Yeni Üyelik
14.
Bölüm

A-D-Bölüm-14

@yitenumutlar

Esha,Ziya Bey'in onu şirkete çağırmasıyla,Kızlarların da işlerinden dolayı okuldaki buluşmayı akşama erteleyerek,Ziya Beyle ortak oldukları şirkete geçti.Üzerin de her zaman şıklığından ödün vermeyerek giyindiği şıkır,şıkır sarilerinden birisi vardı. Esmer teni ve pembe sayri'si ile adeta güzelliğini gözler önüne seriyordu. Etrafta ki erkeklerin hayran bakışları,kızların hasetle göz süzmeleri ile asansöre yönelip düğmeye basarak beklemeye başladı. Gelen asansörle yönetici tuşuna basarak son kata çıktı. Parlak ve kaliteli zemindeki yankılanan sesle,Ziya Bey'in sekreteri bakışlarını karşıdan gelen kadına çevirdi.Yüzünde tebessümle gelen kadını karşılamak için ayağa kalktı.

 

"Hoş geldiniz Esha Hanım" diyerek bekledi. Esha yüzünde tebessümle orta yaşlardaki kadını cevapladı.

 

"Hoş buldum,Selma Hanım. Ziya babam odasında mı?" diyerek açık bıraktığı dalgalı saçlarını sıcaktan bunalmış bir edayla sol omuzuna topladı. Sekreter kadın Ziya Beyin'de kendisini beklediğini belirterek odaya kadar eşlik edip kapıyı tıklatarak bekledi. Gelen komutla kapıyı açıp konuştu.

 

"Ziya Bey,Esha Hanım geldi efendim" diyerek geri çekilip Esha'nın geçmesine izin verdi.Ziya Bey, yüzünde memnun bir ifadeyle koltuğundan kalkarak Esha'ya yaklaşıp babacan bir tavırla kucakladı.

 

"Hoş geldin,Kızım. Çağırmasam uğrayacağın yok bu yaşlı adamın yanına" deyip sitemle söylenerek geri çekildi. Esha ise Ziya Bey'in elini öperken alınmış bir şekilde cevapladı.

 

"Aşk olsun baba,sırf senin için kalktım geldim" derken aklına gelen şeyle " hem acil olan ney ki?" beni buraya apar topar getirttin.?" Ömer'le karşılaşmak istemiyorum şuan ona çok kızgınım" diyerek sabah ki kızı hatırlayınca sinirle homurdanmaya başladı.Ziya Bey oğlunun yine ne yapıpta bu güzel kızı üzdüğünü merak etti.Hâlâ kapıda duran sekreterden iki kahve isteyip,meraklı bakışlarını gelinine çevirdi ve anlatmasını bekledi. Esha ise aklına gelen saçma düşüncelerle oturduğu yerde kıpırdanarak çapkın kocasını şikayete başladı.

 

"Babacığım,senin bu oğlun akıllanmaz." diyerek sabah Sultan Hanım'ın kendisine anlattığı eve kız atma mevzusunu anlattı. Ama Ziya Bey'in inanmayan bakışlarını görünce,kahverengi gözlerini açtırıp ellerini hareket ettirerek konuşmaya başladı.

 

"Baba sen inanmıyorsun galiba? Vallahi Tajmahalin üstüne yemin olsun ki doğru söylüyorum." Diye ısrar etti.Ziya Bey gelininin komik hareketlerine ve oğluna olan güvensizliğine gülmemek için dudaklarını bir birine bastırdı.Yine de küçük bir kıkırtının kaçmasına engel olamamıştı.Esha'nın şüpheli bakışları arasında konuşmaya başlarken sekreteri de kapıyı çalarak kahveleri getirdi.

 

"Kızım niye inanmayım sana?Hem ben her zaman senin yanında olmadım mı?"diyerek gelinininden bir onay bekledi.Esha'nın başını yavaşça sallamasıyla,önüne bırakılan kahve için sekreterine teşekkür edip,konuşmasına devam etti.

 

"Hem benim her şeyden haberim var. O kızı ben yolladım oğlanların yanına."Deyince Esha duyduklarının şaşkınlığıyla ayağa fırladı fakat Sekreterin elindeki tepsiye çarpınca üzerine dökülen kahve ve suyla hem yanıp hem serinlemenin şokuyla ufak bir çığlık attı.

 

"Ayy! yandım." Diye attığı çığlıktan sonra Ziya Bey'in ayağa fırlaması ve panikle gelinine koşması bir oldu.

 

"Kızım iyimisin! bir yerine bir şey oldu mu?"derken ayakta dikilen sekreterine sert bir şekilde seslendi.

 

"Ne duruyorsun! git buz getir" diye bağırdı.Esha kayın babasının ve kadının panik halini izlerken aklı hala Ziya Bey'in o kızı ben yolladım lafındaydı. Amacı neydi acaba? Sultan Hanım kızın çokta güzel olduğunu söylemişti.Bu düşünceyle hırsla yumruklarını sıkıp kaşlarını çattı ve söylenmeye başladı.

 

"Ya oğlunuz o kızla işi pişirirse? Ya kız benim kocamı ayartmaya kalkarsa? Nasıl güvenirde o kadar erkeğin içine genç bir kızı sokarsın baba?" Ziya Bey gelininin yanan canına takılmadığını fakat başka şeye fazlasıyla takıldığını görünce onu rashatlatmsk adına Mehmet'in de isteği üzerine durumu biraz farklı açıkladı.

 

"Kızım,onlarada acıyın yazıktır yahu. Tamam hak ettiler ama hepsi iş güç sahibi insanlar üstlerinden,başlarından rezillik akıyor. Evi hiç hesaba katmıyorum bile." diyerek gelinini süzdü biraz sakinleştiğini görünce devam etti.

 

"Ayrıca Elif,güvenilir bir kız. O nun hiç bir zaman o taraflarda bezi yoktur. Üstelik çalışmaya mecbur. İki yaşında bir çocuğu var ve ona bakmak için ek iş olarak gidiyor kocalarınızın evine. Hiç bir yardımı kabul etmiyor. Karşılığı olmadan para bile almaz. Ben de hem ihtiyacını karşılasın hem bizimkilere yardımı dokunsun diyerek Elif'i seçtim." deyip Esha'nın gözlerine baktı. Dolu gözlerini görünce böyle anlayışlı ve vicdanlı bir gelini olduğu için bir kez daha sevindi.

 

" Hiç üzme kızım kendini Elif helal süt emmiş birisidir" diyerek gelininin omzunu sıvazladı. Esha dolu gözlerle kayın babasına bakarak utançla başını eğdi. Neler düşünmüştü halbu ki.Hemen buradan gitmeliydi yoksa utançtan yerin dibine girecekti. Başını yerden kaldırmadan konuştu.

 

"Baba, ben gitsem iyi olucak." derken üzerinde ki lekeye gözü takılınca bulduğu bahaneyle adeta can simidine sarılır gibi atıldı." Hem üzerimde berbat oldu. Ben gideyim en iyisi" diyerek adamın cevabını bekledi. Ziya Bey gelininin çenesinden tutarak gözlerine bakmasını sağladı. Göz,göze gelince yüzünde ki tebessümle konuştu.

 

"Utanmana gerek yok yavrum.Ömer senin eşin kıskanmak, sahiplenmek en doğal hakkın.Gitme konusuna gelince bir yere gidemezsin bana öğle yemeğinde eşlik edeceksin." diyerek Esha'nın yüzüne cevap beklercesine baktı. Esha şaşkınlıkla konuştu.

 

"Baba şu halime bak! üstüm başım rezil oldu." diyerek pembe sarisini işaret etti. Ziya Bey gelininin üzerine bakarak ufak bir kahkaha atıp cevap verdi.

 

"Kızım burası bir tekstil firması hatırlatırım. Üstelik Ömer'in odasında yeni kriasyonlar var bence oraya git üzerine göre bir şeyler muhakkak bulursun. " diyerek gelinini kapıya doğru çevirdi. Ama Esha 'nın kem küm etmesiyle sırtından hafifçe iterek konuşmasına devam etti.

 

"Merak etme Ömer yok odasında.Üstelik sen evi terk ettiğinden beri de uğramıyor. Bu günde uğruyacağını sanmam. Seni burada bekliyor olacağım acele etmene gerek yok bir kaç imzalaman gereken dosya var bende onları hazırlatayım" diyerek dışarı çıkardığı gelininin yüzüne kapıyı kapattı.Esha ise düştüğü duruma ve şu an ki haline söylenerek Ömer'in odasına yöneldi. Önünde beklediği kapıyla bakışmayı kesip koluna uzandı. Yavaşça aralayarak başını uzatıp kontrol etti.Şuan için o kas yığınıyla karşılaşmak istemiyordu. Kim senin olmadığını anlayınca yavaşça içeri girip kapıyı kapattı.Geniş ve ferah odayı önce gayri ihtiyari süzdü. Boydan boya camlar,kaliteli mobilyalar,ufak tefek aksesuarlar,kahve ve krem tonlarının hakim olduğu bir odaydı Ömer'in odası. Kahve ve krem ağarlıklı dolabın önünde ki kıyafetlere gözü takılınca yeni kreasyonun onlar olduğunu anladı. Hemen kıyafetlere yönelip karıştırmaya başladı.Renkli kişiliği canlı renklere gidiyordu her zaman yine aynısı oldu.Mor göğüs dekoltesi oldukça cürretkar,belden oturtmalı sonrası salaş bir şekilde dizlerinin hemen üzerinde biten bir elbise seçti.Eline aldığı elbise ile Ömer'in masasına doğru yaklaştı.Elbiseyi masaya bırakarak,sayri'sinin sırtında ki ipini açmaya çalıştı.Açılan iple beraber sarisi göğüslerinden aşağı kayarken aynı anda açılan kapıda ki adamla göz göze geldi. O an şansına lanetler etse de adamın hem açık kapıyı kapatmaması hem de göğüslerin de gezinen koyulaşmış gözlere sinirlenerek boynuna attığı sarinin bir parçası olan şalı göğüslerine kapayıp çemkirdi.

 

"Ne dikiliyorsun yalı kazığı gibi? Halka açık kamu malılımıyım da millete sergiliyorsun şu halimi." diyerek hırsla söylendi.Tabi beyefendi alışkın vücudunu sergilemeye nede olsa daha sabah güzel bir kızın önünde vücud şovu yapmıştı.Kıza artık güveniyordu. Kız ekmeğinin derdindeydi ama bu kenafir gözlü,altı dallamaya özellikle de çapkın kocasına hiç güvenmiyordu. Bu düşüncelerle iyice asılan suratıyla karşısında ki adama baktı. Ömer ise babasının imzalaması gerektiği evraklar olduğunu söylemesi üzerine gelmişti böyle bir manzarayı,hem de kendi odasında hiç beklemiyordu.Şoklamış bir halde de olsa her sağlıklı erkek gibi karşısında ki manzara onuda etkilemiş damarlarında ki kanının alev aldığını hissetmişti. Koyulaşan bakışlarıyla karısını izlerken karısının söylediği sözleri algılaması biraz zamanını aldı.Aklına gelen düşüncelerle hızla kapıyı kapattı. Karısı haklıydı aç kurt gibi bakmaya devam ederse bu muhteşem güzelliği görmemesi gerekenler de görecekti. Kapanan kapıyı arkasından kilitleyerek ağar adımlarla karısına yaklaştı.Esha kilitlenen kapıya şüpheyle bakarak şalını biraz daha sıkmaya başladı. Kıstığı iri yeşil gözleriyle sordu.

 

"Neden kilitledin o kapıyı?" diye tek eliyle de gösterme ihtiyacı duyunca ince şifon şal kayarak iri göğsünü meydana çıkardı.Panikle düzeltmeye çalışırken,şalın ellerinin altından kaydığını hissettti. Kafasını kaldırmasıyla kahverengi gözlerin kora dönüşmüş haliyle karşılaşması bir oldu.Ömer karısının sorusuna cevap bile veremeden gizlemeye çalıştığı güzelliklerin kaza ile ortaya çıkmasından dolayı kendini kaybetti. Şalın bir ucundan tutup yavaşça çekmeye başladı.Karısı ile göz göze geldiğinde ona karşı içinde ki arzuyu anlamasını umarak kendisini her zaman etkileyen gözlerin derinliklerine baktı. Karısının sorusuyla kumaşı çeken eli bir an durdu.

 

"Ömer ne yaptığını sanıyorsun? Çık dışarı lütfen üzerimi giyineceğim." diyerek kocasının cevabını bekledi.Gözleri karısının göğsünün üzerindeki kızarıklığa takılınca kaşlarını çatıp parmaklarını uazttı ve hafifçe okşayıp sordu.

 

"Göğsüne ne oldu? diyerek hafiften okşayarak karısının konuşmasını bekledi. Esha göğsüne değen ateş gibi parmaklarla neye uğradığını şaşırdı.Kekeleyerek cevap verdi.

 

"Ka...kahve döküldü." diye cevaplasada sanki hiç ara vermeden saatlerce konuşmuş gibi buağazı kurumuştu. Sertçe yutkundu. Ömer ise karısının heyecan ve panik karışımı haline çapkınca güldü. Onu biraz daha sıkıştırarak göğsünü okşamaya devam ederek tekrar sordu.

 

"Peki benim sakar karım nasıl becerdi de kahveyi,en özel yerlerinden birine dökmeyi başardı." derken göğüs ucuna doğru yol almış kendi de artık anın etkisi altına girmişti. Esha kahvenin dökülme sebebinin kocası olduğunu düşünerek aklındakini titrek bir nefes alarak pat diye söyledi.

 

"Koridor da birisiyle karşılaştım.Böyle uzun iri yakışıklı bir adam.Bana benden çok etkilendiğini kahve içip içemeyeceğimizi sordu." diyerek kocasının çatılan kaşlarına ve göğsünde hareketsiz kalan eline içinden gülerek devam etti.

 

"Ben de neden olmasın ama şuan olamaz çünkü evliyim bir kaç ay sonra bende onun gibi biri ile takılmaktan memmun kalacağımı söyledim."Tam bu sırada göğüsünde hissettiği baskıyla iri gözleri biraz daha açılarak, kocasının bu defa sinirden ateş saçan gözleriyle karşılaştı.Ömer sıktığı dişlerinin arasından adeta tıslayarak konuştu.

 

"Bunun! göğsündeki kızarıklıkla ne alakası var kadın?" diye kükreyince,Esha karşısında ki adamın halinden aldığı zevkle devam etti.

 

"İşte bende tam onu söyleyecektim.Adamla bir kaç ay sonrası için randevulaştık.El sıkışıp ayrılcacakken senin bu sakar karın derken kendini gösterip devam etti adamın elinde ki kahveyi görmedi.Yanlışlıkla çarpınca kahve göğsüme döküldü ama kahvenin sıcaklığı değil kızarma sebebi" diyerek şimdi söyleyeceği şeyin Ömer'de ne tür bir etki göstereceğini bilmediği için dudağının köşesini ısırdı.Esha'nın bu hareketi ile yutkunma sırası Ömer'e geçmişti. Esha dudaklarına işkence etmeyi bırakarak sözlerine devam etti.

 

"Galiba adamın biraz sert temizleme çabasından kaynaklandı." diyerek avına odaklanan aslan misali görünen kocasından bir an korkmadı değil. Fakat o hak etmişti bunu her fırsatta vücudunu sergilerse kadınlara sonunda böyle olur işte layığını bulursun oh olsun sana diye içinden söylenmeyi de ihmal etmedi. Ömer karısının elin adamıyla konuştuğuna mı yansın? Verdiği randevuya mı? Elin adamının karısının göğsüne ellediğine mi? Sertçe dokunuşlarına mı? Yoksa tüm bunlara izin veren karısına mı? Bu düşüncelerle avucunun içinde ki göğüsü sertçe sıktı ve aynı sertlikle konuştu.

 

"Bana bak kadın! benim olana kimse dokunamaz anladın mı beni? Bir daha sakın diyerek işaret parmağını karısına doğru sallayarak tehtid edercesine konuşmaya devam etti.

 

"Benim olana başkasını dokundurtma. Ayrıca bu giydiğin kıyafetleri bir daha giymek yok! O gözler benden başkasını görmeyecek anladın mı?" diyerek Esha'dan bir cevap beklerken,sinirli halinde görmek istediği alay dolu bir çift göz kesinlikle değildi. Esha büyüleyici kahverengi gözlerini devirerek konuştu.

 

"Ne yaparsın Ömer? Yine zorla peçemi taktırırsın" diyerek burukça gülümsedi.Fakat Ömer'in kendisini sertçe çekip bedenine yaslaması ile nefesini tuttu. Şimdi Ömer bir şeyleri ıspatlamaya çalışır bir şekilde konuşmaya başlamıştı.

 

"İster peçe taktırır saklarım seni,ister tesettüre sokar saklarım.Anlamıyormusun kıskanıyorum seni." diyerek kahverengi gözlerine odaklandı. Her baktığında biraz daha içine işliyor,biraz daha kendini bu kadına ait hissettiriyordu. Sanki kalbi ona bir şey ile bağlanıyor ve bakışları yanlız bana aitsin der gibi mühürlüyor du kendisine. Bakışlarında ki anlamı çözmüş gibi fısıldadı.

 

"Mühür gibi" Esha şaşkınca baktı.Şüpheyle gözlerini kıstı hatırlamışmıydı acaba onu.Fakat Ömer transa girmiş gibi devam etti.

 

"Ben seni istemediğimi söylerken hata ettim. Büyük konuştum. Sonra sözümden dönemedim. Çünkü işin ucunda erkeklik gururu var." diyerek karısının hafif pembeleşmiş yanaklarını okşadı. Dudaklarına kayan bakışlarını tekrar gözlerine çevirerek devam etti.

 

"Gözlerin,saçların,dudakların,yüzün derken,elini her vurguladığı kelimeyle birlikte hareket ettiriyordu. Ben,sana arzulayarak bakarken senin gülüşünün,bakışlarının,vücudunun başka erkeklerin gözlerinde de aynı arzuya sebep olduğunu görmek ve bir şey yapamamak beni mahvediyor.İnan bana güzelim peçeyi takarken bile erkeklerin sana yiyecekmiş gibi bakması deyip alt dudağını ısırıp başını olumsuzca iki tarafa sallayarak sözlerine devam etti.

 

"İşte o zaman deli oluyorum.Benim olana bakmaları beni çıldırtıyor." diyerek bir eli göğsünde iken diğerini kalçasına doğru hareket ettirerek devam etti sözlerine.Esha ise bu yakınlıktan nefes alamaz hale gelmiş fakat son zerresine kadar direnecekti. Dokunuşlarından bile bu işte ustayım diyen adama. Kocasının sesiyle çıktı içinde bulunduğu girdaptan.

 

"Son günlerde burnundan kulağına uzatarak taktığın bu hızma" diyerek karısının yüzüne iyice yaklaşarak hızmanın başladığı yerden kulağına kadar dudaklarını sürtetek ilerledi ve kulak memesinde durup nefesini üfleyip hafif bir şekilde dişleyerek sözlerine devam etti.

 

"Beni benden alırken başka erkeklerin de benim gibi düşünmesi ben de seni eve hapsedip herkeslerden saklama isteği uyandırıyor." diyerek aldığı hazdan dolayı boğuklaşan sesiyle fısıldadı karısının kulaklarına. Esha gözlerini kapatıp sakinleşmeye çalışıyordu.Ömer'in tecrübelerine karşı koyamaz ise içinde ki küçük kız çocuğuna ihanet etmiş olacaktı. Bu duygular içerisinde iken aniden ters çevrilince sırtı kocasının sert göğsüne çarptı. Kalçalarında hissettiği şey ile huzursuzca kıpırdanınca kocasından hırıltılı bir ses çıktı. Kulağına değen sıcak nefes ve işittiği sözlerle anında hareket etmeyi bıraktı.

 

"Rahat dur güzelim,yoksa ilk birlikteliğimizin burada mı olmasını istiyorsun?" diyerek karısının gerilen bedenine biraz daha işkence edercesine işaret parmağını bel çukurlarının ortasında gezdirerek sözlerine devam etti.

 

"Ayrıca sırtındakini fark etmedim sanma? Giyindiğin kıyafetlerden bile fark edilirken şu an bu kadar seksi gözükmesi" diyerek belinde başlayıp ensesinde biten şekilli kınanın üzerinden ensesine kadar işaret parmağı ile takip etti.Karısının ürperen vücudu ile çapkınca sırıtarak konuştu.

 

"Beni farklı düşüncelere itiyor" deyip sert bir şekilde kendisine çevirerek sözlerine devam etti.

 

"Ben başka bir erkeğin sana benim baktığım gibi bakmasını istemiyorum. Sen benimsin.Gözlerin,dudakların,avuçlarının içinde ki dolgunlukları sıkarak ve bunlar. Bu beden bana ait" diyerek karısının dudaklarına yaklaştı. Fakat Esha başını geriye çekince anlamayan bakışlarla baktı. Esha burukça gülümseyerek sinirle konuştu.

 

"Biliyormusun Ömer? Yıllar önce küçümseyip şimdi beni neredeyse bir tanrıça gibi göstermen çok tuhaf " diyerek kocasının gözlerine baktı.Ömer'in bir şey anlamadığı açıkça belliydi. Zaten çok sürmeden anlamadığını dile getirdi.

 

"Yıllar önce derken? Hiç bir şey anlamadım Esha açık konuş" diyerek karısının yeşil gözlerine baktı. Tek geceliklerden birisi olamazdı.Düzenli bir işkiside olmamıştı. Şüpheyle karısına bakarken Esha alayla konuştu.

 

"Dur ben yardımcı olayım istersen" diyerek kocasının kahverengi şüpheli gözlerine baktı ve devam etti sözlerine.

 

"Kara kuru,sıska,eşşek gözlü,yok be oğlum şuna bak göğüsleri bile yok. Ben büyük göğüslü kızlardan hoşlanırım. Hatırlaya bildinmi kocacığım. Şu anki düşüncelerin ile aynı değil ama bunlarda senin sözlerin" diyerek alayla Ömer'in şaşkın haline baktı. Şu an elbette ki takmıyordu fakat o zamanlar çok yaralanmıştı bu sözlere.Ömer kafasını itiraz eder gibi iki yana sallayarak kendini savundu.

 

"Ben sana hiç bir zaman Eşşek gözlü demedim! hem o söz biz de bir iltifattır.Ayrıca o günü emin ol senin hatırladığın kadar ben de net bir şekil de hatırlıyorum mühür gözlü." diyerek o güne doğru bir yolculuğa çıktı Ömer.

 

****On beş yıl önce****

 

Annesinin yurtdışından gelen misafirleri yüzünden evde mahsur kalmışlardı sanki.Üstelik bu misafirlerin tuhaf bir kızları vardı. Yaşını tam bilmese de kendinden bir iki yaş küçük olduğu kesindi. Peşinden bir türlü ayrılmıyor,her yerde dibinde bitiyordu. O gün arkadaşları gelmiş hava sıcak olduğu için havuz da vakit geçireceklerdi. Ömer on beş yaşında olmasına rağmen uzun boylu iri yapılı vücuduyla arkadaşlarından daha büyük gösteriyordu. Havuz kenarında arkadaşlarıyla eğlenirken gözü biraz ileride üstünde pembe elbisesiyle ayaklarını suyun içinde oynatan kıza kaydı. Tuhaf bir kızdı.Ama asıl tuhaf olan Ömeri etkileyen kahverengi bakışlarıydı. Ömer kızla göz göze gelmesiyle içinden geçirdi.Sanki bir şeyi damgalamak sahiplenmek istermişçesine bakışları vardı kızın. Şey gibi.Mühür dedi içinden bir ses ve Ömer farkında olmadan seslice tekrarladı mühür gibi.

Arkadaşının sorusuyla kendine geldi.

 

"Ömer! oğlum bu görüntü kirliliği kim lan? Arkadaşının sorusuna kaşlarını çatarak cevap verdi.

 

"Hakan! nasıl konuşuyorsun oğlum. Kız duyup üzülecek." diyerek kızın kim olduğunu açıkladı. Diğer arkadaşı omuz silkerek konuştu.

 

"Duyarsa duysun oğlum. Hem yalan mı? Şuna baksana kovanoz dibi kadar gözlükleri var üstelik gözleride dedemin köyündeki eşşeğinkine benziyor.Eşşek gözlü oğlum bu kız" diye kahkaha attı. Ömer arkadaşının kahkasına homurdanarak cevapladı.

 

"Mal,mal konuşma lan! gayette güzel gözleri var.Hem eşşek gözlü diye gözleri güzel olana derler cahil" diyerek bilmişçesine konuştu. Küçük kız konuşulanları elbette anlıyordu.Biraz daha dikkatle dinlemeye başladı. Ömer'in sözleri hoşuna gitmiş hafifçe tebessüm etmişti.Aynı çocuk çipil gözlerini kıza dikerek incelermişçesine süzüp tekrar konuştu.

 

"Lan gözleri güzel olsa ne. Dişleri tren rayı gibi demir teller var şuna bak" diyerek eliyle kabaca kızı işaret etti. Ömer arkadaşının eline sertçe vurarak tıslarcasına söylendi.

 

"Ayıp lan öküz! görgü yoksunu.Sanane dişinden,gözünden. Ne inceleyip duruyorsun kızı?" diye sinirle baktı arkadaşına.Fakat diğer arkadaşı alayla Ömer'in omzuna vurdu.

 

"Sakin ol lan! hem sen neden koruyup duruyorsun kızı. Bu ucube çok mu hoşuna gitti?" diyerek alayla güldü. Kız duyduklarına ve alay konusu olduğuna sinirlenerek kaşlarını çatıp bekledi. Çünkü Ömer'in vereceği cevabı merak ediyordu.çok geçmeden cevap geldi. Fakat Ömer'den değil o çipil gözlü çocuktan gelmişti. İlginç bir şey söylüyor gibi el hareketleriyle konuştu.

 

"Lan annene söyle alsın sana bu çirkinlik abidesini. Ama şimdi den söyleyim bu kızla kapı dışarı çıkamazssın mazallah yaratık diye müzeye koyarlar karını. Lan şuna baksana diyerek bu sefer gözleriyle işaret etti kızı ve sözlerine devam etti.

 

"Öpüşürken telleri ağzına düşerse takma diş misali" diyerek abartılı bir şekilde tekrar gülüştüler. Ömer kızı savundukça konunun uzayıp,suratı düşen kızın daha çok üzüleceğini anlayınca hafif kısık sesle konuşmaya başladı.

 

"Lan! Allah korusun" diyerek kulak memesini iki parmağı arasında sıkıp yere vurdu ve sözlerine devam etti.

 

"Ben! Ataman holdingin tek varisi,Ömer Ataman,kala,kala bu kara kuru,sıska kıza mı kaldım. Üstelik ben büyük göğüslü kızlardan hoşlanırım.Şuna baksana göğüs namına bir şey yok." diyerek kıza ufak bir bakış atıp devam etti. Hem böyle bir karım olsa peçe takar gezdiririm. Ben Ömer Atama'nın karısı ucube gibi geziyor dedirtmem. En azından güzelliğini saklıyor derler" diyerek o da arkadaşları gibi kıkırdadı. Fakat yanlarında dikilen kızla göz göze gelince yine aynı şeyler oldu. Aşırı bir çekim vardı kızın bakışlarında.Kız ayağını hırsla yere vurarak konuştu.

 

"Sizi aptallar! hepsini duydum.Türkçeyi konuşuyorum,haliyle anlıyorum da." diyerek çocukların bozulan yüzüne baktı ve sinirle sözlerine devam etti.

 

"Hiç bir kız hakkında böyle konuşulmaz. Söylediklerinizden utanmalısınız" diyen kızın ağlamamak için sıktığı dudakları titriyor,göz yaşları gözlerini zorluyordu. Çipil gözlü çocuk yüzünü buruşturarak konuştu.

 

"Üzülme ufaklık,her kız güzel olacak diye bir kanun yok. Seni de alacak bir enayi bulunur.Hem tıp ilerliyor belki senin için de bir şeyler icat ederler merak etme. Ne kadar umutsuz vak'a olsanda" diyerek kahkahalarla gülmeye başladı yanındaki arkadaşıyla. Ömer ise arkadaşlarını uyaran bakışlar atınaca Hakan tekrar konuştu.

 

"Ne var lan sende amma korudun şunu. O kadar beğendiysen söyle annene alıversin sana" deyince Ömer arkadaşlarının dalga konusu olmaktansa kızı yollamanın derdindeydi. Yoksa bu iş uzayacak zavallı kız daha çok üzülecekti. Bu düşünceyle ne dediğini bilmeyerek hızla konuştu kıza bakarak.

 

"Sen gitsene içeri. Neden dikiliyorsun hâlâ bura da? Aşağılanmak hoşuna mı gidiyor.Hem bu söylenenlerden bu kadar rahatsız oluyorsan peçe tak yüzüne. Hem bu sözlere maruz kalmazsın,hem kimse rahatsız olmaz görüntünden" diyerek kızı daha fazla kırdığının farkında olmadan konuştu. Ama kızın gözlerinde gördüğü hayal kırıklığı ile bir anda içi acıdı.Fakat kız burada durmaya devam ederse daha çok üzülecekti. Kızın gözlerinden dökülen yaşlarla hırsla uzun saçlarını savurarak gitmesi iyice üzülmesine sebep olmuştu. Sonra konuşur özür dilerim diyerek beyninin bir köşesine not etmişti. Havuz keyfinden sonra arkadaşlarıyla dışarı çıkmış akşam eve özür dileyeceği kızı görmek için aceleyle gelmişti. Çünkü içi hiç rahat değildi. Fakat kızın ve ailesinin gittiğini öğrenince herşey için geç olduğunu anlamıştı. Sonraki yıllarda ailesi gelsede kız bir daha gelmemişti.

 

****şimdiki zaman****

Hatırladığı anılardan,karısının kollarında kıpırdanmasıyla sıyrıldı. Gözlerinin içine bakarak,göz kırpıp ne oldu dercesine başını salladı. Esha ise kocasında ki pişkinlik karşısında şaşırmamayı öğrenmiş bir şekilde söylendi.

 

"Artık ahtapot gibi sarılmayı bırakırsan üzerimi giyineceğim.Baban yemek için bekliyor." diyerek kocasının kollarından sıyrılmaya çalıştı. Fakat bedenini daha sıkı saran kollarla ne yapacağını bilemez bir şekilde kalakaldı. Ömer çapkınca sırıtarak konuştu.

 

"Babam zaten çıkmış ne yemeğinden bahsediyorsun karıcığım? Esha'nın irice açılan gözleri ve söylediği sözlerle erkeksi bir kahkaha sardı odayı.

 

"Ya...yalan söylüyorsun. Baban yemeğe bekliyordu beni. Hem baban çıkmış bile olsa ben burada bu durumda olmak istemiyorum bırak beni" diyerek kocasının gözlerine baktı. Ömer karısına bir sır verirmiş gibi kulağına yaklaştı ve fısıltıyla konuştu.

 

"Yaşlı kurt küçük bir oyun oynamış bize anlaşılan. Hem ne varmış durumumuzda? Üstelik yıllar önceki mevzuya gelirsek ben o örümcek beyinliler seni üzmesin diye öyle hareket ettim.Çocuk aklı bence bu kadar takma karıcığım." diyerek karısının boynuna yakıcı bir öpücük bırakıp hafif geri çekildi.Esha zaten yıllar öncesini takmıyordu. Fakat o peçe mevzusuna takılmıştı.Tamam kendisi takmıştı.Ama insan evleneceği kadını hiç mi merak edip açtırmazdı. Demekki hala o küçük kızki haliyle karşılaşa cağından korkarak açtırmamıştı peçeyi. Bu düşünce ile sinirle konuştu.

 

"Yıllar öncesini takan sensin demek ki kocacığım. Hala o küçük kızın görüntüsüyle karşılaşacağını zannedip yüzümü bile görmek istemeyen sendin hatırlatırım." diyerek laf soktu. Ömer,gayet sakin bir şekilde cevapladı karşısında ki kırılmış kadını.

 

"İnsaf be mühür gözlü. Ben onun sen olduğunu bile bilmiyordum bu güne kadar.Hem o peçe işi bir anlık sinirle oldu sonra da erkeklik gururum yüzünden bir şey diyemedim.Ayrıca böyle dünyalar güzeli bir karım olduğunu bilseydim yine taktırırdım o peçeyi.Ben kıskanç bir adamım sonuçta." diyerek böbürlendi. Esha sinrli bir bakış atıp konuştu.

 

"Sen her yerini sergilerken benim sesim çıkıyormu. Daha bu sabah eve kız attığını duymadım mı zannediyorsun" desede içinden tanımadığı kıza karşı özürlerini iletiyordu. Kızın amacı belliydi ne de olsa ama bu adamın niyetini merak ediyordu doğrusu. Ömer,sola doğru kıvrılan dudağıyla karısının kıskanç bakışlarını izleyerek savunmaya geçti.

 

"Benim suçum ne? Babamın işleri işte. Hem kadınların ilgisini çekiyorsam ne yapabilirim? Sen karım olarak yanım da olsan kimse bakmaz bir kere" diye sırıtarak konuştu.Fakat sırıtması uzun sürmemişti.Çünkü duyduğu sözler kanını ateşlemeye yetmişti.

 

"Öyle mi? Sen beana peçe taktıracağına kendin azıcık edep takın. Ben oramı buramı açıp gezsem bakan bakar tabi o zaman benim ne suçum var edep yoksunu kocacığım?" diyerek kocasının sinirlenen bakışlarıyla bir anda yapışık ikizlere döndüler.

 

"Sabrımı zorlama Esha! ne oranı buranı açtırırım ne de erkek sineğe bile baktırırım. Ben varım lan! ben" diyerek sertçe karısının dudaklarına yapıştı.Kocasından gelen ani hareketle sinirle Ömer'in dudağını ısırdı.Ama bu ufak ısırık daha bir ateşli öpücükle geri dönmüştü Esha'ya. Öpüşmenin etkisi altına giren kadın kocasının kalçalarına inen eli ile kıpırdandı. Kıpırdanan karısını kendisine bastıran Ömer öpüşünü iyice derinleştirmişti.İkiside şehvetli anlar içinde iken kulaklarına dolan sesle istemeyerekte olsa ayrılmak zorunda kalmışlardı. Ömer sinirle yüzünü sıvazlayıp ardından bir küfür savurdu.

 

"Lan var bir bok anlayamadım.Ne bu kardeşim alarm mı taktınız karıma yanaşamıyorum be!" diyerek söylendi. Esha şaşkınlıkla kocasına bakarken Ömer tekrar konuştu.

 

"Ne! ne bakıyorsun kızım? Evde ayrı burada ayrı çin işkencesi mübarek. Karımı ilk defa öpüyorum aldığım haz kursağımda kalıyor. Ben bu hallere düşecek adammıydım" deyince karısından hafif bir tokatı yemesi bir oldu. Bu defa şaşkınca bakan Ömer olmuştu.Esha ise aynı tepkiyle konuştu.

 

"Ne! ne var? Onca konuşulan şeyden sonra özür bile dilememiş tecrübesiyle beni alt edip öpen adam iki güzel laf söyleyeceğine hala öpüşmenin derdinde edepsiz öküz" diyerek arkasını dönüp kapıya doğru bir adım attı fakat kolundan tutulması ile aniden odanın diğer ucuna doğru sürüklendi.Sinirle konuştu Ömer.

 

"Bana edepesiz diye tokat atıyor kendi ikiz kuleler meydanda dışarı çıkmaya uğraşıyor. Sen beni katilmi edeceksin kadın?.Hemde dışardaki Hakan denen karı düşkünü herif ken dışarı çıkacakmış.Gir içeri." diyerek Esha'yı odaya savurdu. Karısını sürüklerken masanın üzerinden son anda aldığı kıyafetide odaya fırlatıp kapıyı sertçe çekti. Esha önceden farketmediği odayı incelerken bir yandanda söyleniyordu.

 

"Eşşeğe altın semer vurmuşlar eşşek yine aynı eşşekmiş. Öküz herif! kibarlıktan nasibini almamış goril." diyerek hırsla üzerinde ki yarısı çıkarılmış elbiseden kurtulup,diğer elbiseyi geçirdi üstüne. Göğüs kısmı biraz dar olsada fena olmamıştı. Kapıya doğru ilerleyip açmak için yeltendi duyduğu yabancı ses ile duraksadı. Ömer karısını odaya apar topar soktuktan sonra kapıyı sabırsızca yumruklayan kişiye yöneldi kilitli kapıyı açıp hışımla bağırdı.

 

"Ne var lan! dingonun ahırımı burası gücünümü deniyorsun kapının üzerinde" diyerek arkadaşına sinirli bakışlarını yolladı. Zaten her güzel anın içine etmekte üstüne yoktu bu adamın. Arkadaşı sırıtarak sırnaşık bir şekilde Ömer'in yarı açılmış yakasını düzeltti arkadaşını imâ İle süzerek konuştu.

 

"Ooo Ömer bey hazretlerinin keyfini böldüm anlaşılan" diyerek ilerleyip kendini tekli deri koltuğa bırakarak Ömer'in sinirli bakışlarına aldırmadan sözlerine devam etti.

 

"Doğru söyle lan gene hangi sekreteri attın odaya?" Etrafta gözlerini gezdirip gözüne takılan şalla sırıtması büyüyerek Ömer'in konuşmasına fırsat vermeden tekrar konuştu.

 

"Lan piç herif! şalla filan ne tür bir fantezi uyguladın. Anlaşılan bu seferki baya ateşliymiş" diyerek kahkaha attı. Ömer sabır dilercesine gözlerini tavana dikip Esha'nın bu konuştuklarını duymamasını dileyerek söylendi.

 

"Abaza herif. Ne sekreteri lan manyakmısın. Birde fantazi diyor. Ne içtin lan sen sabah sabah" diye arkadaşına atarlanarak masasının arkasında ki koltuğuna yerleşti.Hakan ise gözleriyle Ömer'in önünü işaret ederek konuştu.

 

"Lan esas abazalar gibi gezen sensin." Hem Rio karnavalında elimden aldığın hatunun yerine bana birini ayarlayacaktın ne oldu o iş. Hala tık yok. Sen sekreterleri götür ben dımdızlak gezeyim revamı bu be" diyerek söylendi. Ömer elini sinirle masaya vurarak konuştu.

 

"Lan ne karnavalmış arkadaş beş sene geçti üstünden hala karı kız derdinde. Uyarırcasına işaret parmağını sallayarak sözlerine devam etti.

 

"Ayrıca evliyim lan ben. İkide bir sekreterden,karıdan,kızdan bahsedip durma dingil" diyerek öfkeyle tısladı. Arkadaşı sırıtarak cevap verdi.

 

"Ne evlilik,ne evlilik. Lan karın terketti seni oğlum gerçi ben olsam bırakmazdım. Yüzünde ki peçeye bakılırsa çirkin biriydi galiba. Hazır o çirkinlikle bir enayiye yamanmışım niye bırakayım?" diyerek kahkahayı koyu verdi. Ömer arkadaşının sözlerinden çıkardığı anlama göre anlaşılan bu dangalak karısının yüzünü görmemişti. Ömer'in şüpheli bakışlarına karşı Hakan'da arkadaşına şüpheyle baktı ve konuştu.

 

"Lan aklıma ne geldi bak şimdi? Ömer merakla baktı. Hakan gözlerini kısarak bir şey hatırlamaya çalışır gibi anlatmaya başladı.

 

"Hani sizin eve bir yaz,çirkin eşşek gözlü,dişleri telli bir kız gelmişti. Hani şu göğüsleri bile yok diye dalga geçmiştin sen.Lan karın öyle çirkin bir şeyde o yüzden mi peçe takıyor acaba?" diyerek merakla baktı karşısında ki adama. Ömer kendi kendine mırıldandı.

 

"He benim öküzlüğümden değilde çirkinliğinden taktı.Aman iyi ki de takmış bu karı düşkünü yılışık herif elimde kalırdı yoksa" diye söylenirken açılan kapı sesiyle iki adam da bakışlarını o yöne çevirdi. Ömer karısının giydiği elbiseye odaklanırken Hakan çoktan Esha'nın karşısında ki yerini a lmıştı.Esha,Ömer'e kızgın bakışlar atarak karşısında ki kocasından biraz daha kısa ve en az onun kadar yapılı olan adama tanışmak için elini uzattı ve konuştu.

 

"Ömer'e kaldıysak tanışamayacağız ben Esha" diyerek gülümsemeye çalıştı.Yıllar önceki aşağılayıcı bakışlar şimdi beğeniyle ve şaşkınca bakıyordu. Adam şaşırarak sordu.

 

"Ömer'in eşi olan Esha'mı derken bir taraftanda elini tutuyordu. Esha alaylı bir bakışla başını salladı.Hakan şaşkınca tuttuğu eli bırakmadan Ömer'e döndü ve söylendi.

 

"Lan peçesine ne oldu? Hem karın benim diyen mankenleri cebinden çıkarır. Ben bu peçe işinden hiç bir şey anlamadım." diyerek ikiliyi süzdü. Ömer kıskanç bakışlarla yerinden kalkarak karısı ile arkadaşının ellerini ayırdı ve hırsla konuştu.

 

"Yeter lan zamk gibi yapıştın karıma. Sanane peçesinden? Güzelliğini kimse görmesin diyerek ben taktırdım tamam mı?" Deyip arkadaşına baktı.Fakat karısının peçe mevzusunu kapatmaya niyeti yok gibiydi.

 

"Hiç yakışıyormu Ömer senin gibi adama yalan söylemek? Yıllar önceki gibi açık konuşun,doğruları söyleyin. Mesela Hakan Bey gayet açık konuşur." diyerek karşısında ki adamın gözlerine baktı. Anlamaz bakışlara karşılık alayla gülüp sözlerine devam etti.

 

"Bende hemen anlıyacağınızı ummuyordum. Yıllar öncede zeka seviyeniz bu kadar düşüktü.Küçük bir kızın dış görünüşüyle dalga geçip onu incitecek kadar düşük zekaya sahiptiniz" diyerek imâ İle baktı. Ömer'in dudaklarından kaçan kıkırtıya biraz önce duyduklarınında etkisiyle hırsla dönerek çemkirdi.

 

"Bu söylediklerim ikiniz içinde geçerli." diyerek diğer adama döndü ve davam etti.Siz Hakan Bey,şu an mankenlerle yarıştırdığınız beni yıllar önce, ucube, eşşek gözlü ve buna benzer hakaretlerle aşağalıyordunuz. Umarım hatırlamışsınızdır. Gerçi pek ümidim yok sizin gibi beyinleri biraz önce konuştuğunuz şeylerden başka şeylere basmayan ikili için" ne söylesem boş diyerek hırsla arkasını döndü ve kapıya yöneldi. Ömer giydiği kıyafetten taşan göğüslerini hatırlayarak arkasından seslendi.

 

"Esha nereye bu halde" diyerek gözleriyle göğüslerini işaret etti.Esha ise haince sırıtarak cevapladı.

 

"İlk uçakla Holi festivali için Ülkeme gidiyorum kocacığım.Ama bir farkla katılacağım şenliğe. Rio karnavalından esinlenip bikini giyeceğim hem de en seksi olanlarından. Aaa bu arada gelmek isterseniz Hakan Bey'e verdiğin sözü orada tutarsın belki. Her ne kadar Rio karnavalı kadar olmasada belki Hintli kızlar hoşuna gider" diyerek kapıyı açtı tam çıkarken Hakan'ın sesini duydu.

 

"Aman sen gibi cazgır oluyorlarsa istemem hem küçüklüğünde çirkindi" deyince Esha yan tarafında rafta duran ödülü alarak sırnaşık adama fırlattı.

 

"Allahın kenafir gözlüsü kızlarda Hakan gelse diye yoluna çiçekler döküyordu" diyerek hırsla kapıyı kapayarak çıktı. Hakan sırıtırken başına yediği tokatla neye uğradığını şaşırdı.Eli başında arkadaşına döndü.

 

"Ne vuruyorsun lan? İt herif.Ömer sinirle kolundan tuttuğu arkadaşını kapı dışına atarken söyleniyordu da.

 

"İçine ettin herşeyin. Gerizekalı siktir git! kapı dışarı attığı adamın suratına hırsla çarptı.Koltuğuna oturarak karısı ile nasıl baş edeceğini düşünmeye başladı.

 

************

 

Kadın uzun zamandır gelmediği yere girdiği kapıdan gördüğü görüntü ile tutunacak bir şey aradı.Kaybolan dengesi ile yanındaki adama güçlükle tutundu. O aşkını en saf temiz haliyle sunarken,sevdiği adam günaha bulanmış bir aşk mı sunacaktı yıllardır aşığım diyerek gezdiği kadına.

 

OY VE YORUMLARINIZI

BEKLİYORUM.

 

~YİTENUMUTLAR~

 

 

Loading...
0%