@yitenumutlar
|
Sahra elindeki çizimlere bakarak kıkırdayıp Zeynep ve Mahru'ya dönerek sırıttı. "Bizim gençliğimiz de ürettiğimiz çılgın fikirlerden böyle şahaserler çıkaracağınızı bilseydim,bu zamana kadar beklemezdim.Bu fikri hayata geçirmeniz için sizi kamçılamayı." Sahra'nın sözleri ile kızlar onun elinde tuttuğu çizim kağıtlarına uzanıp merakla incelerken Zeynep ve Mahru çıkardıkları işin memnuniyeti ile gülümsediler. "Ayyy Mahru. Ben bundan istiyorum. " Elinde tuttuğu çizimi havaya kaldıran Derya heyecanla salladı. Asya'nın kınası için köye gelmişler iki gündür akıllarına gelen her türlü çılgınlığı yapmışlardı. Zeynep'in Emir den yana olan şikayeti üzerine diğer kızlarda zaman zaman aynı muameleyi görmesinden dolayı dert yanarken Sahra çılgın bir fikirle kızları organize etmişti yine. Asya,Derya'nın elinde salladığı kağıda göz ucuyla bakarak utançla fısıldadı. "Sencede o biraz fazla şey değil mi Derya?" Asya'nın masumca sorduğu soru ile Derya umursamazca omuzlarını silkerken,Sahra şen bir kahkaha atarak söylendi. "Bence sen daha şeylerini seç Asya'cığım. Malum Azra ve Mehmet gibi kuduruk bir çiftten üreyen sağlıklı bir gençle evleniyorsun." Sahra'nın sözleri ile Asya'nın yüzleri kızarırken Sare onun üzerine biraz daha gitti. "Horoz misali tependen inmezse şaşırmam! Babam bu yaşta bile annemi her fırsatta sıkıştırıyor, Tuğra'yı sen düşün istersen." İşittikleri ile yanakları urançtan al al olurken Sare'nin son sözleri ile gözleri irileşmişti şaşkınlıktan. Onun bu hali ile kızlar kendi aralarında dalga geçerken Hayal, onlara muzipçe göz kırparak Verda'ya kısa bir bakış atıp elindeki kağıdı onun gözünün önüne doğru sallayarak konuştu. "Sende bunu seç bence Verda. Enişte beyi bilmem ama bu tam senin karakterine uygun. Vahşi,hırçın ve asi!" Verda'nın bakışları Hayal'in elinde salladığı kağıttaki çizimlere kayınca hırsla itekledi. "Çeksene şunu kızım gözümün önünden. Ne demeye böyle bir şeyi seçeyim ben,o panter kılıklı orman kaçkınına!" Kağıtta gördüğü çizim hoşuna da gitmişti aslında ama öyle bir şeyi kullanmak isteyeceği biri olması lazımdı önce. "Anaaam gızzz vallaha bunun ki hepinizinkinden guduruk dimek ki. Baksanıza Panter manter didine göre." Yasemin'in birden yanlarında belirmesi ile Asya ve Verda daha fazla utanırken o gözüne ilişen kağıdı hızla yerden alarak küçük bir kahkaha atıp bakışlarını Zeynep ve Mahru'ya çevirdi. "Bağa bakın gız zilliler ben bundan isteyom. Eğer bunu bağa yapmazsağız vallahi ganığızı içerim sizin!" Yasemin'in elinde salladı kağıda kızlar şaşkınca bakarken Rana endişeyle fısıldadı. "Yasemin abla yanlış anlama ama bence biraz daha yaşına uygun olanı seçsen. Sonra bir sakatlık çıkmasın. " Rana'nın sözleri ile Yasemin bakışlarını kısarak sahte bir kızgınlıkla çemkirdi. "Ne dimek isteyon sen Rana? Yaşlımı didin sen bağa. Erkek gısmı avradından,garı gısmı döşşeğinden belli olur dirler gızım siz hiç duymadınız mı? Gündüzleri öter giceleri döşşeğimde bülbül gibi şakırım evelallah." Yasemin'in sözleri ile kızlar kahkalar atarken,o elini kağıdın üzerine sert bir şekilde vurarak sözlerine devam etti. "Ben bunu isteyom o kadar! Harunum'la hunharca seviştiğimiz gicelerimize aksiyon katmam ilazım. Bu ara performansında düşüş var." "Halaaa! Hamam kele yaradı açtı başını taradı.Seninki yeminle o hesap!" Mahru'nun serzenişi ile Yasem'in ona ters ters bakarak homurdandı. "Ne var gız? Sizi görende oynaşı yini görmüş ergen sanır. İki eğlenek didik şurada." Mahru kızların kıkırtısıyla yüzünü buruştururken Halasının cinsel deneyimlerini neden bu kadar komik bulduklarını düşünüyordu. Acaba halasının da dediği gibi sorun ondamıydı? İşve,cilve dedikleri şey böyle bir şey miydi? Düşüncelerinden yine halasının sesiyle sıyrıldı. "Kakın hele gız zilliler. Analarığız,babalarığız geldi,gocalarığız yoldaymış sizin aklığız fikriğiz oynaşda. Herifler depeğizden inmesin isteyonuz azgınlar.Eccik edepli olun edepli!" Yeleğini çekiştirip kapıya doğru ilerlerken başındaki yazmasını düzeltip söylendi. "Edep sen ne gözel şeysin. Yarabbim sen affit bu gancıklar yüzünden namazda gaçtı. Neyse gice herifinen gusüllenince gaza iderim." Yasemin'in söylenerek çıkması ile kızlar onun haline gülerek hızla toparlanmaya başladı. Planlarının sekteye uğramaması için kimsenin haberi olmamalıydı. Kadınlar kendi aralarında ufak hazırlıklar yaparken erkeklerde kendi aralarında yapacakları ufak eğlence için hazırlık yapıyorlardı. "Köy konağında yakarız kınayı Mehmet. Kadınlar burada olacak ya rahat etsinler." Harun'un sözleri ile Mehmet başını olumlu anlamda sallayıp emin olmak istercesine tekrar sordu. "Harun,Yasemin abuk subuk bir şeyler hazırlamamıştır inşallah. Bu defa bari sorunsuz geçirelim. Sonra kabak benim başıma patlıyor. Bu defa da bir aksilik olursa hepimizi toptan kapıya koyar bizim hatunlar." Mehmet'in sorusu ile orta yaşlı adam kıkırdarken diğerleri de arkadaşlarının haline gülmemek için kendilerini tutuyorlardı. "Yok oğlum olur mu lan öyle şey? Merak etme bir aksilik çıkmaz." Arkadaşlarının halini görünce çatılan kaşları ile sinirle bağırdı. "Gülün lan gülün! Bok var! Film çeviriyoruz sanki! Ben kimin için uğraşıyorsam burada!?" Arkadaşlarının sert çıkışı ile hepsi tuttuğu kahkahasını serbest burakırken Mehmet aklına gelen şeyle hızla Harun'a döndü. "Gökçe gelmedi değilmi lan!?" Harun'un başını olumsuz anlamda sallaması ile tuttuğu nefesini serbest bıraktı. "Ohh! Çok şükür. Kusura bakma kardeşim ama kızın bir numaralı çete başı. Azra ve ninemin karışımı üzerine bir de Yasemin'ni eklersek hepsine hoca olacak potansiyele sahip. " Aklına gelen anıyla başını iki yana sallayınca bu defa Harun da kahkasını serbest bırakmıştı. "Çocuktu lan daha. Ne bilsin yaktığı ateşin konağı saracağını? Kadınların yangını söndürmek için koştuğunda kocalarının dışarıdaki yangından bi haber getirdikleri dansözlerle alem yapmaya devam ettiklerini görünce ortalığın bir birine gireceğini? Çocuk aklı işte." İşittikleri ile diğerleri şok olurken acıyan bakışları hızla Araz'ı bulmuştu. Onun keyifle sırıttığını görünce Mehmet'in sözleri ile tekrar konuşan iki adama döndüler. "Lan ne çocuğu! Çocukmuş! Köyde toplu fuhuş var diye Mahru polisi arayıp konağın adresini vermişti! Ateş başında ayin yapıp,karı kesiyorlar diye Gökçe Jandarmaya köyü bastırmıştı! Üzerine ambulansı arayıp yangından toplu zehirlenme var diye hastaneyi ayağa kaldırdılar Harun! Bunların hepsini yapan senin kızın ve yiğenin! Hem adamları diri diri ateşe vermişler,hem yardım ayağına köyü cümle aleme rezil etmişlerdi!Karakolda hala konuşuluyor bu mevzu." Mahru'nun da olaya dahil olması ile acıyan bakışlar bu defa da Ömer'i bulurken o da Harun gibi kahkahayı basmıştı. "Onlarda yapmasaymış kardeşim suç kızlarda mı şimdi?Evli barklı adamlar dansöz onların neyine?" Mehmet arkadaşının sözleri ile hırsla ona doğru bir tekme savururken öfkeli sözlerine devam etti. "Sıçtırma ağzına Ömer! Sanki gençken sen farklı bi boktun! Lan hadi onlar hak etti. Onu yaptıklarında çocuklardı. Peki İbrahim amcanın bir tarla buğdayını ateşe verip esrar yetiştiriyordu diye adamı şikayet etmelerindeki amaç neydi hayvan?!O olayda da mı çocuklardı,kazık kadar kızlar?" "Bak onda bizim kızların hiç suçu yok kardeşim İbrahim amca hak etmişti onu. Yaşına başına bakmadan köydeki genç kızlara talip oluyordu. Bizim kızların arkadaşları Feyza'ya dünürcü yollayınca,Feyza sinirlenmiş bunlarda adil bir ceza kesmişler İbrahim amcaya." Soner babalarının yaptığı muhabbeti başından beri can kulağı ile dinlerken kahkahalara boğulmuş,Ayaz ise haz etmediği kızın yaptığı şeyler yüzünden iyice ifrit olmuştu. Onu alacak adam ne mal olduğunu bilse kendini yakarmıydı acaba? Jamal ise ilginç hikayeler dinliyormuşcasına muhabbete devam eden adamları dinlemeye devam etti. "Hangi Feyza'ya dünür olmuş o yaşlı bunak!?" Mehmet'in sorusu ile Harun ona hatırlatmak istercesine cevap verdi. "Hani şu sarıların Ali'nin torunu varya Baytar olan o işte Feyza." Mehmet anladım dercesine başını sallarken yüzünü buruşturarak homurdandı. "Zamanında dedesinin yediği boklar,ahını aldığı kadınların bedduası günahsız çocuklarından,torunlarından çıktı,umarım o kızı da tutmaz o ahlar!" Diğerleri Mehmet'in temennisini onaylarken Jamal yanındaki Tuğra'ya dönerek merakla sordu. "Babanın haz etmediği bu sarıların Ali kim lan?" Tuğra bakışlarını babasından çekerek yanındaki adama çevirdi. "Uzun hikaye. Kısacası Emine ninemi,bekarken seviyorum diye kandıran,yarı yolda bırakan aynı zamanda köyün bekar kızları ile de gönül eğlendiren biri o sarıların Ali. Babamın o ahlardan kastı ise iki tane özel gereksinimi çocuğunun olması." Tuğra'nın cevabı ile Jamal başını anladım dercesine salladı. Üzülmüştü ama o iki çocuğun hikayesi üzmüştü onu. Yoksa o herife karşı zerre üzüntü hissetmemişti. "Memet abi! Memet abiii!" Sesin geldiği yöne bakışlarını çeviren adamlar kendilerine doğru eşekle gelen genç adamı görünce,arkasındaki çocuk kalabalığına anlam veremeyerek baktılar. "Memet abii! Bunlar beni daşlıyo! Benle eğleniyo bunlar!Sen dız bunlara dız!" "Rüstem!" Tuğra yanındaki Jamal'i dürterek eşeğin üzerindeki genç adamı işaret etti. "İşte bu.Sarıların Ali'nin torunundan biri." Jamal eşeğin üzerindeki kendileri ile aynı yaşlarda gösteren adama bakarken Mehmet amcasının ve diğerlerinin adamla alay eden çocuklarla konuşmalarına kaydı bakışları. "Anammm! Hele gavırın sıpalarına helee! Emme anağıza babağıza sizi şikayet idecem. Ne isteyonuz siz bu garibandan lan!?" Yasemin'in sert çıkışı ile çocuklar kaçışırken o Rüsteme doğru yaklaşarak üzgünce konuştu. "Vah benim garibim. Yimek yidinni sen lan? Gel sağa yimek viriyim." Rüstem omuzlarını silkerken kızlarda yüksleen seslerden dolayı dışarıya çıkmış olayı anlamaya çalışırcasına manzarayı izliyorlardı. "Iıı. Yimem. Ben Memet abiye tüstüm." "Aha başlıyor yine Allahın delisi!" Saruhan'nın homurtusu ile kınayan bakışlar ona dönerken o umursamadan tekrar söylendi. "Bence numara oğlum bunun ki,aklında falan bi problem yok zehir gibi zehir! Sizden benden akıllı!" Zeki,Aykut ve "Niye küstün lan sen yine bana?" Mehmet'in sorusu ile Rüstem küskün bakışlarını etrafında gezidirerek söylendi. "Dızdım. Tüstüm işte. Sen hep beni kandırıyon. Hani dızlarından birini bağa virecektin?Hepsini bunlara virdin,diyerek elindeki değnekle Mehmet'in damatlarını gösterdi.Onların kıkırdaması ile sinirle bakışlarını diğer kızlara çevirdi. "Timay da ditti,Rana,Ayta,Burdu'yu da bu heriflere isdeyo onaları da bunlara virin sen!" Elinde ki değnekle Zeki ve diğerlerini gösterdi. "Ya sabır! Ulan bu benim elimde kalacak!" Zeki'nin homurtusu ile Koray sinsice sırıttı. "Aslında Rüstem damat adayı olarak fena değil. " "Yok artık!" Zeki ve diğerlerinin çıkışı ile kızların abileri onlara ters ters bakarken Rüstem değneğini tekrar kaldırarak kapıdaki diğer kızları işaret etti. "Hayal evlenmiş,Derya yı da Oğluna aldın, Asya'yı bari bana vireydin ya!" "Oha lan ohaaa!" Tuğra'nın çıkışı ile ortamda bir kahkaha tufanı koparken o Jamal'in tutuşundan kurtulmaya çalışarak sözlerine devam etti. "Karım olacak lan Asya benim! Karım!" Rüstem omuzlarını çocuk gibi silkerken Tuğra onun umursamaz tavrıyla daha da sinirlenmiş Rüstem ise cebinden çıkarttığı beşi bir yerdeyi kaldırarak,Mehmet'e doğru sallayıp sinirle söylenmişti. "Sen demedin mi beşi bir yerdeyi yap detir diye. Al yapdım işte time takacam ben şindi bunu!? Dız mı taldı tanki!?" Rüstem'in sözleri ile Mehmet onun elindekine uzanıp alarak tekrar cebine koydu. "Koy şunu cebine oğlum. Her yerde çıkartma ortaya alırlar elinden lan. Ben bulurum sana kız merak etme." "Bakın abicim bakın. Bir de deli diyorsunuz. Lan adam yememiş içmemiş beşi bir yerde bile yapmış. Biz de çeyreği bile yok daha. Kim miş deli görün işte!" Mert'in sözleri ile Cenk şüpheyle baktı cidden bu adam deliyse yanındaki bu yarım akıllılar ne oluyordu? Daha bu sabah tanışmışlardı ama bence aklından zoru olan bu gerizekalılardı. Kendi kendilerine gelin güvey olan dört dallama. Yasemin Rüstem'i çekiştirerek götürürken o gördüğü kişiyle değneğini kaldırarak elini sallayıp sırıttı. " Dız Verda sen ne zaman deldin?" Verda da tıpkı o gibi sırıtarak el salladı. "İki gün oldu Rüstem. " İşaret parmağını kaldırarak eşeği gösterdi. " O eşşek senin mi? Seviyim mi azıcık!?" Cenk kızın adamla muhabbet etmeye çalışmasını izlerken sessizce homurdandı. "Deli deliyi buluyormuş yeminle!" "Benim dız benim. Benim mercedes o. Sev emme dikkat it gaçmasın." Verda hevesle başını sallarken çoktan eşeğe doğru koşmaya başlamıştı bile. Kızlar onun bu haliyle gülüşürken Aykut sırıtarak Cenk'e baktı. "Yeni gelin adayı yükleniyor." Cenk,Aykut'un iması ile ona ters ters bakarken Yasem'inin seslenişi ile yemek için diğer eve doğru ilerlediler. Cenk,Verda'ya doğru bakarak başını sağa sola sallayıp seslendi. "Sıkıştırma şu hayvanı! Beni sıkıştırdığına benzemez teperse feleğin şaşar,bırak şu eşeği!" Verda Cenk'in uyarısına o gibi ima ile cevap verdi. "Beni Katır öpmüşte feleğim şaşmamış,eşek tepiği ile yönünü şaşan feleğim düzelir belki." Verda'nın cevabı ile Cenk homurdanarak diğerlerinin arkasından ilerledi. "Seni düşünende kabahat!Katır öpmüş! Dua et o Katır tepmemiş yoksa amel defterin kapanırdı!" Yemek yenirken Asya bu hazırlıkların kendisi için olduğunu öğrenince ufak çaplı bir şok yaşarken,Yasemin'in Tuğra'ya düzdüğü methiyelerle ne diyeceğini bilememişti. "Vallahi en şanslımız sensin Asya. Bizimkilerde nerede böyle ince düşünce. Düğün basıp kız kaçırmayı düşünmekten başka fikir gelmez akıllarına." Zeynep'in abisine attığı taşla abisi elindeki kaşığı sallayarak söylendi. "Dağda,Deniz ve mehtap vardı da biz mi romantik olamadık Zeynep'im? Yaşam şartları ve coğrafi koşullar diyelim. Hayvanlar bile romantikliğini yaşam şekline göre uygular. Sen hiç çiçekler arasında gezinen kurt gördün mü? Bu gerizekalı denizde martı besliyor inceliği oradan geliyor onun." Emir'in sözleri ile Tuğra yüzünü buruştururken Sahra elindeki çatalı tabağın kenarına sertçe bırakarak söylendi. "Emir haklı Zeynep,senin romantiklik beklediğin hayvan,kış uykusuna yatmadan önce bal avına çıkan bir ayı çünkü! Kocanın ki de o hesap!" Kızlar Sahra'nın sözleri ile kıkırdaşırken Selçuk gülmemek için dudaklarını birbirine bastırmıştı ki Emir'in uyaran bakışları ile sessizce fısıldadı. "Kusura bakma kardeşim ama hak ettin sen bunu." Emir tam ağzını açıp Selçuk'a cevap verecektiki Sahra tekrar araya girdi. "Kardeşimdir diye söylemiyorum ama Zeynep haklı bu konuda.Tuğra incelik yönünden hepinizi cebinden çıkarır bozuk para gibi harcar." Sahra'nın sözleri ile diğer erkekler sabır dinlenirken Asya'nın utangaç bakışları Tuğra'yı bulmuştu.Onun bu övülmelere karşı az da olsa böbürleneceğini düşünmüştü. Fakat Tuğra bahsedilen sanki kendisi değilmişcesine ilgisizce yemeğini yemeye devam ediyordu. Bir kez daha emin olduki Tuğra diğerlerinden farklıydı. Çünkü diğerleri en ufak bir takdirde bile böbürlenerek göğüs kabartırlardı.Yüzüne yayılan tebessümle oda yemeğine dönerken masadan kalkan Rüstem'le bakışlar onu buldu. "Eline sağlık Yasemin abla. Ben didiyimde ağşamki gına için hazırlanıyım. Belki tendime göre dız bulurum." Rüstem'in sözleri ile erkekler bıkkınlıkla gözlerini devirirken kızlar kıkırdamış onların kıkırtısıyla Yasemin onlara ters bir bakış atarak giden Rüstem'e seslenmişti. "Laaan Rüstem. Ağşama buruya gelme emi. İrkekler köy gonanda eğlence guracak. Oruya git sen. Burada gız gınası olacak emi gara gözlüm." Rüstem'in kendisini başıyla onayladığını gören Yasemin tekrar yemeğini yemeye devam etti. Kendisine doğru yaklaşan Rüstem'i gören Verda eşekle oynamayı bırakarak ona bakıp konuştu. "Gidiyor musun Rüstem?" "Hee dız didiyom." Verda aldığı cevapla üzgünce bir eşşeğe bir Rüstem'e bakarak tekrar konuştu. "Biraz daha sevseydim. Hem ben onu akşamki kına için süsleyecektim." Rüstem karşısındaki kızın üzülmüş haliyle eşeğe yaklaşarak konuştu. "Üzülme dız Verda. Niye üzülüyonki bu kadar? Dezdiriyim mi seni eşekle?" Rüstem'in sorusu ile Verda hevesle başını salladı. "Gerçekten gezidiri misin Rüstem?" Cebinden çıkardığı kasketi başına geçiren Rüstem onun bu sevincine gülerek başını salladı. "Dezdirim tabi dız." Elini eşeğin sırtındaki semere vurarak sözlerine devam etti. "Del bin hadi." Verda onun eliyle gösterdiği yere bakarak eşeğe yaklaştı ve Rüstem'in kolundan tutarak eşeğin sırtına binip semerine oturdu. "Sıkı tutun dız Verda. Şindi gaçıracam seni." Rüstem'in sözleri ile Verda bir kahkaha atarak ona cevap verdi. "Nereye kaçıracaksın Rüstem? Saray'ın var mı? Boz eşekli prens?" Verda'nın sözleri ile Rüstem de gülerek cevap verdi. "Olmaz mı dız.Var tabi. Hem Saray da bunun bide düccük sıpası var dötüreyim mi seni ona?" Verda'nın gözleri işittiği şeyle heyecanla parlarken başını hevesle hızla salladı. "Hadi didek o zaman." İkili evin bahçesinden eşekle ayrılmış yoldan geçenlerle muhabbet ede ede Rüstem'in evinin yolunu tutmuşlardı. "Dız Verda. Bana kimse dızını vermiyo.Hiç bi dız bana varmıyo. Niye istemiyorlar beni?" Rüstem'i çocukluğundan beri tanıyan Verda onun içerlediği şeye üzülmüştü. Kim ne derse desin o biliyordu onun kalbini. Ne olmuştu sanki evlenmek istiyordusa. Oda sevip sevilmek istiyordu nihayetinde. İnsan doğasının en fazla ihtiyaç duyduğu şeylerden biriydi sevgi şüphesiz. Düşünceleri arasında eşeğin ensesini sıvazlayan Verda onu eğlendirmek için konuştu. "Olsun Rüstem istemezlerse istemesinler. Seni kimse istemezse yaşlanınca ben varırım sana üzülme sen." Verda'nın sözleri ile Rüstem bakışlarını ona çevirdi ve dudaklarından kaçan kıkırtıya engel olamadı. "Dız varın mı bana derçekten?" Verda onun sözleri ile gülerek başını sallarken Rüstem elini cebine atarak çıkardığı beşi bir yerdeyi Verda'nın boynuna taktı. Verda boynuna takılan beşi bir yerdeye şaşkınca bakarken Rüstem gülerek konuştu. "Sende üzülme dız timse almazsa ben alırım seni. Emme şimdi almam sen benim gardaşım gibisin. Gocayınca alıyım ki ben yaşlanınca sen bağa bakarsın olur mu?" Verda boynunda ki beşi bir yerde ile oynarken sırıttı. "Olur tabi Rüstem olmaz mı hiç. Amaaan ne yapacağız evlenipte zaten boş ver? Ben bakarım sana.Ama bu altınları niye taktınki sen bana şimdi?" Boynundaki altınları göstererek Rüstem'e sorunca o eşeği çekiştirerek cevap verdi. "Dız Verda sende hiç bişi bilmeyon,ben seni gocayınca alacamya şimdiden gapora virdim. Gocayınca param olmaz belki diye. Hem evlenecek dız bulursam sen geri virin bağa o altınları değmi?" Verda'nın olumlu anlamda başını sallaması ile ikili gülüşürken yanlarından geçen genç çocuk alayla konuştu. "Deli Rüstem!Bu abla Mehmet abinin yiğeni değil mi? Ne diye bindirdin eşeğin üstüne onu?" Yüzüne yayılan alaylı sırıtışla sözlerine devam etti. "Sonun da buldun mu kendin gibi deli birini?" Genç çocuğun alaylı tavrı ile Rüstem elindeki değneği havaya doğru kaldırarak öfkeyle salladı. "Dit lan burdan dit! Verda onun adı deli değil o!" Genç çocuk onun bu hareketine gülerek tekrar konuştu. "Deli değilse senin kıymetli eşeğinde akıllının ne işi var?" Bakışları şüpheyle kısılan genç aklına gelen şeyle tekrar konuştu. "Lan kaçırdın mı yoksa kızı!?" Gencin alaylı konuşma tarzı ile Verda sinirlenirken Rüstem değneği çocuğa doğru sallayarak bağırdı. "Dit didim sana dit! Kaçırdım ne olmuş!? Dit başımızdan!" Gencin arkasını dönüp gitmesi ile Rüstem eşeği çekiştirerek Verda'ya baktı. "Korkma Verda korkma. Ben dızarım onlara. O hep böyle eğlenir benle. Sana pis pis baktı,Yusuf amca bana dızar diye govdum ben onu. Daçırmadım ben seni dız." Verda,Rüstem'in haline daha çok üzülürken kendi korktuğu halde onun için endişelenmesine içi parçalanmıştı. "Kuzular da var mı Rüstem senin sarayda?" Başını olumsuz anlamda sallayan Rüstem aklına gelen şeyle sırıttı. "Duzu yok da bızalar var. Bi tanede gebe inek var. Onaları da gösdereyim mi sana?" Onun bozulan moralini düzeltmenin sevinciyle sırıtarak tekrar başını salladı. Nefes nefese geldiği evin bahçesinde endişeyle bağırdı genç çocuk. "Yasemin ablaaa!" "Mehmet abiii!" Bahçeden yükselen sesle Yasemin telaşla yerinden kalkarken Mehmet'te arkasından ilerlemişti. Kendisine doğru yaklaşan ikiliyi gören genç adam telaşla onlara doğru yaklaşarak söylendi. "Nerdesiniz yav siz!?" "Burdayız işde ne bağrınıp durun lan?Gıçı ocağa değmiş kedi gibi." "Yasemin abla bırak sen benim gıçımı hele. Bu deli Rüstem sizin gızı eşeğine attığı gibi gaçırmış ya,hiç mi duymadınız bi ev adam?" Gencin sözleri ile Mehmet ne olduğunu anlamaya çalışırken Yasemin gözünde canlanan Verda'nın eşeği sevdiği görüntüyle elini dizlerine vurdu . " Verda yı mı laaan!?" Gencin kızı tarif etmesi ile Sahte bir velveleyle ellerini dizlerine vura vura bağırdı. "Vayyy anam!" Yanın da bağıran Yasemin le korkudan yerinde sıçrayan Mehmet,ona ne oluyor be dercesine şaşkınca bakarken Yasemin çaktırmadan göz kırpıp sus işareti yaptı. "Yitiş Yusuf abiiii gızığı gaçırmışlar! Memetttt gardaşını gaçırmışlar laaaan! Yitişiiin Verda yı gaçırmışlaaar! Cenkkk yitiş nişağnın elden gidiyoooo! Yitişivirin laaaannn!" Evdeki kalabalık birbirine ne oluyor dercesine bakarken Yasemin'in çığlıkları ile Cenk oturduğu yerden ok gibi fırlamıştı. İşittikleri ile aklına gelen şeyin korkusu,kendisi yüzünden düşmanlarının Verda'ya zarar verebilecek olmasıydı. Cenk'in arkasından Yusuf ve Mehmet'te telaşla koşarken diğerleri de onu takip etmişti. Kadınlarda gidenleri takip ederken namazını kılıp evden çıkan Kadriye hanımda tıpkı oğlu gibi aklına gelen şeyin olmaması için dua eder olmuştu korkuyla. Cenk'in bir hışımla yanlarına yaklaşmasını ve onun endişe dolu bakışları ve yüzündeki korku ifadesi ile Mehmet içinden bir küfür savururken onun ne olduğunu sormaya bile cesaret edemediğini fark edince Yasemin'e sert bakışlar atıyordu ki Yusuf'un telaşlı sesiyle bu defa da bakışlarını ona çevirdi. "Ne oluyor Mehmet!? Kim kaçırmış lan kızımı!?" Mehmet nefesini bıkkınca verirken Yasemin hemen oyununa devam ederek telaşla konuştu. "Kim olacak Yusuf abi bizim Rüstem gaçırmış!" Bir elini diğerinin üzerine vurarak ah vah ederken kızlar ve kadınlar onun oyunculuğuna hayranlıkla baktı. Biliyorlardı ki Rüstem ne Verda'ya ne başka birine zarar verecek biri değildi. Bu yüzden rahatlamışlardı ama Yasemin'in oynadığı senaryonun amacını anlayamamışlardı. Yusuf'ta duyduğu şeyden sonra rahat bir nefes bırakırken Cenk şaşkınca fakat gizleyemediği öfkesiyle konuştu. "Biraz önce eşekle gelen o adam mı kaçırdı Verda'yı!?" Cenk'in sorusu ile Yasemin başını sallayarak onu onayladı. "Ben dedim size yeni gelin adayı yükleniyor diye!" Aykut'un sözleri ile herkes ona tuhaf tuhaf bakarken o sözlerine sinirle devam etti. "Ne bakıyorsunuz öyle? Kaçırmış kızı işte! Karı karı diye geziyordu ortalıkta Allah'ın delisi! Sonun da Verda'yı götürdü demek ki! " İşittikleri ile Cenk'in ateş saçan bakışları karşısındaki genç çocuğu bulurken sert bir ses tonuyla konuştu. "Nerede gördün sen bu Rüstem'i en son!?" Genç çocuk Cenk'in bakışlarından ve sesinin sert tonundan ürkerken,Mehmet ve diğerleri gülmemek için kendisini zor tutuyordu. Cenk,Rüstem'i tanımadığı için belliki telaşlanmıştı. Gencin korktuğunu anlayan Yusuf omzuna elini koyarak hafifçe sıkıp daha yumuşak bir ses tonuyla konuştu. "Bak evladım,bu adam Verda ablanın nişanlısı.Şimdi bu adam seni onları gördüğün yere kadar sürüklemeden sen anlat bakalım nerede gördün nasıl gördün." Genç çocuk başını olumlu anlamda sallayarak cevap verdi. "Verda ablayı eşeğin üstüne atmıştı. Hani gelinime takacam diye yanında gezdirip durduğu beşibiryerde var ya hahh onu da senin kızın boynuna takmış,eşeği çekiştire,çekiştire aşağı harmanların yoluna doğru götürüyordu." Gencin gördüğü şeyleri el kol hareketleri ile vurgularcasına anlatması ile Cenk öfkeyle tısladı. "O beşi biryerde leri ona tek tek yutturayım da,bir daha bir kıza takabiliyormu bakalım!?" Oğlunun öfkeyle söylediği sözlerle annesi endişeyle söylendi. "Aman oğlum sakin ol. Akıldan zaymış çocuk. Kulağını çekiverin yeter Cenk. Günahtır yavrum." Annesinin sözleri ile Cenk ona öyle bir bakmıştıki Kadriye hanım korkuyla dudaklarını dişlemişti. "Akıldan zay da kız kaçırmayı nereden biliyor anne!? Hadi kaçırdı kıza altın takmayı nereden akıl edebiliyor!? Bir de çocuk demeyin kazık kadar adama yahu! Çocuk dediğin adam,benim nişanlımı kaçırıyor!" Cenk'in öfkeyle kükreyişi ile Tuğra ve Kayra birbirine şaşkınca bakakalmıştı. Oynadığı oyunu bu adam fazlamı ciddiye almıştı yoksa onların gözünden kaçan bir şey mi vardı? İkisinin aklında da aynı sorular dönerken Cenk,yanındaki Tuğra'nın koluna yapışarak sertçe sıkınca Tuğra daldığı düşüncelerden bir anda sıyrılmıştı. "Bu aşağı harmanların yolu neredeyse hemen bana gösteriyorsun!" Kolunu tutan adama ters ters bakan Tuğra kolunu sertçe çekerek homurdandı. "Emredersiniz paşam!" Başını sağa sola sallarken eliyle yolu göstererek söylendi. "Atınız la pusatlarınızı da hazırlatayım mı!?" Kendisine anlam veremeyerek bakan Cenk'in haliyle sinirle söylenerek yola koyuldu. "Yürü be başımın belası yürü! Sanki kapısındaki adama emrediyor puşt!" Söylenerek ilerleyen Tuğra'nın arkasından giderken diğer erkeklerde onların peşine takılmıştı. Onların uzaklaşması ile Yasemin kahkahasını serbest bırakınca diğerleride onun gibi gülmeye başlamıştıki Kadriye hanım anlam veremeyerek onlara bakakalmıştı.Mehmet ise Yasemin'e ters ters bakarak homurdandı. "Kızım kurt mu kaynıyor senin içinde!? Ne demeye tiyatro oyunu sergiledin iki dakikada? Cenk'in halini görmedin mi nasıl korktu çocuk!" Yasemin elini boşver dercesine sallayarak konuştu. "Amaaan Memet abi,nolmuş canım eğleniverdik eccik. Hem iyi olur arada öle aklını alacanki gaybitme gorkusuynan yapışıvirsinler birbirlerine. Nası giddi bak füze gibi." "Aman Yasemin hanım ne yaptın sen böyle? Oyun muydu yani her şey? " Yasemin kendine şaşkınca bakan kadına yaklaşarak hafifçe dürtüp sırıttı. "Oyundu tabi gız. Rüstem öle kötü işler idecek biri değil. Allahın garibanı. Hem gızların arasında en çok Verda yı sever o. Gardaşı gibi gorur gollar çocukluğundan beri." Orta yaşlı kadın ağzı bir karış açık karşısındaki kadına bakarken bir taraftanda hoşuna gitmişti bu oyun. Oğlu nasıl da korkup telaşlanmıştı. İstemiyorum diye direttiği hali neredeydi,biraz önceki hali neredeydi? Dinsizin hakkından imansız gelir dedikleri bu olsa gerekti. En iyisi bu aileye bırakmaktı her şeyi. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ "Ayyy Rüstem bunlar çok tatlı ya be." Fotoğraf çekmek için elini cebine atmıştıki cebinin boş olması ile hayal kırıklığı ile tekrar sevdiği buzağıya döndü. "Dız bak bu ineğin adı da Verda. Ben godum adını." Verda'nın bakışları Rüstem'in gösterdiği ineği bulunca attığı kahkaha ahırı inletmişti. "Beni o yarım dünyaya mı benzettin yani aşk olsun Rüstem." Rüstem önündeki ineğin karnını okşayarak sırıttı. "Yok dız. O da sen dibi guru yarı bişiydi de şindi gebe bu. Bızası olacak. Böğön yarin doğuru." Verda enterasan bir bilgi duymuş gibi ineğe doğru yanaşarak elini karnına koyup şaşkınca sıvazladı. "Demek öyle." İneğin huysuz halinden tırsarak biraz geri çekildi ve yan taraftaki diğer hayvanları işaret etti. "Bunlarında adı var mı?" Rüstem diğer ineklerin isimlerini de tek tek sayarken Verda kendini duvara sürten hayvanı işaret ederek sırıttı. "Bunun adı ne? Aynı Meyra gibi huysuzmuş bu da." "Dız o irkek. Dana o dana!Adı yok onun. Ona yaklaşma hem. Aksidir o." Verda hayvanın yerinde bir ileri bir geri gidişini ve sürekli duvara sürtünüşünü izlerken aklına gelen şeyle bağırdı. "Cenk olsun onun adı Cenk!" Rüstem'i göremeyince bakışlarını ahırın içinde gezdirdi ve onun biraz önceki hamile ineğin başında olduğunu görünce ona doğru yaklaştı. "Dız Verda.Doğuruyo bu doğuruyo. Goş Feyza'yı bulalım hemen." Rüstem'in telaşla gösterdiği yere bakan Verda inekten gelen kanı görünce işaret parmağı ile o bölgeyi gösterip atan rengiyle fısıldadı. " Ka..Kan." Rüstem bir ineğe bir yere düşen kıza şaşkınca bakarken korkuyla koşarak çıktı ahırdan. "Verda doğuruyo! Verda doğuruyo!" Korkudan bağıra bağıra köye doğru koşmuştu. Ne yapacağını bilemezken gördüğü kişiyle aklına gelen şeyi yapmak için arkasından koşturdu. İçeriye giren adamın arkasından bir kaç dakika sonra o da yetişe bilmiş ve onun yaptığı işi görünce elindekini hızla kapıp adamı kenara itekleyerek var gücüyle bağırmıştı. "Diggat diggat! Baytar Feyza! Baytar Feyza! Verda doğuruyo! Verda doğuruyo!" Köyde yankılanan sesle ne olduğunu anlamayan insanlar kendi aralarında konuşurken Cenk ve diğerleri işittiği sesle bir birine bakarken yeni bir ses daha duyulmuştu. "Rüstem ne yapıyon oğlum sen? Ver o elindekini ezan vakti geldi evladım. Ezan okumam lazım." "Hoca dayı dur dur! Verda doğuruyo! Feyza tatarların ineklere inne vurmaya dittiydi. Ora uzak didemem şimdi oruya. Hem Verda bayıldı." Hocaya söylediği sözlerden sonra tekrar mikrofona döndü. "Baytar Feyza! Baytar Feyza! Verda doğuruyo! Çabık eve gel! Toktur Kenan! Toktur Kenan çabık sarıların Ali'nin eve gel! Ne gadar toktur varsa,ne gadar Baytar varsa sarıların Ali'nin ahıra gelsin. Bitmiştir. Hoca ezen okuyacak. Namazı gaçırman emi!" Kendisine şaşkınca bakan hocanın eline mikrofonu tutuşturarak geldiği gibi koşar adımlarla çıktı camii den. "Lan bu deli ne dedi az önce!? Ne yaptı lan Verda'ya o manyak!?" Cenk'in öfkeyle kükreyişi diğerlerinide iyice telaşlandırırken Mehmet'te ona bakarak kükredi. "Lan sen kardeşimi ne ara hamile bıraktın da doğum yapıyor o kız!?" Mehmet'in sorusu ile hepsinin bakışı bu defa Cenk'i bulurken o, onu umursamadan tekrar Tuğra'ya çıkıştı sinirle. "Nerede lan bu sarıların mı,karaların mı her ne haltsa o ev ya da o ahır!? Bir an önce Verda'yı bulalım yoksa ben bu köyün altına dinamit döşeyip patlatacağım!" Tuğra çileden çıkmaya ramak kalmış bir halde geldikleri yolun tersine olan diğer yola saparak bıkkınlıkla nefesini bıraktı. Bugün onun kınası vardı değilmi? Asya ya sürpriz yapmıştı üstelik.Ama şu an ne yapıyordu eşekle kız kaçıran bir deliyi ve onun aklına uyup peşine takılan öbür deliyi arıyordu. Üstelik kardeşinin hamile olduğunu düşünecek kadar tımarhanelik olan başka bir delide şu an arkasından kendisini sıkıştırıyordu. "Lan Tuğra ne ara oldu o bebek lan!?" "Eee! Yeter yahu! Abi susarmısın Allah aşkına! Verda'nın hamile gibi bir halimi var gözünü seveyim!? Doğuracak halde olan bir kadının karnı burnunda olması lazım! Verda Afrika kızlarına rakip olacak derecede zayıf farkındaysan!" Tuğra'nın verdiği örnekle diğerleri gülüşürken Cenk ona ters bir bakış atarak homurdandı. "Gayette etine dolgun bir vücudu var bence saçma sapan konuşma!" Tuğra homurdanan adama ters ters bakarak tam ağzını açmıştı ki tekrar çekiştirilmesi ile sinirle ayağını yoldaki çakıl taşlarına doğru savurdu. "Lan bu dolgun molgun ne saçmalıyor!? Belliki bi halt etmiş kardeşime! Oğlum belki düşük yapıyordur kız! O deli doğum zannetmiştir. Ayrıca o deli neresini gördü benim kardeşimin de doğum yapıyor diye köye naklen yayın yaptı Tuğra!?" Cenk,Mehmet'in ima ettiği şeyle duadaklarından kaçan küfüre engel olamazken tekrar Tuğra'nın koluna yapıştı. "Ulan deli çıkacağım bu köyeden nerede bu siktiğimin ahırı!? Cehennemin dibindemi git git bitmiyor be! " "Ne gördü Tuğra o deli!? Neresine baktı lan kardeşimin!?" Diğerleri üçlünün bu haline gülmemek için kendilerini zor tutarken Tuğra sonunda çileden çıkarak kolunu Cenk'ten kurtarıp üzerindeki gömleğin yakalarını sertçe çekiştirerek bağırdı. "Ehhh! Neyim ben lan!? Mümeccin bokumu yedim!? Ne bileyim ne görmüş,neresini görmüş! Cenk ne bok yemiş,Verda hamilemiymiş ne bileyim ben lan!? O haltı yerken yanlarında mıydım!? Yeter be!" Sözlerini bitirerek ellerini sertçe yüzünde gezdirdi ve kendisine şaşkınca bakan ikiliyi işaret ederek tekrar konuştu. "İkiniz den de bir soru bir ses dahi duyarsam o delinin biraz önce yaptığı gibi gider o camiiden köye ikinci bir duyuru yaparım! Köyde iki sapık geziyor,milletin karısına kızına sulanıyor diye sizi tarif eder burada linçletirim lan sizi!" Tuğra'nın öfkeli çıkışı ile ikili bir birine sert bakışlar atıp,yine birbirlerine homurdanarak tekrar Tuğra'nın peşine takıldılar. Diğerleri onların bu haliyle eğlenirken onlarında aklı karmakarışık olmuştu. Evde ise durumlar pek farklı sayılmazdı. Yusuf işittiklerinin şaşkınlığı ile öfkeyle bir ile bir geri giderken kendi kendine söyleniyordu. "Biliyordum ben başıma geleceği biliyordum!" Yumruk yaptığı elini başına sertçe vurarak öfkeli bakışlarını karısına çevirdi. "Dedim ben sana! O gün ikisinin de yarı çıplak karşımıza çukmalarındana belliydi bi boklar yedikleri!" Erkekler ve kadınlar Yusuf'un sözlerine anlam veremezken Leyla bıkkınlıkla konuştu. "Saçma sapan konuşma Allah aşkına be adam! Ne olmuş,ne var orta da!? Durduk yere yaygara kopartıyorsun!" "Bence pek durduk yere değil ama sen bilirsin Leylacığım." Kenan'ın sözleri ile bakışlar onu bulurken arkadaşlarının susması için yaptığı kaş göz işaretlerine omuzlarını silkerek cevap verdi. "Daha ne olsun kadın! Ulan köye naklen yayın olduk! Kızın doğuruyor be!" Kadınlar Yusuf'un sözleri ile gözlerini devirirken bu defa Kadriye hanım mahçup bir tavırla konuştu. "Henüz doğurmuyor ama yakında doğuracak." "Neee!" Evin içinde şaşkın nidalar arka arkaya yankılanırlen Yasemin elini,diğer avcunun içine vurarak başını bilmişcesine sallayıp,farkında olmadan söylendi. "Zaar ondan Panter gibi didi Cenk uçun!" "Neee!" "Yasemin!" Kadınların şaşkınlıklarına kocasının uyarıcı ses tonu da eklenince Yasemin kırdığı potu anlayarak düzeltmeye çalışsada pek başarılı olamamıştı. Yusuf hiddetle yan tarafındaki kadına dönüp sertçe sordu. "Siz ne diyorsunuz Kadriye hanım? Ne demek doğuracak!? Bu doğurma olayı ne Allah aşkına biri bana açıklasın yahu! Ben bir halt yediklerinden şüpheleniyordum ama bebek nereden çıktı be!? Ne ara çıktı!? Neler oluyor be!?" Kadriye hanım endişe ile karlısındaki adama bakarken Kenan elindeki çayı yudumlayıp rahat bir tavırla tekrar konuştu. "Henüz çıkmadı kardeşim. Ama sen böyle anlama kıtlığı yaşamaya devam edersen düğün olmadan çıkacak!" Elindeki çaydan bir yudum daha alarak kendisine anlam veremeyerek bakan adamlara çıkışırcasına sözlerine devam etti. "Ulan nasıl ve nereden çıktığını da ben mi anlatayım! Ne bakıyorsunuz öyle mal gibi! Verda hamile işte! Ama doğum için erken diye düşünüyorum. O deli bir şeyleri yanlış anlamıştır. Yani doğuranın henüz Verda olması imkansız." Kenan'ın açıklayıcı sözleri ile hepsi ona şok olmuşcasına bakarken Yusuf hırsla yakasına yapışarak kükredi. "Sen nereden biliyorsun lan bütün bunları!?" Yakasındaki elleri umursamadan elindeki çau bardağını sakince kenara koyan Kenan önemli bir bilgiyi paylaşırcasına sırıttı. "Bizim çocukların nikah yemeğinin olduğu gün arabada tartışıyordu Cenk ve Verda orada duydum tesadüfen." Sözlerini bitirmesi ile Yusuf'u hırsla kenara itekleyerek bu defa Mehmet yapıştı yakasına. "Ulan madem biliyordun ne demeye sustun bugüne kadar!? Yoksa bebeğimi istemiyorlar!? Bunun için mi söylemedin lan!? Niyetin onlara zaman kazandırmak mı senin hayvan!?" Sözlerini bitiren Mehmet,Kenan'a çaktırmadan göz kırptı. İşareti alan Kenan onun ne yapmaya çalıştığına anlam veremesede yakasındaki elleri hırsla ittirerek sözlerine devam etti. "Ne bileyim lan ben! İstiyorlar mı istemiyorlar mı! Pekte istekli gibi görünmüyorlardı. Şok olmuş gibilerdi. Ben de önce kabullensinler sonra zaten söylerler dedim onun için sustum ama sonuç böyle oldu." Yakasındaki elleri hırsla ittirerek kendini hadef alanların hedefini şaşırtmak için sözlerine devam etti. "Ne var bu kadar yaygara koparacak!? Evlenirler olur biter! Ayrıca bilen sadece ben değilim fark ettiyseniz. Kadriye hanımda biliyormuş ama susmuş." Orta yaşlı kadın bakışların kendisine dönmesi ile mahçup bir şekilde cevap verdi. "Verda söyledi bana. Hak verirsiniz ki böyle bir şeyi söylemek,dile getirmek helede bebeğin babaannesi olarak çok tuhaf bir durum. Verda'nın size karşı mahçup olmasını istemedim. Asya'nın düğününden hemen sonra düğünü yaparız diye düşündüğüm için sakladım ben. Niyetimizin ciddi olduğunu belirtmiştim size Yusuf bey. Olan olmuş artık. Bi cahillik etmişler. Sizinde izniniz olursa Düğünü yaparız bi an önce." Yusuf işittikleri ile şok üstüne şok yaşıyordu. Ellerini sertçe yüzünde gezdirerek öfkeyle çıkıştı. "İzni mi kalmış bu işin Kadriye hanım!? Size bize danışan mı var!? Her halt olmuş bitmiş biz torunu kucağımıza aldığımızda öğrenecekmişiz az daha!" Kocasına yaptığı uyarılara karşın onun hala bildiğini okuması ile Leyla da da ipler kopmuştu. "Ayyy yeter! Olan olmuş artık. Tamam hoş bir durum değil ama seni duyanda sanki Cenk kızımızı ortada bıraktı zanneder. Yeter sus artık! Bir an önce düğün yapılır. Sende hevesle beklediğin torununu kucağına alınca Unutursun her şeyi! Ne de olsa Cenk le tanıştığın gece iki lafından birisi torun istemek,torun sevmek olmuştu! Al sana torun! Torun böyle sevilir Yusuf bey!" Yusuf karısına şok olmuş bir şekilde bakarken kadınlar Leyla'nın sözlerini desteklercesine hak veriyorlardı. "Tamam be yeter! Başım şişti yahu! Torun istemiş adam suçmu? Benim kardeşim torun sevmesin mi!? Madem hepiniz aynı fikirdesiniz olan oldu diyorsunuz,uzatıp dillendirmeyin artık be!Akşam imam Asya ve Tuğra'nın nikahını kıyarken Verda ve Cenk'in nikahını da kıydırırız. Resmi nikahı da bir kaç gün içinde halletsin hayvan!" Ali'nin sözlerini hepsi onaylarken Yusuf karısına ters bakışlar atarak homurdandı. "Ulan kızın ne naneler yemiş insan yalandan da olsa ayılıp bayılır be!Ne sçabuk kabullenip sineye çekiyorsun sen herşeyi kadın!Bir de bana laf sokuyorsun benden daha hevesliymişsin torun sevmeye Leyla hanım!" Herkes tekrar kalktığı yere otururken Leyla kocasının sözleri ile yakalarını bıkkınlıkla silkerken Azra,Yusuf'a bakarak tehtidkar bir şekilde konuştu. "Senin zamanında yediğin naneleri nasıl kabul edip sineye çektiyse şimdi de öyle sineye çekiyor Yusuf! Leyla'nın bunu kabul etmesi,sindirmesi daha kolay çünkü Verda'yı arkasında bırakıp kaçan bir Cenk yok ortada!" Arkadaşının sözleri ile Leyla kocasına sen bunu hak ettin bakışları atarken Mehmet yanındaki arkadaşını dürterek sertçe homurdandı. "Şu lanet çeneni kapat bir an önce yoksa başımıza iş açacaksın Dangalak herif! Senin yüzünden eski defterler açılacak yine ve ben bı defa topunuzu kurşuna dizeceğim!" Yusuf bir yanındaki arkadaşına,bir Azra'ya bakarak bezgince söylendi. "Bıktım! Yeminle bıktım! Karın ayrı bir dert,sen ayrı bir dert! Ulan gerizekalı eski defterleri her fırsatta açan,açmaya neyilli olan,açmak için fırsat kollayıp bizim karılarımızı da yoldan çıkaran senin karın! Yıllardır her fırsatta açılan defterleri bize kilitledin ama ne hikmetse karının dizginlerini eline alamadın gitti!" Arkadaşının sözleri ile yüzünü buruşturan Mehmet,şu an onunla aşık atacak durumda olmadığını Cenk olayını nasıl çözeceğini düşünmesi gerektiğini algılayınca sertçe yutkundu. Gerçekler ortaya çıkınca Yusuf onun üstüne beton döküp üzerine de afilli bir mabed yapardı.Tezgahçı baba mabedi! Beyninde yankılanan son sözlerle başını olumsuz anlamda iki yana salladı. "Oğlunuzla konuşun öünümüzdeki hafta resmi nikah kıyılsın Kadriye hanım." Yusuf'un onayı ile kadın tuttuğu nefesini bırakarak mahçupça tebessüm etti. "Düğünü de hemen yapalım Yusuf bey. Uzamasın." Yusuf başını olumlu anlamda sallarken biraz önceki o saçma anonstan sonra neden hala evde oturduklarını düşünüyordu. Verda'yı bulmaları gerekmiyor muydu? Yaşadıklarının şokundan kurtulurken zihnini yeni toparlaya bilmişti. Hızla oturduğu yerden kalkarak kapıya doğru yöneldi. "Nereye gidiyorsun!?" Yunus'un sorusu ile arkasına dönerek telaşla cevap verdi. "Verda'yı bulmaya. Kızım ne halde görmem lazım." "Cenk ve çocuklar gitti ya lan. Rahat bırak çocukları. Alır gelirler birazdan kızı." Kenan'ın sözleri ile kaşlarını olumsuz anlamda kaldırdı. "Olmaz! Ben gidip getireceğim kızımı!" Leyla nefesini sertçe bırakarak oturduğu yerden kalkıp kocasının yanına doğru ilerleyerek koluna yapışıp çekiştirdi. "Otur şuraya be adam! Ben bilmiyor muyum seni derdin Cenk'i sıkıştırmak! Karışma çocuklara!" Kocasını kalktığı yere tekrar oturtarak sözlerine devam etti. "Eğer bugün senin yüzünden bir tatsızlık çıkarda Tuğra'nın bütün emekleri boşa giderse,ben de senin tadını kaçırırım Yusuf!" Karısının üstü kapalı tehtidi ile yerinde husursuzca kıpırdanarak homurdandı. "Ne Tuğra'ymış arkadaş. Sanki milli hazine puşt! Anaları kızları anaç tavuk gibi sardılar etrafını en ufak bir sızma girişimi bile yaptırmıyorlar!" Yunus ve Mehmet onun homurdandığı sözlerle kıkırdarken Leyla'nın sert ve uyaran bakışları ile anında sus pus olmuşlardı. Tuğra arkasında didişen ikiliyi önemsememeye çalışarak yaklaştıkları evde göz gezdiriyorduki yanına gelen Kayra'nın bakışlarındaki sorulara karşılık başınu iki yana sallayarak sessizce fısıldadı. "Bakma öyle bende bir bok anlamadım kardeşim.Sen bir şey anladıysan buyur anlat dinliyorum." Kayra'nın bakışları kısa bir an Cenk'i bulurken Mehmet'in Cenk'i ittirmesi ile tekrar Tuğra'ya dönerek o gibi fısıldadı. "Acaba diyorum Cenk'in bizim kıza gönlü düştüde, bu tavırları o yüzden mi?" Kardeşinin tespiti ile Tuğra endişeli bir yüz ifadesi ile Kayra'ya bakarak cevap verdi. "Bende ondan korkuyorum. Lan ya oynadığımız oyun gerçek olduysa? Bu beyinsiz Verda'ya abayı yaktıysa? Ne bok yiyeceğiz o zaman Kayra biz? Bizim durumunuzdan kimsenin haberi yok! Biz bu meseleyi nasıl izah edeceğiz lan!?" Kayra arkalarında didilen ikiliyi kısa bir an kontrol edip Tuğra'ya biraz daha sokularak endişeyle fısıldadı. "Lan sizden haberleri yok ama bu dallamayı benim merkezden arkadaşım sanıyor herkes! Okkanın altına yine ben gideceğim Tuğra! Yunus babam bu defa kesin boşatır beni karımdan! Bizim acilen bi plan yapmamız lazım kardeşim. Hem de çok acil! Her şey bu Mehmet gerizekalısının başının altından çıktı! Gizli polismiş! Siktiğimin akılsızı sanki başka konduracak meslek bulamadı da benim başımı yaktı hayvan!" Tuğra ikizine üzgünce baktı. Kendisi yüzünden oda başına iş almıştı. Bu işi halletmelilerdi ama nasıl yapacaklardı hiç bir fikirleri yoktu. "Bir de bana cesaretsiz der hayvan! Ulan sende cesaret var da ne boka yaradı. Kardeşimin hamile olduğunu saklarken o övündüğün cesaretin nerene kaçmıştı puşt!?" Mehmet'in bitmek bilmeyen hakaretleri ile zaten sınırlarda gezen siniri gözünü karartırken aynı öfkeyle Cenk'te patladı. "Bıraktım lan var mı ötesi!? Hamile bıraktım! Rahatladın mı!? Başın göğe erdi mi!?" Yüzüne yediği yumrukla bir an sendelese de ateş saçan bakışları hızla karşısındaki adamı bulmuştu. "Karşıma geçmiş bir de övünüyor şerefsiz!" Mehmet'te yüzüne aldığı darbeyle sendelerken Cenk işaret parmağını kaldırarak tehtid edercesine salladı. "Sözlerine dikkat et beni çileden çıkartma! İki saattir etmediğin hakaret kalmadı eyvallah dedim daha fazla sabrımı sınama fena olacak! Sen önce kendi kapını süpür, kardeşim dediğin kıza nişan takarken o meşhur şerefin nerene kaçmıştı lan!?" Cenk'in haklı isyanı ile diğerleri olaya müdehale ederken yükselen seslerle hepsinin bakışları sesin geldiği yöne kaydı. "Rüsteeem! Ne halt yemeye köyü ayağa kaldırdın!? Telefon denen bir icat var! Camii den anons yapmakta ne be!" İlerideki kapıdan bağırarak giden kızla hepsinin eli ceplerine giderken akıllarına gelmeyen telefon ayrıntısı ile dudaklarından bir küfür firar etti. Cenk kızın giridği kapıyı görünce hızla o yöne ilerlerken Tuğra ve Kayra'yı hırsla kenara iterek koşar adımlarla ilerledi. "Şimdi yaktım yedi sülaleni Rüstem!" Cenk'in öfkeyle bağırarak söylediği sözlerden sonra diğerleride onun peşine takılırken Tuğra ve Kayra çaresizce birbirine baktı. Koşar adımlarla girdiği ahırda gözleri hızla etrafını tararken biraz önce içeriye giren kızın yerde yatan Verda 'nın başında olduğunu görünce hızla o yöne ilerledi. "Verda!" Yabancı sesle Verda'nın başındaki kızın bakışları başlarında dikilen adamı bulurken onun yere çöküp Verda'nın yüzünü avuçları arasına almasıyla hızla bilgi verdi. "Bayılmış. Kan tuttuğu için olmalı. Sen onunla ilgilen benim Verda'ya müdehale etmem lazım." Cenk'in şaşkın bakışları telaşla yerden doğrulan kıza kayarken Mehmet telaşla bağırıdı. "Ne müdehalesi be! Kardeşime bu hijyenik olmayan yerde neyin müdehalesini yapacaksın!? Ayrıca sen baytarsın lan düşükten ne anlarsın!?" Eline eldivenlerini geçiren kız birden ahırın içine doluşan adamlara bakarak bıkkınca homurdandı. "Yine mi siz! Bu köyün sizden kurtuluşu yokmu lan!? Ayrıca işime karışma düşük değil doğum o beyinsiz!" Herkesin şaşkın bakışları bir yerde yatan Verda'nın karnına bir konuşan kıza kayarken Jamal kıza doğru yaklaşarak sakin olmaya çalışıp konuştu. "Baytar olduğun için alayamadın durumu diyeceğim ama bir kadın olarak en azından anlaman lazım. Verda'nın doğum yapabilmesi için bebeğin ay ve gününü tamamlamış olması lazım değil mi sence de!?" Cenk'in biraz önce söylediği sözlere dayanarak sözlerine devam etti. "Mehmet haklı! Bence de düşük yapıyor olabilir. Ve bu hijyenik olmayan ortamda bir baytar'ın ona müdehale etmesine izin verecek değilim!" Karşısındaki kız elindeki maskeyi kulaklarına geçirirken şaşkınca karşısındaki adama baktı. "Buzağıya bebek denmiyeceğini bilecek kadar veteriner olarakta kadon olatakta bilgiliyim şükür!" Elinin tersi ile karşısındaki adamı iterek bakışlarını Kayra'ya sabitledi. "Her geldiğinizde gün yüzü görmemiş tipleri toplayıp geleceğinize işe yarar insanlar getirin birazda!" Kayra her olayda kabağın başına patlamasının ve her lafı kendisinin yemesi ile yüzünü buruştururken Cenk Verda'nın saçlarını geriye doğru iterek sertçe söylendi. "Laf yetiştirmeyi bırakıp Verda ile ilgilenecek misin!? Yoksa yeni gelen günyüzü görmemiş bir tip olarak sana gün görmüş yüzümü mü göstereyim kadın!" "Feyzaaa deldin mi dız!? Dız Verda doğuruyo! Bıza deliyo bıza! Verda da bayıldı emme toktur Kenan'a ünledim ben camiden! Gelir şindi!" Rüstem'in telaşla söylenerek içeri girmesi ile bakışlar onu bulurken o ahırdaki kalabalığa bakarak ürkekçe Feyza'ya doğru yaklaştı. "Verda kendine gelir birazdan korkma sen Rüstem. Şimdi sen bana yarfım ette doğurtalım artık şu buzağıyı." Rüstem başını sallayarak kız kardeşine bakarken aniden ahırı inleten bir kükreme sesi yükseldi. "Olmaz! O deli Verda 'ya bir adım yaklaşırsa ikinizi de bu ahıra gömerim!" "Eniştem haklı! O kim oluyor da benim kardeşimin orasına bu...tövbe estagfurullah!" Mehmet söyleyeceği sözü söyleyemezken telaşla Jamal'e yaklaşıp kendilerine şaşkınca bakan Feyza'ya doğru itekledi. "Jamal yardım eder sana doktor kendisi. Rüstemi unut!" Feyza bir Mehmet'e bir kendisine doğru iteklenen adama şaşkınca bakarken işaret parmağı ile Jamal'i işaret ederek konuştu. "Veteriner işinden ne anlar bu be!?" Jamal kızon sözleri ile sinirlenerek elini hesap sorarcasına kaldırarak çıkıştı. "Esas baytar doktor işinden ne anlar be!" Üzerindeki ceketi hırsla çıkararak yanındaki Rüstem'in eline turuşturup kollarını sıvadı ve kızın çantasına uzanarak ellerine dezenfektan sıkıp bir çift eldiven aldı. Feyza ona şaşkınca bakarken o diğerlerine dönerek konuştu. "Siz dışarıya çıkın kardeşim. Hasta mahremiyetini düşünmemiz lazım." İmalı bir şekilde Feyza'ya bakarken o kıkırdayarak cevap verdi. "Hasta ya hasta. Mahremiyete çok düşkündür bizim Verda." "Öyledir tabi!" Mehmet ve Cenk'in yükselmesine anlam veremeyen kız onların ahırı boşaltmaya başlaması ile sözlerine devam etti. "Öyle edeplidir ki hiç bir erkeğe pas vermedi bizim Verda. Taki o kızgın boğa gelene kadar mahremiyetinden ödün vermedi." Cenk kızın alaylı sözleri ile ona ölümcül bakışlar atarken Jamal yüzünü buruşturmuş hazırlığına devam etmişti. "Cenk Cenk! Onun adı Cenk! Verda dedi. Cenk dedi!" Rüstem'in sözleri ile Feyza'nın dudaklarından bir kıkırtı firar ederken bu defa Jamal'in eğlenen bakışlarıda Cenk'i bulmuştu. O ise karşısındaki kızın söylediklerinde takılı kalmıştı. Madem kimseye yüz vermemişti,bu iki manyağa ne demeye ondan bahsetmişti? Bunların ima ettiği gibi bir şeyler mi hissediyordu Verda kendisine karşı? Aklı karma karışık olmuş bir şekilde bakışları Verda'nın yüzünde gezerken ,Rüstem telaşla kendi kendine söylenirken bu defa Cenk'in öfkeden kora dönen bakışları onu bulmuştu. "Çık lan artık şu lanet yerden! Bir daha da nişanlıma bir adım bile yaklaşma Sakın!" Feyza işittiği şeyin şaşkınlığı ile karşısındaki adama bakarken Rüstem korkuyla çoktan çıkış kapısına varmıştı. Jamal hazırlıklarını bitirip bakışlarını karşısındaki kıza çevirmişti ki gözüne çarpan manzara ile işaret parmağını kaldırıp sakince konuştu. "Galiba hasta olan sadece Verda değil,bu hayvan doğum yapıyor." Feyza'nın bakışları Jamal'ın gösterdiği yöne kayarken başını sallayarak cevap verdi. "Evet. Doğuma yardım edeceğim diye kasım kasım kasılıyordun ya ne oldu turstın mı!?" Elini hayvanın karnına koyan Feyza sakince hayvanla konuştu. "Korkma kızım.Canını mümkün olduğunca az yakmaya çalışacağım. İlk buzağını birazdan doğurtacağım sana Verda!" İşittikleri isimle Cenk ve Jamal'ın şaşkın bakışları hızla hayvanı bulurken aynı anda şaşkınca konuştular. "İneğin adı Verda mı!?" Feyza şaşkın adamların üzerinde bakışlarını gezdirip sırıtarak başını olumlu anlamda salladı. "Evet! Rüstem koydu. Verda'yı çok sever kardeşi gibi. O yüzden koymak isteyince kıramadım bende." Cenk ve Jamal birbirlerine anlam veremeyerek bakarken Cenk kendine gelerek öfkeyle çıkıştı. "Delinin aklına uyulurda insan ismi hayvana konulur mu be!? Sayenizde bütün köye rezil oldu Verda. İsmini koyduğu yetmemiş gibi bi de camiiden anons yaptı senin o kardeşin! Ulan elimden kimse alamayacak o manyağı!" Öfkeyle kucağındaki kıza dönen bakışları onun oynaşan kirpiklerini görmesi ile yerini telaşa bırakırken Feyza'nın çenkirmesi ile Jamal yerinde sıçradı korkuyla. "Kardeşime elini sürersen senin o kuş beynininden meze yaparım! İkide bir çiftleşme vakti gelmiş danalar gibi böğürüp durma,Verda yı korkutuyorsun doğum zor olacak! Verda'nın o boğaya neden senin adını verdiğini şimdi daha iyi anladım! Tıpkı o boğa misali deli gibi böğürüp saldırmaktan başka bildiğin bir halt yok çünkü!" Hırsından yerinde tepinecek hale gelen Feyza bu defa bakışlarını Jamal'e çevirerek onu da payladı. "Sende kazık yutmuş gibi dikilip durmasana orada be! " Jamal kaşlarını çatarak kızın yaklaştığı yere yaklaşırken Cenk'in bakışları Verda da odaklıydı. Biraz önce fark ettiği ayrıntıyla dişlerini sıkarak fısıldadı. "Yerin rahat galiba!?" Cenk'in sorusu ile Verda dudaklarını dişleyip tek gözünü açarak fısıldadı. "Rüstem bir şey yapmadı bana. Onun bir suçu yok." İşittiği soruyla Cenk öfkeyle burnundan sert bir nefes bırakarak bir hamlede Verda'yı kucağına aldı ve kızın şaşkın bakışlarına aldırmadan kulağına doğru yaklaşarak fısıldadı. "Onun için endişelenmeyi bırakta sen kendini düşün önce! O manyak yüzünden köy doğum yaptığını zannediyor." İşittikleri ile Verda'nın şaşkınlığı iki katına çıkarken,ne diyeceğini bilemeyerek ağzı bir kaç kez açılıp kapanmış aklına gelen şeyle telaşla konuşmuştu. "Şimdi herkes olmayan bebeğin babasını soracak! Allahım bittim ben! Bütün çıkış yollarını bizzat kendim kapadım." Bakışları Cenk'i bulurken onun çıkışa doğru ilerlediğini fark edince panikle bacaklarını sallayıp çemkirdi. "İndir beni! Hemen indir! Kaçmam lazım bu köyden!" Verda'nın çırpınışları ile Cenk onun bacaklarını sıkarak tısladı. "Rahat dur! Elbisenin etekleri toplanıyor!" Verda bacağını tekrar savurarak öfkeyle çemkirdi. "Etek kimin umrunda be! Babam bu olanları duyduysa nişanlılıktan karı koca evresine geçmemiz an meselesi! Biz bu işi bitiremezken babam bizi bitirecek!" Cenk bin bir zorlukla kızın toplanan eteğini düzeltirken onun hala çırpınması ile yürümeyi bırakarak öfkeyle bağırdı. "Sana rahat dur diyorum neyini anlamiyorsun! Ulan dışarısı erkek dolu! Kıçın meydanda Verda kıçın! Ayrıca benim arkama bakmadan kaçıp gitmem lazım farkındaysan! Senin gibi bir bela mıknatısı ile evlenmem an meselesi!" Verda,Cenk'e ilk defa hak vermişti. Onunla karşılaştıklarından beri kendisi sürekli adamın başına iş açıyordu. Kendisi bu ilişkiyi bitirmek isterken sanki adamın canına mı minnetti bu durum. O da istiyordu bitmesini hatta kendisinden daha fazla istemesi lazımdı çünkü kendisi tam bir baş belasıydı. Cenk'in yüzüne üzgünce baktı.Dolan gözlerini kırpıştırarak fısıldadı. "Herkes bir bebek doğurduğumu mu düşünüyor şimdi." Kızın aniden değişen ruh hali ile Cenk'in bakışları şüphe ile kısılırken başını olumlu anlamda salladı. "O manyağın yaptığı saçma anonstan sonra büyük ihtimal öyle. Ama ailenin,bir bebek doğuramayacağın ihtimalini en azından fiziğinden anlmış olduğunu umuyorum. Tabi hepsi abin olacak o gerizekalı gibi anlama kıtlığı yaşamıyorsa." Cenk'in sözlerini kısa bir an düşünen Verda abisinin neyi anlamadığını bir türlü anlayamazken Cenk Verda'nın sözlerini düşündüğünü anlayınca açıklarcasına tekrar konuştu. "Abin olacak o salak önce doğum yaptığını düşündü,sonra bana tehditler falan savurunca ben de durumu açıkladım fakat bu defada hamile olduğunu düşünüyor. Kesinlikle anlama problemi var o dangalağın!" Cenk'in açıklaması ile Verda yüzünü buruşturarak çaresizce fısıldadı. "Abim böyle anladıysa babamlar çoktan ortalıpı velveleye vermiştir bile. Üstelik annen ve Kenan amcam da hamile olduğumu düşünüyorlar." Cenk atladığı noktayı Verda'nın hatırlatması ile tekrar sinirlenirken sakin olmaya çalışarak gözlerini kapayıp derin bir nefes aldı. "Bu işi böyle devam edemez! Birimiz kurban olmadan bu işi çözemeyeceğiz! Bebek meselesi benim yüzümden başımıza iş açtığına göre bu oyunu benim bitirmem lazım. Seni daha fazla kullanamam." "Kurban mış! Saçma sapan işlerden çıkıyorsun! Düşünmeden yaptığın her işin sonu bizi daha beter hale getiriyor farkında mısın! Sakın bir şey yapayım deme Verda sakın!" Başını olumsuz anlamda sallayan kız hızla konuştu. "Bulduğum fikir çözüm odaklı. Merak etme sen!" Cenk'in gözleri şüphe ile kısılırken Verda sözlerine devam etti. "Hamile olmadığımı söylersem bu oyunu bitiremeyiz. Ne düşünsek zaten ters tepiyor. Hamileyim ama bebeğin babası Cenk değil derim. Seni aldattığımı düşünür,sana üzülürler bile. Bebeğin babasını sorarlarsa hazırda bir talibim var nasıl olsa ondan rica ederim kabul eder zaten o. Böylelikle seni kazasız belasız bu işten..." "Kim o!" Cenk'in sert bir ses tonuyla sorduğu soruyla Verda ona anlam veremeyerek bakınca Cenk tekrar aynı ses tonuyla sordu. "Kim o hazır da bekleyen talibin Verda! Hamile bir kadını kabul edecek kadar sende gözü olan kim!?" "Rüstem!" İşittiği isimle kan beynine sıçrayan Cenk ahırı inletircesine bağırdı. "Lan deli misin sen!?" Verda'yı kucağından indirerek karşısına dikip işaret parmağını alnına vurarak kendisine şaşkınca bakan kızın gözlerine öfkeyle bakıp sözlerine devam etti. "Çıkart bu saçma fikirleri aklından! Mümkünse hiç bir şey düşünme Verda sen! Hatta ağzını bile açayım deme,yemin ederim o ağzını öyle bie kaparım ki sen bile şaşıp kalırsın!" "Ne demeye iki de bir bağırıp duruyorsun sen be! Çık artık şu ahırdan! Hayvanları huzursuz ediyorsun öküz!" Cenk'in bakışları arkasından kendilerine çemkiren kıza kayarken bu defa işaret parmağını ona doğru sallayarak kükredi. "Senin hayvanını da,ahırını da başımın belası yetmiyormuş gibi ekstra bela açan o kardeşini de..." Verda elini hızla Cenk'in ağzına kayarak bakışlarını Feyza'ya çevirip sırıttı. "Çıkıyoruz canım. Sen ona aldırma. Beni o halde görünce korktu haliyle ne yaptığını,ne dediğini bilmiyor. Sen işine bak. Verda'yı doğurt,ama o Cenk denen boğa bir daha yaklaşmasın ona sana güveniyorum bu konuda. Güzelim,körpecik,tazecik ineğe koca olarak bula bula o deli boğayı mı buldun! Yaklaştırma..." Elini kavrayan soğuk elle bakışları Cenk'i bulurken o dudaklarını dişleyerek psikopatça güldü. "Demek ne yaptığımı,ne dediğimi bilmiyorum ben öyle mi!?" Başını aşağı yukarı sallayarak sözlerine devam etti. "Doğru seni o halde görünce kendimi kaybettim,ne dediğimi ne yaptığımı bilemeyecek hale geldim haklısın." Verda onun bu haline anlam veremeyerek bakarken bir taraftanda korkmuyor değildi. Onu ilk defa bu halde görmenin tedirginliği ile fısıldadı. "Delirdin mi!? Kendine gel! Ne saçmalıyorsun!?" Verda'nın sözleri ile dudaklarından kaçan kıkırtıya engel olamazken avcunun içindeki eli sıkarak çekiştirdi. "Delirdim! Delirttin sonun da! Bebeğine baba olacakmış hem de köyün delisi! Hazır taze bir deli varken karşında boşuna zahmet etme baba bulmaya!" Kapıyı açıp hırsla dışarıya çıkarak Verda'yı da peşinden sürüklerken o da onun gibi bağırdı. "Canımı acıtıyorsun bırak elimi! Ne demeye bağırıp duruyorsun ne dedim ki ben şimdi!?" Cenk diğer elini kaldırarak hesap sorarcasına Verda'nın gözünün önünde salladı. "Kafayı yemişsin sen kafayı! Bir delinin peşine takılıp herkese rezil olduğun yetmiyormuş gibi hala saçma sapan konuşuyorsun!" Ellerini öfkeyle yüzünde gezdirdi ve sakinleşmeye çalışarak derin nefesler alırken etrafında gezdirdiği bakışları Verda'nın boynundaki altınlara takılınca öfkeyle bağırdı. "Çıkart şu lanet altınları boynundan! Ne bok yemeye taktın onu!?" Cenk'in kükreyişi ile Verda korkuyla yerinde sıçrarken omuzlarını silkerek karşılık verdi. "Çıkartmayacağım!" Karşısındaki kızın kendisine diklenişi ve verdiği cevapla dahada sinirlenen Cenk dişlerini sıkarak tekrar konuştu. "Sen mi çıkartırsın yoksa ben zorlamı çıkartayım!?" Verda'nın üzerine doğru sert bir adım atarken o da bir adım gerileyerek tekrar cevap verdi. "Çıkartmam! Senin çıkartmanada izin vermem! Kolaysa gel çıkart!" Rüstem ona emanet etmiş ona güvenmişti. Çıkartıp saklayacaktı elbet ama şu an karşısındaki adam kendisi ile bu şekil konuştuğu için içinden gelmiyordu çıkartmak.Ayrıca o ne karışıyordu ki? Geri geri giden kızın üzerine doğru yürürürken işaret parmağını kaldırarak tehtid edercesine salladı. "Sana çıkart dedim fena olacak!" Cenk'in tehtidi karşısında Verda ayağını sertçe yere vurunca etrafa sıçrayan çamurları umursamadan çemkirdi. "Ben de çıkartmayacağım dedim!" Aldığı yanıtla Cenk bir hamlede Verda'yı kolundan yakalarken o da kolunu kurtarmak için çekiştirmeye başlamıştı. İkilinin çamurun içinde verdiği mücadeleyi yüzlerini buruşturarak izleyen diğerleri sonunun nereye varacağını tartışır hale gelmişti. "Bir sakatlık çıkaracak bunlar!" Tuğra'nın endişesi ile Kayra başını olumlu anlamda salladı. "Ateş bacayı sarmış kardeşim. Çıkacak en büyük sakaylık çıkmış daha ne sakatlığından bahsediyorsun!" Tuğra'nın bakışları hızla Kayra'yı bulurken Saruhan sırıtarak karşısındaki manzarayı işaret etti. "Bu sahne bir yerden tanıdık geliyor mu size de?" Zeki kolunu arkadaşının omzuna atarak bakışlarını yere düşen ikiliden ayırmadan küçük bir kahkaha atarak cevap verdi. "Hatırlatmaz mı hiç? " "Bırak dedim sana bırak!" "Ahhh! Değil parmağımı ısırmak elimi kopartsan yine de çıkartacağım o altınları!" Sözlerinden sonra Verda'nın çamura bulanmış saçlarından tutarak kendisine doğru çekerken Verda attığı çığlıktan sonra öfkeyle çemkirdi. "İnat değil mi kelde kalsam çıkartmıyorum!" Sözlerinden sonra Cenk'in yüzüne yerden aldığı çamuru fırlatan kız onun saçını bırakması ile hızla toparlanıp iki dizinin üzerine dikilerek meydan okurcasına onun gözlerine baktı. "Hayvan!" İşittiği kelime ile Cenk'te aynı bakışlarla ona bakarak tısladı. "Keçi! İnatçı keçi!" Bakışları Verda'nın açıkta kalan bacaklarına takılınca elbisesinin çamura bulanmış halinden dolayı eteklerinin toplanmış olduğunu fark ederek dudaklarından kaçan küfüre engel olamadı.
"Terbiyesiz! Kızlarda yolunu gözlüyordu o edepsiz fantezilerini yaşamak için!" Verda'nın ettiği küfürden rahatsız olup kendisine çemkirmek için gardını indirdiğini fark eden Cenk ani bir hamleyle onu belinden yakalayarak altına aldı ve pişkin bir sırıtışla üzerine eğilerek fısıldadı. "Başka kızları bilmem ama sen yolumu gözleyeceksin o fantezileri sana yaşatmam için!" Verda şaşkınca üzerindeki adama bakarken o boynundaki altınları hırsla çekerken diğer eliyle de Verda'nın toplanan eteklerini çekiştiriyordu. Yitenumutlar... |
0% |