@yitenumutlar
|
Masanın üzerindeki poşetleri boşaltan kadın sütleri ve kahvaltılıkları dolaba yerleştirerek diğer poşete geçti. Et ürünlerini de boşaltırken eline gelen pakete şüpheyle bakarak kendi,kendine söylendi.
"Bu da ne şimdi?" Paketi biraz daha incelese de anlam veremeyerek kocasına seslendi.
"Ömer! Aşkım yanıma gelirmisin?" Paketi masanın üzerine bırakarak poşetleri boşaltmaya devam etti.
Elinde kave fincanı ile mutfağa gelen adam dudaklarını yalayarak karısına sırıttı.
"Biraz önce ayağımın altında dolanma diye kızıyordun." Gözünü kırparak başını ne oldu der gibi sallayıp karısına yaklaştı ve elindeki kahveyi Esha'nın dudaklarına uzatarak sözlerine devam etti. " Benden iki saniye ayrılamıyorsun değil mi? Çünkü özlüyorsun." Esha kocasının uzattığı kahveden bir yudum alarak onun oyununa ayak uydurdu. Aheste bir şekilde dudaklarını yalayarak arzulu bir ses tonuyla konuştu.
"Hemde çok özledim." Karısının elindeki kahve kupasını alarak bir iki adım atıp ortadaki tezgaha bırakan adam tekrar Esha'ya yaklaşarak arkasından sarıldı. Karısının uzun gür saçlarını sağ omzuna doğru kaydırıp ensesine küçük öpücükler bıraktı ve kulağına doğru yaklaşıp fısıldası.
"O zaman biraz hasret gidermenin bir zararı olmaz değilmi ömrüm?" Esha ensesinde gezinen dudakların ve sıcak nefesin baştan çıkrıcı etkisiyle derin bir nefes aldı. Bakışları masanın üzerindeki pakete kayınca,kocasının dokunuşlarını umursamamaya çalışarak paketi aldı ve kocasına dönerek kahverengi gözlerine üzgünce baktı.
"Aşkım!" Ömer ne oldu dercesine göz kırpınca Esha sözlerine devam etti. " Yine hevesimi kursağımda bıraktın diyeceksin ama." Kocasının şüpheyle kısılan bakışlarına karşılık elindeki paketi kaldırarak salladı. "Galiba poşetler karışmış." Gördüğü şeyle dudakları çapkınca yana doğru kıvrılan adam karısının elindeki paketi alarak pantolonunun arka cebine sıkıştırdı. Esha'nın irileşen gözleri ile dudaklarına kısa bir öpücük bırakıp geri çekildi.
"Poşetlerin karıştığı filan yok Ömrüm ben aldım onu." Esha'nın kaşları anlam veremediği için çatılırken ellerini kocasının göğsüne yerleştirerek konuştu.
"İyi de aşkım bizim onunla ne işimiz olur?" Ömer karısının sorusunu onu kırmadan nasıl açıklayacağını düşünürken elini başına götürerek sıkıntıyla kaşıdı. Esha kocasının sıkıntılı haline bakınca aklına gelen düşünceyle gözleri fal taşı gibi açıldı ve Ömer'in göğsünü yumruklamaya başladı.
"Allah seni kahretmesin Ömer! Daha biz birlikte bile olamazken san başka kadınlara mı gidiyorsun?" Öfkeyle göğsüne inen yumruklara şaşkınca bakan adam karısının konuyu nasıl olupta o şekilde anladığını düşünüyordu. Yumruklar tabiki canını acıtmıyordu ama boynunda hissettiği acı ile inleyip karısının elini tutarak öfkeyle bağırdı.
"Ne yapıyorsun Ömrüm ya?" Karısının sinirle inip kalkan göğüslerine göz ucuyla bakarak elini boynuna götürüp yavaşça dokundu. Parmaklarının değmesi ile yanan yerden hemen elini çekti ve ters bir şekilde karısına baktı.
"Niye anlamadan, dinlemeden panter misali atılıyorsun üstüme. Bizim için aldım ben onları. Belki hemen çocuk istemezsin,korunmayı tercih edersin diye." Kocasının sözleri ile mahçup olan kadın ne diyeceğini şaşırmıştı. Demek onu düşündüğü için almıştı o şeyi. Gözlerini kocasının göğsünden çekerek başını hafif geriye attı ve biraz önce tırmıkladığı boynuna üzgünce baktı. Tırmık izlerini görünce boşta kalan elini uzattı fakat Ömer'in geri çekilmesi ile eli havada kaldı. Kırgın bakışlarını karısına çeviren adam tezgaha doğru ilerleyerek cebindeki paketi çıkarıp çöpe attı ve Esha'ya dönerek sertçe konuştu.
"Madem benim korunmam senin için şüphe verici bir kaç gün sonra doktora gideriz,senin için bu konuda bilgi alır ne yapacağımıza bakarız." Sözlerinden sonra mutfaktan çıkan kocasıyla Esha pişmanlıkla arkasından bakakaldı.
Nasıl her şeyi berbat edebilme kabiliyetine sahip ola bilirdi bir insan? Neden elinin değdiği her şeyi mahvediyordu? Kocası gayet ince bir şekilde düşünmüştü her şeyi. İç sesi devreye girerek söylendi.
"Ama benim fikrimi sormadı!"
O cılız sesi takmamaya çalışsa da alttan alttan fısıldıyordu. Tamam Ömer'i kırmış olabilirdi fakat o da kendisi ile bu düşüncelerini paylaşa bilirdi. Kafası iyice karışınca esas meseleye döndü. Şu an için önemli olan kocasının gönlünü alıp barışmaktı ama aklına hiç bir şey gelmiyordu. Düşünceler içinde biraz önce oturduğu sandalyeden kalkarak mutfağı toplamaya devam etti. Bir den aklına gelen fikirle elindeki bezi tezgaha bırakarak yavaşça içeriye doğru ilerledi. Televizyon sesine bakılırsa kocası salonda maç izliyordu. Yüzüne yayılan gülümseme ile yatak odasına giderek dolabı açtı ve yerleştirirken en arkalara koyduğu kutuya zor zahmet ulaştı. Aldığı kutuyu yatağın üzerine bırakarak kapağını açıp sinsice gülümsedi. İyiki Fas'lı arkadaşına bunları getirtmişti zamanında. Yüzündeki gülümseme sırıtmaya dönerken kendi,kendine söylendi.
"Biraz sonra aklın korunmada falan kalacak mı bakalım kocacığım? "
Ömer izlediği futbol maçının özetine o kadar dalmıştıki yaklaşan müzik sesi ile kendine gelebildi. Anlaşılan karısının hint damarları kabarmıştı yine. Umursamamaya çalışarak tekrar televizyona dönmüştü ki,müziğin bir hint ezgilerini değil de arap ezgilerini daha çok anımsattığını fark etti. Karısının ne yaptığını merak eden adam oturduğu yerden doğrulmuştuki Esha'yı karşısında görmesi ile şok olmuş bir şekilde baka kaldı.
Gözleri karısının vücudunu hayranlıkla süzerken Esha müziğin ritmine ayak uydurarak ağır bir şekilde yaklaşmaya başladı. Üzerinde beyaz bir dansöz elbisesi yüzünde daha çok araplara özgü bir makyaj vardı. Ama bir hintli klasiğinden de vazgeçmeyerek burnundan kulağına doğru çok şık bir hızma takarak yüzünün güzelliğini ortaya çıkarmıştı.Elindeki kılıçla değişik figürler sergilileyerek kendisine doğru yaklaşan kadına yüzüne yayılan gülümseme ile baktı.
Esha yüzündeki gülümsemeyle yavaşça Ömer'e doğru kıvrak hareketlerle yaklaşıp tam önünde durdu. Elindeki kılıcın iki ucundan tutarak başından geçirip sırtına doğru indirdi ve kocasının gülümseyen yüzüne bakarak, koyu bir makyajla süslediği gözünü kırpıp onun tekrar oturması için yavaşça üzerine doğru yürüdü. Ömer'in gözleri karısının üzerine doğru eğilmesi ile kostümden taşan göğüslerine kayarken Esha kocasını oturtarak kendi etrafında bir kaç tur dönüp kılıcı Ömer'in yanına bırakarak aniden geri çekildi. Kalçalarını kıvırarak geri, geri giden kadın yanındaki sehpanın üzerindekileri ayağıyla zarif bir şekilde savurdu ve bacağını meydana çıkararak kocasının bakışlarının o noktaya kaymasını sağladı. Sehpanın üzerine çıkarak yaptığı bacak şovuyla kocasının nefesini tutmasını yüzüne yayılan gülümseme ile izleyip sehpadan bedenini kıvırarak indi ve kıyafetin iç gıcıklayıcı sesler çıkarmasına sebep oldu.
Ömer'in bakışları beğeni ile parlarken içinde boy gösteren arzuyu da saklayamayacak dereceye gelmişti. Davetkar bakışları ile üzerine doğru gelen karısı belinden çekip çıkardığı beyaz bir tülü,kocasının boynundan geçirerek yavaş hareketlerle çekiştirdi. Tülün iki ucunu bir eline alarak biraz önce bıraktığı kılıcı da alıp,Ömer'i oturduğu yerden kaldırdı. Arada bir dönüyor kocasının vücuduna anlık temaslar uygulayarak o nu daha çok kışkırtmaya çalışıyordu. Koridordan yatak odasına doğru ilerledi ve kapıyı açarak kocasına döndü. Ömer'in boynuna taktığı ve uçlarını kendi elinde tuttuğu tülü çekiştirerek yatağa doğru getirdi. Yatağa oturan Ömer gözünü dahi kırpmadan karısını izlerken Esha ellerini boynuna çıkarıp ensesine doğru okşadı ve oradan omuzlarına inerek hafifçe baskı uygulayıp yatağa oturmasını sağladı. Oturan kocasının üzerindeki tülü gözlerinin içine bakarak yavaşça çekerken Ömer'in dokunma isteğine karşı, tülü birden çekip başını olumsuz anlamda salladı ve diğer elindeki kılıcın iki ucundan tutarak kendi etrafında dönmeye başladı. Bir müddet sonra dönmeyi bitiren kadın kılıcı göğüslerinin üzerine koyarak kocasına doğru geldi ve arkasını dönerek Ömer'in üzerine doğru eğildi. Ters bir şekilde adamın dizlerine doğru eğilen kadın,kocasının hızlanan nefeslerini farkederek ellerini yüzüne doğru uzatıp okşayarak yavaş, yavaş doğruldu. Ömer karısının bu hareketi ile derin bir nefesi ciğerlerine çekerken raks eden karısına bakıp gülümseyerek başını iki yana salladı. Karısının böyle bir şey yapmasını beklemiyordu doğrusu.
Karısının şehvet içerikli dansı adamın huzursuzca yerinde kıpırdanmasına neden olurken dansın sonunu merak ediyordu. İçindeki merak ve bedenini saran ateşle karısını ve yapyığı dansı bir süre daha izlerken Esha elindeki kılıcı bel kemiğine koyarak uzaklaştığı kocasına tekrar yaklaştı ve elini göğsüne koyarak hafif baskı uygulayarak yatmasını sağlamaya çalışmıştı ki Ömer karısının kolundan tutatrak aniden kendisine çekerek gözlerindeki arzuyla fısıldadı.
"Yavrum amacın beni baştan çıkarmaksa bunu fazlasıyla başardın doğrusu." Esha kocasının şehvetle koyulaşan gözlerine bakarak yüzünü avuçları arasına aldı ve yaptığı dansın etkisi ile nefes nefese konuştu.
"Emin misin? Biraz önce kırgın bir şekilde ayrıldın yanımdan ama?" Ömer karısının sözleri ile gülümseyerek,parmak uçları ile burnundan kulağına doğru olan hızmayı takip ederek suçlu bir ses tonuyla tekrar konuştu.
"Benim hatamdı. Öyle bir şeyi almadan önce seninde bu konudaki fikrini sormalıydım." Esha elinin altındaki sakalların avuç içlerine bıraktığı değişik hisle kocasının gözlerine bakarken Ömer'in bakışları,karısının yaptığı dansın etkisi ile hâlâ hızla inip kalkan göğüslerine kaydı. Ellerini yavaşça hareket ettirirken sözlerine devam etti. "Ömer başını kaldırıp muzipçe karısına baktı.
"Hem kavgalarımızın sonu hep böyle bitecekse ben her dakika kavgaya hazırım."Kocasının sözleri ile Esha'yı bir kıkırdama almıştı. Karısının kıkırdaması ile Ömer de kımırdayarak merak ettiği şeyi sordu. " Nereden aklına geldi böyle baştan çıkarıcı bir dans? Sizin danslarınız daha farklı sonuçta." Sorduğu soruyla beraber karısının üzerindeki kostümü çıkartmaya başladı.
Esha titrek bir nefes alarak kocasının sorusuna cevap verdi.
" Fas'lı bir arkadaşımdan öğrenmiştim.Onlar gerdek gecelerinde kocalarını böyle bir dansla hem eğlendirip hem geceye hazırlıyorlarmış. Benimde hoşuma gitti belki günün birinde sevdiğim adama yaparım diyerek öğrenmiştim." Karısının son cümleleri ile elindeki kostümü bir kenara bırakarak çapkınca gülümsedi.
Demek ki karısı bu dansı kendisi için öğrenmişti. Çocukluğundan beri sevdiği tek erkek kendisi olduğuna göre başka açıklaması olamazdı. O zaman vuslatı daha fazla ertelemenin bir anlamı yoktu. Hem de böyle bir danstan sonra ertlemek enayilik olurdu.
"Ömer gülme yeminle biraz önceki kılıçla doğrarım seni." İşittiği sözlerle daha fazla dayanamayan adam tuttuğu kahkahasını bırakarak zar,zor konuşmaya başladı.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ Mutfakta meyve soyan kadın telefonu çalınca gülümseyerek açtı.
"Aşkım bulamadın mı daha?" Oluşan kısa bir sessizlikten sonra telefonu kulağından indirerek ekranına şüphe ile baktı. Karşı taraftan gelen kahkaha sesi ile arayana bakmadan açtığı için kendine kızıyordu. Gizli numaradan gelen telefonu tekrar kulağına götürerek tereddütle konuştu.
"Alo! Kim...siniz?" Derin bir nefes sesinden sonra konuşan adamla olduğu yerde donup kalmıştı kadın.
"Merak etme Leylam az kaldı seni bulmama." Leyla'nın elleri titremeye başlayınca Mehmet'in söyledikleri geldi aklına.
"Onunla ne kadar uzun konuşursan yerini bulmamız o kadar kolay olur." Hatırladığı sözlerle gözlerini kapatıp sakinleşmeye çalıştı ve aldığı derin nefesle konuşmaya başladı.
"Allah belanı versin Erdinç ne saçmalıyorsun sen? Bırak artık peşimi anladın mı bırak?" Karşı taraftan tekrar iğrenç bir kahkaha sesi duyuldu ve adam mide bulandırıcı bir ses tonuyla konuştu.
"Sen demedin mi buldun mu aşkım diye? Hem nasıl konuşuyorsun öyle seni ve bebeklerimizi nasıl bırakırım Leylam? Merak etme sen, o piçin elinden kurtaracağım sizi." Leyla, Erdinç'in sözleri ile yerinde sendelerken önündeki sandalyeye tutunurak dolan gözlerini kırpıştırdı. Bu manyak nereden biliyordu hamile olduğunu, ikiz bebek beklediklerini? İçindeki korku giderek büyürken telefona doğru çaresizce fısıldadı.
"Yalvarırım rahat bırak bizi. Ben kocamı seviyorum. Kendinde söylüyorsun Yusuf'la benim bebeklerimiz olacak. Hiç mi vicdan yok sende?" Telefonun diğer ucundaki adam küfürler savururken Leyla telefonun birden elinden çekildiğini hissetti. Korkuyla çığlık atarken Yusuf karısını göğsüne bastırarak telefonu kulağına götürdü.
"O piçin adını ağzına alma lan! Bebeklerin o Yusuf denen itten olması önemli değil! Sonunda kimin yanında büyüyecekleri önemli." Yusuf işittiği sözlerle sakin kalmaya çalışsada sesindeki korkutucu ton Leyla'nın bile ürpermesine neden olmuştu.
"Şerefsiz Puşt! Seni bulduğum zaman önce o gereksiz dilini kesip sonra bağırta,bağırta öldürmezsem seni, beni Kızılay meydanında ibreti alem için assınlar lan!" Karşıdan yükselen kahka sesiyle Yusuf öfkeyle dişlerini sıkarken,Leyla kocasının göğsüne biraz daha sokularak gömleğini avuçları arasında sıktı. Tenine değen ıslaklıkla karısının ağladığını anlayan adam onu sakinleştirmek için alnına bir öpücük bırakıp tekrar telefonu dinlemeye başladı.
"Öyle olsun Yusuf bey! Eğer bende dediğimi yapıp Leyla ve bebekleri senin elinden almazsam bana da Erdinç demesinler!"
Yusuf'un yüzü sinirle kasılırken telefondan dıt sesleri yükselmeye başladı. Telefonu sinirle sıkan adam tam fırlatacaktıki karısının dudaklarından firar eden hıçkırıkla onu daha fazla korkutmamak adına yavaşça masanın üzerine bıraktı. Telaşla karısını göğsünden uzaklaştırarak yüzünü avuçları arasına alıp öpücükler bıraktı ve kısık bir sesle fısıldadı.
"Leyla iyimisin!? Korkmana gerek yok geçti canım! Merak etme size bir zarar veremez!" Leyla ıslak gözleri ile kocasının yüzüne bakarak küçük bir çocuk gibi dudaklarını büzdü ve hıçkırıkları arasında konuştu.
"Korkuyorum Yusuf! Nasıl her şey den haberi oluyor bu pisliğin?" İç çekerek tekrar kocasının göğsüne sığındı ve sözlerine devam etti. " Bebeklerimize ya da sana zarar verecek diye çok korkuyorum!" Yusuf eğilerek karısını kucağına aldı ve yatak odalarına doğru ilerledi. Leyla'yı yatağa otuturturken kendiside yanına sokularak gözlerinin içine kararlılıkla bakıp konuştu.
"Asla! Duydun mu beni güzelim? Size asla zarar vermesine izin vermeyeceğim." Kocasının gözlerindeki kesin tavırla, yatağa uzanıp Yusuf'un elinden tuttu ve yanına çekti. Karısının gözyaşlarını silen adam gözlerine acı içinde bakarak mırıldandı.
"Hadi biraz dinlen. Son günlerde çok gerildin. Bebekler ve senin için tehlikeli olabilir bu durum." Başını olumlu anlamda sallayan kadın kocasının göğsüne doğru sığındı.Kolunu kocasının beline sıkıca dolayıp burnuna dolan erkeksi kokuyla gözlerini kaparken Yusuf'ta bu işi nasıl halledeceğini düşünüyordu. Bir yolu olmalıydı bu adamı bulmanın. Ama ne? Bir müddet sonra düşünmekten beyni bulanan adamın gözleride uykuya yenik düşmüştü.
Karanlık bir yere doğru nefes,nefese koşan adam ilerde gördüğü silülete doğru hızla yaklaştı. Yaklaştıkça netleşen sima ile telaşla önündeki kadını inceledi. Bakışları bacaklarından süzülen kan damlalarına kayarken korkuyla başını olumsuz anlamda salladı.Acı ile yutkunmaya çalıştıkça sanki buğazına bir şeyler düğümleniyordu. Ellerini önündeki kadına doğru uzatan adam,karısının kucağına bıraktığı şeyle bakışlarını kollarına indirdi. Morarmış küçük dudaklar ve göz altları ile yüzü sararmaya yön tutmuş bir bebekti bu. Bakışları korkuyla karısını bulurken gözlerinden de yaşlar süzülmeye başlamıştı. Karısı solgun yüzü ve bitkin ses tonuyla suçlayıcı bakışlarını çevirerek gözyaşları içinde konuştu.
"Bizi koruyamadın Yusuf! Verdiğin sözü tutamadın! Seni asla affetmeyeceğim!" Kendisini suçlayarak bakan karısına yalvarıyordu fakat sesi çıkmıyordu. Arkasını dönerek uzaklaşan karısına buğazı yırtılırcasına bağırdı.
"Leylaaaa! " Kan ter içinde yataktan fırlayan adam gördüğünün bir kabus olduğunu anlayınca avuç içleri ile gözlerine baskı uygulayarak kendine gelmeye çalıştı.
Leyla kocasının ismini seslendiğini duyunca eline aldığı meyve kasesi ile odaya doğru giderek temkinle içeri girdi. Kocasının kan ter içindeki halini görmesi ile kaseyi şifonyerin üzerine bırakarak telaşla yanına yaklaştı.
"Yusuf! İyimisin?" Nefes,nefese kalan adamın gözleri karısının vücudunu inceledi bir müddet. O nu sağlıklı ve karnındaki küçük kabartıyı da görmesi ile Leyla'yı kendine çekip sıkıca sarıldı.
"Şükürler olsun ki iyisiniz!" Boynuna küçük öpücükler bıraktığı karısından ayrılarak elini, henüz hafif bir kabartı şeklinde olan karnının üzerine koyarak sözlerine devam etti. "Size ve annenize bir şey olmasına asla izin vermeyeceğim." Leyla kocasının transa geçmiş gibi karnını okşamasına gülümseyerek kocasının eline bir fiske indirdi. Çattığı kaşları ile yüzüne kızgınmış gibi bir hava vererek konuştu.
"Bizi düşünmekten kendine bakamıyorsun." Eliyle kocasının vücudunu işaret ederek homurdandı. "Şu haline bak nasıl zayıfladın. Oysa benim kocam böylemiydi?" Yusuf,biraz önceki gördüğü kabusun etkisinden çıkmaya çalışırken, Leyla'yı da korkutmamak adına,işittiği sözleri ile kendi vücudunu inceledi. Karısı hafifçe üzerine doğru eğilip terden ıslanan tişörtün eteklerinden tutunca,kendisine sokulan kadının saçlarından yayılan kokuyu derince içine çekti ve sakinleşmeye çalıştı. Dudakları hafifçe yana kıvrılan adam,karısına bakarak muzipçe konuştu.
"Nasıldı sizin kocanız hanımefendi biraz tarif edin bakalım." Leyla hafif geri çekilerek dizlerinin üzerine çöktü ve dirseklerini kocasının bacaklarına dayayarak yüzünü avuçlarına yasladı.
"Imm,biraz düşünelim nasıldı benim kocam?" Yusuf'un gözlerine aşkla bakarak heyecanla konuştu. " Böyle bakışları insanın içini eriten,çikolata renginde gözleri olan, karnında baklavaları,kollarında pazuları olan boylu,poslu laf aramızda çok yakışıklı bir adamdı." Yusuf karısının söyledikleri ile kaşlarını kaldırırken Leyla hülyalı bakışlarını kocasından çekerek oturduğu yerden doğruldu ve tekrar tişörtün alt kısmına uzandı.
"Kusura bakmayın Leyla Hanım ama kocanızda manav reonu ile pastane reonu arasında kalmış sap gibi bir adammış." Leyla kocasının sözleri ile gözlerini devirirken tekrar söylendi.
"Hiçte bile. Benim kocam mankenlere taş çıkarır" Yusuf'un dudakları memnuniyetle kıvrılırken Leyla tişörtü tekrar çekiştirerek homurdandı. "Eğer şu ıslak tişörtü çıkartmayıp biraz daha seni övmem için beklersen tutulan vücudunla bostan korkuluğuna terfi edeceksin hayatım." Karısının sözleri ile küçük bir çocuk gibi kollarını kaldıran adam Leyla'nın tişörtünü çıkartmasına izin verdi. Dolaptan aldığı temiz tişörtü kocasına vererek diğerini kirli sepetine attı ve ellerini yıkayarak tekrar odaya döndü. Yatağa çıkarak bacaklarını uzatan kadın kocasının tişörtle uğraşırken kendisine dönüp göz kırpması ile gülümseyerek onu izlemeye koyuldu.
" Çok sert görünüyor.Keşke biraz yumuşak olsaydı." Yusuf tişörtü kafasından geçirirken karısının sözü ile bir iki saniye bekledi. Karın kaslarından bahsettiğini anlayarak ona biraz daha göz zevki yaşatmak için ağırdan almaya karar verdi.
"İçim gidiyor ama dokunamıyorum." Sağ kolunu geçiren adam yüzündeki çapkın ifade ile sırıtarak yan tarafında kalan karısı ile konuştu.
"Güzelim madem dokunmak istiyorsun dokun o zaman. Hayır niye kendini frenliyorsunki?" Leyla kocasının sorusuna karşılık gözlerini kısarak tekrar konuştu.
"Ya o tüyler varken dokunamıyorum." Karısının sözleri ile karın kaslarına bakan adamın kaşları hafiften çatıldı.
"Abartma ama güzelim o kadarda tüylü değil." Leyla,sanki Yusuf onu görüyormuş gibi omuzlarını silkerek tekrar konuştu.
"Ama hayatım elimi değdiğim zaman huylanıyorum ben. Sen temizlesende ben sonra dokunsam olmaz mı?" Karısının sözleri ile gülümseyen Yusuf tişörtünün alt kısmını da indirerek konuştu.
"Bitanem senin huylanıyorum dediğin şey, bazı kadınların çok hoşu..." Yüzündeki çapkın gülümseme ile karısına dönen adam kucağındaki kaseyi görünce anlam veremeyerek Leyla'ya baktı. Kasenin içindeki meyveye yüzünü buruşturarak elindeki bıçakla darbeler indiren kadın bakışlarını kocasına çevirerek çaresizce konuştu.
"Bir kadın kiviyi temizlerken nasıl bir zevk alır Yusuf? Sorabilir miyim sana? " Şaşkın bakışlarını kaçıran adam sıkıntıyla başını kaşırken işaret parmağı ile meyveyi gösterip mırıldanarak konuştu.
"Sen kivi den mi bahsediyor dun yani?" Leyla şüpheli bakışlarını kocasına çevirerek başını salladı.
"Başka neden bahsedebilirim Yusuf?" Gözlerini kaçıran kocasıyla söylediği sözleri hatırlamaya çalıştı. Hatırladığı kelimelerle gözleri faltaşı gibi açılırken yüzünü buruşturarak homurdandı.
"Terbiyesiz! Ne kadar fesat bir insansın sen ya! Üstelik benim tavan yapmış hormonlorımdan faydalandığını da anlamadım sanma?" Sahte bir sinirle kaseyi kocasının önüne iterek gözüyle kivileri işaret etti.
"Soy şu sert ve tüylü şeyi." Karısına şaşkınca bakarken Leyla yüzünü buruşturarak söylenmesine devam etti. "Hayır bebeklerde babaları gibi tuhaf. Erik isteyin,kiraz isteyin ne bileyim kavun, karpuz isteyin ama benim sevmediğim bir meyveyi istemekte neyin nesi?" Yusuf hayal kırıklığı içinde kaseye uzandı ve yüzünü asarak meyveyi temizlemeye başladı. Bir kivi kadar bile arzulanmamıştı. Cidden karısının dediği gibi çok mu zayıflamıştı acaba? Kiviyi kasenin içine bırakan adam tişörtünü kaldırarak karın kaslarına baktı. Hepside yerli yerinde duruyordu işte eksiği yok fazlası vardı. Leyla kocasının haline kıkırdarken Yusuf başını kaldırıp karısına üzgünce bakarak konuştu.
"Leylam sen beni beğenmiyorsun artık ben anladım seni." Kadın elindeki meyveyi ısırarak dudaklarını yaladı. Kocasının sorusuyla ona bakarken onun da dudaklarına baktığını farkedince yükselmeye başlayan ateşi ile yutkunarak konuştu.
"Seni beğenmez olurmuyum hiç?" Dizlerinin üzerinde emekleyerek kocasına yaklaştı ve bağdaş kurarak oturdu. Giydiği buz mavisi elbise bu hareketi ile toplanırken o umursamadan Yusuf'a biraz daha sokulup elini kocasının asık yüzünde gezdirdi.
"Yusuf ben seni öyle seviyorum ki, kirpik sayılarının adedini bilecek kadar!" Karısının sözleri ile yüzünde bir tebessüm peydah olurken,Leyla kocasının gözlerine aşkla bakarak gözleri dolmuş bir şekilde sözlerine devam etti. "Gözlerine nasıl baktığımı artık sen düşün!" Karısının dudaklarına doğru uzanırken Leyla gülümsemeye çalışarak tekrar konuştu. " Hamile olan benim tripler kralı olan sensin Yusuf Bey." Dudakları yukarı doğru kıvrılan adam karısına biraz daha yaklaşırken fısıldadı.
"Sen iste ben seni bol,bol şımartırım güzelim." Gözlerini kapatarak öpmek için karısının dudaklarına sokuldu.Hissettiği ıslak ve soğuk hisle kaşları çatılırken Leyla'nın kıkırtılarını duyması bir oldu. Geri çekilip karısına baktığında elindeki çileği sakladığını farkedince ters bir bakışla homurdandı.
"Ben şımartacağım ama sen izin vermiyorsunki Leylam." Karısının elindeki çileği alarak ağzına attı. Kadın masum bir şekilde gözlerini kırpıştırarak kaseden bir çilek daha alarak kocasının ağzına uzattı.
"Rüzgar Bey'in söylediklerini unutma ve uslu dur kocacığım." Yusuf bıkkın bir şekilde başını sallayarak çaresizce karısına bakıp söylendi.
"Hımm! Rüzgar Bey. Karımı öpüp,dokunmama bile ambargo koyan doktor! Nasıl unuturum." Karısının uzattığı çileği ağzına alarak çiğnedi. Leyla kocasının çileği yerken dudaklarını yalamasına içi giderek bakıyordu. Mahsus yapıyordu onu baştan çıkarmak için küçük temaslarla dokunuşlarla onunla oynuyordu sürekli. Yusuf bir tane daha çilek almak için kaseye elini uzattığında karısının eline bir fiske indirmesi ile pişkince sırıttı.
"Mahsus yapıyorsun değil mi? Sırf beni baştan çıkarmak için." Yusuf şaşırmış gibi kaşlarını kaldırarak çarpık bir şekilde gülümsedi ve eline aldığı çileği hızla ağzına atarak muzip bakışlarını tekrar karısına çevirdi ve masumca sordu.
"Yine ne yaptım? Sadece çilek yiyorum." Gülmemek için dudaklarını ısıran adam karısının gözlerinin dolması ile bozuntuya vermemek için telaşlanmış gibi baktı.
"Bilerek yapıyorsun! Beni kışkırtmak için! Çok kötüsün Yusuf!" Yusuf ortalarındaki kaseyi kenara koydu ve Leyla'nın dudaklarını büzdüğünü görünce karısını kucağına doğru çekerek fısıldadı.
"Leylam.Rahat ol biraz. Merak etme ben durmam gereken zamanı biliyorum." Leyala kocasının gözlerine tereddütle bakarken Yusuf karısının boynuna bir öpücük bırakarak onu yavaşça yatağa bıraktı.
Karısının üzerindeki elbisenin fermuarına uzanırken çalan kapıyla bıkkınlıkla derin bir nefes alırken karısının kıkırdaması ile ona çaresizce baktı. Kapıyı umursamayjp tekrar yarım bıraktığı işine geri dönmek niyetinde olsada lanet zilin susacağı yoktu. Karısının kıkırtılarına ters bir bakış atarak yataktan hışımla kalkarak üzerindeki tişörtü ve saçlarını düzeltip homurdanarak kapıya doğru sert adımlarla ilerledi.
"Şu eve taşınalı bir ay oldu ama siz bin yıllık cefa çektiriyorsunuz insana! Bıktırdınız lan! Yeminle Bıktırdınız!"
Kocasının haklı isyanı ile Leyla ona üzgün gözlerle bakarken Yusuf, odanın kapısını açarak koridora çıktı ve söylenmelerine devam etti.
" Alarm mı taktınız anlamıyorum ki? Ne zaman karıma yaklaşsam biri kapıda bitiyor." Kapıya yaklaşıp açmak için koluna dokunan adam dışardan gelen sesle öfkenin damarlarında dolaştığını hissetti.
"Kes lan homurdanmayı! Birde iyi tarafından bak. Sen bebek bekliyorsun biz daha açılışı yapamadık Puşt!" Kapının kolunu tutarak aşağı indirdi ve açılan kapıyla karşısında sırıtarak duran adamın yakasına yapışarak homurdandı.
"Tutan mı var git ne bok yiyeceksen ye it!" Sinirle yumruğunu adamın suratına geçiren Yusuf geri çekilip kapıyı sertçe kapıdaki adamın suratına çarptı.
OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM...
yitenumutlar
|
0% |