Yeni Üyelik
19.
Bölüm

A-D-Bölüm-19 part -1

@yitenumutlar

 

 

19.BÖLÜM- 1. KISIM

 

Yusuf inandığı şeyin doğrultusunda hastane koridorunda volta atar gibi bir oyana bir buyana gidip geliyordu. Aklında sürekli aynı deli düşünce dolanırken kendi,kendine konuştuğunun farkında bile değildi.

 

" Korkuyor karım benim ona temas etmeden korkuyor." Çıkışa doğru ilerleyip aynı hızlı adımlarla odanın önüne geri dönüyor eli kapı koluna uzandığı anda ateşe değmiş gibi geri çekiyordu. Hırsla tekrar çıkışa doğru ilerlerken kendine saydırmaya başladı bu defa.

 

" Yaptığın zorbalık yüzünden hepsi! Kız korkmasında ne yapsın? Sen zorla sahip olmasaydın karına şimdi bu cehennem ateşlerinde yanmazdın." diye söylenirken birine çarptı. Hemen arkasından tiz bir ses doldu kulaklarına.

 

"Biraz dikkatli olurmusunuz beyefendi. Sizin yüzünüzden sakatlanacaktım." Yusuf karşısındaki kadını şöyle bir süzdü. Otuzlu yaşlar da, oldukça iri cüsseli,boyalı kızıl saçları olan sert mizaçlı bir hemşireydi karşısında ki.

 

" Aval,aval bakacağınıza bir özür dileseniz fena olmaz doğrusu. Sizin yüzünüzden üzerime çay döküldü. Bu ne dikkatsizlik canım? Dağdan bu gün mü indiniz?" Yüzünü buruşturarak sözlerine devam etti." Hep sizin gibi görgüsüzler yüzünden bu hale geldik zaten." Yusuf'un karşısındaki kadının tiz sesi ve aşağılayıcı cümleleri ile zaten alt üst olan siniri resmen tavan yapmıştı.

 

" Bana bak kadın,zaten sinirlerim bozuk seni şimdi kimse alamaz elimden." Suratına alaylı bir gülüş yerleştirip sözlerine devam etti. " Üstelik bu hale gelmenin sebebi görgüsüz insanlar değil,senin sirke satan suratın! Şu suratına bak! İnsan görse arkasına bakmadan kaçar! Biraz güler yüzlü ol be! Şimdi daha fazla sabrımı taşırma benim. Bundan sonrada insanlara doğru düzgün muameleyle yaklaş." Geriye dönerek sert adımlarla odaya doğru ilerledi. Hemşire ise bir cevap verememenin siniri ve kızarmış bir suratla katta bulunan merdivenlerden söylenerek aşağıya indi.

 

Yusuf önüne geldiği odanın kapı kolunu sertçe indirerek içeri girerken bir taraftan da söyleniyordu.

 

" Hemşire değil cellat sanki." Kapattığı kapıya bakarak sanki kadın hâlâ karşısındaymış gibi elini kaldırıp sözlerine devam etti. " Birde millete kusur buluyor, zaten koridoru kaplamışsın çarpmamak ne mümkün." İçinde bulunduğu ruh hali ile çatacak bir yer arıyordu ki piyango hemşireye vurmuştu. Leyla kapıya bakarak söylenen sinirli kocasına ürkekçe seslendi.

 

"Yusuf! Ne oluyor? Ürkek çıkan ses beynine balyoz etkisi yaratırken bu odaya giremediği anlar geldi aklına. Sakin olması gerekiyordu zira karısı ondan korkuyordu. Yavaş adımlarla içeri doğru ilerlerken bir taraftanda olayı anlattı.

 

" Zaten bir şey söyleyemedi kızardı bozardı sonrada etrafı inleten adımları ile çekip gitti." Leyla kocasının yaptıklarına inanamıyordu. Bazen gerçektende çok kaba bir insan olabiliyordu. Sonra biraz düşündü. Bazen mi hadi ama Yusuf'un karakterinde vardı kabalık.

 

" Neden bu kadar kaba ve sertsin? Bu özelliklerin insanları korkutuyor anlamıyor musun? Belli ki kadın kaba hareketlerinden korkmuş ve bir şey diyememiş." Leyla'nın sözleri Yusuf'un düşüncelerine tuz biber olurken sıkıntı ile yüzünü sıvazladı.

 

" Haklısın insanları korkutmakta üstüme yok. Karım bile benden korkarken." Leylâ kaşlarını çatarken başında dikilen adamın sözlerine anlam veremeyerek baktı.

 

" Ne demek istiyorsun ben senden niye korkayım ki?" Yusuf buruk bir gülüşle karısına bakarak konuştu.

 

"Niye olabilir Leylâ hayvanın biri olduğum için olmasın? Ama korkmana gerek yok seninle bir temasta bulunmamaya çalışacağım." Leyla işittikleri ile üzülüp konuşmaya çalışırken Yusuf'un sözleri ile susmak zorunda kaldı." Gizlemeye çalışsanda vücudun un verdiği tepkiler bunu gösteriyor. Bu gün sana her yaklaştığımda şu makinadan o lanet sesler yükseldi." Leylâ kocasının söyledikleri ile bazı şeyleri yanlış yorumladığını anlamıştı. İyi de sen bana dokununca ben korkmuyorum ki heyecandan bütün o sesler demek istese de söylemedi. Bunun yerine sadece başını anladım dercesine sallamakla yetindi. Kocası konuşmanın bitmesi ile yan taraftaki yatağa uzanırken Leylanın aklına bir muziplik gelince yüzünde bir gülümseme oluştu. Tabiki Yusuf bu gülümsemeyi görememişti. İçerideki sessizlikle geçen bir beş dakikanın sonunda Leyla bir çığlık kopardı.

 

" Ay! Yusuf! Adam uzandığı yataktan telaşla kalkarken bir gözü karısının üzerindeydi. Panik içinde konuştu.

 

" Ne oldu canım? Ağrın mı var Leyla korkutma beni?" Leyla yüzünü buruşturup başını olumsuz anlamda sallarken bir yandanda konuşmaya çalışıyordu.

 

"Yok! Sadece ensemde bir şeyler geziyor galiba. Ay Yusf ya örümcekse? Ben çok korkarım." Kocasının hâlâ başında tepkisizce dikildiğini görünce çemkirmeye başladı. " Ne dikiliyorsun be adam? Gelip baksan ölürmüsün? Kıpırdayamıyorum bebeklere bir şey olacak diye. Hem biraz daha dikilirsen korkudan bir şey olacak." Yusuf bebek lafını duyar duymaz hareketlenirken bir taraftan da karısını sakinleştirmeye çalışıyordu. Üzerine eğilip ensesine doğru uzandı.

 

" Biraz sakin olurmusun. Ne işi var örümceğin ensende? Saçın dan bir tutam dır o hissi yaşatan." diye söylenirken ensesine bakmak için karısının başını kaldırması ile Leyla'nın kocasının dudaklarına uzandı. Bilindik ses makinadan yükselirken Yusuf şok olmuş hiç bir tepki gösteremez haldeydi. Leyla geri çekilip kocasının yüzünü avuçları arasına alarak konuşmaya başladı.

 

" Aptalmısın sen? Sen den ne den korkayım? Senin bana yaklaştığında hissettiğim heyecan yüzünden oluyor ve o makina o yüzden ötüyor?" Yusuf şaşkınca karısına bakakalırken Rüzgar'ın sözleri geldi aklına.

 

" İnsan ya korkunca, ya da heyecan lanınca vücudunda bir tepki olarak kalp ritmi yükselir. O sesler bu yüzden oluyor." gibi bir şeyler demişti. Ama kendi korku olarak algılamıştı demek bu durumu. Düşüncelerinden sıyrılarak karısının heyecanla titreşen göz bebeklerine baktı. Gerçekten heyecanlandığı için olabilir miydi? Denemekten ne çıkar diye düşünürken dudakları arsızca yukarı doğru kıvrıldı. Leyla kocasının sürekli değişen surat ifadesine anlam veremeyerek bakarken sözleri ile neye sırıttığını anlamıştı.

 

"Demek heyecanlanınca oluyor? Karısının olumlu anlamda başını sallaması ile sözlerine devam etti. " Peki ben buna öyle hemen inanırmıyım karıcığım? Diyerek karısının gözlerine bakarak kaşlarını kaldırıp başını olumsuz anlamda salladı.Leyla'nın dudaklarından sadece "Cık" diye bir ses duyulmuştu. " Tabiki inanmam. Önce test etmem lazım." diyerek karısının dudaklarına doğru usulca yaklaştı. Ötmeye başlayan makinaya ve karısının pembeleşen yanaklarına bakarak sırıttı ve dudaklarını mühürledi. Sanki çölde susuz kalmışta o su karısının dudaklarında saklıymış gibi hissederken ikiside kendinden geçmiş vaziyetteydi.

 

Makinanın sesine odaya koşan Rüzgar karşısında gördüğü manzara ile yüzüne büyük bir tebessüm yayıldı. Kenan'ın emaneti diye gözü sürekli Leyla'nın üstünde kulağı bu odadan çıkan seslerdeydi. Sırf Leyla için bu gece mesaisi olmasına rağmen gelen hastaları arkadaşlarına yönlendiriyordu. Ama karşısında kendini kaybetmek üzere olan çifte de birinin dur demesi gerekti. Yoksa bebeklere bir şey olacaktı bunların yüzünden. Hafifce öksürdü ama duymadılar. Tekrar öksürdü sonuç yine aynıydı. Biraz daha abartılı bir şekilde deneyecekti baktı olmuyor zorla ayıracaktı bunları. Aklına gelen şeyle şüpheyle baktı. Yoksa şu meşhur çin öpücüğünü deneyip kilitlenmişlermiydi. Şüpheyle daha sert bir şekilde tekrar öksürdü.

 

"Öhööhhöö!" Zorlukla ayrılıp kendisine bakan çifte sinirliymiş gibi davranmaya çalışarak kaşlarını çattı.

 

" Ne dedim ben size? Hastane makinadan çıkan sesle inliyor sayenizde." Yusuf arsızca sırıtırken,Leyla utançla yüzünü çarşafın altına saklamaya çalıştı. Bu adama ya uygunsuz şeyler konuşurken yada uygularken yakalanıyorlardı. Utanç verici bir durumdu bu. Rüzgar onaylamaz bakışlarını ikiliye yollamaktan geri kalmadı.

 

" Rahat duracağınız yok anlaşılan! Ama yasak be adam anlamıyor musun? Yusuf'un hâlâ sırıttığını görünce o da daha fazla dayanamadı ve gülmeye başladı. " Ya bu ne kardeşim, bir an kilitlendiniz sandım. Ama bu kadar özlem giderdiğiniz yeter." Yusuf'u uyarırcasına işaret parmağını salladı. "Bak bu son uyarım eğer dinlemezsen odaya girmeni de yasaklarım. Biraz insaf yahu her makina sesinde buraya koşuyorum." diye söylenerek arkasını dönüp odadan çıktı. Kapı sesi ile Leyla yüzünde ki çarşafı biraz indirip sadece gözlerini çıkararak sordu.

 

"Gitti mi? Yusuf karısının yüzünde ki çarşafı iyice indirip tekrar dudaklarına yönelirken konuştu.

 

"Gitti." Fakat karısının dudakları yerine araya giren eli ile dudakları buluşunca kaşlarını çattı.Kocasının çatılan kaşları karşısında suratına bir gülümseme yayılmıştı Leyla'nın.

 

"Adam haklı Yusuf uslu durman lazım." Hiç istemesede sonuçta ikisinede hak vererek karısına hüsranla bakarak ayağa kalktı.

 

"İyi madem biraz yana kayda yanına uzanayım." Leyla biraz düşünür gibi yapıp olumsuz anlamda başını salladı.

 

"Olmaz bebeklerime zarar verebilirsin." Kocasının şaşırmış surat ifadesine ufak bir kahkaha atarken Yusuf'ta ellerini saçlarından geçirerek homurdandı.

 

"Desene hiç bir zaman olmayan pabucumuz dama atıldı." Kocasının sitemkar şekilde söylediği söze üzülerken yana kayıp elini boş olan yere vurması ile Yusuf yavaş hareketlerle karısının yanına uzandı.

 

Demir'e Askeriye den gelen acil durum çağrısı ile Asya ve Demir acil yola koyulmuş,Sultan Hanım, Osman'ı fazla ihmal ettiğini söyleyerek eve geçerken,diğer aile fertleri de onlarla beraber hastaneden ayrılmıştı. Yusuf herkesin eve gitmesini Leyla'nın iyi olduğunu bildirince geride kalanlarda yavaş,yavaş hastaneden ayrılmaya başladı.

 

Ömer, Esha'yı da alarak aracına doğru ilerlerken hastane bahçesinde bir bankta oturan arkadaşını gördü. İçeride Leyla'nın durumunun telaşı ile Ali'nin yokluğunu fark edememişti kimse. Esha'ya dönerek konuştu.

 

"Esha" Sen arabaya geç ben Ali'yle konuşup geliyorum."diyerek eliyle bankta oturan arkadaşını gösterdi. Esha'nın bakışları Ali'yi bulduğunda gördüğü görüntü ile üzülmeden edemedi. Dirseklerini dizlerine dayamış,başını da ellerinin arasına alarak perişan bir halde bankta oturuyordu. Bakışlarını kocasına çevirip fısıldadı.

 

"Çok kötü görünüyor Ömer."Kocasının da arkadaşının durumuna fazlası ile üzüldüğünü kendisine bakan bakışlarından görebiliyordu. Hafifçe koluna dokundu. "Hadi git. Ben arabada bekliyorum." diyerek araca doğru yöneldi. Karısının gidişi ile arkadaşının oturduğu banka doğru ilerlerken bir taraftanda hastane koridorunda Ali ve Ayşenin yaşadığı küçük tartışmayı düşünüyordu. Ne olduysa ondan sonra olmuş Ali ortadan kaybolmuştu. Bu düşünceler ile arkadaşına yaklaşıp yavaşça omzuna dokundu.

 

"Neler oluyor kardeşim!?" Sorduğu soru karşısında arkadaşının sesiz kalması ile yanına oturarak kolunu dürttü. "Sana diyorum Ali ne oluyor? Ne bu halin?" Ali ellerini indirip,oturma pozisyonunu değiştirmeden başını arkadaşına çevirdi. Kan çanağına dönmüş yeşil bakışlar Ömer'in kilerle buluşunca arkadaşının haline acımıştı doğrusu.

 

"Ne olsun be Ömer? Aynı hataları farklı şekillerde yaşamamıza rağmen sizinkiler,yine size sığındı. Benim ki ise hâlâ boşanacağım diye diretiyor!" Ömer,Ali'nin dilinden dökülen sözlerle başını olumsuz anlamda salladı.

 

"Kız seni uyardı Ali! Hepimiz uyardık. Bizimkiler bizi affetti mi zannediyorsun?" Ali evet anlamında başını sallayınca Ömer histerik bir şekilde güldü. Kirli sakallarını sıvazlayarak banka sırtını iyice dayayıp kollarını göğsünde birleştirdi. " Yanılıyorsun Ali. Daha hiç birimizin evliliğinin akibeti belli değil. Çünkü kadın milleti bir ihaneti bir de verdiği emekleri unutmazmış. Biz ağızımızı açıp orada bu rada gezerken onlar evlilikleri için mücadele etti." Gözlerini kısarak biraz düşündü." Bu son olanlar bile onların evliliğimizden vazgeçmediğini gösteriyor. En azından ben bunu anladım tüm bu yaşadığımız olaylardan."Ali'nin hala değişmeyen bakışları ve çaresiz hali ile sinirlenerek sesini yükseltti.

 

"Ama biz sen gibi pes edip kabuğumuza çekilmedik kardeşim." İşaret parmağını arkadaşının göğsüne vurdu. "Sen gibi çaresizlik içinde pineklemiyoruz. Hepimiz hâlâ affedilme ümidimiz bile yok ken evliliklerimiz için çabalıyoruz." Arkadaşının sert sözleri ile Ali sinirle ayağa fırladı.

 

" Ne yapayım lan? Söyle ne yapayım Ömer?" İri elleri ile yüzünü sıvazlayıp biraz öncekinin aksine kısık bir sesle konuştu. "Söyleyin de onu yapayım. Çünkü ben ne yapacağımı şaşırdım. Ben yıllarca aradığım kadının karım olduğunu öğrenince sonumuz vuslat diye sevinirken o bize hasreti reva görüyor Ömer." Arkadaşının perişan hali ve çaresiz sözlerine iyice sinirlenen Ömer'de ayağa fırlayıp tişörtünden kavradı ve Ali'yi sarsmaya başladı.

 

"Kendine gel lan! Kendine gel Ali! Sen bu değilsin." Arkadaşının şu karşısındaki bitik haline sinirden yumruğunu geçirmemek için zor duruyordu. " Benim yediğim içtiğim ayrı gitmeyen,kan kardeşim Ali bu değil. Çünkü o bir sesin arkasından koşacak kadar dirayetli kendinden emin bir adamdı. Ama şu gördüğüm adamın bırak karısına kendini affettirmeyi, iki laf söyleyecek yüreği kalmamış." Ali'nin tuttuğu yakasından sertçe iterek geri çekildi. Bir adım gerilerken karşısında ki adama işaret parmağını çocuk azarlar gibi kaldırıp sallayarak tehdit etti. " Eğer bir an önce toparlanıp karına kendini affettirmezsen,ben seni öyle bir dağıtırım ki feriştahı gelse toparlayamazsın." Son sözlerinden sonra dönüp arabasına doğru ilerlemeye başladı. Hızlı ve sert adımlarla arabaya yaklaşıp sürücü tarafına dolandı son bir kez daha arkadaşını kontrol etti bakışları ile. Hala aynı şekilde bıraktığı yerde duruyordu. Arabanın tavanına sinirden yumruğunu geçirip arabaya bindi. Esha arabaya bindiği andan beri kocası ve arkadaşını izlemiş Ali'nin dağılmış haline çok üzülmüştü. Her ne olursa olsun erkekler içinde her zaman Ali daha kendinden emin ve dik duruşluydu. Kocasının arabanın tavanına attığı yumrukla yüreği ağzına gelsede belliki kocasıda çok üzülüyordu arkadaşının bu haline. Tamam kendileride bir şeyleri tam rayına koymuş değillerdi ama bu gece yinede bu ikli haricinde ufaktan barış sinyalleri veren olmuştu. Onlar sanki tamamen ipleri koparmış vaziyetteydi. Ömer sakinleşmek için biraz bekledikten sonra karısına döndü.

 

" Ali'nin halini gördün değilmi? " Kocasının sorduğu soru karşısında başını olumlu anlamda salladı.

 

" Ben Ali den çok kaybetmiş bir adam gördüm Ömer. Benim az da olsa tanıdığım adamla bu adamın alakası bile yok." diyerek dışarıyı gösterdi. Bu gün çok şey yaşamışlardı stres ve duygu yoğunluğu yüzünden gözleri dolmaya başladı." Perişan, çaresiz en önemlisi kimsesiz gibi. Ayşe desen Ali den farksız değil. Ben ayrılık kararının iki insanı bu denli yıprattığını ilk defa onlarda görüyorum." Ömer karısının çenesinden hafifçe tutarak bakışlarını kendi kahvelerine sabitledi.

 

"Ayrılık ateşten bir ok diye boşa dememişler. Bizim sonumuzda onlar gibi olsun istemiyorum Esha. Ben Ali gibi çaresiz,perişan olmak istemiyorum." Karısının çnesinde ki elini yanağına çıkararak elinin tersi ile hafifçe okşarken Esha'nın gözünden bir damla firar etti. " Ben artık kim haklı davası,çekişmesi istemiyorum. Ben o bir zamanlar istemediğim evliliğimi istiyorum. Ben evimde senden gelen ayak seslerini,teninden yayılan gül kokusunu duymak istiyorum." Karısının gözünden akan yaşları silerken boynuna doğru eğilip şah damarının üstüne bir öpücük bıraktı." Sana burası kadar yakın olup,her gün senin kokunla uyanmak istiyorum. Tuhaf yemeklerin,kıyafetlerin,hatta o vücuduna çizdiğin desenler bile kabulum." Gözleri yalvarırcasına bakıyor karşındaki kadına kendini affettirmeye çalışıyordu. Ali gibi olmak acı çekmek istemiyordu. " Bırakalım geçmişi orada kalsın. Ben çocuktum,sen çocuktun. Bu günden konuşacaksak, senin gözlerini gördüğüm ilk gün düştün yüreğime. Zannetme affettirmek için söylüyorum Taj Mahal masalının üzerine yemin ederim ki bu böyle. Ali'nin kimsesizliğini bana reva görme. Ben ondan daha beter olurum." Karısının yüzünü avuçları arasına aldı. Göz yaşları ellerine değdikçe bu duruma düşmelerinde ki kendi aptallığına lanetler okuyordu. Esha ise işittiği sözlerin hiç birini beklemiyordu. Çünkü kocasıda dahil bu grubun erkekleri gönül almayı affettirmeyi bağırıp çağırıp üste çıkarak olacak zannediyorlardı. Ama ne demişti Ömer ? Taj Mahal masalının üstüne yemin vermişti. Büyük bir aşkın üstüne and içmişti. İşte böyle bir şeyi hiç beklemiyordu. Akan göz yaşları artarken kocası elleri ile yüzünü hapsedip tekrar konuşmaya başladı. " Bize,evliliğimize bir şans daha ver. Sana hiç bir şey için söz veremem,yapım belli,karakterim belli. Odunum ötesi yok. Ama güzel severim. Öyle güzel severim ki yüreğin taşıyamaz." Esha gözlerini kapayıp akan yaşları durdurmaya çalıştı ama durmak yerine daha fazla akıyordu.

 

" Ben seni kimsesiz bırakırsam benim sol yanım yetim kalır Ömer. Ben seni kimsesiz bırakamam."Kalbinin üzerine elini koydu." Seni kimsesiz bırakırsam bende bir Ayşe olurum. Ben onların yaşadığı acıyı yaşayamam katlanamam. Kaderimde sen varsın benim ister odun ol,ister sümsük. Yüreğin benim olduktan sonra ben her şeye razıyım." Karısının sözlerinden sonra sanki içinde bir şeyler hareketlendi. Affetmişmiydi şimdi?Bir şans daha tanıyacakmıydı evliliklerine yani? Ömer'in tepkisiz kalması ile sözlerinin ne ifade ettiğini anlamadığını hissetti Esha. Ömer'in kollarının arasından ellerini geçirerek oda kocasının yüzünü avuçları arasına aldı. Kirli sakalları ellerine batarken garip bir his oluşuyordu içinde. Hissettikleri ile hafifçe gülümsedi.

 

"Ben evliliğimize bir şans daha vereceğim Ömer. Ama bir şartla."bu da kızlarla uyguladıkları diğer bir plandı.Eğer her şey yolunda giderse boşanma olmazsa hepsi bu planı uygulayacaktı. Pekte plan değil istekti aslında. Ömer karısının kendisini affetmesi ile derin bir nefes aldı. İçi bayram çocukları gibi sevinçle dolarken kararlı bir şekilde konuştu.

 

" Ne istersen kabulumdür." diyerek karısının alnına bir öpücük kondurdu. Esha kocasının sevinci karşısında gülümserken şartını anlatmaya başladı.

 

" Biz kızlarla bir karar aldık." Ömer, kızlar lafını duyunca altından yine tuhaf şeyler çıkacak korkusu ile beklemeye başladı." Boşanmaların olmaması durumunda toplu nikah ve düğün hatta balayı istiyoruz." Ömer rahat bir nefes vermişti öğrendiği şartlar ile.

 

" İki şartın iyi hoşta diğerine gelince biz zaten evliyiz canım nikah ne alaka." Esha, kocasının avuçları arasındaki yüzünü sıktı.

 

"Şöyle ki; Nikah tazeleme diye bir şey var ve biz bunu da düğün günü istiyoruz. Hem ona takılma istersen,boşanmalar olmazsa dedim dikkatini çekerim." Ömer düşünür gibi kaşlarını çattı ve gözlerini şüphe ile kıstı. Esha kocasının kaşlarının ortasını parmağı ile düzeltmeye çalışarak açıkladı. "Ali ve Ayşe'nin evliliği sallantıda. Yani şu demek oluyorki, ikinci bir operasyon var." Ömer zaten çatık olan kaşlarını iyice çattı.

 

"O ne demek kızım? Görev; Ali ve Ayşe'yi barıştır,başarı ile tamamlanırsa, sonunda büyük ödül karına kavuş der gibi? Esha kocasının sözleri ile kıkırdayınca karısının gülüşü ile Ömer'inde yüzünde bir tebessüm oluştu.

 

" Öyle de denebilir." Ömer düşünceli bir şekilde başını salladı.

 

"Siz öyle diyorsanız.? " diyerek karısının dudaklarına bir öpücük bırakıp,Esha'nın çatılan kaşlarını umursamadan arsızca sırıtarak arabayı çalıştırdı.

 

Yunus yeşil bakışlarını yanında ki kadına çevirirken aralarındaki mesafeye yüzünü buruşturarak baktı. Aralarından mahallenin çöpcüsü Harun Amca'nın çöp kamyonu geçerdi.Dudakları sinsice kıvrılırken yavaşça yanında ki kadının elini tutup birden kendine çekti. Deniz bu ani hareketle kocasının göğsüne başını çarparken Yunusta kıkırdıyordu. Bu inatçı kadınla ne yapacak nasıl başa çıkacaktı hiç bilmiyordu.

 

"Beni terkettiğin için başını vuracak bir yerler aradığını bilmiyordum karıcığım." Canını acıtmasına neden olduğu yetmiyormuş gibi bir de dalga geçiyordu kendini beğenmiş kocası.

 

"Bende senin,normal bir insan gibi sarılmaktan korkup böyle yollara başvuracak kadar korkak olduğunu bilmiyordum." Kocasının bozulan surratı ile yüzünde bir zafer gülümsemesi belirdi. Yunus ne söyleyeceğini bilemeyerek aracına doğru elini tuttuğu karısı ile yürüdü.

 

" İlla ki laf sokacaksın değilmi? Sanki bir seferde alttan alsan Kara Deniz'in suları tersine akar."Elinde ki kumandaya basarak kapıları açtı karısının kapısını açıp binmesi için bekledi.

 

" Sende bir sefer kibar olsan takaların mı batar? Yunus her lafına bir cevabı olan karısının sözleri karşısında oflayarak araba ya binmesi için elini uzatarak işaret etti. Deniz gözlerini devirerek koltuğa doğru otururken giydiği kısa eteğin azizliğine uğramış büyük bir firikik vermişti. Yunus'un yeşil gözleri bu görüntü ile büyürken hemen karısının kapısını kapatıp kendinden başka gören var mı diye etrafa şüpheli bakışlar attı.

 

"Ne bok yemeye giyersin ki el kadar eteği? Sanki kumaş kıtlığı var gibi dikende bir karış dikmiş. Allah'tan etrafta pek kimse yokta gören olmadı." Sürücü tarafına dolanıp kapıyı açarak araca binerken hâlâ söyleniyordu. " Kesin bu mini eteği icat edende kadındır. Yoksa bir erkek ne diye başına bela alsın?" Biraz düşünüp kendi sözlerini yine kendisi onayladı. " Evet,evet kesin kocasına yada sevgilisine kızan bir kadın icat etmiştir bunu." Deniz kocasının homurdanarak söylediği şeylerden bir şey anlamayarak gözlerini kısıp şüpheyle baktı.

 

" Ne homurdanıp duruyorsun yine? Kış uykusunda ki ayılar gibi." Yunus duyduğu hakaretle yüzünü buruşturarak karısına baktı.

 

"Ömrümü yedin diyorum meleğim ömrümü." diyerek yapmacık bir şekilde sırıttı. Deniz görsel bir şölen sunarcasına bir bacağını diğerinin üzerine atarak kemerini takıp arkasına yaslanırken Yunus'un gözleri bu manzarayla bayram ediyordu. Ama geveze karısının susmaya hiç niyeti yok tu.

 

" Ne dediğini duydum Yunus! Kadın milletini küçümsemekten vazgeçin artık. Mini eteği kim icat etmiş bilmem ama ilk kurşun geçirmez yeleği,cam sileceği gibi hayatımızı kurtaran şeyler kadınlar tarafından icat edildiyse " gözlerini kısıp parmağını dudaklarına götürerek düşünür gibi yaptı. Daha sonra eteğini göstrerek "böyle sıradan bir şeyi testesteron patlaması yaşayan bir adam icat etmiş olmalı." Sinsice sırıtarak kocasının şakağına işaret parğı ile vurdu. "Ne de olsa aklınızın büyük bir bölümü testesteron larınızla bağımlı bir şekilde çalışıyor." Yunus bıkkın bir şekilde başını iki yana salladı. Bu kadın ne yaparsa yapsın hep üste çıkmayı beceriyordu. Çenesinden bahsetmiyordu bile. Taramalı tüfek gibiydi. Bıraksan sabaha kadar hiç susmadan konuşurdu.

 

" Tamam fındık kurdum.Haklısın. Zaten ne kadar saçma şeyler varsa biz erkekler buluruz." diyerek arabayı çalıştırdı ve yola koyuldu.

 

" Ne oldu Avukat Bey geri adım attınız bakıyorumda." Kocasının konuyu uzatmamasına şaşırmadan edemedi. Şaşırmıştı çünkü mesleği ve karakterinin verdiği özellikle tartışmayı seven bir insandı. Yunus aynayı kontrol edip sinyal verip sağa döndü. Dönmesi ile gözlerinin karısının bacaklarına kayması bir olmuştu. Ne demeye giymişti ki şu lanet eteği onun yüzünden kaza yapacaklardı.

 

" Deniz ne olur sus ve arka koltuktaki ceketi bacaklarına ört." Deniz anlamamış bir surat ifadesi ile kocasına baktı.

 

"Benim konuşmamın seni bu kadar rahatsız ettiğini bilseydim Ayşe gibi susmayı tercih ederdim." diyerek kollarını göğsünde birleştirip cama doğru vücudunu çevirdi. Hareket ettikçe açılan eteği ile kalçaları görünmeye başlamıştı. Fakat Deniz farkında değildi. Yunus'un gözü ise yoldan çok karısının kalçalarındaydı. Ah! Bu testesteron hormonları bu gün fazla mesai yapıyordu anlaşılan. Dikiz aynasından arkayı kontrol ederek arabayı ani bir frenle durdurup arka koltuğa uzandı. Deniz ani frenle öne doğru savrulurken kocası arkadan aldığı ceketi karısının bacaklarına örtmeye çalışırken

Deniz ise bu defa şaşkınlık içinde kocasını izliyordu.

 

"Ne yapıyorsun? Ne şimdi bu? diye bakışları ile ceketi gösterdi. Yunus ise hala sıkıca örtmeye çalışıyordu.

 

"Klima açık üşüme diye güzelim." Kocasının sesinde ki boğukluk dikkatini çekmişti. Nesi vardı bu adamın? Hastamı oluyordu yoksa? Elini kaldırıp alnına koyarak ateşini kontrol etti. Sanki biraz ateşide var gibiydi. Endişe ile kocasının iyice tuhaflaşan hallerini izledi. Yunus karısının dokunuşu ile daha beter duruma düşerken Deniz bacaklarındaki ceketi alarak arkaya attı.

 

"Yunus hasta olacaksın galiba ateşin var. Sesin boğuk,boğuk çıkıyor." Telaşlı bakışlarını eşinin gözlerine çevirdiğinde onun bakışlarının dudaklarında olduğunu fark etti. Biraz garip bir durum vardı galiba ortada.Emniyet kemerini çözmeye çalışırken sözlerine devam etti. " Sen bir garipsin. Hasta olacaksın galiba. İstersen arabayı ben kullanayım?" Bu garip durum karşısında elleri titriyor kemeri bir türlü açamıyordu. Elinin üzerinde hissettiği elle bakışlarını kocasına çevirdi. Fakat bu kadar yakınında beklemiyordu Yunus'u.

 

"Sakin olurmusun,hasta falan değilim.Ama bu gidişle olabilirim. Sayende bu akşamın başından beri" dudakları arsızca yana doğru kıvrıldı."bazı hormonlarım tavan yaptı." Deniz kocasınınnimalı sözleri ile kısa bir an düşünürken anladığı şeyle irice açılan gözleri ile kocasına baktı. Aralarında milim mesafe varken Yunus'un göz bebeklerinin irileşmesi de üstüne cabası idi. Karısının şaşkın hali ile çapkınca bir sırıtış ile burnunun ucuna bir öpücük kondurdu. Daha sonra yanağına doğru küçük öpücükler bırakarak dudaklarına kadar devam etti.

 

" Deniz!" Sesi iyice boğuklaşmış fakat pişmanlık dolu bir tınıyla çıkıyordu boğazından." Yetmez mi bu kadar ayrılık? Ben yanıyorum. Dumanım çıkıyor da görmüyorsun. Bunca yıllık hasret bitsin artık yalvarırım." Yalvaran bakışlarını karısının dudaklarından gözlerine çevirdi.

"Hatırlıyor musun biz bir yemin vermiştik birbirimize. Ne oldu bize Deniz? Etrafımızda dönen oyunlar yüzünden mi olacaktı bu aşkın sonu?" Başını olumsuz anlamda iki yana sallayarak dolmuş gözlerini gizleme gereği duymadan konuştu. " Ben verdiğim sözün hâlâ arkasındayım peki sen Deniz?" Karısının dolan gözleri ve kararsız bakışları içini acıtıyordu. Dudağına bıraktığı küçük bir öpücükle fısıldadı. "Verdiğin yemini hatırlıyormusun?"

 

Yunus bir umutla beklemişti karısının sözlerine cevap vermesini ama Deniz tepkisiz kaldıkça dolan gözlerinden yaşlar süzüldü. Demek ki karısı yaşadıkları onca anı yı silip atmıştı. Haksızda değildi ne diyebilirdi ki? On yaşında çocuk yapmazdı, yaptığı aptallıkları. Çevrilen oyunlar onların sevdası için bile olsa çark tersine dönmüş kendisi her şeyi yanlış anlamıştı. Direksiyonu sıkıca kavramış parmak boğulumları beyazlaşmıştı. Ayrılığı hiç bu kadar iliklerine kadar hissetmemişti. Sinirle başını direksiyona vurdu bir kaç defa her şeyi kendi akılsızlığı yüzünden mahfetmişti. Başını direksiyona dayayıp göz yaşlarının akmasına izin verdi. Deniz ise kocasının ilk defa göz yaşlarına şahit oluyordu. O hep sert ve dik görünüşünden taviz vermeyen bir adamdı onun gözünde. Karşısındaki görüntü kocasının pişmanlık dolu hali ve göz yaşları iken daha fazla eziyet etmeye dayanamadı. O da göz yaşları içinde başını olumlu anlamda sallayarak fısıldadı.

 

"Unutmadım! Unutsam senin ve evliliğimiz için bu kadar çabalar mıydım?"

 

Yunus işittiği sözler ile yaşlardan ıslanmış yüzünü direksiyondan kaldırarak karısına umutla baktı. Demek ki vazgeçmemişti. Demek hâlâ evlilikleri için bir umut vardı. Yaşlarla dolu gözleri sevinçle parladı.

 

Şimdi ikiside göz yaşları içinde bir birine bakıyordu. Yunus ilk hamleyi yaparak karısını kendine doğru çekip sarıldı.

 

"Cevap vermeyince bir an bizden vazgeçtin sandım. Her şey bitti sandım Deniz." Fısıltı eşliğinde söylediği sözlerden sonra karısının saçlarına küçük öpücükler bırakırken Deniz ise kıkırdayarak karşılık verdi bu sözlere.

 

"Her zaman diyorum kalın kafalısın diye. Ben senin davalarındaki dışı hoş içi boş kadınlar gibi karşılaştığı zorluklarda sevdasını unutacak biri miyim ha uşak? Burnunu hafifçe çekip kocasının göğsüne biraz daha sokuldu. "Yemin verdim. Sonunda kavuşmak yoksa ölüm olsun dedim. Ne zannettin beni." Sen beni o sevdalarının arkalarına saklanıp her haltı yiyen .." Karısının kügür edeceğini anlayan Yunus,hızla geri çekilip uyardı.

 

"Deniz!"

 

"Tamam ya. Pe.." Karısının sözünü keserek tekrar uyardı.

 

" Fındık kurdum, yakışıyormu ağzına?"

 

"Öfff! Erkek sinek bile görünce tövbe bozan kadınlardan mı sandın?" Yunus gülerek karşısında ki kadını izledi. Küçüklüklerinde de aynıydı. Sinirlenince basardı küfürü.E biraz ağzı bozuk karısı vardı. Ama o her haline tutkundu bu kadının. Yunus'un gülüşü ile Deniz'in dudakları hain bir şekilde kıvrılırken tek kaşını da kaldırarak kocasına baktı. Bu bakışın altın dan bir şey çıkacaktı. Emindi bir de kaşını kaldırdıysa üstüne,hiç kaçarı yoktu bir şey vardı.

 

"Şimdi, seni affetmiş olabilirim ama tamamen değil." Yunus biliyordum illaki bir şey çıkaracağını diye içinden geçirirken Deniz sözlerine devam etti. " Bana yeniden düğün yapacaksın bir de balayı." Yunus işittikleri ile rahat bir nefes alırken karısı elini kaldırıp dur işareti yaptı. " Hemen rahatlama kılçık. Fakat biz kızlar toplu düğün ve balayı istiyoruz." Yusuf bu toplu düğüne değilde balayı mevzusuna bozulmuştu biraz. O rada da mı rahatça başbsşa kalamayacaktı karısıyla. Mecburiyetten başını salladı. " Ama sorunumuz var çiftlerden biri eksik." Yunus gözlerini kısarak karısına baktı.

 

" Kim miş eksik olan?" Deniz düşen yüzü ve bozulan morali ile kocasını cevapladı.

 

" Ali ve Ayşe." Yunus işte büyük bir sorunun burada çıkacağını anlayarak çattığı kaşları ile karısına baktı.

 

" E ne olmuş onlara? Deniz gözlerini devirip kocasının çenesine bir öpücük bıraktı.

 

" Biliyorsun ki iki gün sonra boşanma davaları var. Eğer boşanırlarsa düğünü,balayını unut. Ben arkadaşıma nispet yapar gibi gülüp oynayamam. E haliyle düğün olmayınca bu ayrılık daha da uzar kocacacığım." Yunus'un işittiği sözlerle gözleri irileşirken isyanla bağırdı.

 

" Yeter be kızım! İnsaf et! Kimsenin özel hayatına müdehale edemeyiz ki. " Karısının çatılan kaşları ile sakince sordu. "Ne yapayım yani? Zorla bir odaya mı kapatayım boşanmamaları için. " Karısı dudaklarını büküp ellerini iki yana açtı.

 

" Ne bileyim ben canım? Avukat olan sensin. İster eve kapat ister ricanı geri çevirmeyecek bunlara göstermelik mahkeme kuracak bir Hakim bul." Yunus şaşkın, şaşkın karısına baktı. Karısı ne içmişti acaba?

 

" Deniz sen iyimisin? Bu dediğin suça girer birtanem. Eğer Ayşe duyarsa bizi duman eder." Deniz kocasının gömleğinin düğmeleri ile oynarken bir taraftanda fikirlerini sunuyordu.

 

" Biz söylemezsek nereden duyacak canım. Üstelik Ali'ninde haberi olmazsa hiç bir şekilde çakmaz. Bu iş olmazsa havada bulut sen beni unut kocacığım. Yunus karısının üstü kapalı tehditine mecburen boyun eğmek zorunda kaldı.

 

"Tamam başımın belası tamam."

 

OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.

 

DEVAMI İKİNCİ PARTTA OLACAK BAKALIM DİĞERLERİDE EŞLERİNİ İKNA EDEBİLECEKMİ? (:

 

  

 

~yitenumutlar~

 

 

Loading...
0%