Yeni Üyelik
33.
Bölüm

A-D-Bölüm-32

@yitenumutlar

 

 

Yüzüne inen yumrukla çenesini sağa,sola oynatan adam kendisine seslenen kadına döndü.

 

"Aşkım hala inmedin mi?" Karısına doğru ilerleyerek elindeki kutuyu alan Kenan başıyla yan tarafında kalan kapıyı işaret edip sırıttı.

 

"Bebeğim bu dağdan inme Yusuf ayısı az daha çenemi kırıyordu." Hafifçe yan dönerek karısına yüzünü gösteren adam Rüya'nın darbe aldığı yere dokunması ile inledi. Gözlerini kısarak ellerini beline koyan kadın şüphe ile sordu.

 

"Kenan! Yusuf niye vurdu sana?"

Sırıtan adam karısının elinden tutarak merdivenlere doğru yöneldi.

 

"Bu defa tamamen iyi niyetim den karıcığım." Gözlerini deviren kadın dikkatle basamağı inerken homurdandı.

 

"Bilmem mi. Kanatsız bir melek benim kocam. Zaten başınada ne geliyorsa iyi niyetinden geliyor." Karısının sözlerine omuz silken Kenan ikinci basamakta durarak kendini savunmaya başladı.

 

"Daveti unuttularsa hatırlatayım dedim,o da suç oldu hayatım." Kırgın bakışlarını karısından çekerek arkasınadaki kapıyı kontrol edip imayla söylendi. "Hem ben ne bileyim başka işleri..." Birden elini kocasının ağzına kapayan kadın,kendi açık kalan ağzını da kapatmayı akıl edip sinirle söylendi.

 

"Pes artık Kenan! Ne kadar ayıp biri duysa neder?" Onaylamaz bakışlarla yüzünü buruşturdu ve arkalarında kalan kapıyı kontrol ederek sözlerine devam etti.

 

"Yaptığınız şey çok ayıp! Niye huzur vermiyorsunuz adama. Yazık zaten bebeklerden dolayı stresli." Kenan'ın gülümsemesi genişlerken karısının yüzünden makas alarak sırıttı.

 

"Hiçte ayıp değil. Hem biz yeğenlerimizin sağlığı için uğraşıyoruz şurada." Anlamayan bakışlarla kendisine bakan karısının eline tekrar uzanarak tuttu ve merdivenleri inmeye başladı. "Bırakalım da o kazma, şimdiden yeğenlerimizin ahlâkını mı bozsun?" Ateş saçan bakışlarını kocasına çeviren Rüya işaret parmağını kaldırarak çemkirdi.

 

"Birde yaptığınız yanlışı savunma bana Kenan." Kocasının elinden elini kurtararak merdivenleri hızla indi ve son basamakta tekrar Kenan'a dönerek sözlerine devam etti.

 

"Cezalısın Kenan! Kızlarada söyleyeceğim el atsınlar bu olaya." Ceza lafını duyan Kenan merdivenleri hızla inerek karısının önünde durdu ve telaşla konuştu.

 

" O işi yapamayan biziz Rüya! Yusuf çoktan yaptı! Hatta altın vuruş bile yaptı, ama farkındaysan o bir sıfır önde başladı maça."

 

Kocasının sözleri ile çıldırma noktasına gelmişti kadın. Yusuf'a yaptıkları eziyet bu yüzdenmiydi yani? Bebeklerimi kıskanmışlardı? Korkuyla kocasına bakan kadın başına gelecekleri hayal etti. Çocuk konusunda da çekişmezlerdi herhalde. Elini kaldırıp işaret parmağı ile kocasının göğsünü dürterek tehdit etmeye devam etti.

 

"Bana bak Kenan! Yüzündeki sırıtmayla karısına doğru yaklaşan adam dudaklarına küçük bir öpücük bırakıp geri çekildi.

 

"Gözüm senden başkasını görmüyor ki zaten Rüya." Kocasının hareketi ile gülmemek için kendini tutan kadın bakışlarına sahte bir öfke yerleştirerek sözlerine devam etti.

 

"Cıvıma Kenan Cıvıma! Eğer bir daha Yusuf'u rahatsız ederseniz kızlarada söylerim. Artık alacağınız cezayı siz düşünün!"

 

Rüya merdivenlere doğru bir hamle yapmıştıki yukarıdan gelen sesle o yöne döndü.

 

"Pastacılığı bırakmak istersen haberim olsun Rüya."

 

Anlamayan bakışlarla merdivenin başındaki adamın mavi gözlerine baktı kadın. Karısının elinden tutan adam bir iki basamak inerek sözlerine devam etti.

 

"Ceza verme konusunda üstüne yok."

 

Eli ile Kenan'ı işaret edip pişkince sırıttı.

 

" Ne zaman duysam cezalı bu dallama. Hayır madem ceza konusunda bu kadar titizsin benim yardımcım olmaya ne dersin?"

 

Yunus'un sözlerinden sonra kıkırdamaya başlayan üçlüye ters bir şekilde bakan Rüya,Deniz'e dönerek sitem etti.

 

"Sen neye gülüyorsun Deniz!" Arkadaşının öfkeli hali ile yüzüne ciddi bir ifade takınmaya çalışan Deniz,karşısındaki kadının kocası ve Kenan'ı işaret ederek konuşması ile şok oldu.

 

"Bunlar ve diğer ikisi zavallı Yusuf'un anasından emdiği sütü burnundan getiriyor." Kınarcasına karşısındaki kadına bakarak sözlerine devam etti. " Arkadaşının sözleri ile ağzı bir karış açık kalan kız kısa bir an neyi ima ettiğini düşünürrken aklına gelen şeyle kocasına konduramazca başını iki yana salladı. Ama Rüya'da bir şeye bu kadar sinirlenmezse böyle konuşmazdı. Şüpheli bakışlarını kocasına çevirerek anlat dercesine baktı. Karısının bakışları ile panik içinde ellerini kaldırıp telaşla konuştu.

 

"Vallahi benim bir suçum yok karıcığım,hepsi Ömer denen puştun suçu."

 

Binanın içinde gök gürültüsü misali bir ses yükselince her kes bakışlarını sesin geldiği yöne çevirdi.

 

"Derdin ne la senin benimle. Yine bir Ömer türküsü tutturmuş gidiyorsun." Yunus, yüzünü buruşturarak arkasına döndü ve sertçe çıkıştı.

 

"Ne derdim olacak lan seninle!" Yunus sözlerinden sonra önüne dönerken birden aklına gelen şeyle tekrar arkasını döndü ve memnuniyetsiz bir surat ifadesi ile sözlerine devam etti.

 

"Dur lan! Sahi senle bir derdim vardı benim." Ömer arkadaşının konuşmasını beklerken Esha'da belirdi yanında her zamanki gibi şıklığından ve güzelliğinden ödün vermeyerek kocasına yaklaşıp koluna girdi. Koluna giren kadınla bakışlarını ona çeviren Ömer'in yüzünde beğeni dolu bir sırıtış peydah olunca Yunus başını olumsuz anlamda salladı ve yüzünü buruşturarak konuştu.

 

"Lan öküz!" Arkadaşının kendisine dönen bakışları ile sözlerine devam etti. " Lan ibadette gizli kabahatte. Ama senin kabahatini ne hikmetse bütün apartman dinliyoruz şerefsiz!" Ömer'in kaşları çatılırken Yunus elini açarak hesap sorarcasına konuştu.

 

" Lan her gece senin yatak gıcırtını dinlemek zorunda mıyız biz oğlum!"

 

İşittikleri sözler ile diğerlerinin dudaklarından hayret nidaları firar ederken Yunus mavi gözlerini şüphe ile kısarak karşısındaki adama baktı.

 

"Bana inat olsun diye üst katımı aldın demğil mi lan?" Ömer arkadaşının omzuna kolunu atıp sır verecekmiş gibi kulağına doğru eğilince herkesin gözü onlara dönmüş fakat bina da başka bir ses yankılanmıştı.

 

"Ayşem. Ne var sanki biraz daha geç inseydik. Yeni evliyiz biz işim vardı benim." Diğerlerinin gözleri şaşkınlıkla açılırken Ayşe'nin sözlerini duymaları ile açılan gözlerine ağızlarıda eşlik etmişti.

 

"Of! Ali,of! Geceler torbaya mı girdi! Kudur..."

 

"Ohaaa yani!" Ayşe'nin sözleri diğerlerinin hayret nidaları ile yarım kalırken yavaşça arkasını dönüp bir adım attı ve üst katın merdivenlerine doğru yavaşça başını uzattı. Gördüğü manzara karşısında suratı kırmızıdan, mora dönerken utançla başını geri çekip kapıyı kapatmaya çalışan kocasının omzuna dokundu. Karısının suratının aldığı şekli farkeden Ali ne oluyor dercesine başını sallarken Ayşe işaret parmağı ile yukarı merdiveni işaret etti. Karısının tuhaf haline karşı adamın kaşları çatılırken oda bir iki adım atıp merdivenlere başını uzattı. Arkadaşlarını görmeyi beklemediği için şüphe ile gözlerini kısarak konuştu.

 

"Siz ne yapıyorsunuz orada?" Oluşan sessizliği yankı yapan çıtırtılar bozarken herkesin gözü Kenan'a döndü. Elindeki böreği büyük bir iştahla yiyen adam kendine dönen bakışlarla lokmasını yutup şirince sırıttı ve kimseden ses çıkmaması üzerine konuştu.

 

"Otobüs bekliyoruz abicim." Ali ve diğerleri şaşkın bir şekilde Kenan'a bakarken Rüya kocasının elindeki paketi alıp hepsine birden çemkirdi.

 

"Şahsen ben hiç hoş olmayan bir muhabbetin içinde, hepinizin yatak odası maceralarını dinliyorum şu an!" Öfkeli bakışlarını diğerlerinin üzerinde gezdirerek sözlerine devam etti. "Maşallah siz tavşanlar misali her dakika cilveleşirken Yusuf'a dünyayı dar etmişsiniz ya pes!" Erkekler gözlerini kaçırırken kadınlarda kocalarına sert bakışlarını yolluyorlardı. Rüya sesini kalınlaştırarak Yunus'a bakıp erkeklerin taklidini yapmaya başladı.

 

"Bu gün maç var Yusuf bizim evde toplanıyoruz. Sende geliyorsun ona göre!" Bakışlarını Yunus'tan çekerek Ali'ye çevirdi.

 

"Bu gece arkadaşın bekarlığa veda partisi var hep birlikte gidiyoruz. Yusuf sende geliyorsun mazeret kabul etmiyorum!" Bakışları Ömer'i bulurken tek kaşını kaldırarak ima ile baktı.

 

"Yusuf! Kılıbıkmısın oğlum? Karının dizinin dibinden ayrılmıyorsun. Genç iş adamları yemeği var sende geliyorsun!" Esha kocasının boşluğuna dirseğini geçirirken Rüya gözlerini hâlâ elindeki böreği yiyen kocasına çevirdi ve yüzünü buruşturarak taklidini yaptı.

 

"Abicim Leyla'nın saat 23:00 'da uyuması gerekiyor ki bebekler için büyüme hormonunu karşılaya bilsin bünyesi." Kadınların bakışlarından kıvılcımlar çıkarken erkekler Rüya'nın bunları nereden bildiğini düşünüyordu.

 

"Tüh! Allah sizi kahretmesin! Kendiniz fingirdeşmek için her fırsatı değerlendirirken resmen adamın yatak odasına bir kamera yerleştir mediğiniz kalmış!" Deniz, Yunus'un koluna bir çimdik atıp çemkirdi.

 

"Bunları yaparken ki amacınız neydi acaba!"

 

Kocası Ömer'e dönerek topu ona attı.

 

"Hepsi aha bu hamsi beyinlinin fikriydi." İşaret parmağını kaldırarak sözlerine devam etti. " Şimdi Ömer kardeşimde haksız sayılmaz ama." Kadınlar merakla Yunus'u dinlerken erkeklerde onu onaylarcasına başını sallıyordu. " Evlenmeden önceki sıkı yönetim, bir Yusuf için geçerli değildi. Biz size yanaşamazken o gayet rahat karısıyla görüştü." Ömer, Yunus'un omzunu pohpohlayarak destek verircesine konuştu.

 

"Yunus kardeşim haklı! Üstelik adam babada oluyor." Yunus, omzunu silkeleyerek Ömer'in elini ittirip ters bir bakış attı ve homurdandı.

 

"Sen sus! Seni affetmedim affetmeyeceğimde. Lan her gece taka gıcırtısı gibi yatak sesinizi dinliyorum. Ne bok yemeye üst katımı aldın?" Deniz kocasına dirseğini geçirirken,Ömer yanındaki karısının yanağından öperek söylendi.

 

"Ömrüm galiba bu Karadeniz hamsisi bizi çekemiyor ha ne dersin?" Kenan ağzındaki lokmayı yutmadan lafa atladı.

 

"Bak,bak laflara bak!" Karısına dönerek börek tuttuğu eli ile ikiliyi işaret etti.

 

"Bebeğim bunlar olayı kaynatıyor ama. Sonra kabak benim başıma patlıyor." Kıskanç bakışlarını ikiliye çevirerek homurdandı. " Ayıp lan! Mahreminizi dinlemek zorundamıyız biz! Olan var olamayan var sonuçta."

 

Kenan'ın sözlerinin arkasından bir gürleme sardı ortalığı.

 

"Allah belanızı versin lan şerefsizler! Böyle oyun mu olur!" Arkalarından gelen sese dönen grubun gözleri Yusuf'un ateş saçan bakışları ile karşılaşınca kızlar yavaştan kocalarının yanından ayrılıp bir araya toplandılar. Ali, Yusuf'un yanına yaklaşarak yatıştırmaya çalıştı.

 

"Yusuf şakaydı lan." Yusuf öfkeli bakışlarını yanındaki adama çevirerek kükredi.

 

"Lan sen iki dakika yeni evliyiz muhabbeti yaparken, ben sizin yüzünüzden bir aydır karıma yaklaşamıyorum Piç!" Ali hafiften geri çekilirken, Kenan masum rolüne bürünerek konuştu.

 

"Ne var kardeşim? Senin en azından bebekler yolda. Ya ben ne yapayım? Daha el tutuşma levelını atlayamadık."

 

Rüya, Kenan'a yaklaşarak ellerini beline attı.

 

"Tüh! Allah cezanı versin senin Kenan! Az önce mahremiyetten bahsedip şimdi mahremini döküyorsun ortaya! Senin yüzünden ortalık striptiz şovuna döndü. Konu komşu..."

 

Rüya'nın öfkeli sesini başka bir ses bölğnce hepsi utanç içinde bir birine baktı.

 

"Din galiii! Gonu gonşu mu galdı mındar itdiğiz ortalı. Gavurun sıpaları gızanamı geldiğiz herkeslere irezil olduk." Emine nine bastonuyla kapıdan bağırırken Talha ve Azra'da arkasından kıkırdıyordu.

 

"Girin içeri gali. Siz de hiçmi utanma galmadı? Garı döşşekde, bebe beşşikde sevilir olmaz olasıcalar!" Emine ninenin sözleri ile hepsi aşağıya doğru inip karşısına dizildiler. Kızların yüzü kıpkırmızı iken erkeler arsızca sırıtıyordu. Yaşlı kadının bastonuyla içeriyi işaret etmesi ile kızlar hızla açık olan kapıdan girdiler. Kenan kapıya yönelince Emine nine bastonunu kaldırıp sertçe bacaklarına indirdi.

 

"Bida mart kedisi gibi mıyıklama apardımanda." Kenan sırıtarak geçerken Yunus temkinle yaklaştı havaya kalkan bastonu görünce hızla geri çekildi.

 

"Nine çocukmuyuz biz her fırsatta o bastonu indiriyorsun bir yerlerimize? Kadın sinirle başını sallayarak konuştu.

 

"Hiç çocuk olun nu? Maşşalah gızana gelmiş eşşek gibi depinip durun." Yunus, Emine nine konuşurken fırsattan istifade geçmek isteyince bastonu kafasına yemesi bir oldu. Emine ninenin yeşil bakışları Ömer'i bulunca eliyle gel işareti yaptı. Yavaş,yavaş yaklaşan Ömer'e bakarak fırça işine devam etti.

 

"Ge buruya ge!" Bastonu Ömer'in omzuna vurarak kendisine sırıtan adamla sözlerine devam etti. " Seni firavın akıllı seni. Utanmayonda demi? Tü senin galıbığa deyyus! Dızgırıç gibisin Yusuf'unan itişecene bi sıpada sen yap!" Ömer'in arkasındaki Ali'nin kolundan çekerek bastonu bacaklarına indirdi.

 

"Seni azgın gavur! Bide bunların başını çekiyon. Pavyonlarda bu haltlarımı beceriyoğuz toplaşıpda?" Ali'yi de içeriye postalayınca acıyan bakışlarla baktı. Yaklaşan Yusuf'un kendine gülümsediğini görünce bastonu kafasına indirdi. Şaşkın, şaşkın bakan genç adama öğüt verir gibi konuşmaya başladı.

 

" Lan diyos sağa niye vurdum biliyon nu?" Başını olumsuz anlamda sallayan Yusuf, Emine ninenin cevabını bekledi. Yaşlı kadın düşünür gibi baktı bir müddet ve sonra kafasını sallayarak sözlerine devam etti.

 

"Bende bilmeyom niye vurdumu? Emme senin de hak ittin bi sebep vardır elbet. Gir içeri bundan sona gözüğü dört aç."

 

Yusuf yaşlı kadının elini öperek içeri geçti.

 

Masada kızlar kocalarına tavır yaparken erkeklerde bir birlerine öldürücü bakışlar yolluyordu. Azra bu durum karşısında pişkince gülerken Rüya'ya dönerek konuştu.

 

"Rüya!" Önündeki yemekten başını kaldıran kız arkadaşına döndü.

 

"Yarın benim için bir pasta yapabilir misin?" Gülümseyerek başını sallayan kıza nasıl bir şey istediğini açıklayan Azra, Ayşe'nin sorusu ile ona döndü.

 

"Ne için yaptırıyorsun pastayı Azra?" Yanındaki peçeteyi alıp ağzını silen Azra'nın bakışları hüzünlenince herkes merakla cevabı bekledi.

 

"Bir arkadaşımı ziyarete gideceğim. Hani anlatmıştım size Mehir. Bir ara hapisteydi. Annesi koreli Babası türk olan." Ayşe anladım dercesine başını sallayarak yemeğine dönerken Esha elindeki çatalı bırakarak merakla Azra'ya bakıp konuştu.

 

"Peki çıktı mı hapisten?" Ağzındaki lokmayı yutmaya çalışan Azra mutlulukla başını salladı ve lokmasını yutunca bardağından bir yudum su alıp Esha'ya cevap verdi.

 

"Evet. Bir kaç ay oluyor. Hapisanede tanıştığı üç arkadaşı vardı onlarla birlikte yaşıyor şu an." Kadınlar merakla Azra'yı dinlerken erkekler diken üstünde olduklarını belli etmeden kulak kabartıyorlardı sadece. Hapisane olayından işkillenen Yunus tabağındaki eti didiklerken şüphe ile sordu.

 

"Sorumu yanlış anlama ama arkadaşın niye hapisteydi Azra?" Yerinden kalkarak boşalan tabakları toplamaya başlayan Azra iri gözlerini Yunus'a çevirerek cevapladı.

 

"Uyuşturucu kuryeliği ile suçlandı." Masada büyük bir sessizlik olurken Ali çatalını boş tabağın içine bırakarak çıkan sesle bakışların kendisine dönmesini sağladı. Yüzüne takındığı tebessümle üzerindeki bakışlara karşılık konuştu.

 

"Allah yardımcısı olsun? Zor bir hayat onu bekliyor ne diyelim." Onaylayan sesler ve bakışlarla kızlar Azra'ya yardım için mutfağa geçerken erkekler kafa,kafaya vermiş tartışıyordu.

 

"Yunus şu kızı araştır bakalım neyin nesi kimin fesiymiş?" Yunus,Ali'nin sözleri ile başını sallarken Talha araya girdi.

 

"Abi ben biliyorum Mehir ablayı haksız yere yattı üç sene. Başından çok kötü şeyler geçti." Talha'nın sözlerine karşılık birbirine bakan erkekler konuşan gencin sözlerine devam etmesi ile onu dinlemeye başladılar. " Ablamla Amerika'dan arkadaşlar. Zoraki evlilik yaşayan kız,kocasının boşanma şartını yerine getirmek için Türkiye'ye uyuşturucu ile giriş yapmış." Çatılan kaşları ve şüphe ile kısılan bakışları görünce iki elinide dur işareti yapar gibi kaldırdı ve açıklamasına devam etti. "Ama çantanın içinde uyuşturucu olduğunu bilmiyormuş. Ona teslim edilmesi gereken bir kaç evrak olduğu söylenilmiş."

 

Yunus düşünceli bir şekilde çenesini sıvazlayıp merakla sordu.

 

"Kızın suçsuzluğu kanıtlanamamış demek ki? Üç yıl hüküm giymesine bakılırsa durum bunu gösteriyor." Yusuf arkadaşının omzuna hafiften geçirerek homurdandı kerpedenle mi laf alacağız ağzından oğlum? Konuşsana."Arkadaşının sözlerine aldırmadan Talha'ya bakarak konuştu.

 

"Benim anlamadığım nokta şu; Madem kız suçsuz niye hüküm giyiyor? Ya da madem suçlu görüldü niye üç yıl? Çünkü böyle bir suça daha fazla hüküm alması gerekiyordu." Talha sır verirmiş gibi hafifçe öne eğilerek konuştu.

 

"Ablamların bir arkadaşı daha var hatta Ömer abinin de ortağı. Olaya o el attı." Şaşkın bir şekilde Talha'yı dinleyen adamlar Ömer'in devam et dercesine elini sallaması ile anlatmaya devam etti. " Mehir'in hapise girdiğinden ablamın çok sonraları haberi oldu. Ben karışık olan başka bir mevzudan dolayı olayın içindeydim." Kenan merakla Talha'yı dinlerken dizine vurarak homurdandı.

 

"Haydaa! Dallas mı lan bu? Neyi karışık olacak hikayenin? Altı üstü kız niye cezayı az aldı onu anlatacaksın." Talha gözlerini devirerek yanındaki adama söylendi.

 

"Anlatıyorum işte abi dinle istersen." Talha,Kenan'dan kafasına yediği fiskenin ardından sözlerine devam etti.

 

"Neyse Giray,ablam ve Mehir arkadaşlar. Mehir,yakalanınca Giray'dan yardım istiyor. Giray'da aile dostlarının oğlu olan bir savcı varmış adı Aras mıydı, Arat mıydı öyle birşey ondan yardım istiyor." Yunus bakışlarını kısarak Talha'ya baktı ve aklına gelen tek ismi söyledi.

 

"Araz Tunaboylu,Savcının adı. Lee ji Mehir Kervancı'da kızın ismi." Talha olumlu anlamda başını sallarken Ömer merakla konuştu.

 

"Sen nerden biliyorsun bütün bunları." Yunus,arkadaşına dönerek pis bir şekilde sırıttı.

 

"Aslında Azra söyleyince hatırlamam lazımdı ama senin gibi bir piçin yatak gıcırtısı beynimi uyuşturduğu için olsa gerek hatırlayamadım." Omzuna yediği yumrukla inleyen Yunus sözlerine devam etti. " Senin ortak Araz'dan davayla ilgilenmesini istemiş o da kızın suçsuz olduğunu anlayınca avukat olarak beni önermiş. Gerçi ne yaptıysak temize çıkaramadık kızı. O kocası olacak Puşt kusursuz bir plan uygulamış. Anlayacağınız kız temiz kardeşlerim. Yani sakıncasız eleman." Yunus'un sözleri ile rahatlamış larken bu defa araya Yusuf girdi.

 

"Yunus." Kendisine dönen gözlerle sözlerine devam etti. "Bu gün Leyla'yı o Erdinç denen it aradı. Yine atıp tuttu. Ama karımı korkutmaya yetti tabi." Yunus elini arkadaşının omzuna koyarak güven vermek istercesine sıktı.

 

"Biliyorum haberim var kardeşim. Ama malesef yeri tespit edilemedi." Yusuf arkadaşının sözleri ile hırsla yumruğunu masaya geçirirken bir taraftanda küfürler ediyordu.

 

"Nasıl olur Yunus!? Benim bile piskolojim bozuldu artık. Leyla'nın durumunu sen düşün." Yusuf'un hırsla fısıldadığı sözlerle Yunus ne diyeceğini bilememişti. Arkadaşı haklıydı sonuçta ama diğer adamda tilki kadar kurnazdı.

 

"Sürekli hat değiştiriyor ve bunu yapması onu bulmanızı zorlaştırıyor." Arkadaşının omzundaki elini kaldırarak bir iki sefer güç vermek istercesine vurdu. " Sabır kardeşim. Sadece biraz daha sabır. Elbet bir yerde açık verecek o Puşt!" Yusuf başını çaresizce sallarken Yunus bakışlarını bu sefer Kenan'a çevirdi.

 

"Sana gelince Nisa'nın söylediği doğru. Adam dört kolluya bineli çok olmuş. Yani her şey kardeşinin anlattığı gibi." Diğerleri endişeli bakışlarını Kenan'a çevirince Yunus kısaca açıklama yaptı. "Tamam Rüya'nın yaşadıkları kolay değil ama sende bu konuyu daha fazla irdeleme artık. Zaten geberip gitmiş itoğluit." Kenan'da Yusuf misali başını sallayarak arkadaşlarının yeni muhabbet konusu olan Serdar'ın, Türkiye'ye dönme meselesine dahil oldu. Ali hâlâ Serdar'dan pek hoşlanmasada karısının hatrı için katlanacağını anlatıyordu diğerlerine.

 

Ellerinde çay ve tatlılarla gelen kızlar erkeklerin muhabettine kulak misafiri olunca Esha,Ayşe'ye dönerek merakla sordu.

 

"Sahi Serdar'lar ev işini naptılar Ayşe? Oldu mu o ev?" Ayşe arkadaşına kaş göz işareti yaparak susmasını isterken bu defa Azra girdi araya.

 

"Aaa! Senin haberin yokmu ev sahibi kendi oğlunu oturtacakmış o eve." Erkekler kadınların el attığı muhabbeti yüzünü buruşturarak dinlerken,tilki misali kulaklarını dikip konuyu ilgiyle dinleyen Ali'ydi. Azra'nın sözleri ile ev işinin olmadığını anlayıp rahatça çayına uzandı.

 

"Ama Leyla'nın doktoru Rüzgar Bey'in eşi Hüma yokmu o Ayşe'lerin alt katındaydı ya." Kızlar anladıklarını belirtmek için olumlu anlamda başlarını sallayarak Azra'yı dinlerken Ali'nin gözleri şüphe ile kısıldı. Çayından bir yudum alırken Azra tekrar konuştu.

 

"Hah! İşte Serdar'lar Ayşe'lerin alt katına taşınacaklar. Yeni bir ko..." Bir öksürük kriziyle sözleri kesilen Azra diğerleri gibi sesin geldiği yöne döndü. Ömer, Ali'nin sırtını yumruklarken işittiği sözlerle çayı buğazına kaçıran adam konuşmak için çabaladı.

 

"Bu...Bu ne demek oluyor Ayşe!? Başka ev mi kalmadı koca Ankara'da adam gelip alt katımı tuttu?" Ayşe dudaklarını dişlerken Ali elindeki çay bardağını yan tarafındaki sehpaya koyarak ayağa kalkıp kükredi. "Olmaz! Tutamaz! Gitsin başka yerden tutsun." İri elleri siyah gömleğinin yakalarına giderken bıkkınca silkeledi. "Düşsün yakamdan yahu! Kurtulamayacak mıyım ben bu adamdan? Vantuz balığı gibi yapıştı mübarek!" Ayşe kocasının sözleri ile hırsla ayağa kalkarak karşısına dikilip öfkeli gözlerini Ali'nin yeşil gözlerine çevirdi.

 

"Gelecek,alt katı tutacak,sende ağzını açmayacaksın Alim!" Karısının neye güvenerek kendisine meydan okuduğuna anlam veremeyen adamın gözleri şüpheyle kısılırken Ayşe tekrar konuştu. "Yoksa sen istemiyorsun diye bıraktığım mesleğe geri dönerim."Kocası tam ağzını açmıştıki Ayşe işaret parmağını kaldırarak tehditlerine devam etti. "Ayrıca madem alt kata Serdar'ın gelmesini istemiyorsun, bu geceden sonra eşyalarını topla..." Ayşe'nin sözleri yarım kalırken, Ali ayakta sendeleyen karısının belinden tuttu telaşla. Bakışlarındaki korkuyla karısına bakan adam panikle konuştu.

 

"Ayşem! İyimisin?" Başını sallayan kadın gözlerini kapatıp açarak mırıldandı.

 

"İyiyim.Başım döndü sadece." Karısının belini sıkıca kavrayan Ali pişman olmuş bir ses tonuyla Ayşe'nin mavi gözlerine bakarak konuştu.

 

"Bak gelsinler tamam mı? Yeterki üzme sen kendini." Yüzünü buruşturup kendi,kendine mırıldanarak sözlerine devam etti. " Baktım her boka maydonoz oluyor iki tane çakarım ağzının üstüne." Ayşe'nin ters bakışları ile ağzına gizli bir fermuar çeker gibi yaparak diğerlerine döndüğü sırada Emine ninenin sesi duyuldu.

 

"Allah mı didim, yallah mı didim belli değil! Yavrım sizin namaza da mı saygığız yok?" Ali ve Ayşe suçlu gibi bakışlarını kaçırınca yaşlı kadın diğerlerinede bakarak elindeki bastonla kapıyı gösterip söylenmeye devam etti.

 

"Yörünyün gali evinize gönenmiyesiceler. Yiter bu kadar hangırtı. Sil getmiş gibi otduğuz kakmayonuz. Yatacam ben." Azra yaşlı kadının sözleri ile gülmemek için kendini tutarken Emine nine bakışlarını ona çevirerek sordu.

 

"Taha nerde?" Yaşlı kadına yaklaşıp koluna giren Azra gülümseyerek konuştu.

 

"Elif'in kızı hastalanmış oraya gitti nine." Yaşlı kadın düşünceli bir şekilde gözlerini kısıp ayaklanan gruba baktı ve sertçe söylendi.

 

"İlin gocasız garısının evine öle her vakıt girip çıkılmaz!." Azra ve diğerlerinin hayretle açılan gözleri ve onaylamayan sözleri ile daha da sinirlenerek konuşmasına devam etti.

 

"Eee! Ne bakıp durunuz süsecek kömüş gibi? Nikah düşer o sarı oğlana,öle girilip çıkılmaz günah!" Azra,Emine ninenin elinden tutarak yavaşça kapıya doğru çevirip sakince konuştu.

 

"Ninem sen boş ver onları. Arkadaş,yaren,akran onlar." Diğerlerine gözüyle dış kapıyı işaret ederek bu kaos ortamından uzaklaştırmaya çalıştı ve tekrar Emine nine ye dönerek Şirince sırıttı. " Hatta ahretlik onlar,ahretlik." Yaşlı kadın olduğu yerde durarak Azra'ya döndü ve başını sallayarak konuştu.

 

"Bağa bak deli gelin sen bennen oyun mu oynuyon? Nerde görülmüş bi adamınan,garının ahretlik oldu." Azra'nın gülümseyen yüzüne tebessümle bakarak arkasındakilere döndü ve gözleri aradığı kişiyi bulunca konuşmaya devam etti.

 

"Gız Leyla sen datlını götür evinde yi gızım. Sen iki canlısın. "Bastonuyla diğerlerini işaret ederek sözlerine devam etti."Bunlar yimesede olur." Leyla yüzünde büyüyen gülümseme ile başını sallarken sehpaya doğru ilerleyip tabağını aldı. Tabağındaki tatlıyı az bulan gözleri kocasının tatlısına kayınca ilerleyerek onuda üzerine boşalttı.

 

"Leyla çekinme bizimkileride al!" Esha kocasının gözlerine öfkeyle bakarken Yusuf bir kaç adım da tatlı tabaklarının yanına yaklaşıp,Ömer ve diğerlerinin tatlılarını da iki tabakta birleştirirken Ömer,tatlıları toplayan arkadaşını eli ile işaret ederek homurdandı.

 

"Lan vallaha götürüyor karı,koca tatlıları." Yunus,Ömer'e destek çıkarcasına yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Görgüsüz ayı! Lan insan nezaketen sizde yermisiniz diye sorar." Yusuf arkadaşlarının laflarına aldırmadan karısının yanına gidip kolunu omzuna doladı ve diğerlerine nispet yapar gibi tatlıdan karısının ağzına uzatarak nispet yaptı.

 

"Bunların tatlılarını da alalım eve çıkınca yeriz güzelim. Ne de olsa arkamdan iş çevirecek bahaneleri kalmadı artık!" Leyla kocasının sözleri ile kıkırdarken, Ayşe,Leyla ve Yusuf'un elindeki tatlılara yüzünü buruşturarak baktı. Midesinin bulandığını hissederek Ali'nin elinden kaptığı anahtarla kendini dışarı atan kadının hali ile diğerleri ne olduğunu anlamazken Ali'de telaşla karısının arkasından çıktı.

 

~~~~~~~~~~Üç ay sonra~~~~~~~~

 

Elindeki şişlerle örgüsüne devam eden kadın ipin bittiğini görünce oturduğu yerden yavaşça kalkmaya çalıştı. Karşısındaki ikilinin sürekli tabaklarına bir şeyler doldurmalarına imrenerek bakan kadın, Emine nine'nin ayaklandığını görünce elindeki fincanı kenara koyup kadına bakarak konuştu.

 

"Hayırdır ninem,nereye böyle ayaklandın?" Yaşlı kadın Azra'nın haline çok üzülüyordu ama elinden de bir şey gelmiyordu. Yemiş vermez kel ahlat misali çürüyecek miydi bu körpecik kız. Düşünceler içinde iç çekerek konuştu.

 

"İpim bitdi gızım. Aşşaya iniyimde alıp geliyim." Azra oturduğu yerden kalkarak yaşlı kadına yaklaştı ve tekrar yerine oturttu.

 

"Olurmu hiç öyle şey? Sen otur ben hemen alır gelirim." Yaşlı kadın mırın kırın etsede Azra gönlünü yapmış kapıya doğru yönelmişti. O sırada Esha aniden oturduğu yerden kalkıp Azra'ya seslendi.

 

"Beni de bekle canım. Telefonumu unutmuşum evde. Şimdi Ömer arar ulaşamazsa merak eder." Azra başını sallayarak hafif karnı kabarmış kadının dikkatle kendine yaklaşmasını izlerken her zamanki gibi Ayşe ağzını tutarak şimşek hızıyla yanlarından geçti. Emine nine onların bu haline söylenirken Azra ve Rüya bir birine bakarak kıkırdamaya başladı.

 

"Bu Ayşa'nın halı nolacak böle? Aha bununan derken Esha'yı işaret ermiş ve sözlerine devam etmişti. Bi araya gelince abobon gazı gibi yuduyolar sonada gidip çıkarıyo."Çayından bir yudum alarak söylenmeye devam etti. "Gaşşık gada bi bebe getirmezse bağa da İmine dimesinler." Esha, Azra'yı dürterek çıkmaları için kapıyı işaret etti. Çıkan ikilinin arkasından çayını yudumlayan Emine nine Leyla ve Rüya'ya bakarak tekrar konuştu.

 

"Değiz napdı? Toktura gidecedi böğön." Rüya kolundaki saate bakarak Emine ninenin sorusunu cevapladı.

 

"Gelir birazdan Emine nine." Kadın başını sallarken gözlüklerini düzeltip Rüya'yı süzdü.

 

"Gız Ürya. Gızım olmadı mı hale o iş?" Rüya'nın bakışlarını kaçırması ile yaşlı kadın elini dizine vurarak isyan etti.

 

"Tüh! Allah sağa ne diyim ben. Gız gızım günah,günah. Hem fazla naz aşık usandırımış." Rüya' nın asılan yüzünü umursamayan yaşlı kadın sözlerine devam etti. " Bak goca arayan garı dolu sokaklarda senin herif böğön olmazsa yarin dutup golundan getirise bidene ne diyecen?" Rüya yavaşça yerinden kalkarak yaşlı kadının karşısına dikildi. Emine nine Rüya'nın gözlerinin içine baktı öğüt verircesine. " Gız yavrım ayağa değmedik daş başa gelmedik iş olmazımış. Unu duvir yaşadıklarını."Yüzündeki hüzünlü tebessümle yaşlı kadının boşalan bardağını alan kız arkasını dönerek kapıya yönelince Emine nine tekrar seslendi. "Gız gızım herifin göğnünü yap sona gafağı duvarlara vurma." Mutfağa geçen kızın ardından çalan kapıyla Leyla zar,zor yerinden kalktı. Yedi aylık olmuştu bebekler. Erken doğum riskine karşı gözetim altında olunca Yusuf evde olmadığı zamanlar Leyla'yı,Emine nine ve ekibine emanet ediyordu. Yavaş adımlarla kapıya ulaşan kadın Rüya'nın gelmesi ile gülümseyerek konuştu.

 

"Biraz yürüyüş olsun size kalsa yerimden kaldırma yacaksınız beni." Leyla'nın gözlerine anlayışla bakan kadın elindeki çay fincanı ile salona geçince Leyla kapıyı açtı.

 

Omzunda su damacanası ve başı öne doğru eğik kasketli bir adamı kapıda görünce kapının yanındaki boşluğu eliyle işaret ederek konuştu.

 

"Şöyle bırakın lütfen." Adam damacanayı bırakırken elindeki telefonun ekranını kadına göstererek kısık bir sesle konuştu.

 

"Sakın sesini çıkarayım deme." Leyla ekranda gördüğü görüntüler ve tanıdık gelen ses karşısında çığlık atmamak için ağzını kapatırken adam kadının kolundan tutarak hafif dışarıya doğru çekti.

 

Öğrendiği şeyle dünyası başına yıkılan kadın çaresiz bir şekilde sokaklarda dolanıyordu. Göz yaşları görüşünü kısıtlarken kulağının dibinde çalan araba kornasıyla kendine gelen Deniz perişan bir vaziyette kendini kaldırıma bıraktı. Saçları gözyaşlarından ıslanan yüzüne yapışırken çalan telefonunu açacak gücü bile kendinde bulamıyordu artık. Ne ümitlerle gelmişti oysa. Bu kadar çok istemesinin, beklemesinin mükafatı böyle mi olacaktı? Ne diyecekti kocasına? Onun kurduğu hayallerini nasıl yıkardı. O sıfatı herkesten çok kocası hak ederken karşısına geçip nasıl derdi; "Sen Baba olamayacaksın! Çünkü ben kısırım diye!" Hala çalmaya devam eden telefonunu umursamadan oturduğu kaldırımdan kalktı. Onuda kendi mutsuzluğuna mahkum edemezdi,kocasının da baba olmaya hakkı vardı. Aldığı karala çevirdi taksiye binen kız evin adresini vererek Yunus'u bu işe nasıl ikna edeceğini düşünmeye başladı.

 

Esha açık kapıyı görünce umursamadan içeri girdi ve arkasından da Azra girdi. İkili bir birine bakarken içerden Rüya'nın sesi duyuldu.

 

"Ya Leyla kim geldi Allah aşkına beş dakikadır kapıdasın? Hüma'desen yok, Serdar'ın ki hastanede sen kimle konuşu..." Konuşarak içerden gelen kadın,karşısında Azra ve Esha'yı görünce şaşkın bir şekilde sordu.

 

"Leyla nerede?" Esha arkalarında kalan kapıyı işaret ederek konuştu.

 

"Benim geldiğimde kimse yoktu. Üstelik kapıda açıktı."Telaşlı bir şekilde Azra'yı göstererek sözlerine devam etti. "Zaten hemen arkamdan da Azra geldi." Azra panik olmuş ikiliye bakıp soğuk kanlı olmaya çalışarak konuştu.

 

"Sakin olun be! Kaybolmadı ya koca kadın. Önce odalara,mutfağa,banyoya falan bakalım." Esha ve Rüya olumlu anlamda başını sallarken Ayşe yüzünü kurulayarak banyodan çıktı. Mavi gözlerindeki yorgunlukla kızlara gülümseyip konuştu.

 

"Bu defa midem yerinden çıkacak san..." Kızların atmış rengi ve telaşlı halleri ile sözlerini yarıda kesen Ayşe şüpheyle sordu.

 

"Neler oluyor?" Kızlar kısaca olanları anlatırken hepsi Leyla'yı aramak için evin içine dağılmış fakat bulamamışlardı. Çalan ev telefonu ile birbirine bakan üçlü ne yapacaklarını bilmez bir şekilde bakakaldı.

 

Rüya telefona doğru ilerleyip eline aldı ve açarak kulağına götürdü.

 

"Alo!" Telefonun ucundaki telaşlı ses ile kaşları çatılan Rüya titreyen sesi ile cevap verdi.

 

"Yu...Yunus!" Rüya'nın sesinin titremesi ile şüphelenen adam sıkıntıyla yüzünü sıvazlayıp telaşla konuştu.

 

"Rüya,Deniz geldi mi!?" Telefonlarıma cevap vermiyor." Rüya'nın titreyen sesine elleride eşlik ederken kızlar,arkadaşlarının iyice atan rengiyle hızla yanına yaklaştı.

 

"Ha... Hayır gelmedi." Yunus, Rüya'nın kekelemesi ve sesindeki tuhaf tınıyla endişe ile sordu.

 

"Rüya bir şeymi oldu? Neyin var kızım senin? Zaten Deniz'e ulaşamıyorum korkut..."

 

"Leyla yok Yunus!" Rüya'nın konuşması ile sözleri yarım kalan Yunus öfkeyle kükredi.

 

"Ne demek yok Rüya!" Kapının sertçe kapanması ile hepsi birden kapıya dönerken Yusuf buz gibi bakışlarını dört kadının üzerinde gezdirerek keskin bir ses tonuyla sordu.

 

"Leyla nerede?"

 

OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.

 

Yitenumutlar

 

 

Loading...
0%