Yeni Üyelik
1.
Bölüm

B-S-M-1

@yitenumutlar

Kucağında ki hiç bir şey den habersiz etrafına gülücükler saçan bebeğin başına büyük bir öpücük kondurdu hamile kadın. Mavi gözlerinden süzülen yaşlarla karşısındaki kadının kahverengi harelerine bakarak tebessüm etti.

 

"Ona canından çok değer vereceğine eminim. Bundan sonra can parçam sana emanet!"

 

Kadın bebeğe doğru kollarını uzatarak kucağına aldı. Burnununa dolan cennet kokusuna biraz daha yaklaşarak boynuna ve başına incitmekten korkarcasına küçük öpücükler bıraktı. Kahverengi gözleri acılı kadının gözleriyle buluşunca ona minnetle bakarak eline uzandı ve kadının elini avuçları arasına alarak güven vermek istercesine sıktı.

 

"Siz bana bu duyguyu yaşatıp Anneliği layık gördünüz ya,ne yapsam hakkınızı ödeyemem." Akan gözyaşlarını elinin tersiyle silen kadın bebeğin kumrala çalan saçlarını okşarken sözlerine devam etti.

 

" Canımdan,can,kanından,kan. Bu can benim değil artık onun." Gözyaşları arasında tebessüm ederek boynunu büktü ve arkadaşının mavi gözlerine bakarak tekrar konuştu. " Hem üzülme artık beraber büyütürüz bebeğimizi." Gözyaşları içinde bebeğin kahverengi iri gözlerine baktı kadın. Ona gözleri gibi bakacaklarını biliyordu ama içindeki sıkıntıya anlam veremiyordu. Karşılarında oturan gözleri yaşlı hamile kadının, bakışlarındaki endişe kırıntısını farkeden adam,karısının yanına oturarak bebeği kucağına aldı ve karısıyla aynı renk gözlere sahip olan bebeğin karnına başını sürterek kıkırdamasına sebep oldu. Bakışlarını hâlâ ağlayan kadına çevirdi ve kendinden emin bir şekilde konuştu.

 

"Endişelerini anlıyorum ama ben onun gözünden düşecek bir damla için canımı vermeye hazırım." Mavi bakışları düşüncelerinin siniri ile koyulaşırken sert bir tavırla sözlerine devam etti. " Lakin o damlanın gözünden dökülmesine kim sebep olursa onun da nefesini keserim." Sözlerinden sonra bebekle birlikte yerinden kalkarak oyuncakların bulunduğu alana geçti. Hamile kadın onun bu haline tebessüm edip bebeği bu derece sahiplenmesine sevinirken sessizliğini koruyan kocası konuştu.

 

"Bunu yapmak zorunda değildin! Sana dayanamayacağını zor bir karar olduğunu söylemiştim!" Elini hamile karısının karnına uzatarak okşamaya başladı. " Hadi bebeğimizi alıp gidelim. Uygun bir dille konuşuruz onlarla." Karısının gözyaşları içinde olumsuz anlamda başını sallaması üzerine dişlerini sıkarak konuştu. " Senin üzülmene dayanamıyorum anlasana! İçim parçalanıyor şu haline! Ben alacağım bebeğimizi!" Oturduğu yerden kalkmaya yeltenen adamın koluna yapışarak gözyaşları içinde karşısındaki çifti işaret etti. Biraz ilerde bebeği mutlu etmek için herşeyi yapıp,şekilden şekile giren çifti gösterdi.

 

"Onlara vadettiğimiz mutluluğu geri alırsak işte o zaman mutsuz olurum ben!" Mavi gözlerini kocasına yalvarırcasına çevirdi. Adamın dayanamayan bakışlarına karşılık elini yüzüne götürerek kirli sakallarında gezdirdi ve yeşil gözlerine hiç bitmeyen bir aşkla baktı.

 

"Allah bize evlat gülünden koklamayı nasip etti." Kocasının yüzündeki elini indirip karnına koyarak okşadı." Şükürler olsunki evladımızı bu gün yarın kucağımıza alacağız bırakalımda onlarda tatsın bu duyguyu. " Gözlerini karşısındaki çifte tekrar çevirirdi ve onların o haline yüzünde büyüyen gülümseme ile baktı. " Kendi dallarından koklayamıyorlarsa evlat gülünü,onlara nasip olandan koklasınlar." Karısının yüzünü avuçları arasına alarak mavi gözlerine dikkatle baktı.

 

"Emin misin?" Kadın yüzüne kondurduğu tebessümle başını olumlu anlamda sallayarak kocasının göğsüne yasladı başını.

 

Ortamdaki sessizliği bebeğin kahkahaları doldururken kucağındaki adamın yüzüne ellerini koydu ve alttan çıkan iki dişiyle sırıtarak kucağında olduğu adamın mavi gözlerine baktı.

 

"Ba...ba" Ortamdaki sessizliğe bomba gibi düşen sözle, adam ne yapacağını şaşırmıştı. Girdiği şoktan bebeğin küçük ellerini yüzüne vurması ile çıkan adam aynı heceleri tekrar işitmenin sevinci içinde gözlerinden dökülen yaşlarla bebeğin yüzünün her noktasına küçük öpücükler bırakmaya başladı.

 

Onların bu haline karısıda göz yaşları ile eşlik ederken adam karısınıda kendilerine çekerek kolları arasına aldı ve yürüyerek diğer çifte yaklaştılar. Onlar da yüzlerindeki mutlulukla gelen çifti izliyordu.

 

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

 

Küçük çocuk annesinin eteğinden sıkıca kavrayarak yağmurun altında etraftaki beyaz taşlara bakıyordu. Okumayı yeni söktüğü için heceleyerek beyaz taşların üzerindeki yazıyı okumaya çalıştı.

 

"A..dem Sa..yın. Do..ğum. 1,9,4,8..Öl..üm..1,9,8,5."Son okuduğu kelime ile gözleri irileşirken başını kaldırarak annesine baktı. Bir kaç haftadır tuhaftı annesi, hiç konuşmuyordu. Oysa kendisiyle oyunlar oynar,kitap okurdu. Elinde beyaz bir mendil sürekli ağlıyan kadına bakarken,babası geldi aklına. O da ortalarda yoktu bir kaç haftadır. Acaba yine denizleri geçerek o büyük teknesiyle çalışmayamı gitmişti? Aklındaki düşüncelerle koyu mavi bakışlarını biraz ilerdeki çukura çevirdi. O kadar kalabalıktı ki ne yaptıklarını göremiyordu. Hem ne işleri vardı mezarlıkta. Yağmur yağıyordu ve o çok üşümüştü. Başını kaldırıp mavi bakışlarını annesine çevirdi ve avcunun içinde sıktığı eteğini çekiştirerek konuştu.

 

"Anne! Ben çok üşüdüm. Hem acıktımda." Annesi son günlerde yaptığı gibi sessizliğini koruyarak boş gözlerle karşıdaki çukura bakıyordu. Orada ne vardı ki? Merakla annesinin eteğini bırakarak kalabalığın arasından geçip çukura yaklaştı.

 

İki adam çukurun içinde beyaz bir beze sarılı upuzun bir şeyi, o çukurun içine koyup biraz mesafe koyduktan sonra üzerine tahtaları dizdiler. Mavi gözleri bu olaylarla kısılırken çukurun toprakla kapatılmaya başlanması ile kaşlarıda çatılmıştı. Kıstığı bakışlarını etrafında gezdirirken bakışları babasının iş ortağı olan eniştesine takıldı. Elindeki küreğe doldurduğu toprağı çukurun üzerine doğru savuruyordu. Bakışlarını onun arkasına doğru çevirince yerdeki beyaz taşı gördü. Küçük adımlarla oraya doğru ilerlerken yağmurdan ıslanan saçlarını geriye doğru itekledi ve taşın önüne gelince durdu.

 

" Ce..mal. A..rı..kan... Do..ğum.. 1,9,8,2. Ö..lüm..2,0,1,6." Beyaz taşın üstünde okuduğu siyah yazıların kavramı ile küçük bedenini bir korku kaplarken,mavi gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı ve hızla arkasını dönüp kapatılan çukura doğru bağırdı.

 

"Baba!" Atılan her toprakla babasının biraz daha kendisinden uzaklaştığını hisseden çocuk,telaşla çukura doğru bir hamle yapmıştı ki, küçük bedenine dolanan kolları hissetmesi ile mavi bakışları hırçın bir şekilde arkasına döndü. Bedenini saran adamın kollarında çırpınırken adam yere çökerek kulağına fısıldadı.

 

"Sakin ol evlat!" Çocuğun göz yaşlarına iri elinin parmaklarını uzatarak sözlerine devam etti. " Cemal'in oğlu zayıf, güçsüz derler sonra." Karşısındaki çocuğun göz yaşlarını silerek tebessümle yüzüne baktı.

 

" Seni,korkak,aciz biri olarak mı görmelerini istersin? Yoksa korkusuz,tuttuğunu koparan adı gibi Aslan yürekli bir delikanlı olarak mı görmelerini istersin?"

 

Çocuğun büzdüğü dudakları iç çekişiyle aralanırken fısıltıya benzer sözler döküldü dudaklarından.

 

"Ama babam ölmüş. Bak" Çocuğun işaret parmağı ile gösterdiği yöne bakan adam buruk bir şekilde gülümseyerek tekrar konuştu.

 

"Baban öldü ama Annen var. Ona sahip çıkmak için dik dur ve güçlü ol oğlum." Bakışları tekrar mezarı bulurken,onun da dudaklarından fısıltıya benzer sözler döküldü. " Güçlü ol ki babanın yarım bıraktığı yerden başla. Güçlü ol ki onun adına bu lekeyi sürenlerden yaptıklarının hesabını sor." Adam dudaklarından bilinçsizce ve acıyla dökülen sözleri çocuğun duyduğunu farketmemişti.

 

Oysa o sözler küçük çocuğun aklına kazınmış,küçük yüreğinin buz tutmasına yetmişti...

 

"Keriiimm! Çabuk buraya gel!" Çocuk isminin seslenilmesi ile bedenini saran kollardan kurtulup ismini seslenen kişiye doğru koştu.

 

 

Loading...
0%