Yeni Üyelik
6.
Bölüm

A-D-Bölüm-6

@yitenumutlar

 

 

" Ay Murat ne dedi duydun mu?Resmen yaşlı dedi bana!" diyen Semra Hanım'ı eşi Murat Bey sakinleştirmeye çalışıyordu.

 

"Sakin ol hayatım...Sana hitaben söylememiştir. Müzisyen çocuk sonuçta." derken arada da kıs kıs gülüyordu. Murat Bey'in gülme seslerini duyan Semra Hanım gözlerini açtı. Kendini tekrar koltuğa atarak fenalaşmış gibi ahlayıp vahlamaya devam etti.

 

"Ne?! Bu pavyon sazcısı kılıklı herifin neresi müzisyen Murat!" derken elini sallayarak Ali'yi göstermişti."dahAa sonra eşine dönüpte güldüğünü görünce bu defa da onu hedef aldı. Gülme Murat gülme! Sinirimi senden çıkarmayayım. Zaten hep sen yüz verdin bu çocuğa." derken de bu sefer Kenan'ı gösteriyordu.Murat Bey topun kendine atılmasıyla karısının hışmına uğramamak için susmayı tercih etti.Kenan ise bıkkın bir şekilde konuştu.

 

"Hayda. İpin ucu yine bana dokundu. Benim ne suçum var şimdi?" dediğinde Semra Hanım yüzünü buruşturdu ve oğluna küçümsercesine bakışlar atarak koltuğun üzerinde ki kırlenti fırlattı.

 

"Sen sus babası kılıklı." dedi. İma ettiği şey ile Ali kahkahasını zorlukla bastırarak Semra Hanım'in önüne çöktü.Eğer müdahale etmekte biraz daha geç kalırsa aile katliamı çıkacaktı. Bu düşünceyle takındığı sevecen tavırla konuştu.

 

"Yok Semra Teyzem..." derken Semra Hanım'ın elini avuçları içerisine alıp elini nazikçe öptü."Ben sana hiç yaşlı der miyim?Sen bizi bile gömersin valla." dediğinde Semra Hanım elini hızla Ali'nin avuçlarından çekti ve alnına bir şaplak geçirdi. Ali, Semra Hanımın ufak tokadına aldırmayıp gülerek yerine geçerken Semra Hanım bağırıyordu.

 

"Iy! Özrü kabahatinden büyük ayol! Ne patavatsız bir çocuk bu deyip yan bir bakışla Ali'yi ve diğerlerini süzdü ve konuşmasına devam etti. Bak bak bak bak nasıl sırıtıyorlar gördün mü? Bunlar edepsizliği iyice ele aldılar.Siz, benim kızlarımın hiç birine layık değilsiniz.Ama ben size yapacağımı bilirim." dedi. Oturduğu yerde iyice yayılan Mehmet ellerini havaya kaldırıp Semra Hanım'a cevap verdi.

 

"He Semra Teyze bütün suç bizde demi? Senin kızlarının hiçbir suçu yok zaten." dedi. Olayın başından beri merdiven başından ayrılmayan Azra kollarını kavuşturarak salona doğru yaklaştı.

 

"Ne yani şimdi suç bizim mi oldu?" dediğinde Mehmet başını kaldırarak Azra'ya baktı.Mehmet de aynı Azra gibi ayağa kalkarak karşısına dikildi.

 

"Tabi var. Bütün suç bizim de, siz sütten çıkmış ak kaşık mısınız?" dedi. Sessizce olanları izleyip, koltukta oturmakta olan Esha da konuşmaya dahil oldu.

 

"Evet, bizim suçumuz olsaydı evi terk eden biz değil siz olurdunuz." dediğinde tam karşısında oturan kocası kaşlarını kaldırıp Esha'ya baktı.Onlar kadın dayanışması yapacakta biz altın günümü yapmaya geldik buraya diyen iç sesine hak vererek arkadaşına destek çıktı. Kadın dayanışması ise, erkek dayanışmasının alasını göreceklerdi. Bu düşünceyle konuştu.

 

"Ne saçmalıyorsun Esha? Bizim ne suçumuz var?" diye kendilerini savunduğunda sırtını duvara dayamış olanları izleyen Ayşe de tartışmaya katıldı.

 

"Yok canım. Sizin ne suçunuz olabilir? Siz sadece bizi rakı masasına meze ettiniz." dediğinde Deniz de oradan erkeklere laf bırakmamak için hemen konuştu.

 

"Tüm Türkiye'ye reklam ettiniz." deyip virgülü koydu kendisinden sonra devam etmesi için gözlerini Leyla'ya dikti. Leyla ise anlamış gibi gözlerini yumarak onu onayladı.

 

" Ne zengin koca avcısı olup iftira atmadığımız kaldı." dediğinde onun sözünü kesen kişi de Rüya olmuştu.

 

"Ne de ilik karşılığında köklü aileye girmeye çalışmamız." dediğinde kızların hepsi kocalarına ters bakışlar atmaya başlamıştı.Ali yerinden kalkarak Ayşe'ye sorarcasına konuştu.

 

"Tüm bunlar bizim suçumuz mu?Ünlü olmak isteyen bir gazeteci bizim konuştuklarımızı abartıp medyaya yaymış."dediğinde etrafı kaplayan bir erkek sesi duyulmuştu.

 

"Kızlar!" içeri doğru yaklaşan anahtar sesi ile herkes kafasını kapıya çevirdi."Ben geldim güzellerim ne yapıyorsunuz bakayım?" diye neşe ile kapıdan içeri giren Ziya Bey'in, erkekleri görünce gülen suratı asıldı. Elinde salladığı anahtarı hızla havaya atıp, çevik bir hareketle geri tutup cebine koydu. Kaşlarını çatarak salonun içine iyice ilerledi. Kızlara bakarak bakarak başıyla erkekleri işaret edip sordu.

 

"Hanginiz aldı bu hergeleleri içeriye?" diye ciddi bir şekilde bağırınca herkes olduğu yerde sıçradı.Ziya Bey şüphe ile bakışlarını bir Rüya'ya bir Kenan'a çevirdikten sonra Rüya'ya dönüp sahte bir sinirle çıkıştı.

 

"Rüyacığım kızım söyle bakayım, şu sünepeye derken Kenan'ı işaret ederek devam etti sözlerine, dayanamayıp sen mi aldın içeriye?" dediğinde Kenan alındığını belli etmeyerek hızla Rüya'ya yaklaşıp elini omzuna attı. Çapkınca sırıtıp Rüya'ya biraz daha sokuldu.

 

"Bu şirinliğe, bu çekiciliğe, bu yakışıklı surata..." derken eliyle kendini ve yüzünü gösterdi.Ardından kolundaki pazularını gösterdi ve konuşmaya devam etti."...ve bu seksi kaslara kim dayanabilir ki benim güzel karıcığım dayansın." diye kendini överken Rüya'ya da yağ çekmeyi ihmal etmedi.

 

Rüya utançla kafasını eğip sırıttı. Kafasını Kenan'ın çikolata kahvesi gözlerine bakmak için kaldırırken Azra engeli ile karşılaştı. Azra kollarını kavuşturmuş, dişlerini sıkmıştı. Bir yandan da Rüya'ya 'inanma' dercesine kaşlarını kaldırıyordu. Rüya, Kenan'ın kendisini kandırmaya çalıştığını anlayınca sinirle dirseğini Kocasının karnına geçirdi. Kenan acıyla inlerken Rüya'da Ziya Bey'e hiddetle kendini savundu.

 

"Senin de dediğin gibi Ziya Amcacığım şu sünepe nin neresine dayanamayıp alayım içeriye?" diyerek kocasına alay ile baktı.

 

Kenan acısını unutup çoktan Rüya'nın sözlerine takılmıştı. Arkasında erkeklerden çıkan kahkahaları bile umursamamıştı. Yüzünü buruşturarak sinirle söylendi.

 

"Ziya Amcacığım mı? Sünepe mi? Nereme mi dayanamayıp alacakmışsın içeri?" dedikten sonra aklına gelen muzip fikirle Rüya'nın kulağına eğilip fısıldadı.

 

"Şimdi sana nereme dayanamayacağını gösterirdim ama ortam müsait değil karıcığım." dediğinde ikinci bir dirsek darbesini daha karın kaslarına aldı. Karısından yayılan sıcaklık damarlarında gezen çapkın kanı hareketlendirmeye yetmişti.Anın da etkisiyle o dirsek darbesi ona sadece okşama gibi gelmişti. Ama bunu karısının bilmesine gerek yoktu.

 

"Ne yapıyorsun kızım ya? Muhteşem karın kaslarım zedelenecek." diye sitem etti. Rüya tek kaşını kaldırıp gözlerini devirdi. Kenan'a küçümseyici bakışlar atarken konuştu.

 

"Pardon da olmayan hangi karın kasın zedelenecek?"diyerek karnını gösterdi. Kenan eline geçen fırsatla hevesle atıldı.

 

"İstersen açıp göstereyim." dedi. Ali ise sesini yükselterek salonun diğer ucunda ki Kenan'a bağırdı. Ona bağırırken hızla yaklaştığı karısının gözlerini kapatmayı ihmal etmedi.

 

"Ne gösteriyorsun lan?! Kime ne gösteriyorsun sen ulu orta?! Bir mahreminiz kalmıştı ortaya dökmediğiniz. Adamda ki cıvık hareketler kimsede yok. Ben seninle nasıl arkadaş oldum ya. Tüğh benim kalıbıma." dediğinde Ziya Bey ve Murat Bey ile sohbet eden Semra Hanım birden Ali'ye dönüp ona hak verdi.

 

"Oo pavyoncudan inciler. Ah Aliciğim haksız da sayılmazsın." dedikten sonra burun kıvırarak yarım şekilde Kenan'a döndü. Eli ile Ali'ye Kenan'ı göstererek konuşmasına devam etti. "Allah aşkına şu çocuğun benden çıktığına kim inanır?" Murat Bey karısının tekrar çocuklara sarmasından korkarak yavaşça elini karısının omzuna koyarak onu sohbete davet etti.

 

"Tamam hayatım. Sen bırak orayı. Bir şey konuşuyorduk burada." dediğinde Semra Hanım aile büyükleri ile tekrar sohbete döndü.

 

Mehmet yavaş adımlarla Azra'nın yanına yaklaştı. Azra'nın genelde kıvırcık olan saçlarına parmağını dolayıp konuşmaya başladı.

 

"Lan Azra sen istemez misin kızım? Ben de açayım da göstereyim mi sana kaslarımı." dediğinde Ali ağır bir küfür ederek indirdiği ellerini tekrar Ayşe'nin gözlerine kapattı.

 

"Ulan vücut şovu yapmaya mı geldik buraya? Şurada kızların yanında küfür ettirmeyin adama." dediğinde ellerinin hızla ittirildiğini hissetti. Ayşe'ye dönüp bakmaya başladı.

 

"Sanki hiç etmediğin bir şey. Ayrıca sizde ki kassa dünkü yakışıklılarda olanlar neydi?" deyip kızlara pis pis sırıttı Ayşe. Leyla Yusuf'un çatılan kaşlarını görünce cilveli bir şekilde saçıyla oynayarak iç çekti.

 

"Ayh ayh! Barlas'taki kasları daha önce kimsede görmemiştim. Siz görmüş müydünüz kızlar?" dediğinde kızlar sanki anlaşmış gibi hepsi birlikte kocalarına bakıp küçümser bir şekilde 'hayır' demişti. Yusuf'un duyduğu şey ile kan beynine sıçrarken, sinirle Leyla'nın yanına gelerek kolunu tuttu.

 

"Sen gelsene bir benimle!" diye tuttuğu kolu daha fazla sıkarak hırsla merdivenlerden çıkardı.Demek karısı başka adamların kaslarına ilgi duymuştu.Oysa gözünün ondan başka kimseyi görmediğine sevinirken şimdi nereden çıkmıştı bu Barlas mı,ne halt sa, evlilikleri alt üst olmuşken.Bu düşüncelerle bir odanın önüne geldiklerini fark ederek kapısını hışımla açıp Leyla'yı içeriye savurdu. Leyla acıyan kolunu sıvazlarken çemkirdi.

 

"Ne yapıyorsun be! Kolum acıdı.Elinin ayarı yok mu senin? " dediğinde Yusuf kapının arkasında ki anahtarı çevirdi. Leyla bir anahtara bir Yusuf'a bakıp gözlerini kocaman açtı.

 

"Neden kilitledin kapıyı? Ne yapacaksın?" dediğinde Yusuf ağır adımlar ile karısının üzerine yürümeye başladı. Leyla ise yavaş yavaş geri geri giderken arkasında ki yatağı fark etmeyip üzerine düştü. Yusuf yatağa düşen karısının üzerine eğilip dirsekleriyle yataktan destek aldı.Leyla, aklına gelen anların hem heyecanı hem üzüntüsü ile Yusuf'u üstünden itmeye çalıştı.

 

"Çekil üzerimden!" diye sesini yükseltince Yusuf karısının paniklediğini görünce sağ eliyle yanağını okşayarak sakinleştirmeye çalıştı.

 

"Sakin ol güzelim. Bir şey yapmayacağım. Tabi sen o adamın kim olduğunu söylersen." diye üstü kapalı bir şekilde tehdit etti.Leyla da Yusuf'u biraz daha kızdırmak için dolaylı yoldan cevap vermeye başladı.

 

"İçeride söylemiştim ya. Barlas işte." dediğinde Yusuf sakince kendini Leyla'nın yanına bıraktı. Elini başına dayayıp Leyla'ya sabırsızca baktı.

 

"Barlas olduğunu anladık da güzelim..." Yusuf dişlerini sıkarak konuşmasına devam etti."...bu Barlas kimdir, necidir ve seninle ne ilgisi var?" dediğinde Leyla Yusuf'tan biraz uzaklaşıp kapı ile kendi arasında ki mesafeyi gözleriyle ölçtü.

 

"Kim olduğu, neci olduğuyla ilgilenmiyorum ben. Sadece kasları ile ilgileniyorum." diye Yusuf'u delirtme çabalarına girdi. Yusuf karısının yapmak istediğini fark edip onu uyardı.

 

"Leyla! Beni delirtmeye çalıştığının farkındayım. Bunda gayet de başarılısın. Ama sonu senin için iyi olmuyor. Sen de bunun farkındasın." dediğinde Leyla çoktan yataktan fırlayıp kapının önüne varmıştı. Anahtarı çevirip Yusuf'a döndü ve kastettiği şey den dolayı sinirle konuştu.

 

"Öküzdün, öküz kalacaksın Yusuf!" deyip hızla odadan çıktı. Yusuf ise o gittikten sonra büyük bir of çekerek kendini yatağa bıraktı. İpin ucu kaçıyordu ve bu Yusuf'un hiç hoşuna gitmiyordu.

 

Esha giden Leyla ve Yusuf'un arkasından bakarken ellerini açarak şaşkınca konuştu.

 

"Ay götürdü kızı! Bir kas için götürdü kızı! Ne yapacak acaba kıza!" diye panik ve heyecanla söylendiğinde, Ömer bütün duyduklarının şaşkınlığını üzerinden atıp sinirle Esha'ya döndü.

 

"Sen bırak Leyla'ya ne yapacağını da benim sana ne yapacağımı düşün." dediğinde Esha onu umursamamıştı bile.Onu umursamayan karısına sinirlenen Ömer, Esha'nın yanına gidip oturdu. Esha koltuğun köşesine doğru yaklaştıkça Ömer de Esha'ya yaklaştı. Burnuna dolan gül kokusu ile gözlerini bir süreliğine kapattı ve özlediği kokuyu içine çekti.

 

"Ne gelip duruyorsun be üzerime üzerime?" diye kocasını göğsünden iten Esha'ya Ömer daha fazla yaklaştı. Eli göğsünde duran karısının ellerine bakıp Esha ile dalga geçti Ömer.

 

"Dokun dokun. Kontrol et bakalım. Çekinmene gerek yok tapulu malınım nasıl olsa. Dünkünün kasları mı iyiydi yoksa benim kaslarım mı daha iyi? Karar verebildinmi bari" dediğinde Esha elinin altında ki sıcak vücuttan etkilendiğini belli etmemeye çalışıyordu. Ama fırsattan yararlanmaktada sakınca görmeyerek konuştu.

 

"Dur biraz daha bakıyım." diye fırsattan istifade kocasının tüm kaslarını elledi.Ömer hırıltı çıkarmaya başladığında ellerini irkilerek kocasının üzerinden çekti.Gözlerini kısıp biraz düşünüyormuş gibi yaptı.

 

"Ay yok. Demir'in kasları daha sertti." dediğinde Ömer sabır çekmeye başlamıştı. Esha kocasının bozulan suratına bakarak pis pis sırıttı. Zafer kazandığını düşünürken Ömer'in kendine yaklaşmasıyla gerildi. Ömer Esha'nın kulağına eğilip konuştu.

 

"Ateşle oynuyorsun! Biraz daha indir o ellerini de sertlik neymiş görürsün." dediğinde kocasının imâ ettiği şey ile Esha'dan yutkunma sesi gelince, pis pis sırıtma sırası Ömer'e geçti.

 

Ayşe kocasının sert bakışlarına karşılık gözlerini devirdi. Ali'nin gözlerini karısına dikme sebebi ise demin ki saçmaladığı sözlerden dolayı bir şeyler anlatmasını beklediği içindi. Aşe üzerindeki delici ela bakışların sertliği ile dayanamayarak konuştu.

 

"Ne? Ne var?! Ne bakıyorsun be arsız arsız." dediğinde Ali iğneleyeci bakışlarına devam etti.Ellerini cebine yerleştirerek karısını baştan aşağı süzdü ve sakin gibi görünmeye çalışarak sordu.

 

"Elin adamlarının kaslarından sana ne? Sen evi adamların kaslarını süzmek için mi terk ettin?" derken Ayşe'nin adamların kaslarını süzerken ki hali gözlerinin önüne gelince elini cebinden çıkarıp işaret parmağını sallayarak bu defa sinirle konuştu.

 

"Ulan doğru söyle adamın adonislerine de baktın mı?" dediğinde Ayşe gözlerini tavana dikip bir süre düşünüyormuş gibi yaptı.Kocasına dönüp alt dudağını ısırdı ve cevapladı.

 

"Vallahi her yerini süzdüm de, kasık bölgesine doğru inen kaslardan bahsediyorsan orasını daha fazla inceledim." dediğinde Ali gözlerin den ateş çıkartırmışçasına baksada ellerini tekrar cebine koyup sakin kalmaya çalıştı.Fakat cebinde ki ellerini yumruk yapmasından sakin kaldığı pek söylenemezdi. Zaten sert bir sesle konuşmaya başlamasıda sakin olmadığının göstergesi idi.

 

"Yaa. Ulan evlisin evli! Evliyken elin adamının adonislerini incelemeye utanmadın mı? Hata bende tabii. Kocalık haklarımı istemeliydim ben senden. Hani sen beni sevmiyor muydun lan? Ne çabuk unuttun da elin adamının kaslarıyla ilgileniyor oldun?" diye karısından hesap sordu. Ayşe kaşlarını kaldırarak onu umursamaz gibi konuştu.

 

"Ben ortada bir koca göremiyorum. İki yıldır sadece sesini duyduğu kadının arkasında koşup, karısını konuşturmayan adama koca deniliyor muydu? Göz benim değil mi? İster orasına bakarım..." Ayşe son cümleyi söylerken gözleriyle Ali'nin erkekliğini işaret etti.Ardından konuşmasına devam etti."...ister kaslarına bakarım." dediğinde Ali, karısının ima ettiği şey ile bağırmaya başladı.

 

"Ne demek lan ne demek 'orasına bakarım'? O kadar hevesliysen ben açayım da bak o zaman." Ayşe duydukları ile gözlerini açtı. Herkesin içinde duyduğu bu laflarla adeta yanakları domates gibi kızarmıştı. Hırsla çemkirdi kocasına.

 

"Ayı! Ayısın işte! Herkesin içinde ettiğin laflara bak. Ayıp! Ayıp! Utanmıyor musun?" dediğinde Ali karısının kızaran halini görünce siniri buhar olup uçmuştu sanki.Karısıyla uğraşması zevkli olacaktı anlaşılan.Sırıtarak Ayşe'nin beline elini dolayıp kendine çekti.

 

"Ne o? Utandın mı yavrum? Hem ayıp olan neymiş? Ayıp dediğin yatakta olur. İstersen ayıbın ne olduğunu sana uygulamalı olarak anlatayım.Derken etrafı süzüp tekrar karısına dönerek çapkın bir gülüşle sordu. Boş oda var mı?" Ali'nin sözlerini bitirmesiyle Ayşe elini kocasının ağzına kapattı.

 

"Ya sus! Senin yüzünden herkese rezil oluyorum." dediğinde Ali karısının avucunu öptü. Ayşe, avucunda hissettiği dudaklarla vücuduna ateş bastığını hissetti. Hızla elini kocasının dudaklarından çekti.

 

Ali dudaklarına değen sıcak parmakların teması ile değişik bir hisse kapıldı. Karısının beline diğer elini de koyup iyice kendine çekti. Mehmet ile konuşan Azra, Ayşe'nin yelkenleri suya indirdiğini görünce hızla onlara doğru yürüdü. Ali'yi omzundan itmeye çalışırken bir yandan da Ali'ye bağırıyordu.

 

"Ay çek o ayı pençelerini kızın üstünden. Ne o öyle yapıştın koala gibi. Şunlara bak be! Yaptıkları yetmiyormuş gibi bir de gelmişler buraya yüzsüz yüzsüz canım cicim muhabbeti yapıyorlar."

 

Ayşe yaptığı şeyin farkına Azra sayesinde vararak Ali'yi iteklemeye başladı.Anın büyüsünden çıkan Ali ellerini yavaşça Ayşe'nin belinden çekti. Ali içinden sabır çekip sakalını sıvazladı. Mehmet'e dönüp kızgın bir şekilde söylendi.

 

"Ulan karın ayrı bir dert sen ayrı bir dertsin. Nedir sizden çektiğimiz be. Zaten kızların aklını çelen de senin bu karın." diye Azra'yı gösterip konuşmaya devam etti." Feminist midir nedir!Anlamadım gitti." dediğinde Mehmet, Ali'ye hak verircesine başını sallayıp Azra'yı çekiştirmeye başladı.

 

"Haklısın! Ben size demedim mi her taşın altından bu çıkar diye." dedikten sonra Azra'ya dönüp, yırtık gömleğinin yakalarını silkerek bağırdı. "Yeter lan! Herkese illallah dedirttin Allah'sız. Ömrümü yedin ömrümü yeter artık.Yakında senin yüzünden ölürsem mezar taşıma ' Feminist karısının dırdırından öldü.' yazdırsınlar." dediğinde Azra şirince sırıtıp elini Mehmet'in yanağına koyup okşamaya başladı.

 

"Ah kıyamam odunum benim. Bir laf vardır bilir misin? diyerek kocasının koyu kahve gözlerinw bakarak devam etti konuşmasına.

 

"Erkek ölür cehennem kapıları açılır, şeytan hiç istifini bozmaz ve 'bu odunu da ateşe atın!" der. Yani ölsen de yanacaksın o ateşte. Kalsan da yanacaksın. Sonuçta odunların kaderi bu." dedikten sonra yanağını okşadığı eliyle Mehmet'e yavaş bir tokat attı.Mehmet işi dalgaya vurup, eli yanağına giderken, kendisi de bağırıyordu.

 

"Of lan Allah'sız. Elin de amma ağırmış acıttın. Bir laf daha vardır senin o şeytan ne der biliyor musun? deyip pişkince sırıtarak karısının omzuna kolunu dolayıp meşhur sözü söyledi.

 

"Kadın ölür ve cehennemin kapıları açılır. Şeytan ceketini ilikler ve 'Hoş geldin Üstadım.' der. Sizin önünüzde şeytan bile ceket iliklemiş kızım. Biz nasıl baş edelim."

 

Yunus kayın babasının kendine uygulayacağı işkenceleri düşünürken Deniz'in sesini duyması ile başını kaldırdı.

 

"Hayırdır uşak Karadeniz'de çok kıymetli takaların mı battı?" diye ima ile sorunca Yunus elini çenesinde gezdirirken düşünceli bir şekilde konuştu.

 

"Battı battı. Ama sana rahat battı. Baban Trabzon'dan gelip de senin Azgın Teke Ziya'nın evinde kaldığını öğrenince ne yapacak. Hele elin kaslı adamlarının orasını burasını incelediğini duyunca sana rahattan başka ne batar orasını bilemem." dediğinde Deniz oturduğu koltukta yayılarak rahatça konuştu.

 

"Ben sen miyim gizli kapaklı işler yapacak? Babamın her şeyden haberi var.Bir tanecik Ziya amcamda kalmama izin verdi." dediği an Yunus kayın babasının böyle bir şey yapacağını beklemediği için sinirle ayağa kalktı.

 

"Ulan baba-kız beni koca Trabzon'a rezil mi edeceksiniz?Hem senin o adamlarla ne işin var?Kaslı maslı. Kimmiş onlar?" dediğinde Deniz bacak bacak üstüne atıp üstteki bacağını sallarken işaret parmağı ile dudaklarına dokunup düşünüyormuş havası yaratıp konuştu.

 

"Onlar her kızın hayran kalacağı yakışıklı, kaslı ve boylu poslu erkekler. Üstelik de kibarlar. Özellikle de Efe..." son cümlesinden sonra gözlerini tavana dikip hülyalı hülyalı baktı. Yunus sağ elini göğsüne vurarak Deniz'in üzerine eğildi.

 

"Efe de kimmiş? Yunus var burada lan Yunus." dediğinde Deniz Yunus'u itip ayağa kalktı.

 

"Öf çekil şuradan be çam yarması. Yunus'muş. Ne hayrını gördüysek." deyip mutfağa doğru giderken Rüya'ya seslenmeyide ihmal etmedi.

 

"Rüya hadi gel mutfağa gidelim de yarın için hazırlık yapalım. Hem ben hamsili pilav yapacağım Efe çok istemişti ya." deyip mutfaktan içeri girdi. Yunus ise arkasından söylendi.

 

"Hayda. Lan daha bana yapmadın hamsili pilav elin Efe'sine mi yapacaksın? O hamsileri kılçıklarıyla beraber Efe denen hıyara yedirmez isem benim de adım Yunus değil!"

 

Kenan Deniz'den duydukları ile Rüya'yı yavaş yavaş duvar ile kendi arasında sıkıştırdı. Ellerini duvara dayayıp yüzünü, karısının yüzüne yaklaştırdı.

 

"Bu duyduklarım doğru mu Rüya? Umarım onların düştüğü yanlışa sen düşmemişsindir." diye karısına tehdit vari bakışlar la baktı.. Rüya anlamamış gibi kaşlarını çattı.

 

"Neyden bahsediyorsun? Ne yanlışı anlamadım." Kenan karısının her şeyi anladığını fakat anl Aa mazlıktan gelmeye çalıştığını iri gözlerini kaçırmasından anlamıştı.

 

"Eve aldığınız kobay farelerinden bahsediyorum. Üste çıkmaya çalışma anladın sen ne demek istediğimi." dediğinde Rüya hatırladığı kötü bir anı ile kocasına küskün bakışlarıyla cevap verdi.

 

"Senin üste çıkmakta daha başarılı olduğunu bilmeyen yok Kenan." diye ima ile konuştu. Kenan Rüya'nın neyi ima ettiğini anlayıp kem küm etmeye başladı.

 

"Bebeğim...O konulara girmeye hiç gerek yok.Hem mazide kaldı onlar. Evli adamız artık sonuçta." Rüya gözlerini devirip Kenan'a ters ters baktı.Kenan Rüya'ya kur yaparken aklına biraz önce kızdığı konu gelince tekrar kaşlarını çattı.

 

"Onlar mazide kaldı ya. Hani evliyiz de artık. Sen ne demeye başka erkeklerin kaslarına bakıyorsun? Senin gibi evli barklı kadına yakışıyor mu hiç Rüya?" Rüya kırgın bir şekilde"Sen her gece bir kadından başka bir kadının üzerinde gezerken evli değil miydin?" diye sinirle sordu. Kenan halkın şıklarının yakasını bırakmayacağını anlayınca bıkkınlıkla ofladı.

 

"Kadın milleti değil misiniz ya? Isıtıp ısıtıp önümüze koyuyorsunuz." diye mırıldandı. Rüya aklına gelen şey ile gider ayak Kenan'a laf sokup mutfağa girdi.

 

"Isıtmak dedin de aklıma geldi. Benim yarın için Giray'a frambuazlı pasta yapmam gerekiyor. Gideyim de keki için fırını ısıtayım bari." Kenan ise çaresizce Rüya'nın arkasından bağırdı.

 

"Sen o frambuazlı pastayı bir tek benim için yapmıyor muydun? Hiç istifini bozmadan yoluna devam eden karısına kamyoncu edası ile tekrar bağırdı."Hoop kime diyorum?!"

 

Semra Hanım ve aile büyükleri karara bağladıkları mevzu ile hala tartışan altı çifte seslendi.

 

"Konuşacaklarımız var! Oturun şu koltuklara!" Semra Hanım'in sözleri üzerine tartışan eşlerin hepsi merakla tek tek koltuklara oturdu. Semra Hanım birbirlerine son derece öfkeli bakışlar atan çiftlere baktı. Boğazını temizleyerek konuşmaya başladı.

 

"Şimdi beni iyi dinleyin!" dediğinde Yunus yerinde huzursuzca kıpırdanıp ofladı. Semra Hanım'ın sözlerini keserek karşılarında oturan kızlara laf çarptı.

 

"Biz seni her zaman dinliyoruz Semra Teyze. Sen ne söyleyeceksen kıymetli kızlarına söyle." demesi ile ortalık tekrar alevlendi. Her kafadan çıkan seslerle Semra Hanım kime bakacağını şaşırdı. Ziya Bey ve Murat Bey ise çaresizce birbirlerine bakarken geldiğinden beri varlığı bile fark edilmeyen Akif bıkkınlıkla mırıldandı.

 

"Bunların hepsi kafayı yemiş."diyerek geldiğinden beri anlamadığı mevzuya tekrar odaklanmaya çalıştı. Bağrışmalardan başına ağrı giren Semra Hanım sesinin çıktığı kadar bağırarak ev halkını sakinleştirdi.

 

"Yeter! Bıktım artık sizin bu kavgalarınızdan. Biz büyükler olarak ne kadar büyük bir yanlış yaptığımızı bugün fark ettik. Ama hiç bir şey için geç değil. Yaptığımız yanlışı düzeltmek için bir karar aldık." deyip sustuğunda koltuklarda oturan kızlar ve erkekler bu konuşmanın nereye gideceğini merak ederek hep bir ağızdan "Eee?" dediler. Semra Hanım biraz önceki sinirinin aksine, son derece sakin bir şekilde gülümseyerek bombayı patlattı.

 

"Eee si kuzularım...BOŞANIYORSUNUZ!"

 

---

 

Merhaba! Kitap karakterlerinden olan Ali'den size bir mesaj var!

 

"Fidayda da wattpad'liler fidayda. 667 okuyucu var da vote kaldı 123'de. Sizin yaptığınız oyuna, yeni bölüm koyduk duvara. Başınızı yesin anam Semra Teyze vote yoksa. Bir tık değil mi ? Çıkarken basıverin şu yıldıza!"

 

OY VE YORUMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER...

 

-yitenumutlar

 

 

Loading...
0%