Yeni Üyelik
4.
Bölüm

A-D-Bölüm -4

@yitenumutlar

 

 

Kapıyı sinirle çarpıp,kapanan kapıya tekrar dönen kadın sanki karşısındaki kapanan kapı değilde kocasıymışcasına bağırdı.

"Ayı işte ne olacak ?" Tam o esnada Ali'nin acı dolu inlemesini duydu ve Kocasına en içten dualarını etti.

"Şuna bak hâlâ böğürüyor. O kıymetli sesin sazının telleri gibi gerim,gerim gerilir inşallah!" Gitmek için hareketlenen kadın bavulunu güçlükle kaldırarak merdivenlerden aşağı inmeye başladı. Ana caddeye çıkıp bir taksi durdurdu. Taksiye binince ilk işi çantasından çıkardığı telefonla Azra'yı aramak oldu. Açılan telefonla vakit kaybetmeden konuşmaya başladı.

 

"Alo..." arkadaşının cevap vermesini beklerken karşı taraftan sinirle Mehmet'e saydırdığı ağır küfürleri duydu. Azra daha Ayşe'ye doğru düzgün cevap vermeden lafı fazla uzatmaya gerek görmeyip kestirip attı.

 

"Ayşe, **** kafesinde buluşalım mı?." Onların da haberlere çıktığını biliyordu kadın ve bu durumu birlikte konuşmanın kendisinede iyi geleceğini düşünerek dikiz aynasından cevap bekleyen taksiciye gidecekleri konumu söyledi. İki yıldır evliliğine verdiği emekleri ve katlanmak zorunda olduğu onca zorluğu düşünürken camdan dışarıyı izlemeye başladı. Bir yandan da sinirle mırıldanıyordu.

 

"Ah Ali Ah!...Sen zor bulursun o sesine aşık olduğun kızı bundan sonra.Seni sürüm sürüm süründüreceğim! Ayı herif."

 

---

 

Deniz çoktan evden çıkmış ama sinirden ne yapacağını bilmez bir halde dolanıyordu. Biraz sakinleşmesi gerekiyordu ve ona her zaman iyi gelen yere karar vererek o yöne ilerledi. Etrafta koşuşturan çocuklar,onların sesleri ona hep iyi geldiği için kendini yine çocuk parkına atmıştı.Boş bulduğu banka oturarak parkta oynayan çocukları izlemeye başladı. Ciğerlerine sıkıntılı bir nefes çekerken bu defa çocukların bile kendini sakinleş tiremediğini hissetti. İçinde büyüyen öfkeyle Yunus'a neler yapacağını homurdanmaya başladı.

 

"Ula uşak. Düştün oltama. Seni hamsi cibi yakalayıp kıpır kıpır oynatacağum. Hamsiyi temizleduğumuz cibi kilçiğuni çıkaracağum. Ne de olsa adamı,adam yapan da karidur,yıkan da karidur." Telefonunun çalması ile cebinden çıkararak arayan numaraya baktı. Azra olduğunu görünce hemen açtı.

 

"Efendim Azra?" Arkadaşının sözlerine yüzünü buruşturarak cevap verdi. "Yine ne deli planların var?" Azra'nın karşı taraftan kıkırdamasını duydu fakat biraz önce keyifle kıkırdayan o değilmiş gibi anında ciddiyetini takınarak konuştu arkadaşı.

 

" Neyse neyse. Ciddi bir konu bu.**** kafesinde buluşuyoruz. Seninde dediğin gibi deli planlarım var." Deniz telefonu onaylayarak kapattı ve hemen yerinden kalkıp yola çıktı.Gördüğü ilk taksiyi çevirerek Kafenin yolunu tuttu.

 

---

 

Leyla ağlayarak evden çıkınca hırsla köşeyi döndü ve bavulunu sertçe yere attı. Kaldırımın ortasında öfkeyle saçlarını çekiştirirken tekme attığı kırmızı bavulunun üzerine oturdu ve ne yapacağını düşünmeye başladı. Televizyondaki haber aklına geldikçe sinirle kendine saydırıyordu.

 

"Seni adam yerine koyanda suç! Yüz verdik ayıya geldi sıçtı sevdamıza. Allah'ın sopası yok. Ben sever sandım adamı,ama nerde. Adam duygu yoksunu öküzün teki çıktı." Kafasını sen görürsün dercesine sallayarak konuşmasına devam etti.

 

" Dur sen dur. Ben de seni süründürüp, bu yaptıklarını burnundan getirmezsem,seni kudurtmazsam, bana da Leyla demesinler!" Sözleri bitince kararlı bir şekilde ayağını sertçe yere vurdu. Bakışları etrafında kararsızca dolaşırken,kendine delimi ne der gibi bakanları umursamamaya çalıştı.

Telefonunun mesaj sesi ile öfkeyle çantasını açan kadın gelen mesajı okuyunca hemen bir taksi aramaya koyuldu.

---

 

Esha havaalanında Hindistan'a bilet almış beklerken, bir taraftan da telefonundan,kocasının hareketli gece hayatını ve dün gece yediği nanelerin ayrıntılarını inceliyordu. Elindeki telefon birden çalmaya başlayınca bakışları uçuş saatini belirten tabelaya kaydı ve gördüğü saatle aceleyle telefonuna cevap verdi.

 

"Efendim Azra ?" Azra nefes bile almadan hızla derdini anlatınca üzgün bir şekilde cevap verdi.

 

"Ben gelememen Azra Hindistan'a gidiyorum." d Karşı taraftan gelen Azra'nın itiraz kabul etmeyen kararlı sesini duyunca istediği şeyi onayladı.

 

" Peki,geliyorum." Telefonu kapatıp oturduğu yerden kalktı. Ömer'i beyninin en dip köşesine iterek havaalanından çıktı ve kapıda duran taksilerden birine bindi.

 

---

 

Rüya elindeki mikserle sinirini yumurtalardan çıkarıyordu. Kenan'a kızamadığı,hesap bile soramadığı içindi yumurtalara olan eziyeti.Nasıl kızabilirdi ki Kenan'a? Semra Hanım'ın zoruyla evlemişti kendisiyle. Ama kendisinin de suçu yoktu. Bu kadarını da haketmemişti. Onun istediği sadece bir aileydi.

 

Belki de kızmalıydı. Aslında kafası çok karışıktı. Emin olduğu tek şey çocukluğundan beri Kenan'a deli gibi aşık

olduğuydu. Düşüncelerinden çalan telefonunun sesi ile sıyrıldı. Arayan Azra'yı onaylayıp pastahaneden çıktı.

 

---

 

Son gelen Deniz'in bavulu kafenin girişindeki çıkıntıya takılınca sinirle bavulunu çekiştirmeye başladı.Kocasına olan sinirinden,hala söylenmelerine devam ediyordu. Öfkeyle bavulu çeken kadın, bavulun takıldığı yerden kurtulması ile iki adım geriledi ve boşları alan garsona çarptı.Garson daha ne olduğunu anlayamadan elindeki tepsi yere düşmüştü. Çarptığışeyi görmek için arkasını dönen kadın, karşısında bir erkek olduğunu görünce öfkeyle bağırmaya başladı.

 

"Yalı kazığı gibi ne dikiliyorsun arkamda?" Kadının ani çıkışı ve konuşma tarzı ile afallayan garson şaşkınca Deniz'e baktı ve ürkekçe konuşmaya başladı.

 

"Ama hanım efendi..." Konuşmaya başlayacağı sırada Deniz onun sözünü keserek sözlerine devam etti.

 

" Sus! Konuşma! Tabi,siz erkekler hemen kadınları susturmaya,bastırmaya çalışın!" Garson kendisine bağıran öfkeli kadına ne diyeceğini bilemeyerek açıklamada bulunmaya çalıştı.

 

"Ben ne dedim ki şimdi?" Garsonun masum sorusu ile Deniz genç adamı tekrar susturdu.

 

"Bak hâlâ konuşuyor!" Sözlerine devam edeceği sırada Azra oturdukları masadan Deniz'e el sallayarak seslendi.

 

"Deniz! Buradayız." Kendine sedlenen arkadaşına döndü ve kızlara gülümseyip, tekrar garsona dönerek yüzünü buruşturdu.

 

"Çekil şuradan be!" Garsonu kenara itip kıkırtılar yükselen masaya doğru ilerledi ve çantasını sandalyeye asarak yorgun bir nefes vererek kendisi de oturarak bavulunu yanına çekti. İki saniyeliğine kapanan çenesi tekrar açılmış ve yine kocasına saydırmaya başlamıştı.

 

"Ula uşak bu sefer babama bırakır mıyım? Ben kendim sıkmaz mıyım senin topuğuna ha?" Öfkesi bir türlü dinmiyordu. Onun yaptığı onca eziyete bunları görüp duymak için mi katlanmıştı? Ellerini göğsünün altında kavuşturup geriye yaslanırken Esha'da ise kocasına olan sinirinden dolayı arkadaşını destekledi.

 

"Sık,sık! Sıkmış iken bir kurşun da Ömer'e sık ki benim de içim soğusun gerçi kurşun bile işlemez benim çam yarmasına ." Başını öfkeyle sallarken Ayşe onlara katılmayarak dikkatleri üzerine çekmek için elini masaya hafifçe vurdu ve kendi fikrini öne sürdü.

 

"Bizim hırsımız bir kurşunla geçecek gibi değil. Hem de o öküzlere kurşun hak getire. Ne o öyle sık kurtul. En ağır işkenceleri hak ediyorlar." Ayşe'nin sözleri masada sessizlik oluştururken, Leyla gözlerini kısıp dudaklarını büktü ve masaya doğru iyice eğilip sır verecekmiş gibi konuştu.

 

"Ee ne yapacağız o zaman?" Leyla'nın sorusu ile Deniz pisikopatça sırıttı ve o da masaya doğru eğildi. Kızlara da eliyle yaklaşın işareti yaparak hepsi ile kafa, kafaya verdi. Deniz ise psikopat tarafını sergilercesine sesini hafif çatallı çıkararak konuştu.

 

"Biz de kiralık katil tutalım ne kadar işkence varsa hepsini uygulasın. Elini tabanca gibi yaptı ve sözlerine devam eyti. "Sonra sıksın kurşunu topuklara." Kızlar epildikleri yerden doğrulul sırıtırken Rüya hepsine korkakça bakıp Kenan'a bir şey olacak korkusundan dolayı olduğu yerde zıplayarak itiraz etti.

 

"Olmaz!" Arkadaşının ani çıkışı ile Deniz ona küçümseyici baskış larını atarak itirazını takmadığını ima etti. Hızını alamayan Deniz tekrar konuştu.

 

" Ah Yunus ah. Seni kör bıçakla doğramak lazım." Farkında olmadan yüksek sesle konuşmuş ve elinin çarptığı pasta bıçağını yere düşürerek kafe de tiz bir sesin yankılanmasına neden olmuştu.

 

Kiralık katil lafını duyan gençler yan masa larında dönen muhabbete iyice kulak kabartmıştı. Deniz'in cümleleri ardından yere düşen bıçak ile yan masadaki, iki gencin bakışları bıçağı bulunca,hızla şaşkın bakışlarını bir,birine çevirmelerine neden olmuştu.İki genç ne olduğunu anlamaya çalışırken içlerine yayılan korkuyla bu defa bakışlarını kızların masasına çevirdiler.

 

Ayşe yere düşen bıçağı eğilerek aldıktan sonra,üzerinde hissettiği bakışlarla,çaprazında kalan genç erkeklere mahçup bir şekilde gülümseyerek doğruldu. Daha sonra gözlerinde çakan öfke şimşekleri ile Rüya'ya göz devirip gaza getirmek için konuşmaya başladı.

 

"Bunca zamandır bize yaptıkları yanlarına kâr mı kalacak? Tüm Türkiye'ye rezil ettiler bizi. Ne zengin koca avcısı olmadığımız, ne de namussuzluğumuz kaldı." Ayşe'nin sözleri ile kızların hepsi Rüya'ya bakarak yavaşça başlarını sallayarak arkafaşlarını onayladılar. Hızını alamayan kadın bu defa Leyla'yı göstererek konuşmasına devam etti." Bu kız boşuna mı yedi sene bekledi? Elbet bu yaptıklarının bir bedeli olacak." Rüya'nın kendisine hala karsızca baktığını görünce,mavi gözlerini bıkkınlıkla devirdi ve daha önce sipariş ettiği sütlü kahvesinden bir yudum aldı.

 

Yusuf'un kendi hakkında söylediği sözleri ve yedi sene çektiği çileyi hatırlayınca Leyla'nın siyaha çalan gözleri dolmuştu. İçinde yanan ateşle dişlerini sıkarak konuştu. "Ortak karar ne ise ben uyarım." Rüya,Leyla'nın halini görünce içinde bir yerler acıdı. Leyla kadar acı bir bekleyiş yaşamasada oda yıllarca Kenan'ın kendini sevmesini beklemişti.Peki o ne yapmıştı her gün başka bir çiçekten bal almıştı. O zaman sıra ondaydı. Ortamdaki ambiyans ve iç sesinin verdiği gazla Ayşe'nin sözlerini onayladı.

 

" Doğru söyledin Ayşe. Acımak yok!" Sonunda Rüya'nın da gerçekleri görmesi ile Deniz gözleri intikam hırsıyla parlamıştı. Rüya'ya bakarak ortaya dahiyane bir fikir daha attı.

 

"Rüya, sen pasta börek yapsan biz de içine fare zehri koysak. Hepsi zehirlenip ge berir biz de kurtulmuş oluruz." Bazıları bu fikri onaylarken bazılarından onay çıkmamıştı.

 

Merakla onların konuşmalarına kulak kabartan yan masadaki ikili duyduklarından sonra kızlara dehşetle baktılar.

 

Kızlar kendilerini merakla izleyen iki gence ters, ters bakarken,bir taraftan da sessizce konuştuklarını zannettikleri fısıldaşmalarını dinlediler. Esmer olan genç erkek diğerine duyduklarını tekrarladı.

 

"Ne oluyor abi? Duydun mu ? Zehirlemekten, adam öldürmekten falan bahsediyorlar." Diğeri göz ucuyla kızları süzmeye devam ederken bakışları şüphe ile kısıldı ve farkına vardığı ayrıntı ile heyecanla konuşmaya başladı.

 

" Bir dakika ya! Ben bu kızları televizyonda gördüm." Arkadaşı da başını biraz daha çevirip kızlara bakarken diğer genç sözlerine devam etti. 'Bulmuşlar kendilerine yoluncak birer enayi, çevirdikleri dümenlerde ortaya çıkınca herkes bunları konuşuyor. Görünen o ki çete olarak çalışıyorlar." Sözlerinden sonra kızlara küçümseyici bakışlar atmaua devam ederken yanındaki arkadaşı şaşkınca karşısındaki arkadaşına baktı. Bal renginde gözlerini hafiften açtırarak konuştu.

 

"Hadi ya! Kurbanlık koyun misali desene." Alaylı sözleri ile arkadaşına göz kırptı ve ardından başıyla yan masayı işaret etti."Şu iri gözlü kız var ya..." Kumral olan genç hangisi dercesine bakarken esmer olan kaşları ile Azra'dan işaret etti.

 

" Koyunu bırak abi bunun yoluna kuzu olunur kuzu." Kendisine asılan kardeşi yaşındaki gencin sözleri ile Azra sahte bir şekilde gülümsedi.Oturduğu sandalyade hafifçe kendinden bahseden çocuğa doğru döndü. Dişlerini sıktı ve elindeki gümüş rengi bıçağı çevirerek konuştu.

 

"Ben de sıradaki kurban olarak seni seçmiştim zaten." Gencin atan rengini görünce şirince gözlerini kırpıştırdı. Karşısındaki çocuğun atan rengi ve sert yutkunuşları Azra'yı tatmin ederken,genç çocuk önüne dönerek garsona seslendi.

 

"Hesabı alabilir miyiz, lütfen?" gelen hesap defterinin içine acele ile parayı koyup kalktılar.

 

Kızlar gülmemek için bastırdıkları dudaklarını onlar gittikten sonra serbest bırakınca kahkahalar da yülselmişti. Kısa bir süre sonra tekrar planlarına dönerken Azra bıkkınlıkla iri gözlerini devirdi ve hala erkekler hakkında işkence planı yapan kızlara çemkirdi.

 

"Ee yeter ama. Bu ne böyle Brezilya dizilerindeki kadınlar gibi entrikaya bağladınız." Azra'nın çemkirmesi ile kızların hepsi ona merakla baktı. Onun gözlerindeki deli pırıltıları fark eden Esha merakla sordu.

 

"Plan ne?"

 

Azra bacak bacak üzerine atıp rahatça yerine yerleşti ve sinsice sırıtarak masadaki telefona uzanıp eline aldı.

 

" İzleyin ve görün. Savaşta her yol mübahtır." Bir iki tuşa basarak telefonu kulağına götürdü ve dudaklarını büzdü. Telefonun diğer ucundan gelen cevapla ağlamaklı bir şekilde ses çıkararak konuşmaya başladı.

 

"Ah, Ziya Amcacığım yardımına ihtiyacımız var..."

 

---

Altı erkek oturdukları masada bir birini süzerken Mehmet'in konuşması ile Ömer şok olmuş gözlerle arkadaşına bakarak işaret parmağı ile kendini göstererek şaşkınca konuştu.

 

" Benim babam mı?" Mehmet onu sorusunu başıyla onaylayınca Ömer kızgınlıkla konuştu. " İnanamıyorum ya. Bir haftadır kızları aramadığımız yer kalmadı. Çıka,çıka onlara yardım eden benim babam mı çıktı?"Ya bir taşın altından da çıkma be adam! Gelmiş kaç yaşına hala entrika plan peşinde diye içinden söylendi. Mehmet gözlerini her zaman oturdukları siyah ahşap masadan ayırdı ve hesap sorarcasına elini sallayarak Ömer'e diklendi.

 

" He senin baban lan! Senin baban! Senin gibi kıt beyinli bir angutun dünyaya gelmesine sebep olan adam." Başını sinirle sola çevirdi. Ömer alınmış bir şekil de Mehmet'e cevap vereceği sırada Yunus her zaman olduğu gibi atıldı.

 

"Didişmeyi bırakın da. Benim aklıma bir şey takıldı. Ömer lan." Hepsi merakla Yunus'a dönünce o konuşmasına devam etti."O bu değil de oğlum, Ziya Baba yardım amacı ayağıyla bizim karılara yazmasın?" Arkadaşının endişeli hali ve ima ettipi saçmalıklarla Yusuf içmekte olduğu suyu püskürtüp derin bir nefes alarak konuştu.

 

"Yuh artık lan! O kadar da değil." Oturduğu sandalyede rahat bir şekilde yayıldı ve böbürlenerek konuşmaya devam etti.

 

"Karadeniz erkeğiyiz biz koçum. Gelemeyiz öyle şeylere." Yunus'un kendini övmesi ile Ali,celallenerek oturduğu yerde diklendi ve konuşmaya dahil oldu.

 

" Başlatma lan havana.Karadeniz erkeğiymiş." Kaşlarını çatıp gözlerini açtırdı ve elini göğsüne vurarak konuşmasına devam etti." Biz soğan erkeğimiyiz!?" Başını onaylamazca sağa sola çevirerek cık cık ladı. Bakışları Kenan'ın meraklı gözlerine kayınca alayla güldü."Hadi bu neyse de bize bari laf sokma lan." Ali'nin alaylı sözle ve laf sokmasına karşı Kenan göz devirerek homurdandı.

 

"Benim ne eksiğim var lan sizden?" Kenan'ın onlardan iki yaş küçük olması her zaman tatlı bir çekişmeye sebep olsada,Kenan her seferinde küçük bir çocuk gibi alınıyordu arkadaşlarının sözlerine. Hepsi onun bu hali ve masum sorusu karşısında kahkahayı basınca Kenan umursamazca omuzlarını silkti. Kesilen kahkaha seslerinin ardından uzun bir sessizlik oluşunca, Mehmet bu sessizliği bozmak için hafifçe boğazını temizledi ve kendine dönen bakışlarla konuşmaya başladı.

 

"Ee ne yapıyoruz şimdi ?" Sorduğu soru ve hemen ardından aklına gelen şey ile gözlerini şüpheyle kıstı ve elini masaya sertçe vurarak durum tespiti yaparcasına konuştu.

 

"Ziya Amca'yı bu plana dahil etmek,kesin o Allah'sızın işidir! Ama soracağım ben ona. Bir haftada şu düştüğümüz duruma bak ya. Bir haftadır aç geziyorum ben. Aç,aç!" Mehmet, yaptığı durum tespit değerlendirmesini sonunda yine meşhur açlığına bağlayınca, hepsi sabır çekip arkadaşlarına ters ters baktı. Bakışlardan rahatsız olan Mehmet masumca tekrar dert yandı.

 

"Ne var oğlum? Süzüldüm. Şu hâlime bakın." Mehmet yüzünü buruşturarak halinden şikayet ederken, Ömer babasının,kızlara yaptığı desteği kendine yediremeyerek söylendi.

 

" Ulan bu babamın yaptığı bana çok koydu. Hem kızları kendi saklıyor hem de bir haftadır başımın etini yedi adam. Gelinimi bul getir diye." Kenan da aynı dertten muzdarip yakalarını silkerek isyankar bir tavırla konuştu.

 

"Benimkiler de kaç gündür yüzüme bakmıyor."Hakikaten deli kardeşi bile o yokmuş gibi davranıyordu ya en çok ta o koyuyordu Kenan'a.

 

Ali ise içinden kendi,kendine planlar kurarak söyleniyordu. Ulan Ayşe önce seni kolunndan tuttuğum gibi eve getirip,aşık olduğum kızın kim olduğunu söyleyene kadar seni eve kitlemezsem bana da Ali demesinler. Aklında kurduğu planlarla kararlı bir şekilde başını salladı.

 

Yusuf tutuğu nefesini bıkkınlıkla vererek,sandalyesini geri çekip masadan kalktı. Masanın üzerinde duran arabasının anahtarını aldı ve bakışlarını arkadaşlarının üzerinde gezdirerek konuştu.

 

" Beyler ben daha fazla duramayacağım. Kalkın gidiyoruz."

---

 

Uzun,uzun çalan zile ve kapıya bakmayan arkadaşlarına olan öfkesi ile bıkınlıkla ofladı. Taktığı mutfak önlüğüne ellerini kurulayan kadın kapıya doğru bağırdı.

 

" Geldim! Patladın mı be!?" Söylenerek kapıyı açan kadın karşısında gördüğü manzara ile donup kaldı.

 

MEHMET'İN OKUYUCULARIMIZA MESAJI VAR !!

 

" MADEM OKUYORSUNUZ, OYLAYIN ŞU HİKAYEYİ ALLAH'SIZLAR. OKUYUP OY VERMEYENLER DE ZATEN KESİNLİKLE KADINLARDIR."

 

OY VE YORUMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER...

 

-yitenumutlar

 

 

Loading...
0%