Yeni Üyelik
30.
Bölüm

A-D-Bölüm-29

@yitenumutlar

 

 

Böyle bir şeyi nasıl yaparlardı? Kocasının onun için hazırladığı küçük ama değeri büyük süprize gölge düşürmüşlerdi elindeki mektupla. Anlayacağı hiç mi akıllarına gelmemişti? Kocasının el yazısı ve kardeşinin yazısını ayırt edemeyecek kadar delirdiğini mi düşünüyordu onlar da? Beynindeki düşünceler ve içindeki öfkeyle oturduğu yataktan kalktı ve odanın içini dolanmaya başladı. Niye yapmışlardı? Bu plan kimin fikriydi? Talha böyle bir şeyi asla akıl edemezdi. Birden dolanmayı kesip olduğu yerde durdu. Ali'lerin boşanma olayı aklına gelince iki kişi üzerinde yoğunlaştı. Böyle saçma planlar yapmakta üstlerine olmayan Yunus ve Kenan! Elindeki notu sinirle tekrar okudu.

 

"Azram bu görevden belki dönemem. Eğer bana bir şey olursa kardeşlerimin yanından ayrılma. Çünkü arkamda bıraktığım düşmanlarımın sana zarar vermesinden korkuyorum. Eminimki onlar seni koruyup kollayacaktır. Bu senden son isteğimdir Meleğim!"

 

Okuduğu notla yüzünü buruşturan Azra kağıdı katlayarak hırsla odadan çıktı.

 

"Meleğim miş! Ya akıl var mantık var be! Benim kocam bana bir kere bile Meleğim diye bir kelime kullanmadı ki!"

 

Merdivenlere doğru yöneldiğinde Babası ile Ali'nin konuşmasını duyunca olduğu yerde bekleyip hararetli konuşmayı dinlemeye başladı.

Babasının anlattıkları ile derin düşüncelere dalamasına neden oldu. Kardeşi ve kendisine karşı olan ilgisizliğinin, soğukluğunun sebebi annesi miydi? Sonra aklına Mehmet'in söylediği son sözler geldi. " Baban da en az bizim kadar suçsuz!" Kulaklarında yankılanan sesle başını olumsuz anlamda salladı. Kendi annesi öz evlatlarının mutluluğunu istemeyecek kadar saplantılımıydı yani? Annesinin kıskançlığını,memnuniyetsiz bir kadın olduğunu, hatta bazı konulardaki saplantısını biliyordu ama bir babayı çocuklarından mahrum edecek kadar hastalıklı bir düşünceye sahip olduğunu tahmin dahi edemezdi. Merdivenlere oturarak başını ellerinin arasına aldı ve düşünmeye başladı. İçeride konuşulan konuyu işitiyor ancak idrak edemiyordu. Tehlikeli bit kadındı annesi. Hemde korkulacak kadar tehlikeli. Korkuyordu da Azra. Ama bu evi,kocasının hatıralarının olduğu yuvasını nasıl bırakıp giderdi? Kimseye pabuç bırakmayan Azra'da korkabiliyormuş demek diye geçirdi aklından. Sonra Annesinin yapabileceği şeyleri düşününce dehşetle açıldı iri gözleri.

 

"Ya dediğini yapıp beni akıl hastanesine yatırırsa? Ya üç ay içinde gerçekleştirmemi istediği evlilik için karşı koyamayacak hale getirirse beni? " Kendi,kendine fısıldadığı sözlerle arkadaşlarının aldığı karara hak verdi. Babası bile baş edemediyse, annesiyle o nasıl baş ederdi? Tek korkusu ninesi ve Talha'ydı. Aldığı karardan emin bir şekilde merdivenleri inerek usulca salona doğru süzüldü. Kapıda dikilen kardeşinin yanından geçerken ters bakışlarını göndererek içeri ilerleyip babasının karşısında dikildi. Herkes şaşkınca Azra'yı izlerken o elinde katlı duran notu babasına uzatarak konuştu.

 

"Mehmet'te böyle olmasını istiyormuş." Babasının yanına otururken bakışlarını diğerlerinin üzerinde gezdirdi. Herkes kağıtta yazılanları merak ederken Yunus,Azra'yla kesişen bakışlarını kaçırmıştı. Bu durum da Talha'nın iş birlikçisi de belli olmuştu. Azra,Yunus ve Talha üzerinde bakışlarını gezdirirken notta yazılı olan sözleri özetledi.

 

" Bu notu Mehmet bırakmış." Kocasının ismine bastırarak söylerken Yunus ve Talha huzursuzlukla yerinde kıpırdanınca Azra sözlerine devam etti. "Görevden dönemezse, yada başına bir şey gelirse sizin yanınızdan ayrılmama mı istemiş." Diğerleri pür dikkat Azra'yı dinlerken Yunus ve Talha'nın bakışları evin iç mimarisini inceler cinstendi. " Düşmanlarının bana zarar vermesinden korkuyormuş. Her ne kadar ben bir düşmanı olduğunu bilmesemde kocamın ani ölümünün bundan başka bir açıklamasının olacağını zannetmiyorum." Talha,yavaşça Yunus'un yanına yaklaşarak fısıldadı.

 

"Sana inanmaz demiştim. Bakışlarını görüyormusun?" Yunus mavi gözlerini Azra'ya çevirerek kaçamak bir bakış atınca Talha sözlerine devam etti. " Üstelik bizim yaptığımızı da anladı. Artık hangi işkenceleri reva görür bize orasınıda sen düşün. Nede olsa bu fikri düşünürken onuda hesap etmişsindir Yunus abi." Yanındaki gencin karnına dirseğini geçirerek iki büklüm olmasını sağlayan Yunus kendilerine şüpheyle bakan ev halkına şirince sırıttı ve burnunu kaşır gibi yaparak sinirle yanındaki gence dişlerinin arasından fısıldadı.

 

"Lan bi sus! Her boku açığa çıkaran sensin zaten. O gözlerini mobese kamerası gibi dikmeseydin ablana hiç bir şeyden şüpelenmezdi." Buruşturduğu yüzüyle karnını tutan Talha cevap vermekte gecikmedi.

 

"Senin de Azra gibi bi ablan olsaydı,o zaman senide görürdüm abi!"

 

Yunus,Talha'nın sözleri ile kulak memesini iki parmağı arasına sıkıştırdı ve dudaklarını büzerek yanındaki sehpaya parmaklarını vurdu.

 

"Allah korusun lan o nasıl söz!?" Talha, Yunus'un tepkisiyle sırıtırken Azra ikiliye bakıp tek kaşını kaldırdı ve tekrar konuşmaya başladı.

 

"Bu yaptığınızı anlamaya cağımı mı zannettiniz?" İkilinin mahçup bakışları birbirine dönerken şimdi Yandık dercesine dudaklarını ısırdılar. " Bi kere benim kocam bana Meleğim diye bir kelime asla kullanmadı. Yaşasaydı da zaten kullanmazdı."

Yunus işittiği kelimeyle yüzünü buruşturarak dönüp yanındaki gencin yüzüne tükürdü.

 

"Tüh!Allah senin belanı versin lan kot kafa! Ben sana ne dedim?" Ellerini iki yana açarak anlatmak istediği kelimenin atltını çizmek istercesine parmaklarını birleştirdi ve kelimyi heceledi. " Al-lah-sız yazacaksın demedim mi?" Talha'nın kafasına bir tokat patlatarak söylendi. " Salak! Hamsi beyinli uşak!" Evdekiler onların bu haline kıkırdarken, Talha tokatın geldiği yeri okşarken yüzünü buruşturarak bıkkınca konuştu.

 

"Abi o sözlerin altına hiç Allahsız yazılır mı?" Başını sağa,sola sallayarak söylenmeye devam etti. " Hem ben Eniştemin romantiklikten uzak o denli bir odun olduğunu nerden bile bilirim?" Talha'nın sözleri ile babası uyarırcasına öksürürken Emine nine de yanındaki bastonunu alıp Talha'ya doğru uzanarak kafasına geçirdi.

 

"Ölmüş yavrımın arkasından nası gonuşuyon sen gavur çocu?" Talha elini tekrar başına götürerek isyan etti.

 

"Yeter ama ya! Cidden yeter! Ne yim ben şamar oğlanı mı? Gelen vuruyor giden vuruyor. Salak ettiniz yeminle!" Azra olaya müdahale etmezse dahada büyüyeceğini anlayarak karşısında oturan adama seslendi.

 

"Ali!" Yeşil bakışlarını kendisine seslenen kıza tırsarak çeviren adam sıranın kendine geldiğini anlayarak mahçup bir şekilde baktı.

 

"Konuştuklarınızı duydum." Ali içinden işte şimdi Yandık derken Azra sözlerine devam etti. " Fikrinize katılıyorum." Bakışlarını evin içinde gezdirdi ve kendisine şaşkınlıkla bakan adama tekrar dönerek konuştu. " Mehmet'in hatıralarıyla dolu bu ev üzerime,üzerime geliyor. En kısa zamanda uygun bir yer bulursanız bende sizinle gelmek isterim." Onlara annesinden korktuğu için böyle bir şey yaptığını tabiki söylemeyecekti. Varsın onlar sebebini söylediği şeylerden dolayı zannede dursunlardı. Bakışları Yunus ve Talha'yı bulunca yüzünde hafif bir tebessüm oluştu. " Keşke böyle bir oyuna başvuracağınıza direk fikrinizi söyleseydiniz."

 

Azra'nın sözleri ikiliyi mahçup bir hale sokarken,o da intikamının planlarını yapmaya başlamıştı bile. Eee o Azra'ydı.Elbet bu yaptıklarının bir bedeli olacaktı. Evdekiler bu kararla mutlu olurken kızlar çoktan plan programa başlamış Azra'da başı babasının dizlerinde Emine nine'nin aldığı karar hakkındaki olumlu düşüncelerini dinliyordu.

 

Geçen iki haftanın ardından istedikleri tarzda bir yer bulamayan erkekler Yusuf'un arkadaşının yaptığı özel bir siteden birer daire almışlardı. Yunus dediği gibi arkadaşının tutuklanması ile Denizi'de alıp Trabzon'a giderken geride kalanlar da evlerin işleri ile uğraşıyordu. Ali,Azra'nın dairesinin hemen yanındakini alırken Ömer'de dediği gibi Yunus'un üst katını almıştı. Kenan ve Yusuf ise karşılıklı birer daire seçmişlerdi.

 

Karşısında duran kapıya bakan Deniz Yunus'un gergin sesiyle ona döndü.

 

"Deniz mecbur değilsin. Madem Asi'ye Sultan'ı görmek istiyorsun ben onu getirirdim babanlara." Sıkıntıyla yüzünü buruşturup karşısındaki kapıya bir bakış attı ve tekrar konuştu. " Şimdi annem ileri geri konuşup canını sıkacak." Deniz kocasının yüzünü avuçları arasına alarak tebessüm etti.

 

"Ya nerede görülmüş yaşlı bir kadının gelinin ayağına geldiği?" Masum bakışlar atarak kocasının gönlünü yapmaya çalıştı. Kendisi yüzünden ailesiyle arası açılsın istemiyordu. " Merak etme bir şey olmaz. Hem annende kabullenmiştir artık beni." Gülümseyerek kocasının mavi gözlerine bakıp iç çekti ellerini göğsüne doğru indirerek gömleğinin yakalarını düzeltti ve kocasının homurdanması ile kıkırdadı.

 

"Annem! Benim annem seni kabullenecek." Dudaklarını bükerek başıyla hadi bakalım der gibi kapıyı işaret etti. Deniz kocasının işareti ile derin bir nefes alarak elini uzatıp zile dokundu. Kısa bir bekleyişin ardından Şana Hanım kapıyı açınca gelenleri görmesi ile küçük bir çığlık attı.

 

"Oğlum! Asiye Anne Yunus gelmiş!" Deniz kendisini görmezden gelen kadına gözlerini devirerek beklerken,Yunus annesinin elini öpünce uyarırcasına öksürdü. Öksürüğün nedenini anlayan Şana Hanım asılan yüzüyle gelinine bakıp elini uzattı ve yarım ağız konuştu.

 

"Sende hoşgeldin gelin." Önüne uzatılan eli öpen kız geri çekilince Şana Hanım eliyle içeriyi işaret ederek tekrar konuştu. "Geçin hadi kapıda kaldınız." Ayakkabılarını çıkaran ikli içeri geçerken kadın oğlunun ayakkabılarını alarak Deniz'in ayakkabılarını dışarıda bıraktı. Bunu gören Yunus annesine ters bakışlar atarak kapatmak üzere olduğu kapıyı tutup karısının ayakkabılarını da alarak kendi ayakkabılarının yanına bıraktı ve Deniz'in elini tutup içeriye doğru ilerledi.

 

Köşede oturan yaşlı kadın Yunus ve gelinini görünce sevinçle bağırdı.

 

"Uyy! Uşaklarum gelmuş! Ha boyle yanuma gelun!" Heyecanla elini oturduğu yerin yanına vurarak ikiliyi davet etti. Deniz önden giderek yaşlı kadının elini öpüp kucakladı ve yanına oturarak kocasının da hasret gidermesini bekledi. Torununun da oturması ile yaşlı kadın yüzündeki mutluluk ifadesiyle Deniz'e bakarak konuştu.

 

"Nasisun kizum iymisun? Haçan ne ara celdinuz?" Deniz sıkıntıyla kocasına bakarken o sırada kayınvalidesi geldi ve tam karşılarına oturdu.

 

"İki gün oluyor ninem." Şana Hanım bunu duyunca yüzünü buruşturarak oğluna söylenmeye başladı.

 

"Ha iki gündür bunun anası gildesiniz yani? Bize de yeni selam veriyorsunuz." Annesinin karısını işaret ederek bunun diye hitaf etmesi ile sinirlenen Yunus tam ağzını açmıştıki Deniz sakince cevapladı.

 

"Yok Şana anne olur mu öyle şey? Yunus'un bi arkadaşı tutuklanmış biz oradaydık." Gelinin açıklamasıyla burun kıvıran kadın oğluna dönerek konuştu.

 

"Kimmiş tutuklanan uşak?" Karısını hiç tınlamadan kendisiyle konuşan annesine çattığı kaşları ve sert bakışları ile cevap verdi.

 

"Cemal!" Kadının hayretle eli ağzına giderken Yunus tekrar konuştu. " Babam nerede? Onuda görseydikte biz kalksaydık." Deniz kocasına uyaran bakışlar atarken Şana Hanım üzüntüyle konuştu.

 

" Aaa nereye oğlum ateş almayamı geldin? Karnın aç mı? Baban kahveye gitti gelir birazdan." Annesinin sadece kendisiyle diyalog kurmasına öfkelenen Yunus oturduğu yerden kalkarken kadın Deniz'e ters bakışlar atarak tekrar konuştu. "O mu istemiyor kalmayı? Kaş göz ettiğine bakılırsa o istemiyor tabi." Yunus annesinin Deniz'e karşı olan tavrıyla hırsla ayağa kalkıp bağırdı.

 

"Yeter anne! Derdin ne senin Deniz'le ya? O laf soktuğun,burun kıvırdığın,istemediğin kız getirdi zorla beni buraya." Hırçın bakışları Deniz'i bulunca sinirle üstüne doğru yürüyerek elinden tutup sertçe kendine çekti.

 

"Sana gelmeyelim demiştim! Ama senin laz inadın tuttu bir kere kimseyi dinlemez burnunun dikine gidersin. " Karısını göğsüne bastırarak tekrar annesine döndü. " Karımın istenmediği bir evde bende kalmıyorum." Şana Hanım şaşkınca oğluna bakarken Asiye nine araya girdi.

 

"Uyy! Kiz celun haçan baa bak! Ben saa bole mi ettum? Ha bu uşaklara gün dirluk göstermeyecesan ben seni yollarum anan evune!"

 

Kayın validesinin sözleri ile Yunus ve Deniz'in önüne geçen kadın kin dolu bakışlarını gelinine çevirip konuştu.

 

"Tamam sustum oğlum. Yemeğimizi yiyelim kalmak istemezseniz yine gidersiniz."

Yunus annesinin sözlerini umursamadan kapıya yönelse de Deniz'in yalvaran bakışları ile geri adım atmak zorunda kalmıştı. Tekrar kalktıkları yere otururlarken babası gelmiş Şana Hanım'ın aksine o sevgiyle karşılamıştı gelinini. Yemek için mutfağa geçen kadının ardından Deniz'de hareketlenince Yunus'un ters bakışları ile karşılaştı. Kocasını umursamadan mutfağa yönelen kız kayınvaldesini salata yaparken görünce hemen yaklaşarak konuştu.

 

"Anne ben salatayı yapayım istersen?" Kadın kendi tavırlarına karşı gelininin hâlâ ılımlı olduğunu görünce bıçağı tahtaya bırakarak bir şey söylemeden ocaktaki tencerenin başına geçti. Deniz'in salatayı bitirdiğini görünce dilini yine tutamamıştı.

 

"Elin hızlı ama görünen o ki bazı organların yavaş çalışıyor." Deniz,doğrama tahtasını yıkarken kadının sözlerine anlam veremeyerek baktı.

 

"Anlamadım anne." Kadın gözleri ile Deniz'in karnını işaret ederek tekrar konuştu.

 

"Diyorum ki bir sorunun var galiba evliliğinizin senesi geçti sende hala tık yok." Deniz'in çatılan kaşları ve şaşkın bakışlarını görünce başını sağa,sola sallayıp sözlerine devam etti. " Anlaşılan o ki aklında kıt! Bebek diyorum bebek! Köyde laf aldı başını yürüdü. Senin yüzünden oğlumun adı çıktı." Ocaktaki çorbayı karıştırmayı bırakarak bir elini beline atıp diğerini hesap sorarcasına salladı. " Takacıların Yunus kısır diyorlar." Deniz'in üzerine doğru bir adım atarak işaret parmağını kaldırıp tehdit edercesine salladı. "Bana bak gelin eğer tez zaman da bir bebek vermezsen oğluma üstüne kuma getiririm." Gelininden cevap alamayınca sesini hafif yükselterek sordu. Duydun mu beni?"

 

İşittiği sözlerin siniri ile yıkadığı bıçağı sıktığının farkında olmayan Deniz, kocasının endişeli sesiyle kendine geldi.

 

Yunus karısı mutfağa geçince yerinde duramamış lavoboyu bahane ederek çıkmıştı. Mutfağa doğru yaklaşınca annesinin karısına ima ettiği sözleri duydu ve karısının kendini ezdirmeyeceğini bildiği için müdehale etmedi. Fakat Deniz'in hiç sesi çıkmayıp annesinin olayı dahada abartmasıyla mutfağa girdiği anda Deniz'in elinden akan kanı görmesiyle endişeyle bağırdı.

 

"Deniz!" Karısının sıçrayarak kendine gelmesinin üzerine korku dolu bakışları tezgahtaki havluya kaydı. Hemen havluya uzanarak karısının eline bastırarıp öfkeyle annesine döndü.

 

"Seni uyarmıştım anne! Hemde defalarca!" Annesinin söylediklerini umursamadığını görünce boşa konuştuğunu anlayarak söylenerek kapıya doğru yöneldi. "Senin evini de o hayalini kurduğun kumayı da,torunlarını da!" İçeriden sesleri duyup gelen ninesi ve babası merakla ne olduğunu anlamaya çalışırken, karısının hıçkırıkları arasında ismini söylemesi ile kapının eşiğinde durarak bakışlarını ona çevirdi.

 

"Yunus! Beni ka.." Karısının konuşmasına fırsat vermeyen adam fısıltıyla konuştu.

 

"Hadi yürü igidiyoruz buradan!" Deniz elindeki kesiğe bakıp başını olumsuz anlamda salladı. Bu hareketini tamamen yanlış anlayan adamın bu defa ateş saçan bakışlarının hedefi kendisi olmuştu. " Sana yürü dedim Deniz! Bir dakika daha duramayacağım burada!" Elinden sızan kana bakan kızın gözleri kayarken tekrar konuştu.

 

"Yunus beni kan tutar!" Deniz'in sözleri ile mavi gözleri irice açılan Yunus, fenalaşan karısını tutmak için beline sarılırken kollarına bayılması bir oldu. Telaşla karısını kucağına alarak annesine sertçe bağırdı.

 

"Her şey senin suçun anne! Nasıl annesin sen? Benim mutsuzluğumdan zevk mi alıyorsun. Deniz mutsuz olunca bende mutsuz oluyorum anla bunu artık!" Annesinin yalvarışlarını umursamadan hızla evden çıktı. O sırada ninesinin seslenmesiyle duraksayarak yaşlı kadına döndü.

 

"Yunus'um. Sari uşağum. Haçan al bu anatari. Yayla evinindur. Çigma bole sinur ile yola." Torununun kollarındaki kızın saçlarını sıvazlayarak tekrar Yunus'a çevirdi mavi bakışlarını. " Merak etmeyesun da! Birnuna bi sovan koklatuver bişeyciğu galmaz celir gendune." Yunus ninesinin elindeki anahtarı alıp tekrar arabasına yöneldi. Deniz'i yolcu koltuğuna oturtarak elindeki yarasına baktı ve kesiğin derin olmadığını görünce rahat bir nefes alarak torpidodan yarabandını ve ıslak mendili aldı. Yarayı temizleyip bandı yapıştırdı. Sürücü koltuğuna doğru ilerleyip arabaya bindi ve çalıştırarak yayla evine doğru yola koyuldu.

 

Kulağına gelen çıtırtılar ve bunaltıcı bir sıcaklıkla gözlerini araladı Deniz. Kahverengi gözleri ahşap bir tavanla karşılaştı önce daha sonra bakışlarını etrafta gezdirerek yerinde doğruldu. Neresiydi burası? En son Asiye ninenin yanındaydılar. Bakışları pencere kenarındaki arkası ona dönük olan kocasını bulunca seslendi.

 

"Yunus!" Karısına doğru telaşla dönen adam, hızla yaklaşarak yanına oturdu ve endişeyle sordu.

 

"İyimisin bitanem?" Başını sallayan karısını göğsüne doğru çekerek kollarının arasına aldı.

 

"Yunus, bu ev kimin? Ne işimiz var burada?" Karısını kendinden uzaklaştırarak yüzünü avuçlarının arasına aldı ve gülümseyen gözleri ile baktı.

 

"Dedem'indi ama artık benim. Yani bizim." Gülen bakışlarının yerini pişmanlık alırken karısının kesilen avcuna canını yakmaktan korkarak dokundu. " Sana gitmeyelim demiştim. Mecbur değildin. Şu haline bak! Ben dokunmaya korkarken saatler içinde ne hale geldin." Deniz olanları hatırlayınca gözlerinin dolmasına engel olamadı. Gerçekten köyde kocasının kısır diye adını mı çıkarmışlardı? Evliliklerinin üzerinden bir sene geçmiş olsa bile sorunları vardı bu yüzden dokunmamıştıki kocası. Tam sorunlarını halletmişlerdiki Mehmet'in ölmü herkesin elini kolunu bağlamıştı. Çenesinde hissettiği parmaklarla eğdiği başını kaldırdı. Kocasının mavi gözlerine bakarken gözyaşları arasında konuştu.

 

"Köyde adın çıkmış kısır diye. Annen üstüme kum.." Karısının dudaklarına parmaklarını bastırarak susmasını sağlayan adam sinirden koyulaşan bakışları ile baktı.

 

"Çıkar at bunları aklından! Asla böyle bir şey olmayacak!" Koyulaşan gözleri yerini muzip prıltılara bırakırken karısına biraz daha yaklaşarak elini yüzüne doğru kaydırdı. Gözleri dudaklarına yönelirken fısıltıya benzer bir şekilde konuştu.

 

"Biz açılışı yapamadık daha, anam bebek diyor. Onlar olayın iç yüzünü bilmediği için konuşuyorlar." Karısının alnına bir öpücük bırakarak yanaklarını hafifçe okşayarak boğuklaşmaya başlayan sesiyle sözlerine devam etti. " Madem sen bu sözlere çok üzüldün kurtar kocanı dillere düşmekten Deniz kokulum."

 

Kocasının sözleri ile Deniz yerinde kıpırdanırken bedenini basan sıcaklıkla bakışlarını odanın içerisind gezdirdi. Kocası da haklıydı. Artık bir şeyleri aşmanın zamanı gelmişti. Üstelik bu birleşme uzadıkça belliki ikiside daha çok yıpranacaktı. Yunus'un annesinin sözleri aklına gelince başını iki yana sallayarak sertçe söylendi.

 

"Hayır."

 

Karısının sözleri ile başını hafifçe kaldırarak hayal kırıklığı içinde baktı. Hafifçe geri çekilirken Deniz kocasının üzerindeki kazağa yapışarak çattığı kaşları ve korkulu bakışları ile başını iki yana salladı. Belliki yanlıl anlamıştı kocası.

 

" Yunus!" Karısının üzgün yüzü ve korkulu bakışları ile elini tutarak konuştu.

 

"Bitanem belliki hazır değilsin." Mavi bakışlarını kaçırarak sözlerine devam etti. " Beklerim ben hazır hissettiğin zam..." Bu defa kocasının sözlerinin yarım kalmasının sebebi Deniz olmuştu. Elini kocasının ağzına kapatarak onun susturdu.

 

"Ama kocacığım bizim bir an önce level atlamamız gerekiyor." Yunus'un anlam veremeyen bakışları ile elini kocasının kazağına uzatarak çıkartmak için çekiştirdi.

 

" Ben hazırım! Biz bu kaplumbağa hızıyla gidersek bir değil iki kuma gelir üstüme."

 

Karısının sözleri ile gözleri irileşen adam elini Deniz'in elinin üzerine koyarak durdurdu ve şaşkınca konuştu.

 

"Kızım ne yapıyorsun ya!? Çıldırdın mı?" Başını sağa sola sallayarak Deniz'in yüzünü avuçları arasına alıp gözlerine bakarak sözlerine devam etti.

 

" Bak şu an kendimi zor tutuyorum zaten. İstersen fazla zorlama. İlk gecemizin de annemin takıntıları yüzünden mahfolmasını istemiyorum."

 

Karısının asılan yüzüne bakarak istediği şeyden emin olmak istercesine sordu.

 

" Deniz sen cidden bu birlikteliği istiyor musun yoksa annemin sözlerimi seni bu düşünceye iten?"

 

Kıstığı bakışlarını kocasının mavi gözlerine odaklayarak kendisinin hazır olduğu bu birlikteliğe onun neden karşı çıktığını anlamak istercesine baktı kısa bir an. Anlam vermeyince umursamaz bir hava takınmaya çalışarak cevap verdi.

 

"Madem istemiyorsun benden günah gitti. Bir daha benden böyle bir teklifi duyamayacaksın kocacığım."

 

Yatakta yanında oturan karsı kalkmak için hareketlenirken Yunus aklına gelen ihtimalle onun koluna yapışarak sertçe çekip tekrar yanına oturmasını sağlayarak endişyele fısıldadı.

 

"Ne demek istiyorsun firijit misin kızım sen? Bir daha böyle bir teklifi duyamazsın falan ne oluyor Deniz?"

 

Kocasının sözleri ile Deniz gülmemek için dudaklarını birbirine bastırarak, kulağına doğru yaklaştı ve kışkırtan bir fısıltıyla konuştu.

 

"Öyle bir şey değil hayatım. Sen hiç duydun mu bir türk kadının istekle kocasının boynuna atladığını?" Sıcak nefesini kulağına doğru bırakırken,Yunus'un gerilen bedeni ve sert yutkunuşu ile kıkırdarak sözlerine devam etti.

 

" Duyamazsın, çünkü biz türk kadınlarına ters. Siz isteyeceksiniz biz naza çekeceğiz. Siz zorlayacaksınız biz başımız ağrıyor,yorgunuz diye bahane üreteceğiz." Elleri kocasının ensesindeki saçlarla oynarken Yunus'un elleride hareketlenmeye başlamıştı. " Soruna gelince kocacığım firijit olup olmadığımı bilmiyorum. Onu öğrenmek için bir birliktelik yaşamam gerek diye düşünüyorum." Geri çekilerek bakışlarını kocasının koyulaşan gözlerine dikti.

 

Karısının isteği ve işittiği sözler ile Yunus'un yüzünde çapkın bir gülümseme oluşurken tıpkı karısı gibi fısıldadı.

 

"Madem karım bana bir daha böyle bir teklifte bulunmayacak o zaman bu şansı iyi değerlendirmem lazım karıcığım! Hem öğrenmiş oluruz firijit misin, değil misin? Erken teşhis iyidir değil mi? " Sözlerini bitiren adam geri çekilerek karısının dudaklarına yöneldi.

 

Gecenin bir yarısı elindeki aynayla vücudunu inceleyen kadın yatakta uzanan kocasına dönerek asık bir suratla baktı ve tekrar aynaya dönerek homurdandı.

 

"Off! Yunus off! Balta girmemiş ormanlarda yaşayan yamyamlardan farkın yok şu halime bak ya!" Elleri boyun bölgesindeki kızarıklık ve morlukların üzerinde gezerken ters bakışlarını kocasına çevirdi. Yunus yüzünde büyüyen çapkın bir sırıtışla karısının vücudunu süzerek uzandığı yataktan doğrulup alınmış gibi konuştu.

 

"Hakkımı yiyorsun ama karıcığım. Bir de olumlu tarafından bak. En azından firijit olmadığını öğrendik." Deniz onun baktığı yere bakarak sırıtmasına ve alaylı sözlerine gözlerini devirerek elindeki aynayı kocasına doğru fırlatttı. Vücuduna sardığı havluyu düzelterek oturduğu yerden kalktı ve kocasına ters bakışlar atarak odanın içindeki dolabı anımsatan eski tarz banyoya doğru yürüdü.

 

"Edepsiz adam!"

 

Yunus karısının arkasından yüzünden silemediği gülümseme ile onun herketlerini izlerken, ahşap kapıya uzanıp açan kadın içeriye göz gezdirerek kocasına doğru dönüp eliyle banyoyu işaret etti.

 

"Nasıl yıkanacağım ben burada?" Uzandığı yataktan kalkarak karısının yanına gelen adam işaret ettiği yere göz gezdirip karısının sözlerine anlam veremeyerek bakışlarını tekrar ona çevirdi ve sorusunu cevapladı.

 

"Suylaaa." Deniz sinirden yerinde tepinir hale gelmişken içerdeki bakır kazanı,tası ve bir kalıp sabunu işaret ederek sinirle tekrar konuştu.

 

"Yaa görüyormusun üstün zekalı kocamı, bende teyemmüm abdestimi alsam diye toprak arıyordum!" Ellerini beline koyan kadın öfkeyle tekrar konuştu. " Aşkımm! Farkında mısın bilmiyorum ama ne bir şofben var nede ısıtıcı." Yunus karısının sözlerine hak vererek düşünceli bir şekilde başını kaşıdı. Yayla evine uzun yıllardır sadece günü birlik gelip gittikleri için ihtiyaç duymamışlardı yenilemeye. Ama en kısa zamanda yenilemeyi ve eksikleri tamamlamayı aklına not etti. Şimdilik bir çözüm bulması gerekiyordu. Aklına gelen fikirle gözleri parlarken karısının elinden tutarak tekrar yatağa doğru çekiştirdi.

 

"Bebeğim sen biraz yat. Hem üşümezsin. Ben şimdi sana sıcak suyu bulacağım merak etme sen." Kocasının çekiştirmesi ile tekrar yatağa giren kadın Yunus'un dışarı doğru yönelmesi ile merakla seslendi.

 

"Yunus!" Kocasının bakışları kendisine dönünce sözlerine devam etti. "Nereye gidiyorsun?"

 

"Dışarıya su getireceğim ya." Aldığı cevapla başını anladım dercesine sallarken kocasının sırıtması ile utangaç bir şekilde gözlerini kaçırdı. "Üzerine kazağını giy üşüteceksin. Ayrıca oyalanıp durma artık hızlı ol biraz!Uykum geldi benim!"

 

Yunus karısının sözleri ile kaşlarını alayla kaldırarak cevap verdi.

 

"Tabi karıcığım ama bir saat kadar beklemen lazım." Kaşlarını çatarak bakan karısına omuzlarını silkerek konuştu." Niye kaşlarını çatıyorsun ki? Sobada ısıtacağım sonuçta. Oyalanmak değil yani niyetim. Ama senin böyle bir niyetin varsa bilemem."Karısına çapkınca göz kırpan adam onun sinirlenen bakışları ile hızla odadan çıktı.

~~~~~~~~~~''''~~~~~~~~'''~~~

 

Üç seferdir tuvalet aynasını bir sağ tarafa bir sol tarafa çeken Kenan artık patlama noktasına gelmişti. Rüya kararsız bir şekilde yüzünü buruşturarak tekrar söylendi.

 

"Kenan ortadayken daha iyiydi sanki?" Karısının sözleri ile tuvalet aynasını sert bir şekilde ortaya itekleyen Kenan doğrularak ellerini beline koydu ve bıkkın bir ses tonuyla konuştu.

 

"Yeter artık ama Rüya! Zaten en başında da ortadaydı. Gereksiz yere bir oraya bir buraya iteklettin." Kaşlarını çatan kadın kocası gibi elini beline koyarak çemkirdi.

 

"Ne oldu incilerin mi döküldü Kenan!?" Sert adımlarla tuvalet aynasına doğru ilerleyerek başında dikilen kocasına ters bakışlar atıp hafifçe göğsünden itekledi.

 

"Çekil! Yapma bir şey istemiyorum! Ben kendim yaparım!" Kenan,Rüya'nın sabahtan beri ters davranışlar sergilemesine sinirlenerek eliyle buyur dercesine aynayı işaret edip yatağa doğru ilereledi. Üzerindeki tişörtü çıkarması ile aynadan karısıyla gözleri buluşan adam aheste bir biçimde banyoya ilerleyip tişörtü kirli sepetine attı ve içeri geri dönerek yatağa uzandı. Rüya iteklemeye çalıştığı aynayı yerinden oynatamayıp şekilden,şekile girerken Kenan uzandığı yerden onun başarısızlıklarını izliyordu. Son denemesinin de başarısızlıkla sonuçlanmasının üzerine yattığı yerden seslendi.

 

"Bebeğim bir yerini sakatlıyacaksın. Bırak artık onunla uğraşmayıda biraz da kocanla ilgilen güzelim ya!" Sabahtan beri korktuğu şeyi kocası sözleri ile ima edince paniğe kapılan Rüya ne yapacağını şaşırmıştı. Yüzünün rengi atarken hızla doğruldu ve bakışlarını kocasından kaçırarak konuştu.

 

"Şey b...ben bir duş alayım en iyisi Kenan. Sen dinlen. Hatta uyu. Evet, evet sen en iyisi uyu." Telaşlı bir şekilde kendisini banyoya atan karısının ardından şüpheyle baktı ve yüzüne yayılan gülümseme ile kendi, kendine konuştu.

 

" Bu neydi şimdi?" Gözleri odanın içinde gezinirken aklına gelen şeyle küçük bir kahkaha attı. " Yok artık! Benden kaçmamıştır herhalde?" Yatakta oturur pozisyona geçerek karısının sabahtan akşama kadar süren gergin hallerini düşünürken çenesini sıvazlayarak tekrar kendi,kendine söylendi. "Regl gününde mi acaba?" Fakat bir anda aklına gelen ayrıntıyla elini alnına vurdu. " Tabi ya ilk gece korkusu! Ben nasıl düşünemedim bunu?" Usulca yerinden kalkarak banyoya doğru ilerledi. Kapıya yaklaşıp su sesini dinledi fakat duyamayınca kapı kolunu aşağı doğru indirerek içeri girdi. Gözleri hala tayt ve tişörtle gezinen karısının ürkek bakışları ile kesişince yanına doğru yaklaştı ve kendine çekip kollarının arasına aldı.

 

"Niye boş yere kendini geriyorsun? Sen istemediğin sürece sana dokunmayacağımı bilmiyormusun Rüya."

 

Kocasının sözleri ile boğazına takılan yumruyla sertçe yutkundu ve geri çekilerek dolu gözleri ile ona baktı.

 

" Ben o yüzden gerilmiyorum." Karısının sözleri ile ne demek istediğini anlamayan Kenan çattığı kaşları ile baktı.

Kocasının bakışlarından gözlerini kaçırarak sözlerine devam etti Rüya.

 

" Sen benim hazır olmamı bekleyeceksin ama belki ben hiç bir zaman hazır olamayacağım. Sen ne zamana kadar beni böyle idare edeceksin? Sonuçta sağ..."

 

Rüya'nın sözleri ile kan beynine sıçramıştı. Karısnda bir tuhaflık vardı. Bunu pastanede yakınlaştıkları o gecede fark etmişti. Belliki kendisine hala güvenmiyor,inanmıyordu karısı. İçini kaplayan kırgınlıkla elini kaldırarak karısının sözlerini kesti ve öfkeli bakışları ile sertçe konuştu.

 

"Sen hâlâ bana güvenmiyorsun!"

 

Yanındaki banyo dolabına sertçe elini vuran Kenan,karısının korkuyla yerinde zıplamasını umursamadan ateş saçan bakışlarını üzerinde gezdirdi ve acı çekercesine konuştu.

 

" Ne aşkıma inanıyorsun,ne de bana güveniyorsun!" Gözleri dolarken başını olumsuz anlamda salladı. " O gece pastanede dokunuşlarımdan rahatsız oldun. Bu gün ben sana yaklaştıkça sen kaçtın. Neden sürekli eski defterleri açıyorsun?" Sözlerini yanlış anlayan kocasına endişe ile bakan kadının gözlerinden yaşlar süzülürken konuşmak için dudakları aralandı fakat Kenan yine konuşmasına izin vermeyerek sözlerine devam etti.

 

"Benimle evlendiğine pişman mısın?" Gelen soruyla Rüya'nın gözleri şaşkınlıktan irice açılırken başını olumsuz anlamda sallayarak hızla konuştu.

 

"Asla pişman olmadım. Olmam da!" Başını öne eğerek utançla konuştu. "Senin dokunuşların değil beni rahatsız eden. Onun!" Sözlerinin gerisini bir türlü getirememişti. Utanıyordu ve anlatamıyordu. Boğazına düğümlenen yumruyla konuşmayı bırak nefes dahi alamıyordu.

 

Kenan'ın yüzü karısının yarım bıraktığı sözle gerilirken bakışları şüpheyle kısıldı. Bir şey vardı. Karısının kendisinden gzilediği aralarına duvarlar örmesine sebep olan birşey vardı. Sinirle sıktığı dişlerinin arasından tıslarcasına konuştu.

 

"O dediğin kim Rüya? Benden ne saklıyorsun? Anlatamadığın şey ne?" Her soruyla sesi daha çok yükselen kocasına doğru yaklaşarak çıplak göğsüne başını koydu ve kollarını beline doladı.

 

"Seni seviyorum. Bana biraz zaman tanı. Yaşayacağımız birlikteliğe hazır olabilmem için anlayışına ihtiyacım var. İnat veya intikam için yaptığımı düşğnme o gün geldiğinde inan sana karşı koymayacağım." Karısının sözleri ile yumruk yaptığı ellerini açarak kollarından tutup sertçe sarstı.

 

"Ben zaten zorunlu hissettiğin bir biliktelik istemiyorum Rüya! Ben aşık olduğum kadınla bir birliktelik istiyorum." Karısının yaşlardan ıslanmış yüzüne baktı ve kararlılıkla konuştu. " Ya şimdi neler olduğunu ve gizlediğin her neyse onu anlatırsın yada sana bir daha sana asla yaklaşmam!" Sinirle dudaklarını dişleyerek son sözünüde söyledi.

 

" Benim dokunuşlarımdan rahatsız olduğun hissine kapılıyorum ve bu hissin bana neler hissettirdiğini anlayamazsın!" Karısına ters bakışlar atarak hızla banyodan çıkıp odayı terketti. Rüya olduğu yerde kalırken omuzları çökmüş bir şekilde yaşadığı travmayı nasıl atlatacağını düşünüyordu. Çaresizce üzerindeki giysileri çıkarıp göz yaşları içinde açtığı suyun altına girdi. Düşünceler içinde salonu turlayan adamın, pişmanlık kalbini sıkıştırmaya başlamıştı bile. Karısnın peşinden gelmeyişi ile konuşmak istemediğini anlayınca cebindeki telefonu çıkararak bir numara tuşladı ve beklemeye başladı.Karşıdan gelen sesle direk konuştu.

 

" Buluşmamız lazım." Telefonun diğer ucundaki kişiden gelen olumlu cevapla tekrar konuştu.

 

"Tamam o zaman oraya geliyorum!" Telefonu kapayarak pantolonunun cebine koydu ve tekrar odaya dönerek dolabı açıp bir tişört aldı. Banyodan gelen su sesi ile pişmanlıkla kapıya bakarak tişörtü geçirip odadan çıktı ve anahtarını alarak evden ayrıldı.

 

Park ettiği arabasının torpidosundaki anahtarı alarak araçtan indi ve karşısındaki eve doğru ilerledi. Kapıda biraz düşünsede tereddütle açıp içeri girdi. Rüya ona başka çıkar yol bırakmamıştı. O anlamıyorsa halinden anlayacak biri elbette bulunurdu. Anahtarı cebine koyarak içeri doğru geçti ve elinde kahve kupasyla kendine gülerek yaklaşan kıza baktı.

 

"Vay kimleri görüyorum? Sen buranın yolunu bilirmiydin? Yoksa karın evden mi kovdu?" Kendisine yaklaşan kızın elindeki kupaya bakarak konuştu.

 

"Banada yapsana her zamanki gibi sert olsun?" Kenan içeri doğru ilerlerken kızda çoktan mutfağın yolunu tutmuştu.

 

OY VE YORUMLARI UNUTMAYIN

 

 

 

~ yitenumutlar~

 

 

Loading...
0%