@yitenumutlar
|
Tuğra,Cenk ve Kayra ile yaptığı görüşmeden sonra tekrar eve dönerken düşüncelerinide geldiği yol gibi geride bırakmak istiyordu bir süre.Bir ilerleme kaydedemeselerde şu an için o şeytanı düşünüp hem Asya'nın hem kendinin birazda olsa düzelen moralini bozmak istemiyordu. Önceliği Asya ve bebeğinin huzuru olmasıydı. Bu işin peşini bırakmayacaktı lakin öfkesini içine atıp Asya'ya hiç bir şekilde belli etmeyecek onu daha fazla endişelendirmeyecekti.. Yaşadıklarını düşünmemesi için gerekiyorsa onu her an meşkul edecek şeyler bulmalıydı.
Asya bugün annelerle alışverişe çıkacaktı gelinlik ve damatlık için kendisinin de onlara katılması gerekiyordu. Saatine bakarak kontrol etti.Buluşacakları saate kadar daha zamanı olduğunu fark edince kullandığı aracı müsait bir yere park ederek telefonuna uzanıp aramak istediği numaraya tuşladı ve kısa bir beklemenin ardından karşıdan gelen cevapla konuştu.
"Nasılsın abla?"
"İyiyim gara guzum sen nasılsın? Naptın de hele."
Yasemin'in sözleri ile yüzüne bir tebessüm yayılırken cevap verdi telefondaki kadına.
"Halletmem gereken işler var onlarla uğraşıyorum bende.Bir şey isteyecektim senden."
"Gelin gız için isteyecen ne isdeyecesen anladım ben seni. De hele gıvranıp durma."
Karşıdan gelen cevapla şaşırsada küçük bir kahkaha atarak tekrar konuştu.
"Bence sen heba oluyorsun bu yetenekle. Daha ne istediğimi söylemeden anladın ya helal olsun."
Bu defa kahkahayı basan Yasemin olmuştu.
"Eee hepiniz elimde büyüdünüz. Hanginizin ne derdi var leb dimeden anarım. Sen öteki goca öküzler gibi gendi derdin için araman beni. Anadımkı Asya için bi şi isdeyecen."
Telefonun diğer ucundaki kadın kendini görüyormuş gibi başını olumlu anlamda sallayarak devam etti konuşmaya.
"Asya ile alakalı evet. Biz düğünü aile arasında istedik ama benim pek içime sinmedi. Her şey aceleye geldiği için zaman dar diye kınada istemiyor. Ama ben içinde hiç bir şey ukte kalsın istemiyorum o yüzden sen kızlarla Asya'ya sürpriz yapıp şöyle küçük bir eğlence düzenlesen. "
"Oyyy benim gara guzum.Damat olacamışda sevdiği gızında mutlulunu düşünü virimiş. Ablan gurban olsun Tuğram. Ben dillere destan bi elence düzenlerim sen merak itme."
Tuğra kadının sözleriyle gülmesine engel olamadı. Bu kadındaki enerji tuhaf bir mutluluk veriyordu kendisine.
" Ama bu eğlenceyi benim düzenlediğimi ağzınızdan kaçırmayın sakın.Rahatsız hissetmesin kendisini. Malum hala öğrenciyiz o yüzden ailelerimize ekstra masraf çıkarmak istemiyor o yüzden huzursuz olur. Ne lazımsa ne gerekiyorsa sen söyle ben hallederim hepsini."
"Ne masrafıymış. İki eğlenip bi gülmenin masrafımı olur?Sen hiç merak itme. Lazım olacak bişi yok. Her şiyimiz var şükür. Ben yapacam bu eğlenceyi. Sen bi şiye garışıyım dime valla depeği delerim Tuğra!"
Yasemi'nin sözlerine önce karşı gelmek istesede onun yaptığı son uyarıyla susmak zorunda kalmıştı. Onun işine karışırsa başına neler geleceğini biliyordu çünkü.
Biraz daha muhabbet edip detayları konuştuktan sonra telefonları kapadılar. Ufakta olsa Asya'nın iyi hissetmesi için yaptığı şey onunda iyi hissetmesine neden olmuştu. Bakışlarını etrafında gezdirirken bir dükkanın vitrininde gözüne takılan şeyle kısa bir an duraksadı ve aldığı ani kararla araçtan inerek dükkana doğru ilerledi.
İşini halledip dükkandan çıktığı an da çalan telefonunu cevapladı.
"Efendim ikiz."
"Neredesin?"
Arabasına doğru ilerlerken Kayra'nın sorusuna cevap verdi.
"Ufak tefek işlerim vardı onları hallettim. Annemlerin yanına geçeceğim. Bir şey mi oldu?"
Kayra söyleyeceği şeylerden sonra kardeşinin yüzünün alacağı şekli hayal edince gülmemek için dudaklarını bir birine bastırdı. Her şeyin bir bedeli vardı değil mi? Tuğra efendi ona zamanında nasıl çektirdiyse o da ona çektirebilirdi. Biraz eğlenmek onun da hakkıydı. Kendisinin sıkıntılı zamanlarında oda eğlenebilmişti nede olsa.
"Hee daha gitmedin yani. Gitme koçum sen gitme,sen ufak tefek işlerini hallet alışverişte erkeğin işi ne?"
Tuğra kardeşinin anlamsız konuşmasını dinlerken arabanın kapısını açarak içine girdi ve kapıyı kapatarak cevap verdi.
"Ne diyorsun Kayra Allah aşkına? Gelinlikle damatlık seçilirken gel dedi annemler şimdi gidiyorum işte."
"Tuğra uyanık adamdın sen oğlum nasıl bu kadar salaklaştın lan? Anneler hep birlikte alışverişte üstelik Asya ile.Alışveriş deyince aklına ne geliyor koçum senin?"
Tuğra aracı çalıştırıp yola koyulurken kısa bir an kardeşinin ne demeye çalıştığını düşünsede arkadan gelen yoğun korna sesiyle bıkkınca nefesini bıraktı.
"Bir şey gelmiyor kardeşim! Ne gelecek lan aklıma kadınların yaptığı alışverişten ne anlarım bende aklıma bir şey gelsin!"
Kayra kahkasını koyuvermemek için kendini güçlükle tutuyordu artık.
"Bilirsin koçum bilirsin kardeşim. Bu işler senden sorulur. Bizi uyaran hep sen olurdun hani annemler kızlar için özel alışverişe çıkıyor diyede bizi çıldırtırdın."
Tuğra ikizinin söylediklerini anlamaya çalışırken sağındaki mağazanın vitrinininde gördüğü manzara ile beyninde şimşekler çaktı.
"Özel alışveriş!"
Kayra kardeşinin durumu anlayıp şaşkınlıkla verdiği cevapla üzerine gitmek istercesine tekrar konuştu.
"Tam üstüne Bastın kardeşim. Oğlum kızın durumu zaten ortada,annemler bir de Asya'yı o alışverişi yapmaya zorlarsa kızın hali ne olur Tuğra? Yazık lan kıza. Sende avare avare ağzını aç ortalarda. Asya şimdi kimbilir ne halde lan. Bak Tuğra kız tam toparlamaya başlamışken tekrar bir travma..."
"Kapat lan şu telefonu! Onlara mı kalmış milletin özeli!? Bana randevu vermelerinin sebebi buydu demek!"
"Tabi kardeşim. Özel denen bir şey var. Ne demeye karışıyorlar milletin özeline. Hem bu durumda ters tepebilir bu iş. Ben senin iyiliğin için söylüyorum Tuğra. Git kurtar kızı."
Tuğra derin bir kaç nefes alarak homurdandı. Sanki bu manyağın ne yapmaya çalıştığını anlamamıştı.
"Doğru diyorsun kardeşim ama senin bu konuda beni uyarman biraz tuhaf oldu. Ben seni uyarmıştım ama sen anlaması kıt man kafanın teki olduğun için açıkça uyarmıştım. Keşke Derya'ya deseydinde o arayıp uyarsaydı beni daha çabuk ayıkırdım lan."
"Lan piç! Benim karım seni neden arayıp fantezi geceliklerden bahsetsin Ben aradım usulünce söyledim! Gebertirim seni Tuğra! Piçlik yapmanın lüzumu ne hayvan!"
Eğlenmesi gereken Kayra iken Tuğra kendi taktikleri ile onu çıldırtmayı başarmıştı yine. Kahkasını serbest bırakırken Kayra'nın hala küfür etmesi ile telefonu yüzüne kapayıp yola odaklanmaya çalışarak kendi kendine homurdandı.
"Nasıl aklıma gelmedi bu benim lan. Gerçekten yaparlarmı böyle bir saçmalık?"
Annesi ve diğerlerinin yapabilecekleri şeylerin sınırının olmadığının farkındalığı ile direksiyonu sıkarak öfkeyle tısladı.
"Offf anne offf! Niye milletin anneleri gibi normal değilsin sen ya!?"
Binbir düşünceyle geldiği mağazanın önünde sakin olmaya çalışarak derin nefesler alıp verdi. Öyle bir alışverişin olmadığını umarak mağazaya girdi.
Biraz ilerledikten sonra annesi ve Ayşe teyzesini gelinlik modellerine bakarken görünce onlara doğru yanaşırken bakışları Asya'yı aramıştı. Yüzünü görse anlardı neler olup bittiğini ama ortalıklarda görünmüyordu. Bakışları alışveriş paketlerine takılırken içlerinde ne olduğunu düşünmek bile istemiyordu. Gerçekten yapmışlarmıydı o alışverişi.
"Nerede kaldın oğlum?"
Annesinin sorusu ile yüzüne küçük bir tebessüm kondurarak cevap verdi.
"Trafik yoğundu anne." Senin salak oğlun lafa tuttu dese biraz da doldursa, annesinin gazabını Kayra'nın üzerine salabilirmiydi acaba? Düşüncelerinden kurtulmak istercesine başını iki yana sallayarak konuştu. "Asya nerede?"
"Alışveriş yaparken sıkıldı biraz lavaboya gitti elini yüzünü yıkamaya."
Ayşe'nin verdiği cevapla Tuğra'nın bakışları tekrar alışveriş paketlerine kaymıştı. İçini kaplayan sinirle söylenerek paketlere doğru ilerledi.
"Ne aldınız ki kızın bu kadar sıkılmasına sebep olacak?"
Tuğra'nın söylenerek ilerlemesi ile Azra ve Ayşe hızla önüne geçerek onu engellemeye çalıştı.
"Yok bir şey oğlum. Senlik bir şey değil."
Ayşe'nin sözleri ile Kayra tekrar paketlere bakarak söylendi.
"Asya'ya almadınız mı? Bende bakayım. Merak ettim."
Azra oğlunun kolundan tutarak çekiştirdi.
"Bakma Tuğra! Ne yapacaksın bakıpta!? Bir kaç özel kıyafet işte önemli değil."
Tuğra gözlerini belerterek annesine bakarken Asya'nın gelmesi ile bakışları ona kaydı. Gerçektende sıkılmış bir ifade vardı yüzünde. Ortalıkta o lanet paketlerde olduğuna göre gerçektende yapılmışmıydı o alışveriş? Hadi Ayşe teyzesinin durumdan haberi yoktu ama annesi durumlarını bile bile böyle bir düşüncesizliği nasıl yapardı?
"Sen ne ara geldin?"
Asya'nın sorusuyla daldığı düşüncelerden sıyrılırken sesini normal tutmaya çalışarak cevap verdi.
"Biraz önce geldim." Kısa bir bakış atarak annelerini kontrol etmiş onların gelinlik modellerine odaklandığını fark edince Asya'nın yanına ilerlemişti. "Ama geç kaldım sanırım."
"Bizde yeni geldik sayılır. Fazla beklemedik yani."
Asya'nın ses tonundan bir terslik olduğunu anlayınca mahçup bir edayla konuştu.
"Kusura bakma biraz daha erken gelseydim öyle bir saçmalığa izin vermezdim."
Asya onun neden bahsettiğini anlamazken Tuğra devam etti sözlerine.
"Annemler bazen fazla abartıyorlar. O tarz bir alışverişe gerek olmadığını en azından annem biliyordu. Gereksiz şeyler için senin de canını sıkıp yorulmana sebep oldular. Bir daha bu tarz bir şey yaşanmaması için annemi usulünce uyarırım sıkma canını."
Tuğra'nın sözlerine bir türlü anlam veremeyen kız yorgunluğun verdiği bezginlikle yanındaki adama baktı.
"Ben abarttıklarını söyledim ama beni kaale bile almadılar. Hiç sınırları yok."
İşittikleri ile daha da sinirlenen Tuğra bakışlarını karşısındaki paketlerden çekerek Asya'ya çevirdi ve üzgünce konuştu.
"Keşke Tuğra böyle şeyleri sevmez deyip geçiştirseydin. Senin özeline müdahale etmelerine neden izin verdinki? Şu yaşlarına gelmişler milletin yatak odası,giyeceği geceliği,fantezisi dertleri."
"Nee?" Asya işittiği sözlerle yüzünü buruşturarak yanındaki adama şaşkınca bakarken o gözleri ile alışveriş paketlerini işaret etti.
"Yaptıkları rahatsız edici özel alış veriş..."
"Tuğra ne diyorsun sen ya?" Utançtan yüzü kızaran kız bakışlarını kaçırarak sözlerine devam etti. "Olmadı öyle bir şey. Yani fantezi..." Ağzından çıkan kelimenin farkına varınca yanakarı utançtan dahada kızarmıştı. " Yani düşündüğün tarzda bir alışveriş olmadı. Yanlış anlamışsın sen."
Asya'nın verdiği cevapla Tuğra'nın da utançla yüzü kızarırken içinden Kayra'ya küfürler sıralıyordu. Eşşeğin aklına karpuz kabuğu sokmuştu piç. Ne söyleyeceğini bilemeyerek boğazını temizledi bir kaç sefer.
"Annemlere alışveriş paketlerinde ne olduğunu sorunca merak..." Toparlayayım derken dahada batırdığını fark edip kısa bir an sustu. Gözlerini kapatarak derin bir nefes alıp tekrar konuştu. "Yani ben o kadar alışveriş paketini görünce öylesine sordum onlarda şüpheli bir şekilde göstermek istemediler özel falan deyince benim de aklı..." Ne dese sonuçun aynı kapıya çıkacağını anlayınca susmayı denedi.Fakat Kayra'nın yüzünden oyuna gelmesinin hazmedemeyince sinirle homurdandı.
"Ulan Kayra senin lafına inan kafamı si..."
Ağzından çıkacak olan küfürü sonda anda zapt ederken Asya onun haline acıyarak konuyu değiştirmeye çalıştı.
İşittiği isimle Asya'nın gözleri irice açılırken utancıda ikiye katlanmıştı. Bu çocuk hep bu kadar patavatsızmıydı yoksa yorgunluğun ve stresin sonucu her şey ona batarmı olmuştu. Kayra ne alakaydı!? Hem de böyle bir mevzu da!Siniri tepesine çıkarken Tuğra'ya ters ters bakarak çemkirdi.
"Siz erkeklerin hiç utanması yok mu!? Böyle özel şeylerin muhabbetini mi yapıyorsunuz bir de Tuğra!? Üstelik kardeşinle!" Asya'nın ani çıkışı ile Tuğra neye uğradığını şaşırırken, Ayşe ve Azra da, Asya'nın birden neye parladığını anlamaya çalışıyorlardı.
"Asya sen yanlış anladın. Ben o piçle neden öyle bi muhabbet yapayım?"
"Yapmışsın işte Tuğra! Yapmasan iki saattir ne diye kıvranacaksın önümde!"
Derdini bir türlü anlatamayan Tuğra'nın bakışları kendilerini şaşkınca izleyen annelerine kayınca böyle bir mevzu yüzünden tartışmalarının verdiği rahatsızlıkla bakışlarını tekrar Asya'ya çevirdi.
"Yapmadım diyorum Asya.Hem bunun muhabbetini yapacak olsam sence Kayra ile mi yaparım?"
Tuğra'nın verdiği cevapla Asya'nın şaşkınlığı ikiye katlanmıştı ve daha fazla sinirlenmesine sebep olmuştu.
"Kimle yapacaksın benimle mi Tuğra!"
"Evet."
"Neee!"
Asya'nın şaşırmışçasına verdiği cevapla Tuğra düşünmeden verdiği cevabın sorusunu düşündü kısa bir an.Soru beyninde tekrar yankılanırken bu defa şaşkınlıktan onun gözleri irileşmiş ve panikle ellerini kaldırıp hayır dercesine sallamıştı.
"Hayır!"
Asya'nın yüzü aldığı cevapla kırmızının en koyu haline bürünürken Tuğra kendisini açıklamak istercesine tekrar konuşmak için ağzını açmıştıki Ayşe'nin sesiyle geri kapamak zorunda kaldı.
"Ne için tartışıyorsunuz siz?"
Gelen soruyla ikisinin bakışları tekrar bir birini bulurken utançla tekrar kaçırmışlardı.
Azra ikiliye doğru ilerleyerek Asya'ya yaklaştı ve koluna girerek oğluna ters bir bakış atıp söylendi.
"Bana bak Tuğra buraya gelmeden kardeşin olacak o taş devri adamından ve baban olacak mağra adamından gelinlik konusunda dolduruşa gelipte burada gelinimi sıkıştırıyorsan senin canına okurum haberin olsun!"
Ayşe kıstığı bakışlarını Tuğra'ya dikerken o yüzünü buruşturarak cevap verdi.
"Anne abartmıyor musun? Ya siz beni ne zannediyorsunuz? Ben Asya'nın giyeceği şeyler konusunda neden milletle muhabbet edip bir de üstüne onların dolduruşuna geleyim? Ben öyle dar görüşlü biri olsam Ali amcam ve Emir'in fazla abartı olmasın seçeceğiniz gelinlik uyarılarından sonra seçenekleri önce ben elerdim değilmi?"
"Anlamadım!?"
Ayşe'nin çıkışı ile Tuğra kırdığı potun farkına varırken Ayşe sinirle homurdandı.
"Söyle o kayınbaban olacak hint bülbülüne ve onun ekürisi olacak dağ mirketine,madem gelinlik konusunda bu kadar bilgiye sahipler kendilerine de seçsinler birer tane!"
Ayşenin sinirle verdiği cevapla Tuğra sertçe yutkunmuştu. Kayra olacak dingil yüzünden ne hallere düşmüştü. Düşmanımıydı kardeşimi belli değildi. Her şey yolunda giderken o gerizekalının dolduruşu ile kendi kendini yakmıştı. Bu iş böyle olmazdı hemen toparlamalıydı ama nasıl toparlayacaktı. İki ucu pis deyneği şu an elinde tutuyordu. Bir taraftan Ali amcası ve Emir'i yakmıştı bunu yanına bırakmazlardı. Onların tarafını tutacak olsa şu an ortaya bıraktığı kıvılcımla anneleri onu harlayarak bir güzel yakarlardı.
Bakışlarını Asya'ya çevirerek gergince gülümsedi. Umudu Asya'nın ondan yana olmasıydı. Olurdu elbet. Sonuçta o Derya gibi deli değildi. Hele ki anneleri ve diğerlerine hiç benzemiyordu. Onun da desteğini umarak bakışlarını Ayşe'ye çevirerek tekrar konuştu.
"Ali amcam ve Emir abim o niyetle söylemediler Ayşe teyze. Sen yanlış anladın. Asya'nın en özel gününde abartıya kaçmayın,onun duru güzelliğine yakışır bir şey seçin anlamında. Bence haklılarda yani. Asya'nın güzelliğini masumluğunu gölgede bırakacak bir modeli bende istemem."
Tuğra'nın sözleri ile kadınlar bir birine bakınca Asya sıktığı dişlerinin arasından sessizce fısıldadı.
"Allah aşkına sus artık Tuğra. Ortalığı bir birine kattın. Kardeşinden girdin babamla abimden çıktın. İyimisin sen!? Kendi ayağına sıkıyorsun farkında mısın!?"
Tuğra yanındaki kıza üzgünce bakarak bakışları ile annelerini işaret edip mırıldandı.
"İyi değilim Asya hiç iyi değilim. Burnuma kötü kokular geliyor. Bu işin peşini bırakmazlar. Olan bize olacak. Sen de el at şu durumu toparlayalım."
Tuğra'nın konuşması ile Asya tuttuğu nefesini sertçe bırakarak bakışlarını aralarında fısıldaşan annelerine çevirdi.
"Anlaşılan babam ve abim Tuğra ile eğlenmek istemişler biraz. Yoksa seçeceğim gelinliğe karışmayacaklarını sende biliyorsun anne."
"Ben malımı bilmem mi kızım. Neyse boş verelim onları."
Ayşe'nin cevabı ile Azra'da başını sallayarak gülümsedi.
"Onlar sallasın başını biz biliriz işimizi. Kaale bile almaya gerek yok."
Tuğra ve Asya rahat bir nefes alırken sonunda gelinlik seçimine başlayabilmişlerdi.
Asya denediği gelinliklerle anneleri ve Tuğra'nın önüne çıkarak fikirlerini söylemelerini bekliyordu. Denediği dört gelinlikte de anneler beğenmezken Tuğra kararı hep kendisine bırakmıştı. Bu defa ilk tepki Ayşe den gelmişti.
"Olmadı kızım. Bu ne korku filmlerinde hiç eskimeyen beyaz gecelik sahnelerinden fırlamış gibi."
Azra da dikkatlice gelinini süzerek Ayşe ile aynı sözleri paylaşınca bakışlar Tuğra'ya döndü.
"Bence çokta kötü değil sen beğendiysen içine sindiyse ben tamamım."
Asya kararsızca aynada kendini incelerken Tuğra'nın acı inleyişi ile bakışlarını onlara çevirdi.
Tuğra acıyan kolunu ovuşturaratk annesine şaşkınca bakarak homurdandı.
"Anne ne yapıyorsun acıdı ya! Etimi mi koparacaksın!? "
"Kızın giydiği her gelinlikte aynı sözleri söylemeye devam edersen etini değil dilini koparırım senin Tuğra!"
Asya gülmemek için kendini güçlükle tutarken bu defa Tuğra çıkıştı.
"Ben en azından kararı Asya ya bırakıyorum. Siz gibi kendi zevkime uygun modelleri bulana kadar dayatmıyorum.İki saattir giy çıkart kızın hali kalmadı ya! O gelinliği giyecek olan Asya farkında mısınız!?"
Azra ve Ayşe şaşkınca bir birine bakarak bakışlarını Asya'ya çevirerek aynı anda konuştular.
"Biz sana bunu giy diye dayatıyormuyuz kızım?"
Annelerin tepkisi ile Asya başını olumsuz anlamda iki yana panikle salladı.
"Hayır. Ben kararsızım sadece."
Kadınların bakışları bu defa Tuğra'yı bulurken o Asya'ya şaşkınca baktı. Onu düşünerek söylemişti onca şeyi. Yorulmuş olduğu her halinden belliydi. Ama belliki bunu dile getiremiyordu.
"Git damatlık dene kendine!"
Annesinin çıkışı ile Tuğra ona bakarak cevap verdi.
"Eee hani sizde görecektiniz. Neden ben kendim gidiyorum?"
"Çünkü ortalık karıştırmaktan başka bir işe yaramıyorsunda ondan."
Bu defa Ayşe'nin sözleri ile bakışları onu bulmuştu. Ama annesine cevap vermek kolaydı.Ayşe Teyzesi nede olsa kayın validesiydi o yüzden sessizce başını sallayarak onayladı.
"Peki."
Erkek bölümüne geçerken aklında binbir türlü düşünce vardı. Bu işlerin bu kadar karışık olduğunu hiç düşünmemişti.Artık ne söylese söylemeden önce kırk kere düşünmesi gerekiyordu ve bu onu geriyordu. Çünkü öyle bir yapısı yoktu aklına geleni söyler,gizli saklısı olmazdı. Ama bu iki taraflı ilişkilerde anlaşılan o ki bazı şeyleri saklaması ve ikili oynaması gerekiyordu. Yoksa anne ve babalar arasında kalması an meselesiydi.
Aklındaki düşünceleri uygulayabilmek ümidi ile bir kaç damatlık denemiş son denediği damatlık hoşuna gidince üzerinde damatlıkla kadınlar bölümüne geçmişti. Biz neden görmedik tantanalarını çekmek istemiyordu. Bu gün fazlasıyla üzerine çekmişti onları daha fazla göze batmasa iyi olurdu.
Ceketin yakalarını düzeltip başını kaldırdığı anda Asya'yı görünce olduğu yerde kalmıştı.Giydiği gelinlik düz beyaz bir elbiseyi anımsatsada, üzerindeki küpürlerler elbisenin sadeliği ne farklı bir hava katmıştı. En ufak bir dekoltesi bile yoktu Asya'nın üzerindeki gelinliğin. Çoğu genç kız gelinlik seçimlerinde bazen abartı, bazen hafif dekolteler tercih ederek bu özel kıyafette kendilerine has bir seçim yaparken Asya'nın neden bu tarz bir gelinlik denediğini anlamaya çalıştı. Güzel olmuştu, seçtiği model fazlasıyla yakışmıştı ona ama içinde bir şeyler sanki Asya'nın yaşadıklarından dolayı bedenini gizlemeye çalıştığını fısıldıyordu. Elbetteki o da istemezdi aşırı dekolteli, bedenini teşhir edeceği tarzda bir gelinlik seçmesini ama hayalindeki gelindiğinde bu tarz bir gelinlik olabileceğini düşünmemişti. Düşünceleri yüzünden üzülse de, onun daha önceki giyim tarzını düşününce arada çokta bir fark olmadığını anladı. Tek fark Asya'ya daha önce bu kadar yakışan bir elbise görmemişti. Üzerindeki elbise tarzı gelinlik onun masumluğunu adeta gözüne bir kez daha sokarken bakışlarını Asya'nın üzerinde gereğinden fazla tuttuğunu annesinin heyecanlı bir şekilde konuşmasıyla fark etti.
"Ayyy Asya vallahi çok yakıştı bu gelinlik sana kızım. "
Annesinin sözleri ile Asya kararsız bir şekilde kendi üzerindeki gelinliği incelerken bu defa Ayşe konuştu.
"Azra annene katılıyorum kızım bencede bu gelinlik tam senin tarzın." Bakışlarını biraz kısarak sözlerine devam etti. "Ama ufak dokunuşlar gerekiyor sanki. Göğüs kısmı hafif dekolteli mi olsa acaba? " Annesinin sözleri ile Asya'nın bakışları gelinliğin göğüs kısmına kayarken Ayşe bakışlarını Tuğra'ya çevirdi.
"Sen ne dersin oğlum? Ön kısmında biraz dekolte olsa fena olmaz sanki. " Ayşe'nin sorusu ile hepsinin bakışı Tuğra'ya dönerken Asya onun geldiğini yeni fark etmişti.
Bakışları Tuğra'yı bulunca giydiği siyah takım elbise içindeki görüntüsünü süzdı kısa bir an. Yakışıklı görünüyordu. Gerçi Allah için Tuğra ne giyerse yakışıyordu orası ayrıydı ama damatlığın içinde katolog çekimlerinde ki mankenlere benzetmişti. Onun bu kadar çabuk beğenip , karar vermesi karşısında kendisinin kararsızlığı şakamıydı. Gelinlik denemekten gına gelmişti artık. Düşünceleri ile yüzü düşünce Tuğra onun yüzünün aldığı şekille hızla cevap verdi. "Bence gerek yok Ayşe anne. Bu model çok yakışmış Asya'ya. Güzelliği ve masumluğu fazlası ile fark ediliyor. O yüzden bir de dekolteye gerek yok. Daha fazla dikkat çekmesin!" Son sözleri tamamen bilinçsizce dökülmüştü dilinden. Kendisi bile ne dediğinin farkında değildi, taaki Asya ile göz göze gelip onun aniden kızarmaya başlamasını fark edinceye kadar. Fark ettiği şeyle buğazını hafifçe temizleyerek bakışlarını Asya'dan kaçırdı. Çok hoşuna gitmişti karşısındaki manzara evet ama biraz önceki düşüncelerine tezat ne demeye öyle karşı çıkmıştıki aniden. Hem belki Asya da isteyecekti bu dekolte denilen zımbırtıyı. Düşüncelerinin aklını sürekli bulandırması ile içinden homurdandı. Dertsiz başına dert alıyordu galiba. Gayet usturuplu bir gelinlik seçmişti kız işte. Hem karşı çıktığıda iyi olmuştu. Malum anneleri bazı şeylerin dozunu fazla kaçırıyorlardı. Bu yüzden düğün arefesinde dekolte yüzünden ne Asya ile ne anneleri ile bir kriz yaşamak istemiyordu. Biraz önce kaçırdığı bakışları tekrar Asya'yı bulurken onun yüzündeki tebessümle Tuğra'nın da yüzüne bir tebessüm yayılmıştı. "Bende beğendim bu gelinliği ama sanki sırt de... "
"Aaaa! " Azra'nın ani çıkışı ile Asya'nın sözleri yarım kalırken, endişe ile dudaklarını dişleyen kızın hali Tuğra'nın homurdanmasına sebep oldu.
"Anne.Ne demeye öyle aniden çıkış yapıyorsun şimdi? Bırakta kız fikirlerini belirtsin. Sonuçta Asya giyecek o gelinliği. "
"Ne fikri Tuğra! Gelinliği çok beğendi ama senin yüzünden kararsız kalıyor. Ne dediysen artık kıza! Bana bak Tuğra kiliseye rahibe alımı yapmıyoruz ki rahibe gibi giyinsin bu kız! Ne var az biraz sırtında dekolte olunca canım!"
"Neresinde!? " Annesinin son sözleri ile Tuğra'nın bakışları hızla Asya'yı bulurken,duyduğu sözler yüzünden ses tonunu ayarlayamadan sorduğu soru hem Azra'nın hem Ayşe'nin kıkırdamasına sebep olmuştu. Asya bakışlarını Tuğra'dan kaçırırken Tuğra sert çıkışının farkına vararak sakince konuşmaya çalıştı.
"Şu sırtındaki dekolteyi, dönsen de bende görsem sorun olurmu Asya? " Dişlerini sıkarak sorduğu soru karşısında Asya dudaklarını dişleyerek başını olumsuz anlamda sallarken Tuğra onu korkuttuğunu düşünerek derin bir nefes alıp tekrar konuştu. "Sen beğendiysen benim için sorun yok. Sadece merak etmiştim. "
Ayşe, Tuğra'nın kızına karşı tutumundan memnun bir şekilde gülümseyerek kızını omuzlarından tutarak yavaşça arkasını çevirdi. Azra ve Ayşe'nin bakışları Tuğra'nın tepkisini ölçmek için onun üzerindeyken Asya hala dudaklarını dişlemekle meşguldü.
Gördüğü manzara karşısında Tuğra'nın bakışları önce şaşkınlıkla irileşirken, gelinliğin arkasındaki kumaşın neredeyse hiç olmaması ve açıklığın bel çukuruna kadar uzanması ile şaşkın vakışlarının yerini çattığı kaşları almıştı. Bakışlarını annesine çevirirken Asya'nın sol kürek kemiğinin altındaki beni görmesi ile o geceye dair küçük bir an canlandı gözlerinde. Bi anlık gelip geçen anıyla güçlükle yutkundu. İlk defa o geceye dair hatırladığı bu anının aniden neden aklında belirdiğine anlam veremezken kalbinin hızlanması ve rengi atmış yüzüyle bakışlarını annesine çevirerek başını hızla iki yana olumsuz bir şekilde salladı. Oğlunun atan rengi ve onaylamaz ifadesi ile Azra onun aksine sinsi bir sırıtışla başını sallayarak onayladı.
Tuğra annesini uyarmak adına yalvarırcasına bakarak dudaklarını anne diyerek kıpırdatsada annesinin kaşlarını çatıp dişlerini sıkması ile verdiği uyarıyla çaresizce başını olumlu anlamda salladı. Olumsuz bir tepki verirse biliyorduki annesi biraz önceki uyarısından sonra üzerinde olmadık işkenceler denerdi. Derin bir nefes alarak yüzünün aldığı şekli düzeltmeye çalışarak bakışlarını tekrar Asya'ya çevirmişti ki gözleri yine o bene takılnca aldığı nefesi sesli bir şekilde bırakarak boğazını temizleyip yüzüne sahte bir gülümseme kondurdu. "Çok yakışmış. Öyle abartılı, çekineceğin bir dekoltede değil zaten. Sen beğendiysen benim için sıkıntı değil. "
Tuğra'nın sözleri ile Asya şaşkınca ona çevirdi bakışlarını. Beğenmiş miydi gerçekten? Oysa diğerlerinin kızlara esip gürleyip, kısıtladıkları gibi Tuğra'dan da beklemişti bu tepkiyi. Evet gelinliği çok beğenmişti ama dekoltesi gerçekten fazlaydı. Ne demeye annelerine ayak uydurmuştuki şimdi Tuğra? Ondan yana olur,biraz olsun tepkisini koyarsa gelinlikte bazı düzeltmeler yaptırabilirlerdi. Ama Tuğra direk annelerinden yana olmuştu. Gerçek bir evlilik olmasada insan karısının tarzını bildiği halde hiç mi karşı çıkmazdı? Babası ve abisi bile defalarca uyarmışlardı. Ama Tuğra hiç oralı bile olmamış tamamen onun tercihine bırakmıştı. Düşüncelerinin gittiği yönle yanlarına gelen çalışan bayanın sesi ile sıyrıldı. "Afedersiniz." Bakışlar kadını bulurken o yüzündeki tebessümle Asya'ya bakarak konuştu. "Gelinliğin tasarımcısı sizinle görüşmek istiyor. " Kadının sözleri ile hepsi bir birine ne oluyor dercesine bakarken, Asya telefona uzanarak kadının elinden alarak cevap verdi.
"Efendim." ....... Asya'nın kaşları sesin sahibini çıkaramadığı için çatılırken, Tuğra ters bir şeyler olduğunu düşünerek hızla Asya'ya yaklaştı. Hattın diğer ucundaki kişi kendini tanıtınca Asya rahatlarken yüzünede bir tebessüm yayılmıştı. "Ne demeye cepten aramıyorsun? " ..... Herkes merakla Asya'nın değişen mimiklerini incelerken Tuğra dibine kadar girmiş, mimiklerinin ani değişimine sebep olan ve cepten aramasını söylediği kişinin kim olduğunu anlamaya çalışıyordu. Asya bakışlarını dibine kadar sokulan Tuğra'ya çevirerek kaşlarını çatıp gözlerine ima ile bakarak, karşıdan gelen soruya cevap verdi. "Çok beğendim. Bayıldım. Tam benim tarzım. " Tuğra kendisine çattığı kaşlarının altından tuhaf bi şekilde bakan kızın sözleri ile gözlerini devirirken onun verdiği cevapların üstüne birde kıkırdaması ile kiminle konuştuğunu dahada merak etmişti. Meraktan ziyade kim olduğunu anlamadığı kişiye karşı olan siniri ile telefonu Asya'nın elinden çekip hırsla kulağına götürmüştü ki, işittiği sözlerle yüzünü buluşturdu. "Tuğra beyinsizi kırmızı görmüş boğa gibi saldırmamıştır umarım o dekolteyi gördükten sonra? " Kadınlar ve Asya şaşkınca Tuğra'nın yaptığı hareketle bir birine bakarken, o sesin sahibini tanıması, Asya'ya o dekolteli gelinliği tasarlamasının öfkesi ve işittiği alaylı sözlerin siniri ile öfkeyle çıkıştı. "Gördü! Gördü merak etme! Ama kırmızı bayrağı açan şerefsiz matadorun kuzeni olduğunu gördü. Sen bittin Soner! Bekle sen kuzen! " Kadınlar Soner'in aradığını anlayınca Tuğra'nın tepkisi ile gülmemek için kendilerini zor tutarken Asya hala şaşkınca Tuğra'nın bakıyor, Soner'in ne söyleyipte onu sinirlendirdiğini düşünüyordu. Hattın diğer ucundan yükselen kahkaha ile Tuğra yüzünü buluşturarak homurdandı. "Gülsen gül! Ulan Yurtdışında kala kala huyun suyun değişmiş senin adı piç! Sen şimdi rahatça otur ne bok yediğini düşün. O boğanın boynuzları sana toplayacak akşam haberin olsun it! " "Sakın ol lan. Ne var bu kadar yaygara koparacak gerizekalı. Ufak bi hediye sadece. Ayrıca demekki gelinliği tam hayalimdeki gibi tasarlamışım ki sen Asya'yı o halde görünce kıskançlıktan kendini kaybetmişsin. Ama sana özel olsun diye çok uğraştım koçum. Yani sırf senin düşündüğüm için. Bu kadar kıskanma kızı. " Soner'in ağzını her açtığında sarfettiği kelimelerle öfkesi tavan yapmıştı. Soner kendisini görüyormuş gibi işaret parmağını kaldırarak tehdit edercesine salladı. "Senin ağzını burnunu kırmazmıyım lan ben kıt beyinli hint maymunu! Abuk subuk konuşup benim canımı sıkma yemin ediyorum O Arşad itini bulur gelir Mahru ile izdivaçlarına bizzat kendim el atarım! Gelinlik tasarlamaya çok meraklısınya Mahru içinde tasarlarsın artık! " Kulaklarına dolan küfürle yüzünü buruşturup telefonu hızla kapattı. "Şerefsiz puşt! Aklı sıra dalga geçiyor bir de! Sana ne kıs... " Ağzından çıkacak olan kelimeleri Asya ile göz göze gelince güçlükle yuttu. Dengesini bozmuştu şerefsiz. Kıskanıyormuşum! Ne diye kıskanacağım ki ben Asya'yı hayvan! "Son... " "Sakın Asya! " Asya sözlerini öfkeyle kesen adama şaşkınca baktı ne demişti ki? Cümlesini bile tamamlayamamıştı daha. "Sakın bana Soner'in adını anma! Şerefsiz! Kuzenim mi düşmanım mı belli değil! " Bakışlarını bu defa şaşkınca onu izleyen kadınlara çevirip öfkeyle çıkıştı. "Sadece Soner değil, doğurduğunuz bütün erkekler damatlar bile bana muhalefet! Sanki hepsinin düşmanıyım! Senin oğlun benim kardeşim olacak o mağara kaçkını Kayra bile benimle uğraşıyor! Hepsi düşman ilan edip savaş baltalarını kuşandılar resmen! " Azra ve Ayşe, Tuğra'nın neden bu kadar öfkelendiğiniz elbetteki farkındalardı lakin fark ettikleri ayrıntıları ortaya dökmeye hiç niyetleri yoktu. Azra oğluna yaklaşarak sırtını hafifçe okşayarak gülümsedi. "Sen onları kafana takma annem. Onlar adam olana kadar , sen hepsini cebinden çıkarttın ya ondan seninle uğraşıyorlar. " Asya, Azra'nın, Tuğra'yı teselli etme çabalarına gülmemek için dudaklarını düşlerken bu defa hareketlenen annesine kaydı bakışları. "Tabi oğlum, kıskanıyorlar seni." Tuğra'ya yanaşarak o da sağ tarafına geçip Azra gibi sırtını sıvazlayarak sözlerine devam etti. "Ben onların hepsinin o savaş baltalarını kaldırmasını bilirim. Benim biricik oğluma karşı savaş ilan etmekte neymiş. " Annesinin sözlerini Asya ağzı bir karış açık izlerken, biricik oğlu kısmına takılı kalmıştı. Tuğra da kesinlikle şeytan tüyü vardı. Zira bütün annelerin diğerlerine çektirdik lerinden sonra Tuğra'yı her zaman bir bebek gibi poh pohlamalarının başka açıklaması olamazdı. "Anneee." Asya'nın bezgin çıkan sesiyle bakışlar ona çevrilirken o sitem edercesine sözlerine devam etti. "Gelin olacak olan benim farkında mısın? Beni teselli etmeniz gerekmiyormu? Bu işte bi terslik yok mu sizcede?" Kendisine anlamayan gözlerle bakanlara karşı üzerindeki gelinliğin eteklerini toplayarak bezgince sözlerine devam etti. "Neden bütün ilginiz müstakbel kocamda yaa!? Herkesin ilgisi alakası Tuğra da! Sen biricik oğlunla, ilgilen nede olsa ben süs bitkisi miyim burada!?" Sözlerini bitiren kız hırsla arkasını dönerek ilerideki kabine doğru sert adımlarla ilerledi. "Kıskandımı şimdi bu? " Ayşe sözleri ile elini kaldırıp giden kızını işaret ederken, Azra, ağzı açık bir şekilde giden kızın arkasından bakan oğlunun koluna bir çimdik atarak homurdandı.
"Beğendim mi yaptığını? Babası kılıklı! İşin gücün ortalık karıştıtmak! Git Asya'nın gönlünü al çabuk! " Tuğra canının acısıyla kolunu overken, yüzünü buruşturarak annesine çıkıştı. "Ben ne yaptım şimdi yaa!? Benimi kıskandı? Ayşe annemi kıskandı. Gönlünü alması gereken o. Ben niye gidiyormuşum? " Tuğra'nın cevabı ile Ayşe gülümseyerek baktı ona. Biraz sonra söyleyecek lerinden sonra vereceği tepkiyi merak ediyordu. "Beni neden kıskansın oğlum? O sana alındı belliki. " Tuğra yanındaki kadına anlamaz bir şekilde bakarken o sözlerine devam etti. "Oğlum kadınlar böyledir. Beklediği sözleri tepkileri sevdikleri adamdan işitemeyince hırslarına yenik düşer etrafındakilere sararlar. " Ayşe'nin sözlerinin ne anlama geldiğini düşünen Tuğra gelinlik mevzusu aklına gelince şaşkınca kaşları havalandı. "Ama Ayşe anne ben zaten kendisine de söyledim çık yakıştığını, istediği gelinliği giymedinde sakınca olmadığını. Bence Asya seni paylaşmak istemiyor." Sözlerini bitirince ensesinde hissettiği acıyla bakışlarını annesine çevirdi. "Saf saf konuşma Tuğra! Gelinliğin dekoltesini gördüğün halde hiç tepki vermedin. Belliki Asya izin vermeyeceğini düşündü, yani kıskanırsın zannetti. Ama benim avanak oğlum o kadar geniş ki senin içine sindiyse benlik sakınca yok dedi! " Tuğra'nın ağzı iş ittikleri ile bir karış açılmış ama aklına gelen şeyle kendini savunurcasına sinirle konuşmaya başlamıştı. "Anne ben istemedim farkındaysan o dekolteli lanet gelinliği. Ben sana kaş göz işareti ile olmaz deyince sende başınla olur işareti yapmadın mı? Şimdi ne demeye beni suçluyorsun!? " Ayşe, Tuğra'nın çıkışı ve verdiği cevapla sırıtırken Azra sıktığı dişlerinin arasından sinirle tısladı. "Oğlum sen salakmısın!? Ben o anlamda mı salladım. Sen karışmayın gelin olan Asya dedin, başını iki yana sallayınca bende karışma dediğini düşündüğüm için salladım. Farkındaysan arkasından mimiklerimle tepki ver diye seni uyarmaya çalıştım. Ben ne bileyim senin yanlış anlayacağını. " Tuğra annesine inanamayan gözlerle baktı. Gerçekten kendisini yanlış anlamıştı yani. "Oğlum ben hafif göğüs dekoltesi olsun derken sırtındaki dekoltenin fazlalığına dikkat çekiyordum. Sen kabul etme diye. " Ayşe'nin sözleri ile Tuğra iyice aptala bağlamıştı. "İyi de siz Ali babama, Emir abiye karışıyorlar diye kızıp, o dekoltenin fazla olmadığını vurgulamadınızmı? " Anlam veremediği olayla hırsla ellerini saçlarına geçirip karıştırarak söylendi. "Yeminle hepiniz bir olup beni tımarhanelik yapacaksınız sonunda! " "Ayyy oğlum ne diyelim biz şimdi Asya ya? Bir şey desem adım kaynanaya çıkar o yüzden destekledim ben. " Annesinin masumca attığı bakışlarla Ayşe'nin ağlamaklı sesi ile bu defa ona döndü Tuğra. "Ya ben ne deyim oğlum. Baba evinde son günleri kızımın. Bir şey söylersem alınır, kırılır diye şey ettim bende. Topu sana attık ama sende ofsayta takıldın resmen." Tuğra yanındaki kadına üzgün ve bakarken o sahte göz yaşlarını kurular gibi yapıp aynı ses tonuyla fakat uyarırcasına devam etti sözlerine. "Oğlum biliyorsun Asya'nın hayatında kimse olmadı, haliyle sevildiğini hissetmek istiyor. Tatlı ufak kıskançlıklar kadınların hoşuna gider, ilginin alakanın üzerinde olduğunu sevildiğini hissederler. Asya senin kuskanacağını düşünürken, sen hiç o yönde tepki vermeyince kırıldı belliki. " Ayşe'nin sözleri ile Tuğra bi an düşündü. Gerçektende bunumu beklemişti Asya? O gelinliği giymesini istememişti ama kırılır diye, hevesi kalmasın diye de söyleyememişti. Kıskandığından değildi yani. Ama Ayşe annesi de haklıydı, kızın hiç ilişkisi olmamıştı ki, istemesede o da her kadın gibi elinde olmadan duygularına yenik düşüyordu demek ki. Çıkardığı sonuçla başını kendi düşüncelerini onaylarcasına salladı. Sonuçta o da kadındı. Üstelik hamile bir kadındı. Yüzüne yayılan tebessümle bakışlarını annelerine çevirdi. "Tamam ben alırım onun gönlünü." İki kadının kolundan tutarak hafifçe itekleyerek söylendi. "Hadi siz dışarıda bekleyin. Ben Asya'yı da alır gelirim. " "Tuğra'nın kendilerini ite kaka yönlendirmesi ile kadınlar bir birine şaşkınca bakarak çıkışa doğru ilerledi. Tuğra önüne geldiği kabin kapısını tıklatarak seslendi. " Asya. " "Efendim." Kızın sinirli çıkan sesiyle yüzüne bir tebessüm yayılırken tekrar konuştu. "Yardıma ihtiyacın var mı? Ayşe annemi yollayım mı? " "Gerek yok! Hallerim sayılır." Aklına gelen şeyle yine anlam veremediği o his içini katlarken homurdandı. "Sanki gelinliğin sırtı kırk düğme, kırk düğümlü korseden oluşuyorda yardım gerekecek! " Asya'nın homurdanması ile Tuğra'nın yüzündeki tebessüm sırıtışa dönerken bozuntuya vermeden tekrar konuştu. "Ben düğme ve ta korse fark etmedim sırtında. Bence o dekolte yakışmış sana. Her erkeğin hoşuna gidecek derecede seksi bir görüntü katmışsın gelinliğin dekoltesine. " Son sözleri ile farkında olmadan dişlerini sıkarken omzunu yasladığı kapı hızla açılınca sende leyen Tuğra gözleri öfkeden parlayan bir çift mavi bakışla neye uğradığını şaşırmıştı. "Aptal! " Ayağını hırsla yere vuran kız Tuğra'ya arkasını dönerek öfkeyle bir adım atmıştı ki, Tuğra'nın önüne geçmesi ile öfkeli bakışlarını tekrar ona çevirerek çemkirdi. " "Ne var!? " Asya ya inat Tuğra kızın gözlerine anlayışla bakarak konuştu. "Gerçekten anneni benden kıskandığın için mi bu öfken? " Beklemediği soru karşısında Asya bakışlarını kaçırarak homurdandı. "Saçmalama Tuğra çocuk muyum ben? " Kendisinden bakışlarını kaçıran kızın çenesine tereddütle dokunarak bakışlarını tekrar birleştirdi. "Bu halinin sebebi ne peki? " Tabiki annelerin dolduruşuna gelipte kendini saçma bir durumun içine sokmayacaktı. O her zaman Asya ile anlaşmanın bir yolunu bulmuştu ve umut ediyordu ki yine bulacaktı o yolu. Asya çenesine değen parmaklarla bir an neye uğradğını şaşırırken,Tuğra'nın aralarına bıraktığı mesafenin yakınlığı ile neden kendisine bu denli yakın durduğuna anlam veremiyordu. Aralarındaki bu tuhaf elektriğin farkında olan kendisiydi anlaşılan çünkü Tuğra'nın bakışlarından anladığı kadarı ile onun derdi bambaşkaydı. Ayrıca sorduğu soruda, zaten tuhaf hissettiği ortamda iyice köşeye sıkışmış hissetmesine neden olmuştu. Çenesindeki parmaklara elini uzatarak çekmeye çalışıp konuştu. "Bir şey yok halimde, yoruldum sadece. Eve gitmek istiyorum artık. O yüzden sana öyle gelmiştir. " Kızın çenesindeki parmaklarına dokunan ele bakışları kayan Tuğra onun ellerinin titrediğini fark edince bakışlarını kısarak titreyen ellerinden bakışlarını çekmeden konuştu. "Ellerin titriyor. " Kıstığı bakışlarını yavaşça Asya'nın gözlerine çevirince bakışlarının kesişmesi ile Asya'nın elini parmaklarının üzerinden çekmesi bir oldu. "Sana dokunmam seni rahatsız mı ediyor? " Tuğra'nın bakışlarından bir an gelip geçen hüzünle Asya yavaşça başını iki yana salladı. Yanaklarında birer ateş topu varmış gibi yüzüne yayılan sıcaklığın hissiyle hızla cevap verdi. "Hayır. Senden niye rahatsız olayım? Üstelik sen bu kadar anlayışlı ve ince düşünürken. " Asya'nın panikle verdiği cevap Tuğra'nın rahatlamasına sebep olurken o söyleyeceklerinde ne kadar ciddi olduğunu anlatmak istercesine bakışlarını kızın gözlerine sabitledi. "Ben senin düşündüğün kadar anlayışlı ve ince düşünceli değilim Asya. " Bakışları ile Asya'nın elinde tuttuğu gelinliği işaret ederek tekrar gözlerine baktı. "Mesela o gelinliği gitmeni anlayışla karşılayacak kadar ince değilim. Ne olursa, ne yaşamış olursak olalım sen benim karım, çocuğumun annesi olacaksın ve ben o gelinliği sen istediğin, beğendiğin için, sen üzülme, içinde kalmasın diye onayladım. Önceliğim ve ya anlayışım değildi onaylamama sebep. Sen mutlu ol diyeydi. " Asya gözlerini şaşkınca kırpıştırırken Tuğra çenesindeki elini yanağına koyarak onu kendisine doğru çekip alnına ufak bir buse bırakarak geri çekildi ve eline uzanıp avcunun içine alarak sözlerine devam etti. "O gelinliği o şekilde giyecek olman beni rahatsız ediyor. Giymeni engelleyemem ama rahatsızlığımı dile getirebilirim. O kadar insanın gözü gelinin üzerindeyken ben huzurlu olacağımı düşünmüyorum. " Asya hala alnına değen dudakların ve Tuğra'nın bir anda neden kendisine bu şekil yaklaştığına anlam veremezken ne dediğinin farkında olmayarak şaşkınca konuştu. "Sen o damatlığı ne zaman çıkaracaksın." Tuğra kızın sözleri ile üzerine bakarak homurdandı. "O lanet dekolte krizinden ben ne durumda olduğumun farkındamıyım sence? " Avcunun içerinde ki eli çekiştirerek homurdandı. "Sabahtan beri gecelik dekolteydi beynim yandı. Bir taraftan Kayra bir taraftan Soner! Biri senin bedenini benim aklıma, diğeri milletin gözüne sokup beni kıskançlıktan kurdurtmanın peşindeler!" Tuğra hatırladığı anlar ile yine sinirlenirken çekiştirdiği kızın adımlarının durması ile başını çevirerek ne olduğunu çalışarak ona baktı. Asya'nın yüzünün aldığı kırmızı renkle bir an telaşla duraksarken biraz önce dilinden dökülenler aklına gelince ağzından kaçan küfre engel olamadı. "Siktiğimin şerefsizleri. Her bokun içindeler! " "Tuğra." Asya'nın kısık ve utangaçça çıkan sesi ve kendisinden kaçırdığı gözleri ile tam ağzını açıp özür dileyecekken Asya sözlerine devam etti. "Şeyy. Annenler o tarz bir alış veriş yapmadı boşuna kendini rahatsız hissetme. Ayrıca gelinlikten bu kadar rahatsız oluyorsan, rahatsız olduğun kısmı düzelttirebiliriz." Tuğra'nın rahatsızlığını ve gerginliğinin sebebini sonunda anlamıştı ama bu anlama onu utancından yüzğne bile bakamaz hale getirmişti. Kendisi neden rahatsız olmadığını düşünürken aslında onun içten içe kendisine eziyet etmiş olması üzülmesine sebep olması gerekirken hem mutlu olmuş, hem utandırmıştı. Söyledikleri güçlükle dilinden dökülmüş hala cevap vermeyen Tuğra'nın yüzüne bakacak cesareti yoktu. Asya'nın sözleri ile Tuğra'nın farklı durumda değildi. Asya yüzünü kaldırıp baksa utançtan gözlerine bakacak cesareti yoktu. Resmen kıza bedenini aklıma soktular demişti. Seni istiyorum demediği kalmıştı bir. Son düşüncesi aniden aklında canlanan o gecenin küçük bir kesitini gözlerinin önüne tekrar getirirken Tuğra sertçe yutkundu. Avcunun içindeki elin kıpırdanması ile tekrar hareketlenerek damatlıkların olduğu bölüme doğru ilerleyerek farkında olmadan sinirle homurdandı. "Yok bu kıskançlık bana göre değil arkadaş. Yoldan çıkıyorıyor beni! Kıskançlık beni yoldan çıkarıyor, ben Asya'yı baştan çıkarıyorum, onun utanıp sıkılması şu hali beni baştan çıkarıyor bu ne kısır döngü gibi bu kıskançlık olayı! " Avcunda hissettiği acıyla bakışları tekrar Asya'yı bulmuş bu defa kulaklarına kadar kızardığını fark edince avcundaki acının Asya'nın turnakları olduğunu fark etmesi ile yine dışından konuştuğunu anlayarak panikle konuşmuştu. "Vallahi dilim sürçtü! Baştan çıkarma falan yok! Hem ben seni neden baştan çıkarayım Asya!? Tamam şu halin beni baştan çı... " Asya'nın dudaklarını sıkıntı ve utançla dişlerken Tuğra kızın elini ateşe değmiş gibi aniden bıraktı ve ellerini yüzüne sertçe sürerek tekrar söylendi. "Hay ben çenemin bağına, dilinin ayarına! "
|
0% |