!" Dedi tekrar sertçe. Onu süzdüğümde üstünde siyah bir gömlek siyah bir pantolon olduğunu gördüm. Gömleğin iki düğmesi açıktı ve kollarını kıvırmıştı. "Asıl sen burada ne yapıyorsun!" Diye karşılık verdim. Bir şey demesine izin vermeden devam ettim. "Bana soğuksun, sertsin, seni görmüyorum artık, eski Can oldun! Nerede o bana gülen, sarılan, öpen Can! Ben kaybolduğum korkan can nerde!" Diye hızla konuşunca durdum ve derin bir nefes aldım. "Ben sanmıştım ki-" diyordum ki lafımı kesti. "Sen de bunları yapınca sana aşık olduğumu mu sandın?" "EVET!" Diye bağırdım, "EVET BANA AŞIK OLDUN SANDIM!" Boş gözlerle bana bakıyordu. Bu daha fazla canımı yakıyordu. "Kendini bana alıştırma! Ben sana aşık olmayacağım! Ben ve aşık olmak? Hele ki sana? Komikmiş." Dedi alaycı bir şekilde gülerek, bu kalbimi daha fazla kırdı. "Niye güzel değil miyim sana göre?" Her kız güzeldir ama sevdikleri çocuk onu güzel bulmayınca güzel olmadıklarını düşünürlerdi. Aslında yanlıştı bu, biri seni beğenmek zorunda değildi. "Bunun güzellikle alakası yok. Ben buyum Esra! Beni değiştiremezsin. Benim hayatımda sana yer yok! Boşuna hayaller kurup bana hesap sorma!" Deyince sağ gözümden bir damla yaş aktı. Ağlama Esra, ağlama! Desemde başaramadım. "Neden böyle yapıyorsun.." dedim titreyen sesimle. "BEN! Bir şey yapmıyorum! Sen saçma hayallere dalmışsın." "Hayalde olsa güzeldi." "Değildi! Sana güzel gelsede hiç güzel değil! Uzak dur benden Esra!" Dedi sertçe. Sözleri bıçaktan daha keskindi hıçkırıp geriledim. "Ben... Ben bu kadar çabuk vazgeçmezsin sanıyordum. Ben aramızda bir şey olur sanıyordum. Ama sen ilk zorlukta vazgeçtin." Deyip işaret parmağımı kaldırıp onun göğsüne koydum. "Madem sen vazgeçtin. Ben de vazgeçiyorum artık.. En azından ben denedim, çabaladım. Senin gibi kaçmadım. İstediğin oldu Can. Bundan sonra beni sadece Ceren'lerin yanında göreceksin." Deyip geriledim. Sağ sola bakındıktan sonra arabanın biraz uzaklıkta olduğunu gördüm. Tam yürüyecektim ki durdum, "Sezen Aksu'nun dediği gibi Can, ben bugün senden vazgeçtim!" Hızla arabaya yürüdüm. Gözümde biriken göz yaşını elimin tersiyle hızla sildim. Mert gelmişti arabaya bindim. "Mert gidelim!" Dedim sesimi normal tutmaya çalışarak. "Esra noldu?!" Diye sordu Cansu. "Esra söyle!" Dedi Emir. "Esra-" diyordu ki Mert lafını kestim. "Konuşmak istemiyorum! Lütfen! Zorlamayın Mert çalıştır artık!" Dedim sertçe. Mert arabayı çalıştırınca sürmeye başladı. Can hala orda duruyordu. Onun yanımda öylece geçip gittik. Arabadan çıt çıkmıyordu. Hepimiz susmuştuk. Ben ise sessizce göz yaşı döküyordum. Kafamı camdan çekip gözyaşlarımı sildim. "Can'ı biliyorsun Esra..." diye söze girdi Mert. "Bilmiyorum! Ben onu bilmiyorum Mert!" Dedim. "Bir sürü kötü olay yaşadı. Annesini kaybetti, babası ölümden döndü. Kolay şeyler yaşamadı yani. Seni de kaybetmekten korkuyor o yüzden uzak duruyor." Dedi. Annesini kaybettiğini yeni öğrenmiştim. "Böyle yaparak beni daha çok üzüyor! Aptal! Kaçmayıp savaşsaydı belki bu kadar kötü olmazdık! Ama o kaçtı!" Deyip hıçkırdım. "Biliyorum, anlıyorum, ben de kızdım hatta en sertinden bir yumruk bile attım dudağının kenarı hafif yaraydı." Dedi, o an hiç dikkat etmemiştim ama şimdi dikkat ediyorum, evet Can'ın dudağında yara vardı. "Bunu daha fazla konuşmayalım Mert. O tercihini yaptı." Deyip konuyu kapattım. Eve gelene kadar kimseden çıt çıkmadı. Eve geldiğimizde Emir'le indik ama Cansu daha inmemişti. Mert ile birşeyler konuşuyorlardı. "Ne konuşuyor bunlar!" Dedi Emir. "Boş ver." "Daha iyi misin?" Diye sordu kolumu sıvazlarken başımı salladım. "İyi olacağım." Diyebildim sadece, ama olamayacaktım. Canım yanıyordu. Kalbime bir sürü bıçak darbesi yemiş gibiydim. Cansu arabadan indi gülümseyerek yanımıza geldi. Onun inmesiyle Mert'te arkasından indi. Bana gülümseyince ben de ona gülümsedim. Yavaşça yanımıza gelince elini omzuma koydu. "Üzülme tamam mı? Bunu demem zamana üzülmemeye çalış. Düzeleceksiniz buna inanıyorum sadece biraz zamana ihtiyacınız var." Deyip gülümsedi sessizce başımı salladım. "Umarım... Yanında olduğun için teşekkür ederim Mert..." deyip sarıldım. "Teşekküre gerek yok Esra. Sen benim arkadaşımsın." Dedi, benden ayrıldıktan sonra Cansu'ya tekrar gülümsedi. "İyi geceler Cansu..." deyip ekledi " Y-yani iyi geceler hepinize." "İyi geceler Mert..." dedi Cansu'da ona, onların bu halime kıkırdamadan edemedim. Cansu koluma vurunca gülmemi zorla durdurup eve doğru döndüm. Arkamdan Cansu ve Emir de gelince kapıyı açtım. "Biz ne yaşadık amına koyayım!" Dedi Emir. "Sorma sorma!" Dedi Cansu. "Biz geldik!" Diye seslendim içeriye doğru. "Hoş geldiniz!" Dediğini duydum annemin mutfaktan. "Ben çok yoruldum, uyuyacağım." Deyip kimsenin bir şey demesine izin vermeden önce banyoya geçtim. Üstümdeki her şeyi çıkarıp kendini ılık suyun altına bıraktım. Duştan çıktıntan sonra odama geçip üstümü değiştirdim ve yatağıma uzandım. Yaşadığım şeyler şaka gibiydi! Bir kaç saatte parçalanmıştım resmen. Gözlerim gene yanıyordu. Burnumu çekip yataktan kalkarak makyaj masamın önüne geçtim. Saçımdaki havludan kurtulup saçımı taramaya başladım. Saçımı taradıktan sonra kurutmadan yatağa geri girdim bu olanları düşünmemeye çalıştım ama maalesef ki olmadı. Sağ döndüm. Sola döndüm. Yüzüstü yattım. Sırtüstü yattım ama asla olanları kafamdan çıkaramadım. "Kafama sıçayım ben!" Diye kendime sövdüm. "Niye gittim ki! Al giderek buldum belamı!" En iyisi uyumaktı. Yapacak başka bir şey yoktu. Belki uyursam geçerdi. Öyle de yaptım. Kendimi karanlığın kollarına bıraktım. Rüyadan rüyaya gezdim durdum.
Bölüm sonuuuuu Merhabaaaa ben bölüm atmayı yine unuttum. O yüzden özür dilerim. Umarım beğenirsiniz yazdıklarımı. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere hoşça kalın 🤍🕊️ |
0% |