@yitenumutlar
|
*3 gün sonra*
Ali açtığı çekmecenin içinde gördüğü ile donup kalmıştı.Gözlerinin önündeki sutyeni eline alıp incelemeye başladı. Siyah renkli dantel sutyen çok seksi duruyordu. Cidden Ayşe bunları mı kullanıyordu? Yani bu küçücük seksi şeyleri..."Ulan Ali ulan Ali sen ne dangalak, ne salak bir adamsın lan! Karını odun luğunla kaçırdın şimdi bi bok yiyemeden otur böyle. Daha evindeki hangi dolap hangi çekmece sana ait onu bile bilmiyorsun. Böyle araya araya bul işin yoksa. Ha arada da mayınlı bölgeye girip kendine de böyle ecel terleri döktür." diye kendi kendine konuşup elindeki sutyeni çekmeceye sokuşturarak hırsla kapattı. Artık sabrı kalmamıştı."Ne olacaksa olsun. Gidip alacağım Ayşe'yi o düşman mevzisinden! İster güzellikle ister zorla! Ben de Ali isem bu işin sonunda zafer benim olacak!" diye kendi kendine mırıldandı. Aynanın karşısına geçip kendini süzmeye başladı. Üzerinde kirli bir gömlek, altında sıradan bir kot,dağınık saçlar ve yeşil gözlerinin altında uykusuzluktan oluşmuş morluklar.Aynadaki görüntüsüne sinirlenen adam kendi, kendine homurdandı.
"Bok getirirsin sen Ayşe'yi. Şu haline bak lan kız neyine gelecek senin?" diye üstündekileri çekiştirip yüzünü ekşiterek banyoya girdi. Üstündeki gömleği çıkarıp sepete sinirle fırlatan adam hızla soyunup duşa attı kendini.
Suyun vücuduna temas etmesiyle kaslarının gevşediğini hisseden Ali,biraz sakinlemenin ve karısını getireceğinin umuduyla keyiflenirken bir türkü tutturdu.
"Hacel obasını engin mi sandın Ayağında potini var zengin mi sandın Her olur olmazı dengin mi sandın Ay da geçti göremedim ben seni
Merdivenden tıkır mıkır inişin Cığıldaşır altın ile gümüşün İpte söz verip de sonra dönüşün Ay da geçti göremedim ben seni
Suya gider bir incecik yolu var Sıktırmış kemeri ince beli var Söylerim söylemez tatlı dili var Ay da geçti göremedim ben seni
Suya gider su testisin doldurur Kınalı parmağın suya daldırır O yarin bakışı beni öldürür Ay da geçti göremedim ben seni"
Türkünün süresi kadar süren bir duşun ardından odaya dönen Ali çalan telefonunu duymasıyla telefona yöneldi. Ekranda Yunus ismini görünce kendi kendine söylendi. "Allah'ın dangalağı sabah,sabah hayırlı bir iş için aramazsın da,dur bakalım." diye homurdandı vr telefonu açıp kulağına götürdü.
"Ne var lan takacı?!"
"..." Ali'nin duyduğu şey ile kan beynine sıçrarken şaşkınlıkla konuştu.
"Ne?! Sen nereden öğrrndin lan?"
"..."
"Kapat lan kapat kara haber tellalı!"
"..."
"Lan bana laf yetiştireceğine kızların evine git şerefsiz. Boynuzlarımız göğe merdiven kurunca o zaman görürüm seni!" Telefonu Yunus'un yüzüne kapatıp hırsla yatağın üzerine fırlattı. Dolabın kapağını açıp eline gelen ilk kıyafetleri üzerine geçirdi ve yatağa fırlattığı telefonu tekrar alarak evden çıktı. Arabasına binip gazı köklerken sinirden burnundan duman çıkacak duruma gelmişti.
---
"Mehmet deli misin? Bıraksana beni!" Arda'nın yakınmasına aldırış etmeyen adam alayla konuştu.
"Nİye lan Arda? Bahçe kapısıyla çok yakıştınız birbirinize. Sen kazık şuradakiler sarmaşık gülü. Dolanırsınız birbirinize sarmaş dolaş oh mis!" dediğinde Arda kısık sesli bir sabır çekti. Daha sonra Mehmet'e tekrar dönerek tehditkar bir şekilde konuştu.
"Ya manyak mısın lan!? Bırak yoksa bu işin sonu kötü olacak." Arda'nın tehdidini umursamayan adam, psikopatça sırıtıp eline aldığı sarmaşık gülünün dalını karşısındaki adamın bileğine sardı. Arda, tenine batan dikenlerin acısı ile yüzünü buruştururken Mehmet ise gördüğü manzara karşısında zafer kazanmışçasına sırıttı. Uyuz oluyordu bu adama. Heleki karısına olan aşırı ilgisi yokmu o da tüy dikiyordu bu adama karşı olan öfkesine. Azra'ya olan ilgisinden yola çıkarak Arda'nın bileğindeki gülü işaret etti ve lafı soktu.
"Gülü seven dikenine katlanır oğlum. Hemen öyle yüzünü ekşitme!" Canının yanmasına aldırmayan adam işittiği sözlere meydan okurcasına cevap verdi.
"Gül, sevmesini bilene dikenini göstermez sen merak etme." Mehmet'in bozulan suratını görünce alayla sözlerine devam etti." Sevmesini bilmeyip dikenine katlanamayanlar da kapısında it gibi dolanır."Mehmet'e küçümseyici bir bakış atıp, sözüm sana dercesine çenesiyle onu işaret etti. Duyduklarının etkisiyle,Mehmet deli damarı kabarmış bir şekilde Arda'nın yakalarına yapıştı.
"Lan sen kim oluyorsun şerefsiz!? Kim veriyor sana benim evliliğime karışma hakkını!? Keserim lan o dilini. Bu sefer de diğer bacağını kırdırtma bana!" Adamın vücudunu arkasındaki kapıya sertçe çarptı ve yakalarını sinirle bıraktı. Yan taraftaki hareketliliği hisseden Mehmet, hızla yanına yaklaşan adama dönerek onu eliyle durdurdu.
"Sorun yok sen merkeze dönebilirsin koçum." Polis memuru,Mehmet'in sinirlenince kendini zor kontrol ettiğinin bir kaç sefer şahit olmuştu ve bunun bilinciyle itiraz etti.
"Komiserim ben ilgileneyim isterseniz?" Sözlerine itiraz eden çocuğa ters bakışlarını yolladı adam.Bu çocuğu,üç gün önce karısının ciğerini bildiği için buraya nöbete dikmişti Mehmet.
"Gerek yok sen gidebilirsin." Mırın kırın eden genç çocuğu ikna etmesi uzun sürmedi. Polis memurunun gittiğinden emin olan Mehmet kafasını Arda'ya çevirdiğinde,onun yüzündeki sinsi sırıtışla karşılaşınca elini hesap sorarcasına kaldırıp homurdandı.
"Ne pis,pis sırıtıyorsun lan sen?" Elini cebine koyarken,Arda,onun sorusunun karşıısında umursamaz bir tavırla omuz silksede hala gülüyordu. Mehmet ise şüpheyle kaşlarını çattı ve cevap beklercesine karşısındaki adama merakla baktı. Arda pes edercesine omuzlarını düşürdü ve merak uyandırıcı bir cümle kurdu.
"Keşke ğönderme seydin çocuğu. Yardımcı olurdu sana." Arda'nın sözlerinden bir şey anlamayan adam yüzüne boş boş bakarak sordu.
"O niye lan?" Bakışlarını kısarak Arda'n ın sinsice sırıtmasını izlerken adam boşta kalan oelini havaya kaldırdı ve sallayarak konuştu.
"Ulan sen daha benimle başa çıkamıyorsun. Akşama diğer arkadaşlar da gelecek.O zaman sen hepimizle nasıl ilgileneceksin sorabilirmiyim?" Mehmet karşısındaki adamın sorusuylan cebinden bir sigara çıkarıp yaktı. Arda da kendisine uzatılan sigaradan alıp Mehmet'in yakmasını bekledi. Sigaraları yakan Mehmet kaşlarını çatıp sordu.
"Arkadaş?" dediğinde Arda bıkkınlıkla açıklamaya başladı.
"Ben hariç beş arkadaşım daha gelecek onu diyorum oğlum. Nasıl baş edeceksin bizimle? Hepsi de erkek bu arada. Gördüğün gibi..." dedi ve elleriyle kaslarını gösterip devam etti."...vücutları aynı benim gibi. E yakışıklılar da. Hangi biriyle uğraşacaksın ki?" dedi ve sorar gibi göz kırptı.Ardayı tek kaşını kaldırarak süzen Mehmet konuştu.
"Haklısın lan." deyip biraz şakasına biraz da sert Arda'nın omzuna vurdu."Dur ben diğrelerine haber vereyim." dedi ve telefonu eline alıp Yunus'u arayıp durumu bildirdi. Arda ise bu deli adama acıyordu bir taraftan. Azra ile baş etmek hiç kolay değildi sonuçta. Bunları düşünürken bir çığlık koptu. Çığlığı duyan Mehmet sigaranın dumanını boğazına kaçırınca öksürmeye başladı. Arkasını döndüğünde Azra'nın koşarak yanlarına geldiğini fark etti.
"Arda! Ne bu hal? Niye dikiliyorsun orada kazık gibi? Gelsene içeriye." diyerek Arda'yı kolundan çekiştirmeye başladı. Arda'nın gelmediğini fark edip iri gözleri şüpheyle öksüren Mehmet'e döndü. Elindeki sigarayı görünce yüzünü buruşturup elini Mehmet'e doğru salladı.
"Oh olsun sana. Geber e mi? Zıkkımın kökünü iç de yan yan da su bulama." diye söylendikten sonra Arda'nın sözüyle gülümseyerek Arda'ya döndü.
"Kızım manyak mısınız karı koca kazık deyip duruyorsunuz? Taş gibi ince ruhlu adamım ben. Bi şeklim bir duruşum var. Sözlerinizle namıma leke süreceksiniz." diye suratını astı. Azra ise Mehmet'e yan bir bakış atıp Arda'ya döndü. "Oy kıyamam..." diye suratını asan Arda'nın yanaklarını bebek gibi mıncıkladı. Bunu gören Mehmet'in ise öksürdüğü mü böğürdüğü mü belli değildi. Azra ellerini Arda'nın yanaklarından çekip kollarına indirdi.
"E niye gelmedin içeri madem?" diye Azra merakla sorunca Arda derin bir nefes verdi.
"Nasıl geleceğim? Bahçenizde köpek var." deyip çenesi ile Mehmet'i gösterdi sonra da bahçe kapısına kelepçeli kolunu salladı. Azra sinirli gözlerle hala öksürmekte olan Mehmet'e döndü. Gözüne kestirdiği şey ile hızla Mehmet'e yaklaştı. Tek elini Mehmet'in koluna, tek elini de sırtına koyup konuştu.
"Ay canım kusura bakma Mehmet. İyi misin hayatım? Ay Arda dikilip durmasana kocam ölüyor burda be!" diye bağırdığında Arda ile Mehmet cin çarpmış gibi Azra'ya bakıyorlardı. Azra ise var gücüyle bağırıp Mehmet'in sırtına vuruyordu. Bu arada eli gözünü kestirdiği şeye biraz daha yaklaştı ve çaktırmadan aldı. Şansına diğer aradığını da kolayca buldu.
"Kızlar, Semra teyze yetişin kocam ölüyor!" diye avazı çıktığı kadar bağırıyordu.Bu arada bahçenin önüne dört araba park etti ve evden kızlar koşarak dışarı çıktı.Dışarı çıkan biri daha vardı ama kimse onu o kargaşada fark etmemişti."Ne oluyor kızım?" diye gelen Semra Hanım, arkasında kızlar, dışarıda panik halinde erkekler, bas bas bağıran Azra ve birbirine şaşkınlıkla bakan Mehmet ve Arda.
"Dayan canım dayan şu kapıya. Ay Kenan ne dikiliyorsun kocam ölüyor nabzına baksana." diye bileğinden kavradığı Mehmet'i bunca zahmete girip kemerinden aldığı diğer kelepçeyle bahçe kapısına kelepçeledi. Anın şokundan kimse bir şey anlamamıştı hala.Azra Arda'ya dönerek konuştu.
"Evet, tekrar söyle Ardacığım niye gelememiştin eve?" dedi ve sinsice sırıttı.Arda da aynı şekilde sırıtarak aynı sözlerini tekrarladı.
"Nasıl geleceğim bahçenizde köpek var." diye kafasıyla Mehmet'i gösterdi.Azra ise oynadığı oyunun ve yaptığı rolün gururuyla elini Mehmet'e doğrultarak
"Köpeği de kapıya bağlamışam Anahtarları da saklamışam." diye elindeki anahtarı göğüslerinin arasına attı.Mehmet çıktığı şokun ve bu arada kelepçesi çözülen Arda'ya olan hıncıyla "Ulan Allah'sız yedin bitirdin ömrümü lan. İnsaf kadın insaf. O anahtarın ne isi var lan orada?" diye gözleriyle göğüslerini işaret edip konuşmaya devam etti. "Utanmıyorsun da lan millete gösteriş yapar gibi!" diye hırsla kelepçeli olan kolunu çekiştirdi. Azra ise sırıtarak konuştu.
"Anahtarlar güvende." diyerek göğüslerini göstererek tekrar Mehmet'e döndü.
"Köpekte hırlar yerinde." diye Mehmet'i işaret etti. Koluna girdiği Arda'yla eve doğru kıvırtarak yürümeye başladı.
Arkasında sinir küpü bir Mehmet ve kahkahalara boğulmuş tayfasını bırakarak kızlara seslendi. "Kızlar birinci round bizim."Kızlar kahkaha sesleriyle içeri geçip kapıyı kapattılar.
"Lan Mehmet oğlum böyle fantazilerin olduğunu bilmiyorduk lan. Kelepçe falan." diyerek sırıttı Yunus.
"Allah'ın hamsi beyinlisi. Sana ben buradan bi uçarım, görürsün fantaziyi!" diye sinirle kükredi Mehnet.
"Ne var abicim vallaha da çok yakıştı sana. Bu kelepçeler ayrı bir seksilik kattı muhteşem kol kaslarına." diyen Kenan'a Mehmet sinirle baktı. Zaten sinirleri üzerindeydi. Erkeklere patlıyordu.
"Şerefsiz.Ulan tansiyon ölçme aletini boğazına dolayıp patlayana kadar pompalamayan en adi heriftir lan."
Kahkahalarla gülen Ali ve Yusuf'a ters bir bakış atıp tam söylenmeye devam edeceği sırada Ömer'in sesi duyuldu.
"Oğlum lan deli değil şeytan senin bu karın şeytan. Bizim kızlar bunun karısından ders alırlarsa bittiğimizin kanıtıdır. Ne yapıp ne edip kızları eve döndürmeliyiz." diyen Ömer'e hepsi şaşkın bir şekilde baktılar. Çünkü Ömer aralarında yoktu ve bu adam kızların karşi evinin verandasında ne arıyordu? Üstelik kollarını da demirlerin üzerinden sarkıtmıştı.
"Lan senin ne işin var orada?" diye soran Yusuf bir eliyle de sanki arkadaşlarına da göstermek için verandayı işaret ediyordu.
Duyduğu seslere yataktan fırlayan Ömer üzeri çıplak bir şekilde fırlamıştı verandaya.Elindeki tişörtü bir çırpıda giyinip konuşmaya başladı.
"Lan ben iki gündür buradayım." diyen Ömer'e Ali sordu.
"İyide koçum bu ev kimin? Sen niye burada kalıyorsun?"
"Babam bu evi annem çok istediği için zamanında ona almıştı. Karşı evden de Meryem teyzeler taşınınca yabancıya gitmesin benden gelinime hediye olsun diye burayı da Esha'ya aldı." diye karşı evi işaret etti. Arkadaşlarının şaşkın bakışlarını gören Ömer yüzünü buruşturup konuştu." Ne? Ne bakıyorsunuz oğlum. Karımı kendi ellerimle kaslı yamyamların kucağına atacak değilim herhalde." diyerek kendini savundu. Zaten kendi evlerinde bir gece bu düşüncelerle sabahı sabah etmiş gün doğmadan bu ev aklına gelince kendini buraya atmıştı. İşaret parmağını Ömer'e doğru kaldırarak sinirle bağırdı Yunus.
"Ulan alemin namuslusu sensin de biz pezevenk miyiz? Karısını atamazmış başka kucaklara. Şerefsize bak." Sinirden laz damarı çıkmıştı bile. Dişlerini sıkarak kafasını sabır dilercesine sağ tarafına çevirdi. Her sinirlendiğinde olduğu gibi rengi biraz daha sararmıştı.
"Hey gidinin Ömer'i hey! Kendi karısını düşünür paşam. Ulan bizimki karı değil mi? Burada erketeye yat kendi karının arkasını kolla, bizimkiler saldım çayıra mevlam kayıra..." diyen Ali Ömer'e ters bir bakış atıp itekleyerek içeriye girdi.
"Lan iki dakikada sattınız ya beni alacağınız olsun var ya. Lan ben pezevenk miyim peki kendi karımı kollayıp sizinkilere sahip çıkmayacak." diye Ömer hayıflanırken kollarını demirlerden çekti. Yusuf küçümseyici bir bakış atıp ellerini birbirine vurdu.
"Hah! Ziya Amca'nın kanı dolanmaya başladı yine bunun damarlarında." dedikten sonra ortamda bir gariplik sezdi. Etrafına bakında. Birisi eksikti ama kim?
"Hipokrat yeminimi bozup şuan seni öldürüp kobay olarak vücudunu asistan bayan doktor adaylarına sergilemek vardı ya hadi yine iyisin." dedikten sonra ona iğrenerek baktı. O da içeriye girdi. Gerçi onlar verandaya hep birlikte nasıl gelmişlerdi?
"Lan hepinize yazıklar olsun hiç birinizin aklına bile gelmiyorum lan haysiyetsiz herifler." diyerek içeri Mehmet girdi. Yan eve ne ara gitmişlerdi de konuşmaya dalmışlardı onlar bile farkında değillerdi.
"Hah! Bende diyordum eksik olan ney?" diye söylendi Yusuf. Sonra Mehmet'in Ömer'in üzerine uçuşunu izledi.
"Ömer lan cibiliyetsiz sen ne boklar çeviriyorsun oğlum?Zehir zıkkım olsun lan yedirdiğim krepler,omletler,börekler."diyerek Ömer'in çenesine çok sert olmayan iki üç yumruk geçirdi. Elini Mehmet'in elinin altına koyan Ömer üzerinden Mehmet'i iterek yerden kalktı. Üzerini silkeledikten sonra bağırmaya başladı.
"Yeter lan manyak mısınız nesiniz." Hepsinin umursamaz bakışlarını görünce iyice sinirlenerek bağırmaya devam etti."Unutmuşum oğlum lan o gece evde boğuluyordum resmen. Bir el yapıştı sanki boğazıma.Her yerde Esha'nın kokusu sabahı zor yaptım. Siz gelmiş ne diyorsunuz akıl mı kaldı lan?!" diyerek iki adım ötesindeki koltuğa kendini fırlattı. Hiç kimse laf etmeyince Mehmet de gidip Ömer'in yanına oturdu. Herkes birbirine melül melül bakarken Ömer elini Mehmet'in ensesine geçirdi.
"Sen nasıl açtın kelepçeyi lan?" dedi ve pis pis sırıtmaya başladı. Mehmet ovuşturduğu bileğinden kahverengi gözlerini çekip Ömer'e ifadesizce bakmaya başladı. Daha sonra gözlerini tekrar bileğine çevirip konuşmaya başladı.
"Lan salak mıyım o kadar yedek anahtarlar arka cebimdeydi. Anın şokuyla akil edemedim. Ah ulan Azra ah dedim oğlum size o akıl veriyordur dedim. Aksama gelecekmiş sizin muhteşem kaslılar." diye sinsice sırıttı. Gözlerini tüm erkeklerde tek tek gezdirdi. Morardılar mı ne oldu onlar. Hep o kıvranacak değildi ya azda onlar kıvransın değil mi? Bir birine bakan erkeklerin hedefi bu defa Kenan'dı.
"Allah belanızı vermesin lan. Virüs gibi yayılıyorsunuz. Anan olacak kocaman kadın elinden gelse allayıp pullayıp gelin diye yollayacak bizim karıları." dedi Yusuf.
"Ben çok memnunmuyum abicim bu işlerden. Sormayın.Ne anaymış arkadaş sanki benim karım yok orada. Karımı bana karşı dolduruyor. Lan vallahi tımarhanelik oldu kadın." dedi ağlamaklı bir şekilde yüzünü buruşturarak. Bıkmış gibiydi.
"Bizim işimiz zor beyler başta babam,Semra Teyze..."Mehmet'i işaret ederek "Bunun manyak karısı kaslılar, analar babalar kardeşler...Hepsi kızların tarafında. Bizim acil destekçiye ihtiyacımız var." dedi Ömer.
"Ben anlamam. Benim ki zaten deliydi iyice zıvanadan çıktı. Şeytan diyor at omzuna çıkart yaylalara. Bu ne oğlum? Bizim ne bitmedik çilemiz varmış." diye söylendi Yunus.Herkese göz gezdiren Mehmet dudaklarını ayırıp konuşmaya başladı.
"Oh yayılın yayılın. Kahvaltı yok, çay yok, anca karı gibi dır dır vır vır. Haram zıkkım olsun yedirdiğim krepler om..." Mehmet sözlerinin devamını 'omletler' diye tamamlayacaktı ki Ali'nin yastık fırlatması ile sözleri yarıda kesildi. Elini kaldırıp yastığı durdurdu. Elinde inceleyip yanına koydu.
"Siktir lan oradan dingil. Krepmiş omletmiş... Lan öldürüyordun bizi şebek herif. İşin gücün atıp tutmak lan." diye Ali'nin bağırmasına ise aldırmamıştı. Hep laf mı yetiştirecekti biraz da sussundu. "Adama bak! Sanki midesinde Afrika'yı besliyor. Ne doymaz insansın sen lan. Git hazırla bir şeyler de yiyelim." dediğinde bu sözler Mehmet'in ağırına gitmiş olacak ki sessizliğini bozup konuşmaya başladı.
"Emrin olur paşam. Özel bir isteğiniz var mı? Ellerimle börek de açarım istersen." dediğince cümlesinin devamını ince bir erkek çocuk sesi getirmişti.
"Dayı ben geldim!" Ali duyduğu sesle irkilirken diğerlerinin farklı renkli gözleri kapıyı bulmuştu. Olamaz bu bir kabus olmalı. Annesi gelmemiştir değil mi? Hele de yeğeni Osman Poyraz'ı hiç getirmemiştir değil mi? Kucağına atlayan yeğeniyle düşüncelerinden sıyrıldı.
"Hoş geldin aslan oarçası." diye uzun zamandır göremediği yeğenini yanaklarından öpüp saçlarını karıştırdı. Sıra en korktuğu soruya gelmişti. Sorup kurtulayım diye düşünerek sordu."Anneannen nerede?" diye beklediği cevaptan korkarak kasılarak sormuştu. Her an her yerden bağırarak çıkabilirdi.
"Karşı evde. Yengemin yanında. Beni de buraya yolladı." diye omuz silkerek söylediği cümlelerle erkekler ona daha fazla yaklaşmıştı. Ali'nin başına üşüşen erkeklere tek tek şaşkınca baktı.
"Niye yolladı peki Genç Osman?" diye tek gözünü kırparak sorduğu soruya Osman Poyraz dudak büküp omuz silkti.
"Hiç. Biliyor musunuz biz dün geldik. Ben de akşam Ayşe ile yattım." diye erkeklere bakarakövünerek konuştuğunda aklına bir şey gelmiş olmalı ki hızla kafasını Ali'ye çevirdi."Dayı, sen Ayşe ile boşanınca ben evleneyim mi? Onu çok seviyorum." diye şirince sırıttı. Sırıttığında yeni dişediği, alt damağındaki dişlerden birinin olmadığından anlaşılıyordu. Sonra gözlerini tavana dikip sırıtmasını değiştirdi. Bu daha arsız bir sırıtmaydı. "Hem çok güzel.." dedikten sonra tekrar Ali'ye dönüp konuşmasına devam etti."...hem de buraları yumuşacık." derken elleriyle göğsünü gösterdi. Onun kıkırdamasıyla tüm erkekler kahkahaya boğuldu.
Ali ise duyduklarını idrak etmeye çalışıyordu. Gözleri de ağzı da fal taşı gibi açılmıştı. Şoktan çıkıp dudaklarını kapattı. Kaşlarını hafif çatarak Osman Poyraz'a sinirle baktı.
"Höst sıpa! Yengen lan o senin. Gülmeyi lan sizde. Hem kim söyledi sana boşanacağımızı?" diye şüpheyle soran Ali ile birlikte tüm erkekler kahkahayı kesmiş pür dikkat Osman Poyraz'a bakıyorlardı."
"Ben kızlar konuşurken duydum. Hepsi boşayacakmış sizi." diyerek erkekleri tek tek süzdü." Ben de Ayşe'ye boşanınca benimle evlenir misin dedim o da tabi evlenirim dedi." dediğinde Mehmet dediklerini umursamadı. Evde neler olduğunu merak ediyordu.
"Boş ver sen onları Genç Osman. Evdeki zibidi ne yapıyordu?" diye Arda'yı kast ederek sordu. Osman ilk başta anlamayıp biçimli kaşlarını çatıp burnunu kıvırdı. Arda'yı sorduğunu anlayıp kaşlarını havaya kaldırdı.
"Şu kıl kuyruk mu? Sevmedim ben onu." diye ufak çenesini havaya dikti. Uzun saçlı, dayısına benzeyen gözleriyle Ali'nin kopyasıydı.
"Niye sevmedin lan adamı?" diye Ömer sorduğunda diğerleri de bir şey öğrenebiliriz umuduyla Osman'ı can kulağıyla dinlemeye başladılar.
"Kızların içine düşecek neredeyse. Canım, bebeğim,tatlım,kınaların çok yakışmış, diye kızların dibinden ayrılmıyor." dediğinde hepsinin kaşları çatıldı." Benim Ayşe'me 'bebeğim' dedi. O benim! Erkek adam sevdiğini kimseyle paylaşmaz. Azra'nın dans provası bahanesiyle belini okşuyor. Esha'ya 'kınaların çok güzelmiş sana çok yakışmış güzelim' diyor. Leyla'nın elini tutup fal mı şal mı ne baktı. Bakarken de elini okşadı.'Seni bırakan kocanın aklına sıçayım' dedi.Rüya'ya bi'tanem senin elinden zehir olsa yerim' dedi. Deniz'e de 'ben minyon kadınları daha çok severim. Sende tam tipimsin. Keşkeo kazma kocandan önce ben tanısaydım' dedi." diye masum bir şekilde duyduğ saçma sapan şeyleri birleştirerek çocuk aklıyla ortaya döktü.
"Ulan Azra! Ulan Allah'sız. Ben senin o belini de, beninde gezinen eli de...Tövbe tövbe..." diye söylenerek volta atmaya başladı. Sinirlendikçe daha hızlı dolanıyordu evin içinde.
"Lan benimkine ne demeli? Ben daha doğru düzgün konuşamadan elin adamı kur yapıyor karıma lan. Adam utanmasa karımı elimden alacak. Pezevenk. Ulan Mehmet hepsi senin çatal dilli karın yüzünden." diye Mehmet'e sitem etti. Hepsi hop oturup hop kalkıyordu resmen.
"Tabi çocuğu da yolladılar buraya. Oh rahat rahat plan program yapıp elin adamlarını eve alırlar." diyen Ali Osman'a dönüp sordu. "Koçum senin o eve dönmen lazım." dediğinde Osman Ali'ye umutsuzca kafasını salladı.
"Niye aslanım? Hem sen niye postalandın söyle bakalım. Anneannen yanından ayırmazdı seni." diye sordu çocuğa. Osman ise gözünü parmaklarına çevirdi. Küçük ellerinin parmaklarını birbirine geçiriyordu. İlk önce kem küm etse de sonunda baklayı ağzından çıkardı.
"O kıl kuyruk Ayşe'ye ben senin için Demir'i düşünüyorum. Çok uyumlu çift olacaksınız dedi. Kızlara da bu akşam yemeği dışarıda yiyelim siz de eşlerinizle tanışın dedı. Ben de kıl oldum. Semra Teyze limonata yapmıştı kıl kuyruk için. Onlar görmeden bardaktaki limonatayı yarım boşaltım üstünü doldurdum." dedi ve elini ağzına kapatıp muzipçe güldü. Anlamayan erkekler kaşlarını çatınca Kenan da sormak durumunda kaldı.
"Ne ile doldurdun paşam?"
"Çişimle işedim limonatasına. Ama içince suratını görseydiniz çok komikti. Anneannem anlayınca beni buraya yolladı. 'Dayısı kılıklı. Git dayın baksın sana. Onunla kalacaksın cezalısın.' dedi. Ama ben Ayşe olmadan yatamam ki dayı." diyerek ilk başta neşeli çıkan sesi sonlara doğru ağlamaklı çıkmıştı. Son cümleyi söyleyip dudağını sarkıttı.
Mehmet duyduklarının verdiği hazla Osman'ı bir çırpıda omuzlarına alıp verandaya çıktı. Bağırarak, kızların da duyması için türkü söylemeye başladı. Seslere çıkan kızlar, yanlarında Arda. Mehmet'in omuzlarında Osman, arkasında erkekler ve bas bas bağıran Mehmet...
"Kızların kapısını Genç Osman açtı." diyerek eliyle Osman'ı işaret edip omuzlarında zıplattı."Düşmanın cümlesi önünden geçti." dediğinde erkekler arkadan oy oy çekti.
"Kızların kapısına girilmez yaştan. Her ana doğurmaz böyle bir arslan. Oy oy." diye Osma'ı kucağına indirip anından öptü.
Onları yüzünü buruşturarak izleyen Semra Hanım olduğu yerden bağırdı.
"Ay bunların hepsi pavyoncu olmuş çıkmış ayol." deyip içeri koşturdu. Ali ise annesine bakıp "Hoş geldin anacım." deyip gönlünü almaya çalışsa da annesi hiç yüz vermeyip Semra Hanım'ın arkasından içeri geçti.
"Hıh! Komik mi şimdi bu? Ergen misiniz siz be?" diye çemkirdi Azra. Mehmet ise aklına gelen cin fikirle sırıttı.
"Komik olan yanındaki muşmula surat." diyerek Arda'yı gösterdi. Sırıtması yüzüne yayılırken konuşmasına devam etti."Lan salak çişle limonatayı ayırt edemeyecek kadar beyinsiz misin?" diye kahkaha attı.
"Of amma uzattın Mehmet. Ne alıp veremediğin var senin benimle?" diye sordu Arda yüzünü buruşturarak. Azra ise Mehmet'e cevap hakkı tanımayarak konuştu.
"Ay ne derdi olacak canım?" diyerek Arda'nın koluna girip devam etti."Çekemiyorlar. Kibarsın, yakışıklısın, romantiksin, ince düşüncelisin. Onlarda bunların hiçbiri yok.O yüzden öküzlük yapıyorlar. Değil mi Mehmet?" dedi ve dişlerini sıkarak yapmacık sırıttı. Mehmet ise hadi oğlum Mehmet lafın yeri geldi dök içini diye kendini gaza getirip başladı söylenmeye.
"Lan daha ne yapalım? Rezilliğin bini bin para. Arkanızda köpek gibi gezdiriyorsunuz, boynumuzda tasma, elinizde zincirimiz eksik." daha sonra erkeklere dönüp dert yanmaya başladı.
"Ne yapsak ne etsek inkar ederler Şu kadınlar yok mu beyler ah şu kadınlar Hep benim bildiğim doğrudur derler Şu kadınlar yok mu beyler şu ah şu kadınlar" diye kafasıyla da kızları işaret etti. Erkeklerden destekleyen sesler çıkınca Azra sinirle karşı evin bahçesine doğru yaklaştı.
"Öyle mi? Sen adam olup doğru yolu buldun da ben eğri yola mı gittim? Evlilik sizin gibi sığ düşünceli beyinsizlerin oyuncağı değil. Bu arada benle aşık atma bebeğim bilirsin seni her türlü alt ederim." deyip göz kırparak sinsice gülmeye başladı. Meydan okuyan bakışlar atıp konuştu.
"Ömrümüzü yiye yiye bitirir Şu erkekler yok mu kızlar şu erkekler Bizi kocaltıpta kuma getirir Şu erkekler yok mu kızlar ah şu erkekler" diye Mehmet'in karşılığını verdi. Ömer bu sefer benim de iki çift lafım olsun. Çorbaya bir tuz da ben atayım dökeyim içimdekileri diyerek sözlere karşılık verdi.
"Ev işinde makineler çalışır Bunlar yatar tembelliğe alışır Allanır pullanır gezer dolaşır Şu kadınlar yok mu beyler ah şu kadınlar"diye bitirdi sözlerini. Kadınları küçümseyen sözlerine sinirlenen Azra tam tekrar girecekti ki söze Esha engeline takıldı. Esha Ömer'e sinirle çemkirir gibi başladı atışmaya.
"Biraz para görse hemen azarlar Gece gündüz içer sarhoş gezerler Karılarına eziyet edip üzerler Şu erkekler yok mu kızlar ah şu erkekler" Bunları duyan erkekler ve kızlar yavaş yavaş toplanmaya başlamıştı. Gün içini dökme günü diyen Yunus başladı cevap vermeye.
"Magazinde mankenlere bakarlar Moda olsa tenekeyi takarlar Dizi izler iken mutfak yakarlar Şu kadınlar yok mu beyler ah şu kadınlar" Yunus aklına gelen mutfak yakma olayı ile sırıttı. Vay be dilime kuvvet. Nasıl da söyledim diye kendini pohpohladı. Deniz ise sen şimdi görürsün bakışı atarak başladı söylemeye.
"Kimileri maçın topun peşinde Kimisi de kulüpte kumar başında Yaşı 70 aklı 7 yaşında Şu erkekler yok mu kızlar ah şu erkekler" Oh olsun der gibi baktı Yunus'a. Yunus'un ise alaycı bir tipi vardı. Yusuf ise yarım ağız sırıtıp Leyla'yı süzdükten sonra başladı lafa.
"Ben söylerim çok derindir yaramız
Süslerine püslerine yetmez paramız Ne yapsak da hoş olmuyor aramız Şu kadınlar yok mu beyler ah şu kadınlar"Leyla kızgın bakışlarını Yusuf'a çevirdi. Yusuf ise omuz silkip iki elini kenara açıp 'olan bu' der gibi hareket ettirdi. Leyle ise iyice kızarak aklına gelenleri söyledi.
"Kızlar söyleyin çekiliyor mu nazları On kere evlense de doymaz gözleri Mezarda beklerler huri kızları Şu erkekler yok mu kızlar ah şu erkekler" Leyla, öyle olmaz o böyle olur bakışlarını Yusuf'a gönderip ellerini göğsünün hemen altında kavuşturdu. Yusuf ise 'lan biz birini beceremedik kadın on diyor.' diye söylendi. Ali 'oh tam benim havam' diyerek daldı atışmaya.
"
"Derdiniz neyse söylemezsiniz Surat asar gezersiniz Bir araya gelince hiç susmaz diliniz Şu kadınlar yok mu beyler ah şu kadınlar"Sözleri duyan Ayşe, 'sanki ben keyfimden konuşmadım ayı. görürsün sen' diye mırıldanıp başladı.
"Ayarınız yok ki hiçbir işte Eliniz işte gözünüz oynaşta Aklınız gider bir parça kumaşa
Şu erkekler yok mu kızlar ah şu erkekler" Ali duyduklarıyla dişlerini sıkarken Kenan, 'benim neyim eksik?' diyerek başladı atışmaya.
"Kuşlardan haber sorarsınız Merdiveni semaya kurarsınız Göklerde düğün ararsınız Şu kadınlar yok mu beyler ah şu kadınlar"Rüya içerlemiş bir vaziyette aklına gelen düğün ve istenmeme durumuyla açtı ağzını yumdu gözünü.
"Kadınlar sözünde sadık Biz bu yolda karar eyledik Siz konuşunca adam belledik Şu erkekler yok mu kızlar ah şu erkekler" diyerek yapıştırdı cevabı. İçi ferahlamıştı vallahi. Derin bir nefes aldı. O ara Kenan ile göz göze geldiler. Sanki Kenan'ın bakışlarında farklı bir şey vardı. Delici bakışlar atıyordu. Rüya bunun üstünde durmadı. Ne de olsa sözleriyle incitmişti yine.
Mehmet erkekliğin yiğitliğin şanındandır yiğit ölür namı kalır hesabı bir kere daha denedi şansını. Altta kalmaya niyeti yoktu. Tabi ki atışma için altta kalamazdı. "Yoksa alt üst ne fark eder." diye mırıldanıp son kez atışmaya başladı
"Çektiğiniz kaygı tasa Düşkünsünüz süse püse Saçı unzun aklı kısa Şu kadınlar var ya ah şu kadınlar" diye söylenip Azra'ya zafer gülüşü attı. Fakat unuttuğu şey karısı şeytana pabucunu ters giydiren cinstendi. Azra ise kaşlarını kaldırıp demek öyle bakışı attı. O da son sözlerini Mehmet'e bakarak söyledi.
"Eğme kıracaksın dalı Verdiğin sözler nerede hani
Çoğunuzun beyni sulu
Şu erkekler var ya ah şu erkekler" deyip kapanışı yaptı. Erkekler sap gibi ortada ortada kalıp diyecek bir şey bulamayınca kızlar kahkaha atmaya başladı. Arda da kızların kahkahasına eşlik etti.
Mehmet Arda'ya ters ters bakıp dişlerini sıkarak konuştu. "Birader hayırdır? Sen erkek değilmisin? Hakaret yedik lan. Sen de onlarla gülüyorsun. Harbi salak bu ya." diyerek Arda'yı süzdü. Aklına gelen şey ile yüzünü buruşturarak sordu."Lan yoksa sen şey misin?" diyerek elini sağa sola hareket ettirdi.
Arda bu lafların üzerine gözlerini belerterek göğsünü kabarttı."Saçmalama lan. Ben öyle şey değilim. Hatta sana ne kadar erkek olduğumu gösterirdim de kızlar var. Ayrıca atışmaya giren sizsiniz. Ben hiçbir zaman kazanamayacağım savaşa girmem." dedi alayla.
Ali Arda'ya küçümseyici bakışlar atıp erkeklere döndü." Lan oğlum ben bunu harbiden boğarım.Şundaki hallere bak." dedikten sonra Arda'ya döndü.
"Ağır abiye bak sen. Racon mu kesiyorsun lan sen bize?"çitlere aldırmadan üzerinde yürüdü.Arda ise istifini bozmadan ukalaca cevap verdi.
"Beyler sizi anlıyorum ama sakin olun. Eşlerinizi böyle eve döndüremezsiniz." diyen Arda'ya kızlar onaylamaz bir şekilde baktı. İki arada bir derede kaldığını anlayan Arda ne yapacağını şaşırmıştı. Aşağı tükürse sakal yukarı tükürse bıyık hesabıydı bu işler. Erkekliğin onda dokuzu kaçmaktır diye düşünerek maruz kaldığı öldürücü bakışlardan rahatsız olarak "Aa benim halletmem gerek bir iş vardı." diyerek hızlı adımlarla bahçeden uzaklaştı.Kızlar arkasından bakarken erkekler ise bir şey anlamamıştı.
Ortama sessizlik hakimken Osman'ın sesi sesssizliği adeta delip geçti."Sakın o kıl kuyruğun çağırdığı yere gitmeyi düşünme Ayşe'm. Sen nereyi istiyorsan ben seni götürürüm. Erkek adam sevdiğini başka bir adamla yalnız bırakamaz." diye bilmiş bilmiş konuşunca kızlar Osman'ın tatlılığına mı boyundan büyük laflarına mı güleceğini bilemedi.
"Gir lan içeri sıpa."diyen Ali Mehmet'in kucağından indirdiği Osman'ın poposuna vurarak içeri yolladı.
Bu olay üstüne Ayşe"Ne o sizin yapamadığınızı küçücük çocuk yapıyor diye bozuldunuz mu?" dedi Ayşe.
"Bırak abi bunlar dünden razı elin adamlarıyla gezip tozup eğlenmeye." diye laf çarptı kızlara Mehmet.
"Sizin kadar olamasak da bizim devrimiz başlıyor Mehmet Bey."diyen Azra'ya Mehmet yüzünü buruşturarak sordu.
"Ne devriymiş o?"
Söyle söyleyeyim diyen Azra;
"Kolla kendini sıra bana geldi Kadının fendi erkekleri yendi Bak zaman değişti sabırlar tükendi Yalvarmak çok eskidendi " diyerek uzun kıvırcık saçlarını omuzlarına doğru atarak kızları da alıp içeri girdi.
Erkekler bu işin sonunun nereye varacağını düşünerek birbirlerine baktı.
"Lan bu manyak erkek düşmanı karı varken bok yanaşırız bizimkilere. Benimki zaten delinin önde gideni. Babası kılıklı bu manyak karı yüzünden iyice zıvanadan çıkacak. Deli Dursun'u başıma saracak"diye Yunus söylediği anda arkadan gelen bir el silah sesi ile erkekler olduğu yerde irkildi. Kızların çığlıkları erkeklerin anlamaz ve telaşlı bakışları arasında yüksek ve kalın bir erkek sesi ortalığı kapladı.
"Şimdiye kadar kafana sıkmaduğum hata damat bozuntusu." diye silahı Yunus'un kafasına dayadı Dursun Bey...
OY VE YORUMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER...
-yitenumutlar
|
0% |