@yitenumutlar
|
Rüya evden çıkınca ilk iş bir taksi çevirdi.Bindiği taksiyle pastanesine doğru yol aldı.Bu olaylar yüzünden pastanesiyle de ilgilenememiş Nisa ilgilenmek zorunda kalmıştı. Nisa'yı çok özleyen Rüya onun pastanede olduğunu bildiği için aramamış sürpriz yapmaya karar vermişti.Taksicinin sesiyle daldığı düşüncelerinden çıktı.
"Geldik hanım abla.Kaçtır sesleniyorum işim gücüm var seni mi bekleyeceğim?" diye çıkıştı taksici.Rüya adamın sinirine anlam verememişti.Ne var yani insanlık hali duymamış olabilirdi niye kızıyordu ki şimdi bu adam.Rüya'da bir taraftan çantasının için de cüzdanını ararken bir taraftan da söyleniyordu.
"Ne var sanki duymadıysam hem ne bu sinir canım Allah Allah. Atlı mı kovalıyor arkandan, bekleyiver. azıcık."derken nihayet cüzdanını buldu.Taksici ise cevap vermekte gecikmedi.
"Hanım abla ekmek teknesi bu akşama kadar seni bekleyecek değilim herhalde!" diyerek akşamı vurgulamak için tespih tuttuğu eliyle dışarıyı gösterdi.Rüya dahada sinirlenerek biçimli kaşlarını çatarak konuştu.
"Bana bak abla abla deyip durma nereden ablan oluyorum, kazık herif?!" diye kendinden bir iki yaş küçük çocuğa bağırdı.Taksici çattık der gibi başını sallayarak tekrar konuştu.
"Ya nasıl yaratıklarsınız anlamadım ki. Abla dersin suç,bacım dersin suç,kardeşim dersin suç." diyerek yakalarını silkti ve devam etti söylenmeye. "Ne deyim anacığım mı deyim? Tövbe estağfurullah çattık yahu.Elli lira ABLACIĞIM!" diyerek vurguladı.Rüya vurgulanan kelimeyle ve söylenen tutarla resmen şaşkına döndü.Siyah saçlarını sinirle arkasına atıp beyaz elbisesinin eteklerini toplayarak arabadan indi.Taksici de inince başladı saydırmaya.
"Sen ne diyorsun be adam?!" diyerek elini sallayarak konuştu.Ne Elli lirası? Oradan bakınca enayi mi yazıyor alnımda? Geldiğim yer ne kadarda ücreti o kadar olsun. Soyguncu musun sen üstelikte saygısız hâlâ abla diyor!Anacığım diyor utanmasa beni sen doğurdun diyecek hödük!"diyerek bağırdı.Taksici karşısındaki kadının bağırışıyla etraftakilerin toplanması ve sinirli bir şekilde üzerine gelen adamı görünce biraz alttan almaya çalıştı.
"Tamam uzatma güzel bayan lütfen ücretimi alabilir miyim?"diye konuştu.Hemen buradan gitmeliydi yoksa bu şirret kız linç ettirecekti onu.En iyisi iltifat yolunu kullanmaktır evet evet en iyisi buydu.Ama bu kadın ve arkasındaki adam niye öyle üzerine atlayacakmış gibi bakıyorlardı.Rüya tam ağzını açmıştı ki arkadan birisi konuştu.
"Sen biraz önce ne dedin?Kime dedin?Niye dedin?"diyerek adam Rüya'nın önüne geçti.Zira olayın çıkış nedenini ve bu kıl herifin kaba hareketleri onu meraklandırmıştı.Taksici karşısındaki adamın tuhaf sorularına nasıl cevap vereceğini düşünürken şirret kız karşısındaki adamla arasına girip konuştu.
İri gözlerini belerterek "Ya sen karışmasana! Sana ne?Benimle onun arasında.Seni ilgilendirmez." deyip taksiciye döndü ve konuştu.
"Sakın bir daha bana abla bacı kardeş ana ithaflarını kullanma!Hele hele güzel filan hiç deme kazık kadar adam müşteriyle nasıl konuşacağını bilmiyor.Bekle iki dakika paranı vereyim!"diye tekrar çantasını karıştırdı ama biraz önceki cüzdan şimdi yoktu.Yere oturup çantayı kucağına boşalttı.Bu sırada diğer adam tekrar konuştu.
"Lan sen benim karımla nasıl konuşuyorsun?Sen kime güzel filan diyorsun?Oğlum o güzel deyip baktığın gözlerini çıkarırım lan senin.Bir göz nakli için kaç kişi bekliyor haberin var mı? Ağzını topla! Karımla doğru konuş!" diyerek adama yaklaşıp omuzunu hafifçe sıktı.Adam ise parasını bile bu iki manyağın yüzünden bırakmayı düşündü. Ama evde bu kızdan daha şirret karısı vardı.Bu düşünceyle konuştu. "Ee yeter ya ben ücretimi istedim sadece.Ne dedim asılmadım taciz etmedim çattık ya!" diyerek Kenan'ın elini omzundan itti.O arada Rüya sinirle bağırdı.
"Allah kahretsin ne bu başıma gelenler ya diye elbisesinin eteklerindeki suyu silkelemeye başladı.Kenan hemen Rüya'ya dönüp omuzlarından panikle tutarak sordu.
"Ne oldu?Neyin var?Güzelim.Bir şey mi yaptı bu adam sana?" diyerek çattığı kaşlarıyla sordu.Rüya cinnet geçirecek seviyeye gelmenin verdiği sinirle soluyarak cevapladı.
"Hay ben senin merakına ne kadar meraklı insansın sen ya! Bir şey yapmadı cüzdanımı ararken çantamdaki su üstüme döküldü."diyerek üzerini işaret etti elleriyle.Kenan Rüya'nın üzerine bakınca küçük çaplı bir şok yaşadı.Ancak taksicinin sesiyle çabuk sıyrıldı.
"Ablacığım,ağabeyciğim daha ne kadar bekleyeceğim kusura bakmayın da hanım ablanın üzerinin kurumasını da bekleyemem yani."diyerek gözleriyle Rüya'yı işaret etti.Kenan kendinin gördüğü manzarayı taksicinin de görmesiyle sinirlenerek Rüyadan ayrılarak taksicinin üzerine doğru yürüyerek konuştu.
"Lan şerefsiz senin gözüne de ücretine de..." diye adama doğru ilerlerken Rüya'nın durumu aklına geldi.Katil ederdi bu kız adamı ne vardı sanki beyaz giyecek.Zaten esmer güzeli olan Rüya beyaz elbiseyle dahada göze çarpar olmuştu.Birde üzerine döktüğü suyla her yeri meydana çıkmıştı. Rüya'nın ıslanmış elbisesinden dolayı belli olan teninin aklına gelmesiyle hızla Rüya'nın önüne siper etti kendini.Rüya ise Kenan'ın hareketlerine anlam vermeye çalışıyordu.Kenan taksiciye seslendi.
"Gel buraya gel!" diye eliyle işaret etti.Ama taksici ürkek ürkek bakınca tekrar konuştu."Gel lan bir şey yapmayacağım ücretini vereceğim." Taksici yavaş yavaş yaklaşırken tekrar sinirle bağırdı.
"Lan gelsene oğlum önü kapattık arkası meydanda hatunun."deyince Rüya sonunda Kenan'ın hareketlerine anlam verdi ve elindeki bin bir zorlukla toplayıp onun için işkence haline gelen çantayı Kenan'ın kafasına geçirdi Kenan'dan çıkan acı dolu inlemeyle pastaneye doğru söylenerek yürüdü.
"Eli işte gözü oynaşta diye buna demişler.Karısı adamın umrunda mı ki aklı fikri bacakta kalçada. Sana ne be sana ne ister çıplak gezerim ister tesettüre girerim ama yok adam açıkta kalça bacak görsün yeter. Benim duygularım onu ne ilgilendirir tabi."Aklına gelen şeyle gülümsedi.Yoksa kıskanmış mıydı.İçindeki hain ses bu ufacık mutluluğu çok görmüşçesine fesatlıkla fısıldadı."Tabi canım tek derdi karı kız olan horozların tavukların tepesinden inmediği gibi kızların üstünde bastığın günleri ne çabuk unuttun?Senin üstünde doktorculuk oynayamadı ya kesin yeni numune seni seçti. Yoksa ne bacak ne kalça zamparalık hovardalık derdi."Rüya düşündükleriyle iyice hırslanarak ayağını sertçe yere vurdu ve asılan yüzüyle Kenan'a seslendi.
"Alçak adam eğer bende Rüya isem Kızılay meydanında bikini şov yapacağım.Sen ellemeye çalıştıkça ben gösterip ekeceğim kendimi."diyerek saçlarını attırdı arkasına doğru hırsla ve devam etti konuşmasına. "Senin gibi zamparaya anca dikizlemek yakışır zaten sakın dükkana geleyim deme!" derken işaret parmağını sallayarak uyardı. "Yoksa seni pastanın içinden çıkan dansöz yerine kullanırım.Ne de olsa her türlü kıvırmada üstüne yok!" diyerek kapıyı açtı ve hırsla çarptı.Taksici şaşkın bir şekilde bakan Kenan'ı dürtükledi ve konuştu.
"Abi yenge gayet ciddiydi vallahi ben onda o potansiyeli gördüm."diyerek tırsakça Kenan'a bakarak devam etti konuşmasına"Abi hata sende ama gül gibi kız aldatılır mı? Yazık değil mi?Şimdi böyle sürünürsün işte." Kenan şaşkın bakışlarını yanında sürekli konuşmakta olan adama çevirdi. Dediklerinden bir şey anlamamıştı zaten ve şaşkınca konuştu.
"Ya ne yaptım ben şimdi?Hayır yani ne bu afra tafra kıskanamaz mıyım ben karımı? Yapışmış kıçına başına elbisesi bende kimse görmesin dedim."diyerek düşünceli bir şekilde kirli sakallı yüzünü sıvazladı taksicinin parası aklına gelince dar kotundan parayı çıkarıp adama uzattı.Adam parayı alıp tekrar konuştu.
"Abi şaka maka fena kızdı yenge bence bir şey yap gönlünü al."Kenan adamı bir kaşık suda boğmak isterken şimdi pür dikkat dinliyordu.Kolunu adamın omzuna atıp pastaneyi izlerken sordu.
"Ne yapayım birader sen antrenmanlı gibisin bu konularda yardım et şu bi çareye." diye yüzüne acındıran bir ifade takındı.Adam ise gayet ciddi bir şekilde cevapladı.
"Abi ilk bir buket çiçek yaptır.Çiçek öyle ineğe ot verilir gibi verilmez bir iki afili şey söyle seni seviyorum gibi işte anla." diyerek Kenan'a göz kırptı ve devam etti."Hediye al. Bu kızgınlık aşamasına göre değişir böyle çok kızgınsa yenge gibi hafif şeyler kurtarmaz."Kenan adamın lafını keserek merakla sordu.
"Nasıl yani hafif şeyler?" derken adama bir sigara uzattı.Kendi nadir kullanırdı çok canı sıkılınca arada içerdi.Adam bir dal aldı ve Kenan'ın yakmasıyla bir nefes çekip gözlerini kısıp üfledi dumanını sigaralı elini sallayarak devam etti konuşmasına.
"Yani ayıcıkmış yemekmiş kurtarmaz.Böyle sana olan sinirini değil aşkını hatırlayacak içindeki aşk tekrar alevlenecek e sen anlarsın işte kadınlar neleri severse onlardan alacaksın."derken taksi telsizinden geçilen anonsla Kenan'a veda edip ayrıldı. Ama arkasında kafası karışık bir adam bıraktığından bir haberdi.
Kenan arabasına binip düşünmeye başladı.Gerçekten Rüya'yı o halde görünce başkalarınında o şekilde görmesini düşünmek bile istememişti.Evet çok kadını daha seksi şekillerde görmüştü ama bu karısıydı arkadaş ondan başka kimse bakamazdı.Zaten hep öyle olmamış mıydı bekarken bile içindeki bu anlamsız duyguyla herkesi uzaklaştırmıştı kızdan. Tabi ki Rüya'nın haberi yoktu olmasına da gerek yoktu.Kardeşi içinde yapmıştı aynı şeyleri.İçinden bir ses "Ulan kendine bari yalan söyleme şerefsiz Nisa'ya asılan hangi erkeği müsilledin. Tamam ama oda kaşınmıştı kardeşim ne gerek var kıza pasta yapımı ayağına yavşamanın." diye aklına gelen görüntüyle tekrar sinirlendi. Rüya'nın arkasından önündeki hamura uzanan ve olmayacak pozisyonda kıza yardım ayağına arkasından taciz eden hocasını müshillemişti. "Az bile yaptım ibneye!" diye yine kendi kendini haklı çıkarttı.
Birisi ,Rüya'ya yaklaşınca sanki elleri arasından akıp gidecekmiş gibi hissediyordu.Tamam önce istememişti ne evlerine ne ailelerine ama onun o hüzünlü bakışları hep çekmişti Kenan'ı kendisine. Ne kadar kaçmaya çalıştıysa da sonunda bu kafese girmişti işte. Zaten hiç bir şeyden kaçamadığı da belliydi.Madem Rüya onun karısıydı madem başkasını yanında istemiyordu. O zaman Rüya'nın kalbindeki nasıl kendisiyse yanındaki de kendisi olacaktı.Aldığı kararla ve içindeki duyguya yüklediği anlamla boşanmamakta artık daha karalıydı Kenan.Artık taksicinin dediğini yapıp kendini affettirmeliydi. Zaten Rüya onu severken ve Kenan da ona karşı boş değilken affederdi. Bu düşünceyle yüzünde çarpık bir gülüşle arabasının aynasından saçlarını ve gömleğinin yakalarını düzeltip bir ıslık tutturdu.Aklındaki affettirme planıyla yola koyuldu.
Taksicinin dediği gibi ilk iş bir buket beyaz gül aldı Rüya beyaz gülleri severdi çünkü.Ardından ona olan aşkını tekrar canlandırıp alevlendirecek bir hediyeyi zorlanarakta olsa seçebildi.Geriye tekrar pastaneye dönmek ve kendinin bile yeni anladığı hislerini açmak kalmıştı.Alış veriş merkezinden çıkıp arabasına bindi.Ameliyatına bir saat vardı mutlu bir şekilde girmeyi dilemeyi ihmal etmedi.Yaptığı kısa yolculuktan sonra pastaneye geldi.
Rüya pastaneye girdiğinde kapının çarpılma sesiyle Nisa ürkerek mutfaktan çıktı.Elleri hamur yüzü un içinde şaşkınlıkla Rüya'ya baktı.Rüya ise bir taraftan elbisesiyle uğraşıyor bir taraftan söyleniyordu.
"Allah'ım bu nasıl yazıdır ya bu çapkın kulundan başka birini yazamadın mı bana?" diyerek söylediği sözden pişman ellerini açıp tekrar konuştu. "Tövbe yarabbim senin işine karışılmaz isyan değil bu yaptığım vallahi tövbe."deyince içeriyi bir kahkaha sesi kapladı.Rüya ters ters sesin sahibine baktı ve çemkirdi.
"Aşk olsun Nisa benim düştüğüm hale bak senin yaptığın şeye bak.Niye gülüyorsun?"İlerleyip çektiği sandalyeye oturdu.İçerisi lila ve lilanın tonlarıyla dizayn edilmişti.Duvardaki uçuk kaçık resimler ise Nisa'nın marifetiydi.Ama ortamın ambiyansını bozacak gibi göze batmıyorlardı en azından.Nisa demişler resim yerine bereket tanrısı heykeli de koyabilirdi maazallah baş köşeye.
"Etrafı incelenen bitti mi? Merak etme her şey tam tekmil seni bekliyor." diyerek sırıttı.Ayrıca anlaşılan yalnız pastaneni özlemişsin beni tınladığın bile yok." diye sitem edip dudaklarını sarkıttı.Rüya ise ona aldırmayıp baskın çıkmak için konuştu.
"Sana ne demeli.İnsan kardeşini ziyarete hiç mi gelmez sadece aramakla olur mu?" diyerek hesap sormaya başladı bir taraftan da masaların üstündeki aksesuarları düzeltiyordu.Nisa hemen savunmaya geçerek konuştu.
"Ben hiç seni yalnız bırakır mıyım canım? Ama babam izin vermedi."diyerek Rüya'yı kendine çevirip sarıldı.Çok özlemişti can parçasını.Abisine içinden en olmadık sözler söyleyerek devam etti konuşmaya."Babam Annen zaten Rüya'nın yanında destek oluyor bizde buradan olacağız.Onun aklı pastanesinde kalır sen orasıyla ilgilen onu daha çok mutlu edersin deyince benimde aklıma yattı burasıyla ilgilendim akşamda kendi atölyemdeki işlerimle uğraştığım için gelemedim canım." diyerek Rüya'dan kollarını çekip yüzünü avuçları arasına aldı."Hala dargın mısın Esmer şekerim?" diye sordu.Rüya ise yanaklarını mıncıklamak üzere olan kıza içten bir şekilde gülüp söylendi.
"Siz olmasanız ben ne yapardım Nisa? Yalnızlığımı,kimsesizliğimi öyle yoğun hissediyorum ki şimdi."diyerek tekrar oturdu masaya.Nisa hafif kısık tutmaya çalıştığı sesiyle konuştu.
"Hayır sen ne yalnızsın ne kimsesiz. Tamam abim büyük bir eşeklik yaptı ama eminim oda seviyor seni Rüya." isterik bir şekilde gülen Rüya tekrar konuştu.
"Kendimi kandırdım ben Nisa yıllarca kandırdım.Sevmedi sevmeyecek büyük bir okyanusta kaybolmuş ne yöne gideceğimi bilmeyerek boşa kürek çekiyor gibiyim."Dolu dolu gözlerle Nisa'ya baktı.Nisa ise sadece susup içinde biriken irini boşaltmasını bekledi.Rüya ise devam etti."Aşk içinde öyle bir boşluk yaratıyor ki ne aile ne arkadaş doldurabiliyor.En acısı ise istenmemek."Derin bir nefes alıp devam etti.Gözümün önünde ya bu lanet gözlerimin önünde başka bir kızla aynı yatakta gördüm bu nasıl bir şey anlayamazsın." dediğinde Nisa'nın sesi bıçak gibi kesti ortamdaki sesi.
"Abim seni aldattı? Bana bunu yapmadığını söyle." diyerek sıktığı dişleriyle sert ve taviz vermez bir şekilde konuştu.Rüya hafif tebessümle cevapladı.
"Hayır canım yok öyle bir şey yani evliyken yapmadı yada ben öyle biliyorum.İşte bu raddeye gelip de bir annenin geçecek kızım deyip evliliğini kurtar deyip öğütlerine nasihatlarını arıyor insan.Bir babanın ne olursa olsun ben arkandayım deyip sarılması belki eksik değil hiç olmadı da ama işte insan gerçek anne babasının şefkatini arıyor".deyip akan gözlerini silerek karşısında onu dolu gözlerle izleyen kardeşine gülümsedi."Hem senin abin gibi çapkınlık madalyasını göğüslemiş bir adam bu gün ne yaptı biliyor musun?"diye sordu Nisa şüpheyle gözlerini kısıp sordu."Ne yaptı?"
Rüya olup biteni bir çırpıda anlatmış aynı sinirin kendisini esir almaya başladığının ve aklına gelen ayrıntıyla Nisa'ya sordu.
"O yürüyen hava balonunun ne işi vardı bura da? Hem o pek gelmezdi derdi neymiş sabah sabah?" diye şüpheli gözlerle Nisa'yı süzdü.Nisa duyduklarından ve abisinin tavırlarının memnuniyetiyle cevapladı.
"Canım şöyle açıklayayım abim her gün sabahtan buraya gelip kontrol ediyor senin evi terk ettiğin günden beri.Bir -iki saat duruyor sonra gidiyor." Rüya'nın şaşkın haliyle iyice keyiflenen Nisa devam etti."Ama gel sen bana sor hatta bir gün sabah pastaneyi açmaya geldiğimde ne gördüm biliyor musun?" diye masanın üzerine iyice eğilerek sır verecekmiş gibi bir tavır takındı.Rüya'da merakla aynı şekilde eğilip sordu.
"Ne gördün Nisa, çatlatmasana adamı!" aklına gelenle tiz bir çığlık attı."Ay kesin takıldığı sevgililerinden biri bastı burayı.Ölümü gör doğru söyle Nisa abinde var mıydı yanında?"diyerek korkuyla gelecek cevabı bekledi.Nisa ise bir elinin baş parmağıyla damağını kaldırıp bir elini de kalbine koyup çemkirdi.
"Allah canını almasın manyak mısın kızım kuyruğuna basılmış kedi gibi ciyaklıyorsun? Ömrümden ömür gitti."diyerek yerinden kalkıp tezgahın arkasından portakal suyu doldurdu bir Rüya'ya bir kendisine.Rüya ise hadi anlat dercesine bakıyordu.Nisa karşısındaki yerini alıp devam etti konuşmasına.
"Bak bir gün sabah pastaneyi açmak için erkenden geldim çünkü senin yetimhane çocuklarına düzenlediğin etkinliğin günüydü.Bir baktım kapıda abim."deyince Rüya kaşlarını çatarak baktı.Nisa devam etti. "Bakma öyle.Evet o saatte çok düşkün olduğu uykusundan kalkmış gelmiş diyerek." o da inanamaz bir şekilde baktı."Daha sonra benim şok halimi görünce seni sordu bende haline gülmekten cevap veremiyorum tabi çünkü uykusuz şiş gözler üzerinde bir tişört ama ters giymiş altında da uzun bir basketçi şortu ayakkabılarının bağcıklarını bile bağlamamış benim her daim kendine özen gösteren abim saçı başı bakımsız dışarılarda. Neyse." deyip eliyle geçiştirince Rüya konuya anlam veremediği için gözlerini baydı.Nisa devam etti. "Benim gülmekten konuşamadığını görünce anahtarı elimden kapıp kapıyı açıp içeri daldı.Deli dana gibi dolanıyor ortalıkta ne arıyorsun diyorum cevap yok her yeri aradı taradı sonunda aradığını bulamayınca bana sordu. Neredeler nereye saklandılar gibi bir şeyler." diyerek tekrar elini salladı geçiştirir gibi."Ben de kim nereye saklandı deyince Mert olacak kadavrayla benden boşanıp onunla evlenen ve gayet mutlu görünen sevgili karım deyince beni tekrar bir gülme aldı."Rüya kafası iyice karışmış şekilde acayip bir şey varmış gibi Nisa'ya bakıp sordu.
"İyi de biz daha boşanmadık bile hem Mert ne alaka bu adam ne yapmaya çalışıyor?"diyerek çatılan kaşlarıyla portakal suyunu yudumladı.
"Ya bir şey yaptığı yok annem seni Mert'le evlendireceğini söylemiş çocuk mocuk deyince bununda gece kabusu olmuşsunuz.Kabus ama ne kabus Rüyasında siz pastane fantezisi yapıyormuşsunuz." deyip kahkahayı bastı. "Düşünebiliyor musun Mert ve sen." diyerek pastaneyi göstererek "Burada fantezi." deyip Rüya'ya baktı. Rüya'nın kızgın bakışlarıyla tırsarak savunmaya geçti."Ne ne bakıyorsun komik olabilir ama kıskanmış seni belli ki hem bu gün olanlarda bunu gösterir." diyerek portakal suyunu yudumlamaya başladı.Yan yan bakarak Rüya'nın tepkisini ölçmeyi de elden bırakmadı.Rüya ateş saçan gözlerini Nisa'ya dikerek konuştu.
"Eminim öyledir.Adam da nasıl bir bilinç altı varsa Rüyalarında bile fanteziyle, seksle uğraşıyor." deyip bir hışımla yerinden kalktı."Ben Mutfağa iniyorum biraz hamurla uğraşıp yaşadığım stresi atmam lazım yoksa kurban olarak seni seçeceğim bilmiş ol." diyerek mutfağa doğru yöneldi.Nisa ise arkasından seslendi "Canım bende atölyeme geçeyim madem sen buradasın işlerimi halledeyim." diyerek çantasını kaptığı gibi uzaktan bir öpücükle veda etti. Rüya'nın seslenmesini takmadan kaçar gibi çıktı.Fakat eli yüzü un içindeydi ve Nisa bunun farkında bile değildi.Rüya kafasını iki yana sallayıp "Şaşkın kız." diyerek merdivenleri inip mutfağa girdi çok özlemişti mutfağını.İlk iş olarak ellerini yıkayıp Kenan'ın burayı açınca hediye ettiği Mor ve lila karışımı çiçekli bonesini ve önlüğünü taktı.Müzik olarak çoğu zaman türküleri seçerdi çünkü dinlerken yaşanmışlık hissini en çok yansıtan müzik türüydü.Onun için en sevdiği türküyü açıp frambuazlı pastasının hamurunu çırpmaya başladı.
Pastanenin kapısından kendine çeki düzen vererek giren adam hafif bir şekilde seslendi.
"Rüya!"görünürde kimse yoktu mutfaktan da hafif bir müzik sesi geliyordu.Kendi kendine söylenmeye başladı."Madem mutfağa ineceksin kapıyı kilitlesene. Sapığı var manyağı var ama nerede?" diyerek mutfağa doğru yol aldı.Merdivenleri inip Rüya'yı görünce duraksadı. Her zaman ki gibi kendini işine vermişti dalgın bir şekilde tencerede bir şey karıştırıyordu.Aldığı kokuyla dudakları iki yana kıvrıldı. Frambuaz kokusuydu bu.Kulağına gelen türkü sözleriyle mutfakta zarif bir şekilde türküye eşlik eden kadını izlemeye devam etti.Rüya Kenan'dan habersiz odaklandığı işle birlikte türküye eşlik ediyordu.
"Mendilimin yeşili Ben kaybettim eşimi Al mendilin sende de kalsın Sil gözünün yaşını." Diyerek yan tarafında ki fırını kontrol etti ve ocağa geri döndü.Kenan aklına gelen anıyla yüzünde ki tebessüm iyice büyüdü.
Kenan ailecek gittikleri pikniğe kız arkadaşını da getirmişti.Kızla birlikte biraz uzaklaşıp hedefine ulaşmaktı niyeti.Kuytu bir köşede kızı öperken kafasına inen sert cisimle neye uğradığını şaşırdı.Eli başında sinirle arkasını döndüğünde iki adet kızgın gözle karşılaşmıştı.Rüya ise halka açık yerde yaptığının yanlış olduğunu ortada çocukların olduğunu savunarak Kenan'ı adeta kozalak yağmuruna tutmuştu.Kenan istediğini elde edememenin verdiği sinirle birde Rüya'nın yanından ayrılmayan salyangoz Mert'e iyice sinirlenerek Rüya'nın üzerine yürüyüp onun karışamayacağını işine bakması gerektiğini vurgulamış Mert'inde olaya karışıp Rüya'yla arasına girmesiyle her zaman yapmak istediği şeyi yapıp Mert'in kenafir gözüne yumruğu geçirmişti.Rüya ise Mert'in arkasında olduğu için sendeleyip kendisine çarpan Mert'le düşüp dizini yaralamıştı.Acıyan ve kanayan dizinin etkisiyle Kenan telaşa kapılmış ve Rüya'nın yanı başına çökerek kanayan dizine bakmak istemişti. Rüya ise ağlayan gözleri ile "Acıyor dokunma! Benim yüreğimde açtığın yara yetmiyor mu daha fazla acıtma canımı. Kenan git yalvarırım git dokunma bana!" diye isyan etmişti.Kenan cebinden çıkardığı yeşil bebekleri olan mendili Rüya'nın dizine sarmıştı.Belki Rüya'nın haberi yoktu ama Rüya yurttan ayrılırken ailesinden kalan bir kaç parça eşyanın arasından çıkan eski tarz bir kenarları değişik tarzda işlenmiş mendildi.Kenan hoşuna gittiği için bir gün Rüya giderse hatırası kalsın diye aldığı bir mendildi.Niye böyle bir şeye ihtiyaç duyduğuna kendi bile anlam verememişti.Bu anıyla buruk bir şekilde gülümsedi.İzlemeye ve dinlemeye devam etti.Rüya keki çıkartmış,Kremasına başlamıştı ve devam ettiği türküsünü unutmamak lazım.
"Aman doktor canım cicim doktor Derdime bir çare çaresiz Dertlere düştüm Doktor Bana bir çare.
Mendilim benek benek Ortası çarkı felek Yazı beraber geçirdik de Kışın ayırdı felek." diyerek tekrar nakarata dönen türküyle Rüya ocağı kapatıp arkasını dönmesiyle.Karşısında dikilen Kenan'ı görmesi korkup çığlık atmasına sebep oldu.Kenan panikle Rüya'ya doğru ilerledi ve sakinleştirmeye çalıştı.
"Şişşt! Sakin ol benim." diyerek Rüya'ya sarıldı ve sırtını sıvazlamaya başladı.Rüya biraz daha sakinleşince kendinden biraz uzaklaştırıp yüzünü inceledi ağlayan gözlerini göründe içi burkulan Kenan tekrar konuştu."Ya madem korkuyorsun niye şu lanet kapıyı kilitlemiyorsun?Benim yerimde kötü niyetli biride olabilirdi."diyerek Rüya'nın akan göz yaşlarını sildi.Rüya geçen korkusuyla biraz uzaklaştı Kenan'dan ve cevapladı.
"Aklıma gelmemiş.Dalmışım öyle ondan korktum diyerek açıklamada bulundu.Sen niye geldin ne zamandır buradasın? diye sordu.Kenan muzipçe gülerek konuştu.
"Imm ne zamandır buradayım?" diyerek düşünür gibi bir ifade takındı. "Şöyle ki mutfakların kraliçesi,o müthiş koku etrafı sarmıştı." diyerek elindeki buketle etrafı gösterdi."Birde benim için bana olan aşkını o büyülü sesinle anlattığın türküyü söylemeye başladığından beri tam şurada senin mutfağın içindeki zarif hareketlerini izliyorum ve seni dinliyorum." diyerek Rüya'nın kızarmaya başlayan yanağını elinin tersiyle hafif bir şekilde okşadı.Rüya ise adeta uysallaşan hırçın hayvan modundan Kenan'ın sözleri ve yakınlığıyla çıktı.Kenan ne zaman kendisine bu kadar yakın olsa hipnoz edilmiş gibi bir hal alıyordu.Kenan fırsattan istifade iyice sokuldu Rüya'ya ve elini tutup konuşmasına devam etti. "Rüya tamam bak ben ayrılmak istemiyorum.Ben önce istemedim seni belki ama kafam duygularım çok karışıktı.Üstüne ani nikahımız,benim özgürlüğümün sona ereceği korkum hepsi üst üste geldi.Ne kadar kaçsam da yollarım hep sana çıktı.Şimdi diyeceksin ki amacın ne niye bana bunları söylüyorsun." diyerek Rüya'ya baktı.Rüya konuşmayı unutmuş gibi merak ettiğini belli etmek için başıyla onayladı.Kenan Rüya'nın bu haline gülerek devam etti."Ben çok düşündüm seni kaybetmek istemiyorum. Ama içimdeki bu duygu ne anlama geliyor bilmiyorum.Seni çok seviyorum diyemem ama şans ver düzeltelim her şeyi yeniden başlayalım.Çünkü ben ilk defa anlam veremediğim duyguların içindeyim seni ve senin olduğun her yerde olan bu kokuyu kaybedemem."Deyip Rüya'nın parmaklarına öpücük bıraktı.Rüya Kenan'ın bu haline gülümseyip yıllarca işitmeyi beklediği birkaç güzel sözün etkisiyle ama kendini uyarmayı da unutmayarak cevapladı.
"Kenan ben çok bekledim o kadar çok ki anlatsam bile anlamazsın ne beklerken çektiğim acıyı ne de bana bir bakışında bile hissettiğim mutluluğu.Sen karışık duygularını ve aklını toparla ben biraz düşüneyim sana gözü kapalı güvenmemi bekleme.Ben umutlanıp çektiğim acıların daha büyüğüne göğüs germek istemiyorum.Tekrar başlayacaksak ikimiz de net olmalıyız."diyerek beklenti dolu bakışlarla Kenan'a baktı.Kenan ise duyduklarının ve Rüya'nın hala ona olan hislerinin mutluluğuyla konuştu.
"Tamam kabul en azından buda bir şeydir ama şartlarım var."Rüya kaşlarını çatarak baktı."Ne şartıymış?" diye sordu.Kenan Rüya'nın çatılan kaşlarının arasına parmağını koyarak düzeltti ve konuştu.
"Hemen celallenme.İlk şartım bu kapı müşteri olmadığı sürece kilitli olacak.İkinci şartım ne annemin nede Azra cadısının lafıyla ve planıyla hareket etmeyeceksin." Rüya'nın tekrar çatılan kaşlarıyla "Daha bitmedi." diye uyardı. "O Sülük Mert bu kapıdan içeri girmeyecek yoksa kadavra niyetine onu kullanırım." diyerek Rüya'nın tepkisini bekledi Rüya'nın şeytani sırıtmasıyla etrafında tehlike arz edecek maddeleri inceledi.Rüya onun bu halini görünce dürterek kendine bakmasını sağladı. Gözlerini masum bir şekilde kırpıştırıp kuruyan dudaklarını ıslatarak konuştu.
"Tamam benimde şartlarım var.Birinci şartım,etrafında bir tek dişi yaratık görmeyeceğim.İki, gece eğlenceleri barlar pavyonlar yok.Üç, alem geceleri hiç mi hiç yok içip içip." derken Kenan Rüya'nın dudaklarını yaladığı andan beri yapmak istediği şeyi yaptı ve Rüya'nın ıslak dudaklarını esareti altına aldı.Anın şaşkınlığını atan Rüya ne yapacağını bilmez bir şekilde karşılık vermeye çalıştı. Kenan'sa öpüşünü derinleştirerek Rüya'yı arkasındaki tezgahla kendi arasına sıkıştırırken kopan gürültüyle Rüya kendini geri çekti gürültünün sebebini merakla araştırırken tezgahtan yere damlamakta olan frambuaz sosuyla hayal kırıklığıyla Kenan'a baktı ve üzgün bir şekilde söylendi.
Eliyle tezgahı işaret ederek "Yaptığını beğendin mi? Ne olacak şimdi gitti güzelim sos."diye yakındı.Kenan ise çapkınca sırıtıp tezgahtaki sostan bir parmak alıp ağzına götürüp parmağını emdi.Kenan'dan çıkan sesle Rüya gülümsedi.
"Imm muhteşem." diyerek gözlerini yumdu.Sonra tekrar açıp çapkınca sırıtarak ama bebeğim senin tadın daha muhteşem." diye Rüya'yı yanağından öptü.Rüya utangaç bir şekilde söylendi.
"Ya Kenan benim derdim ney sen neyin derdindesin." diye suratını astı.Kenan gülmesi iyice artarak saatine baktı ameliyatı vardı ve o geç kalıyordu.
"Bebeğim çıkmam gerek ameliyatım var." diyerek küçük bir buse daha çaldı Rüya'dan.Rüya kapıya yönelen Kenan'ın arkasından giderken tezgahtaki güle ve pakete gözü takıldı.
"Kenan!" diye seslendi.Kendisine dönen Kenan'a "Bunlar ne?" diye sordu.Kenan buketi ve paketi alarak Rüya'ya yaklaştı.
"Bu güller senin için canım.Niye kırmızı değil diye düşünme çünkü senin masumluğuna yakılması ve senin de beyazı sevdiğin için beyazı seçtim."Diyerek Rüya'ya buketi uzattı."Umarım senin masumluğuna ve temizliğine yakışır bir ömür geçiririz."diyerek alnına bir öpücük kondurdu.Rüya ise bu güzel sözleri Kenan'ın ağzından duymanın sevinciyle merakla paketi sordu.
"Peki o ne?"Kenan yüzündeki sırıtış genişleyerek cevapladı o da sana küçük bir hediye bana olan kalbindeki aşk ateşini canlandırmak için."diye paketi uzattı.Rüya uzatılan paketi hevesle açmaya başladı.Açılan paket ve içinden çıkan şeyle gözleri yuvalarından fırlayacaktı resmen. Bu adamın amacı neydi? Normal bir evlilikleri varmış gibi bir de böyle bir hediye mi almıştı? Kenan konuşmaya başladı.
"Biliyordum beğeneceğini gerçi alırken ben bayağı zorlandım ama değdi." diye bilmiş bir şekilde konuşunca Rüya keskin ve ateş saçan gözlerle Kenan'a baktı ve konuştu.
"Bu ne?!"Kenan yüzündeki sırıtışla "Fantezi gecelik hemde en seksisinden sana çok yakışacak." diye Rüya'ya yaklaştı.Rüya ise elini kaldırarak durmasını istedi. Kenan Rüya'nın yüzünün aldığı şekilden ters bir şeyler olduğunu anladı.
"Allah belanı versin Kenan sen beni ne sanıyorsun?!" diye bağırdı. Hayatı boyunca bu kadar utandığını hatırlamıyordu.Kenan hemen atıldı.
"Rüya vallahi benim suçum yok .Taksici yengenin aşkını canlı tut. İçindeki aşk ateşini alevlendir deyince benimde aklıma ateş ve alev kelimesinden bu geldi."diye kendini savundu.Rüya iyice kabaran siniriyle bağırdı.Kenan kulaklarını tıkayarak geri geri uzaklaştı bu ses bu kızın neresinden çıkıyor yahu diye güvenli bir yer aradı kendine.Çünkü kedi gibi uysal kız yırtıcı bir pantere dönüşmüştü yandın oğlum Kenan diye kendi kendine fısıldadı.
"Ne! Birde taksiciyle mi konuştun?Ya sen beni sevgililerinle mi karıştırıyorsun?" diye tezgahtaki merdaneyi kapıp Kenan'a doğru salladı.Ani hareketiyle yüzüne dökülen saç tutamlarını geriye attırdı.Elbisesinin düşen askısını çekiştirerek devam etti sözlerine."Bir kere taksiciye suç bulma bir mü'minin zikri neyse fikri de o olurmuş." Kenan'ın kahverengi bakışları Rüya'nın kahverengi gözlerine ulaşınca Rüya "Hiç bakma öyle senin zikrin de,fikrin de oranda." diye elindeki merdaneyle Kenan'ın erkekliğini işaret etti.Kenan şaşkın bir şekilde bir Rüya'ya bir merdanenin işaret ettiği yere baktı ve durumun vahimliğiyle biçimli dudaklarını korkuyla ısırıp kafasını hayır anlamın da iki yana salladı.
"Vallahi öyle bir şey yok kızım.Çek şu merdaneyi kayımı yedin sen?!" diyerek elini sinirle saçlarına daldırıp her zaman bakımlı ve şekilli olan saçlarını dağıttı."Canım niye öyle düşüneyim abaza mıyım ben şeyini eline alıp gezen erkek muamelesi yapıyorsun." diyerek onaylamaz bakışlarla baktı.Rüya ise biraz daha Kenan'a yaklaşıp merdanenin ucuyla hafif kaslı göğsünü dürttü ve konuştu.
"Biliyor musun Kenan?Senin nasıl gezdiğini bilmemde ben şeyim hıyar diyenlere bir avuç tuzla koşmuyorum.Çık şimdi ameliyatına mı yetişiyorsun yoksa şeyin elinde kız peşine mi düşüyorsun n'apıyorsan yap!" deyip Kenan'ı merdanenin ucuyla dürtükleyerek merdivenleri çıkardı.Kenan ise hem çıkıp hem söyleniyordu.
"Ya ne biçim konuşuyorsun kızım sen hıyar şey mey o Azra ile takıla takıla iyice ona döndün.Akıl hocası tuttunuz mübarek yaşını başını almış kadınları da uydurdunuz kendinize."diyerek dış kapıya kadar gelip Rüya'ya döndü.
"Hadi bırakalım tartışmayı yeni barıştık zaten gel bir kerecik öpeyim böyle ayrılmayalım.Zaten görüşemiyoruz gardiyan gibi nöbet tutuyor annemler."diyerek Rüya'ya doğru eğilip baktı.Rüya ise Kenan'ı açtığı kapıdan hırsla itti.Elinde hala tutuğu geceliği de buruşturup üzerine fırlattı.
"Allah cezanı versin. Öpücükmüş dua et lavabo vakumu aşağıda kaldı ben sana öpücüğün alasını verirdim."diyerek kapıyı şiddetli bir şekilde çarpıp kilitledi.Yüzüne kapanan ve kilitlenen kapıyla Rüya'nın mutfağa inişini izledi.Dönerken önüne düşmüş geceliği alıp havaya kaldırarak inceledi ve kendi kendine konuştu.
"Vay be ne zevkli adammışım." diyerek kırmızı son derece seksi geceliği süzdü.Yan tarafından gelen kıkırdama sesiyle yoldan geçen kızları görmesiyle geceliği der top edip avucuna hapsetti.Kızlara aldırış etmedi çünkü artık uslanma kararı almıştı.Saatine bakıp geç kaldığına kanaat getirince geceliği bindiği arabasının torpido gözüne atıp yola koyuldu.
***
Yusuf,Yunus'un bürosunun önüne arabasını park edip binaya yöneldi.Üzerindeki hayran bakışlara aldırmadan asansöre yöneldi.Asansöre girip gideceği katın düğmesine bastı. Sabahtan beri kabusu olan kravatı çıkarıp açık mavi tondaki gömleğinin ilk iki düğmesini açtı.Çıkardığı kravatını ceketinin cebine koydu.Duran asansörden inerek uzun koridoru geçip Yunus'un sekreterinin önünde durdu.
"Yunus Bey odasında mı?"
"Evet Yusuf Bey." diyerek masasından kalkıp odaya doğru ilerledi sekreter. Cam kapıyı tıklatıp "Yusuf Bey geldi efendim." diyerek Yusuf'a yol verdi.Yusuf içeri geçip kapanan kapıyla kendini ikili deri koltuğa rahat bir şekilde bıraktı.
"Lan Yunus eğer önemli bir şey değilse babamın estirdiği terörden sonra seni çekemem.Yeminle cinnet geçireceğim." diyerek Yunus'a anlat bakışlarını attı.
"Sana da merhaba kardeşim." deyip laf soktu Yunus ve oturuşunu dikleştirerek yeşil gözlerine ciddi bir ifade yerleştirerek konuşmaya başladı.
"Yusuf konu Leyla.Sizin geçmişiniz ve Leyla'nın geçmişte ve şimdi başına bela olan Erdinç şerefsizi."diyerek Yusuf'un duyduğu isimle yerinde dikleşip gerilmesini ve koyu kahve gözlerinin daha koyu bir hal almasını endişeyle izledi.
OY VE YORUMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER
-yitenumutlar
|
0% |